Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8MART1994SAU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Demokrasinintemeli: Birey!
Demokrasılerde 'devlet'le 'bırey'ın kesınlıkle banşık olması ılkedır
Bırey, kışı haklanna ve kışılığıne sa\gı>ı 'devlet'ten bekleme
durumunda olduğunu hıssetmelıdır
Prof. Dr. ALİ SAİT YÜKSEL
ve kısa yoldan nasıl demen gerekırse.
o\lede Bunlar oz Turkçe.nereyevar-
dığını herkes rahatça anlar Havır dı-
lekçevı alan sa\m *memur efendî', 'ulu-
fe dağıtan padişaha bınbır duavı ardı
ardına sıralajan teba' orneğını anım-
satırcasına *me\kii'ne vc kendısme
ozel sa>gının zıhınlerden hıç, ama hıt,
bırançıkanlmamasını umarvebekler.
gıbıdır O vuzdcnde'buyunna'hcrAi-
man onun hakkı. 'uyma' da karşınm
gore\ı' Elbettebuyurma-uymaılışkısı-
nın ağırlık kazandığı durumlar vardır
Fakat vatandaşı her ılışkı ve yazışma-
sında 'u>an' olarak goren anlayışa
modern demokrasılerde kesınlıkle yer
yoktur
'Zarf mı, *maznır mu: Yıllar oncesı
DPT"dekı ortak çalışmalardan tanı-
şıklığımız olan -ve o zamanlar Turk ış-
letmecılığının AETıle rekabete dayan-
ma gucu konusunda çok değerlı çah-
şmasını hala takdırle andığım- seçkın
'uzman' sonradan polıtıkaya atlavıp
bakan olunca. gırdığı salondakı bır
yuksek burokratı paylamıştı "Devle-
tin bakanı girijor salona. nasıl ayağa
kalkmazsın" dıye' Devlet. elbet baha-
nesı Bugıbıdurumlardaılgılıyuksck
burakrat ya da polıtıkacı aslında dev-
let adına 'ego'sunun gereklenne uyul-
masını sağlama telaşında1
ABD'dekı
eğıtımınden yenı donmuş çıçeğı bur-
nundakı bır asıstanım. değerlı bır mes-
lektaşım odaya gırdığınde, ayağını
ayakustundenındırmemış Şımdırah-
metlı. çok sevdığım meslektaşım "Bu
adamı tutacak mtsın, böylelerini atma-
h" demıştı Oysa. bu kadar bıçıme
mahkum olmak yenne. ış ve resmı
D
emokrası bireyler ıçın
vardır 'Birey'ın temel
haklannın guvencesını
oluşturmak. demokra-
sının ışlevlennın başın-
da gelır Batı demokra-
sılennde dev let kav ramı da dev let go-
rev \e ışlevlennde bıle bıreyı sılme-
yecek tam tersıne her koşul altında bı-
reyın haklannın sav unucusu gozetıcı-
sı anlarnına gelecek bıçımde yorumla-
nır
Kışı haklannın gozetılmesınde 'de>-
let'ı bır ust kurum veonun temsılcılen-
nın (memurlannın) ışlemlennı (tasar-
ruflannı) sadece 'buyuran'ın ışlemlen.
bıreyı de onun eylemlerıne sadece
*uyan' olarak aldınız mı. bu ancak hala
'sültan \e teb'ası' felsefesınde çakılıp
kaldığını/ı gostenr Demokrasılerde
devletle bıreyın kesınlıkle banşık ol-
ması ılkedır Bırev, kışı haklarına ve
kışılığıne saygıyı devletten bekleme
durumunda olduğunu hıssetmelıdır
Bürokrasi reformu nerede: Zaman
zaman guncelleşen koklu çabalara
karşın bır turlu el v urulamamış. bır re-
form konusu yapılamamış Osmanlı -
dan kalma burokrası geleneğımızde
bu gereğe hıç uyulmaz Çoğu kez de
tam terst yapılır Olağan resmı yazış-
ma stılı bıle. vatandaşı azarlama eğı-
lımlıdır Şu kısa geçmış oncesının bır
tartışmasına bakınız Yok. 'ast' 'ust'e
'arz' edermış, yok *ıist' ani.dk 'ast'a
karşı 'rica'da bulunurmuş' Bugun bıle
hala nelerle uğraşılıyor' Beğenmezsen.
ıt kenara ıkısını de, ıstıyorum de dılı-
yorum de. beklıyorum dıyebılmeye de
açık tut resmı yazışma dılını' En basıt
meslek ılı^kılennde artık 'içeriğe'. ışın
goruluşunun. hızmetın verıJışının kalı-
tesıne bakma zamanıdır Bu bır anla-
yış değışıklığıdır ve modern ozel sek-
tor. bunu çoktan başarmıştır Kamu
orgulu bu sıçrayışı hala vapamadı
Avnca, neyapma hazırlığı nedebelır-
tısı var ufukta' "Zarfa değil, mazrufiı-
na (ıçındekıne) bakmalı" dcvımını dc
ata sozune benzetmış bır toplumda
burokrasıde buralara nasıl gelındığı-
ne. şaşılmalıdır
İtalya'da sessiz
bürokrasi reformu?
Italyan kamuoyu bır yandan son
yıllann en çok toz kaldıran ruşvet
olaylanyla çalkanırken. bır bakanın
sessiz sedasız kendını bırdızı kuçuk ve
temel sorunlara ataması, dunya bası-
nında yankılara neden oldu Neue
Zürcher Zeitung'un konuyla ılgılı yo-
rumu (29 12 1993) şoyle'"İtalya'ıun
oteki politikacılan >e kamuoyu yonlen-
diricileri. ülkenin hatta uydumuzun çok
büyuk sonınlarını dillenne dolarken,
Kamu V onetım Bakanı Sabıno Cassese
kendini çok daha kuçuk sorunlara ada-
dı. Kamu yonetıminin basıtlestırilmesi
ve modernİeştınlmesı konularında ya-
zın bazı hazırlıklar yaptırmtştı. \vnı
zamanda onde gelen bir İtalyan idare
bukukçusu olan Cassese, konuyu >a-
say la çözmeğe kalktşmanm, zaman öl-
dürücu etkisini bildiği için. hazırlıkları-
nın sonuçlarını -belirli bir bağlayıcılık
özelliği bulunmayan- bir genelgeyle il-
giiilere duy urmuştu. Böyle bir > umuşak
inişin yerine gore çoğu yasa kuralların-
dan daha ıyi sonuç »erebileceğinı bilen-
lerdendi. 1993'unsonbaharındaltal>a'-
nın resmi telefon şırketi SIP. > aptığı ta-
mir işlerinden sonra. hizmet verdiği >a-
tandaşa. vapılan hizmctten memnun
olup olmadıklarını sormay a başlamıstı.
İşte bu davranış biçimi; kendi tarJığını
temel amaç olarak görmeyen ve asıl
amacın. hizmet termek olduğunun bilin-
cine \arışa bir geçiş belırtisi olarak alı-
nabilirdi. Cassese'nin; burokrasinin ge-
nel eğilimine \e burokratık kuralların
ardına gızlenerek g^reğınde kay tarabil-
me tutumuna karşı kavgası yeni bir
meyve daha termişti: 7000 sözcukluk
bir Kamu Yonelımınde Iletışım Ko-
deksı. Bu derleme ile memurlara, va-
tandaşla vazışmalarında ne tur bir dilin
kullanılacağının da omeği veriliyordu.
Aslında hoş çınlavan ftalyan dili yılla-
rın kuUanunıyla bir bürokrasi stili (ra-
conu) geliştirmişti: Bir şeyi kısa yoldan
açıkça anlatmak yerine; olabildiğince
kavranamayacak sözcuk bilesimlerin-
den, basit bir konu\u bulutlararası sıse
boğarak kılıflamak \e karıstırmak!"
Vatandaşa yazılı 'hitap' bıçımınde
bıle üstlük' taslamaya kalkmanın, bu-
gunun demokrası ılkelenyle bağdaşan
yonuyoktur Nezamanınhangıgencl-
gesı telkın etmış. o alışkanlığa nasıl ge-
lınmış bılınmez ama. pek çok kamu
kuruluşunun yazışmalannda vatan-
daşa 'hitap' bıçımıne. yazılanna bır
bakınız Koyluye bıle o gunku dılıyle
'efendi' dedırtebılmenın çabasını veren
bır Atatürk toplumunda. kımı 'amir
efendi' hala vatandaşla vazışmalann-
da bır 'baj' ya da 'bayan' sozcuğunu
eklemeyıçokgorur Yazısına yanıtına
doğrudan vatandaşın adı ve soyadı,
adresıyle başlar
Doktoramı fınanse etmek üzere >ıl-
lar oncesı dışarda bır y abancı bankada
çalışırken yollandığım kursta tam bır
buçuk gun yazışmada muştenye Iıi-
tap' bıçımının eğıtımı yaptınlmıştı
Daha sonralan aynı bankada -toprağı
bol olai)i seçkın hoca- Neunıark'ın he-
sap kartonu ve yazışma dosyası elıme
geçmıştı 'Prof. Dr.. Dr.. Dr.. Fritz Ne-
umark' yazılıydı, her uç doktorasının
bılım dalı kısaltmalanyla bırlıkte
Haydı dıyeîım. onlann toplumlannın
PENCERE
geçmışınde feodalıte vardır. ctıkete
meraklıdırlar Onun ıçın de bızdc
Prof 'muroretıketını bıryana bıraka-
lım Fakat sıradan vatandaşın adı
onune bıle bır 'sayın' sıfatını çok gor- •
mek, 'devlet'lığı gostermenın yolu hıç '
olamadı
Hele vergı yazışmalanndan alışık
olsak da, bır okul yapımı ıçın Mıllı
Eğıtım'e sekız mılyar lıra bağışta bulu-
nan yurtdışındakı değerlı bır ışadamı-
na 'vali muavinT ımzasıyla venlen ya-
nıtı gordi'ğumde ırkıldım Yazıya
'bay'sız, 'bey'sız doğrudan kışının adı
ve adresıyle başlanıyordu Boyle bır
'bağtşçı' vatandaş bıle bır sıfata değer
bulunmamiştı Kaldığı yabancı ulke-
nın resmı daıre yazışmalannda her za-
man "çok sayın bay / bayan.." gınşıne
alışmış bır ışadamının boyle bır yanıtı
unutması pek kolay olmavacak sanınm
Gunun bınnde îtalyan Bakanı Cas-
sese gıbı bın de çıkıp Turkıyc'de de
burokrası anlayışını bıçıme sokmanın
çabasını verecektır. kuşku duymuyo-
rum Fakat ışın bu aşama ve ıvedelı-
ğınde, hemen kısa bır genelgeyle yapı-
lacak bırşey daha var Aslında bu. ba-
van bır başbakana da çok yaraşacak
bır davıanış olabıhr, kuçuk sayılsa da
denn ızlen ve anısı kalır Resmı ya-
zışmalarda vatandaşın adı onune bır
'sayın' sıfatının çok gorulmemesı bu-
tun kamu orgutune duyurulmalıdır
'Sayın' deyımının bır başka ustunlu-
ğu, hanım olsun. bey olsun. gençolsun
her adın onune notr bır sıfat olarak
kolayca yerleştınlebılmesıdır
'Devlet' sozcuğunde bazen 'sopa',
bazen 'tahsildar'çağnşımının yapıldığı
donemlenn de bulunduğu bır toplum-
da. dev let kav ramını yerlı yenne oturt-
manın. devletı bıreyı ıle banşık etme-
nınbıryolunun. bov !c uygar bır 'hitap'
bıçımının artık Turkıye dekı resmı ya-
zışmalara kazandınlmasından da ge-
çeccğı duşunulmelıdır
ARADABİR
Doç. Dr. YILDIZ ECEVİT
Dıl ve Tarıh-Coğnıfyu Fcıkultesı
Bir Almaıt 'Bektaşi'
26 yılı aşkın bır suredır Turkıye nın bırçok unıversıte-
sınde gorev yapan Alman edebıyatı profesoru VVilfried
Buch un olumu uzenne Dıl ve Tarıh-Coğrafya Fakul-
tesı nde duzenlenen torende konuşan Mersın Unıversı-
tesı Rektoru Vural Ölkü Bektası sozcuğunu kullandı
onu anarken Bektaşi sozcuğu belkı de yaşamının
buyuk bır bolumunu Turk devletınden aldığı çok az bır
maaşla ulkemızde geçıren bu Alman edebıyatı profeso-
runu tanımlayan en guzel sozcuktu
Prof Dr VVılfrıed Buch 1968 yılında Ankara Unıversı-
tesı DTCF Alman Dılı ve Edebıyatı Anabılım Dalı nda go-
reve başladığında 42 yaşındaydı Gerı kalmışlığın top-
lumsal ve ekonomık darboğazında yaşayan Turkıye,
onun seçenek (alternatıf) vatanıydı Bu bırçoğumuz ıçın
anlaşılmaz bır olguydu Almanya nın bol olanaklı toplu-
munu kendı ıstegıyle bırakmış ınsancıl değerlerın henuz
tukenmedığıne ınandığı ve her şeye karşın' ınanmayı
surdurduğu bu ulkeye gelmıştı Koşedonuculuğun bı-
lımsel alanda da yururlukte olduğu ulkemızde, ozellıkle
bır-ıkımakaleyleunvanalan hoca larlaçelışenbırkışı-
lığe sahıptı Profesor Buch Bır Goethe uzmanıydı Goet-
he ıle ılpılı deperlı bır çalıması vardı Georg Buchner'ın
ulkemızde de bır suredır sahnelenen Woyzeck ' adlı
oyunuyla ılgılı araştırması oyuna dunya edebıyatçevre-
lerınde Ankara Versıyonu dıye anılan yenı bır bakış
getırmıştı Bır bılım adamıydı Buch, okuyan, araştıran,
sureklı kendısını yenıleyen bın son derece alçakgonul-
lu bır dış gorunum ıçınde gerçek bır duşunce emekçı-
sı"
öte yandan bır sanatçıydı Buch, bır şaır Kendı ulke-
sındeyabancıyı yaşayan, yabancı bır ulkeyı ısevatantu-
tan bırının sorunsalını, bır aydın ın ıç dunyasını yan-
sıtan şıırler yazdı, ulusal ve dınsel sınırları aşan bılge bır
yaşam felsefesının evrensellığını ıçeren dızeler bıraktı
ardında Karşıtlıklarla dolu bu zengın kısılığın bır ucu
yoğun ınsancılığının sevgı/hoşgoru/yardımseverlık
oğelerıyle butunlesırken obur ucu ıse ucuzluk karşısm-
da dıkenlermı çıkarır karızmatık zekasının urunu kara
mızahıyla -ozellıkle de- bılım cucelerının uzerıne gıder,
acımasız bır alaycı olurdu 'Oğretmek, bır şey oğren-
meksızın/ Soluk vermek, soluk almaksızın?/ Nur ıcınde
yat'l Sen zaten coktan olmuşsun "
Yaşamı tum karsıtlıklarıyla olduğu gıbı kabul edıp
sevdı Hoca bılgece bır esprı anlayışı ıçınde,' humor"\a
yaşam sevıncını yıtırmeksızın dervışçe Kımı kez,
onarmak ıstedığı arabasının motor sesını daha ıyi duy-
mak ıçın gıttığı Ankara yakınındakı Bağlum tepesının
sessızlığınde 20 km hızla ılerleyen arabanın uzerıne
uzanmış motorun sesını dınlerken helıkopterlerın dıkka-
tını çekmış terorıst samlmıs sonra tatlıya bağlanmış
Kımı kez, Ataturk u ve bu ulkeyı bırçok Turkten daha çok
sevmesıne karşın ıçınde yaşadığımız kafkaesk' orta-
mın ılkel gırdabına çekılmıs ve hak etmedığı suclama-
larla karsı karşıya kalmıstı Kımı kez de, seksenlı yıllann
başında unıversıtede ıse gıren yenı mezun bır oğrencısı
19 000 TL maas aldığını soyledığınde, 'Benım maasım
da o kadar' demıştı yakınmadan Gozlerınde çocuksu
bırpırıltı, surdururdu konuşmasını 'Bu ışı o kadar seve-
rek yapıyorum kı karşılığmda para almak şaşırtıyor
benı Turk unıversıtesıne verdığı 26yıl hızmetten sonra
22 Şubat 1994 te olduğunde ne ıkramıyesı ne de gerıde
kalanlara bağlanacak bır maaşı vardı Anlaşılmaz 'kaf-
kaesk' yasalann bır azızlığıydı bu
Son gorev yerlerınden Çukurova Unıversıtesı Kam-
pusu nda 4 m2
lık bır bahcıvan kulubesınde kalıyordu Hoca
kendı ıstegıyle Mutluydu orada Bır keresınde, 'Hep
Kafka 'yı yakın buldum kendıme, çoğu kez onun gıbı du-
yumsadım kendımı demıştı "Gundoğan Edebıyat'
dergısının son sayısında çıkan yazısının başlığı gorece
bır çelışkıyı yansıtıyordu "Aydınlık Kafka Herkesın
'karanlık bulduğu Kafka da o yıne aycfrn//d/'yakalamış-
tı
Ne şan, ne şohret nepara nepul, nekoltuk, nedeyu-
rurluktekı değer -yada cteğers/zWc'-olçutlerınıntuzak-
ları Bunların hıçbırıne metelık vermeyen bır Bektaşi -
nın ozgurluğu ıçınde yaşadı VVılfrıed Buch Hoca, kahpla-
rındışında yaşamın ozunedonuk 'msanca'
KIRALIK
Akatlar'da 2 oda, 1 salon yan mobilyalı
daire.
TEL:269 3062
1994'te ülkemizde kadın...
Türk kadını laık bır şekılde eğıtılmelıdır kı, ış yaşamında, yonetımde,
polıtıkada. dış ılışkılerde, sanatta ve aılesı ıçınde ıyi bır konuma
gelebılsm.
Doç.Dr. SÜREYYA HİÇ \1cnmura Vnıversıtesı ÜBFEkononu
Bolumu, Kadın Haklannı Araşiırma \e Gehştırme Der. Genel Başkam
nıyle hıç parlak gorunmemektedır Ulke-
mızde hdla kımı kesımler çalışan kadını
yadırgamakta ve \argılamaktadır
Genel olarak kentlerde yaşayan kadınla-
nmızın eğıtım duzeyı kırsal kesıme oranla
daha vuksek olmakla bırlıkıeçalışan kadın
sayısızdır Nılekım. kentlerde toplam çalı-
şanlar ıçınde ancak
o
ol4 u kadın. %86'sı
erkektır Tarım sektorunde ıse kadınlar
toplam çalışanlar ıçın ° o54 ıle çoğunlukta-
dır Tanmda çalışan bu kadınlann ıse
ü
o85 ı ucretsız çalışmaktadır Şovlekı Bu
kesımde kadın uretıme katıldığı halde. kar-
şılığında ucret alamavan 'ucretsiz aile işçisi'
konumundadır Tarım dışında gerek scr-
best mesleklerde gerek ust duzey yonetıcı
olarak çalışan kadın say.ısı ıse parmakla sa-
yılacak kadar azdır Orneğın ust duzey
yonetıcılenn sadece %5"ı kadındır
Bu tabloy u değıştırmek gerekır
Kadınlanmızın statulennın 'insan hakla-
1
994 yılında kadın haklan konu-
sunda yaptığımız değerlendırmc-
lerde. yazık kı Turkıye"nın duru-
mu parlak gorunmuyor Yıllar-
dır gostenlen çabalara karşın
Turk kadını hâlâ bulunması ge-
reklı yerdedeğıl
Bır kez kadınımız polıtıkada. yonetım-
de. ış hayatında Atatürk'un ve Cumhunye-
tımızın yasalarla kendısıne kazandırdığı
haklardan tam olarak yararlanamamakta
hatta bırçoğu bunlann bılınunde de değıl
Onlan bu ıkıncıl konuma ıten nedenlenn
başında eğitunsizlik, ekonomik bağunlılık,
geleneksel yapı ve zihniyet gelmektedır Nı-
tekım bugun kadınlanmız eğıtım alanında
erkeklenn çok gensınde bulunmaktadır
Şoyle kı, 1990 sayımına gore Turkıye'de 6
yaşından yukan nufus ıçınde okuma-yaz-
ma bılmeyenlenn oranı %22 5'tır Fakat
bu oran kadınlar ıçın %31 8. erkekler ıçın
ıse %13 4"tur Toplam okuma-vazma bıl-
meyen nufus ıçınde ıse %70"ı kadın %30"u
erkektır
Türk kadınının çalışma yaşamındakı ve
polıtıkadakı durumu da eğıtımsızlıkten
başla>an bır dızı olumsuz koşullar nede-
rı' ve 'anayasal özgürlükler' çcrçevesınde
ele alınması ve toplumdakı konumlannın
'insan standartlan'na uygun olarak bıçım-
lendırılmesı gerekır Bunun da ıık ve en
etkın yolu eğıtımden geçer
Turk kadtnı laık bır şekılde eğıtılmelıdır
kı ış yaşamında. yonetımde polıtıkada.
dış ılışkılerde. sanatta ve aılesı ıçınde ıyi bır
konuma aelebılsın
Tabloyu değıştırmek ıçın atılması gere-
ken bır başka adım çağdaş laık ve katılım-
cı demokrasinin tam anlamıy la gerçekleştı-
nlmesı ve bununla gelışecek olan yetkı ve
sorumluluğun kadın-erkek aynlmaksızın.
eşıt bıçımde paylaşılmasıdır
Aynca onemle bclırtmek gerekır kı.
Turk kadınını bulunduğu bu ıkıncıl ko-
numdan kurtarmak uzere gınşılecek çaba-
lar tophımumuzun tumu tarafından
desteklenmelıdır
Atılan bazı olumlu adımlara karşın ya-
salanmızda da hâlâ duzeltılmesı gerek'en
hususlar vardır Orneğın. kadınla erkeğın
evlılık ıçı mal ayınmı konusu. çalışma ızın-
len konusu, kadın sanatçılanmıza yapılan
yuz kızartıcı polıs ve sağlık denetımlen fır-
sat eşıtlığının sağianması açısından Memu-
rin Kanunu ve tş Kanunu'ndakı çeşıtlı nok-
sanlıklar gıbı
Ozetle. eğıtımde. çalışma yaşamında ve
polıtıkada kadının crkeklerle eşıt fırsatlara
sahıp kılınması yanı kadınlanmıza fırsat
eşıtlığının sağianması bugun ve gelecekte
cle alınması gereklı en onemlı konudur So-
run ehılolmay an kadını sırf kadın olduğu
gıbı bır yere getınnek değıl. takat ehıl oldu-
ğu halde. sırf kadın olduğu ıçın ona fırsat
venlmemesının onlenmesınden ıbarettır
Şunu da unutmamak gerekır kı. kadınla
erkek'farklı'dır takat'eşit'tır
TARTIŞMA
Bir tebliğ, bir dava, bir konu
B
ırteblığ Sanayı
veTıcaret
Bakanhğı İç
Tıcaret
Mudurluğu'nun
mesleğjmızle
ılgılı 1 numaralı teblığı 12Ocak
1994 tanhınde Resmı
Gazete'de yayımlanarak
yururluğegırmıştır Tebliğ ıle 1
Mart 1994tanhınden
başlayarak sermaye
arttınmlannda. oncekı
sennayenın odendığıne ılışkın
defterlerden yapılacak
tespıtlenn noterler yenne,
SM M M v e Y M M "lerce serbest
muhasebecı malı muşav ırler ve
yemınlı malı muşav ırler
yapılması uygulamasına
başlanacak olup bu yetkı
SM 'lere v enlmemıştır
Daha once hıçbır olçut (kıstas)
aranmadan noterlenn seçtığı
"bilirkişilerce" yaptınlan bu
tespıtın neden SM"lere
venlmedığını anlamak
mumkun değıldır
Teblığı oneren kalemealanve
y ayımlamaya karar veren
SMMMveYMM'lerbuışı
yapmak ıçın kendılennı uygun
gormuşlerdır Aksı halde
SM'lennde aynı ışı
yapamayacaklannı kendılen de
ıddıa edemezler Teblığın
hazırlanması aşamasına
katılanlar2 3SMolan
orgutumuze danışma
demokratıklığını gostermeyıp
konuyu oldu bıttıye getırmışler.
odenü (aıdat) ve oy çoğunluğu
olan SM 'len dıkkate
almamışlardır
Bır dava Bunun uzenne
konuyu butunyanlanyla
bugun v e gelecekte olabılecek
sonuçlannı değerlendıren
Ankara Oda Yonetım
Kurulumuz, teblığın bu halıyle
meslek camıamıza zarar
vereceğıne karar vererek
Danıştaynezdındel9 01 1994
tanhındeoncelıkleyurutmenın
durdurulması ve teblığe
SM lenndeeklenerckyenıden
yayımlanması amacıyla dava
açmıştır
SM'lenn kendı tuttuklan
defterlere. kendılennm
yaptıkları kayıtlarhakkında
rapor veremey ışını duşunen. bu
yonde tebliğ çıkanlmasına
zemın hazırlayan anlavışlar
mesleğı şımdıden ıkıye
bölmenın nuvelennı
taşımaktadır Aynı zamanda
buanlayışlar. bazısosyalve
psıkolojık kusurlan da kendı
ıçınde banndırmaktadır
Bazı meslektaşlarda bu ışlemın
bırdenetım olduğunu ıddıa
ederek uygulamanın yennde
olduğunu sav unmaktadır
Oysa bu ışlemı ve venlecek
raporu bılen herkes, bunun bır
denetım olmayıp gorulen yazılı
bırmaddenın tespıtınden ıbarei
olduğunu bılmektedır
Bır konu Yukandaaçıklanan
bır tebliğ ve bırdava vesılesı ıle
geçmışteyazılanvetartışılan
SMveSMMM unvanlannın
bır kez daha tartışıimasında
yararvardır Bugun ıçın
meslektaşlar arasında
çozulmesı gereken ve yasadan
kaynaklanan sorun SM ıle
SMMMunvanının
kullanılmasıdır Buaşamada
bu unv anla rla y apılacak ışler
tartışılmamaktadır Çunku her
ıkısı de ay nı ışlen yapmaktadır
Serbest muhasebecıler Farklı
unvanlarla aynı ışı yapmanın
SMMM'lerlehınehaksız
rekabete neden olduğunu haklı
olarak ılen surerek.
a) Meslek sevıyesının ve
standardının yukseltılmesının
savunulması gorevı hıçbır
kesıme venlmemıştır Bu
konuda hıç kımsenın kendını
dığennden daha yetkılı
gormemesını. bu gorevın tum
meslektaşlann olduğunu.
b)SM veSMMM unvanının
bırleştınlerek unvandan
kaynaklanan haksız rekabete
sonvenlmesını.
c) SM M M "ler ılla kı bu unvanı
kullanmak ıstıyorlarsa ve
"müşaviriik" onlar ıçın farklı
şeylerıçenyorsaSMMM'lere
deftertutmanın
yasaklanmasını SMMM lerın
ısim'enne uygun olarak
muşav ırlık ve"denetim"
yapmalannı ıstemektedırler
EğerYMM leredeftertutma
yetkısı venlırsesanıyorum
konu SMMM'lerce çok daha
ıyıanlaşılacaktır
fkı farklı unvanla SM ler ıle
ay nı ışlen yaptıklannı, henuz
Turkıye'de muşavırlık
hızmetlennınparasal bır
değennın olmadığını.
muştenlenn gereksınım
duyduğu kadan ıle smırlı olan
muşavırlık hızmetının ıse gerek
SMgerekseSMMM
tarafından zaten muşterıyc
ucretsız venldığını bılmektedır
Buna karşın ozde. muşavırlık
unvanının kendılenne parasal
v e kany er olarak muşten
nezdınde ıtıbar kazandıracağı
duşuncesınden hareket ederek
bunu da açıkça ıfade etmek
yenne, a) SM'lenn tahsıl
düzevlennın duşuk olduğunu.
bunun da mesleğın kalıtesını
duşurduğunu b)SM"leregore
kendılennın daha tahsıllı
olmalan nedenıy le mesleğı çok
daha ıyi bıldıklennı ıddıa
ederek SM unvanının avnen
kalmasını ıstemektedırler
Bugun tum odalar kaçak
muhasebecı ıle mucadele
etmektedır VUK"tayapılması
duşunulen değışıklıkler
vasalaştığında kaçak
muhasebecı sorunu bıtecektır
Mev cut defter tutma
pastasından daha fazla pay
alma çabası. SM ıle SMMM
arasında kavgaya neden
olacak SMMM ler muşav ırlık,
SM'ler ucuz defter tutma
yanını one çıkararak mesleğı
dahada kotuyegoturecektır
Işın kotusu kaçak
muhasebetılerle mucadelede
var olan yasal sılah. SM'lenn
ucuz ış yapmamalannı onleme
deolmavacaktır
SM'lenn SM olarak
kalma^ından. SMMM 'ler ve
YM M'lerde karlı çıkmayacak
mesleğın dekalıtesı
yukselmeyecekur Bunedenle
tum meslektaşlannçabalan ıle
meslek gelışmeh. sevıyesı
yukseltılmelı. unvanlar
SMMM ve YMM olarak ıkıye
duşurulmehdır
Veli Özçelik Ankara
SMMM Odası Sekreteri
Arkadaşımız Ayşe Yıldınm'ın
dedesı
ZEYNELŞENOL
vefatetmıştır.
Arkadaşımıza ve aılesıne başsağlığı dılenz.
CLTVIHURİYET ÇALIŞANLARI
Resşam Cihat Burak
Öldü mü?..
Cihat Burak ı tanımadan bu dunyadan gelıp geçen kı-
şı, neler yıtırdığını bılemez
1960'ların ılk yarısında Parıs'te tanıştık, hemen lafa
gırdı, anlatıyor
Aman Allahım neler anlatıyor?
Masal mızah, yergı, gızem, duş duşlem, huzun, afay,
ne ıstersen var Cihat Burak konuştukça, sıradan dunya-
mız değışıyor, akıl sır ermez bır bıçıme gırıyor
Resımlerındekı gıbı
Cihat, yaptığı ışı ayrımsamaz bır kalenderlıkle, bılınclı
bır alçakgonullulukle ayaklarımızın altına serıveren ola-
ğanustu bır sanatçıydı Kurulu duzenın ıçınde aykırılık,
dostluk ıçınde ozgurluk, geçmış zaman ıçınde çağdaş-
lık, sadelık ıçınde gorkem ve duşlem ıçınde gerçekçılı-
ğın anahtarını bulmuştu
Parıs'tekı derbeder ve kalender ressam 1960'lann
ıkıncı yarısında ulkeye dondu Bayındırlık Bakanlığı'nda
mımardı Çalışma yerı bızım gazetenın ellı adım otesin-
deydı Hıç değışmemıştı, devlete uymaz, devletı kendısi-
ne uydururdu
Dostluğumuz goruştuğumuz yerde başlar, yenıden
goruşene kadar bıterdı
•
Resmın SaitFaik ı mıydı?
Halk adamıydı
Halktan adamdı
Orhan Kemal ya da Rıfat llgaz gıbıydı, Cihat Burak'ı
beş yıldızlı bır otelde gormek olanaksızdı, luks barlara
uğramazdı, Balıkpazarı ndakı meyhanede demlenırdı,
bal alacağı yerlerı bılıyordu
Gorgusuz gosterışın ne memelerınde sut vardır ne de
kovanında bal
Şışmandı, ama şışman gorunmezdı, ayıkken sarhoş
gıbıydı sarhoş ıken ayık durduğu yerde yok gıbıydı,
'Sen buradayım dıye debelenmez, varoluşundakı ağır-
lığı duyumsatmazdı çevresını etkıleme gucu olağanös-
tuydu
Resımlerındekı aşırı duygunun, bılınclı duyarlığın süz-
gecınden geçtığı kuşkusuz
Suleymanıye ıle Notre Dame'a bakışındakı bırlık, Ana-
dolu tasavvuf erbabının kulturunden suzulmuşluğu vur-
gulayan bır bıçem yaratmıştı, resımlerındekı tadına
doyulmazlık, bır ayağının Parıs te otekının Istanbul'da
bulunmasından, ama bılıncının tum zamanlara ve me-
kanlara yayılmasından kaynaklanıyordu
•
Cihat Burak'la yaptığı soyleşıde Feriha Büyükünal
ressama soruyor
- Çocukluk aşkı yaşadınız mı'
- Ufak tefek şeyler oluyor çocuklukta Semıha dıye bır
kız vardı mahallede Şımdı goremıyorum artık Kaybol-
du ortalıktan Bır kere gordum şışmanlamış, Beyoğlu'-
nda, o benı tanıdı mı bılmıyorum, ama ben onu tanıdım."
- Sonra?
"-Sonra evlendımmevlendım "
İnsan doğar moğar sonra buyur muyur, okula mokula
gıder, ışe mışe gırer, evlenır mevlenır
Gezer mezer
içer mıçer
Uyur muyur
Uyanır muyanır
ölurmolur
Cihat Burak, olmedı moldu, çunku olse de olmeyenler
soyundandır -< ,<
Ressam messamdı
Ressamlığını kuşaktan kuşağa herkes bılıp gorecek
Messamlığı da ressamlığı kadar guzel ve onemlıydı,
onu tanıyanlar bu yanıyla da unutmayacaklar, olunceye
dek anımsayacaklar
Açıklamalı-İçtihatlı
KİTPERSONELİNİNve
KOOPERATİF GÖREVLİLERİNİN
CEZA SORUMLULUKLARI
Yargıtay Üyesi: Erol Çetin
1994 basın 398 sayfa 150 000 lıra
Bırincı Böliim. KIT personelının Ceza Sorumluluğu Ceza Huku-
kunda Memur Kavramı ve KIT Personelının Durumu KİTIerle
ılgılı yasa ve YHK değısıklıklerı 3771 s yasadan oncekı ve son-
rakı Ceza Sorumluluğu (Açıklamalı Içtıhatlı örneklerle Karşı-
lastırmalı) Anayasa Mah Iptal Kararının Hukuksal Sonuçları
Personelın isleyebıleceğı Kımı Suçlar Özellestırme islemlerının
Konuya Etkı/erı Son Yargıtay Kararları Yururluktekı YHK ve
Yasa Metınlerı
Ikincı Bolum Kooperatıf Gorevlılerının Ceza Sorumluluğu
1163 s yasaya Bağlı Koop Gorevlılerının Ceza Sorumluluğu
Tarım Krd ve Tarım Sts Koop Gorevlılerının C Sorumlulukları
(Açıklama lctıhat Karsılastırma)
Kooperatıflerle ilgılı Yasa Tuzuk Yonetmelıkler
Isteme Adresı Hulya Sok 23/6 06700 G O P /ANKARA
ÖOEMELI GÖNOERILIR
Biridk
BİLGE
OLGAÇımızın
vefatı dolayısıyla cenazesine gerek
bizzat gelerek, gerekse telefon, telgraf
ve çelenkleriy le katılan tüm sanatçı,
sinema emekçıleri, partı > belediye ve
dernek yöneticileri ile bizi hiç yalnız
bırakmayan SÎNE-SEN ve ÇASOD
yöneticilerine ve acımızı paylaşan tüm
sevenlenne teşekkür ederiz.
AİLESİ
GÖRÜLMÜŞTÜR
İlhan Selçuk
8 bdM <0 000(KD\ ıçınde)
\mmkm Turk<xagıCad 39-41 Cagaloglu-lîtıınbııl
Ödemeli gonderilmez