23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9EKİM1994PAZAR 8 PAZAR KONUKLARI SUNUŞ: Türkiye'debirsüredirkatılımcılıkdillerden âûşmeyen birsöz halinegeldi. Yerelyönetimlere katılma, demokratik işleyişleriniböylece sağlama bilincihalk arasında iyiceyerleşir oldu. Çeşitli demokratik ülkelerden yerelyönetimlerin denetlenmesi, demokrasinin temel taşları olarak kabul edilen buyönetimlereyöre halkının dahafazla katıhmcı olması amacıylabilgileralındı; buyoldayapılan çalışmalar sürüyor. Türkiye, artık merkeziyönetimden yerelyönetimlere dahafazla ağırlık verme çalışmalarını iyice hızlandırdı. Bu çalışmalarçerçevesindegeçen günlerdeİstanbul ve Ankara ABD 'dengelen ilginç bir konuğu ağırladı. Bukonukyerelyönetimlere demokratik katılım konusunda uzman olan KentselEylem Enstitüsü (Civic Action Institute) Başkanı HowardHallman 'dı. Hallman'la ABD 'deyerelyönetimlere demokratik katılım, İstanbul ve Ankara 'dayaptığı temasları konuştuk. Bu arada Hallman 'ı İstanbul'dakonuk eden Marmara Belediyeler Birliği'nin GenelSekreteri Fikret Toksöz de bizim bu ziyaret veyapılan bilgialışverişiyle ilgilisorularımızıyanıtladı. YerelyöneûnûevdekatıktnabkSöyleşi Leyla Tavşanoğhı KonuklarHowardHallmanKentsel Eylem Enstitüsü Başkanı, Marmara Belediyeler Birliği Başkanı Fikret Toksöz ,1 ' 78- Howard Hallman Diinya yüzünde demokrasiyi yüceltme içinfaaliyet gösteren Kentsel Eylem Enstitüsü'nün başkarüığını yapıyor. Bu enstitününfaaliyetleri arasındabeledıye hizmetlerinin tek merkezlikten çtkarılmasıyönünde çaiısmalaryapmak vekent halkının bu çalışmalarakatılımınısağlamak, toplumm gelisürümesine halkm kaıkısı konusundayerelyönetkilere ve konışu beldelerdeki önderlere bılgi, eğitim ile teknik destek sağlamak da bulunuyor. Avnı zamanda toplumun gelistirılmesine kent halkının katılımı alanmda ABD İskan ve Kentsel Gelişim Bakanlığı'ndan danı- şman olarak hizmet verdi. Demokrasinin kökenleri ve toplumsalhareket konusundakibirçok makalesinin yanı sıra kitapları da var. - Kze Gvic Action Institute 'un (Kentsel Eylem Enstitüsü) faa~ liyetlerinden söz eder nüsiniz? HALLMAN-Enstitü 1%9'dan 1983-84'e kadar çok etkındi. Halkın bölgesel yönetimlere katılımı, bölgesel yönetimlerde söz sahıbi olabilmesi için çahşıyordu. Toplanular düzenleniyor, çahşma gnıplan oluşturuluyordu. Bir konuda teknik ve özel bilgisi olan kışiden o konuyla ilgili mutlaka yararlanıhyordu. Ancak ben bu enstitünün kurucusu olarak günün birinde kuruluşun işlevini görmesı ıçin gereken paralann bittiğini gördüm. Uzun süredir de enstitü yan uy- kudaydı. Ama Doğu Avrupa'da demokrasinin uyanışını ve yeru yeni ülkelerin oluşmaya başladığını görünce bu yeni demokrasilere halkın kaülımı için yardımcı olabileceğimiz düşüncesi aklıma geldi. Böylece Amerikan Haberler Merkezi'nden (USIS) bu konu- da kimlere yardıma olabileceğimizi sordum. Şimdilik bunu pek de bilernedıklerini, ama belki de Türkiye'de bir şeyler yapabi- leceğimizi söylediler. Bu fıkir hoşuma gitmişti. Türkıye gerçek- ten ilginç bir deneyim olacaktı. - Peki, Türkiye'deki temaslanmz ilginiziçektini? HALMANN - Evet, çok. Ankara ve İstanbul'da gönüllü ku- ruluşlann temsilcileriyle görüşmeler yapüm. Çevre sorunJan, kadın haklan, halkın yerel yönetime katıhmı konulannı ele aldım. Daha sonra belediye başkanlan ve yerel yönetimlerin yetkilileriyle de görüştüm. Onlar, halkın yerel yönetimlere katılımlannın çok gerekli olduğu konusunda fikir birliğindey- diler. Sanıyorum Türkiye'de halkın yerel yönetimlere katıhmı önemli bir gereksinim haline gelmiş. - Peki, halkm yerel yöne- timlere katıhrm nasübaşanla- bibr sizce? HALLMAN - Bütün yöne- tımJer bir işi başlatmadan önce konuyla ilgili ayıntılı çahşmaJar yaptınrlar. Diye- h'm ki bir yerel yönetimin yeni bir karayolu yapımıyla ügili bir projesi var. Bu proje haarlanırken yerel yönetim, yöre halkına karayolunun nerede yapılması gerektiğni sorarsa o zaman iş çok daha verimli ve kolay seyreder. Çünkü vatandaşın görüşü alınmıştır. Vatandaş bunu onayladığını ya da onayla- madığını yerel yönetim yetki- lilerine bildirir; gerekçelerini de açıklar. Yerel yönetim, vatandaşla birlikte bu türprojeleri yürüt- tüğü takdirde genellikle çok az ya da hiç denecek bir mu- halefetle karşılaşır. O zaman da işi kolaylaşır. 1955'te benim yaşadığım şehirde yerel yönetim bir yol yapımına karar verdi. Kara- yolu mühendisleri şehrin içindeki çok güzel bir parkın içinden bu yolu geçirmek is- tediler. Çünkü mühendisler parkın bozulmasıyJa ilgilen- miyorlardı. Ama vatandaş buna şiddetle karşı çıkü. Şehir halkı toplu halde mahkemeye başvurdu; yol inşaatını engelledi. Böylece mühendisler bu işi yapmadan önce kent halkına danışılması gerektiğini öğrenmiş oldular. Türkiye'de sistem değişik olabilir. Ancak her zaman bu tür projeler gerçekJeştirilmeye çalışılırken haJkın fikrini almakta, halktan katıhmcıbk istemekte yarar vardır. Size Amerika'da bir başka şehirden bir örnek vermek istiyo- rum. Bu kentin içinden çok sayıda kamyon geciyordu. Kam- yonlar doğal olarak hem trafiği tıkıyorlardı, hem de büyük gü- rültü çıkanyorlardı. ' Bunun üzerine belediye meclisi toplandı. Kent halkı temsilci- lerinden bir grup da bu toplantıya katıldı. Yerel yönetim ve kent halkı birlikte, kamyonlann kent içinden hangi yoldan geç- melerinin gerektiğıne karar verdiler. Böylece ikı taraf da her- hangi bir sorun çıkmadan mutlu oldu. - Peki, ABD'de yerel yönetimkr hükümetten para abyorlar nu? HALLMAN - Genelde kredi biçiminde oluyor. Bundan 20 yıl önce Alabama eyaletinin Birmingham kentinde böyle bir borç verme olayı olmuştu. Belediye, kent merkezinde bir çarşı yaptırmak, aynı zamanda kent merkezini de düzenletmek isti- yordu. Hükümetten bir kredi çıktı. Ama kent halkı buna karşı çıktı. "Eğer kent merkezine kürüphaneier, parklar da yapılacaksa bu işi onaylanz. Aksi balde kabul etoneyiz" dediler. Böylece bu kre- di alma işi suya düştü. - Mahalle çaputda örgütler de var nu? Diyelim ki bir yerel yönetimin yeni bir karayolu yapımıyla ilgili birprojesi var. Buproje hazırlanırken yerel yönetim yöre halkına karayolunun nerede yapılması gerektiğini sorarsa o zaman iş çok daha verimli ve kolay seyreder. Çünkü vatandaşın görüşü alınmıştır. HALLMAN-Var tabii. Mahallelerin halkı oyöreyı kendilerine ait bildikleri için burasını geliştirmek, güzelleştirmek için çok çalışırlar. Kendi örgütlerini kurarlar. Çünkü oturdukJan ma- halleyı benimsemişlerdir ve bunun her zaman düzgün kalmasını isterler. Kendilerinin bilgisi dışında buralara bir tek çivi çaktı- rmazlar. - Yaıti bu tür işler çok demokratik oluyor. HALLMAN - Halk, yerel yönetime katılabilmek için belirli bir örgütlenmeyi gereksiniyor doğal olarak. ABD'de pek çok şehirde halk konseyleri var. Bu halk konseyleri şehir halkının kendisi ta- rafindan seçiliyor. Bu konseylerin üyeleri son karar hakkına sa- hip değü. Ancak belediye meclislerine danışman görevi yapıyor- lar. En azından yöre halkı adına fıkir belirtebiliyorlar. Hatta kent sakınleri, belediye başkanı ya da belediye meclisine doğrudan başvurarak yöre halkının şunu istediği ya da istemediğini söyle- yebiliyorlar. Örneğin o kentte bir bar açıiacak. Bu barda da içki satışı yapı- labilmesi için ızın ıstenecek. Yöre halkı böyle bir bann açılmasmı istemiyorsa bunu doğrudan belediyeye bildirilebiliyor. ABD'de bu konularda halkın örgütlenmesiyle ilgili epeyce de- neyimimiz var. Avrupa ülkelerinde de son 30-40 yıldır bu yolda deneyimler kazanıldı. - Enstitünüz Türkiye'dekiyerelyönetimlerle gelecekte de işbirB- ğini sürdürecek mi? HALLMAN - Ben buraya Türkiye'deki yerel yönetimlerie nasıl işbırliği yapılabilir konusunu araştırmaya geldim. Gelecekte benden yeni bir görev istenirse yeniden gelirim tabii. Türkiye'de yaşadığımız de- neyımleri ilgihlerle paylaştık; ABD'deki çalışmalanmızdan öğrendiklerimizi aniattık. Bu tür deneyimleri kazanmak için yıllarca bu konuda çalışmalar yapmış olmak gerekiyor. 1960'larda ABD'deki kentle- rin bir çoğunda iç kanşıklıklar vardı, çok iyi anımsaya- caksınız. Bu iç kanşıklıklan yatışürmak amacıyla yöre halkı yerel yönetimlerle işbirliği yapıyordu. Çok iyi örgütlen- mişlerdi. Bu örgütler yerel yö- netimlere yardım için zamanla yasal bir statü kazandılar. - Peki, ABD'deki yerelyöne- timler gelirlerini nereden elde ediyorlar? Federal hükümetin katkm da oluyor mu? HALLMAN - Esas olarak gelir kaynaklan vergiler. Gelir vergüeri, emlak vergileri ve kat- ma değer vergisiyle eşanlama gelen satış vergisi.. - Yerel yönetimlerin ki-a ge- Srleri var nu? Örneğin kiraya verdikleri mülklerinden elde et- tikleri getirler? HALLMAN - Yerel yöne- timlere ait önemli. kiraya veri- len mülkler yok. Kent kalkı- nmasına katkı sağlamak amaayla eski binalar onanlı- yor ya da restore ediliyor. Ama bunlar daha sonra saühyor; ki- raya verilmiyor. - Örgütûnüzün Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği'yle (IULA) herhangi bir bağlantısı var nu? HALLMAN - 1971 'de bir temasımız olmuştu. Bu bağlamıyı yeniden kurmak isteriz tabii. İstanbul'da da bir şubeleri bulundu- ğunu duydum. IULA örgütü sanıyorum ABD'deki Ulusal Şehir- ler Birliği'ne (National League of Cities) benziyor. Ulusal Şehir- ler Birliği'ne üye ABD'deki bütün belediye başkanlan ve belediye meclisi üyeleri. >ilda birkezçokgenişçaplı birkonferansdüzenler- ler. Bu konferansta bilgi alışverişinde bulunulur. - Yerelyönetimlerin, demokrasinin temeltaşları olduğusöylenir. Bugörüse katıayor musunuz? HALLMAN - Tamamıyla. Topfd'in 'ABD'de DemokrasT adlı kitabını okudunuz mu? O kitapta yerel yönetımlenn demokrasi için bir eğitim sahası olduğunu söylüyor, "İlkokullar biüın için oeyse yerel yönetimler de demokrasi için odur" diyor. 196O'da yayımlanan bir siyaset bilimi çalışması vardı. 'Kent Külrürü' başlığıru taşıyan bu çabşmada yöresel katkıran kent de- neyimini geliştirdiği ve bunun da zamanla ulusal boyuta ulaştığı sonucuna vanlıyordu. 1880-1890'da Avrupa'dan ABD'ye geniş çaplı göç olduğu za- man ABD'ye gelen bu göçmenler kendi aralannda gjzli örgütler olan localar kurmuşlardı. Kendi aralannda gizli çalışmalaryapı- yorlardı. Bu, çok önemli bir demokratik örgütlenme halini almıştı. Bir örgütte çalıştığıruz zaman hiçbir şekilde tek başmıza iş yapa- mazsınız. Öncelikle o örgütte bir konsensüs oiuşması gerekir. Ancak o zaman ortak bir iş başarabilirsiniz. İşte, demokratik ör- gütlenmenin esası da buradadır. Fikret Toksöz Aydın 1939 doğumlu. Ankara Üniversitesi SiyasalBilgiler Fakültesi'ndeyükseköğrenimini tamamladıktansonralisansüstüeğitimi- ni İngiltere'de Manchester Üniversitesi'nde yaptı. 1978-80 yılları arasında OECD'nin kentselyönetim projesi üyelığinde bulundu. Sırasıyla kaymakamlık, Ankara Belediye Başkan Yardımcilığt, Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşar Yardonclığıgörevlerindebulun- du. Şimdiki halde Marmara Belediyeler Birliği GenelSekreteri. - ABD'de 'Kentsel Eylem Enstitüsü' Başkanı Honard Hall- man 'ın İstanbul'da bazı büyüksehir ve ilçe belediye başkanlanyla bir toplantıyaptığı duyuldu. Howard Hallman 'ın burayagelmesi ya da çağnlmastndaki amac neydi? TOKSÖZ - Hovvard Hallman'ı biz davet etmedik. Bu, Ame- rikan Basın ve Kültür Merkezi'nin bir girişimiyle oldu. Bunu ben şöyle değerlendiriyorum: Amerikalılar artık demokrasiyle de ilgilenıyorlar. Bu, iyi bir başlangıç ve iyi bir programdı. Biz şımdiye kadar ABD'nin güzel yüzünü göremedik. ABD'nin güzel yüzü demokrasidir. Bu ülke dünyada en büyük katılıma, en gelişkin, en ışlek topluma sahip. ABD, dernek İcurmak. katı- lımcılık açısından hem dünyada öncüdür hem de katıhmcı de- mokrasi açısmdan son derece gelişkin bir yapıya sahiptir. Amerikablar böyle bir toplantı düzenlemeyi düşündüklerini söyleyince biz Marmara Belediyeler Birliği olarak onlara yardımcı olabileceğimizi belirttik. Böylece bir toplantı düzen- lendi. Bu toplanüya İstanbul'dan belediye başkanlan, belediye meclis üyeleri ve bir kısım muhtarlar davet edildı. İlk kez de böyle bir toplantıda katılımcıbk konusu konuşuldu. - Türkiye'de katılım nasıl, hangiyoüardan olabilecek? TOKSÖZ - Katılım Türkiye'de çok yeni bir konu. Temsili demokrasi daha çok merkeziyetçi hükümetlerin olduğu yerde geçerli. Bu yüzden Türkiye'de merkeziyetçi bir yapı olunca bu- güne kadar katılım konusu çok ön planda değildi. Ancak top- lumda çeşitli katmanlann oiuşması sonucu Türkiye'de katılım taleplerinin ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Türkiye'de merkezi hükümet sisteminin bugün iflas ettiğine hep birlikte taruk oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan Baş- bakan'a kadar herkes artık Türkiye'nin Ankara'dan yö- netilemeyeceğini söylüyor. Böyle bir yapıda temsili de- mokrasi artık eksik kalıyor. Bir de uluslararası üişkiler çok önem kazandı. Türkiye'- nin dünyayla entegrasyonu ÇOK gündeme geldi. Merkez- deki adam bunlarla mı yoksa İstanbul'un yolu, suyu, elekt- riği, Türkiye'nin ücra bir kö- şesindeki başka meselelerle mi uğraşacak. Artık bütün dünyada yerel işleri yerel yö- netimlere bırakmak, ulusla- rarası ilişkilerin de merkezi hükümet tarafından yönetil- mesi düşüncesi ağırlık ka- zandı. Türkiye'de bir süre- den beri, devleti küçültme deyışi kullanılıyor. - Devletiküçültme kavranu yanhş anlaşıhyor galiba? TOKSÖZ - Yanhş değıl de eksik anlaşıhyor. Devlet sa- dece ekonomik işlere girme- sin, biçiminde algılanıyor. Aslında Türkiye'de devleti küçültmek derken devletten merkezi hükümet anlaşıldığı için sorun merkezi hükümeti küçültmektir. Bugünkü durumda merke- zi hükümetin zayıfladığını, hatta çöktüğünü görüyoruz. İnsanlann günlük yaşamda karşılaştığı sorunlann yerin- den çözülmesi gereği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla kendihğinden bir katılım konusu da oluşuyor. Temsili demokraside katıhm çok zor. Herkesin Ankara "daki işlerekanşması mümkün değil. Ama işi yerinden yönetmeye başladığınız zaman yerinden kan- şmak daha kolay. Onun için katıhm dediğiniz zaman bunu, hükümetin yeniden yapılanmasıyla birlikte düşünmeniz lazım. Türkiye'de bu çok önemli, hemen çözülmesi gereken bir sorun haline geldi. - Katıhm derken bir de şöyle bir sorun aklageSyor. Türkiye'de öteden beri dernekçiUğe, örgütçülüğe hep şüpheci, yasakçı gözk bakılmtştır. Bu katıhmın sağlanabibnesiiçin rahat örgütlenme ve dernekleşme olanağı nasübuhınabilecek? TOKSÖZ - Katıhm için bırtakım engeller var. Bunlardan en önemh'si de başta anayasa olmak üzere yasalann getirdiği en- geller. Bütün yasalar yasakçı bir görüşle hazırlandığı ıçin katıhmı engelliyor. Ikinci olarak kültürel engeUmiz var. Biz kültür olarak katılıma pek de yatkın değiliz. Eskiden İstanbul'- daki eğlence yerlerinde gazelhanlar gazel okurdu. Gazelhan gazel okuduğu zaman dinleyıcılerin aşka gelip mınldanması bile yasaktı. Duvarlara, "dışardan gazel okumak yasaktır" diye yazmışlardı. Düşünün ki eğlenceye katıhmı, insanıncoşkusuna bile izin vermeyen bir kültürden geliyoruz. Şimdi bu kültürü yeniden, yavaş yavaş yaratıyoruz. Bu kül- türel engelleri de hemen, bir günde aşmamız çok zçr. Üçüncü engel ise ölcek meselesi. Düşünün ki 10 milyonluk İstanbul'da katıhm nasıl olacak? Anadolu'daki belediyelerde çok büyük sorun yok. Çünkü ölçekler çok büyük değil. İstanbul'da metropoliten yönetim yaratıhrken çok büyük bir hata yapıldı ve ait birim olan ilçe belediyeleri kuruldu. Çünkü hala merkeziyetçi yapı üzerinden yerel yönetımi şekillendiriyoruz. Katıhmı sağlamak için İstan- bul'da daha çok belediye yaratmak lazım. - Mahalle belediyelerinü? TOKSÖZ - Hayır, gerekli değü. Örneğin 100 bin nüfusluk birölçek bulup 100 kadar yerel belediye yaraülabılir. Bir örnek vereyim, bu ölçeğe uyulsa>dı bugün istanbul'da Beyoğlu'nda çok şikayet konusu olan şeyler yaşanmamış olabihrdi. Beyoğ- lu, kültünine ve toplumsal yapılanna göre birkaç belediyeye bölünebilirdi. O zaman bugünkü çelişkilerine de tamk ol- mazdık. Öte yandan bu dediğimı Bakırköy'de başanh bir biçimde uyguladılar. Hiç değilse ayn yaşam tarzlan, ayn beklentileri olan insanlar ayn belediyelerde örgütlenme imkanı bulabili- yorlar. Bütün bu engellere rağmen katılım mümkündür; önlemez hale gehniştir. Bizim belediye yasanuzın bugüne kadar okun- mayan, hiç üzerinde duruJmayan 13. maddesi var. Orada hem- şerilik hukukundan söz edıhvor. Bu madde. "Bir belde içinde oturan herkesin seçmeye, seçiimeye ve iştirake hakkı vardır" di- yor. 1930'da yazılmasına rağmen çok ilerici bir hüküm. Ama vatandaşlar, dernekler bunu biuniyorlar. Ama bırdenbire son yıllarda bu katıhm meselesi önemli bir ivme kazandı. Bu çok sevindirici bir gelişme. Çünkü sivil top- luma doğru gidiş, bir kayma var. Hatta bazı Batı ülkelerinde kendi kendine yönetim doğdu. Arnk belediyeler de yok. İnsan- lar diyorlar ki: "Bizim hiç kimseye ihrivacımız yok. Biz kendi keodünizi yönetiriz." İş artık bu kadar ileri, demokratik bir yapıya doğru gidiyor. Biz şu anda oraya kadar gidemeyiz, ama Türkiye'de kahplar zorlanıyor. Bizde şi- kayet etme kültürü var. Ama şimdi artık şikayet etmeden protesto aşamasına geldik. Bunun üçüncü aşaması ise si- yasi karar mekanızmasına katıhnaktır. Bu kaülma me- kanizmasını bugüne kadar pek de geliştırdiğimiz söyle- nemez. Katıhm yerel yöneti- min çalışması için çok verimli bir faktördür. Kar saiki nasıl kapitalist ekonominin moto- ruysa kamu yönetimi ve de- mokratik düzen için de katıhm bir motordur. Katıhm ne kadar çoksa o ka- dar iyi, katıhm ne kadar azsa o kadar kötü yönetim olur. Son zamanlarda artık bir- takım örgütler, birtakım der- nekler, kişiler taleplenni doğ- rudan doğruya belediyeye söylemekte, karar vermesine neden ohnakta, verdiği ka- rarlan değiştirmesine yardıma obnaktadır. Yine Beyoğlu'ndan bir ör- nek vermek istiyorum. Bele- diye Başkanı başlangıçta çok katı bir tayır içindeydi. Ama sonunda uzlaşmaya varmak zorunda kaldı. Bu, kaühmın başansı ve demokratik bir ortamın yaraülmasıdır. • Amerikab yerelyönetimlere katıhm uzmanı Homard Hall- man 'la yamlan toplantıda negibi bilgiler ediniM? TOKSÖZ - Amenkah uzman konuşurken herkes kendi kendine, "Eee, bunlan biz de yapıyoruz. Ama orada bu iş sistera- kşmiş" dedi. Orada belediye başkanı ne kadar anti-demokra- tik bir kafada da olsa artıİc o sistemi değiştiremiyor. Her şey katıhmla, belh bir uzlaşmayla kararlaştınlıyor. ABD'de her is- teyen, kafasına her esen dernek kurabihyor. Bu çok kolay bir iş. Hatta bu derneklerin kamu parasından yararlanma imkan- lan var. Bizde dernek kurmak ayndır; bir de kurulduktan sonra o derneğe para bulmak lazımdır. Bugün ABD'de federal bütçe- de, eyalet bütçelcnnden 'noo-profit organizations' denilen kamu yaranna örgütler için çeşitli fonlar yaratıhnış. Diyehm ki çocuklar için bir kütüphane kurmak istiyorsunuz. O zaman o fondan para alabiliyorsunuz. Kadınlann okur-yazarhğını arttırmak için bir faaliyette bulunmak istiyorsanız buna para .bulabiüyorsunuz. Bizde ise ne yazık ki henüz bu tür uygulamalar yok. İşte, kamu parasını harcamayı da yaygmlaşürmak lazım. Seçilmiş insan ne olursa olsun bir azmlıktır. İstanbul Büyüksehir Bele- diyesi'nde 200 kişi var. İstanbul içindeki sorunlara neden 200 kişi karar versin? Bunu mümkün olduğu kadar çeşitlendırmek, arttırmak lazım. Katıhm talebi sadece, şunu yapahm, bunu yapmayalım, olmamah. Paraya da sahip olarak kişilerin ve derneklerin kendi başlanna o işi yürütebilmeleri gerekmekte- dir. İşte ABDnin özelLği bu... Türkiye'de merkezi hükümet sisteminin bugün iflas ettiğine hep birlikte tanık oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'akadar herkes artık Türkiye'nin Ankara'dan yönetilemeyeceğini söylüyor. Böyle biryapıda temsili demokrasi artık eksik kalıyor. #
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear