25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8MAYIS1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Gönlü sinemadan yana olan Uğur Yücel, yaptıklannı ve kendini sorguluyor 'Med > anın içinde miiyonlarına milyonlar katan biri mi oiacağım? Benim yaşamak istediğim bir dünya var, mutlu değilim, öbür dünyanın içinde yani sinemayla, senaryoyla. buraya gelip arkadaşlar- la tıngır tıngıryapmakia, müzik çaİmakla mutluolacağımainamyorum mu?Artık birşeyleriseçmemgerekiyor. Karar vermenin zamanı geldi.' (FOTOĞRAFLAR: HATİCETLNCER) 'Nevrotikşehîrentelektüelf mî? NİLGÜNTOPTAŞ Uğur YüceTin on parmağında kaç marifet var dersiniz? Tiyatro oyuncusu. sinema oy uncusu, şov- men, kabare oyuncusu, taklit ustası. öykü yazan, senaryo yazan ve de müzisyen. Şimdilik, bir bir or- taya çıkardığı bu marifetlerinı bıliyoruz. Ama onu birgün fılm yönetmeni, yapımcısı olarak ya da re- simlerini sergilerken, hatta kazandığı Camel Trophy kupasıyla poz verirken görürsek de şaşma- mamız gerekir. Yavuz Turgul'un yönettiği "Muhsiıı Bey"de Şener Şen'le bırhkte harika bir oyunculuk sergıleyen Uğur Yücel, neredeyse bu fılmin ardı- ndan kayboldu. Birkaç fılmde daha oynayan Yü- cel, adıru daha sonralan tek başına ya da çeşjtli sa- natçılarla yaptığı şovlarla duyurdu. Buna kabare oyunlan, TV programlannda yaptığı taklitler ve TVdizileri eklendi. Seyirri Uğur Yücel"in yollannı gözleyedursun o bugünlerde Eski Yeşil'de müzik yapıyor. Tahsin Ünüvar dörtlüsüyle ve değişik müzisyenlerin katılımıyla Latın caandan örnekler sunuyor. Sinemadan uzaklaşmasını kendince nedenlerle açıklayan Uğur Yücel de tekrar oynamak için Ya- vuz Turgul'un fılm çekmesini bekliyor. Belkı yakı- ndâ bir fılm yapabileceklerini açıklarken yüzünde beliren mutlu ifadeyi gizieyemeyen Yücel, söyleşi boyunca bir anlamda kendini, sanatı, bulunduğu yer ve olması gereken yer konusunda sorguladı. Film için Yavuz TurguTu bekliyorum - Muhsin Bey'de unututmaz bir portre çizdiniz. Türk sineması önemli bir oyuncıı kazaımor derken siz ortadan kayboldunuz, neden? Çok kısa bir zaman içerisinde sinemarun her şey- den önce bir keyif işi olduğunu, bir takım işi ol- duğunu gördüm. Ben sinemada bu sevgi ortarrunı çok yoğun bir biçimde Yavuz Turgul'un setinde yaşadım. Orada gerçekten herşey çok sevgiyle yapılıyor. Bu beni gerçekten çok etkiledi. Aslında benim sinema oyuncusu olacağım konusunda kimsenin umudu yoktu, benim de yoktu. Bizim dönemimizde, sinemanın sıkça filmler çektiği dö- nemde daha çok tip oyuncular, grotesk fızikte oyuncufar aranıyordu. Oysa benim komedyenliğe dair en ufak bir ip ucu taşımayan bir fizigim var, jön değilim. Sinemarun benim gibi tipler aradığı yoktu pek. Tamamen tesadüftü. Zaman içinde ka- meranın karşısmda işe yarayacak bir oyunculuk biçimim oldugunu söylediler. ben de inanmaya başladım. Ama o günden bu yana," Muhsin Bey"- den sonra istediğim sevgı ortamını bulabilmiş deği- lim. Sonra ben kendimi hiçbir zaman hiçbir alanda lanse etmedim. Yani doğru dürüst birşey yaptığı- mda andı insanlar adımı. Dolayısıyla pazar oluş- turmadım kendime. Bakın ben ortalardayun, film çekeceğim' sözünün tam tersini kullandım. Birçok yönetmen beni Yavuz Turgul'cu olmakla, 'suçUdn tor' demek istemiyorum çünkü bu herhalde suç de- ğil, ama kendilerinden uzağa koydular. 'Yavuz TurguTla çalışacak, başkasıyla çalışamaz, kimseyi beğenmiyor' gibi lafİardolaştı. sanat barlannda. Ki bu laflar da çok haksız değildi. Dolayısıyla ben hala Yavuz Turgufu bekliyorum, o inşallah film çekecek ben de oynayacağım. Tamamen seçicilik bu, fazlası değil -Yıllardır Yesüçam'ın koşullanna karşın filmler üretfliyor. Bu da sinemava duyulan tutkuyla açı- klanıyor. Sizinki bu durumda biraz fazla seçicilik ol- muyor mu? Tamamen seçicilik oluyor bence fazlası değil... - Ama bunun bir sonucu olarak hem Türk sine- masmı, hem de sizi izlemek isteyen seyircileri oyun- cuiuğunuzdan mahrum bırakıyorsumız.. Ben bunu bir mahrumiyet olarak görmüyorum, gerçekten seyirciye olan saygımdan dolayı yapıyo- rum, başka hiçbir şeyden değil. Ben eğer Muhsin Bey'den sonra 8-10 tane daha fılm çevirseydim yine Muhsin Bey konuşulacaktı. Ya da onlann ko- nuştuklan beni ilgilendirmeyecekti. Mesela "Ara- besk'te oynadım, herkes çok konuştu o filmi beni deçok beğendiler. Ben ne film olarak beğeniyorum Arabesk'ı, ne de oyuncu olarak kendimi beğeniyo- rum fılmin içinde. Ben birilerini biryere çağınyor değilim. ama ben biryerlere doğru gidiyorum. Bu gidişin,bu kaçışın, bu seçişin bir tek nedeni var o da seyırcinin önüne gerçekten inandığım işleri koy- mak. - Siz sinemayı seven birisiniz ve şu ya da bu neden- le sinemadan uzak kahyorsunuz, bu insana acı ve- rebilir. Venyor. Sanat acısız olmaz. Yaşamlannı sadece sinemadan sağlayan arkadaşlar var. burada ben kendimi şu anlamda şanslı buluyorum: Şovmenlik yapıyorum. TV programlanna çıkıyorum. kabare- den farklı kıbyorsa daha önceden çizilmiş birşey değildir. Ama daha önceden çizilmiş birşey vardı hayatımda, konservatuvara girdiğim zaman ben kendimi küçük bir star olarak görüyordum. Yıldız (Kenter) hocarun derslerinde aslında bir hiç oldu- ğumu anladım. Konservatuvarda yaşamda bir sa- natçı olarak estetiğin peşinden koşmam,bunun için de seçici olmam gerektiğini gördüm. Okul bittikten sonra artık önünüze gelen her türlü rolü kabul et- meme gibi bir prensıp oluşmuyor aslında, bir his oluşuyor. 'ben bunun içinde oimamalıyun' diyorsu- nuz. Işte bu hayvansal içgüdü dediğım. Nıçinin belki de cevabı yok belki ama sadece ben böyle ol- mamalıyım diye düşünüyorsun. Ben çok fazla iç dünyamla yaşayan biriyim. Metodlann, sistemle- rin. modellerin adamı değilim. Yani sokağın içinde yaşayıp soluyarak oynamak istiyorum. Çok be- T ürk' filmi yapmak istiyorum. Özenti, üç-beş tane insa- na göndermeler yapmaktan, uyuz kaşımaktan öteye gitmeyen filmlerin içinde olmak istemiyorum. Ben aşk istiyorum filmin içinde, gönül istiyorum. Gönül varsa ben de vanm. Bunlar kendi kendime sorup , cevap- ladığım ve artık ilke haline getirmek istediğim yaklaşımlar. Ne kadar gerçekleştirebileceğimi zaman gösterecek. Kendi şovumda da, sahne gösterilerimde de mümkün olduğu kadar 'Uğur'u or- taya koymak. lerde oynuyorum maddi anlamda böyle bir konfo- nım var. sinemada önüme gelen her teklifı kabul etmeme gibi bir konforum var. Ama ben şundan çok emınım. farklı bir durum olsa ben yıne böyie seçici davranacaktım. o zaman ne yapacaktım, dublaj \apacakum. müzisvenlik yapacaktım. - Daha önceki güldürii oyunculanndan farklı ola- rak Şener Şen hiç komik değildi ama o> unculuğuy la inamlmaz bir komikliği \ardı. Özel \aşamında ise gajet normal biriydi. komik olmaktan korkmuyor- du. Bunu sizde de gözlemledik.. Benim kendime çizdiğim bir oyunculuk meto- dum yok. Yani özellikle bu çızgide olmabyım dıye bir yaklaşımım yok. Sanıyorum bu da yine seçi- cilikten kaynaklanıyor. Nasıl bır fılm anyorsun, nasıl bir yönetmen anyorsun ve ortaya ne koymak istiyorsun. Ben bu sorulann cevabını biliyorum. Onun için ben hayvani içgüdülerime güveniyo- rum herşeyden önce. İşimle ilgili bir önsezim ol- duğuna inanıyorum. Bu sezgılerim beni diğerlerin- dellidir benim iç dünyam, beni çok üzüyor, çok yo- ruyor, çok yalruz bırakıyor, zaman zaman antipa- tik yapıyor. Sahnedeki acaba gerçek Uğur mu? - Peki, diyelim ki Yavuz Turgul'la olanağuuz oldu, çalışıyorsunuz. Ama istediğiniz nedir sinemada so- nuç olarak?.. Bugün bir İtalyan sineması dendiğinde İtalva"- yı görüyoruz, Amerikan sineması dendiğinde Amerika'yı görüyoruz, fspanvol filmi dendiğinde İspanya'yı görüyoruz. Ama Türk sineması dcdiği- mizde ne görüyoruz. bu çok önemli. Sinemaya yaklaşımım böyle. Türk filmi yapılan projelerin içinde olmak istiyorum. Bugüne kadar sahneye bir Uğur koydum, acaba o. gerçek Uğur mu? Yani ben nevrotik bir şehir en- telektüeli miyim? Gerçekten gündelik hayatımda böylesine mi yaşıyorum. Herşeyi küçümseyen. ala- ya alan, şehrinden nefret eden, çevresindeki insan- lan pek sevmeyen, onlara hep kızgınlıklannı, öfke- lerini anlatan onlarla matrak geçen bir şehır nevro- tiği miyim? Yoksa ben Kuzguncuklu, mahalle ara- lannda kısa pantolonuyla koşmuş, dört beş tane dinin içinden çıkmış, biraz Ermeni, biraz Rum, bi- raz Yahudi, biraz Türk Uğur muyum? Yani benim dünyaya baktığım yer Kuzguncuk'un ara sokak- lanndan mı olmalı? Yoksa ben Gümüşsuyu'nun seçilmiş bir evinin, özenle seçilmiş resimlerinin altı- ndaki herşeye uzaktan bakan entelektüel bir fıgür müyüm? Ben bugüne kadar sahneye çıkarttığım Uğur'da, özellikle son yaptığım şovda bu ikinci söylediğim şeyi daha çok gözledim. Bir yabancılaş- ma olarak algılıyorum ben bunu, bir samimiyet olarak görmüyorum. Ben öbürü olmalıyım galiba. yani mahalle arasındaki Uğur bana daha sahici ge- liyoren azından. Ötekisı zorlama gelıyor. Artık birşeyleri seçmem gerekiyor - İstediğiniz gibi bir sinemaya ulaştnak için ne yaptyorsunuz, ne yapacaksınız? Ben bu TV dizisiyle (Aziz Ahmet) ilk defa senar- yo yazmaya başladım. Yavuz Turgul senaryo yaz- mamı istedi. Yapmayı istediğim ama çok uzak bul- duğum bir şey çok yakınıma geldi. En azından müthiş bir etüd oluyor bu çalışma.Bir de öyküle- rim var onlan senaryolaştırmak istiyorum. Şimdi bir an önce perdeye çıkabilecek cinsten öykülere kafa patlatmak istiyorum. - Sinema konusunda daha seçici davranabibnek için değişik şeyler > aptınız. çeşitii sanatçılarla şovlar yaptını/, kabarelerde oynadınız. TV programlanna çıktınız. Tüm bunlar size birşeyler kattı mı, yoksa sizden birşeyler mi götürdü? Ben katt:ğına inanıyorum. Çünkü benim yaptığım çalışmalar benzerlerinden farklıydı, bir seyir niteliği, bir heyecanı vardı. Söylediği sözlerin altında gerçekten hiciv yatıyordu. Politik ve sosyal bir hicıv yatıyordu. Çoİc kolay yazılmış. çok kolay ortaya çıkmış tekstler değildi bunlar. O yüzden si- nemacı olarak izleyip bana saygı duymuş seyirci- den de olumsuz tepkiler almadım. Kimse 'ya bu >aptığın nedir'' demedi. Öte yandan sahne kimliği- mi sanınm bundan sonraki şovda daha doğru bir biçimde göreceğiz. - Sinemayla iüşkinizin hep süreceği göriilüyor, bu şovlar, kabareler sfirecek mi? Bu çok kritik bır nokta aslında. Çünkü önce ka- famda biran önce yapmak istediğim, varmak iste- diğim noktalar var. Ama eğer doğru bir seçim yap- mazsam varmak istediğim noktalar elimden kaça- biliyor. Artık benim birşeyleri seçmem gerekiyor. Ben, medyanın içinde, piyasanın içinde, milyon- lanna milyonlar katan ve diziden diziye sıçrayan ve yılda her televizyona 26 tane dizi veren, yaşamını böyle sürdüren biri mi olacağım yoksa, "Bir dakika benim >aşamak istediğim bir dflnya var. Ben bu dün- yanın içinde mutlu değilim ben öbür düny anın içinde, yani sinemayla, senaryoyla, buraya gelip arkadaş- İarla tıngır tingır yapmakia, müzik çalmakla mutlu olacağıma inanıyorum mu' dıyeceğım. Yalnız diğer dünyaya geçmek için çok cesur kararlar, 5 nisan kararlan gibi kararlar almak laam. Ekonomik an- lamda da büyük bir çalkantıya uğramayı göze al- mak lazım, bu yürek işi. Ben şimdi o yürekte mi- yim, değil miyim? Sanki o yürekteymiş gibi gözü- küyorum ama henüz daha pratiğe dönmüş de de- ğil, bir tarafım kaçıyor, diğer tarafım kovalıyor. Ama artık birşeylere karar vermenin zamanı geli- yor. - Biraz da müzik uğraşınızdan sözedeüm. Neden caz? Çok geniş bir yelpazesi var müzik beğenimin. Ama müziğe ilk kulak kabartüğım yıllarda klasik caz tutkunuydum. Sonra daha pop caz'a doğru kaymalar başladı. Son yıllarda, ülke folklörlerin- den yola çıkmış caz türü daha çok ilgimi çekiyor. Hint müzisyenlerini seviyorum. Uzakdoğu sazlan. daha Latin lezzetler bunlann peşindeyim şimdi. Carlo Domeniconi ve Amadeus Gitar İkilisi, iki yapıtm dünya prömiyerini gerçekleştiriyor 'Orta Şekerli Gitar' ve 'Akdeniz' konçertosu Besteci ve gitarist Carlo Domeniconi (küçükkarede) ik Dale Kavanagh ve Thomas Kirchhoff. Kültflr Servisi- Carlo Domeniconi'nin iki yeni eserinin dünya prömiveri salı günü yapılacak. MesaŞirketterTopluluğu'nun25.kuruluşyıldö- nümü nedeniyle verilen konser. salı ve çarşamba akşamı saat 20.00'de Hartoiye Askeri Müze Köl- tür Sitesi Konser Salonu'nda gerçekleşecek. Bes- teci-gitarist Carlo Domeniconi'nin konserde ses- lendirilecek çalışmalanndan biri "Orta Şekerli Gitar Konçertosu". diğen ise "Akdeniz Konçer- tosu" adını taşıyor. Sanatçının "Akdeniz Kon- çertosu" adlı eserini konserde Amadeus Gitar ikilisi seslendirecek. Sanatçı ve ikiliye. İstanbul Şenfoni Orkestrası sanatçılannın kurduğu İstanbul Senfonietta şef Erol Erdinç'in yöneti- mınde eşlik edecek. Carlo Domeniconi, 1947"de Italya'da, Cese- na'da doğdu. 13 yaşındayken Carmen Moz- zani"den gitar dersleri almaya başlayan sanatçı. dört yıl sonra Pesaro Konservatuan nı bitirip Berlin'e gitti. Orada Erich Burger'ın denetimin- de çalışmalannı sürdürerek ikinci bır diploma aldı. Bır yandan da kompozisyon eğitimi gördü ve 1969'dan 1992"ye kadar Berlin Sanat Akade- misi'nde öğretmen olarak görev aldı. Sanatçı. bir süre Jstanbul Konservatuan"nda da gitar dersleri vermişti. Domeniconi. solo enstrümanlar. oda orkest- ralan ve büyük orkestralar için çeşitii eserler besteledi. Eserleri arasında gitar ve orkestra için 9 konçerto. gitar ve oda orkestrası için çeşitii kombinasyonlar ve solo gitar için pek çok kom- pozisyon bulunuyor. Hint. Türk ve Arap müzik formlan ve tonal sistemlerine yakınlığı sayesin- de, eserlerine kendine özgü bir renk katan sa- natçı. özgün bir stil geliştirdi. Sanatçının "Akdeniz Konçertosu" adlı eserini seslendirecek olan Amadeus Gitar İkilisi: Dale Kavanagh vc Thomas KirchhofTdan oluşuyor. 1991 yılmdan bu yana birlikte çalışan ikili. mümkün olabilecek en kısa zamanda uluslara- rası gitar sahnesinde önemli bir isim yaptılar İkili; oda müziğinin programlan üzerine çalı- şmalannın yani sıra sık sık büyük orkestralarla (Münih Oda Orkestrası, Berlin Senfoni Orkest- rası. Capella Cracaviensis, Macar Filarmoni Orkestrası gibi) konserlere çıkıyor ve Joaquin Rodrigo-Madrid, Harald Genzmer-Münih, Ge- rald Garcia-Oxford ve Casteüıuovo-Tedesco, Jo- seph Haydn ve Antonio Vivaldi'nin iki gitar ve orkestra için eserlerini çalıyorlar. Virtüözlerin, parçalan yorumlarken ortaya koyduklan, resitallerdeki kıpır kıpır mizaç- lannı, son derece duyarlı, yaratıcı. yeteneklerini ve büyük konser salonlannı sıcak ve zengin bir soundla dolduran muhteşem gitar tonlannı eleş- tirmenler ve seyirci de onaylıyor. Kayıtlar, rad- yo ve televizyon yayınlan. Amadeus Gitar tki- lisfnin üstün kalitesinin belgeleri olarak karşımıza çıkıyor. Birçok eseri dünyanın dört bir yanında üstün icracılar tarafından çalınan Domeniconi'nin "Bağlama Gitar Konçertosu" ve "koyunbaba" adlı eserlerinin CD'leri Eylûl Prodüksiyon tara- fından çıkanlmıştı. "Koyunbaba"da sanatçıya gıtarda Adil Arslan, sazda Gürer Aykal ve Cum- hurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşlik etmişti. Bestecinin konserde çalınacak eserlerinin CD'si ise önümüzdeki günlerde yayımlanacak. PENALTI MEMET BAYDUR Gecçekçi plalım, İmkanstzı İsteyelim! Bir mucize gibi, bütün tersliklere rağmen Uluslararası istanbul Tiyatro Festivali, bir avuç insanın olağanüstü çabası ve elbette istanbul Sanat ve Kültür Vakfı'nın çağ- daş tutumu, Kültür Bakanlığı'nın söz verdiği maddi des- teği yerine getirmesiyle gerçekleşiyor. Dünyanın her yerinde, bütün büyük kentlerinde ulus- lararası festivaller, sanat dünyasının dışından destek alırlar. Adına "sponsor" denilen kimi kuruluşlar, kişiler festivalin ayrı bölümlerinin parasal harcamalarını yük- lenirler. Bu "sponsor"iarkentbelediyesiolabilir, birbanka, bir diş macunu firması, bir sabun tozu firması olabilir. Varlıklı ve sanatsever işadamları "sponsor" olabilir. Söz konusu "uluslararası bir tiyatro festivaiiyse", konuk edilecek tiyatro kurumlarıyla anlaşmalar çok önceden yapılır, bütün detaylarda anlaşma sağlanır. Yalnız tiyat- rolarla değil, sponsor olmayı kabullenmiş kişi ya da ku- rumlarla da. Bu yıl belediye seçimlerine denk geldiği için uluslara- rası Ankara Film Festivali'nden son dakikada desteğini çeken kurumların yaptığı, ne sanata saygıya sığardı, ne de kurum olmanın getirdiği sorumluluğa. Aynı rezalet birkaç ay sonra bu sefer Tansu Çiller'in ekonomik pake- ti yüzünden Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali'nin başına geldi. Anlaşmalar geçen yılki dolar kuru üstün- den yapılmış, yabancı tiyatrolara bu ayın kuru üzerinden ödeme yapılacak. Bizim sponsorların büyük bir bölümü, yeni ekonomik manzara nedeniyle bütün desteklerini geri çektilerfesti- valden. Verilen sözler tutulmadı. Bunun üstüne festival çalışanları, Sayın Dikmen Gürün Ucarer ve Zeynep Oral ve diğerleri, Avrupalı tiyatrocu meslektaşlarıyla haberleştiler, olup biteni anlattılar. Anlayışlı olup olama- yacakları soruldu o insanlara. Festivale katılan, katı- Imayı önceden kabul etmiş tüm tiyatrolardan olumlu yanıt geldi. Bir dayanışma örneği gösterdiler, bir tanesi hariç. Şimdi muhakkak görülmesi gereken birçok oyu- nun İstanbul seyircisine sunulduğu Uluslararası İstan- bul Tiyatro Festivali, işte böyle uluslararası bir sanatçı dayanışmasının sonucunda gerçekleşiyor. Bu dayanışmaya burun kıvırıp sırt çeviren, şu kadar dolar isterim, bir kuruş aşağı olmaz, yoksa oynamam diyen tek tiyatro, ünlü devrimci Brechtçi, halkların, kül- türlerin dayanışmasını savunan Bertiner Ensemble idi. Onlara ve benzer kafalara rağmen gerçekleşiyor bu gü- zelim festival. Şimdi bizlere düşen iş, seyirci olarak ka- tılmak, destek olmak bu festivale. Bütün oyunlan, özel- likle konuk tiyatroların oyunlarını seyredin; festivalin ve kentin, içinde yaşayanlara ait oldugunu unutmayın. • İstanbul Valiliği ile Emniyet Müdürlüğü, 1 Mayıs Plat- formu'na gönderdiği yazıyla, kutlamalardan önce. yürü- yüşlerde kullanılacak afiş ve pankartlardaki yüze yakın sloganı yasaklamış. 'Yaşasm halkların kardeşliği' diye bir kartona yazıp yürümek yasak. Başkaya, Ceylan, Beşikçi'ye ozgürlük' demek de yasak. Yaşasm 1 Mayıs' da demeyeceksiniz yürürken! 'Yaşasm enternasyonalizm' demek zinhar yasak! 'Halkın iradesine zincir vurulamaz' demek de yasak. 'Kahrolsun sömürgecilik' diye yazıp yürümek de yasak. Yaşasm bağımsızlık' da. 'Gençlik özgürleşmelidir' demek de yasaklanrmş. 'Evde, işyerinde, sokakta yaşanan şiddete hayır' da yasak. Yasaklanan bu sloganların içinde bir tanesi var ki, unutulur gibi değil: 'Gerçekçi olalım, imkansızı isteye- lim!' Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü'nü ciddiye almamız ge- rekiyor kanımca. Önümüzdeki yılın 1 Mayıs pankartlarına yasak şeyler yazılmasın. Ne yazılsın peki? Yasak olmayan şeyler. "Kahrolsun halkların kardeşliği, yaşasm halkların düş- manlığı. Başkaya, Ceylan, Beşikçi yetmez; herkesi içeri tıkın. Kahrolsun enternasyonalizm, yaşasm milliyetçilik! Halkın iradesine mutlaka zincir vurulmalıdır. Yaşasm sömürgecilik, kahrolsun bağımsızlık. Gençlik hiçbir za- man özgür olmamalıdır. Evde, işte, sokakta yaşanan şiddet toplumumuzun vazgeçilmez karakteridir, miktarı arttırılmalıdır." Yasaklanan sloganları değiştirip tam terslerini söy- lersek bunlar çıkıyor ortaya. Gerçekçi olalım, imkansızı isteyelim sloganını değiş- tirmeye ya da tersinden söylemeye yüreğim elvermedi. Gerçekçi olmayalım, münasip ofanı isteyelim diyemez ki insan! • Susan Edwards otuzbeş yaşında bir ingiliz kadını. Hır- sızlık suçundan yargılanıp hüküm giymiş üç yıla. Mancs- herter'deki Styal Kadın Hapishanesi'ne konmuş. İçeri girdiğinde hamileymiş. Zaman geçmiş, Bayan Ed- wards'ın karnındaki bebek büyümüş. Kontrol için gittiği hastaneden kaçmaya çalışmış, yakalanmış. Derken do- ğum sancıları çekmeye başlamış ve iki gardiyan eşliğin- de kelepçeli olarak yine hastaneye götürülmüş. Manc- hester Wyhenshawe Hastanesi'nin doğum bölümüne alınmış, birinci kattaki doğum odasına. Doktorlar, hem- şireler, gardiyanlar ve kelepçeleri ile. Gardiyanlar, ha- pisane müdürünün talimatı üstüne doğum yaparken bile Bayan Edwards'ın kelepçelerini çözmeyi reddetmişler. Dolayısıyla çok acı veren bir doğum gerçekleşmiş. Be- beğini emzirme zamanı gelmiş, gardiyanlar yine red- detmişler kelepçeleri çıkarmayı. Bayan Edvvards da bi- leklerinde kelepçeyle emzirmiş bir günlük kızı Sarah Louise'i. Şimdi olay ingiliz parlamentosunda. Ingiltere Içişleri Bakanı Michael Hovvard özür dilemiş. Kadın Hapisha- nesi Müdürü, gardiyanların kendilerine verilen emri ge- reğinden fazla ciddiye aldıklarını söylemiş, o da özür di- lemiş. Bebeğin sağlığı yerindeyiş, annesi de temmuz ayında kavuşacakmış özgürlüğüne. Bu da böyle bir hikaye işte sevgiliokur. Paylaşalım istedim. 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ'NDE BUGUN 21.15 Taksim Sahnesi Zun- Dışavunımcu Tiyatro, Polonya 21.15 Ses Tiyatrosu Şu Gogol Delisi- Ortaoyuncular 18.30 Eski Yeşil İçerisi- Tiyatro Grup 6. ULUSLARARASI İSTANBUL TÎYATRO FESTİVALİ'NDE YARIN 18.30 Ses Tiyatrosu Şu Gogol Delisi- Ortaoyuncular
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear