22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yönetmenr Orhan Erinç# Genel Vayın Koordınatöru. Hikmet Çetinkava • Yazıışlerı Mudurlerı Ibrahim Vıldız (Sorumlu). Dinç Tavanç • Haber Merkezı Mudüru. Hakan Kara > Görsel Yönetmerr Fikret Eser Diş Haberler krjjun BalcıO Istıhbjrat YalçınÇakır • Ekonomı Bülent Kızanlık 0 Radvo-TV L'>gar Kremektar # kulıur llandan !>enköken # Spor Abdülkadir v ücelman # Yurt Haberler Mehmct Saraç • Makjleler Sami Karaören • Çevırr Sevfettin Turhan 0 Düzeltme Abdullah Vazıcı V J M H Kurulu İlhan Selçuk (Ba^kan), Orhan Erinç, Okta) Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinkava, Şiikran Soner, Ergun Balcı. Dinç Tavanç. ibrahim V ıldii, Orhan Bursatı. Muslafa Balba>. Ankara TemsılciM' Mustafa Balbav 0 Haber Müduru Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125, Kat 4. Bakanlıklar - Ankara Tel 4195020 (7 hat)., Faks- 4195027 • izmır TemsılciM Serdar Kızık,H ZışaBuKarı 1352 S 2 3Tel 441 122O.Faks 44191 17 • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inonu Cd I19S No I Katl.Tel 3522550, Faks 3522570 Muessese Muduru Erol Erkut • Koordınatör AhmetKorul$)iiı#Muhasebe BülentYener • Idare Hüsevin Gürer 0 Işletme Önder Çelik 0 Bılgı-lşlem Nail İnal 0 Bılgısayar SıMcm Mürmet Çiler 0 Rekiam. Reha Işıtman 0 HalkJa llışkıler Nurten Berkso_\ Yaumlavan >e BasaD: \ enı Gun Haber Ajansı. Bastn \ e Yavıncıhk A $ TurkıxaŞıcad 3"> 41 Cıgaioglu 34334 Ist PK. 246 Istanbul fel [0 : i 2 ) 512 05 05 (20 h a ! ) . f ıO2i:)513 85 95 10ARAL1K 1994 Imsak: 5.39 Güneş: 7.11 Öğle- 12.04 İkındı 14.22 Akşam: 16.43 Yatsı: 18.09 Et de önemli •TOKYO(Reuter)- Taksicilerin işi yoğun olduğunda trafık tıkanır, yollar açıldığında ise taksiler hızlı gitmelerine karşın müşteri bulma sıkıntısı çekerler. Aynı terslik, defıleler için de söz konusu. Yaz sıcağında kürk. dondurucu soğukta mayo defilesi yapıhr. Çünkü, dondurucu soğukta kürk defilesi yapmak, ticari açıdan gereksizdir. İşte Japonya'run Toray firması da "95 yazının bikinilerini. görkemli bir defıleyle şimdiden tanıttı. Tokyolu mankenler. mayo modellerinin yanı sıra, bir şeyi daha gösteriyordu: Japonlann artık eskisi gibi yosun ağırUkb beslenmekle yetinmeyip. proteine de önem verdiğini Belkide gereğinden de fazla. Atatürk Köprüsü'nde onaran • tstanbul Haber Servisi - Atatürk Köprüsü'nün Şişhane-Aksaray yönünde Ünkapanı ayağındaki geliş isükameti, yann onanm çahşmalan nedenıyle 12saat süreyle kısmen trafığe kapaülacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamaya göre köprü kapaklannın onanmı yann sabah saat 08.30'da başlayacak. Kastamonu'da kadın mrtingi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkıye'de kadınlar. 75 yıl aradan sonra bugün ilk kez yine kendı adlannabirmiting gerçekleşti recekler. BaşbakanTansuÇiller. 1919 yılında gerçekleştırilen ilk kadın mitinginin 75. yıldönümü nedeniyle bugün Kastamonu'ya giderek yurttaşlara hitap edecek. DYP içinde muhalif kanatta yer alan Kastamonu Milletvekili Münif İslamoğlu da gezisi sırasında Çiller'in yanında bulunacak. 96 milyon yıllık dinozor fosili • DALLAS(AA)-ABD'de amatör bir paleontolojıst. ülkenın kuzeyınde yaptığı kazılar sonucu. dünyanın en eskı "ördek gagalı dinozor" fosılini gün ışğına çıkardı. Southern Methodist Üniversitesi paleontolojisti Louıs Jacobs, fosılin 96 milyon yıl önce yaşamış 2.7 metre uzunluğundaki "hadrazor'a" ait olduğunu kaydetti. Erken yaşta başlanan özel programlar ve terapi, otistik çocuklann düzelmesinde etkili oluyor Otizmî yenmeımıyohıeğitmıFİGENATALAY Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu. "Gözfcmlere dayanarak söy leye- biliriz ki beş vaşından önce ko- nuşma geliştirmiş otistik çocuğun düzolnıe olasılığı v üksektir. Zeka bölümii > ükseldikçe tedavive ya- nıt verme hızı da artmaktadır" dıyor. "Otistik çocuklarda eğitim, te- davi ve terapinin önemi" konulu bu yazıya Prof. Yörukoğlu'nun Ankara Üniversitesi Tıp Fakülte- si Çocuk Psikıyatrisi Bilim Dalı ve Ankara Üniversitesi Eğitimle Tedavi, Uygulama \e Araştırma Merkezi'nin "Otizm" adlı kita- bındaki yazısından yaptığımız alıntı ile devam edelim: "Otistik çocuklar içinde zeka dağılımı da çok değişmektedir. Geri zekalıdan iistün zekalıya kadar genişleven bir yelpaze dik- kati çekmektedir. Ancak tedavi- nin başansı birçok etkene bağü- dır: Çocuğun zeka potansiyeli yüksekse, organik etkenler en az düzeyde ise, anne ile çocuk ara- sında duv gusal bağ güçlü ise dii- zelme olasılığı o denli güçlüdür. Bunlara bir de yoğun bir özel eği- tim programı eklemek gerekir. Bugün yaygın olarak benimse- nen tedavi-eğitim vaklaşımı ço- cuğun temel vapısal bozukluğu- nu gidermeyi amaçla>an bilişsel- davranışsal yöntemlerdir. Ancak ben inanıvorum ki bu vöntemi sa- vunan ve uygulayanlar otistik ço- cuğun duygusal yoksunluğunu da belli ölçüde doyurmaktadır- lar. Çünkü önemli olan çocuğun otistik kabuğundan çıkanlması- dır. Bu da ancak voğun uvaran- ların düzenli olarak çocuğa su- nulmasıy la olanaklıdır. Bu sev gi yolu>la da, biiişsel >oüa da veya her ikisi birlikte sunularak ger- çekleşebilir." Bireysel ve gnıp çahşması Istanbul Üniversitesi Istanbul Tıp Fakültesı Çocuk Psikiyatrisı Bölümü'nde. otistik çocuklarla hem bireysel hem de grup çalıs- ması >apılıyor. Bu bölümde gö- revii öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. ÜmranTüzün, çalışmalanylail- gıli olarak şunlan söylüyor: "Pbliklinikte, otizm tanısı ko- nulmuş, başka bozukluklarla bir- likte otizm de bulunmuş >a da otizmden şüphelenilen çocuklar gözlem altına alınıvor. Sonunda otizm tanısı kesinleşirse bir üst grup olan otistik gruba alınıyor. Anne-babalar üzvrinde de göz- lem vapılıyor \e eğitime alınıvor- lar. Çocuk grup eğitimine alını- vor ve otizme eslik eden diğer bo- zukluklar varsa tıbbi teda\ i de uvgulanı>or. Bu arada anne-ba- baların da birbiıieriylc kar^ılaş- malan sağlanıvor. Çocuklannın durumunu inkar \oluna giden ya daanksi>eteyaşa>an anne-baba- lar. a>m sorunlan paylaşı>or ve kendilerini daha i\i hissedivorlar. Eğitimde en önemli konu çocuğun otistik kabuğundan çıkanlması. Ankara'da bulunan byum Özel Eğıtım Okulu yöneticileri. " Da\ ranışsal \aklaşım \e bu yak- laşıma da\alı eğitim/terapi yön- temlerinin en etkili >öntemler ol- duğu gözlenmektedir. Bireylerin hangi kuşullar altuida nasıl öğ- rendiklerini açıklavan öğrenme kuramlan esas alınarak geliştiri- len dav ranışsal vaklaşım; u\um- su/ \e istenmedik da\ranışlann azaltılmasını ya da hiç ortava çık- mamasını, bu dav ranışlar j erine istendik dav ranışların bireye ka- zandınlmasını hedeflemektedir" di>orlar. Okulda uygulanan anne-baba eğitimi programlan ile de anne- babalann çocuklannın problem- lenyledahakolay başedebılme- lerının sağlandığı belirtiliyor. Anne-baba eğjtimi Otistik çocuklar \e ailelerine eğitim \edanı^manlık hizmetle- ri U>um Özel Eğitim Okulu'na. üniversıte ha.stanelerınin çocuk psikıvatrisı ve çocuk ruh sağlığı •Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu, otistik çocuklann tedavisi konusunda şunlan söylüyor: "Tedavinin başansı birçok etkene bağlıdır: Çocuğun zeka potansiyeli yüksekse, organik etkenler en az düzeyde ise, anne ile çocuk arasında duygusal bağ güçlü ise düzelme olasılığı o denli güçlüdür. Bunlara bir de yoğun bir özel eğitim programı eklemek gerekir." bölümlen tarafından "otistik* 1 ta- nısı konulan çocuklar, yaş sınır- laması olmaksızın kabul edilı- yorlar. Istanbul'da bulunan Içgörü Psikolojik Danışmanlık Merke- zi"ndegörevli klınıkpsikolog.ve pedagog Inci Vural. "Eğitimde amaç tiim yöntemleri kullanarak iletişim kurmasını sağlamak \e ka> ranılan öğretmeL Hiç konuş- mavan çocuklara rvsim. işaret gi- bi vöntemlerfe kendilerini ifade etmelerini öğretmeve çalışıyo- ruz" diyor. Psikolog ve psıkoterapist Bel- la Habip. Ithaka Psikolojik Da- nışmanlık Merkezı'nde otistik çocuklara terapi uyguluyor. "Otistik çocuklann dünyasına sözle girmek çok zor" diyen Ha- bıp, oyun, resım, hamur, müzik gibı materyallerden yola çıkarak çocuğun bilinçdışında tıkanmış, ruhsal gelışmesinı engelleyen se- naryolan tahlil ettıklenni söylü- yor. Eğitimle psikoterapinin aynı >ey olmadığını hatırlatan Habıp, "Eğitim gerekli çünkü sos.val ha- yatını devam ettirmeli. Ama iç dünvasına da girmek gerekli ki endişeler dışarı çıkma yolunu bubun" diyor. Yapılandınlmış eğitim Aşam Çocuk-Anne-Baba Da- nışma Merkezi'nde yapılandınl- mış bıreğitım verıliyor Saatlen. kurallan belli bir ortam sağlanı- yor. İletişim becerileri. akademik eğitim. öz bakım. sosyal beceri- lerin geliştinlmesıne yönelık ça- lışma yapılıyor. Eğitim uzmanı Lika Behar. "Amaç, otistik çocu- ğun ilerde bağımsız bir birev ol- masını sağlamak. Öncelikli amaç okuma-vazma öğretmek değil, bir lokantada nasıl dav ranacak. otobüste ne vapacak gibi bilgiler vermek"dıvor. Behar. 10 yaşında hiç eğitim almamış bırotıstıkle eğitimine 3 vaşında başlanmış bir otistik ara- sında büyük farklar bulunduğu- nu, otistik çocuklann en çok ge- lışme kaydettikleri alanın eğitim olduğunu vurguluyor. Oz bakım becerileri Özel AkatlarZihinsel Özürlü- ler Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi"nde öncelikle öz bakım becerilerini kazandırmayaçalış- tıklannı anlatan Psikolog N'ükte Uzunlu. karma gruptan yana. Çünkü, "Diğer özür gnıplann- daki çocuklar, otistik çocuklan yalnızlıklarından kurtarıvorlar ve hepsi birbiıierinden bir şeyler ögreniyorlar." Çiftehavuzlar'daki Özel Da- nışmanlık Merkezi'nde, otistik ve diğer özür gruplannda bulu- nan ve konuşma güçlüğü çeken çocuklara "Makaton Dil Terapi- si" uygulanıyor. Bu yöntemi Türkiye'de ilk kez uygulayan Makaton Dil Terapisti Avşegül Turan. otistik çocuklann yüzde 50"sinin konuşamadıklannı ha- tırlatıyor ve yapılan araştırmala- nn, otistıklerin dokunma ve gör- me duyulanyla iletişim kurabil- dıklerini gösterdiğını vurgulu- >or. Turan. "Makaton Terapisi, özel bir işaret dili. konuşma ve semboller yoluvla iletişim kur- mayı, kendini ifade edebilmeyi sağlav an bir v öntem. Çocuk ken- dini ifade edebildiği zaman dav- ranış problemleri de büyük oran- da önlenebilivor" divor HAYRtYE KEMAL KUSLN OKULU, OTİSTİKLER İÇİN PİLOT OKUL SEÇİLDİ Her çocuğa farklı program•Uzmanlar, otistik çocuklann eğitiminde her birinin kendi özellikleri doğrultusunda özelleşmiş çahşmalara ihtiyacı olduğunu belirtiyorlar. Bunun yanında çocuklarla birlikte ailelerin ve ögretmenlerin hatta okuldaki tüm ekibin eğitim ve terapi çalışmalanna alınması gerekiyor. Klinik psikolog Yrd. Doç. Dr. Nevin Eracar Başar, otistik bir çocuğun annesi olması nedeniy- le bu alanda akademik çalışma- lar da yapma gereğini duymuş. Bu çalışmalan Marmara Üniver- sitesi Eğitim Bilimleri Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bilim D, lında Doç. Dr. Nurder Ertu- ran'la birlikte pılot okul olarak seçilen Hayrıye Kemal Kusun Eğitim ve Uygulama Okulu'nda sürdürüyorlar. Bu okulda yapı- lan çalışmalardan alınan venler değerlendirilerek, 1994-95 öğre- tım yılı sonunda derlenecek Mıl- lı Eğitim Bakanlığı Özel Öğre- tim Genel Müdürü Doç Dr. Ne- cate Baykoç'un onayı ve deste- ğiyle Türkiye için otistiklere yö- nelik kesinleşmiş program ola- cak. 'Çocuğa göre eğitim' Nev ın Eracar Başar, bu prog- ramı oluştururken daha önce ya- pılmışbilimsel çalışmalardan ve dahadaönemlisi çocuklann ken- dilerinden vararlandıklannı an- latıyor. Programın dayandığı te- mel eğıtım ılkesınin 'çocuğa gö- re eğitim' ilkesi olduğunu vurgu- luyor ve şoyle devam edıyor: "Birtakım yöntemlerin yanı sıra bu çocukların her birinin kendı özelliklen doğrultusunda özelleşmiş çahşmalara ihtiyacı var. Burada, eğıtım ve öğretım programlannın yaşama yansıya- bır kez bütün aileleri bir arava toplayarak grup terapi >apıyo- ruz. Bu çalışmalarda hem çocuk- lanyla yaşamlannda karşılaştık- ları güçlüklen, duygusal çatış- malan ifade edip boşalım sağla- yabiliyorlar hem de bırbırlenn- den baş etme çarelennı öğrene- biliyorlar. Ve en önemlısı sorun- lanndayalnızolmadıklan gerçe- gini yaşıyorlar. Öğretmenlerle yapılan eğıtım \e terapi çalışmalannı genel ola- rak 'süpervizyon' başlığı altında eie alıyoruz. Bu çalışmada hem egirici ve ögretici çalışmalar bi- limsel açıdan gözden geçiriliyor hem de aileler gibi iletişim güçlü- ğü olan çocuklarla yaşamaktan ortava çıkan duygusal çatışma- lann ifade edilip asılması gerek- liliğinden hareketle terapi vapılı- yor. Eğer bu çalışmalar >apılmaz- sa, bu rür kurumlarda insanla- nn çabucak tükenmesi > üzünden işten aynlmalar söz konusu olu- yor. Yetişmiş. elemanlann usanıp başka kurumlara gitmesi ve sü- rekli veni ve yetişmemiş eleman- lann gehnesi gelişinı açısından kj- Müzik terapisi Otistiklerin eğitiminde müziğin önemli bir yeri var. Etnomüzikolog Tugay Başar yönetimindeki müzik terapileri daha çok okul öncesi çağındaki çocuklara uygulanıyor. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK.) bılmeleri çocuğun yaşamında len eğıtımın sınıf dışında ve aı- yaşıyorlar. Özellikle çocuğun en lede de sürmesi gerekiyor. çocuğun kalıcı olabilmeleri için zorunlu olan bir model geliştiriyoruz. Bu modelde çocuklarla birlikte ai- lelerin ve öğretmenlenn hatta okuldaki tüm ekibin eğıtım ve terapi çalışmalanna alınması ge- rekiyor. Çünkü çocuklara veri- Terapıye gelince; bu tür ço- cuklarla yaşavan insanlar. özel- likle bu alanda kurumsallaşma- mış toplumumuz içinde süreklı çaresızlik içinde Aileler bazen örtülü bazen açık bir depresyon yakınındaki kişi çoğu zaman an- ne. Baba ya fazlası>la işe kaçıp uzaklaşıyor. ya şiddete başv uru- yor. ev dışında başka arayışlarla sorunu bir şekilde çözümlü>or Anne daha da çaresiz. Bu yüzden aile içi terapi şart. Burada avda Yrd. Doç. Dr. Nevin Eracar Başar, etnomüzikologTugay Ba- şar'la AURA'da da benzeri ça- lışmalar gerçekleştıriyor. Bu merkezde. özellikle okul öncesi çocuklarla. ağırlıklı olarak mü- zik terapisi, eğitim ve öğretım çalışması ve ailelerle terapi yapı- lıyor. Aile terapisi grup şeklinde değil. Aile. eğitimci ve müzik te- rapistinin katıldığı oturumlarda çocuğun bir aylık değerlendır- mesi yapılıyor Anne veya baba. sürekli çocuğu ile ilgili gözlem notlan tutmak zorunda. Nevin Eracar Başar, "Annenin aktif ka- tılımı, çocuğuv la daha kev ifle v a- samasını saglıyor ve çocuğunun gelişimiyle ilgili bir şev yapmak, bize ışık tutmak anneye ivi geHyor" diyor Çin'de sinema yandı: Çoğu çocuk 310 ölü Dış Haberler Servisi - Çın'de. içinde vaklaşikbınkışi- nın bulunduğu bir sınemada yangın çıkmasi sonucu çoğu ıl- kokul öğrencısi 310 kişı öldü, 130 kişi de varalandı. Çin'de 1949 > ılından bu yana yaşanan en büvük yangın facı- ası olduğu bıldırilen ola>. ülke- nin batısındaki Sıncan özerk bölgesındekı petrol kentı Kara- may'da meydana geldı. Sıncan hastanesı yetkılılerı. çoğunlu- ğunu ilk ve ortaokul öğrencıle- n, öğretmenler v e anne babalar- dan oluşan varalıların 78'inın durumunun ağır olduğunu bıl- dirdiler Yetkılıler, vangının öğrencı- lerin kültürel faalıyetlennı böl- ge müfettiş kuruluna sergile- mek üzere sinemada toplandık- ları sırada bir elektnk kaçağın- dan çıktığını kaydettiler. Sinema salonunun sahibi Çin L'lusal Petrolcülük Anonım Şır- keti'nın. Pekin'den yaptığı açık- lamada, ölü sayısı 312 olarak bildirılirken kurbanlann çoğun- luğunun Sıncan 'da yaşavan Uy- gurlar olduklan kaydedıldi. Çın Haber Servısı'nin Sincan muhabin. yangın yenndeki du- rumu "dehşet verici" olarak ni- teledi. Muhabir gözlemlerini, "Kurtarma çalışmalannı yürii- tenler, kargaşanın arasında ölü- leri canulardan ayiramadıklan için ağlıvorlar. Tüm kurbanlar hastaneye taşındıktan sonra hangilerinin hâlâ > aşadığı tespit edilebildi" bıçımınde aktardı. MİLLLVK MANEVI DEGERLER.. .slında birçok hastalığımızın nedeni mikroplar falan değildir, ama haberimiz yoktur. Bu yüzden de has- talıklanmız sürer gider. tşte bu hafta bu önemli sorunumuza el koyuyoruz. Maksat nedir? Maksat vatandaşın sağ- lığını korumaktır. Vatandaşlanmızı bu hastalıklardan korursak iyi bir iş yap- mış oluruz, değil mi? kısanhaklan alerpsi... 'ugün neymiş. "Insan Haklan Günü"ymüş. Bakın gördünüz mü, ge- ne birçok kışı "alerji" olacak demek- tir. Çünkü neden böyle oluyor. bu "in- san haklan" denen nesne alerji yapı- yor. Kimısınin gözlen kızanyor, ki- mıst aksınp hapşınyor, kimisi de dök- me döküyor ya da soluk darlığına uğ- ruyor. Yüce devlet katındaki birçok görev limiz bu sözcükleri duyunca fe- na oluyor. Çünkü bu "insan haklan" denilen alerjiyi neyin yaptığı da pek bilinmıyor, anlayacağınız bu da faili meçhul oluyor. Zaten "insan haklan" denınce akla "faili meçhuFün gelme- si de bir oluyor. Onun için de bu aller- jinin asıl sebebi bilinmıyor. Böylece de ınsan haklarının kendısı de faili meçhul oluyor. Araştırmalar bu "in- san haklan"dcnen basağnsının. bir- çok kotülüğün kaynağı olan Frenk memleketlerınden geldiğinı gösterı- yor ama işte ne yapacaksınız? Sağol- sun yetkililer. ülkemızı bu hastalıktan korumak için canla başla. bu da yet- mezse hapla iğneyie ellerinden gele- nı yapıyorlarsa da başa çıkamıyorlar. Memleketin buncaderdı varken birde böyle eften püften şey lerle uğraşmak can sıkıyor ama ne yapacaksınız? Ah ah, şu Ösmanlı zamanı olacaktı da içerde astığını asacak, kestiğini kese- MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Sosyal hastalıklanmızı tanıyalım nlanndan çektiğımiz? Iyisı mi boş verelım bu abidik gubıdık numarala- nna. cektm. zınltı çıkaran küffara da iyi bir sefer e>leyıp ağzının payını verecek- tın. İnsan haklan mı yoksa Ihsan Hak- kı mı göreceklerdi. Sahi şu Hakkı adı- nı kaç kışinin taşıdığını saysak da ağ- z\ karalara göndersevdik. \ahu biz kendimizi tanıtmayı bilmiyoruz kı. O kafir ellerinde "Hakkı r 'adında kimse var mı kı? Bize baksalar da kaç kişı- nin adı "Hakkı" görseler ya. Ama bakmazlar namussuzlar. Işlenne gel- mezdebakmazlar Yapacaksın sayımı. bu kefereler sorunca da önlerine ata- caksın kağıdı. "Aldabak"diyeceksın, "bunlar bildiğin insan, adı da Hakkı." Nasıl da apışıp kalırlar değil mı.' Bak gene üstüme kaşıntı gelme>e başladı. Nedir bu faili meçhulden çektiğımiz kardeşim. Alerji alerji. Onun için MZ siz olun. şu ınsan haklanndan uzak durun, tamam mı'' AdKmiMagikmi nedr? 'irde şu "AGİK" denen ıllet var. Bu da başımıza bela olu>or. Bu- nun manası nedir diye sorarsanız as- lı "abidik gubidik" Bu laflar uzun gelıyor. kısaltıp "AGİK" yapıyorlar. Şımdı böyle kısaltma numaraları var ya, bu da böyle. Ne yapıyor bu abi- dik gubidik meraklılan? Hiç. ne ya- pacaklar. Tuzu kuru memleketlerın canı sıkılan başkan maşkan taıfesi "Şimdi ne yapalım da kafa bulalım" dıye anlaşıp orda burda toplanıyorlar. İşte bu abidik gubidik böyle işlerden. Oraya geliyorlar, senın benım gibi ga- nban memleketlen kıstırıp dedikodu v apıyorlar. "Neden sizde böyle böyle oluyor?"diye hesap sorar numarası- na vatıyorlar. Bir kere "Sana ne ulan?" demek lazım ama ayıp olur dıve yutkunup önüne bakıyorsun. "Sana ne, memleket benim değil mi arkadaş? Döverim de söverim de. Ne- den? Çünkü ben bu memleketin iyili- ğini düşünüyomm. Bi/imkiler böyle alışmıs.. Dövmezsem ilgilenmediğimi düşünür de ondan andavalu. Sen ne bilirsin keriz. Senin atalann hırsız ka- çakçı falan filan değil miydi? Senin- kiler suda altın kınntısı ararken btdm atalanmız koskoca imparatorluk kurnıus. istediğini asıyor, istemedigi- ni kıbçtan geçiriyordu." Ah namus- suz felek. devranı döndürdü de bızı zebun etti. Içimden geçenleri söyie- yemiyorum da, kaşıntı illetlerine ka- nyorum. Şu "AGİK" denen illet de kaşıntı yapıyor. Ne oldu Bosna bakı- yim. Çıt yok değil mi? Neden? Rus- laristemiyormuş? Ah Baltacıah? Sa- na yanmam mı ben. Şu Nataşaların büyükannesi Katerina da orda başı- mıza bela olmuş. Nedir be şu Rus ka- FaHatün faiHin. Artık bilen kalmadı ya. şu "fa- ilarün" meselesi aruz vezninden kal- madır muhterem kardeşlerim. Biraz malihülya gibi bir şeydir. Kendini de- nizin dalgalanna kaptınp ufuklara da- lıp giderken aklına "failatün failatün failün" dıye bir şey gelıverir. İşte bu- na malihülya derler. Kimi zaman la- fı değıştirip "mefulu mefailü failün" deyiverirsin. Böyle böyle pek güzel oyalanırsın, dertlerinden kurtulursun. Şunca tatsız dünya ışlennden uzakla- şıp kendini malihülyaya kaptırmak pek güzeldir. Birinı mı vurmuşlar, hiç tasa çekme. "failatün failatün failün." Bir yerleri mi yakıp yıkmışlar. canı- nı sıkma. "ifaiü sefaili failün." Bak gördün mü her şey ne kolay. Terapi gi- bi bir şey. Insanlan evlerinden yerle- rinden mi etmişler, ne gam. "failatün fiilatün eflatün."Memleket iyice kan- şıyor mu. hemen deniz kıyısına koş, anıza sanl. "fiilatün failatün bas tü- tün." Ne gam kalırne kasavet. Limon kolonyası gibi canım, ferahlık verir. Böyle yapmazsan güzel kardeşim, dosdoğru söylersek "kafayı yersin." Vallaha sonra ortalıkta yırtık pırtık giysilerle "faili meçhul faili meçhul" dıye dolaşmay a başlarsın de görenler "A bak, memleketin delisi geçiyor" derler. Yani tüh tüh benzetmek gibi olmasın. iyi saatte olsunlara kanşır- sın benim canım kardeşim. tyisi mi sen bir güzel aruz veznini öğren. Şu failatün çekimlerini ezberle. Öyle "failü fiilli" laflar dolaşmaya başladı mı hemen deniz kıyısına koş, başla: Failatün failatün failün....
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear