22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MART1994 ÇARŞAMBA 14 DIZIYAZI Adnan Menderes Demokrat Parti grubunda milletvekillerine ne kadargüçlü olduklarını söylüyor... Siz isterseniz hilafetibilegetirebüirsiniz T A Mayıs 1950, Mende- m Xi res seçimleri kazana- I k l r ak başbakan oluyor. -^- I Said-i Nursi, cumhur- başkanı olan Celal Bayar'a şu telgrafı çekiyordu: "Zatınızı tebrik ederiz. Ce- nab-ı hak sizi İslamiyet, vatan ve millet hizmetinde mmaffak eylesin. Nur tale- belerinden >e onlann namına Said Nursi." 29 Mayıs 1950, Menderes, hükü- met programında Atatürk devrimle- rini "Millete mal olmuş ve mal olma- mış devrimler" olarak ikiye ayırdı. 16 Haziran 1950, DP milletvekılle- nnden Ahmet Gürkan ve İsmail Ber- kok tarafından teklif edilen ve "TCK'- nın Arapça ezan okunmasını yasakla- yan 526. maddesini değiştiren kanun" teklifı kabul edildi. 1950, ezanın Arapça okunmasına dair acele tel emri. Amaç, ramazan ayına yetiştirmek... Sadece Kıbns Müftüsü Dânâ Efemh' ezanı Türkçe okumaya bağlı kaldı. Ezanın Arapça okunmasına belki de en çok Said-i Nursi sevindi. Demokrat Parti millet- vekilleri ve yöneticileriyle gerek doğ- rudan. gere'kse talebeleri aracılığıyla kurduğu ılışkilerde, DP'ülere "Din- dar ve dine hürmetkâr demokratlar", "Hürriyetperver dindar demokratlar", "Dindar ahrarlar'1 ' diye hitap ediyor- du. Talebelerine yazdığı mektuplarda DP'lilerin "demokrat ve hürriyetper- ver" oluşlanndansözediyor."Demok- ratlann milleti memnun ve minnettar etmek için bütün kuvvetleriyle ezan meselesi gibi şeair-i İslamiyeyi ihya et- melerinin elzem olduğunu" (Emirdağ Lahikası 2, s.24) belirtiyordu. Ekim 1950, lsteğe bağlı din dersi tersine çevrildi. Veliler, din dersi iste- mediklerine dair dilekçe vermek zo- runda bırakıldı. 27 Şubat 1951, Ticaniler Kırşehir'- de (Cumhuriyet tarihinde ilk Atatürk büstünü parçaladılar. I1 Mart 1951, DP Konya il kongre- sinde kimi delegeler Arapça yazıya dönülmesini ve yeniden fes. çarşaf gi- yilmesini istediler. Atatürk'e saldınya engel 25 Temmuz 1951, gericiliğin yük- selmesi ve Ticanilerin Atatürk hey- kellerine saldırmalannın artması üze- rine, DP'liler 5816 sayılı Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Hakkında Kanun'u çıkardılar. Günümüzde ge- riciler ve şeriatçılar. "Kanunla koru- yorlar" diye demokratik ve laik ke- simleri suçluyorlar ama, hedef tahta- sına koyduklan yasayı Türkiye Cum- huriyeti'nin en gerici yönetimlerinden birinin koyduğunu her nasılsa unut- turmaya çalışıyorlar. 1951, 7 imam hatip okulu öğretime açıldı. 25 Temmuz 1951. Ticanilerin liden Kemal Pilavoğlu, 15 yıl ağır hapse mahkûm oldu. Bunun üzerine tari- kat. ana caddelerde, mahkeme salon- lannda tekbir getirme, tarikat bildiri- leri dağıtma, Atatürk heykellerini kırma faaliyetlerini durdurdu. • 27 Ağustos 1951, kurucular adına Cevat Rıfat Atılhan'ın savcılığa verdi- ği dilekçeyle İslam Demokrat Partisi kuruldu. Parti tüzüğünün birinci maddesinde. "Partinin kutsi prensip ve akideleri ve milletin mukaddesatına olan bağlılığın her türlü müdahaleden korunacağı". üçüncü maddesinde ıse "Milletin arzu ve temayüllerine uyma- yan umde ve prensiplerin kaldınîaca- ğı" yer aldı. Vatan gazetesi başyazan Ahmet Emin Yalman tarafından İngi- lizee olarak yazılan "Turkey in my time" adlı kitabın 250. ve 25 İ. sayfa- lannda İslam Demokrat Partisi ve kurucusu Atılhan hakkında şu bilgi- ler yer aldı: "Bu gnıp, Kudüs Müftüsü Aj Amin el Husseini ile yakın işbirliği yapan sabık Nazi ajanı olan Cevat Rıfat Atı- Dinci çevrelere tavizler vererek iktidara gelen Demokrat Parti lideri Adnan Menderes bir gezide halkı selamlarken. S.aid-i Nursi, 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Partiyi, &-•: cumhurbaşkanı olan Celal Bayar'a telgraf çel'erek kutluyor: 'Zatınızı tebrik ederiz. Cenab-ı hak sizi İslamiyet, vatan ve millet hizmetinde muvaffak eylesin. Nur talebelerinden ve onlann namına Said Nursi.' • ğını bildirdi. Ingiltere'nin 28 Ağustos 1955 tarihli çağnsı üzerine Türkiye- İngiltere-Yunanistan dışişleri bakan- lan Londra'da bir araya geldiler. Üçlü konferans açılırken, sanki bir düğmeye basılmışçasına İstanbul, Ankara ve İzmir'de 6-7 Eylül olaylan başhyordu. 6-7 Eylül olaylannın gö- rünürdeki başlangıcı, 6 Eylül akşamı- na doğru, Kıbns Türk'tür Cemiyeti'- nin Taksim alanında düzenlediği açık hava toplantısjdır. Toplantıda, "Yu- nanulann Atatürk'ün Selanik'te doğ- duğu evi bombaladıklan" haberi or- talığı kaplıyor. Sonuç korkunç. Iki günde üç ölü, 30 yaralı. 73 kilise, bir havra, sekiz ayazma, iki manastır. 3584"ü Rumlara ait olmak üzere 5538 gayrimenkul tahrip ve yağma edile- rek yakılıp yıkıhyor. Saldırganlann sloganlan yine aynıdır: "Allah İçin Savaşa", "Kürtlere Ölöm", "Müslü- man Türkiye"... 29 Kasım 1955, DP Meclis Grubu toplantısında Menderes konuşuyor "Siz öylesine güçlüsünüz ki, şu anda is- terseniz anayasayı bile değiştirebilir, hilafeti bile geri getirebilirsiniz." 25 Mayıs 1956, Afyon Ağırceza Mahkemesi, Nur risalelerinde hiçbir suç unsuru bulunmadığı yolunda ka- rar verince, dört ilde birden tüm risa- leler basüdı. Mitinge gelmeyen münafık 7 Haziran 1957, DP'liler. 54 seçim- lerinden hemen önce "Demokrat Par- ti'nin yarın yapacağı mitinge katıl- mayacak olanlar ve muhalif partilerin üyeleri münafıktırlar" diye vaaz ve- ren Ödemiş vaizi Fevzi Boyar'ın aldığı 10 ay hapis cezasının kaldınlması için TBMM'ye teklifte bulundular ve bu teklif genel kurulda göruşüldü. 19 Ekim 1958, Başbakan Adnan Menderes. Emirdağ ilçesini ziyaret et- ti. Said Nursi Emirdağ'da yaşıyordu. Nurcular Menderes'i, hilafet ve salta- natı temsil eden iki tuğrah yeşil bay- rak açarak karşıJadılar. Said Nursi bu olaydan sonra ülke içindeki gezilerine başladı. 1958, ortaokullara da isteğe bağlı din dersi taruşmalan başladı. Bütün muhalefete karşın. hükümet ortaokul 1 ve 2. sınıflara isteğe bağb din dersi konmasına ilişkin bir karar çıkardı. 2 Mart 1959, Menderes'in mason müsteşan Ahmet Salih Konır, Eyüp Sultan Camisi'nin avlusunda büyük bir iftar yemeği verdi. Korur'un imza- sıyla davetlilere gönderilen iftar çağn- lan. 12 Mart 1959 değil. 2 Ramazan 1378 tarihini taşıyordu. 1959, İstan- bul'da Yüksek İlahiyat Enstitüsü ku- ruldu. 16 Eylül 1959, Süleymancılar tari- katının kurucusu ve lideri Süleyman > Hilmi Tunahan, şeker hastalıgından öldü. Müritleri onu Fatih Camii'ne gömecekken. dönemin İçişleri Baka- •***«-m Namık Gedik'in emriyle cenaze Karacaahmet Mezarlığı'na götürül- dü ve polis nezaretinde bir çukura gö- müldü. 1959 Ekim, DP Konya Mil- letvekili Fahri Ağaoğlu, İslam dininin resmen devlet dini olarak tanınması için yasa önerisi verdi. Öneri TBMM'de görüşülmedi. Ihan adında mütekait bir yüzbaşı tarafı- ndan sevk ve idare edilmekteydi." 3 Mart 1952'de, İslam Demokrat Partisi kapatıldı. 16 Haziran 1952,431 sayılı yasa değiştirilerek Osmanh hane- dadından olan kadınlann Türkiye"ye gelmesine izin verildi. 22 Kasım 1952. Bir süredir gericiliği yeren yazılar ya- zan Vatan gazetesi başyazan Ahmet Emin Yalman, Malatya'da yapılan sui- kastta ölümden döndü. 1952 Kasım, DP milletvekili Hasan Fehmi l staoğlu, Samsun'da yayımla- nan Zafer gazetesinde. "Atatürk de kim oluyormuş? Tiirk milleti Atatürk dev- rimlerine borçlu sayılamaz" diye bir yazı yazdı. Cumhuriyet'te Nadir Nadi tepki gösterdi ve mahkemelik oldular. Mahkeme. "Atatürk'e haka- ret edene hakaret etmek hakaret sayıl- maz" eöriışünü belırtü. 9 Haziran 1953. Milli Eğitim Ba- kanlığı Müfettişi Ziya Karamuk, Mı- şır'ın başkenti Kahire'deki El Ezher Cniversitesi ile ilgili incelemelerini 2201 sayılı rapor olarak bakanlığa verdi. Raporda, El Ezher Üniversi- tesi'nde nasıl Türk düşmanlığı yapıl- dığı, dinin Arap milliyetçiliği için nasıl kullanıldığını belgeleriyle kanıt- lamışü. Karamuk'un raporu hasıraltı edildi. 6-7 Eylül 1955 olaylan: EOKA, 1 Nisan 1953'ten itibaren Kıbns'ta yo- ğun baskınlara girişti. Önce İngilizle- re karşı yürütülen operasyonlar çok geçmeden adadaki Türklere yöneli- yordu. Kanlı olaylann bir çığ gibi bü- yüyüp dayarulmaz hal alması üzerine IngiİLZler 30 Haziran 1955'te Türkiye ve Yunanistan"ı bir konferansa çağınyor ancak sonuç ahnamıyordu. Türkiye, 23 Ağustos 1955'te İngil- tere'ye bir nota vererek Kıbns'taki Türklere karşı hareketsiz kalmayaca- 6-7 eylül vahsetinin tanıklarından Hicri Tan anlatıyor İstense olaylardurdurulabilirdı6 7 Eylül olaylannın tanıklanndan fılmci Hicri Tan, mahkemede verdiği ifadesinde olaylar sırasındaki vahşet ve yağmayı şöyle anlatıyordu:"'Dünyaya şimdiye kadar birçok dınler gelıp gecmıştır. Bu gün de bir çok dinler mevcuttur. Bu dinlere göre Cenabıhak gözle görülmez ama, onun mevcudı- yetinden de kimse şüpheedemez. Ben de 6 7 Eylül'ün bir ter- tip eseri olduğunu böyle biliyorum. O tarihte bizim altımızda Miami Bar vardı. Öakşarn saatinde burada gürültü koptu. Bir sürü gruplar önümüzden gelip geçti. Beş dakika sonra başlannda bayrağa sanb bir kız bulunan başka bir grup da geçti. Arkalanndan çapulcular geçtiler. Ben bir şey anlayamadım oianlardan. Af buyurun, pijama üzerine bir pardesü giyip caddeye çıktım. Köşeye bir tramvay sıkıştınlmışu. Dükkanlar yıkılıyordu. Sakızağacı'na doğru yürüdüm. Orada radyo işleri yapan Yani admda fakir bir arkadaşın dükkanı vardı. Yani korku- dan titriyordu. Ogün îstanbul'da tanıdığım Anadolu'dan gelmiş bir sinemacı arkadaşı onun dükkanı önünde bıraktım. O dükkarun önünde dururken nümajişcilere mani olmuş. Bu hadise de gösteriy or ki bir insanın bile bir dükkanı tahripten kurtarması mümkün oluyordu. Demek zabıta istese imiş ha- diseleri durdurabılirmiş. Yine o tarihte Ağacamiinde nöbet bekleyen birpolis vardı. Aşağıdan gelen bir çapulcu grubu ellerinde taşıdıklan kürkleri y yırtamadıklan için oradaki polisten bıçak istediler. Polis bıçağını vermedı. K.ürkü kendı yırttı Sonra daha yukan gittim. Hüsnütabiat lokantası yanından kıvnlınca oradaki kilisenin yanmakta olduğunu gördüm. Kilisenin is- mini bilmiyorum. İbadet yeri yanıyordu. Polis buna engel olmuyordu. Ben polisin birine, burası dini bir yerdır.dedim. Polis.bize emir yok. dedi. Biz yalruz cana kıyılmasını önlemek için emir aldık.yakıp yıİcmaya kanşmı- yoruz.dedi. Ben buna karşı, ya yangın başka yere de sirayet ederse, dedim. Yok. sokak içinde itfaiye var, dedi. Nitekim yangın başka yere sirayet etmedi. Kilise yandıktan sonra söndü..." (6 7 Eylül Olaylan, M. Hulusi Dosdoğru. Bağlam Y. s.233) Said-i Nursi'nin ölümti 1960. Said-i Nursi'nin doğu illeri- nin valilerine gönderdiği mektup CHP'liler tarafından kamuoyuna açı- klandı: "Doğu bölgesinde komünistliği 60 bin Nursinin sayesinde önlemekte- yün. 30 yıldan beri siyasetle uğraş- madım. Bu 60 bin öğrencinin içinde bir iki ahlaksız da çıkabüir. Bu yüzden bölgenizde Risale-i Nur'lar topiattın- lmamalıdır. Nasıl ki Arapça ezan okutturduk ve bu sayede Nİüslüman- ları DP cephesinde topladığımız bilin- mektedir. Şimdi de dağıttığımız bu 'Risale-i Nurlarla, komünizmle ve masonlukla savaşacağız. Müslüman demokratlann gösterecekleri yardıma inanıyorum. Bundan ötürü birkaç defa Ankara'ya gittim, Müslüman \ekiller- le göriiştüm. Bilhassa Sayın Adnan Bey ve Tevfik İleri ve Sayın Namık Gedik'ten bu sonucu çıkardım. Said-i Nursi." 23 Mart 1960, Said Nursi Urfa'da öldü. Hastalığına karşın uzun bir oto- mobil yolculuğundan sonra 21 Mart 1960'ta Urfa'ya gelen Nursi'nin cena- zesinde yüksek mülki erkan hazır bu- lundu. Cenaze. Halilürrahman Ca- mii'ne defnedildi. 12 Temmuz 1960. 27 Mayısçı askerler, yanlanna karde- şi Abdülmecit Ünlükul'u da alarak Said Nursi'nin naaşını Halilürrah- man Camii'nden alıp askeri bir uçak- la Isparta'ya götürdüler. O gün bu gündür Nuni'nin mezan buluna- madı. Vann:Hak yol islam yazacağız ' Atatürk'e yapılan saldırıları kınıyoruz 9 Haber Merkezi- UIu önder Atatürk'e ve O'nun ilkelerine vönelik saldınlara tepkiler, yurt çapında sürüyor. istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fa- kültesi öğretim üyesi ve yardımalan da gazetemize gönderdikleri faks mesajlannda "devletimizin ku- rucusu, eşsiz önder Atatürk için son günlerde yoğun- laşan gerçek dışı, Türklük ve insanlık onurunu zede- leyici, düzcysiz ithamlan üzüntii ve nefretle karşı- ladıklanm" vurguladılar. Cerrahpaşa Tıp Fakülte- si öğretim üyesi ve yardımcılannın faks mesajlan- ndan okunabilenlerin imzalan şöyle: Prof. Dr. Kenan Aktan. Prof. Dr. Hürol İnsel. Prof. Dr. Yıunaz Karaözbek. Prof. Dr. Ali Haydar Taşpınar. Op. Dr. Metin Ejtem, Doç. Dr. Osman Tortum, Op. Dr. Nihat Yavuz, Dr. Aytekin Erdağ, Doç. Dr. İsmet Ağdemir. Prof. Dr. Ateş Özyeğin. Dr. Haluk Genç, Doç. Dr. Hasan Kalafat, Prof. Dr Kemal Alemdaroğlu. Prof. Dr. İ. Yıldınm, Prof. Dr. Osman Fanık Soyöz, Prof Dr. Cenk Ünal, Dr. Doğan Büyük, Prof. Dr. Naım Kır, Doç. Dr. Asiye Peret. Doç. Dr. Bayranı Kayabaş. Prof. Dr. Daver Yeker. Prof. Dr. Feridun Şun, Op. Dr. Tdrgut Ipek, Dr. Ali Ley, Dr. Pervin Busekurt, Mustafa Akman, Mehmet Paşaoğlu, Yrd. Doç Dr. Yahm Dikmen. Doç. Dr. Şengülen Dervişoğlu, Dr. Mehrnet Eliçevik, Dr. Perihan V oho, Doç. Dr. • İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve yardımcılan. gazetemize gönderdikleri faks mesajlannda "devletimizin kurucusu, eşsiz önder Atatürk için son günlerde yoğunlaşan gerçek dışı, Türklük ve insanlık onurunu zedeleyici, düzeysiz ithamlan üzüntü ve nefretle karşıladıklannı" vurguladılar. Şival Soy, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Özgün, Doç. Dr. Cihan Uras. Dr. Ali Süreyya Kurtaran, Dr. Okta> Demirkıran. Dr. Bülent Çetinel, Dr. Özlem Ataoğ- lu. Tank Akçal, Güner Kava. Emre Eren, Ergun Erdoğan. Doç. Dr. Ceyhun Öcal, Dr. Serap Akral. Dr. Lale Yüce, Doç. Dr Erkin Eyüboğlu, N. Meh- met Göyüş, Doç. Dr. Mustafa taşkın, Uzm. Dr. Berat Apaydın, Opr. Dr. Kürşat Bozkurt, Prof. Dr. Cengiz Kuday, Doç. Dr. Nejat Çıplak, Yrd. Doç. Dr. Ziya Akar. Yrd. Doç. Dr. Bülent Canbaz, Dr. Ali Kafadar, Dr. Erkan Gülgen, Dr. Fatma Özlen, Dr. Murat Hancı, Dr. İlyas Tandoğan. Dr. Ceyhan Özbek, Dr. Erdal Öz. Dr. Ercan Türeci, Prof Dr. Mois Bahar, Dr. Ersan Akgün, Doç. Dr. Tuncay Centel. Doç. Dr. MıAarrem Babacan, Doç. Dr. Rıfat Elginer, Doç. Dr. Murat Hız, Doç. Dr. Işık Akgün. Op. Dr. Onder Aydıngöz Prof. Dr. Refık Tezcan. Dr. Nejat Güney, Dr. Hüsnü Özek. Dr. Cengiz Y ağmur, Dr. Nazım Korkmaz, Dr. Y&lçın Oran. Doç. Dr. Ahmet Gökçel. Prof. Dr. Nihat Şe- hirlioğlu, Doç. Dr. Özgür Enver, Doç. Dr. Salih Çanakçıoğlu. Doç. Dr. Asım Kaylaz,..Doç. Dr. Irfan Devranoğlu. Psk. Dr. Hayrünisa Özek, Yrd. Doç. Dr.Ferhan Oz, Ali Çelik, Prof. Dr Serap Er- dinç, Prof. Dr. Tanju Be>ir. Prof. Dr. Seyhan Çeli- koğlu. Prof. Dr. Süheyla Serdengeçti, Prof. Dr. Ka- mil Serdengşçti, Prof. Dr. Çetin Demiroğlu, Prof. Dr. Kemal Oner, Prof. Dr. Sabriye Durusöz, Yrd. Doç. Dr. Teoman Soysal, Doç. Dr. Sevran Ocakh, Doç. Dr. Adnan Yajova, Doç. Dr. Murat Tuncel, Doç. Dr. Mücahit Özyazar, Prof. Dr. Sadri Gün- doğdu. Prof. Dr. Esin Öztürk. Doç. Dr. Abdullah Sovyun. Doç. Dr. Hakan Şentürk. Prof. Dr. Uğur Derman, Prof. Dr. Jbrahinı Yurdakul, Prof Dr. Hasan Yazıcı. Prof. Dr.Ergun Oktay, Prof. Dr. İsmail Dinç, Prof. Dr. Yıldınm Aktuğlu, Prof. Dr. Tuncer Karayel. Doç. Dr. Ziya Gülbaran. Prof. Dr. Gülten Akkuğlu, Prof. Dr Busen Ülkü, Prof. Dr. Nuran Akman, Prof. Dr. Burhan Ferhanoğlu, Prof. Dr. Hüsniye Yüksel, Dr. Perihan Ak, Prof. Dr. Evin Büyükünal. Prof. Dr. Yddız Avdın, Prof. Dr. Türkan D. Akıncı, Prof. Dr. Fahri Üçer, Cev- det Şanioğlu, Doç. Dr. Kıbç Aydınlı. Doç. Dr. Fuat Demirkıran. Feridun Ake. Doç. Dr. Umur Çolgar, Doç. Dr. Tülay trez. Doç. Dr. Veli Yahya, Prof. Dr. Haluk Işdoğlu. Dr. Hasan Mirsa, Dr. Ayla Öcal Safoğlu, Dr. Mine Ozmen, Dr. Sezai Haliye- oğlu, Dr. Turan Ertan, Psk. MeUha Karayay. Psk. Funda Akçaoğlu. Psk. Serpil Bayçora, Psk. Filiz Nejad, Dr. Gökhan önal, Dr. Güneş Ertürk, Doç. Dr. Cem Mat, Doç. Dr. Oya Oğuz, Dr. Ece Muüu, Dr. Ethem Mercan, Prof. Dr. Oktay Çokyüksel. Doç. Dr. Füruzan Numan, Doç. Dr. Kaya Kema- loğlu, Doç. Dr. Gündüz Öğüt, Doç. Dr. Uğur Kor- man. Prof. Dr. Ayça Alda. Dr. Rıfat Yücel. Dr. Ni- lüfer Esen, Dr. Nuran Toktamış De>iyeli. Doç. Dr. Halil Tınaz, Yrd. Doç. Dr. Nermin Karaturan, Arş. Gör. Handan Tuncer, Arş. Gör. Semra Özdemir, Arş. Gör. İbrahim Güner, Doç. Dr. Emel Ulakoğ- lu, Doç. Dr. Can Akyplcu, Doç. Dr. Gülderen Şa- hin, Prof. Dr. Sinan Onan, Doç. Dr. Gökhan Ak- kan. Doç. Dr. Seral Şener. Doç. Dr. Aydın Barlas, Doç. Dr. Okan Yıllar. Doç. Dr. Bora Barutçu, Prof. Dr. Esat Eşkazan. POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL uvi SedasD...Bebo'yu tanıdığımda, tünelin üst başındaki pasajda, sol tarafta fotoğrafçılık ederdi. Kaymakamlık, belediye, karakol, evlendirme dairesi bu bölgedeydi. Bunlar her işlem için bir resim isterlerdi. Üç ayaklı, dededen kalma makinede "vesikalık" resim çekerdi. Aile fotoğrafları, askerlik hatıraları, sofrada kadeh kaldırırken çekilen re- simler bu makineden çıkardı. Artık bu gibi işler için renk- li fotoğraflar icat edildikten sonra üç ayaklı makinenin pabucu dama atıldı. Ama gene de pasajın bir ucunda alı- cı kuş gibi nasibini beklerdi. Tanıdık olsun olmasın, herkes onu "Bebo" diye çağı- rırdı. Bebo aşağı, Bebo yukarı... Oysa Yertvard Erse- merci diye Osmanlı Ermenilerine yaraşan bir adı vardı. Belki Ersemerci'nin sonunda bir 'yan' da vardı, Erse- merciyan da derlerdi. içkiyi severdi. Şekeri çıkıncaya kadar içkiye sabahtan başlardı. Bir büyük açar, ufaktan ufağa dükkanı kapayıncaya kadar demlenirdi. Bu huyu- nu bilenler öğleye doğru şişeleriyle gelirler, yemek lo- kantaların birinde yenirdi. Baş yemek neyse sabahtan kulağına fısıldanmış olurdu. Işi varsa, kaşla gözle "Bugün içilmeyecek" der gibi bakardı. Dükkân, bir yandan da bir "irtibatbürosu"gibi işlerdi. Mektup, zarf, paket, emanet edilen ne varsa Bebo'ya bı- rakılır, ondan alırlardı. Kimsenin bir şeyi zayi olmazdı. Dükkânın kimi hatırlı kişileri vardı, onlar baş köşeye ku- rulurlardı. Baş köşede buzdolabı dururdu. Buzdolabı bazen iyi işler, bazen de bozulurdu. Bozuldu mu kendi onarır, tamirci çağırmazdı. Solcuydu, bir Ermeni solcusu... Gizli solcu vartasının bir ikisini kolay atlattı. Birkaç yıl Beyrut'ta kaldı. 12 Mart, 12 Eylül olaylarında oğlunu ve damadını aldı- lar. Bu onu sarstı... 12 Eylül vartasında oğlunu Hol- landa'ya paketledi. Torunları da dışarıdaydı. Aile dağıl- mıştı. Son yıllarda neyi var neyi yoksa satıp savdı, çok sevdiği Istanbul'dan ayrıldı, oğlunun yanına gitti. Ama gözü gene buradaydı. Albay Osman'la mektuplaşıyor, birileriyle telefonlaşıyordu. Hep Istanbul'u özler, "Gele- ceğim" derdi. Anımsıyorum, dükkânın bir dönemi vardı ki her hafta, cumartesileri rahmetli Avni Öztüre, Avukat Cemal, Al- bay Osman, Halıcı Nuri, birkaç kişi daha küçük dükkân- da tezgâhı kurardık. Elektrikli ocakta sıcak mezeler yapmaktan hoşlanırdı. Lop yumurta, sucuk, pastırma başlıca sıcaklar arasındaydı. Bebo Hollanda'ya gittikten sonra epeyce haber ala- maz olduktu. Yurt özlemi çekiyordu. Derlenip toparlana- bilse yeniden istanbul'adönecekti. BirgünCumhuriyet'- in ikinci sayfasında İlhan Selçuk'un yazısı altında (ll- han'ın yazılarının tiryakisiydi) bir ilan çıktı; bir satırlık küçük bir yazı: "Bebo gitti, dostlar sağolsun!..'' Tam Bebo'vari, Bebo'ya yaraşır bir ayrılıştı. Duyması gerekenler duymuştu. Cenazesi nereden, nasıl kaldırıl- dı bilemiyorum. Bebo da gitmişti. Yakında ölen Cihat Burak'la serüvenleri varmış, kimi tuvaller dükkânda saklanırmış. Canan Beykal'ın yazı- sından öğrendim. Cihat'ın çektiği bir filmden söz ediyor- lar... Oda içinde bir kamera karşısında bir koltukta görü- nüyor Bebo... Durmadan kitabın yapraklarını çeviriyor. Tam film bitti derken sinirlenip kitabı elinden alıyor. Şair Günel Amrrtaş, cenazesinin Teşvikiye'den kaldı- rıldığını söylüyor, çok az kişi varmış. Oysa sevenleri pek çoktu. Belki de sessiz, tantanasız gideyim istemiştir; kim bilir!.. Bebo gibi... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 1/ Moğol istilası öncesin- de Anadolu'daki Türk- menleri etkileyen ve Türkiye'nin toplumsal ve kültürel tanhınde önemli yeri olan dinsel ve top- lumsal hareket. 2/ Bir dızi elmas ya da pırlantadan oluşan gerdanhk... Rad- yumun simgesi. 3/ Düz- gün sanlmış halat yuma- ğı... Aynı tiyatroda çalı- 8 şan oyuncular topluluğu. 4/ İri taneb' bezelye... Ya- zı. 5/ Sığla yağı da denilen bir çeşit zamk ve özsu. 6/ Bir cetvel türü... Senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı ve Şerif Gören'in yönettiği, 1982 Cannes Film Şenliği'nde bü- yük ödülü kazanan film... Güney Afrika Cumhuriyeti'nin plaka işa- reti. 7/ Aynı adlı balıktan çıkanlan güzel kokulu madde... Bir cins cö- rek. 8/ Molibdenin simgesi... İs- kambilde koz. 9/ Kiraz rakısı... Basık, loş ve nemli yer. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Yağma için yapılan akın. 2/ Müzikte armoni kurallanna gö- re üst üste bindirilmiş sesler... Babanın erkek kardeşi. 3/ Şekeri çok bir tür yerelması... Niğde'nin bir ilçesi. 4/ Dervişlerin giy- dikleri, tiftikten yapılmış ince külah. 5/ Duman lekesi... Eski Yunan kentlerinde pazaryeri. 6/ Ortadoğu'da bir göl... Bir renk... Boru sesi. 7/ Yapmaaklı davranış... Gölgede kalan yan. 8/ Ön parçalan birbiri üzerine gelecek biçimde yapılmış ceket. yelek gibi giysilere verilen ad. 9/ Konya ilinde bir baraj... Ergen- lik sivilcesi. İLAN T.C. ANAMUR KADASTRO HÂKtMLÎĞt'NDEN Sayı: 1989 23 Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalılar Mustafa Yüksek. Hüseyin Keyvani ve arkadaşlan hakkında açılan Anamur Akine Köyü 169 parsel tespitine itiraz davasırun duruşmalan sonunda veri- len karar ile Hazine'nin temyiz dilekçesi. davailardan Benli Erdem, mirasçısı Anamur Akine Köyü'nden Meryem Erdem. Anamur Or- mancık Köyü'nden Şerife Tekin, mirasçısı Hayya Tekin ve Anamur Çanklar Köyü'nden Ümmü Akyüz mirasçısı Ümmühan Akyüz'ün adresleri tespit edilemediğinden, karar ve temyiz dilekçesi tebliğ edile- memiştir. Bu şahıslann adresleri savcüık vasıtası ile dahi tespit edile- memiştir. Bu şahıslann veya ilgüilerînin 15 gün içinde mahkememize müracaat etmeleri, aksi halde karar ve temyiz dilekçesinin ilaııen teb- liğ edilmiş sayılacagı hususu ilan olunur. 7.3.1994 Basın: 46698 İLAN ÇORUM KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1990 239 Davacılar Hasan Büyükcan ve Nureddin Uruz tarafından davalı Latıfe Keçeli ve diğerleri aleyhin'e açılan kadastro tespitine itiraz da- vasınm yapılan açık yargılaması sonunda 9.11.1993 gün ve 1993/147 sayılı kararla, davanın reddine ve taşınmazlann davalılar adına hisse- len oranında tesciline karar verilmiş, karar davaalar vekıli tarafın- dan temyiz edilmiştir. Davalılardan Laüfe Keçeli'nin adresi meçhul olduğundan ve du- ruşma safhasındakı teblıgatlar da ilanen yapıldığmdan karar ve tem- yiz dilekçesinin de ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla: İşbu karann 15 gün içerisinde temyiz edılmediği lakdirde Latife Keçeli yönünden hükmün kesinleşmiş sayılacagı karar ve temyiz di- tekçesı yerine kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 46710
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear