25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet70. YJtSAYI 24989 S A N A T K U L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 8NURT1894ULI 'Dünya Kadmlar Günü'nde, kadmlann eşitlikten, özgürlükten yana sorunlan ve istekleri dile getirilecek Kadınhareketiüerlemiyor,geriKyorBERAT GÜNÇIKAN Bir 8 Mart, bir 'Dünya Kadmlar Günü' daha... Yine paneller düzen- leniyor, yine kadınlann eşitlikten, özgürlükten yana sorunlan, istemle- ri dile getiriliyor. Kadın hareketinin aldığı yol bir kez daha gözden geciri- liyor. 80'li yıllann sonunda, kısa sayilmayacaİc bir süre kendi günde- mini yaratan kadın hareketi bugün hangi noktada? Bu sorunun yanıtı aranıyor. Ama önce Türkiye'deki kadın ha- reketinin kısa bir tarihi... Çok değil, 3n üç yıl önceydi. 12 Eylül'ün yarat- tığı tozun içinde, gözaltılar. işkence- ler, cezaevleri, yeni anayasanın oy- lanması. sakıncalı, yasaklı seçim ha- vası arasında bir avuç kadın 'sadece kadın olduklan için' yaşadıklannı anlatmanın yolunu anyordu. 12 Ey- lül öncesinde siyasi partilerin kadın komisyonlannda. flerici Kadınlar Derneği'nin çatısı altında "8 Mart Dün>a Kadınlar Günü 'nü kutla- yan kadınlan da içine alan bu arayış. 1983 yılının sonlannda kim- liğini buldu: Feminizm. Bu tarihte ev içinde ve dışında üc- retsiz ve ücretli çahşan kadınlann emeğini değerlendirmeye yönelik bir şirket kuruldu. Yayınalık. hiz- met ve danışmanlık alanlanndaki bu şirkete bir de ad bulundu: 'Kadın Çevresi AŞ". "Karşıdan iki kişi geliyor sandım; Kadın hareketi adını, Türkiye'nin de imzaladığı 'BMKadınlara Karşı Her Türlü Aynmcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'nin uygulamaya konması için açılan imza kampanyası ve toplu eylemlerle duyurdu. tneğer bir adamia kansıymış." Bir Rus atasözüyle başlayan Lee Co- mer'in "Evlilik Mahkumlan', And- ree Michel'in "Feminizm'i bu kitap- lann ilkiydi. Ankara. İstanbul ve lzmir"de. yükseköğrenim görmüş. meslek sahibi, ideolojisine bağlı ka- dınlann başlattığı hareket bu kitap- lar sayesinde daha genış kesimlere ulaşma olanağı buldu. Yayınlarla başlayan kadın hare- keti adını Türkiye'nin de imzaladığı " Birleşmiş Milletler Kadınlara Kar- şı Her Türlü Aynmcılığın Önlenme- si Sözleşmesi'nin uygulanmaya konması için açılan imza kampan- yası ve toplu eylemlerle duyurdu. Henüz yeni yeni telaffuz edilen femi- nizmi kendisine isim edinerek 1987 yılında çıkan dergi, yine 1987"de başlatılan "Dayağa Karşı Dayanış- ma' kampanyası kadın hareketini yogunlaştırdı. Kampanya sırasında ataerkil kururnlann, geleneklerin. değer yargılannın dönüştürülmesi için örgütlenmenin gerekli olduğu- nu savunduklannı belirten bir baş- ka dernek, Aynmcılığa Karşı Kadın Demeği kuruldu. İstanbul'da, ka- dın erkek eşitsizliğini sadece ideolo- jinin değil, rinsiyet ve üretim ilişkile- rini kapsayan tüm toplumsal ilişki- ler sistemine bağlayan Sosyalist Fe- minist Kaktüs grubu, Ankara'da Kadın Dayanışma Derneği ve Per- şembe Grubu'nun da imzasını koy- duğu kadın hareketi 1989 yılında ikinci kampanyasmı açtı. Kadınlara saldınlara karşı kendilerini koru- malan için mor iğneler dağıtılan bu kampanyanın ismiyse 'Cinsel Taci- ze Hayır' oldu. Bakırköy ve Şişli'de belediyelere kadın sığınaklan açtırmayı başaran kadınlar Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ile Kadın Eserleri Kütüpha- nesi ve Bilgi Merkezi'yle de hareket- lerinin çoğu çevrece algılandığı gıbı "geçici heves' olmadığını gösterdıler. Tecavüze uğrayan kadının fahişe ol- ması halinde cezada indırimi öngö- ren TCK'nın 438. maddesinin kaldı- tSVEÇ Kadınhaklannı sarsan biryılgeçti GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Bu yılın Dün- ya Kadınlar Günü'nde İsveç'te. 'Grup 8' adlı kadın hareketinin 20. yıldönümü kutlanıyor. Bugün yapılacak toplantılarda konuş- macılar. bu sürenin dökümünü ya- parken olumlu kazanımlar bul- makta güçlük cekecekler. Hele 1993'te. orta-sağ hükümetınin 3. yılında, 100 yılbk İsveç İşçi Hare- keti, en çok kadın haklanndan ödünler verdı. venneye zorlandı. Bıçak artık öylesine kemiğe da- yandı ki şu anda kurulu partilerin hiçbiri kadınlara. onlara daha yakından yönelik sorunlara yete- rince eğilmediği ıçın 'Kadın Listesi' adlı bir partı kurulması girişimıne gerek bulundu. Bu parti, eylüldeki genel seçimlere katılma konusunda henüz kararlı değil. ama listedeki istekleri desteklemek için feminist olmaya gerek yok. 'uyılın8Martı, tüm insanlığın şapkasını önüne koyup, iyice düşünmesini gerektirenbirgün. Bu gerçek, toplumsal bir sorundur, kadın sorunu değil... Stockholm'ün göbeğindeki Ser- gel Meydanı'nda, kültürevinin önünde polıtik toplantılann önem- li bir bölümü gerçekleştirilir. Bura- da. açhk grevleri yapılır, yürüyüş- lere başlanır. dergiler satılır, bro- şürler dağıtılır. I993'ün 8 Martı'- nda bu meydanda. 'Backlash' adlı, şimdiden bir klasik yapıt değen ka- zanrruş olan kitabın yazan. Ameri- kalı feminist Susan Faludi'yi dinle- miştim -şöyle yaklaşık 2 bin kadı- nla birlikte-. Faludi sulu kar altı- nda, ülkesinde şimdi de kadınlara yönelik bir 'McCarty'cüık' ya- şandığını dile getirmişti. Konuş- ması sık sık alkışlarla kesilen Falu- di. kadın özgürlukleri konusunda birçok konuda öncülük eden Isveçli kadınlan, uyanık olmaya. bu" ana dek kazandıklan hiçbir haktan en küçük bir ödün verme- meve çağınnıştı. Âradan bir yıl geçti, berbat bir yıl. İş piyasasında küçük çocuklu kadınlara. bir çeşit aynm politikası uygulandı. Rasyonelleştirme adıy- la girişilen her işgücü budamasında önce onlar darbe yedi. Bugün küçük çocuklu kadınlardan, tam vakit çalışmak isteyenlerin ancak dörtte biri bu isteğini yerine getire- biliyor. Halkın kaymak tabakasını oluşturan bir avuç 'özel güişimci- nin' haklanndan başka bir şeye önem vermeven hükümet içindeki bazı kışiler birbırinden parlak öne- riler getirdiler kadınlarla ilgili. Bunlardan birine göre; evinde otu- rup uslu uslu. kadınlara özgü şekıl- de çocuklanna bakacaklara, bir 'bakun yardmn' ödenmesi iyi ola- caktı. Böylelikle kadın işgücü, e\ ve iş arasında parçalanmaya- caktı... Oysa günümüzde çağdaş kadınlar, kendilerini yeüştirmek. kariyer vapmak ve ev sorumluluk- lannı erkekle eşit derecede paylaş- mak istiyor; sus payı olarak verile- cek ve tam vakit çahşmadan elde edilen gelirin beşte birini zor bula- cak bir iane değil. Politikacının hiç umurunda değıldi bu gerçek. Bir başkası çıktı. ışsiz kadınlara. varlıklı ailelerin yanında hizmetçi- lik yapmalannı önerdi. 'Gündelikci kadın' diye bir kavramın İkinci Dünya Savaşı'ndan beri görünme- dıği bu ülkede bu öneri. hizmetçili- ğı hiç ama hiç hor.görmeden. bü- yük tepki yarattı. Öneri sahipleri. hizmetçi tutanlann masraflannın bir bölümünün, vergi bevanname- sinde gelirden düşürülmesini de düşünerek hizmetçi tutmayı. çekicı halegetirmeyeçahşülar. Budüşün- ce, Isveç kadını için. iki yıl pnce İOO. yıldönümü kutlanan 'İsveç İşçi Hareketi'nin ilk yansına dön- mek anlamına geliyordu. I994'ün 8 Martı, tüm insanlığın şapkasını önüne koyup. iyice dü- şünmesini gerektiren bir gün. İster güpegündüz evinden götürülüp bir daha geri dönmeyen genç kız ol- sun. isterse Bosna'da tecavüz edi- len kadın; sıcak ya da soğuk, açık ya da kapalı. savaşta en çok kayıp \eren kadınlar ve çocuklardır. Bu gerçek. toplumsal bir sorundur, kadın sorunu değil... Damda tarhana Anadolu'da bir köv, köyün içinde bir ev, evin üstünde bir dam ve tarhana seren kadın... Dünyada Kadınlar Günü kutlanıyormuş! Büyük kentlerde kadınlar toplumsal etkinliklere katılıp. ekonomik haklannı anvorlarmış! Kadmlar, iş yaşaımnda erkeklerle "aşık atar" konuma gelmişlermiş! L murunda biie değil. Dünya diye bildiği kö>ü. tarlası >c merası... Etkin- lik ve ekonomik haklar ne demek?! Lafı bile edilmez. edilirse. "erinden" bir güzel dayak venir! Erkeklerle "aşık atnıava" gelince, onun üstüne yok. Kadınlık eyler. bebeler doğurur, evi çekip çevirir, aş pişirir, tarlada karasabanı sürer, dağdan çalı çırpı getirir... Bürün bunlarla da >efinmez. dama çıkıp bulgur eler. tarhana serer... Gene de murlu olmanın \olunu bulur Anadolu kadını. (Fotoğraf: GARBİS ÖZATAY) nlması, Medeni Kanun'un kadının çalışma'sım kocanın iznine bağlayan I59. maddesinin ıptalini eylemleriy- le gerçekleşt'ren kadınlar, kurum- laşmayolundaki ılkadımıda İstan- bul Üniversitesi'nde attı. Üniversite bünyesinde Kadın Sorunlan Araş- urm'a ve l ; ygulama Merkezi kurul- du. Ya bugün?.. Mor Çatı Kadın Sı- ğınma Vakfı hala açık. Şişli Kadın Sıânma Evi de. Kadın Sorunlan Araşürma ve Uygulama Merkezi, kadın araştırmalanru bir anabilim dalı olarak- erkeklerin de öğrencili- ğıyle •akademiya'va soktu. Kadın- larla ilgili paneller. tartışmalar. kon- feranslar da sürüyor. Bakırköy Be- ledivesı'nin ANAP'lı başkanının sığınma evini kapatmasından bu ya- na görülen sessizlik, kadın hareketi- nin'hızını >itirdığini mi gösteriyor? Yaprak Zihnioğlu, Türkı>e'de fe- minist hareketın 90"lı yıllann başın- da ivme kaybettiğini doğruluyor. Buna neden olan etkenlerin başmda 'yenisağ'ın dünyada ve Türkiye'de yükselişini ve bir tür devlet feminiz- minin ortaya çıkışını gösteren Zih- nioğlu. feministlerin yapısaî sorun- lannı çözememelerini de nedenler arasında sıralıyor. Zihnioğlu. görüş- Ierini şöyle açıklıyor: Kazanılmış haklar kaybedildi "Reagan-Thatcher'dan sonra biz- de Özai'ın temsil ettiği Şenisağ'm yükselişiyle Batfda kadınlar -kürtaj gibi- kazanılmış haklannı kavbetri- ler. Bizde bu denli olmadı, ama femi- nizm kendini korumak üzere kufum- lara cekildi. Kunımlaşma süreci be- raberinde sürekliliği, kalıcılığı ge- ri rirken bir yandan da adı üstünde, bir takım bürokrarik sorunlar getirdi. Radikal feminizmin reddetriği hiye- rarşi. liderlik. işbölümü gibi kavram- larla mücadcle etmek. onlan dönüş- türmek zorlaştı." Devlet femınızmi- nin Türkiye'nin yeni bir pratiği ol- madığını. Osmanlı kadın hareketini de devlet femınizminin bastırdığını söyleyen Zihnioğlu. "Ancak onlar bizim kadar yaygın >e örgütlü değil- di. SessK kalmalan daha kotay otdu. Bizim ise sesstz kalmaya, bastinlma- ya pek niyetimiz yok." dedi. Türkıye'de 1980'lerde etkin olan kadın hareketini. "Kamuoyunun, kadınlarm ikincil konumları konu- sunda uyarma. bilinçlcndirme amacı taşıvan eylem *e gösterilere yönelik militan karakterü \e seçkinri'bir ha- reket" olarak tanımlayan İstanbul Ünnersıtesi Kadın Sorunlan Araş- tırma \e Uygulama Merkezi Başka- nı Prof.Dr. Necla .Arat'a göre bu ha- reketın içindeki kadınlar çok iyi eği- tim görmüş. yurtdışında yüksek li- sans \e doktora olanaklanndan ya- rarlanmış. orta gelir düzeyinin ol- dukça üstündeki kadınlardı. Avru- pa ve Amerika'nın çeşitli üni\ersite- lerinde izledikleri güçlü feminist akı- mdan etkılenen ve esınlenen bu kadınlann düşiincelerinin arka pla- nını bıçimlendiren ideoloji ise sosya- lizm y a da Marksızmdi. 80lı yıllann siyasal ortamı içinde bırincil ideolojilerine geçit bulun- mayan. içinde yeraldıklan ideolojik gruplarda da kadının pratikteki ıkıncil konumunu yaşayarak düş kınklığına uğrayan bu" kadınlar. Batılı ülkelerdekı kadın hareketini terminolojisi \e eylemleriyle Türki- ye'yeaktarmayaçalıştılar. "Ancak" diyor. Prof. Arat. "Cl- kede yüzde 38'i okuryazar olmayan \e de erkek egemen kültürii beninise- yip içselleştirmiş bir kadın kitlesi için bu seçkin grubun etkinlikleri yabancı anlaşılmaz, giderek reddedilmesi ge- reken düşünce ve eylemler olarak algılandı. Bu nedenle 80'Ierin kadın hareketi kitleselleşemedi. tabana vaMİamadı." Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerinden Melahat Togar: Ölümlerdenvesavaşlardannefretediyorum Melahat Togar, bugün çeviriler y apmay ı sürdürüyor. FtGEN ATALAV Sıkı bir Osmanlı terbiyesi alarak yetişmiş. Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerinden. Padişah Sultan Reşat'ı görüşü, çocukluk yillannda- ki ilk anılanndan. İzmir'ın kurtuluş günü Türk birliklerinin kente girişı- ni unutamıyor. Bu olay. ondaki bü- yük Atatürk sevgisinin başlangıcı olmuş. Şimdi ise ilerlemiş yaşına rağmen çalışmayı. tercümeler yap- mayı sürdürüyor. Sözünü ettiğimiz kişi, 8 Mart Ka- dınlar Günü için görüştüğümüz Melahat Togar. Togar. İstanbul'un eski ve soyiu bir ailesinin kızı olarak dünyaya gelir. Bolluk içinde büyür ve sıkı bir Osmanlı terbiyesi alır. Cevdet Paşa'nın baldızı olan ve Pa- şa'nm kızı gibi büyütülen büyükan- nesi, Togar'ı da ayru terbiyeyle bü- yütmeye çalışır. Birçok şey yasaktır. 5-6 yaşlanndayken cuma namazı- nı kılmak ıçın Dolmabahçe Sarayı'- ndan camiye giden Sultan Reşat'ı görüşü. ilk anılanndan biridir. To- gar, "Sultan Reşat sağa, sola sclam vererek yüriiyordu. Herkes, Padişa- hım çok y aşa' diye bağırıyordu. Bel- ki ben de bağırmışımdır" dıyor. Okul yaşamına e\'de başlayan Melahat Togar. şunlan anlatıyor: "Biz asil aile" çoeukları halkla te- mas etmezdik. İnas Numune Mek- tebi'nin son iki sınıfını okuyııp, ilko- kulu birirdikten sonra Robert Kolej'e gitmek istedim. Ama vaziyetimiz bo- zulduğu için koleje giremedim. Eğer Robert Kolej'e girseydim yaşamun başka türlü olacaktı.." Togar, ilkokulu bitirdikten sonra ailesiyle Izmir'e gider. İzmir'in işgal kuvvetlerinden geri alındığı yıldır. Türk birliklerinin kente gırdiği gün büyük amcasının kızıy la bir tepeden donanmayı seyrederler. Zafer akşa- mı geçit resmi yapılır. İzmir halkı. atıyla resmi geçite katıian birlik ko- mutanının elıne. çizmelerine sanlıp, ağlar. Askerler perişandır. Melahat Togar. bu görüntüden çok etkilen- diğini söyleyerck. "O gün ben yeni- den doğdum. O anda Osmanlı terbi- yesinden, öğretilerinden koptum. Atatürk 'e bağlandım" diy or. Öğrenimini İzmir Sultanisi'nde sürdürür Öğrenim yaşamına 'İzmir Sulta- nisi'nde (lise) devam eder. Ancak bi- rinci sınıfı bitirdikten sonra İstan- bul'a dönmelen gerekir. İstanbul Lisesfne kaydoiur. sekizınci sınıfa kadar burada öğrenim görür. O sı- ralar büyükannesıy le Emirgan'da bir köşkte yaşayan Togar. sabah ka- ranlığında evden çıkar. okula 'Şir- ket-i HajTİye' vapurlanyla gider. Togar, yaşam öyküsüne şöyle de- vam ediyor: "Çok güç oluyordu. Büyükannem vatılı bir okula nakledUmemi istedi. Sene ortasında böyle bir şeyin tnüm- kün olmadığı ama istersem öğretmen okuluna geçebileceğim söylendi. Böylece öğretmen okuluna geçtim. Bu arada cumhuriyet de ilan edilmiş. eğitim seferberliği başlatılmıştı. Ça- pa Öğretmen Okulu'nun cumhuriyet dönemindeki ilk mezunlarından bi- riydim. Son sınıftayken Milli Eğitim Bakanfndan her birimize özel mek- tııplar gehnişti. 'Anadolu'yu ışıklan- dıracaksınız' diyen bu mektuplar, bize büyük sorumluluk yüklüyordu. Kendimizi Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu'ndaki Feride gibi hissedi- yorduk." Togar. 1928 yılında, Avrupa'da eğitim için açılan sınava girer ve ka- zanır. Fransa'ya gitmek ıstediğı hal- de Almany a'dakı bir okula gönderi- lır. Almanya'ya gidışı. Togar'ı et- kileyen ikinci olaydır. Kendisine yatırım yapılmasının sorumluluğu- nu duyar, çok çalışır. Lıseyi bitirdik- ten sonra Berlin'de öğrenim yaşamı- na devam etmek ister. Ancak bu ıs- teği kabul edilmez ve iki yıl daha öğ- retmenlik eğitimi aldıktan sonra Türkiye'ye döner. Bu arada evlen- miştir. Haydarpaşa Lisesı'ne tayin olur. Kocası karşı çıkar "Kız mektebi is- te" der. Yıl 1937'dir. Haydarpaşa Lısesi Müdiirii Saffet Şar'a eider. "Kabilse beni kız mektebine \erin" diye istekte bulunur. Saffet Şar. To- gara "Ankarasizûıgençolduğunuzu bilıyor \e bilhassa erkek okuluna gönderiyor. Başarı sizin elinizde" di- ye yanıt venr. Amaç. erkek çocukla- nn kadınlara alışması, aynlığın kalkmasıdır. 6 yıl boyunca bu okul- da görev yapar. Melahat Togar. o yıllardan bugüne çok şeyin değişti- ğini söylüyor. ölümlerden. savaşlar- dan nefret ettığıni vurguluy or. "Ata- türk'e dil uzatılınca yüreğime sanki hançer sokuluyor" diyor ama gene de her şeye rağmen umutlu. Çünkü gençlere güveniyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear