13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 30 NİSAN1994 CUMARTES 12 DIZIYAZI -5- Sanık, savcı ve yargıç... Bir ceza davasının üç 'onsuz oiun- maz' öğesi... Kuşkusuz. sanığın savunucusunu da bu çerçevede değerlendirmemiz gerek. Ama her bıri de iyi ve kötü yanlan ile tutkulan ve korkulan ile birer insan. Olan bitenleri algılarken de bu kişi- sel yapılan, etı önde gelen et- ken olarak karşımıza çıkıyor. Kimi sanığın canavarlığı ya da insanlığı ve aydınlıgı yar- gılay anlan derinden derine et- kiliyor. Kimi zaman ise soruş- turduğunuz olay vaşamınızda silinmez bir iz bırakıyor. Buraya değin bu tür olaylann bazılannı sizlere anlatmaya çalıştım. Ama şimdi salt bu açıdan geçmişe bakmak isti- yorum. Bebeklerin ölümü O günlerde savcılara ölü başına 10 (on) lira veriyor- lardı. Yani ölümle bitcn bir olaya el koyar, ölünün mua- yenesini ya da otopsi ya- parsınız. aylığınıza ek olarak aynca bir de 10 lira alıyordu- nuz. Ancak bunun iki sının vardı: Bir günde 5'ten çok olaya el koymuşsanız bun- lann yalnız 5"i sayılıyor ve en çok 50 lira alabiliyordunuz. Ve bir de bir olayda birden çok ölü varsa olay sayısı bu paranın hesaplanmasında te- mel alındığı için size yalnızca 10 lira ödeniyordu. Bu para- lar birikir. ayda bir filan veri- lirdi. Ben Ankara'da görev yaplığım sıralarda en genç savcı olduğum için sık sık nö- bete dikilirdim. Bu nedenle de sanınm bir dönem için en çok ölü parasını ben almışımdır. Hiç unutmam. bir keresinde bir ajlık bir süre için 500 lira almıştım. Bu. parçalanmış. kokuşmuş. ipte asılı ya da bir yerde gömülü bulunmuş... en az 50 ceset eder. Sakin savcının öfkesi Bunlan neden anlatıyo- rum? Bir kere. yaptığım iş nevdi. biraz olsun anlayın is- tedim. İkincisi ve asıl önemli- si, insanm bir yandan ölüme nasıl ahştığını. ama bir yan- dan da "En alıştığım" dediği anda bile kimi zaman içinde nasıl bir isyan duygusunun dolup taştığını belirtmek için. İnsan. hemen her gününü ölülerle paylaşınca ister iste- mez ölümü de sanki pek ya- dırgamaz oluyor. Ama ço- cuklann. bebeklerin ölümüne bir türlü ahşamadım gitti. İçim hep isyan dolardı. Baş- kalannın da ölmüş. öldürül- müş çocuklar karşısında hiç de kendilerinden beklenme- yen tepkı gösterdiklerine tanık olmuşumdur. Sevdiğim. saydığım, gün görmüş geçirmiş. her zaman sakin bir savcının inanılmaz bir davranışını anımsıyorum şimdi bu satırlan yazarken. Bu savcının soruşturmasını yaptığı bir olayın sanığını po- lis yakalayıp getirmişti. Sanık. masasının önünde iki polisin arasında ayakta duruyor. o da sanığın eylemi ile ilgili ola- rak polisin düzenlediği evrakı okuyordu. Aynı odadaydık. Ben olayın ne olduğunu bil- miyordum. Birden savcının ayağa kalkarak ve tek ba- cağının üzerinde tam bir tur attıktan sonra sıkılmış yumruğunu sanığm yüzünün ortasma indirdiğini gördüm. Sanık yere yıkıldı. Dosyadaki acı gerçek Savcı, "Getirin o o... ço- cuğunu buraya!" diye bağırdı. Polısler adamı getirip yine savcının önüne kollanndan