22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 6 ARALIK 1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 1994'TE EPEBIYAT PUNYAMIZPAN 100 YAPIT (1) KONURERJOP Kitaplığımız önemli yapıtlar kazandıÜlkemizm yaşadığı en acı olaylardan birinin. Sıvas'ta Madımak Oteli'ndeki insan kıyımının üzerinden uzunca bir zatnan geçtı. 1994'ün son günlerinde sürmekte olan yargının artıkkararabağ- lanması için son çalışmalar yapılırken dünya, UNESCO'nun ilanettigi Hoşgö- rii Yılı'na hazırlanıyordu. Sıvas'ta yaşa- nan olay. ülkemizdeki hoşgörüsüzlügün bir sonucuydu. Edebiyatın, sanatın te- mel amaçlanndan biri ise insanlan hoş- görüye, birbirini anlamaya yöneltmek- tir. Bu açıdan bakılırsa 1994"ün en önemli yapıtı, Edebiyatçılar Deme- gı'nın vayımladığı 'Sıyas Kitabı'dır. ' Bir Toplu Ötdürümün Öv küsü'altbaş- lığını taşıyan bu büyük kaynakta Sıvas olayıyla ılgili anılar, belgeler, incele- meler yer almaktadır. Konuyu kamu- oyunun ve tarihin önünde tartışan baş- ka bir yapıt, ülkemizde çıkmakta olan belli başlı sanat dergi- lerinin oluşturduğu 'Dergüer Ortak Plat- formu'nca yayımla- nan 'Stvas,2Temmuz" adlı kitaptır. Konuyla ılgili bu önemli kay- nak, 'SrvasOlaylannın Perde Arkası' ve 'Sa- natçılar Hakkında' bölümlennden oluş- maktadır. Aynı konuyla ılgili başka bir yapıt. Çetin Yiğenoğlu'nun 'Şeriatçı Şiddet ve Ölü Ozanlar Kenti Sıvas'ıdır (Ekın Yayınlan) Sıvas'takı ateşten kur- tulan Lütfi Kaleü'nın 'Sıvas Katliamıve Şeriat' (Alev Yayınlan) kıtabında bu kanlı olayı hazırlayan gücün ve düşün- cenin ıçyüzü sergilenmektedir. Sıvas'ta yaşananlara yakından tanık olanlar, ora- dan yaşama derin acılarla dönenler az değıldir. Onlar aramızda, acıyı bizden kat kat fazla yaşıyor. Bu yazarlardan bi- ri olan Burhan Günel şö>le diyor: "Sı- vas'tan sonra kendimi, gercek kimliği- mi gördüm. L'\kusuz gecelerde, hasta- ne koridorlannda, daktilo başında iilke- min geleceğini düşündüm, umutsuzluğa kapıldım. vaşama sevincimi vitirdim. Daha dipdiriyken öldüğümü gördüm. Ateşiseçmiş, acılardan geçmiş biriydim, ama Sıvas'tan sonra gerçek acryı da gör- düm, ellerimle dokundum acıya, bir kez daha yandım."" Sıvas'ta ölümün eşığine uzanıp geri dönen yazarlardan Burhan Günel ıle Lütfiye AyduTın öykü kitaplannda 'Ka- ranfil ve Hançer' (Karşı Yayınlar) ile 'Öiüm Erken Bir Akşamdır'da (Sima- vi Yayınlan), Sıvas'ta yaşananlan ızli- yoruz. Ikı öykücü, acının ve ölümün karşısında yaşama ve inanca, şıddetın ve baskının karşısında hoşgörüye ve sev giye yer veriyodar. Kitap fiyatlanndaki büyük artışa, sa- tışlann durgunluğuna karştlık, kıtaplı- ğımız 1994 yılı boyunca önemli yapıt- lar kazandı. Bu yapıtlardan burada ser- gilenen demette 100 kitap yer almakta- dır. Her seçmede kuşkusuz öznel bir de- ğerlendirme göze çarpar. Bunu en aza indırmek ıçin sayı özellikle yüksek ru- tulmuştur. Belirlenen sayıyı aşmamak ıçın buraya alınamayan kitaplar da ol- muştur. Bu derlemeyi yapanın beğenı- sıni. anlayışını aşan eksiklıkler, yazann unutkanlığı dışında böyle bir yazı için kendisıne verilen zamanın yetersızliği- ne ve bir kültür merkezinde bile bazı ki- taplara ulaşmanın güçlüklerine yorul- malıdır. Çe\re kırlılığı sözüne benzetilerek kullanılan 'dil kiriiliği', çağdaş kültürü- müzün çok önemli bir sorununu adlan- dınyor. Sözlü iletışım araçlanmn bü- yük ölçüde yaygınlaştırdığı böyle bir kırlılığı sılip süpürmekte edebiyata da önemîı göre\ düşmektedir. Bu konuda Talat Tekin'ın 'Türkoloji Eleştirileri' (Doruk Yayınlan) kıtabından öğrenıle-' eek pek çok şey \ar. Tekın. özellikle dil sorununa sağhklı çözümler üretmesı beklenenTDK'nin 1980 sonrasında sü- riiklendiğı bilim dışı düzeyi. yayınla- rtndakı yanlışlan, tutarsızlıklan örnek- leriyle gösteriyor. Yerleşik görüşten ay- nlarak Asya'daki Türk cumhuriyetle- rinde artık Türk lehçelen değıl, ayn Türkdilleri kullanıldığı yolundaki savı- r[\ kamtlar göstererek savunuyor. Atiüa OzkınmlTnın 'Dil ve Anlatım' (Ümıt Yayıncılık) kitabı, dille ılgili bilgilerini tazelemek, Türkçeyi yanlişsız kullan- mak isteyenler için güvenilir bir kıla- vuz. Eski edebiyatımızın temsilcilerini, yapıtlannı yakından tanımak; geçmişı doğru değerlendirmek, ondan gerekti- ği gıbi yararlanmak için zorunludur. Prof. Dr. Meserret Diriöz'ün yayımladı- gı 'Nabi Divanı' (Fey Vakfı) XVII. yy'nin ünlü ozanıyla ilgili önemli bir kaynak. Büyük bölümü ozanın yaşamı- nı. yapıtlannı. düşüncesini inceleyen ki- tapta dıvanından genış bir seçmeler bö- lümü var. Prof. Diriöz, tslam Ortaçağı'nın de- ğerlerine derinden bağlı bu geçmış za- man aydınını değerlendirirken dıyor ki: "tçtimai yaralannuza parmak basmış, kötülükleri, aksakkklan, devlet büyük- lerine karşı söylemekten çekiıunemiş; onlan ikaz etmiş; güzet teUdnlerde bu- lunmuştur.* Ancak Nabi'yı doğru de- ğerlendirmek için Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ın. ozanı 'pasif ve konformist eski insan tipi' diye nıteledıği de unurul- mamalıdır. Hatırlanacağı gibi Kaplan. Nabı'nin ünlü mesnevisi 'Hayriye'nin (Dınöz'e göre yapıtın gerçek adı. Hay- riname'dır), kendi içine kapalı. toplum- sal sorunlara kayıtsız, dış dünyadan kopmuş. rahatından başka şey düşün- meyen insan tipıni nasıl makbul bir ör- nek halıne getirdiğıni göstermışti! Prof. Kaplan, edebiyat metinlerine dayana- rak külrürel tipleri belirlerken Tanzi- mat'la oluşan ve gözlerinı öte dünyadan bu dünya>a çevıren, akıl, zekâ ve irade- JZÎ/debsbiyat yapıtında yaşamın bütün görii- nüşleriyle birlikte toplumu şekillendiren dü- şunceler de yansiT. Bu bakımdan, ömeğin romanımızı incele- yerek tanzimattan günümüze uzanan yaşam ve toplumsal düşünce belirlenebilir. Berna Moran'ın son cildi ('TürkRomanına Eleşti- rel Bir Bakış3\ tletişim Yayınlan), ölümün- den sonra yayımlanabilen yapıtında romanı- mızın bu yanı üzerinde de geniş bıçimde du- rulmuştur. 12 Mart ve 12 Eylül'den günümüz romanına uzanan etkiler, anlatıda kendini gösteren yeni arayişlarla bırlikte ele alınmış- tır. Dönemin Sevgi Soysal Adalet AğaogJu, Naziı Era>, Latife Tekin, Orhan Pamuk, Pı- nar Kür, Bilge Karasu gibi yazarlan, son cil- dm konusudur Romanımızın ilk döneminde Doğu-Batı sorunsalının etkin olduğunu, cumhuriyet ro- manında sınıfsal bir sorunsala yöneliş göz- lendigini belirleyen Moran, 12 Mart dönemi- nin devrimci toplumsal yapıtlanndan post- modemist çizgiye geçişi, gerçekçilikten ka- çışı açıklarken, yenilik arayışlanyla birlikte Türkiye'de ve dünyada solun içine düştüğü çıkmaza da isaret etmektedir. ye önem veren birey değil,toplumadö- nük yeni aydm tipi üzerinde duruyordu. Hüseyin Çetik'in 'Ali Suavi ve Döne- mi' (tletişim Yayınlan) kitabı, böyle bir aydını bir geçiş döneminin etkileri ara- sında ele almaktadır. Boğaziçi Üniver- sitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nün hazırladığı 'Sözden Yazıya' araştırma görevlileri ve yüksek lisans öğrencilerinin çalışmala- nnı kapsıyor. Nüket Esen'in önsözün- den. bu çalışmalann 1994 Nisanı'nda üniversıtede, bir dizi konuşma olarak sunulduğunu, bu toplantılann her yıl yi- nelenmesinin tasarlandığını öğreniyo- ruz. İncelenen yapıtlardar. UnmFirdtev- Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. NuranÖzyer'in 'Edebiyat Uze- rine' (Gündoğan Yayınlan) kitabı, Al- man dilinde genellikle çağdaş edebiya- tı konu edinmektedir. "F. Almanya Ço- cukEdebiyatında Türkiye veTürkler, F. Almanya'da veTürkiye'deGençlik Ede- biyatı Ûzerine, Alman Çocuk ve Genç- Dk Kitaplannda Türk tmaju Avusturya- lı Bir Yazann Türkiye Günleri: Güneş- te Gölgenin Yok Oluşu, Selim ya da Ko- nuşma YeteneğT" gibi incelemeler, Al- man dılındekı yapıtlara Türklenn nasıl yansıdığını göstermektedir. Yapıtlan Almanya'da yayımlanan, ro- BİR TOPLUOLOÜRU 1994'ün en önemli yapra, Edebiyatçılar Derneği'ııin yayımladığı 'Sıvas Kitabı'dır. FETHÎNACI ELESTÎRÎDE KIRKYH ş tiri Günlüğü'nün son cil- di "Eleştiride 40 yü' (Adam Yayınlan), ba$lı- ğını taşımaktadır. 'Türkiye'de Roman ve Toplumsal Değişme' kita- bının yazanmn günlü- ğünde elbette roman ağır- lıktadır. Ancak günlükte eleş- tırmecinin kendi yaşa- mından, özellikle de yaz- lannı geçirdiği Bodnım'dan izlenim- ler, anılar, eski-yeni şiirler, edebiyatla ve dille ılgili sorunlar da yer almaktadır. Eleştiri yazarlığının 40. yıldönümüyle ilgili yazı, Fethi Naci'nin öz- yaşamıyla ilgili bilgiler getirmekte ve eleştiri türünün gelişiminde hareketli birdönemi ay- dınlatmaktadır. Yazann '40 Yüda 40 Roman' (Oğlak Yayın- cılık) kıtabında ise ve- rimli yazı yaşamı bo- yunca kaleme aldıği roman eleştirile- ri derlenmiştir. si'nin bir tılsım kitabı olan Davatname, dönemin, toplumsal yaşamın inançlan- nı tanıttığı kadar eski düzyazımız bakı- mından da önem taşımaktadır (İncele- yen Fatma Büyükkarcı), Mehmet Ma- li'nın mesnevisi, Dıyarbakırh ozanın kendi gözlemleriyle beslenmekte ve XVII. yy yaşamının türlü aynntılannı yansıtmaktadır (Köksal Sejhan). Bir in- celeme, saray düğünlerinin edebiyata nasıl yansıdığını göstermektedir (Hati- ce Ajnur). XIX. yy ozan ve yazan Fat- ma Aliye Hanım'ın kadın haklan ve te- settürle ilgili yayımlanmamış bir şiirin- de söylediklerinin, günümüzde tesettü- rü savunanlann görüşlerinden ne kadar ıleri olduğu görülmektedir(TiUayGenç- türk.) Bir çalışma, Giritli Aziz Efendi'nin 'Muhayyelat' adlı masalsı öykülerkita- bının eski edebiyat geleneğiyle ve çağ- daş romanla bağlantılannı İconu edin- mektedir (ZeynepUysal-Elkâtip). 'Aşk- ı Memnu' ve 'Asıiacak Kadın' gibi ya- pıtlan, feminist eleştin açısından değer- lendiren çahşmalar (Erol Köroglu, Fat- ma Türe) ve öteki incelemeler, okurla- ra önümüzdeki nisanda Boğaziçi Üni- versitesi Öğretim Oyeleri Çayevi'nde düzenlenecek toplantıyı izleme isteğini uyandıracaktır. mancı Renan Demirkanve gülmece ya- zan Şinasi Dikmen ile ilgili bölümler. kitapta özellikle dikkat çekicidir. Meh- met Rifat'ın büyük çaplı 'Babac Kita- bı', roman türünün büyük bir ustasını türlü yönleriyle konu edinmektedir. Ti- tiz olduğu kadar üretken bir bilim ada- mı olarak da tanınan Mehmet Rifat, al- çakgönüllülükle Türkiye'deki Balzac anıtına bir alçak-kabartma eklediğini ileri sürüyor. Ancak aynntılı çalışması, kapsadığı zengin mal- zeme ve getirdiği öz- gün yargılarla ömek bir yapıt oluşturuyor. Yazann kişiliğinın de- rinliklerine eğilen ki- tap, romana yansımış hareketli dünyayı tanıtırken; romanın yapısı, dünkü ve bugünkü romanın ben- zerlikleri, aynlıklan, roman sorunlan gibi konularda günümüz okurunu bilgi- lendirecek ve yeni ufaklar gösterecek- tir. ÂşıkVeysel'in doğumunun 100. yıl- dönümünde 'FoUdor / Edebiyat' dergi- si yönetmeni^Metin Turan'ın yayımla- dığı yapıt ('Âşık Vejsel', Prospero Ya- ymlan), bu haîk ozanını yaratan ortam, ozanın gelenekle ve çağdaş yaşamla ilişküeri gibi noktalar üzerinde duru- yor. Yapıtma yansıyan dünya görüşünü araştınyor, töplumcu niteliğıni vurgulu- yor. Vedhi Timuroğlu, 'MeBh Cevdet, Bi^e ve Duyarb' (Prospero Yayınlan) kıtabında sanat ve bilim, sanat ve top- lum, duygu ve düşünce gibi farklı alan- lara eğilerek Melüı Cevdet'in yapıtıyla birlikte yanm yüzyıllık edebiyatımızı sorguluyor. 13. Kitap Fuan'nın onur konuğu Adalet Agaoğlu'ydu. TÜYAP'ın yayım- ladığı kitap, 'Anlann Uzun Soluklu Ya- zan' (TÜYAP) başhğını taşıyordu. Bu- rada yazaria ilgili değerlendirmelerden seçmeler, sanatı, ilgili kendi görüşleri, yapıt- lanndan bölümler yer alıyordu. Edebiyaümı- za uzun yıllar emek vermiş başka yazarla- nmız için de saygı ve değerlendirme kitapla- n yayımlandı. 'Cevdet Kudret'e Saygı' (Kültür Bakanlığı) ki- tabı, yazann eşi thsan Kudret ile Alpay Kabacalı'nın imzasını taşıyordu. 1992 Temmuzu'nda yitirdiğimiz çalışkan araşrırmacı, 85 yıllık venmli yaşamı ta- mamlanırken 'Türk Edebiyatı'nda Hi- kâye ve Roman' adlı büyük yapıtının 3. ve son cildıni tamamlamış, denemele- rini 'KaJemin Ucu' adıyla kitaplaştır- mıştı. 1936 tarihli savaş karşıtı epık oyu- nu 'Yaşayan Ötüler' (Mitos Boyut Ya- yınlan), 1994 yılı sonlannda yayımla- nabıldi. Çahşmalannın önemli bir bö- lümü, eski yazarlanmız ve yapıtlanyla ilgiliydi. Bu tür metin yayınlannın ba- şındaki aynntılı inceleme yazılannı, ay- n bir yapıt halinde yayına hazırlamışrı. Bu büyük çalışmanın yayımlanması, kültürümüze önemli bir katkı olacaktır. Geçen yıl 50. sanat yılını kutlayan Şükran Kurdakıd, töplumcu bir ozan, bir siyasal eylemci, üretken bir araştır- macıdır. Dört ciltlik 'ÇağdaşTürk Ede- biyatı' adlı yapıtı, bilgiyi bir sanatçının sezgıleriyle birleştinniştir. Edebiyatın toplumsal ve siyasal gelişmelerle ilişki- si, düşünce hareketleri, bu yapıtta özel- likle üzerinde dunılmuş olan alandır. Öner Yağcı, 'Şükran Kurdakul,Yaşamı ve Vapıtlan' kitabında bu çok yönlü sa- ve savaşım adamını bütün yönleriy- nıtmaktadır. Ülkemizde laiklik- köktendincilik tartışmaları sürerken dünya, Vottaire'in doğumunun 300. yı- lını kutluyordu. Fransız aydınlanmacı duşünürü, bize Batı'dan ilk çevrilen ya- zarlar arasındadır. Münif Paşa, 1859'da'Feylesofça Konuşmalar'dan bölümler çevirmış; açgözlülüğü, bü- yuklenmeyi, savaşlan yeren 'Mücrome- ga' öyküsünün 1871 'de iki çevirisi bir- den yayımlanmıştı. Beşir Fuat, 1886'da bağnazlığa, din adına yapılan baskı ve kıyıma karşı çıkan Voltaire ile ilgili ça- lışmasını yayımladı. Ertesi yıl çıkan kitabında Ahmet MK- hat Efendi de aydınlanmacı yazann bü- tün yapıtlannın Türkçeye çevrilmesi ge- rektiğini dile getirdi. Bu dileği, ancak 60 yıl sonra Milli Eğitim Bakanlığı'nın Dünya Klasikleri dizisi ile gerçekleşe- cekti. "Mutaassıplara yol gösterenkr, onla- nn etine bıçağı turuşturanlar. genellikle hilebazlardır 7 ' ya da "Nedir hoşgörü de- nen şey? Insanlann en güzel tarafi. He- pimizzayıflıklarla, yanılmalarla yoğrnl- muşuz; birbirimizin budalahklannı karşıhklı olarak hoşgöreüm,doğanm ilk yasası budur" diye konuşan Voltaire, gerektiği gibi okunup kavransaydı, bu- gün yaşadığımız sorunlardan birçoğu çözülmüş oiurdu! Server Tanifli, bağ- nazlığın bu amansız düşmanını konu edinen 'Voltaire ve Aydmlanma' (Cem Yayınevi) kitabmı, şeriatçı bağnazlığın Sıvas'ta yaktığı ve hoşgörüsüzlüklerin başka yerlerde kıydığı insanlann anısına sun- muş. Düşünürün yaşa- mını, yapıtını konu edinirken akıl, adalet, insan haklan ve hoşgö- rü için verdiği savaşı- mı geniş biçimde ele alıyor. Aydınlanma düşüncesinin karşısında köktendincilik yer almaktadır. Aydın- lanmız, günümüzde yaşananlan kavra- mak, doğruçözümlere ulaşmak için iki- si üzerinde de derinlemesine durmalı- dır. RP'nin ve köktendınciliğin göster- diği gelişmeyi doğru değerlendirmek için lslamcılık akımının 2. Meşrutiyet'e kadar uzanan geçmişini, hareketin tem- silcilerini, görüşlerini yakından tanımak geTekiyor.Ismafl Kanı'nın büyük yapı- tının son cildinde 'Türkiye'de İslamcı- hk Düşfincesi ÜI', Pmar Yayınlan), ha- reketin öteki temsilcileri yanında Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoc, tsmet özel gibi lslamcı düşünceye bağlanarak savaşım veren edebiyat adamlannın gö- rüşleri geniş biçimde sergilenmektedir. Kara'nm daha yeni bir çalışması da 'ts- fauncdann Siyasi Görüşleri'dır (tz Ya- yıncılık). Atfflaözkmırâı'nın kitabı 'Romanla- nn Dûnyası'nda(Ümit Yayıncılık) belki de yazılann çoğunluğu, gazete okurla- n ıçin kaleme alındığından daha az so- runlu yapıtlara çok daha yalın bir yön- temle yaklasılmıştır. Nedim Gûrsel'in 'Bozkırdaki Yabancı' (YKY) kitabın- dakı ıncelemelerden banlan, edebiya- tımızı yabancı okurlara tanıtmak için yazılmış. öykücülüğümüzle ya da ka- .lk yapıtı 'Roman KMabı'nda ro- man sanatına ve bizim romanımızın gelişimine dikkat çekici bir yakla- şım gösteren Semih Gümüş, son bir yıl içinde 3 kitap birden yayımladı. 'Karşıhksız Yanbr'da(Adam), eleş- tinyi 'apa>n ve pekâlâ kendme ka- panmayi secebilecek yazuiMİ bir düma' sayan Gümüş, yazılan için 'bir'ötedUkura- bilmiş, anlatdar üstûneanlatdara dönüşebilmiş mkür?'diye so- rarken ya da 'okunın kendin- ce yapacağı kat- kılann, bir ro- manm anlamla- nnı zenginleşö- rebileceği'ni söylerken, kendi eleştiri anlayışının ipuçlannı veri- yor. Böyle bir anlayışla da-'Kara Anlaö Yazan'nda(YKY)Vûsat O. Bener'ın yapıtlannı, 'Yazmm veTa- rihinBatod'nde (YKY) Adalet Aga- ogin^İnVKonıantik/Bir Vlyaca Ya- zı' romanını kavramayı ve açıkla- mayı deniyor. İEMİHB0M05I KAR5IL1KSIZ YAZLAB dın yazarlanmızla ilgili incelemeler, ge- nel çerçevede ele alınmış. "Sait Faik'ta vaprttarmda Istanbul Rum Tophıhığu", "Çağdas. Türk Edebryatmda Yahudi Tipteri", "Yaşar Kemal: Bir Geçiş Dö- neminin Romanast" gibi yazılar ise öy- kücünün akademik yaşamının basanlı ürünleri. Muzaffer tlhan Erdost'un 'Cç Şa- lr'(Onur Yayınlan) kitabı, N&zım Hik- met, Cemal Süreya ve Ahmet Arifle il- gili. Bu üç ozan, toplumsal sorun ve şi- irimizdeki yenileşme hareketi içindeki ko- numlanyla ele ahnı- yor. Mehmet Ali Kıbç- bay'ın siyaset ve tarih konulanyla ilgili 'Cumhuriyet ya da Bi- rey Otanak' (fmge Ki- tabevi) kitabının 'tn- sanlara Dair' bölümünde edebiyatla il- gili incelemeler de var. Dünya edebiya- tının Zola, Lanrreamount, Joyce gibi temsilcileri. insanlığın toplum ve sanat gelişimine katkılanyla ele alınırken biz- denÇetin Altan'a da hatın sayılır bir yer aynlmış. 'Sapıtma ve thanet Üstüne' başlıklı yazısında Kılıçbay, sosyalizmi savunan Altan'ın liberalizmi savunan Altan'a dönüşmesini, onun temelde eği- timinden (Galatasaray) kaynaklanan Batılılaşma görüşüne, cumhuriyetçili- ğinebağhyor... "DararabmşTürkçemi- zeadetabirsflıirbaz maharethk inanıl- maz bir boyut kazandınhgma, samimi bir şekDde halktan yana oMuğuna, beJ- li etmeden çok okuduğuna, çok dfişön- dügüne" işaret ediyor. Ona göre Altan, "Ülkemizde aydm ve halk konusundaki yerleşik, basmakalıp, genelleştiği için doğru sanılan kanaaderi demistifiye et- melde,yanibu konnlardaki kapsamh al- datmacalan ortadan luüdınnakbuğra- şro durmaktadır.-" - SÜRECEK- Llk eleştiri kitabı 'Düşünceye Say- gı'nın (Yapı Kredı Yayınlan) genişletil- miş ikinci basımı yapılan Memet Fu- at,başlangıçtan beri çağdaş töplumcu ahlakın ilkeleri üzerinde durmaktadır. Toplumsal yaşamda. insan ilışkilerinde olduğu gibi edebiyatta ve eleştiride de özgürlükle ve düşünceye saygıyla te- mellenen bu ilkelerin uygulanmasına çahşır. 'Eleştiri Sorumluluğu' (YKY) kitabında derlediği yazılarda da önce- lıkle çağından sorumlu, düşünceye say- gılı, töplumcu bir yazann son 20 yıl bo- yunca edebiyat dünyamızı nasıl değer- lendirdiği görülüyor. Memet Fuat, mes- lektaşlanndan beklediği sorumluluğu belirlerken ne gibi ilkeler üzerinde du- ruyor? Önce o, elbette sanatı sorumsuz bir oyun sayan bireyci sanatın karşısın- dadır. Töplumcu yazarlann ise ikiyüzlülük- ten uzak durmasını, özeleştiriden ka- çınmamasını, akla ve bilıme uzak düş- gi'sinde başlayan Murat Belge'nin ça- memesini, duygulanna kapılmamasım lrşmalan, zamanla toplumsal sorunlara, bekler. "Gerçekten toplumsakı bir sa- siyasete uzandı. '12 Yıl Sonra, 12 Eylül', natçı olmak, kendini aşa- bitanelc, bireycilikten sıy- nlmalc, 'prensliği' bıra- kıp sanat işçiliğini üstien- mek çok güçtür" (1976) diyen yazann, kendisi bu güç işin üstesinden gel- miştir. Kitabında Pmar Kür'ün 'Yann- Yann_' yapıtından yola çıkarak töplumcu ahîakı ve roman sorunlannı tartışan dizi, şiirimizin 1940'lardan günümüze uzanan gelişi- miyle ilgili yazılar, 20 yıl önceki dergi tarrışmalan, Mehmet Kaplan'ın 'Şiir Tahlilleri'yle ilgili eleştiri, Memet Fuat düşünceyt saygı' .4 'Türldye, Dünyanın Ne- resiııde?' gibi son yapıt- lan, onun yaşadığımız si- yasal ve külrürel gelişi- me tanılannı, önerilerini dile getiriyordu.'Edebi- yat Üstüne Yazılar' (YKY) kitabının girişin- de 'Hayatabiredebiyatçı olarak başlamıştım' di- yor ve kendi yazarlık se- rüveniyle ilgili açıklama- lannı "Kaderbeniedebi- yattan uzaklaşürdı sözü_ çok doğru değil, asunda; çünkü ghtiğim yer nere- siyse, sanattan edindiğ>- mi oraya taşKum" diye bitiriyor. Bernakitabın . . önemli sayfalannı oluşturmakta... Moran'ın üniversiteden öğrencisi ve Edebiyatla ilgili inceleme ve eleştiri meslektaşı olan Murat Belge'nin ince- yazılanna Memet Fuat'm 'Yeni Der- lemelennde de genış yer tutan alan, ro- mandır. Romanımızı geniş bir çevren içinde ele almakta, dünya romanının so- runlanyla birlikte tartışma alanına ge- tirmektedir. 27 Mayıs'tan 12 Eylül'e yaşadığımız büyûk dönemeçlerin sana- tımıza etkisi, kitabın önemli bir bölü- münû oluşturmaktadır. Abdülhak Şinasi Hisar'dan Tank Buğra'ya, YahyaKemaTden Kemal Ta- hir'e, Yaşar Kemal'den Latife Tekin'e pek çok yazar, Tanzimat'tan bu yana toplumumuzu etkileyen koşullar açısın- dan değerlendirilmektedir. Marxçı eleş- tirmenin birikiminden geniş ölçüde ya- rarlanan yazar, kıh kırk yaran metin in- celemeleri de kaleme almıştır. Kitapta- ki hoş bir konuşmada kendisinin sosya- list AhmetMithat Efendi olduğunu söy- leyen Murat Belge'nin kitabı, derin bir bilgi birikimine, sağlam bir dünya gö- rüşüne dayanarak edebiyatımızı ve onu şekillendiren düşünce hareketlerini de- ğerlendirmektedir. BU ASAMADA ŞUKRAN YURDAKUL Yıl Sonu Duyarlıkları Heybelerindeki yıllann birikip çoğalması kimilerini derin- den hüzünlendirmtş olmalı ki, yaşlının dünyasını zehir eden şiirler yazmışlar. "Ülfet be/â// şey, fakat uzlet sıkıntılı, Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı? Bitsin, hayıriısiyle, bu beyhûde sonbahar!" Bu dizeleri yazdığı zaman Yahya Kemal 50'li yaşlarda bir delikanlıydı. 6O'ı da geçeli onca yıl oluyor, böylesi du- yartıklarla kederlendiğımi hiç anımsamıyorum. Tanıdığım sanatçılardan çoğu da öyle. Abidin Dino, son gördüğümde 80 yılı devirmişti, yaşa- yacağı zaman parçasından elinde ne kalacaksa, işinin ba- şında geçireceği umuduyla seviniyordu. Çok yaşasın, her şiirine bulunmaz bir sabırla çalışan Melih Cevdet de öyle. Yahya Kemal gibi düşünenlerdeki hız kesilmelerini birey- sel/ruhsal yapılanyla ilgili çözülüşlerin dışa vurması olarak düşünemiyorum doğrusu. Belki de kurdukları dünyanın kemiklerindeki çatırtılar, dirençlerini alıp götüruyor onlann. Dünya, önü kapalıymış gibi görünüyor onlara. Oysa, 1994'ü bitirirken bakıyorum, önlerindeki geniş çiz- genlerin ayırdında olan kaç sanatçı kuşağı var ülkemizde. Edebiyatta ve öteki sanat dallarında yaratma hızı alabildi- ğine sürüyor. Süren, bir anlamda, TBMM'ye egemen olan partılerde- ki beğeni yoksunlarına karşın uygarlık savaşımıdır. Bu savaşımın kaynağında, sanırım şu belırleyıci öğeler var: Sanat, yaratıcı gücün simgesidir. Siyasal iktidar, egemen gücün. özgüriük, yaratmanın vazgeçilmez koşulu. Yasak, siya- sal iktidarlann koltuk değneği. Ittihat ve Terakki döneminde de böyle bu. 1923'ten son- ra da. "Sahibinin Sesi" oldunuz mu elçilik mi istersiniz, millet- vekilliği mi... Olmadınız mı... Hapishane ya da sürgün. Egemen güç, temsil etttği sınıf ve tabakaların ideoloji- siyle bütünleştiği için sürüp giden bir çatışkı bu. Yaşamını, sonuna kadar, yaratmaya adayan sanatçı için tek seçenek var: özgürlüğün adamı olmak. Issız adaya ya da Yahya Kemal gibi Par Otel'e çekilme- yi özgüriük mü sayacağız? Izinli özgüriük mü.. Topluma görmeyen gözlerle bakmak, özgür insanın işi değil. Sanatçının hiç değil. Yahya Kemal, andığım dizelerde kaldığını varsaydığı beş on yıllık ömrünü nasıl geçireceğini sorarkan bir daralma- nın sancısını çekiyordu belki. Ama astl sıkıntısı "cemaati- nin" verdiği izinli özgürlükten kaynaklanmış olabilir. Ne de olsa, uzun yıllar Paris'i yaşamış, Baudelaire'i, Mallarme'yi, Rimbaud'yu okumuş, Fransız komunıstle- riyle birlikte cadelerde "enternasyonaH söylemiş adam- dı. Siyasal ikf dariara egemen olan güçlerin verdiği, çerçe- vesi kendilerince çizilmiş, özgürlüğü neyleyeyim... Evet, 1994 yılında sanatımızın öncüleri, yaratıcılar, öz- gür insan olma gerçeğini koydular ortaya. Barbariığa karşı insan haklarını savunarak. TBMM'ye egemen olan partilerde kol gezen beğeni zü- ğürtlerine, uygarlık düşmanlarına karşın. Af buyurun, tü- kürüğünü yutmaktan aciz belediye başkanlarına karşın. Bir yaş daha alıyoruz... Ne güzel. Pen Yazarlar Derneğimiz, 27 aralık salı günü (yarın), 19.00'da Âşık Veysel'in 100. yaşı dolayısıyla anma toplan- tısı düzenleyecek. Küçük Sahne'deki bu şiir ve müzik şöle- nine özgürce girebilirsiniz. Nezüıe Araz'dan "Mustafa Kemal'in Ankarası Kültür Servisi- "Mustafa Kemal ile 1000 Gün" adlı kita- bıyla geçen yıl okurdan yoğun ilgi gören NeziheAraz'ın, bu yıl da * Mustafa Kemal'in Ankara- sı"adlı kitabı yayımlandı. Yazar kitabmı; "Bu kitap biranılarki- tabıdır. Unutulmuş bir kent olan Ankara'nın öyküsünü iki gör- gütantg) olan annem vebarıam- dan dinlediğim 1920'lerin An- karası'nı, 1927'lerden sonra ise kendi izlenimlerimi, yonım ve anüanmı katarak anlatmayaça- hştim"diyerek özetlıyor. "Biz Ankara ile birlikte bü- yüdük, güçkndik, kişilik sahibi olduk" diyen Araz'ın kitapta okurlanyla paylaştığı çocuklu- ğu da adeta o yıllann gözlemcı- si olma özelliğini taşıyor. Bu gözlemcilik sayesinde okur, es- ki ve unutulmuş Ankara'nın, nasıl Mustafa Kemal'in Anka- rası olduğunu, o eski boz bula- nık kasabamn, ne şekilde yeşil, çağdaş kente dönüştüğünü gö- rüyor, aynı zamanda da sürük- leyici bir dille anlatılan yaşan- mış olaylann hep birlikte gün ışığına çıkmasına tanıklık edi- yor. Kitabın ikinci bölümünde ise; Mustafa Kemal'in Ankara- sı'nda, yazann baba evindey- ken şahit olduğu, çeşitli hayat öyküleri, anı ve sahneleriyle or- taya çıkıyor. Bunlar o günlerin Ankaralısı gibi okulda, başkent- te yaşanan Mustafa Kemal'Ii günlerdir. Yazar, kitabında tek- rar yaşanan bu günlen; "Kül- tür açısından, tarihsel bütün mal varlığmı kaybetmiş, unut- muş ve unutrurmuş eski Anka- ra'nın okullan, üniversiteleri, konservatuvariaru müzeleri, ki- taphklaru otelleri, lokantalan, spor sahalan. sağlık kurumlan ile birdenbire bozkınn ortasın- da doğuverişL, Mustafa Ke- mal'in nefis bir anekdotuna bağlanarak anlatılır kitapta" sözleriyle açıklıyor. 1920'lerde Çankaya'daki ba- ğevinde konuklanyla birlikte yemek yiyen Mustafa Kemal, birden çatalını bırakır ve der ki: " Ben,soframda bir sap olsun çi- çek görmek istiyorum. Acaba bu mümkün olamaz mı?"Ma- sadaki bir konuk: "Ankara'da çiçek yetişmez paşam" diye ya- nıtlar. Mustafa Kemal susar ama konuklar gider gitmez ya- verine verdiği talimatlabirkaç tahta sandıkta çiçek tohumlan ekilerek her gün sulanır. Musta- fa Kemal her gün gizli çiçek bahçesıne gelerek, gelişmeleri izler. Ve hemen ardından o gü- nün yemek kadrosu ıçin davet tekrarlanır. Herkes gelınce. Mustafa Kemal Fevri Paşa'nın koluna girerek. çıçekleri gerçek bir mutlulukla gösterir ve der ki: "Hoca Paşa, bakın, işte ben- im İkinci Sakarva Zaferim." Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun özerkliği için imza kampanyası (31) Handan Şenköken, Gamze Vanm, Asu Maro, Pelin Özer, Hayri Arslan, Devrim Baran, trem KurtsaU Sungu Çapan, Hakan Şenköken, Necla Şen- köken, Hüseyin Şenköken, Sev- gin Şenköken, Günseü Kartay. Ayla Baran. Ahmet Baran. E\ - rim Baran, IbrahimÖzer, Ayşe Özer^Ali Koraj' Özer, Sema Po- car, Ümit Poear, Melis Pocar, Şima Ozkan. Korhan Müderri- soğlu, Erden Sidal. Özlem Ak- taş, Tülay Vanm, Hüsrev Va- nm, Ali Arslan, Sultan Arslan. Güküme Arslan, Çetin Kaya. Derva Fırat, lklil Berkan. Şük- rije Şafak. Erkan Tahhuşoğlu. Reya Özilhan, Tayfun Üner, Mustafa Mutlu, Faruk Özbire- cikli, Hakan Gürsovtrak. Aş- kın Batur, Aze Marşan. Çiğ- dem Herdural S.Siyalı. Betül Barcan. Maide Gürtuna. Ayşe İşgar. Alıs Yüzbaşıoğlu. Nur Arslan, Zekıye Tansöker, Ay- sel Bıçakçı, Gönül Gürsoy, Tan- sev Moğul. Onur Arslan. Gül- sen Davacı, Erol Barlas. tbrahim Ruhi Tamer. BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear