Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21HAZİRAN1994SALI
HABERLER
Karayalçın
Boşnaklarla
• İstanbul Haber Servisi-
SHPGenelBaşkanıve
Başbakan Yardımcısı Murat
Karayalçın, Kırklareli'ne
yapüğı ziyaret sırasında
Kavaklı kasabasındaki
Bosna-Hersek'ten gelen
mültecilerin kaldığı kampı da
gezdi. Boşnaklann
birçoğunun ağlayarak
dinledıği konuşması
sırasında Karayalçın,
"Bosna-Hersek'te savaşın bir
an önce sona ermesini ve
sizlerin de can güvenliğiyle
evlerinize dönmenizi dilerim.
Ama Türkiye'de kalmak
isterseniz kapımız sizlere
açık" dedi. (Fotoğraf: AYŞE
YILDIRIM)
Emekli maaşları
ödeniyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Devlet Bakanı
Aykon Doğan, işçi
emeklilerinin maaşlannın
ödenmesi konusunda bir
sıkınü olmadığını, maaşlann
bugün ve perşembe günü
ödeneceğini söyledi. Teknik
Ekonomik Kunıl. Başbakan
Tansu Çiller başkanlığında
yaklaşık 3 saat süren toplantı
yaptı. Toplanüdan sonra
gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan Doğan, "Emekli
maaşlannı yann (bugün)
ödüyoruz. Muntazaman.
Herhangi bir ödeme sorunu
yoktur"dedi.
RTÜK üyeleri
Çiller'le göpöştü
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Başbakan Tansu
Çiller, dün Ali Baransel
başkanlığındaki Radyo
Televizyon Yüksek Kurulu
(RTÜK) üyelerini eski
Başbakanlık'taki
makamında kabul etti. Çiller
kabulde yaptığı konuşmada,
koalisyon hükümeti olarak
amaçlannın, konuşan ve
çoğulcu demokrasinin hâkim
olduğu bir Türkiye yaratmak
olduğunu söyledi. RTÜK
Başkanı Baransel de "Sansür
kurulu değiliz, rehberimiz
yasalardır "dedi.
Yılmaz-
Christopher
görüşmesi
•VVASHINGTON
(Cumhuriyet) - ABD Başkan
yardımcısı Al Gore'dan
randevu talebinde bulunan.
ancak bu isteği yoğun
program gerekçesiyle
reddedilen ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz, dün
20 dakika kadar ABD
Dışişleri Bakanı VVarren
Christopher'la bir araya
gelebildi. Yılmaz,
Christopher'a, ABD
Senatosu'nun Türkiye'ye
1994 yılı için dış yardıma
yönelık olarak aldığı kararlar
ile ABD'nin insan haklan ve
Kıbns gibi konulardaki
tuturnunun, iki ülke
ilişkilerini zedeleyebileceğini
söyledi.
Meclis üyeleri
görev bekliyor
• istanbul Haber Servisi -
RP'li İstanbul Bü>ükşehir
Belediye Başkanı Tayyip
Erdoğan'ın veto ettiği, meclis
başkanvekiiliği seçimine
ilişkin İstanbul 2 No'lu İdare
Mahkemesi'nin verdiği
yürütmeyi durdurma
karannın gerekçesi
açıklandı. Mahkeme,
"belediye başkanının
seçimindeortaya çıkan belde
halkı iradesinin, meclis
seçiminde ortaya çıkan halk
iradesinden daha üstün
olduğu"na
>
karar verdi.
ANAP'h Ali Kemal Özcan
veSHP'UÖzkalYici,
mahkeme karannın
belediyeye tebliğ
edilmesinden sonra görevi
devralacaklannı söyledi.
Uyduya sabotaj
ihtimali yok
• ANKARA (ANKA)-
Ulaştırma Bakanı Mehmet
Köstepen, ANAP Trabzon
Milktvekili Eyüp Aşık'ın
soru önergesine verdiği
yanıtta, uydulann imalat ve
fırlatma öncesi ile fırlatma
anında defalarca kontrol
edildiğini, yüzlerce kez
değişik testlere tabi
tutulduğunu belirtti.
Karabük Demir-Çelik'in, 2.6 trilyonluk zarannın 2.1 trilyonu faaliyet dışı zarar
Kardemir: Hep ver hiç ahııa
• {çind7
Kurulu Raporu,
Çiller'i yalanlıyor:
"Karabük
Tansu Çiller, Karabük Demir-Çelik
Fabrikasrrun satılacağını, satılamazsa
bu yılın sonunda kapatılacağını açıkla- Ş
dı. Çillere göre Kardemir, devletin sır- y a n d a S İ a n n i n d a
tında bir kambur; Kardemir işçileri de
J
V 7 „ i .
ekonominin kanıru emen birer sülüktü- y e r aiülgl i n c e i e m e
ler.
"Kambur" a ve "sülükkr"ine yönelik
saldınnın gerekçesi, fabrikamn zarar et-
mesiydi. Bir kamu işletmesinin, hele he-
le Karabük Demir-Çelik gibi bir ağırsa-
nayi kuruluşunun kapatıhp kapatıl-
mamasına karar verilirken ölçütün salt
kar ya da zarar olamayacağı kanısında-
yız. Kamu işletmelerine soğuk bir ban-
kacı mantığıyla bakmarun, değerlendir-
meyi salt bılanço rakamlan üstüne
oturtmanın devlet yönetimiyle pek ilgisi
yok. Karabük yöresinde, mahalle bak-
kalının bile dile getirdiği bir söz var: Bir
demir çelik işçisi, 20 kişilik istihdam ya-
ratır. Bu hesapça, beş bin Kardemir işçi- — ;
— :
- ;
—
si, yüz binlik bir istihdam zincirinin ana 3500 İŞÇİ ve Ötesİ...
haÖcasını oluşturuyor. Dahası. Kara-
bük'süz bir Zonguldak, Karabük'süz
bir Filyos LJmanı düşünmek mümkün
değil. Bir başka deyişle Karabük'ün ka-
deri, Zonguldak havzasında yaşayan
milyonluk bir kitlenin kaderiyle bir ve
özdeş.
Ama tartışmayı biz gene de (yanlış ol-
duğunu bile bile) kar- zarar hesaplan
çerçevesinde kabullenelim. Bu noktada
da utanılası bir yalan çarkı işliyor.
Bir Kardemir mühendisinin deyişiyle
"Adamuı eUerini, kollarını,
a> aklarını kalın iplerle bağ-
lamışsınız. Ayrıca her bir
ayağına koca koca taşlar
bağlayıp denize
fırlatmışsınız. Sonra tutup
'Aaaa. bu yüzemiyor. İşe
yaramaz. Bırakın boğul-
sun' demenin akılla izanla
insafia alakası »ar mı?"
N'e dersmız, var mı?
Şu Kardemir'in elinin
kolunun nasıl bağ-
landığını, sonra da nasıl
"Zarar ediyor" denildiğini
birkaç ara baçlık altında
özetleyiverelim;
rehabilite
edilmelidir."
yüksek (siz fahiş de diyebilirsiniz) faizle
borç abnmıştır. Bu borçlar, şimdi aşın
faizlerle katlanarak artmakta, Karde-
mir'in zarannı ha bire yukan çekmekte-
dir.
Bu noktada "Gene de sağlıklı bir ku-
rum, borçlannı ödemeüdir" denebilir.
Doğru! Ama sağlıklı bir kurum. Karde-
mir değil.
Kardemir, Türkiye Demir-Çelik İş-
letmesi Genel Müdürlüğü'ne bağlandı-
ğında, genel müdürlük Ankara'ya ta-
şındı. Karabük'teyken 80 dolayında
memurla işler yürürken. bugün memur
kadrosu 1000'eyaklaştı. Bu üretken ol-
mayan istihdamın yükünü de Kardemir
kalmadıktan sonra fıyatlara zam yapılı-
yor. Birileri milyarlar, trilyonlar vurur-
ken Kardemir zarar ediyor. Bu konuda
işçiler inanıiması güç anılar aktanyor-
lar. Zam açıklanmadan mal çekebilmek
için demir tüccarlan öylesine acele eder-
Iermiş ki, bir defasında yeni dökülmüş,
fınndan taze çıkmış demirlerin yüklen-
diği TIR kamyonu, sıcaktan tutuşup
yanmış.
İşçilerle konuşursanızdaha ilk cümle-
lerde fark edersiniz. Karabük'ün işçisi,
mühendisi şaşılası ölçülerde fabrika ile
bütünleşmiş. "Biz" dediklerinde kendi-
lerini mi, fabrikayı mı, kok fabrikasını,
çelikhaneyi mi, yüksek fınnı mı kastedi-
yorlar, anlayamazsınız. Belki de böyle
bir fark, böylesi bir aynm yok.
Kok fabrikasının ustabaşılanndan
Zarar etmeden zarar
etmek
Zarar ediyor denen Karde-
mir, 1988'e kadar kar edi-
yordu. 1989'daki 137 gün-
lük grev ve sonrasında za-
rar etmeye başladı. 1993
yılında Kardemir'in zaran 2 trilyon 614
milyar lira... Bu, gerçekten büyük, çok
büyük bir zarar. Bir fabrika. gerçekten
de bu kadar zarar ediyorsa hiç zaman
yitirilmeden kapatılmalı. Ama önce bu
zarann "içeriğine" bakılmalı.
Kardemir üstüne yazılmış bütün ra-
porlarda şu çümle var: "...Ancak, 2,614
trilyonluk zarann 2.142 trilyonu faaliyet
dışı zarar". Bu muhasebe jargonunun
bizcıleyın sıradan yurttaşlar için anlamı
şu: Faizler, komisyonlar. gecikme faiz-
leri, kur farkından doğan zararlar vb.
Yani fabrikamn gerçek bir zaranndan,
üretimden kaynaklanan zaranndan söz
edemeyiz. Mülkün sahibi devlet, "Başı-
nızın çaresine bakın" dediğınden. yatı-
nm fınansmanlan karşılanmadığından,
işletme sermayesindeki erimeler gideril-
mediğinden, kurum kredi piyasasından
Kardemir işçileri, fabrika yönetinüne özerklik taıınmmasını demirinfîyatınıbelirleyebilmeyi istiyor.
lamlara gelmiyor elbet. Kütük, çelikha-
nede elde edilen demirin 10 santim ka-
lınlığında ve 10 santim genişliğinde
uzun, kalın bir metal kütle haline getiril-
miş biçiminedeniyor. Bu "kûtûk"ten de
ister inceli kalınlı çubuk inşaat demirleri
elde ediliyor ya da köşebent demirleri,
hatta raylar fılan. İşte çelik fınnlannda-
ki ergjmiş demir cevherinin çeükleştiril-
dikten sonra doğrudan kütük haline ge-
tirilmesi, maliyet bakımından çok
önemli. Kardemir'de böylesi biryatınm
için 1989 yılında karar verilmiş, ihale
açılmış ve ltalyan Danielli fırması, iha-
leyi almış. 45 milyon dolarlık bir yatınm
bu. Kilit önemde. Belki de "Kardemir
kapatüsan mı kapatılmasuı mı?" tartış-
malannı bıçak gibi kesecek önemde.
İtalyan fırması yatınmın tümünü karşı-
layan dış krediyi de kendi bulmuş. İlk
iki buçuk yılı ödemesiz, on yıl vadeli dü-
şük faizlı bir kredi. Bir tek koşul var:
Devletin kefil olması. Karabük'ü kam-
bur gibi gören ve elden çıkarmaya ka-
rarlı görünen hükümet, bu kefaleti (pa-
rayı değil kefaleti, yani bir imzayı) bi-
linçie, inatla esirgiyor.
Oysa gidin Karabük'te işçiye, mü-
hendise, sendikacıya, hatta sokakta si-
mit satan çocuklara sorun. Size, "Sürek-
li kütük makinesini kuralım, Karabük
zararı kapatır, kara geçer, geçmiş borç-
larını da öder" diyeceklerdir. "Böyk
önemli teknik işler çoluk çocuğa, işçiye
fılan somlmaz, uzmanlara sormak la-
zım" diyenler için, Kİ-
GEM'in Karabük rapo-
rundan bir bölüm akta-
rabm. KİGEM, çok taraflı
bulunursa Özçelik İş'in ra-
porunu sunanz. "O da ta-
raflıdır" denirse içinde en
kararlı özelleştirme yandaş-
lannın da (Başbakanlık
temsilcileri, Hazine ve Dış
Ticaret Müsteşarlığı temsil-
cileri. DPT Müsteşarbgı
temsilcileri ve ünlü KOİ
temsilcileri) yer aldığı, hü-
kümetçe kurulmuş "Karde-
mir İnceieme Kurulu Rapo-
nı"ndan aktannz.
Bu raporlann tümünde
sürekli kütük tesisi
yatınmırun gecikmesinin iki
yılda 100 milyon dolarlık
kayba yol açtığı. kurulduğu
takdirde Kardemir'de kü-
tük birim maliyetinin ton
başına 89.5 dolar azalacağı,
üretimde boşa giden hurda
çekiyor. Aynca ve çok daha önemlisi
Kardemir'in istihdam politikasında
yaüyor. Kuruluşundan bu yana Karde-
mir'deki çalışan sayısı hep değişmiş.
Öyle ki 1989'da bir ara 17 bine bile
ulaşmış. Ama sıcak üretimde, kok fabri-
kasında. çelikhanede, yüksek fınnlarda,
üretken işlerde çalısanlann sayısı hiç
değişmemiş. Hemen her zaman 3.500
işçi Kardemir'i sırtlamış ve götürmüş.
Sıcak demir TIR yakar
Kardemir ürettiği demir-çeliğin fıya-
tını belirleme yetkisine sahip değil. Nite-
kim demir fiyatlanna zam yapılacağı el
altından duyurulunca demir tüccarlan.
tonlarca ve tonlarca demiri kapatıyor-
lar. Stoklar tümüyle çekildikten, fabri-
ka bahçesinde tek bir çubuk demir bile
Mahmut Lslu, Mehmet Alaybeyoğlu,
Yılmaz Savaş, sözü birbirlerinin ağzın-
dan kaparak anlatı\orlar:
"Biz hep verdik. Hiç almadık. Erde-
mir'de yüzde 25.5 hissemiz »ar. Bir kuruş
girmedi kasamı/a bu yüzden. Bu hissenin
bugünkü değeri 20 trilyon. 'Zararımız'
diye ortaya attıkları rakam, iki buçuk
trilyon. Bu hissemi/e KOİ el koydu. Sus-
tuk. Tuzla Tersanesi'nin vinçlerini biz
yaptık. Şeker fabrikalarının çoğunu biz
yaptık. Karakaya Baraj Köprüsti bura-
dan, bu fabrikadan çıktı, L rfa Tüneli'nin
demir işlerini biz yaptık. Hepsi bizden
çıktı ve bir kuruş girmedi Karabük Demir-
Çelik'e. Sonra da zarar ediyoruz, öyle
açığının yüzde 6.9'a gerileyeceği, özgü)
enerji tüketiminin ciddi ölçülerde düşe-
cegi vurgulanıyor. Sürekli kütük tesisiy-
le ilgili son bir notu aktarahm: "Tesis,
Kardemir'e yılda 60 milyon dolar tasar-
ruf sağlayacaktır!"
Dolan 32 bin lira kabul edin veçarpın
bakalım 60 milyon dolarla: 1 trilyon 920
milyar lira yapar. Yani yaklaşık 2 tril-
yon lira. Dönün şimdi birkaç paragraf
yukanya ve Kardemir'in yıllık zarannın
kaç trilyon olduğunu bulun. Sonra da
"Kardemir zarar mı ediyor; bilerek, iste-
yerek zarar mı ettiriliyor" sorusunu ken-
diniz yanıtlavın.
mi? Bunu diyene yuf olsun. Bin kere yuf TOD şimdi S H P ' d e
olsun..." ' ' —*-?--
"Kütük", demir-çelikçilerin dilinde.
dallan kesilmiş ağaç gövdesi gibi an-
Kardemir işçilerinden seçmeler
u Kardemir işçisi. bu fotoğraf çekildiğinde 1200
derecede ergimiş demir cevherinden çelik üretiyordu.
Siz bu yazıyı okurken o artık bir emekli. Adı? Adı hiç
önemli değil. Nedenini aşağıda aynen aktardığınuz
sözlerinden siz
çıkann: Bir hafta sonra emekliyim ben beyim. Bak
kağıduna. Gördün mü? İki günüm kaldı bu çelikhanede.
Gencecik bir delikanlıyken girdim ve şimdi gidiyonım.
İstesem emekli oünazdım. Ama oluyorum. "Kardemir'de
işçi doluymuş.
İhtiyaçtan çok işçi varmış. Fabrika o yüzden zarar
ediyormuş" diyenieri susturmak için
gidiyonım. Yalnız ben değil. Bu yılın sonunda 800 işçi
emeklive ayrılıyor. O zaman işçi mevcudu
inecek 3.800'e. Bak bu fabrika 1989'da 17 bin işçi
çauştırırkendekâretri.Ettidebizlerekârpayıbiledağıtıldı.
Ama şimdi bizi bahane ediyorlar. Peki gidiyoruz biz.
Emekli oluyoruz. Bunca bilgj birikimimiz, deneyimiz, hü-
nerimiz... Tamam gidiyoruz. Acaba işçi sayısı 3.800'e
inince ne divecek Ankaradaki efendiler. haııımefendiler?
İşte bunu çok merak ediyorum. Çok...
Yılmaz Savaş (Kok Fabrikasında
ustabaşı):
İsteklerimi: pek basit bizim.
Genelmüdürlük yeniden
Karabük 'e dönsün. Fabrika
yönetünine özerklik tanmsın.
Demirinfiyatmı biz
saptayabilelim. Ve politikacılar
çeksinler ellerini Kardemir 'den.
Bir de şu bizim kütük makinesine
devlet kefil olsun. Ötesinibize
bıraksmlar. Görsünlerbakalım o
zaman. Kardemir zarar mı
ediyormuş, kârmı?
Yılmaz Ayar (Ustabaşı):
Bak bu benim çalıştığım bölümde,
emeklilikten sonra en uzun
yaşayan beş yıl daha yaşıyor.
Sadece beş yıl daha. Burada sekiz
çeşit gaz soluyoruz biz.
Taşkömüründen çıkan 8 çeşit gaz.
Çoğukanserojen. Sonra
tutmuşlar "Kardemir'deişçinin
ücreti 14 milyon, genel müdür
alıyor 10 milyon'' diye ahkam
kesiyorlar. Benim ücretim bana
anamın ak sütü gibi helal. Eğer bir
yanlışhk varsagenel müdürün
maaşmdadır. Onudüzeltsinler...
Reşal Kaya (Çetikhane 'de işçi):
Bize sülük dediler. Sülük benim
bildiğim kan emer. Sülük
arıyorlarsagitsinler Ankara 'da
arasınlar. Oradabirsürükan
emici sülük var. Gitsinler özel
sektörde arasınlar. Baksmlar
bakalım oradakimler kimlerin
kanımemiyor...
Ayhan PekuzunfÇetikhane
işçisi):
Bizi kö'şeye sıkıştırıyorlar beyim.
Bizi köşeye sıkıştırıyorlar. Ama
eçerburasıkapatılırsa... Sen
kediyi kovalasan kaçar değil mi?
Kaçar, kaçar, kaçar. Köşeye
sıkışınca, kaçacağıyer
kalmaymca neyapar kedi?
Karabük Demir Çelik kapatüırsa
bizim gideceğimiz, kaçacağunız
yerkalmaz. Bunusakın
unutmasmlar...
Yukanda değindik; Çiller'in Kara-
bük'ü kapatma karan bölgede ve ülke-
de bomba gibi patlayınca, ilkin bir şaş-
kınlık yaşandı. Kimse cumhuriyetin
simgelerinden birinin böyle "karakuşi"
bir hükümle kapatılabileceğine inana-
madı.
Şaşkınlık geçince, işçisinden sendika-
cısına. mühendisinden teknik eleman
odalanna kadar kollar sıvandı. Kara-
bük üstüne örülen yalan duvarlan, delik
deşik edilmeye başlandı. Raporlar ra-
porlan kovaladı. Sonunda hükümet or-
tağı aslan sosyal demokratlar da kı-
mıldamak zorunda kaldılar. Bir inceie-
me kurulu oluşturulması kararlaştınldı.
Karayalçın, böylesi bir kurul oluşturu-
lacağını. kesin karann bu kunılun rapo-
rundan sonra verilmesi gereğini Başba-
kan'ına anlattı. Karayalçın'ın Başbaka-
nı da "Ö> leyse bizim çocuklardan da alın
o kurula. Bir tür hükümet komisyonu ol-
sun" dedi. İnceieme Kurulu'na "Çiller'-
in çocukları" da alındı ve geçen günlerde
kurul. kalın bir ana rapor ve ince bir
özet raporu tamamlayıp Başbakan
\'ardıması Karayalçın'a sundu. Ye-
minlı özelleştirme yandaşlannın da yer
aldığı komisyon raporunu uzun uzun
aktarmayacağız. Ama sonuç cümlesi
gerçekten önemli. Aynen şöyle yazıyor:
"Kardemir kapatümavıp rehabilite
edilerek çalışmaya devam etmelidir."
Bu rapor, Karayalçın'a geçen günler-
de sunuldu. Karavalçın, raporun içeri-
ğini açıklamadı. Raporu Başbakan'a
sunacağını belirtmekle yetindi. O gün
bugündür dc nc bir ses, ne bir soluk.
Şimdi Kardemir işçileri. Karabük halkı,
Zonguldak havzası raporun sonucuna
göre hükümetin karannı bekliyorlar.
Umut ve gerginlik bir arada...
Çiller. "Dediğim dedik, çaldığım dü-
dük" deyip Kardemir'i kapatmakta ıs-
rarlıysa ve televizyon kameralannın
önünde söylediği gibi, isteyene beş para
almadan devretmeye hazırsa Karde-
mir'de çelikhane işçisi Ergiin Üstün,
Kardemir'i almaya hazır ve talip. Göz-
lerinin derinliklerine kadar yayılan ço-
cuksu gülüşüyle konuşuyor:
"Bedavavsa ben de alırrnı abi. Bu fab-
rikamn yalnız hurdası trilyonlar eder.
Zaten burayı kapattırıp yok fjyatuıa
kapmak isteyenler de başka bir hesap
yapmıyorlar ki..."
Ülkemizin en önemli ağır sanayi ku-
ruluşlanndan birini hurdaya çıkanp ka-
patmak bir cinayet. ÜsteÜk "faüi meç-
hul" fılan da değil...
YARIN: Özelleştirilmiş SEK'İ bir
daha özelleştirmek.
GONDUZ GOZUYLE
MELIH CEVDET ANDAY
pnlar da Ozgürlük
İstemiyorlap
Türk Ceza Kanunu'nun 141. ve 142. maddelerinin kal-
dırılması sırasında, bizim solcu kesim 163. maddenin
kaldırılmasına da yeşil ışık yakmıştı. Ben o görüşte de-
ğildim; çünkü "herkese ozgürlük"anlayışı içinde şeriat-
çılığın yer alması gerektiğine inanmıyordum.
Temel sorunumuz, siyasal savaşımı demokratik dü-
zen içinde sürdürmek ise, sağ-sol kavramlarını yeniden
değerlendirmemiz kaçınılmaz, dahası ivedi bir zorunlu-
luktur. Şeriatçılığın da özgürlüğe gereksemesi olduğu
hangi mantıkla savunulabilir?
Demokratikleşme paketi dolayısıyle B.M.M. ilgili ko-
misyonunda 24. madde konusunun uyandırdığı tartışma
sadece düşündürücü değil, kara kara düşündürücüdür.
Refah Partisi*24. madde içindeki şu bölümün kaldırılma-
sını istemektedir:
"Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki
temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayan-
dırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağla-
ma amacıyla her ne surette olursa olsun, din veya din
duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar
edemez ve kötüye kullanamaz."
Bu maddenin kaldırılmasını istemek, "Ben din duygu-
larını sömürmek istiyorum" demekle birdir.
Buraya gelindiğinde, bizim dinsel köktencilerin söyle-
yecekleri sözü duyar gibi oluyorum:
"Dince kutsal olan şeyler, devletimiz için de kutsal sa-
yılmalıdır. Çünkü bu milletin yüzde doksan dokuzu Müs-
lümandır. Devlet, nasıl olur da, bunun dışında kalabi-
lir?"
Bu düşünce, laik bir düzende yaşama özgürlüğünü
yok etmekten başka anlama gelmez.
İşte "aşınsağ"diyeadlandırılan şeriatçı politikayada
ozgürlük tanımanın bizi getirip bıraktığı çıkmaz budur.
Bu durum karşısında kimi sağduyulu düşünürümü-
zün, "Bunlar bizim özgürlüğümüzü yok etmek için öz-
gürlükleri kullanıyorlar" demesi bundandır ve böyle dü-
şünmek elbette doğrudur.
Doğrudur, ama eksiktir.
İşte şimdi konumuzun bamteline geldik.
Şeriatçılar, kendileri için de ozgürlük istemiyorlar;
"Egemenlik milletin değil, Allah'ındır" demeleri bunun
açık bir kanıtıdır: Devlet, Tanrı'nın buyrukları uyarınca
yönetilir; bu konuda kimsenin, ama hiç kimsenin düşün-
cesi, dileği, önerisi, sözü olamaz. Mutluluk o buyruklara
ucu ucuna uymakla gerçekleşir.
İşte budur şeriatçıların varmak istedikleri amaç.
Kendisi için ozgürlük istemeyen, başkası için neden
istesin!
Şeriatçı, yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu
sık sık yinelenen halktan gerekli oyu aldığı gün bize di-
yecektir ki:
"Ozgürlük sizin programınızda vardı, bizim programı-
mızda yoktur."
Kendisi için özgürlüğün değerini bilmeyen, başkası
için hiç bilmez.
Partilerarası komisyon
Amıyusa için
yine uzkşmayok• Anayasa değişikliğiyle ilgili çahşmalannı sürdüren ~
partilerarası komisyonda ANAP'ın ısrarlı tavn nedeniyle
84. madde üzerinde anlaşmaya vanlamadı. Komisyonda
din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. maddenin daha
önce üzerinde uzlaşma sağlanan 14. madde ile birlikte ele
alınması benimsendi. .
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Anayasa değişikliği ile
ilgili çaiışmalannı sürdüren
partilerarası komisyonda, kilit
maddeler üzerinde yine uzlaş-
ma sağlanamadı. ANAP'ın ıs-
rarh tavn nedeniyle 84. madde-
de anlaşma zemini bulunamaz-
ken din ve vicdan özgürlüğünü
düzenleyen 24. maddenin daha
önce üzerinde uzlaşma sağla-
nan 14. madde ile birlikte ele
alınması benimsendi.
TBMM Başkanı Hüsamettin
Cindonık'un yurtdışında olma-
sı nedeniyle partilerarası komis-
yon dünkü toplantısını DYP
Grup Başkanvekiü Nevzat Er-
can'ın başkanlığında gerçekleş-
tirdi. 5 saat süren toplantıda,
SHP temsilcileri. kapaulan bir
siyasi partiye üye milletvekille-
rinin. MecÛs üyeliklerinin düş-
mesini öngören ve DEP'in
Anayasa Mahkemesi'nce kapa-
tılması ile günceilik kazanan 84.
maddenin değişikliğini günde-
me getirdiler. DYP'nin de des-
tek verdiği bu öneriye ANAP,
sert bir biçimde karşı çıktı.
ANAP'ın bu tavn üzerine 84.
madde ile ilgili bir uzlaşma sağ-
lanamadı.
Toplantıda, parti temsilcileri-
ni en çok uğraştıran konu, laik-
lik ile ilgili 24. madde oldu. Bu
madde üzerinde bir uzlaşma
sağlanamazken daha önce üze-
rinde anlaşmaya vanlan 14.
madde de yeniden ele alındı.
ANAP'hlann isteği üzerine. 24.
maddenin, 14. madde ile birlik-
te ele alınması kararlaştınldı.
Ancak. bu iki maddenin birlik-
te ele alınması durumunda nasıl
bir düzenleme yapılacağına iliş-
kin anlaşmaya vanlamadı.
Partilerarası komisyonun
dünkü çalışmalan sırasında.
toplantı hak ve özgürlüklerini
düzenleyen 33. ve 34. maddeler
üzerinde önemli ölçüde uzlaş-
ma havası doğdu. SHP'nin öne-
risi üzerine, toplantı ve gösteri
yürüyüşlerini düzenleyen 34.
maddenin son fıkrasının kaldı-
nlması benimsendi. Buna göre
dernekler. vakıflar, sendikalar
ve kamu kurumu rüteliğindeki
meslek kuruluşlan, kendi konu
ve amaçlan dışında toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleyebile-
cekler.
Demek kurma özgürlüğü ile
ilgili 33. madde konusunda ise
SHP'nin önerileri doğrultusun-
da haarlanan bir metin ele ahn-
dı. Derneklere, sendikalara ve
vakıflara, siyasi amaç gütme ve
siyasi faaliyette bulunup siyasi
partilerden destek görme yasa-
ğını kaldıran bu düzenlemeye
de ANAP'blar karşı çıkü.
ANAP'ın bu cekincesi üzerine
33. maddenin de yann yapıla-
cak toplantıda yeniden ele alı-
nacağı bildirildi.
RP' li Başeğmez'den ilginç iddia:
Sorhoş obnayocok
kadariçkihavamdeğilANKARA (UBA) - Refah
Partisi (RP) İstanbul Milletve-
kili Mukadder Başeğmez "Şa-
rap dışındaki içkilerin sarhoş
oluncaya kadar içUmezse ha-
ram olduğunu sanmıyorum"
dedi.
RP'nin "yenilikçi" grubu-
nun öncülerinden İstanbul
Milletvekili Mukadder Başeğ-
mez, İslam dininde bazı şeyle-
rin yanlış yorumlandığmı ve
uygulandığını belirterek şunla-
n söyledi:
"Ancak ben bu konuda ferva
vermeye yetkih' de değilim, bu
yönde bir çalışmam falan da
yok. Ancak bakın Hanefi mez-
hebinin imamı, İmam Hanifi o
zaman diyor ki (illa ki şarap içe-
ne) hat cezası verilsin. Yani fa-
laka ve hapis cezası. Diğer içe-
ceklerin, diğer kevif verici içe-
ceklerin alınması şarap kadar
günah ve yasak olarak değer-
lendirilmemiş İmam Hanifi ta-
rafından. Bu demek değildir ki
şarap dtşındakiler icilsin, onlar
da zararlı ama illa ki şarap içe-
ne ceza verildiğine göre demek
ki bir detay var orada."
Başeğmez, sarhoş oluncaya
kadar içilmemesi halinde şarap
dışındakilerin haram olmadı-
ğını sandığıru belirterek "Me-
sela adam iki pannak viskiyi
veya bir dubie cin toniği icivor
ama sarhoş olmuyor" dedi.