tutarak diktiler. Savcı. yine korkunç bir yumruk dâha in- dirdi. Polisler adamı zorlukla yine onun önüne diktiler. Ama artık ben topar- lanmıştım. Engel olmak istedim. "Sen kartşma ulan" lafı ile birlikte bir yumruk da bana attı. Ben polislere de bağınp çağırarak ve böylece onlann da yardımını sağlayarak savcıyı güçlükle tuttum. Yeüşen öte- ki polisler sanığı dışan kaçırdılar. Savcı fenalaşmıştı. Kanepeye yatırdık. Kolonya ve su getirdiler. Doktora ha- ber saldılar. Usulca savcının masasının üzerinde evrakın açık duran sayfasına baktım. Bir fotoğ- raf iliştirilmişti bu sayfaya. Fotoğrafta kundağı çözül- müş bir bebek cesedi görül- mekteydi. Bebek, kan için- deydi. Evrakın ilk sayfasını çevir- dim, fezlekenin "suç" yazan yerinin karşısında sanığa yük- îenen eylemin ne olduğuna baktım. "Irza geçerek ölüme neden olmak" yazılıydı! Evet, bazı ölümlere hiç ahşamazsınız. Bir bebeğin öyküsü Yıllann adli tabibı Dr. Sait Altay da çocuk ölümlerini ka- nıksayamamıştı bir türlü. Sait Bey'i ne zaman anımsasam, yaşlan bir ile beş arasında de- İnsan her günü ölülerle geçirince, ölümü kanıksıyor. Ancak öyle olaylar var ki, ister istemez içinizde bir isyan duygusu doğuyor... Olüme 1 Çetin Yetkin alışmakçok zor G,un gormuş geçirmiş, her zaman sakin bir savcının. soruşturmasını yaptığı bir olayın sanığını polis yaka lay ıp getirmişti. Sanık, masasının önünde iki polisin arasında ayakta duruyor. o da sanığın eylemi ile ilgili olarak polisin düzenlediği evrakı okuyordu. Birden savcının ayağa kalkarak yumruğunu sanığın yüzünün ortasına indirdiğini gördüm. Sanık yere yıkıldı. u. şen üç kardeşin otopsi masası- nın üzerinde yan yana duran cesetlerini görünce: - Resimlerdeki meleklere ben- ziyor bunlar... diyerek ve kimseye belli etmemeğe çalışa- rak gözyaşlannı nasıl silmeğe çalıştığı o gün zihnimde can- lanır.Dediğim gibi çocuklann ölümü beni de çok sarsmıştır. Bunlan anlatıp sizi daha fazla üzmeyeceğim. Ama bir bebeğı hekimler. vilayetteki görevliler ve ben. nasıl birlikte öldürdük onu anlatmam gerek. Anlata- yım ki. bızlerin durumunda olan biri bu satırlan okuyacak olursa belki bir çüzüm bulur da bir başka bebek ölümden kur- tulur. Bebek. Ankara Sosyal Si- gortalar Kurumu Doğumevi'- ndedünyaya gelmişti. Doğumu yaptıran hekim. ebe. ana ve ba- bayı bir oğlun oldu dıye kutla- mışlar. doğum defterine de be- beğin erkek olduğu kaydı ko- nulmuş ve adının da Çetin ol- duğu yazılmıştı. Yanlışokuma- dınız. bebek benim adaşımdı. Üstelık adının Çetin konulma- sının nedeni de benim adımın Çetin olması ile aynıydı. Anne- min babamın bana sövledikle- rine göre zor bir doğum olduğu için adımı Çetin koymuşlar. Çetin bizi bağışlar mı? Ne var ki. adaşım şanssızdı. Çünkü. sigorta doğumevinde anneye "Senin bebeğindir" diye verilme"k istenen çocuk bir kız- sulca savcının masasının üzerindeki evrakın açık duran sayfasına baktım. Bir fotoğraf iliştirilmişti bu sayfaya. Fotoğrafta kundağı çözülmüş bir bebek cesedi vardı, kan içindeydi. Evrakın ilk sayfasını çevirdim, fezlekenin 'suç' yazan yerinin karşısında sanığa yüklenen eylemin ne olduğuna baktım. 'Irza geçerek ölüme neden olmak' yazılıydı! dı. Ana baba. bu kızı "Oğlumu- xu isteriz" diyerek almamışlar ve savcılığa başvurmuşlardı. Bu olayda. başhekim, do- ğumda bulunan hekim. ebe ve öteki görevliler tutuklandı. Haklannda ağırceza mahke- mesinde dava açıldı. Garip bir biçimde adı Çetin olarak kalmış bulunan bebek ıse orta yerde kalakalmıştı. Be- beği bir polis memurunun ku- cağına vererek Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi'ne gönder- Katillerin yerine aydınlar yargılamyor Kaftancıoğhı ve Emeç...Benim İstanbul 2. Ağır Ceza Mahke- mesi'nde savcılık yaptığım süre boyunca. birçok vazanmız, şairimiz, çevirmenimiz, aydınımız sanık olarak yargılandı. He- men söyleyeyim; ben bunlardan hiçbiri için mahkumiyet istemediğim gibi. mah- keme de hiçbirini mahkum etmemiştir. Server Tanilli'nin sorgusunun yapıldığı günü unutamam. Ne ka- dar da onurlu ve dimdik- ti! Emil Galip Sandalcı ise mahkememizin devamlı sanıklanndandı. Onunla tanışıklığım. onun sanık. benim de onun savcısı ol- duğum bu günlerde baş- lamıştı. jektif lutumundan rahatsız olarak yeni- den eski görevine geri gönderecektir. Doğrusu, Naci Bey'in Kaftancıoğlu'- nun böyle yakın akrabası olması beni şa- şırtmıştı. Naci Bey, cuma günleri duruş- maya ara vererek namaza gidecek ölçüde inançlı bir Sünni Müslüman. Kaftanctoğ- lu ise Aleviydi. Ümit Kaftancıoğlu Sözü Ümit Kaftancıoğ- lu'na getirmek istiyorum. O da bizim beraat eden sanıklanmızdandı. Ama önce Ankara'ya geri dönmeliyim. Bir pro- fesör bir kitap yazmış. bu kitabında Alevi yurttaş- lanmıza ağır hakaretler- de bulunmuştu. Bu ne- denle de Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde .. sanık olarak yargılanmış, tîmit Kaftancıoğlu ve Çetin Emeç yazılanndan dolajı zaman zaman ben de bu davada birkaç yargdandılar ve her ikisi de faili meçhul cinavetlerin kurbanı oldular. kere duruşmaya Neyse, Naci Bey'in yerine bir başka yargıç geçti. Kısa süren bir yargılama so- nunda Kaftancıoğlu beraat etti. Ama kı- sa bir süre sonra da öldürüldü. Zaman zaman düşünürüm; onu mahkum etsey- dik. cezaevine gönderseydik öldürülme- yecekti! çıkmıştım. Bu kere, Ümit Kaftancıoğlu. bu profesörün bu kitabını eleştiren bir yazısında. halkı suç işlemeye kışkırttığı savı ile yargılanacaktı. Rastlantıya bakın ki, ben her iki davanın da savcısı oluyor- dum. İlk duruşmadan önce mahkemenin kı- demli yargıcı Naci Tanverdi, bu duruşma- ya kendisinin katılamayacağıru, çünkü Kaftancıoğlu'nun eniştesi olduğunu söy- ledi. Hemen belirteyim; Naci Bey. en az Ramiz Bey kadar sevdiğim ve saydığım bir yargıçtır. Daha sonra İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanı olacak ve 12 Eylül'den sonra Sıkıyöneüm Mahke- mesi'nde de başkanlık yapacaktır. Ama çok geçmeden, askeri yönetim. onun ob- Sanık: Çetin Emeç O zamanlar, o kadar çok aydınımızın yargılandığı davada savcılık yapmışım ki, çoğunu anımsayamıyorum. Sonralan karşılaştığım kimi yazar ve şair, "Senin savcılık y aptığın davada..." diye söze baş- ladığında şaşınyorum. Yazgıma bakın ki siz. ben bu mesleğe başlamadan önceotu- rup kocaman bir kitap yazmış. adını da "Siyasal İktidar Sanata Karşı" koymuş- tum. 1970'de yaşımlanan bu kitabın ko- nusu. yapıtlan yüzündcn yargılanan. tu- tuklanan ya da mahkum edilen yazar ve şanatçılanmızdı. Birkaç yıl sonra ise İstanbul'da bu tür davalara bakan mah- kemenin savcısı ben oluvermiştim! Böyle bir davada yargılanan bir yazann avukatlığını üstlenmiş olan Turgut Kazan'ın benim bu kı- tabımı mahkcmeyc bir kanıt olarak sunması da işin cabası!.. Ama hiç unuia- madığım sanıklunm da var. Siz Çetin Emec'i böyle vargılamış ol- saydınız unuttır muvdu- nuz hiç? Dahası Çetin Emeç. sonraki yıllarda ben Hürriyct gazetesindc çalışmaya başlayınca patronum olacaklı. Hür- riyet'te çalıştığım sırada. ikimiz de bu olaydan hiç söz etmedik. Ben de ilk kez burada açıklıyorum. Davanın konusu. Çetin Emeç'in Çarşaf dcrgisin- de yazmış olduğu bir vazıydı. Bunda devleıin "emniyet \e muhafaza güçleri"ne hakaret ettiği öne sürülüyordu. Biz beraat ettirdik. ama Basın Savcıhğı her nedense Emeç'i mah- kum ettirmeyi aklına koymuştu. karan temyizedecekti. Ramiz Bey. dosyayı temyiz süresi geç- tikten sonra Basın Savcıhğı'na gönderdi. Karar kesinleşti. Buna karşın. Basın Sav- cılığı "yazılı emirle bozma" yoluna gitti. Yargıtay da Çetin Emeç'in mahkum edil- mesi gerektiğini bildirerek bizim karan- mızı bozdu. Ne var ki. karar temyiz edil- meden kesinleşmiş olduğu için, bu boz- manın sanık aleyhine bir etkisi yoktu. Başka birdeyişle. bozma karan sanık için biranlam ve sonuç taşımıyor. fakat bizim "kanuna aykırı olarak" Çetin Emeç'i be- raat ettirdiğimizi belirtiyordu! dim. Bana bir yazı ile bebeği ge- risin gcriyc göndcrdilcr. Ya- zıda, o sırada Kıbns çıkarması olduğu için hastanenin yatakla- nnın Sağlık Bakanlığı'nın emri üzerine Kıbns'lan getirilecek yaralı askerlere aynldığı, bu ne- denle dc bebeğin hastancyc alı- namayacağı bclirtiliyordu. Bu kez bir yazı ile çocuğu valiliğe gönderdim; valilikten bebeğin çocuk yurdunda bakım altına alınmasının sağlanmasını iste- dim. Polis memurunun kuca- ğında bebek geri geldi. Vilayet. bugün anımsayamadığım bir neden ileri sürerek bebeğin bir doğumevinde bakılması gerek- tiğini vc bunun da savcılıkça sağlanmasını istiyordu. Bu ara- da Ankara'daki tüm hastanele- re yazı ile başvurarak bebeğin kabulünü istemiştim. Yanıtlar hep olumsuzdu. Çaresizlik için- de telefonda vali yardımcısını buldum. bebeği polisle birlikte gönderdiğimi ve polise verdi- ğim emre göre eğer bu kez de bebeği bir yere yerleştirmezlersc vilayctin mcrdivenlerine bırak- tıracağını söyledim. Karşılıklı biraz bağınp çağırdıktan sonra vali yardımcısı bebeği bir hasta- ncyc "geçici" olarak yatırttı. Bir ya da iki gün sonra bebe- ğin öldüğü haberi geldi. Dr. Sa- it Altay ile cesedi üzennde yap- tığımız otopsi sonucu. bebeğin bakımsızlık ve açlık sonucu öl- düğünü ortaya koyuyordu... Devlet. bana ve Sait Bey'e bu olay nedeniyle de 10'ar lira ver- di. Adaşım. beni ve vatandaşı olduğum dcvletı bağışlayabile- cek misin? Sizlerle anılanmı. gözlemleri- mi paylaştığım bu satırlann so- nuna gelmiş bulunuyorum. On yıl savcılık yaptım. anlatmaya çalıştığım bu koşullarda. Bu on yıl benim dünyaya. insana bakış açımı değiştirdi. Bu yıllar bana. önemli ve dcğerlı saydığım şey- lerin hiç de öyle olmadığını. hiç- bır zaman bir anlam ve değer ve- remediğim şeylerin ise ne denli anlamlı ve değerli olduğunu öğ- retti. Ama gerçekte bu satırlar, bu sayfalar. on yıl içinde ülkemde olup bıtcnler için ağıt karalama- lan. Nasıl olmasın kı! Siz jargılı- yorsunuz. beraat ettiriyorsunuz, arkasından bırileri o insanlan kurşunluvor! Açlıktan ölen in- sanlann cesetlerini açlığı "tıbben" saptamak için kesi- yorsunuz. parçalıyorsunuz. Po- lis olsun. savcı olsun. birlikte çalıştığınız insanlann ertesi gün öldürüldüğüne tanık oluyorsu- nuz. Bir Doğan Öz ile bir gün önce bir akşam yemeğinde bir- liktesiniz. enesi gün öldürüldü- ğü haberini alıyorsunuz. Bir po- lis memurunu İstanbul Elma- dağ'da belediye otobüsünü si- lahla tarayarak iki kişiyi öldü- ren ülkücü sanık Nuh Semiz'i si- lahı ile birlikte yakaladığı için (ne yazık ki adını anımsamıyo- rum) övgü ve saygı ile kutluyor- sunuz. birkaç gün sonra aynı polisi Unkapanı'nda solculann vurup öldürdüğünü görüyorsu- nuz!.. Bilek güreşinde herkesi yenmekle öv ünen polis memuru Abdi Dağde\iren'in bir bombalı pankartı indirirken patlama so- nucunda elinin bileğinden kop- tuğuna tanık oluyursunuz... Adalet var mı? Hep bir soru takılıp duruyor aklıma: "Adalet var mı?" Ben hâlâ "V'ardar" dıyorum. özellik- le de adaletsizliğin dizboyu ol- duğu yerde vardır. Adalete de- ğer kazandıran da budur. Ada- letsizliğin kurbanı olduğumuz için. adaleti aramaz mıyız? İnsan. insan olduğundan bu yana. adalet uğruna savaşım üs- tünc sav aşım v crdiği için adalet vardır. Bu söylediklerime ina- nıyorum. ama bunlar çok genel. Adalet. uygulamada. kişinin so- mut yaşamına indirgendiğinde hep bocalayıp durdum. Soruş- turmasını yaptığım ya da yargılamasına katıldığım çoğu olayda "Adalet bunun neresin- de" diye hep sorrauşumdur ken- di kcndimc. Yoksa yaptığım iş. vokluğuna katkıda bulunarak olumsuz vöndcn adaleti aranır duruma mı gctirmekti? Aradığım adalcl. yhirilmcsine yardımcı oldueum adalet miy- di? Sanık sandalyeteri boş Çünkü bu satırlan vazarken. örncğin. duruşma savcısı oldu- ğum I Mayıs 1977 olayı sonu- cunda açılan davanın görülmesi sırasında mahkeme salonunun durumu geliyor gözümün önü- ~ nc: 1 Mayıs 1977 günü Taksim Alanı'ndaöldürülen 11 yaşlann- daki oğullan Ramazan ile yeni gelin kızlan Hatice'nin ana ba- bası. Mücahit Sarı ile Kadife San, her duruşma günü mahke- meye geliyorlar. Ta ki, adalete olan inançlan yıkılıncaya kadar. Başlangıçla davaya müdahil olarak katılmışlar. DaVacı ola- rak devletten. adaletten çocuk- lannın katillerinın bulunup ce- zalandınlmasını istemişler. Ama duruşma salonunda kendilerin- den, yargıçlar ve savcıdan başka kimse yok. Hiç kimse izlemiyor bile duruşmalan. Sanık sandal- yelerine gelince, bomboş!.. İÎTTİ POLİTİKA VE ÖTESI MEHMED KEMAL Meyhanede Içilir... Yeni belediye Beyoğlu'na çeki düzen verecekmiş; kal- dırımlara konan masaları kaldıracakmış... Bu yeni dü- zenden yakınanlann başında Nevizade ve Kallavi soka- ğındaki meyhane sahipleri geliyormuş. Bana sorarsa- nız, yeni belediyeciler gerçekten bir yenilik yapacaklar- sa, Çiçek Pasajı'nda yıllardır bir yara gibi duran Degüstasyon'u canlandırmalılar. Başta bir italyan lo- kantası olan Degüstasyon'un şanlı bir geçmişi var. Sa- dece yeme içme bakımından değil gelen müşteriler bakımından da Degüstasyon aranır. Nazım Hikmet, bir yergisinde Ahmet Haşim'i yerer- ken onun Degüstasyon'daki koltuğundan söz eder. Di- yebilirim ki, ben Degüstasyon'a ilk kez bu dizede rastla- dım. Bir dönemin seçkinleri öğle rakılarını bu İtalyan lokantasında yudumlarlardı. Orhan Veli de şöyle der: "Canan ki Degüstasyon'a gelmez/Çiçek Pasajı'na hiç gelmez'' (Balıkpazarı da olabilir). Bir gece, Çiçek Pasajı, Degüstasyon da dahil göçtü. Tuhaf bir rastlantı çöktüğü gece biz, Dr. Rebii Pekergin - le oradaydık. Bizim kalktığımızdan birkaç saat sonra çöktüğünü sabah gazetelerde okumuştuk. Çiçek Pasajı onanldı, açıldı; ama Degüstasyon, o gün bugün hâlâ ka- palıdır. Strato diye bir garsonu vardı, sanırsınız bir dışiş- leri bakanı Smokıniyle ortalarda dolaşırken bizim İhsan Sabri Çağlayangil e benzerdi. Keyfi yerinde ise size sormadan bir masa donatır, bir servis yapardı ki peh pep peh!.. Ahmet Rasim'in torunu Osman Nihat, Strato'ya sataş- madan edemezdi. Dostlanyla geldiği Degüstasyon'da bir eğlencesi de Strato'ya takılmaktı. Rahmetli Osman Nihat aydın bir aileden geliyordu; bestekârdı, yazardı, köşe yazarıydı; sporcu, yüzücü, erişilmez bir nüktedan- dı. Osman Nihat ölümüne yakın yıllarda, Arnavutköy'de, önü derya deniz bir ev tutmuştu. Dostları arasında başta Cici Necdet, "Güzelim yalı dururken burada içilir mi?" derdi. "Bir ihtimal daha var'' şarkısının bestekârı, "Rakı evde değil, meyhanede içilir" diye yanıtlardı. Gerçekten de erbabı için rakı meyhanede içilir; Os- man Nihat da bunu bilen bir İstanbul çocuğuydu. Onun, "Bir ihtimal'öen başka bir şarkısı daha var: "Ne müş- külmüş seni sevmek, sana yar olmak" Onu pek severim. Nedendir, modası mı geçti, artık radyoda da, TV'de de söylenmiyor. Gazetede okudum; Ispanyol şarkıcı Julio Iglesias deri kanseri imiş. Haber benim de içinde olduğum hayranla- rını çok üzmüştür. Dileriz ki değildir. Bağlandığı bazı konserlerini geri almışlar. Şarkıcının da Arjantin'deki çiftliğine kapandığı, ortalıkta görünmediği söyleniyor. Julio'yu ta futbolculuğundan beri izlemişimdir. Futbolu bırakıp şarkıcılığa geçmek, orada da ün salmak kolay değildir. Sevenler, "Kadife gibiyumuşak birsesi vardır" derler. Sesin kadifeye benzetilmesi de neden? Böylesi benzetmelerı hiç sevmem; güzel sanatları özü yetmi- yormuş gibi birbirine benzetirler: Şiir gibi resim, resim gibi şiir... Hadi, bu da kadife gibi ses olsun!.. Şarkıcı ge- çen yı I Las Vegas ta çok genç bi r kızla gizl ice evlenmişti. Kız 26'sındaydı, şarkıcı da 50'sinde. Böyle evlenmelerin tadından yenmediği belli. Yarın 1 Mayıs. yasaklı yıllardan, aylardan, günlerden birinin daha zincırlerini kırıyoruz. Hükümet, Çalışma Ba- kanlığı'nın eliyle 1 Mayıs bayramına destek vermekte- dir. Bu arada kanlı 1 Mayısları da unutmuyoruz! BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 • ı— 1 11 1 4-UJ-•j n *— SOLDAN ŞAĞA: 1/ Böbreküstü bezi ka- buğunun salgıladığı hor- monlardan biri. 2/ Ru- bidvum elemenünin simgesi... Düzenli olarak ekim yapılan arazi. 3/ Toprağı kazıp siper vap- mak... Demirin simgesi. 4/ Elli şiniklik tahıl ölçe- ği... Acımasız ve haksız davranan. 5/ Akarsu ya- tağı, mecra... Geniş. en- gin. 6/ Hz. Muhammed'- in Tann tarafından halka doğru yolu göstermeye memur edilmesi. 7/ Yoksullara yiyecek dağıtan hayır kurumu... Şöhret. 8/ İnce yapılı... Ödünç ahnan ya da verilen şey. 9/ Streptokoklann ne- den olduğu akut deri enfeksiyonu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hücre çekirdeğinde küçük tane- çikler halinde bulunan ve soyaçe- kim olaylannı sağlayan madde. 2/ Huni biçiminde çukur yer... Kon- ya ilinde bir baraj. 3/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 4/ Bir sanat vapıtında işlenen ana konu... Slav alfabe ve yazısı. 5/ Uyan... Ovme. 6/ Anlama ve kavrama becerisi. 7/ "Güzelligin par'etmez Bu bendeki aşk olmasa" (Aşık Veysel)... İslam- lıktan önce Kâbe'de duran üç puttan biri... Aktinyumun simge- si. 8/ Pek hoş... "Her çiçekten bal eyledik 'ya saydılar bizi" (Pir Sultan Abdal). 9/ Kuyruğun iskeleti. Aydınlık GÜNEŞ BATAR, AYDINLIK BATMAZ EMEKÇİLER 1 MAYIS'A TANSU AMERİKA'YA İstanbul, Izmır, Adana, Ankara, Kocaelı, Sılıfke, Uşak, Konya, Erzıncan... 27 merkezde miting ve yürüyüşler. BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN! DEVLETI BÖLEN CUMHURİYET MIT, Ordu ve Dışışlerı'nde 1. ve 2. Cumhurıyetçıler kavgası Demirel, Çıller, GOreş, Cındoruk, Karayalçın... Kim nerede' • Hasan Yalçının kalemınden ıdamının 22 yılında Denız Gezmış. DOB'lüler, Dev-Genç'lıler, 68'lıler onu nasıl hatırtıyor- spnuz9 • TÜPRAŞ'ı Amerikan şirketterine satış komplosu • ABD'li Marksıst Svveezy'le konuştuk: "Kapitalizm kıyamete götürüyor pek de zamanımız kalmadı." • Hekimler şeriata ve piyasaya karşı oy kullandı • tstanbul'da 'milliyetçılik' sempozyumu: Yoksul Kürde Avrupalı patrondan dost olur mu? • Radikal' İslamcı HAMAS'ın maskesi düşüyor • Sınemacılar tartıştı: Türkıye'de neden polıtık fılm yapılmıyof • Ferit İlsever: Gazi Aydınlık! BUGUN ve HER CUMARTESI BAYILERDE
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear