25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4SUBAT1994CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOM 13 Avrupa Kalfte Ödûlû ^. •Ekonomi JHGTOŞ Netaşl994 yılı "A vrupa Kalite Ödülü"ne baş vurdu. İlk kez 1992 yılında verilen ve her yıl tekrarlanan Avrupa Kalite Ödülü, Avnıpa Kalite Yönetim Vakfı(EFQM) tarafmdan yönetiliyor. Avrupa Komisyonu (EC) ile EFQM tarafından desteklenen Avrupa Kalite Ödülü'nûn sonuçlan21Ekiml994'te Amsterdam'da açıklanacak. AT Enstitösü'nön konferansı • Ekonomi Servisi - Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü tarafından düzenlenen "Avrupa Birliği Ortak Savunma ve Dış Politikası" konulu konferans bugûn yapıhyor. Enstitünün Göztepe kampusünde düzenknen konferansa Floransa Avrupa Üniversitesi Enstitüsü Bölüm Başkanı Prof. Roger Morgan konuşmacı olarak kaüldı. ŞtRKETLERDEN • BOZELL POYRAZ'ın müşteri portfoyleri arasına Nokia cep telefonlan Türkiye genel distribütörü Başan Elektronik katıldı. • EKİNCİLER HOLDtNG 'e bağlı 38 yönetici, PDR özel Eğitim ve Danışmanlık Şirket'nin düzenlediği "Time Manager" seminerine katıldı BYAPI ENDÜSTRİ şubatta "Yapı Denetimi ve Sigortası" konulu bir panel düzenleyecek. Iki oturumdan meydana gelen panelin ilk bölümünde "Ülkemizde Yapı Sigortası", ikind bölümünde ise " Yapıda Ülke Şartlanna Uygun Yapı denetim Mekanizması" konulan işlenecek. •UNIVERSAL SlGORTA Lapis Plaza Sergi Salonu'nda 18 şubat tarihine kadar sergilenecek olan ressam Ertuğrul Ateş'e ait 20 adet tabloyu, 83 bin dolar üaerinden her türlü riske karşı sigortaladı. • RAY SİGORTA sigortalılanna ve acentalanna dahaiyihizmet vermek amacıyla açık ofis sistemine geçtikten sonra iç dizayn ve dekorasyon değişikliği yapü. • GÜNEŞHAYAT SÎGORTA A.Ş.'nin bölgesel acente toplantılan başladı. Istanbul, Ankara.İzmir, Bursa. Samsun, Adana ve Antalya'da yapılacak toplantılann ilki Istanbul Sheraton Oteli'nin Merhaba Salonu'nda Istanbul acentelerinin kaülımıyla gerçekleşti. • EGESİGORTA'nın 1993 . prim üretim hedefi yüzde 120 gerçekleşu. EgeŞigorta 1994 yılı prim hedefıni 300 milyar olarak tespit etti. •TURYAP'm sektördeki imajından faydalanmak içinTÜRYAPI veTURYAPIEmlakBilgi Merkezi adıyla faaliyet gösteren emlak bürosu, TUR YAP tarafından açılan haksız rekabet davasında suçlu bulundu. • GEN-PA Genel Pazarlama Sanayii'nin tertiplediği )NGH197cep telefonlannın l'incialt bayiler toplanüsı yann 10.00'daT.C.Milli Eğitim BakanlığYna bağlı Turizm ve Otelcilik Okulu Uygulama Oteli'nde yapılacak. Jâ «EMEK HAYAT Sigorta poliçesini tercih edenler arük banka hesaplanndan otomatik virman talimatıyla sigorta primlerini ödüyor. •BURÇELİKA.Ş.İSO 9000 Kalite Güvencesi programını yürütmekle görevli birimde cahşan çeşitli eğitim programlanna katıldı. Yönetim ve tüm personelin kalite motivasyonunu geliştirmek üzere şirket bünyesuıde bir seri seminer düzenlemek üzere haarhklara başladı. •TAM SlGORTA İzmir Büyükşehirveİlçe Belediyeleri Şoförleri Trafik Kazalan Yardım ve Dayanışma Derneği üyesi 2 bin500şoförü,100 milyonluk limitli ferdi kaza sigortasıyla güvence altına aldL Vergi gelirlerini arttırmak için önce kaynaklann etkin yerlerde kullanımı gerekiyor Kıntuluş: Harcama reformuBÜLENT KIZANLIK Son on yıldır vergi gelirleri Türkiye'yi devalüasyonlara sü- rükleyen, ekonomide kriz riskini daima canh tutan kamu açı- klannı azaltacak ölçüde artı- nlamıyor. Harcamalar da kısı- lamıyor ve köklü bir harcama re- formuna siyasi iktidarlar cesaret edemiyor. Devletin denetim mekaniz- masında bütünlük kaybolduğu • Son 10 yıldır devlet bütçesini besleyen en sağlam kaynak durumundaki vergi gelirinde harcamalara paralel bir artış sağlanamadı. • Devletin denetim mekanizmasında bütünlük kaybolduğu için harcamalar kontrolden çıktı. • İç ve dış borç kaynaklan sonuna kadar tüketilerek sağlanan fonJar da yerinde kullanılamadı ve üretken yatınmlara aktanlamadı. Kıt kaynaklann verimli kullarulamaması harcama reformunu zorunlu kıldı. koyduğu, ancak daha Meclis'e gitmeden yetersiz bulunan ta- sansı, hem yasalaşma aşaması- nda hem de yasalaştıktan sonra kevgire döndü. Ve de bu yıl bütçe açığının gerilemesini beklemek imkansız hale geldi. Hükümetin planladığı 192 trilyon liraiık bu yılki bütce açığı, geçen yılki gibi sapma gösterirse bu yıl 479 tril- yon liraya ulaşacak. Prof. Dr. Nilıat Falay'a göre, kamu harcamalannın nereye ve için de harcamalar kontrolden çıkü. lanndan biri olduğu savunulan "devletin tç ve dış borç kaynaklan sonuna kadar ekonomideki ağirlığmın fazla olması" du- rumu sözkonusu değil. Marmara Üniversitesi îktisat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Şener'in verdiği bilgiye göre. gelişmiş ülkelerde tüketilirken sağlanan fonlar da yerinde kullanılamadı. Büyük bölümü faiz öde- meleri ile memur maaşlanna gitti, bir kısmı da çarçur edildi. Son on yılda yatınm özelliği taşımayan kamu giderleri de ürmanışa geçti. Böyle bir tablo içinde yıllardır politikaalann se- çim vaadlerine malzeme olan. fakat haya- ta gecirilemeyen vergi reformunun yanı- nda. kamu harcamalannı verimli kılacak devletin harcamalan gayn safi milli hası- lanın yansına ulaşıyor. Kamu harcamalan dûşuk ise yüzde 12.4'e kadar indiğini ifade edi- ne miktarda yapıldığını ve nasıl bir sonuç yor. Prof. Şener'e göre, bütçeye bir mali- ortaya koyduğunu görmeden verimliiik yeti olmaması gerektiği halde savurganlık sağlamak olası değil. Bunun için de bütçe yüzünden zarar ettirilen KİTlerin etkisiy- sisteminde bir genel reform yapmak ve le Türkiye'de kamu harcamalan ancak "program bütçe" sistemini tüm kurum ve yüzde 38'lere kadar çıkıyor. kurallanyla uygulamak lazım. Çünkü Doç. Dr. Nesrin Ertel de DÎSK Araştı- program bütçenin ne yapılacağ), kaça rma Enstitüsü'nün yayınında çıkan bir yapılacağı ve o yapılacak mal ve hizrnetle- çalışması ile Şener'i doğruluyor. Ertel'in rin hangi amacı gerçekleştireceği gibi bir ortaya koyduğu \ enleregöre ATde kamu felsefesi var. Falay sıfır esaslı bütçenin ise harcamalannın GSMH'ya oranı 1987'de daha detaylı bir analiz gerektirdiğini, Ülkeler geliştikçe kamu harcamalan da ortalama yüzde 49"lara ulaşırken, Türki- program bütçeye bile geçilmeden, bunu bir "Harcama reformu"na ihtiyaç duyul- artıyor. ATnin son üyeleri Ispanya. Yu- ye'de yeni seriye göre bu yüzde 17,5'ta tartışmanınyersiz olduğunu savunuyor. kaldı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden yardımcı doçent Şa- mil Ünsal'a göre de. harcamalan denetle- duğu tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Vergi re- formunu geçrekleştirmenin yolu da, "Ne- reye harcandığını bilmek vergi vermeyi teş- vik eder" düşüncesınden hareketle büyük ölçüde harcama reformundan geçiyor. nanistan ve Portekiz bunun en güzel ör- nekleri. Bu üç ülkede 1960'larda GSMH'- nın yüzde 20'si kadar kamu harcaması yapılırken, Topluluğun nimetlerinden faydalanmaya bâşladıktan sonra bu oran Vergi reformu yetmiyor _ . . L - yen merkea otontenın bölunmüşluğu, Kamu barcamalannın oranı düşük ol- İcontrolsüziügü geüriyor. Maliye Ba-Harcama reformu ile kastedilen ^Sıİu ta- tspanya'da yüzde 35'e, Portekiz'de yüzde duğu halde, geçen yılki toplam vergi gelir- kanlığı'na bağlı Bütçe ve Mali Kontrol samıf tedbirieri" değil. Çünkü Türkiye'de kamu harcamalannın ekonomik büyük- lük içindeki oranı, Avrupa ülkelerinin çok altında. Bir başka deyişle serbest piyasa ekonomisine uyum sağlamaya çalışan ge- lişmekte olan ülkelerin hastalığı olarak gösterilen ve Türkiye'nin de temel sorun- 37.6'ya, Yunanistan'da ise yüzde 38'e ka- dar çıkmış. Almanya ve Fransa'da yüzde 45, Isveç, Norveç ve Danimarka'da ise bu oran yüzde 60'ı aşıyor. Prof. Şener, Türkiye'deki kamu harca- malannın ise son 15 yıldır GSMH'nın yüzde 15'inden düşük olduğunu. 1984'te leri bütçe giderlerinin ancak yansını karşı- Genel Müdürlüğü denetim yetkisine sa- layabildi. Maliye Bakanı'nın açıkladığı ra- hipken, 1983'ten sonra Başbakanlık Teftiş kamlara göre 1993'te bütçe harcamalan Kurulu oluşturulması, her bakanhk ve ge- 489.2 trilyon lira olduğu halde vergi geliri nel müdürlukte teftiş kurullan bulunması, artışa rağmen 264.2 trilyon lirada kaldı. Meclis araştırma komisyonlan kurulması Sonuç 129 trilyon bütçe açığı. denetim mekanizmasının bütünlüğünü ve Hükümetin vergi reformu diye ortaya etkinliğini yok ediyor. SanayicilerAnkara'yı çok İjneceıîksizbulııyor • Ekonomideki durulmayan dalgalanma sanayi • sektörünü de çıkmaza soktu. Piyasada yaşanan tüketim daralması üretimi düşürürken, bankalann paralanru sanayici yerine daha kazançlı verisksizdevlete vermesi yatınmlan da durdurdu. YAKUP BİLGE Para piyasasındaki kriz, sa- nayi sektörünü de çıkmaza sü- rüklüyor. Piyasalarda yaşan- maya başlanan tüketim daral- ması, üretimin düşmesine neden olurken, bankalann sanayicile- re kredi vermemesi yatınmlan da durdurdu. Bankalar, sanayi- ciye kredi açmaktansa devletin verdiği yüksek faize yatırmayı tercih ediyor. Jstanbul Sana>i Odası(tSO) Başkan Ve- kihErdalBahçı>an,Çil- ler hükürnetini sert bir dille eleştirerek, "Anka- ra'nın bu kadar becerik- siz olacağını tahmin et- miyorduk" dedi. Bahçı- van, Cumhuriyet'te yaptığı açıklamada, günü kurtarmaya çahşmak dışında bir şey yapamadıklannı söyledi. Bahçıvan, piyasalarda- ki dalgalanmalann önlerini gör- memelerine neden olduğunu ifade etti. Bahçıvan, piyasalar- daki daigalanmalar yüzünden artık ne dış ne de iç kredi kulla- namaz duruma geldıklerine dik- kat çekti. 5-6 yıldır kullandıklan dış kredinin. dövizdeki artışlar nedeniyle pahalılaştığını belir- ten Bahçıvan, iç kredi musluk- lannın da kapandığını ifade etti. Bankalann, açıkladığı kredi faizlerini vermeye hazır olmala- nna rağmen kredi bulamadık- lannı söyleyen Bahçıvan, ban- kalann paralannı sanayiciler yerine çok daha kazançlı ve risksiz olan devlete borç verme- yi tercih ettiklerini açıkladı. Bahçıvan, risk \e açmazlann büyüdüğünü. çözüm alternatif- lerinin ise giderek bulanıklaştı- ğını vurguladı. Alarko Holding sahiplerin- den Üzeyir Garih de. sanayici- nin artık yatınm yapmak yerine "para yönetimi" ile uğraştığını söyledi. Garih. "bu- gün sanayici 'para yö- netmek'le daha çok para kazanacağıru bi- liyor. Onun için de yatınm yapmak yeri- ne parasını borca ve- riyor" dedi. Garih, ekonomideki bu dalgalanmanın 15-45 gün içinde durula- cağını ancak sanayicilerin ken- dilerini uluslararası rekabete hazarlamak zorunda olduk- lannı, bunun için de sağlam kaynaklara ihtiyaçlan olduğu- na dikkat çekti. Profılo Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardıcısı Orhan lyikr ise, ekonominin istikran için bir dizi karara ihtiyaç oldu- ğunu bildirdi. îyiler, iç pazann daralması ile artık sanayicilerin dış piyasalara açılması gerekti- ğıni belirterek. "Bunun için de hükümetin ihracatı artırıcı, itha- latı kısıtlayıcı tetbirlere baş>ur- ması gerekir" dedi. Sanayiüretimi yüzde6.6 artü ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin top- lam sanayi üretimi geçen yıl yüzde 6.6 artü. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün (DİE) yaptığı açıklamaya göre bu artışta top- lam üretimde en büyük pav a sahip olan ımalat sanayundekı büyüme etkiü oldu. tmalat sanayii üretimi geçen yıl yüzde 6.9 oranında artış gösterdi. fmalat sanayii alt kollanndan kimya sanayii ile metal ana sanayünde aynı oranda olmak üzere yüz- de 9.3, makine sanayünde yüzde 8, taş ve toprağa dayalı ürünlerde yüzde 6.8. gıda sanayünde de yüzde 5.1 oranında üretim artışı kaydedüdi. Aynca, mensucat sana- yiinin üretimi de yüzde 2.1 oranında arttı. Kâğıt ve bazı sanayi üretimi ise yüzde 17 oranında geriledi. Enerji sektörünün üretimi de geçen yıl yüzde 10 arttı. Madencilik sanayiinin üretiminde ise yüzde 9 oranında düşüş meydana geldi. TÜSIAD'dan TV'dekampanyayok • 1979'daki gibi hükümeti düşürme amaçlanmıyor. • İlk programın konusu özelleştirme. Ekonomi Servisi - Türk Sanayici ve İşadamlan Derneği TÜSİAD, sesini basından sonra televizyonla da duyuracak. TÜSİAD'm ilk programı henüz kesinleşmemesine karşıhk Şubat sonu veya Mart başı gibi TRT'nin birinci kanaünda yayımlanabilecek. Bu ilk programda TÜStAD özelleşürrneyi gündemegetirecek. Buna göre TRTde TÜSİAD programına yer açıldığı öğrenildi. TÜSf ADhn yaklaşık iki yıl önce eski başkan Bülent Eczacıbaşı zamanında kararlaştırdığı sesini televiyon yoluyla da duyurma projesi nihayet gerçekleşiyor. TÜSİAD'm programı, belirtilenin aksine Hükümete karşı bir kampanyayı yüriitmek için değil, kendi görüşlerini basın yanında televizyon da duyrulması şeklindeolacak. Normal programlardan farkh olarak TÜSİAD'm ekonomi programlannın bir tek konusu olacak. Programlardüzenli olarak yayımlanmayacak. Yılda 3 veya dört kezyayına gitecek. Ama bir konuda başlayan yayın iki veya üç hafta arka arkaya devam edecek. TÜSİAD tarafından özei bir reklarn şirketine hazırlatünlan programlardan ilkinin konusu özelleştirme olacak. TÜSİAD'm baştan beri savunduğu özelleştinne konusundaki görüş ve raporlan doğrultusunda haarlanmakta olan programın içeriğinde Hükümetin bu konuda yaptıklan yanında yapamadıklan da yer alacak. Hükümetlereleşürilecekama I979'da Ecevit Hükümetine yapıidığı gibi, bu sistemli bir kampanya halinedönüşrülmeyecek. Programda eleştirilen yanında TÜSİAD'm öneleri de sıralanacak. Bir saatlik olacak program üç hafta üstüste ayn bölümler halinde yayına girecek. Sonra TÜSİAD programlanna ara verilecek. Ve yaklaşık üç veya dört ayda bir yeni bir konu ve ile tekrar yayına gelecek. Selçuk Abaç'a göre Merkez Bankası'na dışandan atama yapılmamalı Başkaniçerideııolıııab• Abaç, "Bu kuruma atanacak başkarun, geçmişte olduğu gibi Merkez Bankası kökenli olması, yani 'camiarun içinden gelmesi', her bakımdan uygundur ve aynı zamanda gereklidir" dedi. Bankacdık uzmanı Prof. Salçuk Abaç. Ekonomi Servisi - Bankaalık uz- manı Prof. Dr. Selçuk Abaç, Merkez Bankası "nın gerek organizasyon ve kadrolar. gerekse ilkelere bağlıhk açısından Türkiye'nin belki de en ile- ri kunımu olduğunu belirterek, "Bu kuruma atanacak başkanın, geçmişte olduğu gibi Merkez Bankası kökenli olması, yani "camianın içinden gelme- si'. her bakımdan uygundur ve aynı zamanda gereklidir" dedi. Abaç, yaptığı açıklamada şunlan söyledi: "Çünkü Merkez Bankacılığı bir uzmanlık alanıdır. Tkari ban- kacılık da dahil olmak üzere diğer alanlarda gerçekleştirilen başanlı ka- riyerler, Merkez Bankası Baş- kanlığı'nda da başanlı olunmasmı sağlamaz. ttibarı yûkselmeli Merkez Bankası'nm son günlerde- ki tartışntalarla zedelenen itibannı yûkseltmek, kurumun kendisine olan güvenini yeniden kazanmasını sağla- mak, kuruma moral vermek ve Türki- ye ekonomisinde üstlendiği hayati iş- le>i geleeekte de başarıyla sürdûre- bilmesi için başkamnın banka bünye- sinden atanması en uygun karar ola- caktır." Petrol fıyatlanndaki gerilemeyle ithalat ucuzladı Petrolitlıalatıaıttı, fatura hafifledi ANKARA (ANKA) - Bir zamanlar it- halatta büyük bir yer tutan petrolün yükü giderek hafifliyor. Türkiye'nin yaptığı ithalatta petrolün varil fıyatı 1993 yılı ocak-kasım dönemi prtala- masında 16 dolara kadar düştü. önceki yıla göre ithalat miktan artarken, öde- nen fatura hafifledi. Devlet Planlama Teşkilatı'ndan (DPT) alınan verilere göre geçen yılın ocak-kasım döneminde Türkiye, başta Suudi Arabistan, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere dokuz ülkeden toplam 19 milyon 570 bin ton ham petrol ithal etti. Bu ithalat için 2 milyar 336 milyon dolar ödendi. İthalat miktan 1992 yılının aynı dö- nemine göre yüzde 12.4 artarken, öde- nen fatura yüzde 3.2 oranında azaldı. •Türkiye'nin yaptığı ithalatta petrolün varil fiyatı 1993 yılı ocak-kasım dönemi ortalamasında 16 dolara kadar düştü. Önceki yıla göre ithalat miktan artarken, ödenen fatura hafifledi. 1992 yılının eş döneminde ithal edilen 17 milyon 418 bin ton ham petrol için 2 milyar 414 milyon dolar ödenmişti. 1992 yıiının tümünde ise ithal edilen ham petrol miktan 19 milyon 112 bin ton, ithalat tutan ise 2 milyar 632 mil- yon dolar olmuştu. Türkiye'nin geçen yılın on bir ayında ithal ettiği 20 milyon tona yakın ham petrolün varil fıyatı 16.2 dolara geldi. Bunun son yıllann en düşük varil fiyatı olduğu belirlendi. Türkiye, ham petro- lün variline 1989 yılında 17.9 dolar öderken, 1990 yılında körfez kriziyle birlikte ham petrol fıyatlan dünya bor- salannda 40 dolara kadar fırlamış ve bundan Türkiye de nasibini almıştı. Kriz bitincefiyatgeriledi Türkiye'mn 1990 yıbndaki petrol it- halaünın ortalama varil fiyatı 23.9 dolar olmuştu. Varil fiyatı Körfez krizinin sona ermesiyle 1991 yılında 19 dolara, 1992 yılında da 18.7 dolara geriledi. Türkiye, yaklaşık 20 milyontonluk petrolü. en büyük bölümü Suudi Ara- bistan olmak üzere İran, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Rusya Federas- yonu, Libya, Suriye, Mısır, Ukrayna ve Fas'tan ithal etti. Çin'den yapılan itha- lat ise 1993 yılında durdu. Geçen yıl onbir ayda Suudi Arabis- tan'dan bir milyar 184 milyon, İran'dan 533 milyon, Birleşik Arap Emirlikleri'- nden 288 milyon, Rusya'dan 127 mil- yon, Libya'dan 101 milyon, Mısır'dan 62 milyon, Suriye'den 25 milyon, Uk- rayna'dan da 9 milyon dolarlık petrol alındı. İlk kez geçen yıl Fas'tan küçük miktarda ham petrol ithalatı gerçek- leştirildi ve karşıhğında 7 milyon dolar ödendi. MÎKRO DİNÇ TAYANÇ Ucuk Oneriler Sabah sabah şeytanımın dürtüsüyle uyanıyorum ve ayrımsıyorum ki, kötüfena 'uçukluğum' üstümde. Şeyta- nımla karşılıklı oturup, ekonominin 'gelişatı'ru (çünkü artık 'gldişat' diye birkavram kalmadı) irdelemeye koyu- luyoruz. "Ben uçurayım, sen uçuklandır" diyor şeytanım ve hemen 'uçuruyor': "Sence, 'Boğaziçi Sultanı'n/n Mer- kez Bankası Başkanı nasıl bir adem olmalı?" 'Uçuklandırıyorum': "Her yani kapalı, içinde sadece banknot matbaasının bulunduğu ve basılan TL 'lerin özel bir delikten alacaklılara akmasını görmezden gelecek bir adem..." "Bilemedin, kaldır vur!" diyor şeytanım, şeytanca gü- lerek: "Andersen'in ünlü masalındaki, çıkrığında altın dokuyan Thumbelinaü!" "Işimiz masallara kaldıysa, benim uçukluğum da yet- mez" diye düşünmeme kalmıyor, şeytanım yeni bir 'uçurtma'yla soruyor: "Boğaziçi Sultanı, özelleştirmeyi beceremeyince, 'devletin mülkü deniz, satmayan akılsız' diye devletbina ve topraklanm satıp, kazanacağı trilyonlarla borçları ka- patmayı düsünesiymiş. De bakalım, bu işi nasıl bece- rir?" "İşbilir nice yap-satçı ile anlaşır, satılan binalann yıkı- mıyla açılacak toprakların üzerinde yapılacak nice katlı gökdelen iş merkezlerini de metrekaresi şunca liradan işbilir işadamlanmıza önceden pazarlar... Yani 'teşvik' verir..." diyecek oluyorum, gene şeytanca gülüp yarıda kesiyor. "Bilemedin, kaldır vur! Bu satışlara talip olanlara de- valüasyonları önceden sezinleme' becerisibahşeder." "Olurmu, olur" diye geçiriyorum bu kez içimden. Be- riki 'uçurtmayı' sürdürüyor: "Peki, bil bakalım; yapılan devalüasyon göstermelik' olup da millet dolara yüklenmeyi sürdürürken 'Boğaziçi Sultanı 'Ne varsa TL'de vardır. Hem de öyle banka, bor- sa falan değil, doğrudan devlet tahvili ve Hazine bono- suna yatırmacasına' derse, bunu nasıl sağlayacağı ko- nusunda sen ne düşünürsün?" "Bu kez yakaladım açığını şeytan" diye geçiriyorum içimden ve uçuk olup olmadığına aldırmaksızın yapıştı- rıyorum yanıtı: "Dış borçlanma denizinin bittiğini ve para bulabilmek için 'pamuk eller cebe' demeye getihldiğini herkes an- lar. Anlar da TL için elin cebe gitmesi yetmez. O cepten çıkacağın karşıhğında ya 'dövize endeksli' ya da 'yükse- ğin de yükseği faiz' gibilerinden bir şeyler alınması ge- rekir..." "Bilemedin, kaldır vur!" diyor gene şaytanım "Devlet kağıtlarının Türkiye'nin çıkarlarının sadece ve sadece TL'de olduğunu anlatmaları için holdinglerle, bankalar- la bütünleşmiş medya ağalarına, attığı her adımı önce- den 'kestirme' ayrıcalığı bağışlar..." • "Onların her yazdığına, ekrana çıkıp her ahkamını kestiğine inanır mı bu millet?" diye patlıyorum uçuklu- ğumu bir yana fırlatıp. "Sen bı/da/am/s/n?"diyeciddileşiyorşeytanım. "İnan- masalardı 'bizim güzel sultanımız. Bizim dilber sul- tanımız' ğözü kapalılığıyla sendika isteyen memurların coplanmasına, ceplerindeki paranın her geçen gün eri- yip gitmesine, 'siyasi' ve de 'tek başına' alınmış kararla- ra, atılan her yanlış adımdan sonra mutlaka, ama mutla- ka bir 'suçlu' ya da 'kurban' yaratılmasına böylesine se- yirci kalırlar mıydı?" "Uçurtan şeytanın sözüne ne denir?" diye düşünme- ye koyuluyorum. Ama, şeytanımın susacağı yok... "Sen, sen olacaksm da bilmem kaç ay ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı için çağlaya çağlaya sen-ben' kavgası vereceksin, sonra da Başbakan olunca 'Benden önce tufan olmuş da haberim yokmuş' diyeceksin. Üste- lik, milleti buna inandırmaya çalışacaksın! Sen, sen ola- caksm da 'Enflasyonu üç-beş ayda indiririm, ihracatı şöyle yaparım, ithalatı böyle ederim' diyeceksin, sonra da 'Bu işler altı ayda olmaz. Bana uzun zaman gerek. Onun için, seçimler gelince beni indirirseniz, Türkiye için iyi ojmaz' gibilerinden aba altından sopa göstere- ceksin. Üstelik, ardında 'Kendim için bir şey istiyorsam namerdim' diyen bir ustanın, kendi için 'neler istemedi- ği' gibi bir örnek olacak... Kim inanır bunlara?" Sıkıldım... Şeytanımı kovuyorum. Sıkıntım geçmiyor. Uçukluğumdan sıyrılıyorum. Sıkıntım gene geçmiyor. Sokağa çıkarken aklıma babamın anlatmış olduğu bir öykü takılıyor: "Zümrüd-ü Anka derler bir dev kuş var- mış. Gökleçde dolaşıp, seveceği kadını ararmış. Sonra dalıp, kalabalıkların arasından, bir kişiyi rastgele kapıp, yükselir, yükselir, yükselirmiş. Öyle ki, kaptığı insan da 'ben yükseliyorum 1 diye eteklerine zil çaldırtmaya baş- layana dek. Sonra, 'acaba aradığım bu mu?' diye kaptı- ğına şöyle bir göz atar ve olmadığını anlayınca da pen- çelerini açıp, onca yükseklikten aşağı koyverirmiş insa- noğlunu..." Bu öyküyü ne zaman dinlesem, babama sorardım: Öyle bir kuş var mı baba. Yanıtlardı: Okuşa 'devlet kuşu' derleryavrum. Bir gün seni de kapmaya çalışırsa, sen sen ol, 'Aradığın ben de- ğilim' diye kapılmadan haykırabilmeyi becer! Ana fikir: 'Devlet kuşu'nun 'çekiciliğine' dayanabil- mek çok zordur. Ana fikrin ana fikri:' Devlet kuşu', insanın başına se- çimsiz'konarvedeo insan 'benyükseliyorum'zannına kapılırsa, 'seçilen' olmadığını anlayamadan tepe üstü düşmesi kaçınılmazdır. Başbakan WGCpanelindekonuştu: Derinleşenpiyasada altının rolü büyük İSTANBUL (AA)- Başba- kan Tansu Çiller. altını elde tu- tulan meta olmaktan çıkanp ona dayalı kâğıtlann üretildiği bir konuma getirilebilmesinin önemli olduğunu söyledi. Çiller, Dünya Altın Konseyi (WGC) tarafından Çırağan Sa- rayı'nde düzenlenen, "Istanbul Altın Borsası: Kunıluş amacı. tş- kyiş bicimi, dünya altın piyasa- larma entegrasyonu" konulu panelin açış konuşmasını yaptı. Önemli alun rezervleri oldu- ğunu hep söylediği ve bunlann aşağı yukan 4-5 bin ton civann- da olduğunun bi/indiğini kay- deden ÇUler, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ülkenin şu ortamda işaret ettiği, döviz rezervidir. Bu da çok büyük. 40-5(M>0 milyar dolar ci- vannda tahminler var. Önemli olan, bunun ihracatını arttır- mak. Hükümet olarak alacağı- mız önlemlerin önünde, mümkün olduğunca bu kajnaklan her yerden getirmek, kendi eümizde olan kaynaklan değerlendir- mek. bunun ihracatını arrhrmak var. Bizim özellikle üstünde Ğur- manızı isteyeceğimiz konu, bu olacaktır. Altın sertifikası mı olur, başka bir araç mı olur... Ama nasıl? tnsanlan. ellerinde rutruklan altının yerine, altına bağlı bir kâğıt vererek oıtlan al- tın rurmaktan daha cazip bir ye- re nasıl çekeriz? Türkiye'nin elindeki bu stoku, ihracata biraz daba nasıl jönlendirirsiniz? Tür- ki de>letlerden gelecek olan alO- nı burada işitvip yurtdışı ve yur- tiçine satışını nasıl imkân dahiti- ne getirirsinizr' Ekonomideki dengeleri kur- mak için, bütün güçleriyle bun- dan böyle de cahşacaklannı vurgulayan Başbakan Çiller, "Bu dengeler içinde mali piyasa- lann çok büyük önemi vardır. Clkemizde saygınlaşan ve derio- leşen piyasalann bîiyük önemi olacaktır. Bu derinleşme içinde, altın borsasının da büyük rvtü olacağını biliyonım" diye ko- nuştu. "ii-V-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear