25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 23 MART1994 ÇARŞAMBA Dior'un ölümü ile Boussac, Yves Saint Laurent'i yönetidliğe atadı. Artık 1500 kişilik bir imparatorluğun yöneticisiydi İlkdefîlesinin sonundaMeyenleraghyordu Evet, kral ölmüştü. Avustralya'dan, Florida'dan. Japonya'dan taziyemektuplan yağmaya devam ediyordu. Ama "deli" demişlerdi. ona "moda diktatörü" demiş. tann ile kıyaslamışlardı hatta. Ama artık Dioryoktu. Ne olacaktı bu koca imparatorluk?.. Neolacağını Dior'un Mali İşler Danışmanı Jacques Rouet açıkladı. Yıhn altı ayı iş gereği yurtdışında olan Rouet. Dior'un ölümü üzerine apar topar Arenue Montaigne'ye dönmüştü. Modaevının tüm sırlann]. tüm ağırlığını omuzlannda taşıyordu. Güvenilir bir adamdT. fşinde müsamaha nedir, bilmezdi. "Sıfırhata" idi sloganı. Ashnda 1947yıhnda,tesadüfen karşılaştığı arkadaşı Dior'u, Boussac'la tanıştıran da oydu. Dior'un ölümü ile Boussac onu yönetıciliğe atadı. Artık 1500 kişilik bir imparatorluğu o yönetecekti. 1957yılının 15 Kasımı'nda. Dior'un ölümünden üç gün sonra, Jacques Rouet bir basın toplantısı yapıp bundan bövle Dior Modaevi'nin tüm mödellerinden Yves Saint-Laurent'in sorumlu olacağını açıkiadı. İnanılmaz yetenek Dior, Montecatini'ye gitmeden önce Jacques Rouet ye, "Yves Saint-Laurent daha çok genç. Ama inanılmaz bir yeteneği var"demıştı. "son koleksivonumda modellerin 34 tanesi onun eseriydi. Bunu artık basına açıklamamn zamanı geldi..." Dior'un tahtına oturmakla inanılmaz bırsorumluluk altına gjrivordu Yves Saint-Laurent. Ama şaşırmışdeğildi. Annesine vazdığı mektupta: "Neler hissettiğimi sana anlatamam" dıyordu. "acı, kaygı. hevecan, sevinç, hepsi bir arada..." Hem gururlanıyor hem de başaramamanın korkusunu duyuyordu. Elinden geleni yapacaktı. Avın 15'ınde kimsenin tanımadığı Yves Y.ves Saint-Laurent gazetecilerden köşe bucak kaçıyor, herkesten bir saat sonra, yandaki bir kapıdan gizlice çıkıyordu. Çalışmalar doludizgin sürüyordu. Her şeyden önce, butiğin dekorasyon çalışmalan vardı. Saint-Laurent bir gün sonra ünün doruğundavdı. Omuzlannda iki mılyar franklık bircıronun ağırlığını taşıvordu. Tüm gazeteler haberi iri puntolarla verdiler. Yves Saint-Laurent gazetecilerden köşe bucak kaçıyor. herkesten bir saat sonra. yandaki bir kapıdan gizlice çıkıyordu. Çalışmalar doludizgin sürüyordu. Her şeyden önce. heryıl olduğu gibı butiğin dekorasvon çalışmalan vardı. Yılbaşı kı> afetleri de bir hafta sonra sunulacaktı. Bu arada Avustralva'va gıdecek koleksijonuseçmevevardımedivor. 1958 bahan ıçın gerekli kumaş ve aksesuvarlarla ilaileniyordu. Yves birkaçgün sonra Oran'a uçtu. Her koleksiyondan 15 gün önce oraya gitmevi adet etmişti. Koleksiyonlariçın gerekli krokilen orada hazırlıyordu her 2aman. Havaalanında birgazetecı kalabalığı karşıladı onu. Ama Yves konuşmadı. "Söv leyecek bir şeyim yok!" dedı yalnızca. Evde hiçbir şe> değışmemiştı. Empire stili odası. ortalıkta 'Vol de Nvit' kokusu. vazolarda 'zinnia'lar. Angela'nın nefis kurabiveleri... Annesı basında onun hakkında çıkan yaalann tümünü kesip kocaman mavi defterine yapıştırmıştı. Oranlılar iftihar ediyorlardı Yves'le. Aralık başında valizi krokilerledolu Paris'edöndü. Kimseelpençedivan durmadı modaevinde. çalışanlaronu ne seviyor ne de nefret edi> orlardı. Zor sınav Yves Saint-Laurent Mösyö Dior'un *seçtiği' idi. o kadar. Patron seçtiğine ^ göre de elbette bir bildiği vardı. Modeller hemen dağıtıldı. Birinciler, ikincıler.ışciler... Kalıplar.provalar... An gibi çalışıyordu herkes. Geriye sayım başlamıştı. Kesiliyor. di- kiliyor, provgnın biri bitip biri başlıyordu. Mankenlerprova odasında bekleşiyorlardı. Ne yapacaktı Yves Saint-Laurent''.. İşin içinden çıkabilecek miydi?.. Herkes bu sorunun cevabını merak ediyordu. Bucevap Dior Modaevi'nin kaderini çı- zecektı çünkü. Nihayet beklenen gün geldi. 30 Ocak 1958. Saat 10'a beş vardı. On yıl boyun- ca Dior'un zaferlerinesahne olan salon- larda iğne atılsa, yere düşmezdi. Dün- yanın dört bir köşesinden gelen alıcılar. gazeteciler. milvardereşleri. yıldızlar... Her tarafta Dior'un uğurçiçeği müge- Yves Saint Laurent, ilk defîlesinin ardından. kendisini selamlayanlara gülümsüyor. Dior'dan mügelerle süslü bir elbise. Yıl 1957. Yves Saint Laurent, tekdüzelikten kurtulmak için zaman zaman toplumu sarsmak gerektiğini söyler. ler... Avnalann kenannı çevreliv orlardı binlerce. Defileve son gelen konuklar Bernard Buffet ile Pierre Berge oldu. Ömründedefilevegitmiş değildi Berge Şimdi de tanımadığı genç bir adamın defilesindevdı ışte. Ve ilk modeller çıkmaya başladı... "Ha- vaalanı", "Air France", "Alma"... Tay- yörler. elbıseler, tuvaletler... Yves Saint-Laurent kapının arkasına gizlenmiş defilevı ızliyordu. Elbisenin yakasına küçük' bir müge dalı iliştirmış- ti.'Bravo'lar. alkışlaröncevavaştan başladı. Sonra gitgıdeartaraksürdü. Onotuzdaisebırfırtınavdı... Defilenın sonunda ağlaşanlar v ardı. Yırmılı\ıllardanesinlenen"trapez" modası, Pans'i fethetmışti. Sade. genç. taptaze veni bir çızgiydi bu. Defılenin ikinci bölümündegeleneksel Dıorşıklığı. Diorhavası vardı. Defıle- nin en çok alkışlanan modellerinden biri. geeeson dakikadayetişmişti. Defi- legecesi krokisiniçizmişti Yves. Sa- bahın üçünde kalıbı çıkmış ve defıleye yetişmişti işte... İlk gülüumseme Son model gclınlik çıktığında Yves Sa- int-Laurent vorgunluktanve heyecan- dan bıtkindi artık. Balkona çıktı. So- kakta kendisini alkışlavanlara gülümse- verek selam verdi. İlk kez gülümsüyor- du. Televizv on kameralan çalışıyor. ünlü fotoğrafçılar objektifleri ile bu anı ölümsüzleştiriyorlardı. Salon birsavaşalanıgibiydi. İskemleler devrilmişti. Herkes Yves Saint-Lau- rent'e sanlmak. onu kutlamak istiyor- du. '•Olağanüstü.'..", "İnanılmaz!.." çığlıklan arasında ağ- layarak onun boynuna sanlıyor, yüzü- nü gözünü öpücüklere boğuyorlardı. Nelerden sonra, nihayet v alnız kaldığında, "Çok yorgunum"dedi. "gı- dip yatacağun!.." Geceyansı çok önemlı bir Amenkalı müşten hala model seçiyordu. Akşamüstü Oran'da Lucienne oğlun- dan bir telgraf aldı: "Çılgın bir siikse!.. Stop olağanüstü!.. Stop öpücükler Yves." Ailesınin defıle için Paris'egelmesini is- tememişti Yves Saint-Laurent. Paris basını Yves'ealkış tuluyordu. Marcel Boussac genç modacıva güvendiğine, tahtı ona teslim ettiğine pişman değıldı. Bir zamanlar Dior'a da böv le güv en- mişti. Tebrik telgrafları Tebrik telgraflan _\ ağı.vordudört bir yandan. HeraldTnbune'de Eugenia Sheppard: "Dior'da bundan giizel bir koleksivon görmedim" diye yazı>ordu. "Masaİ gibi bir şeydi bu!.." Yv es Saint Laurent modanın biraz da çalkantılı bir döneminde kral oldu. Moda gerçekten tehlikeli birdönemeçtemivdı vazıldığı gibi?.. Pratik.kullanışlıgiyimedoğrubirkayış vardı son yıllarda. Mantargibibutikler türemeye başlamıştı. Jacques Heim, Nina Ricei, Jean Desses. Maggy RoufT. Jacques Griffe, Madelei- ne de Rauch kervana katılanlar arası- ndavdı. Modanın genç kurtlan, Amerikanvari bir bakışı yeğliyorlardı. Şu Venedikli hırslı Pierre Cardin, Dior'un eski ma- kastan 70 işçili bir modaevi açmıştı. 34yaşındaki Guy Laroche 50 işçi ile üçüncü koleksiyonunu sunuyordu. Desses'de bir zamanlar modelist oiarak çalışan Laroche hazırgiyime kolayca u>abilecek. büyük miktarlarda üretile- bilecek pratık, genç, canlı modelleri ile Amerikalılan büyülüyordu. Gazeteler Dior'un ölümünden sonra ki- min lider olacağı sorusuna cevap anyorlardı. Yeni bir dünyaya doğru Modada bir sayfa kapanıyor, bir başka sayfa açılıyordu. Hiçbir şey eskisi gibi değildi artık. Yeni bir sayfa. yeni bir dünya, tüm olanaklan, tüm tehlikeleri, tüm çekicilığı ile başlıvordu. Bunu görüvordu Yves Saınt-Laurent. Düşlerini. umutlannı başıboş. doludiz- gin bırakıvordugeceleri... Belkı "Merhaba Hüzün"ün kahra- manıydıdüşledıği. Bırçocukkadın.Za- lım, aşık. umursamaz... Brigitte Bardot umurundadeğildi. Ne tanımayahevesi vardı nedegiydirme- ve... Ama dünya Brigitte'ın ayaklan- nda>dı. Tüm dergilerde kapak. Oda başkaydı. "VeTanrı Kadını Yarattı!.." ile ne sük- seydı o!.. Hiçbir Fransızfilmi ogünede- ğın Amerika'da böyle bır sükse yap- mamıştı. Ama yırminci asnn Hav\ ası Yves Saint-Laurent'e bır şey demıyor- du. O göğüslerle nasıl girecekti Yves'in o düpedüzkesimli.çocuksuelbiseleriiçi- ne?.. Yves Saınt-Laurent öncü bin değildi ashnda. Herzamanlacivertvadakoyu grı elbıseler gıver. göze çarpmayan kra- vatlar takardı. c\şS ocuğa benzeyen btf 21 yaşındaki genç adam gözlüklerinin arkasından ürkek, çekingen bakıyordu. Sükseli bir modacıdan çok, ailesinin ödüllendirmek için ünlü bir restorana getirdiği kolej öğrencisine benziyordu. Ama ne kadar dikkati çekmek ıstemese debirşeylerdeğişmiştı. Ünlüydü artık. ChampsEI>sses"tesinemakuvruğunda beklerken hav ranlan çev resıni sanyor, imzaistiyorlardı ondan. Birrestoran- dan içen girdiğı zaman onu tanıv ıp fısı- ldaşıvorlardı. Bir>ıldızgibi mektup vağmuruna tutuluvordu. Kıbarmek- tuplar alıvordu. çılgın mektuplar. nasi- hatler... "Paris'in iki mahzun çocuğu vardı. Fran- çoise Sagan ve Bernard Buffet. Şimdi on- lara bir küçük kardeş katıldı: V ves Saint- Laurent" diye yazıv ordu gazeteler. Gü- nün konusu bu üçlüydü. Defıleden ıkı gün sonra basının "Küçük Prens" adını verdiği genç modacı. şefleri ile Maxim's'e "Trapez"ın başansını kutlamayagelı\ordu. Yanında kalbu- rüstüvardımcılan vardı. Kumaşlann perisi Ravmonde Zehnacker. satış perisi Suzanne Luiing. teknık ışler pensı Marguerite Carre ile > öneticı Jacques Ronet v e reklam ışleri sorumlusu Jean-C laude Donati de on- larla beraberdi. Çocuğa benze>en bu 21 > aşındaki genç adam gözlüklerinin arkasından ürkek. çekingen bakıyordu. Sükseli bır mo- dacıdan çok. ailesinin ödüllendirmek için ünlü bır restorana getirdiği kolej öğ- rencisine benziyordu. Çevresındeki bu kadınlann bakışlannda hiç sahip olamadıklan ço- cuklanna bakar gibi şefkatli bir ifade vardı. Parası on mislı artmıştı. Ama derli top- lu. aklı başında bır genç vaşantısınısür- dürüyordu hala. Dekorasyonunu biz- zat yaptığı yeni bır eve taşınmıştı. Her sabah 7'de kalkıyor. 9.30'da işbaşı vapıvordu. Akşamın sekızinde. doku- zundaatölyede. modellerleişi bitince, butiğe inıp orav ı düzene koyuv or. deko- rasvonu ile ilgjîenıyordu. Öğİe>emeklenni stüdyodayiyordu. Bir ızgara. salata, meyve. İçki ve sigara iç- miyordu. Akşamlan ayakta bir sandviç atıştınyordu. Bazı gecelerdevemeklerini restoranlar- da viyor. arkadaşlan ile sinemalara. ti- jatrolaragidiyordu. İşte bu sıralarda gırdi Pierre Berge >a- şantısına. Modava pekdeönem verme- ven bu adam. Bernard BufTet'in işlerini idare ediyordu o sıralarda. Aşk. ihtiras, dostluk. nefret!.. Gün gele- cek tüm bu duygulan Berge ile yaşaya- caktı Yves Saint-Laurent... Yarın:Tehlikeli ilişkiler (CjHer hakkı C umhuriv et'e aittir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear