14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET2 8MART1994SAU KULTUR 79 yaşında yitirdiğimiz Cihat Burak, ölümünden bir süre önceyaptığırruz söyleşide anılanıu anlatmıştı 'Resminiyapamadıklanını yazdım' 3 mart perşembe günü yitirdiğimiz ressam Cihat Burak, bugün saat 10.30'da Mimar Sinan. Üniversitesi'nde düzenlenecek tören ve Teşvikiye Camii'nde kıimacak öğle namazının ardından Zincinlikuyu Mezarhğı'nda toprağa verilecek. Cihat Burak ile, ölümünden bir süre önce yaptığırruz söyleşiyi sımuyoruz... AHL ANTMEN "Sıhavet bir akşam gülümser gibı öldü..."* Fenerbahçe'de, harabeye dönüş- müş eski bir konağa bakan bir apart- man daıresinde yaşıyordu Cihat Bu- rak. Pencerelerinde. dışandan bakıldığında kanavıçe gibi görünen. içen gjrince beyaz krepon kağıdından kendi yaptığı yalancı danteller vardı. Ev, kocaman bir atölye>di aslında. Odalarda. koridorda duvara dayalı paketlenmiş resımler. tuvaller duru- yordu. Salondakı yemek masasının üzerinde, boya kavanozlan, fırçalar. kitaplar. birdedaktilo vardı. Masanın hemen yanındakı bir şovalyede Cihat Burak'ın son resimlcnmdcn biri dinle- niyordu, lamamlanmamış. Evdeki tek ses. kurulu bir oyuncak köpeğin çıkardığı *vızvızvızvız'. bir de ara sıra Tırmık ya da Kontes televiz- yondan sarkan çıngırakla oynaştığı- nda çıkan 'cıngılıng' sesiydi. puvarlarda hiç resim yoktu. Ölümünden bir süre önce görüşme- ye gnmiştık. Sabah saaüeriydi. İçkiye düşkünlüğü bılınir: bardağı yine yanı- ndaydı. Her zamanki gibi. mor gömleğını gıymiş, etlatun atkısını takmıştı. Söyleşimiz uzun sürdü: geçmışı anı- msamaktan keyıf ahr gibıydi. "Başla- ra dönsek, sıkılır mrsınız?" dıye sor- muştum. "Sıkılmam, sıkılmam..." diye yanıtlamıştı. O zaman başladık... Cihat Burak'ın çocukluğuna dön- dük. Aksaray. Sineklibakkal'da bah- çeü bir evde dpğmuştu: "Eski İstan- bul'la bugünün İstanbuTu arasında çok fark var tabii. Hatırlıyorum, Aksara> çok hareketli bir semtti o zaman. Her evin bir bahçesi vardı. Sokaklar çok gü- zel kokardı..." Hilafet ordusuna girmediğı ıçin açı- ktan maaş alan ve zaten maaşının an- cak üçte bın odendığı için para sıkıntısına düşen babasının araba iş- letmeye başlatması -ilginç bir rast- lantıvla- daha sonra mımar olsa da neyse... - Galatasaray'da resim öğretmeniniz Mehmet AN Bey'lc Uetişiminiz nasddı? Çok ıyı bir adamdı. Asker kökenli. Zaten Türkıye'de resim askerlerle baş- lamıştır. Abdülaziz de çok ıyı bir desi- natördü. sanata açıktı. Avrupa'yı gör- müştü. Şeker Ahmet Paşa, Halil Paşa gibi kımseleri de yollamıştı. Harbiye'- ye resim dersi koydurmuştu. İlk iyi ressamlanmız hep askerdir. Bizim hocamız Mehmet Ali Bey de topçu binbaşıydı. Çok muhterem bir adamdı. Bize elinden geldiği kadar an- latırdı. Yağlıboya diyemeyeceğim ama çok ıyi bir suluboya ressamıydı. - Akademi'den mezun olduktan sonra siy de tüm >eni mezun mimarlar gibi bir siire Tekel'de çalıştmız. Paris'e ilk gidi- şiniz de bu döneme rastlıyor değil mi? Paris'e 1955 yılında Birleşmiş Mil- letler bursuyla gittim. Burs altı ay sü- rüyordu fakat ben dönmedim. İki sene kadar kaldım. Bu iki sene boyunca ta- bii maaşım falan yoktu. Mimarlık bü- rolannda falan çahşarak kazandım hayatımı. Bir yandan da resim yapı- yordum. Saat hesabıyla çalışılıyordu. Saaü 10 frank. O kazandığım parayla resim yapıyordum işte. Paris, Picasso ve kapıcılar... - 1950'lerde Paris hala 'sanat baş- kenti' olmantn tadını çıkarıyordu. Dostluk kurduğunuz ressamlar oldu mu? O zaman meşhur olan Yves Klein \ardı. Picasso'yu göremedim, tanıya- madım tabii. çünkü Paris'te oturmu- yordu ki o zaman. Paris'e son gidişim- de ise kaldığım otelin çok yakırunda Pıcasso'nun atölyesi varmış ama Pi- casso kör gözlü kapıcı portresi yaptı dıye Kapıcılar Sendikası kızmış ve oradan attırmışlar Picasso'yu. Picasso Malraux'ya kızdı, ama Malraux da ne yapsın. Kapıcılar Sendikası dava açmış, Malraux'nun ne günahı var0 O zaman Malraux'ya kızgınhğından Modern Sanatler Müzesi'ne resim ver- Mimar, ressam ve öykücü Cihat Burak Kühür Servisi- 1915 yılında İstanhul'da doğan Cilıat Burak, ortaöğrenimini Galatasaruy Li- sesi'nde tamamladıklan sonra 1943 yılında İstanbul Güzel Sa- natlar Akademisi Mimarlık Bö- lümiinden mezun oldu. 1952 yı- lında Ba\ ındırlık Bakanhğı adı- na Birleşmiş Milleüer bursuyla Paris'e gitti, 1955te Türkiye'ye dönerek aym bakanhkta Proje Tanzim ve Fen Heyeti Müdürlü- ğiine getirildi. 1961 yılında mi- marlık araştırma ve incelemele- rinde bulunmak üzere yeniden Paris'e gönderilen Burak, bu sı- rada bakanlıktaki görevinden ayrılarak kendini tümüyle resim çalışmalarına verdi. 1965 yılında yeniden Tü'rkiye ye döndüğünde bir süre Işık Mimarlık Okulu'- nda resim dersleri veren sanatçı, bu tarihten sonra çeşitti kuruluş- larda mimarlık yaptı. Resimle- rinde insan ve toplumun celiskı- lerini eleştirel gerçekçi eğilimde ve naif anlayışta ortaya koyan Cihat Burak'ın , renkli cam ve porselen çalışmaları da bulıınu- \or. Yavvnlanmış öykü kitap- ları da bulunan Cihat Burak ga- zetemizin düzenlediği Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü de ; 19931 kazanmıştı. Burak 'ın yapıtları, gerek renk •.ııllartımı gerek duygu ve bıçim açısmdan ressamca bir duyarlık ve özgürlük taşır. annem merakhydı. Kendisi yazmayı kendi kendine öğrenmiş. Fransız ede- biyatını bayağı iyi bilirdi. Kütüphane- den kitap aldığında ben de okurdum. Böyle böyle edebiyatla bir alakam oldu. Sonra sonra bu alaka büyüdü. Dokuzuncu sınıfta Marcel Rodetto diye bir Fransızca hocamız gelmişti. Müthiş bir adamdı. Fransız İsviçreliy- di. Ders gibj değil de sohbet eder gibi anlatırdı. Sınıfın azılılan bile derslerini kaçırmazdı. Edebiyata daha çok yakı- nlaşmam o surette olmuştur. Mesela Edgar Allen Poe'yu ondan dinledim. Dahaevvelduvardım ama kımdir. ne- Faik, Orhan Veü ve çevresiyle tanıştım. Çiçek Pasajı'nda Haçık vardı, çok güzel bira çekerdi... Onun yanmdaki komiler şimdi Çiçek Pa- sajı'nda büyük lokanta sahipleri. Bay- ram, Entelektüel Cavit... komiydi on- lar. Cumhuriyet Meyhanesi şimdi havra gibi bir şey olmuş... Ama şu bakımdan da iyi: Kızlar da geliyor. O zaman bir tane bile kadın göremezdin orada, şimdi yansı üniversiteli kızlar. Bozcaada'dan şarap gelirdi. Her ak- şam kılıçbalığı yerdik. 30 kuruşa. Şim- di kılıçbalrğı Sheraton'da. Hılton'da bile yok... Oyle bir zamandı. • Benim Tünel'de bir kitapçım vardı, oraya Grand Larousse'- unher hafta bir fasikülü gelirdi. renkli resimler olurdu içinde... Ona bakardım ressamlan tanımak için. resme tutulmasının nedenlerinden bin olmuş Cihat Burak'ın: "Konağın altı- nda arabaları boyarlardı... Ö>le zan- nedivorum ki resmi se\Tnemin o bo>a>- la ilgisi \ardır, çünkü terebentin >e *er- nik kokusunu çok severim." Haritasında İzmir de var. Savaştan döndükten sonra Rumlann terk ettiğı vahlardan birini de babasına vermişler Cihat Burak'ın. Kokanalı'da. "Şimdi adını Güzelyalı koymuşlar. ama aslında Kokaryalı'ydı. Kokusu falan yoktu aslında." O dönem asker çocuklannın daha kolay ahndığı Galatasaraş'a girrfıiş. İstanbul'a döndüğünde. Resimle ilk tanışıklış. bu dönemde. akademinın kızlar bölümünde okuyan halasının kızı aracıhğıyla olu>or Kendisine he- diye edilen resim defteri. o dönem çok bilincinde olmasa da yaşamının en vazgecilmez tutkusunun başlangıç noktası aslında. , - Cihat Hoca, annenizden çok ba- banız desteklemiş resimle uğraşmanızı değil mi? Resim işı biraz dağınıklık bilı\orsu- nuz. E\ kadınlan da dağınıklığı sev- mez. Akademive gıderken evde a\n bir odam vardı. Galatasaray"da>ken ise zaten okulda atölyemiz vardı. Mektepte her yılsonu sergı açardık. Çallı gelirdi -gerçi Çallı pek gelmezdi Cihat Burak, "Kedi". Duralit ü/erine > ağlıboy a. memişti Picasso. - Gençliğinizde özellikle etkilendiği- niz ressamlar var mıydı? Gençliğimde o kadar kitap yoktu tabıı. Şımdı ressamlann renkli. aslına yakın röprodüksiyonlann olduğu kı- taplan var. Rembrandt severdim mese- la. \ermeer... Tabii klasik devrin res- samlanndan bahsetmiN orum burada. Çağımıza yakın olanlardan Remb- rant'ı severdim. Hala da en sevdiğim o. Benım Tünel'de bir kitapçım vardı, oraya Grand Larousse'un her hafta bir fasikülü gelirdi. renkli resimler olurdu içinde. Onlara bakardım res- samlan tanımak için. Alamazdım ta- bii. Kitapçıda bakardım, ses çıkar- mazlardı. Çünkü bir tanesine bakmak vanm saat falan sürüvordu. Dükkan- • Kedilere nankör demesi, kuvvetli kişilikleri olduğu için. Köpek allahına bakar gibi bakar sahibine. Kedi ise bu da bir mahluktur, çekeceğiz ne yapalım dercesine bakar. Yoksa kedinin nan_ körlüğünden ne olacak? Her türlü kötülük insanlarda... ya- Şevket Dağ, Cemal Nadir, Hamit Görele gelirdi sergilenmize. Destekler- lerdi. Akademi'ye girmeden önce de sonra da hep resim yaptım. Zaten mi- marlık bölümünde modlaj ve cours du soir mecburi derslerdı. Ben her gün gı- derdim. Şimdi kaldınlmış ö\le duyu- yorum. O derslerde çıplak modelden çalışırdık. Tabii çok faydalı oldu. Res- min abecesi gibi bir şey. Tıpta anatomi da. ayakta kitaba bakılmaz. Ama on- lar çok iyi insanlardı, anlıyorlardı be- nim maksadımın ne olduğunu...Onun dışında çok fazla literatür takip etme olanağımız olmadı. Şimdikiler çok ta- lihli. - Edebiyata olan düşkünlüğünüz bili- niyor. Hatta geçen yd \unus Nadi Öykü Ödülü'nü de siz kazandınız... Edebiyata merakhyımdır, çünkü dir bilmivordum Baudelaire onun "Histoire Extraordinaire" kitabını çe- viımış Fransızcava. Akademi'ye gıttı- ğim zaman ilk işim o kitabı bulmak ol- muştu. Çok sevimli bir kütüphanesi vardı akademınin. vandı zavallı... Meşhur şair Ahmet Muhip Dranas o zaman kütüphane müdürüydü Kü- tüphane memuruna bakın, o bile meş- hur şair... Ben Dranas'a gittim "•Histoi- re Extra>agant'ı \erir misiniz?" dedim. O bana kıtabın doğru ısmini söylevip, ga\et güzel meşın kapb nefıs bir kitap verdi. Kitabı 20 günde okudum. Ne derşe bakabildim ne birşeye. -Öykü yazıyor musunuz hala? Yazıyorum. Daha doğrusu gerekti- ği zaman yazıyorum. Resmini yapa- madığım şeylerin öyküsünü yazıyo- rum. -Herşevin resmi yapdamaz mı? Yapılır da ben vapamıvorum. Fran- cis Bacon olsaydım. >apardım... Ya da Balthus. Balthus gibi kimse resim ya- pamazdünvada. - Resimlerinizin bir düş dümasını yansıttığı söylenir. Aslında resimleri- niz, kendi düny anızın uzanttsı gibi görii- nüyor daha çok... Aslında ö\le tabii. Yaşamımın uzantısı. Bazen rüyalar, fantastik ele- manlar ginyor tabıı. Ama daha çok et- rafımdaki dış dünyanın aörüntüleri- dır. - Bu 'dış dünya'da Beyoğlu önemli bir yer tutuyor... Çiçek Pasajı... Cumhuri- yet Meyhanesi de sık sık gittiğiniz me- kanlardandı değil mi? Gene gıdıvorum oraya. Çok seyrek tabii. Eskiden hemen hemen her ak- şam giderdım. 1930'lardan itıbaren. O zamanlar tabii İstanbul -hani mum sönmeden evvel bir parlar ya- öyley- di... Sonra dünyam genışledi. Sait - Kedileri çok se\iyorsunuz. Nere- deyse her resmini/e bir kedi de koyu- yorsunuz... Kedılerimiçokse\i>orumeset. Ama katıven ö>le içinde kedi olmayan resmim var tabii. lmasın işime. Ama çoğunlukla vardır. Öyle zanne- diyorum ki doğa. insanlar kaplanı da aslanı da sevebilsin dive kedıyı ya- ratmış, çünkü aslanı kaplanı kucağını- zda tutamazsınız. allah aöstermesın! - Kedilere nankör demekle haksızlık mı ediyorlar? Nankör olması. çok kuv\etlı kişi- likleri olduğu için... İnsana pek aldırmıyorlar. bu da bir mahluktur ya- şasın diyorlar. Köpek allahına bakar gibi bakar sahibine. Kedi ise ne vapa- lım. o da dünyaya gelmiş, çekeceğiz der gibı .... Onun için insanlar kediyı nankör zannederler. Yoksa kedtnın nankörlüğünden ne olacak? Her türlü kötülük insanlarda. Hayvanlarda ben bir kölülük görmedim. Kendi cınsini yok eden bir cins yok mesela. Aslan karnı tok olduğu zaman burnunun di- binden geçseniz kılını kıpırdatmaz. Ama ınsan insanı öldürüyor. fınnlar- da yakıyor, >ok ediyor. Bunlar Lrçsan- lara mahsus şey ler. Bu kedilere bi- razcık yemeğıni verirsinız. bıraz da ok- şarsınız. Istediğı o kadar. Kediler ve kadınlar... - Kadınlan da kediler kadar seviyor musunuz? Se\enm... Muhakkak severim. Ama onlar tabii daha tehlikeli. Kedi- nin tırmığı geçer de kadının tırmığı ko- lay kolay geçmez. - Siz bir kere evlenmişsiniz >e çok kısa sürmüş... Hata etmişim e\lenmekle demek. Saygı duyduğum bir şey evlilik, ama benim yapıma, tabiaüma uygun değil. İşime de uygun değil zaten. Bu kadar hengamenin arasında bir kadının ya- şayabileceğini düşünebiliyor musu- nuz? Burası çarşambapazan gibi. Ama böy le olmazsa da ben burada ya- şayamam. Ben.eşya bekcisi gibi ya- şayamamkievimde. - Çok aşık oldunuz mu? Gençliğimde çok oldum. Zaten o y üzden evlendim ya... Nefertiti'y e ben- zerdi biraz. - Yamızlığı da seviyor gibisiniz. Daha doğrusu yalnızhğı mı özgürlüğü mü se- viyorsunuz? Yalnızhğı seymek diye bir şey tanımıyorum. Özgürlüğü seviyorum ben. Ama arkadaşlanmla olayım. bir yerlere gideyım - gürültülü olmamak şartıyla tabii- çok severim. Ama bazı- lan vardır ki insanlardan kaçar... Ben değihm. Ama kanşı- - Az önce telefonda yaptığınız konuş- maya tanık oldum. Resim almak iste- yen bir müşteri... Resimlerden ayrılmak nasıl bir duygu? İyi bir şey değil tabii doğrusunu ıs- Bir kapışta insanın kafasını ağzına terseniz. Sırfsatılsın diye resim yapan- alır. Ama kediler de aynı familyadan lar var ama ben öyle düşünmüyorum. olduğu için hıçfarklan yok Yalnızke- Resim bir yerde insanın bir parçacığı dilerözgürlüklennedahadüşkün. aslı- oluyor tabii. Ama onun kaden sa- ndahepsı düşkün de mesela sirk man- tılmak. Yoksa benim emeklı maaşımla feti öğretemezsıniz kedıye pek. Ama kedılerim zor geçinir Resim satılıyor koskoca aslanı yanan çemberden at- da bazen, onunla takviyeediyorum. latıyorlar. ne vapsın zavallıcık. - Duvarlara niye hiç resim as- • Duvarlanma resim asma adetim yoktur. Hele kendi resmimi hiç. Bir tane resmim vardır, o elime geçerse belki asanm;.. Bildiğim bir şeye niye bakayım? İnsan aynaya bakmayı sever ama sabaha kadar da aynanm karşısında oturulmaz değil mi? - Kedileri kadınlara benzetmişsiniz bir söyleşinizde... Benzerler, çok benzerler... Birçok halleri benzercanım. Kedinin ne yapa- cağj belli olmaz. Sonra tuvaletlerine çok düşkünler, Günde birkaç saat ya- lanıyorlar. Zaten yalanmakla uyumak arasında geçer bunlann hayatlan. dört saat çalışıyorlar. Yirmi saat ya- lanmak. uyumak... madınız? Öyle bir adetim yoktur. Hele kendi resmimi hiç. Bir tane resmim vardır, o elime geçerse belki asanrn. Ama bildi- ğim şeye niye bakayım? İnsan aynaya bakmayı sever ama sabaha kadar ay- nanın karşısında oturulmaz değil mi? * Cihat Burak'ın "Cardonlar" ki- tabında yer alan "Denizin Sevgilisi" adlı öyküsünden. Kadın Haftası Etkinlikleri Kültür Servisi - 8 mart ""Düny a Kadınlar Günü" nedeniy le düzenlenen "'Türkiye Kadın Haftası" 12 mart tarihin'e kadar çeşitlı sosyal ve kültürel etkinliklerle kutlanacak. İstanbul Cniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma \e Uygulama Merkezı larafından düzenlenen ve bu hafta süresince ücretsiz olarak izlenebilecek etkinlikler kapsamında bugün de bir panel yer alıyor. Saat \ \ .00-14.00 arasında TankZafer Tunaya Kültür Merkezi Konferans Salonu'nda gerçekleşecek olan panelin konusu "Ailede Demokrasi, Toplumda Demokrasi" olarak belirlendi. Prof.Dr.Necla Arat'ın yöneteceği toplantıy a konuşmacı olarak Duy gu Asena, Dr. Alaeddin Asna. Dr.Erdal Atabek. Fatmagül Berktay ve Prof.Dr Engin Ekerkatılacak. Erol Eti'ninyapıtları Etibank Sanat GalerisVnde Kültür Servisi - Marmara Ünıversıtesi profesörlerinden Erol Eti. ender gerçekleştirdiği sergılerinden birini Etibank Sanat Galensf nde açtı. Özgün tavnyla dikkati çeken sanatçı. bu defa da cam ve madeni plaklar üstünde gerçekleştirdiği soyut çalışmalanyia ılgi uyandınyor. Eski Türk sanatındakı cam altı. sır üstü tekniklerinde uyguladığı bu çalışmalannda. yalın renklerin birbiriyle uy umu göz önüne alınırken boy a ve y aldız adeta primitif şekliyle ışleniyor. Erol Eti'nin 1975 yılından bu yana meydana geürdiğı değışik çalışmalanndan örnekler sunan sanatçının sergisi mart ayı sonuna dek izlenebilir. • • Yenibir tiyatro dergisi 'Hatnlet y :: Kültür Servisi - Şubat 1994'teüksayısıyayımlanan Hamlet \ " üçaydabıryayımlanacak.Genelyayınyönetmenliğını Turgay Kantürk'ün üstlendiğı dergının danışma -; kurulunda Zeliha Berksoy, Tamer Levent, Zehra • İpşıroğlu. Ahmet Cemal veDıkmenGürün Uçareryer ; alıyor. Tiyatro alanında eksıkliğı bir hay li hissedilen ; kurumsalçalışmalara.yenıurünveilkkezçevrilecekoyun ; metınlerineyerverecekolan Hamlet, her sayısındaağırlıklı • olarak bir konuyuelealacak. İlk sayınındosyasını klasıklenn yeniden yorumlanması oluşturuyor. İlk sayının yazarlanysa şunlar; Zeliha Berksoy. Tamer Levent, Ahmet Levendoğlu. Esen Çamurdan. Zehra İpşiroğlu. Kenan Işık. Se\ da Şener. Bertolt Brecht. K.G. Kacler. Hans ; Curgel, Caspar Neher, Paul Rilla. Ahmet Cemal. Işıl Kasapoğlu, Zeynep Avcı. Sıbel Arslan, Server Acim. Sean O'Casey, Cengız Korucu. M. Ahmet Kunter. Cenk Koyuncu. ŞahineHatipoğlu. H.Z. Şen. Hamlet'teşu günlerde ülkemızde bulunan ünlü Gürcü \ önetmen Robert Sturua ıle y apılan bir söy leşinin yanı sıra Hainer Müller. Edward Bond ve Antonin Antaud'unoyıanlanda yer alıyor. Dergıde oyunculuk eşümi ile ilgili birdizi yazı da yer alıyor: Dr. Gerhart Ebert'in Doğaçlama ve Oyunculuk Sanatı Esin Afşav ve Savaş DinçeVden 'Kadm Öyküleri' Kültür Servisi- Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezı Vakfı. Düny a Kadınlar Günü kutlama programına son anda bir etkinlık daha ekledi: •"Kadınname." Tülin Tınaz Tankut'un yazdığı öykülerden oluşan"Kadınname".yannsaat 19.00'da.TankZafer Tunaya Kültür Merkezı Tiyatro Salonu'nda ücretsiz olarak izlenime sunulacak. Öy külen, tiyatro sanatçılan Esin Afşar. Sav aş Dinçel ve yazan Tülin Tınaz Tankut seslendirecekler. Cophı, Uluskuai'ası Okhotsk Kaiikatür Yarışması'nda2.oldıı Kültür Senisi - Orhan Coplu. bu y ıl ocak ayında Japonya'da düzenlenen Uluslararası Okhotsk Karikatür Yanşması'nda ıkıncüık odülüne değer görüldü. Bu yıl dördüncüsü y apılan yanşmanın konusu "toprak"tı. 1958 yılında Uşak'ta doğan Coplu. 1982 yılından bu yana karikatür çiziyor. Şimdiyedek 17 kişisel sergi açan ve çeşitlı kankatür y anşmalannda 15 ödül kazanan sanatçı. 1992yılında Antalya'ya yerleştı. Kuruluşunaemeğigeçen Anıaly a Büy ükşehır Belediyesi Karikatür Ev i'nde çalışmalannı sürdüren Coplu. 1993'te Antaly a'da gerçekleşen 1. Antaly a Karikatür Şenliğı'nin de organızasyonunu üstlenmişti. Orhan Coplu. ay ru zamanda önümüzdekı ay yayın hayatına başlayacak cancaTL'RİSTTunzm Mizah Dergisi'nin mizah yönetmenlığıni y apıy or v e bazı süreli y ayınlarda kankatür çiziyor. Atatüıkkitaplannayoğunilgi ANK ARA (AA) - Kültur Bakanhğı nca yayımlanan Atatürk ile ilgili çok sayıda kitap ıçin bakanhğa talep yağıyor. Özellikle \'ayımlar Dairesi Başkanlığı, çeşitli kamu kunımlan v e v aiandaşlardan gelen yoğun lalep nedeniy le zor durumda kalıy or. Türkiy e Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'e son günlerde gınşilen saldınla'rdan sonra. Atatürk ıle ilgili y ay ınlara büvük bir ilgi başladı. Özellikle Kültür Bakanhğı YayımlarDairesf Başkanlığı'na. çeşitli kamu kuruluşlanvevatandaşlardan, bakanhğın yayımladığı Atatürk kitaplan için ypğun bir talep başladığı bıldınldi. Bakanhğın Atatürk'leilgili ençok ılgi gören yayınlan şunlar: "Atatürkçü Düşüncede Mılli : Güç Unsurlan". "Anııkabır Rehben". "Atatürk Devri Fikir Hayatı 1-2". "Atatürk Şiirleri", "Mustafa Kemal", "Atatürk v e Okuma Sev gisi". "Çağlar Boy unca Türk Kadını v e Atatürk". ""Atatürk Şiirleri Antolojisi", "Atatürk'ün Milli Dış Polıtikası 1 -2". "Atatürk'le Yazışmalar". "Atatürk'ün TBMM Gizli ve Açık Konuşmalan 1-2". "Atatürk Devri Türk Edebiyatı 1-2". "Saz Şairleri Dilıy le Atatürk", "Oktay Atatürk'ü Öğreniyor." Kültür Bakanhğı aynça, Atatürk albümü, yaşamöyküsü, Gençliğe Hitabe've İstiklal Marşı'nın bulunduğu büyük boy bir föy de y ayımlamıştı. Mersin'de Ostnan Şahin Günleri Kültür Servisi -İçel Kültür Müdürü Yusuf Ziya Ak, : hemşerileri öykü v e roman yazan Osman Şahjn için 9-10-11 mart tarihlerinde Mersin'de "Osman Şahin Günleri" düzenliyor. Osman Şahin 9 mart günü İçel Kültür Müdürlüğü İl Halk Kütüphanesi'nSe "Edebiyat ve Yaşam", 10 mart günü İçel Sanat Kulübü'nde "Edebiyat veSinema", 11 mart günü de Çukurova Üniversitesi Nüvit Kodalh Salonu'nda "Edebiyat ve Medya İlişkileri" konulannda Mersinli hemşerileri ile söyjeşiler yaparak kitaplannı imzalayacak. Osman Şahin, İçel Sanat Kulübü'nde. kendi öykülerinden sinemaya uyarlanan yirmıye yakın fılmin afışlerinden oluşan "Afış Sergisi"nin açılışına katılacak \ e aynı gün Çukurova Radyosu'nda bir konuşma yapacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear