Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet70. YJtSAYI 24989 S A N A T K U L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 8NURT1894ULI
'Dünya Kadmlar Günü'nde, kadmlann eşitlikten, özgürlükten yana sorunlan ve istekleri dile getirilecek
Kadınhareketiüerlemiyor,geriKyorBERAT GÜNÇIKAN
Bir 8 Mart, bir 'Dünya Kadmlar
Günü' daha... Yine paneller düzen-
leniyor, yine kadınlann eşitlikten,
özgürlükten yana sorunlan, istemle-
ri dile getiriliyor. Kadın hareketinin
aldığı yol bir kez daha gözden geciri-
liyor. 80'li yıllann sonunda, kısa
sayilmayacaİc bir süre kendi günde-
mini yaratan kadın hareketi bugün
hangi noktada? Bu sorunun yanıtı
aranıyor.
Ama önce Türkiye'deki kadın ha-
reketinin kısa bir tarihi... Çok değil,
3n üç yıl önceydi. 12 Eylül'ün yarat-
tığı tozun içinde, gözaltılar. işkence-
ler, cezaevleri, yeni anayasanın oy-
lanması. sakıncalı, yasaklı seçim ha-
vası arasında bir avuç kadın 'sadece
kadın olduklan için' yaşadıklannı
anlatmanın yolunu anyordu. 12 Ey-
lül öncesinde siyasi partilerin kadın
komisyonlannda. flerici Kadınlar
Derneği'nin çatısı altında "8 Mart
Dün>a Kadınlar Günü 'nü kutla-
yan kadınlan da içine alan bu
arayış. 1983 yılının sonlannda kim-
liğini buldu: Feminizm.
Bu tarihte ev içinde ve dışında üc-
retsiz ve ücretli çahşan kadınlann
emeğini değerlendirmeye yönelik
bir şirket kuruldu. Yayınalık. hiz-
met ve danışmanlık alanlanndaki
bu şirkete bir de ad bulundu: 'Kadın
Çevresi AŞ".
"Karşıdan iki kişi geliyor sandım;
Kadın hareketi adını, Türkiye'nin de imzaladığı 'BMKadınlara
Karşı Her Türlü Aynmcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin
uygulamaya konması için açılan imza kampanyası ve toplu
eylemlerle duyurdu.
tneğer bir adamia kansıymış." Bir
Rus atasözüyle başlayan Lee Co-
mer'in "Evlilik Mahkumlan', And-
ree Michel'in "Feminizm'i bu kitap-
lann ilkiydi. Ankara. İstanbul ve
lzmir"de. yükseköğrenim görmüş.
meslek sahibi, ideolojisine bağlı ka-
dınlann başlattığı hareket bu kitap-
lar sayesinde daha genış kesimlere
ulaşma olanağı buldu.
Yayınlarla başlayan kadın hare-
keti adını Türkiye'nin de imzaladığı
" Birleşmiş Milletler Kadınlara Kar-
şı Her Türlü Aynmcılığın Önlenme-
si Sözleşmesi'nin uygulanmaya
konması için açılan imza kampan-
yası ve toplu eylemlerle duyurdu.
Henüz yeni yeni telaffuz edilen femi-
nizmi kendisine isim edinerek 1987
yılında çıkan dergi, yine 1987"de
başlatılan "Dayağa Karşı Dayanış-
ma' kampanyası kadın hareketini
yogunlaştırdı. Kampanya sırasında
ataerkil kururnlann, geleneklerin.
değer yargılannın dönüştürülmesi
için örgütlenmenin gerekli olduğu-
nu savunduklannı belirten bir baş-
ka dernek, Aynmcılığa Karşı Kadın
Demeği kuruldu. İstanbul'da, ka-
dın erkek eşitsizliğini sadece ideolo-
jinin değil, rinsiyet ve üretim ilişkile-
rini kapsayan tüm toplumsal ilişki-
ler sistemine bağlayan Sosyalist Fe-
minist Kaktüs grubu, Ankara'da
Kadın Dayanışma Derneği ve Per-
şembe Grubu'nun da imzasını koy-
duğu kadın hareketi 1989 yılında
ikinci kampanyasmı açtı. Kadınlara
saldınlara karşı kendilerini koru-
malan için mor iğneler dağıtılan bu
kampanyanın ismiyse 'Cinsel Taci-
ze Hayır' oldu.
Bakırköy ve Şişli'de belediyelere
kadın sığınaklan açtırmayı başaran
kadınlar Mor Çatı Kadın Sığınağı
Vakfı ile Kadın Eserleri Kütüpha-
nesi ve Bilgi Merkezi'yle de hareket-
lerinin çoğu çevrece algılandığı gıbı
"geçici heves' olmadığını gösterdıler.
Tecavüze uğrayan kadının fahişe ol-
ması halinde cezada indırimi öngö-
ren TCK'nın 438. maddesinin kaldı-
tSVEÇ
Kadınhaklannı
sarsan biryılgeçti
GÜRHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Bu yılın Dün-
ya Kadınlar Günü'nde İsveç'te.
'Grup 8' adlı kadın hareketinin 20.
yıldönümü kutlanıyor. Bugün
yapılacak toplantılarda konuş-
macılar. bu sürenin dökümünü ya-
parken olumlu kazanımlar bul-
makta güçlük cekecekler. Hele
1993'te. orta-sağ hükümetınin 3.
yılında, 100 yılbk İsveç İşçi Hare-
keti, en çok kadın haklanndan
ödünler verdı. venneye zorlandı.
Bıçak artık öylesine kemiğe da-
yandı ki şu anda kurulu partilerin
hiçbiri kadınlara. onlara daha
yakından yönelik sorunlara yete-
rince eğilmediği ıçın 'Kadın Listesi'
adlı bir partı kurulması girişimıne
gerek bulundu. Bu parti, eylüldeki
genel seçimlere katılma konusunda
henüz kararlı değil. ama listedeki
istekleri desteklemek için feminist
olmaya gerek yok.
'uyılın8Martı,
tüm insanlığın
şapkasını önüne
koyup, iyice
düşünmesini
gerektirenbirgün.
Bu gerçek,
toplumsal bir
sorundur, kadın
sorunu değil...
Stockholm'ün göbeğindeki Ser-
gel Meydanı'nda, kültürevinin
önünde polıtik toplantılann önem-
li bir bölümü gerçekleştirilir. Bura-
da. açhk grevleri yapılır, yürüyüş-
lere başlanır. dergiler satılır, bro-
şürler dağıtılır. I993'ün 8 Martı'-
nda bu meydanda. 'Backlash' adlı,
şimdiden bir klasik yapıt değen ka-
zanrruş olan kitabın yazan. Ameri-
kalı feminist Susan Faludi'yi dinle-
miştim -şöyle yaklaşık 2 bin kadı-
nla birlikte-. Faludi sulu kar altı-
nda, ülkesinde şimdi de kadınlara
yönelik bir 'McCarty'cüık' ya-
şandığını dile getirmişti. Konuş-
ması sık sık alkışlarla kesilen Falu-
di. kadın özgürlukleri konusunda
birçok konuda öncülük eden
Isveçli kadınlan, uyanık olmaya.
bu" ana dek kazandıklan hiçbir
haktan en küçük bir ödün verme-
meve çağınnıştı.
Âradan bir yıl geçti, berbat bir
yıl. İş piyasasında küçük çocuklu
kadınlara. bir çeşit aynm politikası
uygulandı. Rasyonelleştirme adıy-
la girişilen her işgücü budamasında
önce onlar darbe yedi. Bugün
küçük çocuklu kadınlardan, tam
vakit çalışmak isteyenlerin ancak
dörtte biri bu isteğini yerine getire-
biliyor. Halkın kaymak tabakasını
oluşturan bir avuç 'özel güişimci-
nin' haklanndan başka bir şeye
önem vermeven hükümet içindeki
bazı kışiler birbırinden parlak öne-
riler getirdiler kadınlarla ilgili.
Bunlardan birine göre; evinde otu-
rup uslu uslu. kadınlara özgü şekıl-
de çocuklanna bakacaklara, bir
'bakun yardmn' ödenmesi iyi ola-
caktı. Böylelikle kadın işgücü, e\
ve iş arasında parçalanmaya-
caktı... Oysa günümüzde çağdaş
kadınlar, kendilerini yeüştirmek.
kariyer vapmak ve ev sorumluluk-
lannı erkekle eşit derecede paylaş-
mak istiyor; sus payı olarak verile-
cek ve tam vakit çahşmadan elde
edilen gelirin beşte birini zor bula-
cak bir iane değil. Politikacının hiç
umurunda değıldi bu gerçek.
Bir başkası çıktı. ışsiz kadınlara.
varlıklı ailelerin yanında hizmetçi-
lik yapmalannı önerdi. 'Gündelikci
kadın' diye bir kavramın İkinci
Dünya Savaşı'ndan beri görünme-
dıği bu ülkede bu öneri. hizmetçili-
ğı hiç ama hiç hor.görmeden. bü-
yük tepki yarattı. Öneri sahipleri.
hizmetçi tutanlann masraflannın
bir bölümünün, vergi bevanname-
sinde gelirden düşürülmesini de
düşünerek hizmetçi tutmayı. çekicı
halegetirmeyeçahşülar. Budüşün-
ce, Isveç kadını için. iki yıl pnce
İOO. yıldönümü kutlanan 'İsveç
İşçi Hareketi'nin ilk yansına dön-
mek anlamına geliyordu.
I994'ün 8 Martı, tüm insanlığın
şapkasını önüne koyup. iyice dü-
şünmesini gerektiren bir gün. İster
güpegündüz evinden götürülüp bir
daha geri dönmeyen genç kız ol-
sun. isterse Bosna'da tecavüz edi-
len kadın; sıcak ya da soğuk, açık
ya da kapalı. savaşta en çok kayıp
\eren kadınlar ve çocuklardır. Bu
gerçek. toplumsal bir sorundur,
kadın sorunu değil...
Damda tarhana
Anadolu'da bir köv, köyün içinde bir ev, evin üstünde bir dam ve tarhana
seren kadın... Dünyada Kadınlar Günü kutlanıyormuş! Büyük kentlerde
kadınlar toplumsal etkinliklere katılıp. ekonomik haklannı anvorlarmış!
Kadmlar, iş yaşaımnda erkeklerle "aşık atar" konuma gelmişlermiş!
L murunda biie değil. Dünya diye bildiği kö>ü. tarlası >c merası... Etkin-
lik ve ekonomik haklar ne demek?! Lafı bile edilmez. edilirse. "erinden"
bir güzel dayak venir! Erkeklerle "aşık atnıava" gelince, onun üstüne
yok. Kadınlık eyler. bebeler doğurur, evi çekip çevirir, aş pişirir, tarlada
karasabanı sürer, dağdan çalı çırpı getirir... Bürün bunlarla da >efinmez.
dama çıkıp bulgur eler. tarhana serer... Gene de murlu olmanın \olunu
bulur Anadolu kadını. (Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY)
nlması, Medeni Kanun'un kadının
çalışma'sım kocanın iznine bağlayan
I59. maddesinin ıptalini eylemleriy-
le gerçekleşt'ren kadınlar, kurum-
laşmayolundaki ılkadımıda İstan-
bul Üniversitesi'nde attı. Üniversite
bünyesinde Kadın Sorunlan Araş-
urm'a ve l
;
ygulama Merkezi kurul-
du.
Ya bugün?.. Mor Çatı Kadın Sı-
ğınma Vakfı hala açık. Şişli Kadın
Sıânma Evi de. Kadın Sorunlan
Araşürma ve Uygulama Merkezi,
kadın araştırmalanru bir anabilim
dalı olarak- erkeklerin de öğrencili-
ğıyle •akademiya'va soktu. Kadın-
larla ilgili paneller. tartışmalar. kon-
feranslar da sürüyor. Bakırköy Be-
ledivesı'nin ANAP'lı başkanının
sığınma evini kapatmasından bu ya-
na görülen sessizlik, kadın hareketi-
nin'hızını >itirdığini mi gösteriyor?
Yaprak Zihnioğlu, Türkı>e'de fe-
minist hareketın 90"lı yıllann başın-
da ivme kaybettiğini doğruluyor.
Buna neden olan etkenlerin başmda
'yenisağ'ın dünyada ve Türkiye'de
yükselişini ve bir tür devlet feminiz-
minin ortaya çıkışını gösteren Zih-
nioğlu. feministlerin yapısaî sorun-
lannı çözememelerini de nedenler
arasında sıralıyor. Zihnioğlu. görüş-
Ierini şöyle açıklıyor:
Kazanılmış haklar
kaybedildi
"Reagan-Thatcher'dan sonra biz-
de Özai'ın temsil ettiği Şenisağ'm
yükselişiyle Batfda kadınlar -kürtaj
gibi- kazanılmış haklannı kavbetri-
ler. Bizde bu denli olmadı, ama femi-
nizm kendini korumak üzere kufum-
lara cekildi. Kunımlaşma süreci be-
raberinde sürekliliği, kalıcılığı ge-
ri rirken bir yandan da adı üstünde,
bir takım bürokrarik sorunlar getirdi.
Radikal feminizmin reddetriği hiye-
rarşi. liderlik. işbölümü gibi kavram-
larla mücadcle etmek. onlan dönüş-
türmek zorlaştı." Devlet femınızmi-
nin Türkiye'nin yeni bir pratiği ol-
madığını. Osmanlı kadın hareketini
de devlet femınizminin bastırdığını
söyleyen Zihnioğlu. "Ancak onlar
bizim kadar yaygın >e örgütlü değil-
di. SessK kalmalan daha kotay otdu.
Bizim ise sesstz kalmaya, bastinlma-
ya pek niyetimiz yok." dedi.
Türkıye'de 1980'lerde etkin olan
kadın hareketini. "Kamuoyunun,
kadınlarm ikincil konumları konu-
sunda uyarma. bilinçlcndirme amacı
taşıvan eylem *e gösterilere yönelik
militan karakterü \e seçkinri'bir ha-
reket" olarak tanımlayan İstanbul
Ünnersıtesi Kadın Sorunlan Araş-
tırma \e Uygulama Merkezi Başka-
nı Prof.Dr. Necla .Arat'a göre bu ha-
reketın içindeki kadınlar çok iyi eği-
tim görmüş. yurtdışında yüksek li-
sans \e doktora olanaklanndan ya-
rarlanmış. orta gelir düzeyinin ol-
dukça üstündeki kadınlardı. Avru-
pa ve Amerika'nın çeşitli üni\ersite-
lerinde izledikleri güçlü feminist akı-
mdan etkılenen ve esınlenen bu
kadınlann düşiincelerinin arka pla-
nını bıçimlendiren ideoloji ise sosya-
lizm y a da Marksızmdi.
80lı yıllann siyasal ortamı içinde
bırincil ideolojilerine geçit bulun-
mayan. içinde yeraldıklan ideolojik
gruplarda da kadının pratikteki
ıkıncil konumunu yaşayarak düş
kınklığına uğrayan bu" kadınlar.
Batılı ülkelerdekı kadın hareketini
terminolojisi \e eylemleriyle Türki-
ye'yeaktarmayaçalıştılar.
"Ancak" diyor. Prof. Arat. "Cl-
kede yüzde 38'i okuryazar olmayan
\e de erkek egemen kültürii beninise-
yip içselleştirmiş bir kadın kitlesi için
bu seçkin grubun etkinlikleri yabancı
anlaşılmaz, giderek reddedilmesi ge-
reken düşünce ve eylemler olarak
algılandı. Bu nedenle 80'Ierin kadın
hareketi kitleselleşemedi. tabana
vaMİamadı."
Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerinden Melahat Togar:
Ölümlerdenvesavaşlardannefretediyorum
Melahat Togar, bugün çeviriler y apmay ı sürdürüyor.
FtGEN ATALAV
Sıkı bir Osmanlı terbiyesi alarak
yetişmiş. Cumhuriyet döneminin ilk
öğretmenlerinden. Padişah Sultan
Reşat'ı görüşü, çocukluk yillannda-
ki ilk anılanndan. İzmir'ın kurtuluş
günü Türk birliklerinin kente girişı-
ni unutamıyor. Bu olay. ondaki bü-
yük Atatürk sevgisinin başlangıcı
olmuş. Şimdi ise ilerlemiş yaşına
rağmen çalışmayı. tercümeler yap-
mayı sürdürüyor.
Sözünü ettiğimiz kişi, 8 Mart Ka-
dınlar Günü için görüştüğümüz
Melahat Togar. Togar. İstanbul'un
eski ve soyiu bir ailesinin kızı olarak
dünyaya gelir. Bolluk içinde büyür
ve sıkı bir Osmanlı terbiyesi alır.
Cevdet Paşa'nın baldızı olan ve Pa-
şa'nm kızı gibi büyütülen büyükan-
nesi, Togar'ı da ayru terbiyeyle bü-
yütmeye çalışır. Birçok şey yasaktır.
5-6 yaşlanndayken cuma namazı-
nı kılmak ıçın Dolmabahçe Sarayı'-
ndan camiye giden Sultan Reşat'ı
görüşü. ilk anılanndan biridir. To-
gar, "Sultan Reşat sağa, sola sclam
vererek yüriiyordu. Herkes, Padişa-
hım çok y aşa' diye bağırıyordu. Bel-
ki ben de bağırmışımdır" dıyor.
Okul yaşamına e\'de başlayan
Melahat Togar. şunlan anlatıyor:
"Biz asil aile" çoeukları halkla te-
mas etmezdik. İnas Numune Mek-
tebi'nin son iki sınıfını okuyııp, ilko-
kulu birirdikten sonra Robert Kolej'e
gitmek istedim. Ama vaziyetimiz bo-
zulduğu için koleje giremedim. Eğer
Robert Kolej'e girseydim yaşamun
başka türlü olacaktı.."
Togar, ilkokulu bitirdikten sonra
ailesiyle Izmir'e gider. İzmir'in işgal
kuvvetlerinden geri alındığı yıldır.
Türk birliklerinin kente gırdiği gün
büyük amcasının kızıy la bir tepeden
donanmayı seyrederler. Zafer akşa-
mı geçit resmi yapılır. İzmir halkı.
atıyla resmi geçite katıian birlik ko-
mutanının elıne. çizmelerine sanlıp,
ağlar. Askerler perişandır. Melahat
Togar. bu görüntüden çok etkilen-
diğini söyleyerck. "O gün ben yeni-
den doğdum. O anda Osmanlı terbi-
yesinden, öğretilerinden koptum.
Atatürk 'e bağlandım" diy or.
Öğrenimini İzmir
Sultanisi'nde sürdürür
Öğrenim yaşamına 'İzmir Sulta-
nisi'nde (lise) devam eder. Ancak bi-
rinci sınıfı bitirdikten sonra İstan-
bul'a dönmelen gerekir. İstanbul
Lisesfne kaydoiur. sekizınci sınıfa
kadar burada öğrenim görür. O sı-
ralar büyükannesıy le Emirgan'da
bir köşkte yaşayan Togar. sabah ka-
ranlığında evden çıkar. okula 'Şir-
ket-i HajTİye' vapurlanyla gider.
Togar, yaşam öyküsüne şöyle de-
vam ediyor:
"Çok güç oluyordu. Büyükannem
vatılı bir okula nakledUmemi istedi.
Sene ortasında böyle bir şeyin tnüm-
kün olmadığı ama istersem öğretmen
okuluna geçebileceğim söylendi.
Böylece öğretmen okuluna geçtim.
Bu arada cumhuriyet de ilan edilmiş.
eğitim seferberliği başlatılmıştı. Ça-
pa Öğretmen Okulu'nun cumhuriyet
dönemindeki ilk mezunlarından bi-
riydim. Son sınıftayken Milli Eğitim
Bakanfndan her birimize özel mek-
tııplar gehnişti. 'Anadolu'yu ışıklan-
dıracaksınız' diyen bu mektuplar,
bize büyük sorumluluk yüklüyordu.
Kendimizi Reşat Nuri Güntekin'in
Çalıkuşu'ndaki Feride gibi hissedi-
yorduk."
Togar. 1928 yılında, Avrupa'da
eğitim için açılan sınava girer ve ka-
zanır. Fransa'ya gitmek ıstediğı hal-
de Almany a'dakı bir okula gönderi-
lır. Almanya'ya gidışı. Togar'ı et-
kileyen ikinci olaydır. Kendisine
yatırım yapılmasının sorumluluğu-
nu duyar, çok çalışır. Lıseyi bitirdik-
ten sonra Berlin'de öğrenim yaşamı-
na devam etmek ister. Ancak bu ıs-
teği kabul edilmez ve iki yıl daha öğ-
retmenlik eğitimi aldıktan sonra
Türkiye'ye döner. Bu arada evlen-
miştir.
Haydarpaşa Lisesı'ne tayin olur.
Kocası karşı çıkar "Kız mektebi is-
te" der. Yıl 1937'dir. Haydarpaşa
Lısesi Müdiirii Saffet Şar'a eider.
"Kabilse beni kız mektebine \erin"
diye istekte bulunur. Saffet Şar. To-
gara "Ankarasizûıgençolduğunuzu
bilıyor \e bilhassa erkek okuluna
gönderiyor. Başarı sizin elinizde" di-
ye yanıt venr. Amaç. erkek çocukla-
nn kadınlara alışması, aynlığın
kalkmasıdır. 6 yıl boyunca bu okul-
da görev yapar. Melahat Togar. o
yıllardan bugüne çok şeyin değişti-
ğini söylüyor. ölümlerden. savaşlar-
dan nefret ettığıni vurguluy or. "Ata-
türk'e dil uzatılınca yüreğime sanki
hançer sokuluyor" diyor ama gene
de her şeye rağmen umutlu. Çünkü
gençlere güveniyor.