14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4OCAK1994SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sıvas katliaıııı (lavasıııda olav Sanık avukatlannın gazetecilerin çalışmalanm engellediği davayı, Günter Wallraf da izledi ; ANKARA (Cumhuriyet Büro- n ) - 37 kişinin yakılarak öldü- nümesiyle ilgili Ankara DGM'- ide görûlen Sıvas katliamı davası lyine olayh başladı. Sanık avu- katlan yabana gazete ve televiz- yon muhabirierinin çalışmalan- •nı engellerken katliamda yaşa- mını yitirenlerin yakınlan sanık- İara sataşmalarda bulundu. Sanıklar, bu kişilerin kendilerine küfur ettiklenni ileri sürerek pıahkemeye hitaben "Biz bura- ya ana avrat küfür yemeğe get- medik" dediler. Bu durum üzeri- ne de Mahkeme Başkanı Muammer Ünsoy, taraflan ""tkind bir Sıvas olâyını da bura- da yaşamayalmT sözleriyle ;uyardı. Sıvas katliamıyla ilgilJ üçüncü duruşmaya yoğun güvenlik ön- fcmleri alünda Ankara DGM'- de başlandı. Mahkemeye kont- roüü yapılan girişlerden sonra, şikayetçi ailelerin kimlik tespiti- ne geçıldi. Sanıklardan bazılan bu sırada şöz alarak iki gündür yemek yemediklerini beürterek duruşmaya ara verilmesi iste- minde bulundular. Başkan, iste- mi değerlendireceğini söyledi. Sanıklann sayılan 4O'ı bulan avukatlan yabana gazete-TV muhabirierinin görüntü alma çalışmalanm engeüediler. Avu- katlar, bu kişilerin gazeteci ol- madıklannı üeri sürerken Mahkeme Başkanı, istemi bu ki- şilerin duruşmaya girerken kim- lik gösterdikleri gerekçesiyle kabul etmedi. Sataşma, şikayet ve alkış Bu arada davaya müdahil Sıvas katliamında ölenlerin yakınlan sanıklara laf atınca iki taraf arasında tartışma çıktı. ( Fotoğraf: A A) olarak katılan, Sıvas'ta ölenlerin yakınlan, sanıklara 'y»pt*'a n - mzdan utanm' sozleriyle bazı sözlü sataşmalarda bulundular. Sanıklar, sataşmalar sırasında kendilerine küför edildiğini de öne sürerek mahkemeden ön- lem alınmasını istediler. Sanık- lar yakınmalannı "Biz buraya küfiir yemeğe gelmedik" sozle- riyle dile^getirirken Mahkeme Başkanı Ünsoy, taraflan süku- net içinde kalmaya çağırdı. Ün- so> "tkinci bir Sıvas olaymı da burada yasamayalm" dedi. Müdahil avukatlar, mahke- me heyetini sanıklara ve avukat- lanna karşı yumuşak davran- makla eleştirirken "Bunlar programlı yapılıyor, önce basuı mensuplanna saldınidı. Ardın- dan taröşmalar çıkanldı" dedi- ler Mahkeme Başkanı bunun üzerine "Ne yapayun. Küför eden adama ne diyeyim" sozle- riyle serzenişte bulundu. Başka- nın bu sözleri sanıklar tarafın- dan bir süre alkışlandı. Sanıklar Başkan'a "bravo bravo" üye te- zahüratta bulundular. Duruşmayı SHP Genel Sek- reteri HaHl Çulhaloğlu, milletve- killerinden Mustafa Kul, Ziya Halis, Sinan Yertikaya ilc sanat- çı Arif Sağ ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği yöneticileri de izledi. Duruşmanın öğleden sonra- ki bölümünde de sanıklann dinlenmesine devam edildi. Sorgulanan sanıklardan Ömer Fanık Gez, Nevzat Aydm ve La- tif Karaca suçlamalan reddede- rek, kendilerini teşhis eden ta- nıklan daha önce tanıdıklannı ve olay yerinde gördüklerini sandıklannı öne sürdüler. 79'u tutuklu 124 sanığın yargılandı- ğı duruşmaya bugün devam edilecek. Öte yandan Sıvas katliamı da- vasını izleyen Alman yazar Gön- ter VVallraf "Türkiye'deki dini faşistlerdeıı ne kadar korkuyor- sam, Almanya'daki faşistlerden de o kadar korkuyorum" dedi. VVaJlraf, duruşmayı yalnızca Aziz Nesin'in avukati olarak de- ğil, tüm insan haklannın savu- nucusu sıfaüyla izledigini bildir- di. Duruşmanın sabaüki bölü- münde sanık avukatlan tarafin- dan salon dışına çıkanlması iste- nen gnıp arasında yer aldığı öğrenilen, 'En Alttaküer' kitabı- nın yazan Alman Günter Wall- raf, öğlen verilen aradan gazete- cilerin sorulannı yanıüadı. Mahkemenin akışını 'garip' ola- rak niteleyen Wallraf "Mahke- meyi sadece Aziz Nesin'in avuka- ü olarak değil, bütün insan hakla- n savumıcusu olarak iztiyorum. tnsan haklan bir bütündür. Tür- kiye'deki dini faşistlerden ne ka- dar korkuyorsam Almanya'daki faşistlerden de o kadar korkuyo- nım" dedi. Sanıklann mahke- medeki davTanışlannı tutucu olarak niteleyen Alman yazar, bu duruma çok şaşırdığını ifade etti. Alevi oyıı, sorunlara kıılak tıkamayaıılara Yurtiçi ve dışındaki Alevi-Bektaşi örgütleri: Oy vereceğimiz partilerde birtakım nitelikler aramak zorunda kaldık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankarada, önceki gün toplanan Alevi-Bektaşi örgütleri temsilcileri, yerel seçimlere ilişkin ilkeler belirle- diler. Örgütler bu ilkelere uygun olan partilere oy verecekler. Örgüt temsilcileri, Sıvas olaylan- na kayıtsız kaldığı iddia edüen SHP'ye "koşul- suz" destek verilmesinin söz konusu olmadığını bildirdiler. I Avrupa ve Türkiye'de örgütlü olan Alevi ve Bektaşi dernekieri temsilcileri, fzmir ve İstan- bul'dan sonra, Ankara'da gerçekleştirdikleri toplantılanfida, yerel seçimlerdeki tutumlanru belirlerken kendi iç sorunlanna ve Sıvas davası- na ilişkin kararlar aldılar. Yaptıklan açıklama- da, bütün partilerin ve hükümetlerin, anti-laik gelişmeler karşısında tepkisiz kaldıklannı dile getiren temsilciler, Alevi kültürüne yapılan sal- dınlann karşılıksız bırakıldığını belirttiler. Ali Rıza Gülçiçek, Murtaza Demir, Selahattin özel, Turgut Öker, Güuzar Cengiz, Ahroet Şa- hin, Arif Sağ, Kahraman Aytaç, Kemal Arslan, Cafer Gök, Cem Cilasun, Rıza Hoşgör, İhsan Güvercin. Yakup Taşermez, Mehmet Çınar, Kamber Ozcivan ve Celal Çelik'in imzalanyla yapılan açıklamada, Alevi oylannın, Alevilerin istemlerine yanıt veren partilere ve bağımsız adaylara gideceği açıklandı. Tüzüğüne bu is- temleri koyan partilerin ve bu ilkeleri savunan bağımsız adaylann Aleviler tarafından destek- leneceğinin belirtildiği açıklamada. SHP"ye destek verileceğine ilişkin açık bir ifade bulun- muyor. Alevilerin istekleri Alevilerin söz konusu istemleri, şöyle sırala- nıyor: • SHP'nin Sıvas olayındaki tavnna ilişkin olarak özeleştiri vermesi • Laik ve Alevi kişilerin yakılmasına neden olan, Türk-Sünni sentezinde yapılanan bir dev- let ve toplum yapısma "dur" denilmesi • Zorunlu din derslerinin kaldınlması •Alevi yerleşim birimlerinde cami yapürma kampanyasına son verilmesi • Alevılık ve diğer inançlann devlete ait yazı- h, sözlü ve diğer görsel araçlardan eşit olarak yararlanması • Sıvas katliamının siyasal boyutunun sor- gulanması, - Güneydoğu olaylannda demokratik çö- zümlerin benimsenmesi. Konuya ilişkin olarak, Pir Sultan Abdal Der- neği Yönetim Kurulu'ndan Kamber Özeivan"- ın, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamaya göre. >erel seçimlerde hangi partinin destekleneceğjne, Alevi-Bektaşi gruplan arasında net bir karar verilmedi. Fakat SHP"ye. "koşulsuz"destek ve- rileceğine ilişkin bir karar da çıkmadı. Sıvas olayına karşı tepkisiz kalan ve koaJisyondaki durumu Özcivan'a görc "asimilas>ona" uğra- mış olan SHP'ye, "omuz »erilmesi" şu an için mümkün değil. Aleviler. önümüzdeki günlerde oylannı blok halinde hangi partiye verecekleri- ni belirleyecekler. Adana'yı selakh, deprem salhuh \DANA (Cumhuriyet Bürosu) -Adana'da önceki gece başlayan ve dün aralıksız süren > ağmur yaşamı felce uğratırken. dün akşam da orta şiddette bir deprem oldu. Adana'y a mevsim normallerinin çok üzerinde > ağış düşmesi nedeniy le bazı semtlerde ev ve işyerlerini su bastı, trafik büyük ölçüde aksadı. İtfaiyenin yetersiz olması yüztinden çukur semtlerdeki vatandaşlar, evlerine dolan sel sularını kendi olanaklanyla boşaltmaya çalıştılar. Adana merkez, Seyhan ve Yüreğir ilçelerindeki ilk ve orta dereceü okullar şiddetli yağtş nedeniyle tatil edildi. Öte > andan dün akşam Adana'da orta şiddette deprem oldu. Kandilli Rasathanesi yetkililerinden alman bilgiye göre, 23.10 sıralarında me> dana gelen ve Richter ölçeğine göre 5.1 şiddetindeU deprem, Adana, Iskenderun, Antakv a ve civannda hissedildi. Can ve mal kaybına yol açmayan deprem, vatandaşlar arasında heyecan yarattı. (Fotoğraf: AA) KARA AVCILIĞIYASA TASARISI Yabanyaşanutelıditedenöııeriyasalaşıyor GÜLÇtN tLCİ • BURDUR - Adalet Komisyonu'ndan •gecen, bugünlerde Tanm ve Orman Ko- misyonu'na gelmesi beklenen Kara Av- icüığı Yasa Tasansı, avcılık faaliyetlerinin .oldukca yoğun olduğu ülkemizde sana- ' lan dindireceğıne "yaban hayatını taian et- •tirecek" hükümler taşıyor. Devlet avlak- llannın ve özel tüzel kişüere kiraya veril- mesini öngören yasa tasansı bu haliyle ya- • salaşırsa, Türkiye'de yaban hayatı ve ibuna bağlı olarak herkesin yaşayabileceği javaük bitecek. Doğal olmayan av hay- jvanı ve paralı avcılık gündeme gelecek. f 1930'lu yıllardan kalma K.ara Avahğı İYasası ile sürdürülen avcılık ve avalığı ;düzenleyen yasa ile ilgili Türkiye'de iyıllardır süren çok ciddi bir tartışmanın îolduğunu söyleyen Av ve Yaban Hayatı JKoruma Geliştirme ve Tanıtma Vakfı Başkanı Süha Lmar, "Biz bu tasan iizerin- ıde ytUardır çalışıyoruz. Aylardır da göriiş- 1 terimizi,eksik bulduklarunızı bakanlık yet- kililerine bildiriyonız. Türkiye'yi özel av- 'faık olarak kapatntava çalışan ve bundan > maddi çıkar uman küçâk bir gnıp, bizfan : yapmak istediğimiz tüm bu şeylere karşı çıkıyor. Bunun bir manbğı var tabii! Çünkü biz başanlı olamazsak. Türkive'de doğal avcıiık bitecek, yetiştiribniş hayvan avcılığı başlayacak" dedi 1 Kara Avahğı Yasa Tasansı'nın gün- • demde olduğunu belirten Umar- doğal lavahğın sürdürülebilmesı için yaban ha- jyaünı ve avcıhğm düzenli yapılmasını sağ- Gömülen balık grl bir yunus BalinaAydınyaşıyor SAMSUN(AA)-Rusya Federasyonu'ndan iki kez kaçarak Karadeniz sahillenne gelen sevimli beyaz balina "Ayduı"ın öldüğü yolundaki söylentiler, Samsun'un Tekkeköy ilçesindeki Tügsaş'a ait arazide gömülen balığın yunus olduğunun ortaya çıkmasıyla son buldu. Türkiye Gübre Sanayi Genel Müdürü Tamer KaramoUaoğlu. dün sabah beraberindeki birekiple balığın gömülü bulunduğu alana gitti. Azot iskelesinin 600 metre uzağına gömülen balığın ölçüsü çıkanldı. Yapılan incelemede, ölü balığın bir yunusa ait olduğu ortaya çıktı. Yaklaşık 2.80 metre boyundaki gri renkli yunus, yeniden kumlara gömüldü. KaramoUaoğlu. durumu Samsun Valisi Şinasi Kuş'a bildirerek. gömülen balığın "Beyaz Balina^ya ait olmadığmı söyledi. layacak kurallannın konmasını ve uygu- lanmasını savunduklannı vurguladı. Devlet tarafından yillardır korunan, av hayvanlannm çoğaldığı birçok avlağın yine devlet eli>le para sahibi fırsatçılara verilmek istendiğini kavdeden Umar, ta- sannın yaban hayatını tehdit eden hü- kümlerini değerlendirdi. Masum bir hüküm mü? Umar, "Yeni tasannın çok sakıncalı bir hiikmü var. Bu hüküm, devlet avlaldannın özel ve tüzel kişilere kiraya verilmesini ön- görüyor. İlk bakışta masum bir hükümmüş gibi göriinüvor ama, geniş > ansımaları ola- cak" diye konuştu. Bu hükmün yıllardır devlet tarafından koruma altına abnan bazı avlaklann sade- ce kişi ve kurumlann eüne geçmesine ne- den olacağını belirten Süha Umar. "Türk ve yabancı pekçok kişinin başvurusu var. Yıllardır bunu istiv orlar. Bunların hepsi bu- güne kadar reddedildi. Çünkü hem gelenek- lerimize, hem abşkanlıklarmuza. hem de ya- salara uygun değil. Yasa bu haliyle çıkarsa bu kişüere bu imkan sağlanacak. Bununla da kaiınmayacak; göiler, suiak alanlar. Hazine arazileri hepsi bu tür kişüerin eline geçecek. Türkiye'de avcılarm para, katkı ve çabalanyla tiddi avlak haiine getirilmiş bütün araziler, bu tür kişilerin eline geçecek" dedi. Bunun örneğinin İstanbul'da ya- şandığını bildiren Umar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendi özel arazisi obnak kaydıyla özei avlak kurabiliyor ama salt iirertiği hayvanı vurabiliyor. Daha bu yıl av a açılmtş olması- na rağmen, 4-5 usulsüz avlanma sapladık. Bu yaklaşımın bütün ülke çapına yayıklı- ğını düşünün. Para sahibi 3-5 kişi önce belli başlı avlaklara el koyacaklar, vurduracak- lar. Devtetin 196O'lı yıllardan beri sürdür- düğü tüm çabalar boşa gidecek. Av ve ya- ban hayatı buralarda tahrip edilecek. 3-5 kişi para kazansın diye..." Çok zengin işi Türkiye'de yabancılann kışlan bu küçük hayvanlan avlamalannın yasak ol- duğunu bildiren Umar, tasannın yasalaş- ması halinde İtalyan ve Amerikalılann av rezaletlerini önlemek için konan bu ya- sağın da kalkacağını kaydetti. Avcılığın tamamen "çok zengin adam" işi haiine geleceğini belirten Umar. "Bu tür avcılık ne Türkiye'nin geleneklerine uygun, ne Türk avcılarının çıkarlarına uygun, ne de akılcı bir yaklaşun" dedi. Tasannın bir başka sakıncalı hükmü- nün "örnek avlak" hükmü olduğunu kay- deden Umar, "Devletin sectiği birkaç av- lakta av ha»anı üreterek parayla avcılık yaptırmasr anlamına gelen bu yak- İaşımın, devlet avlaklannın kiraya veril- mesi hükmüyle birleştiği zaman, yaban hayatında büyük bir katliamla karşı karşıya kalınacağını vurguladı. Cukobirlik Tekstil işçüeri 14 yıl sonra toplanıyor ADANA (Cumhuriyet Gû- ney İlleri Bürosu) - DİŞK'e bağlı Tekstil İşçileri Sendikası Cukobirlik Şubesi, 12 Eylül 1980'de kapatılışından 14 yıl sonra ilk kez kongresini yapı- yor. 12 Eylül öncesinde bağıt- ladığı "^iper sözleşme" ile "MESS Başkanı ÖzaFın tep- kisini çeken sendikanın yöne- timi için, biri Teksif ten gelme iki aday çekişecek. 3 bin 600 iplik-dokuma işçi- sinin çalıştığı Çukobirlik'te, Türk-İş'e bağlı Teksif Sendi- kası'nın örgütlülüğünü kıra- rak 2 bin 810 işçiyi üye yapan Tekstil İşçileri Sendikası, bu- gün ilk kongresini yapıyor. Sabah 07.30'da iplik-doku- ma, merkez saygtn ve boya- basma birimlerinde aynı anda başlayacak seçimlere, Teksif Sendikası'nın eski Şube Baş- kanı Derviş Kaplan ve Meh- met Beyaztaş aday olarak katılacaklar. ARAYIŞ TOKTAMIS ATES Düşünce Özgûrlüğü Tarih, ibretle okumasını bilenlere ilginç mesajlar ve- rir. Okumasını bilmeyenler ise okur geçerler. Belki ge- nel kültürlerinde bir artr.ıa olur, ama öğrenmeleri ve an- lamaları gereken şeyleri alamazlar. Insanlığın tarihi yüz binlerce yıl gerilere uzanır. Biz bunun ancak 5-6 bin yıllık bir dönemini bilebiliyoruz. Ya- zının bulunmasından önceki dönemle ilgili bilgilerimiz; destanlar, rivayetler çerçevesinde kalıyor. Burada tari- he yardımcı başka bilim dalları var. Arkeoloji gibi, etno- loji gibi, antropoloji vs gibi. Bu 5-6 bin yıllık dönemle ilgili olarak bildiklerimizden çoğu da yalan-yanlış. Bize 'nak- ledenler'olayları hangi gözle görmüşlerse, biz de o göz- le görüyoruz. Ama satır arkalarını okuyabilenlere, gene de çok şeyler öğretiyor tarih ve tarihçi. Bir canlı türü olarak insanın doğal amacı, 'türünü sür- dürmek.' Bunun ilk kavgalarını yeterli bir biçimde bes- lenmek ve güvenli bir biçimde barınmak için vermiş. Hem doğa ile mücadeleetmiş hem başka canlı türleriyle ve hem de kendi hemcinsleriyle. Ve uygarlıklar bu temel üzerinde yükselmiş. insanın diğer canlılardan 'farklılaş- ması'bu süreç içinde gerçekleşmiş. Insanların kavgası hep 'ekmek' için olmuş. Ama in- sanlıktarihinin yakın bir evresinde anlamışlar ki, 'özgür- lük' ekmek kadar önemli. Görmüşler ki özgürlük müca- delesi, ekmek mücadelesi kadar gerekli. Zira özgürlük olmadan ekmeğin de olmayacağını anlamışlar. Yaşam öğretmış bunu insanlara. Bu özgürlükler mücadelesinin ilk önderleri, kimi 'kah- ramanlar'mış. Daha sonra kimi 'peygamberler' bu işin öncülüğünü üstlenmişler. Ve sonunda bu işin 'kahra- manlarla', 'peygamberlerle' yürümeyeceğini anlamış insanlar. Zira suyun başına kim geçerse, suyu kendi tar- lasına çeviriyormuş. Kurtuluşun kendilerinde olduğu- nun bilincine varmışlar. işte insan akıl ve iradesinin ön plana çıktığı bu döneme 'akıl çağı' ve insan kafasındaki bu değişime de aydtnlanma' diyoruz. Toplumdaki egemen güçler bu gelişmelerden hoşlan- mamış elbette. Engellemeyeçalışmışlar bu gelişmeleri, yasaklar koymuşlar. Ama tarihin akışını durduramamış- lar. geriye döndürememişler. Ve insanlar kendilerini il- gilendiren ya da ilgilendirebilecek olan her kararın olu- şumuna 'katılmak' istemişler. Buna demokrasi diyoruz. Demokrasinin en temel kurumlarından biri 'düşünce özgürlüğüdür.' Ancak, düşünce özgürlüğünü, salt 'dü- şünmek'olarak ele almamak gerekir. Düşünceözgürlü- ğü ancak 'ifade edilebildiği' zaman bir anlam tasır. Ister sözle, ister yazıyla... Zaten insanlar farklı düşüncelerini ifade edemedikleri zaman, dile getiremedikleri zaman, kararların oluşumu- na nasıl 'katılabilirler?' İşte bu nedenle 'konuşma' ve 'basın-yayın özgürlükleri', düşünce özgürlüğünün bir parçası olarak demokrasinin vazgeçilmez unsuru sayıl- mışlardır. Türkiye'de demokrasi var. Ama bu öyle bir demokrasi ki, sadece egemenlerin' düşüncelerini paylaşanlar için düşünce özgûrlüğü var. Farklı bir şey söylediğiniz za- man ya 'terörist' oluyorsunuz ya da başka yasalara göre suç işlemiş sayılıyorsunuz. SEKA Teftiş Kurulu Başkanı Burhan özbey'i görev- den almışlar 5-6 ay önce. Suçu, değişik yayın organla- rında düşüncelerini ifade etmek. 657 sayılı Devlet Me- murları Yasası'na göre suçmuş bu. Ama yasanın bu hü- kümleri anayasaya aykırıymış, çağa aykırıymtş, demok- rasiye aykırıymış... Ne gam? Burhan Ûzbey iktidarlara övgüler düzen yazılar yaz- saydı, aynı yasaya göre suç sayılır mıydı? Asla, hatta ödüllendirilirdi bile. Bunun örneklerini çok gördük. Ama 'fincancı katırlannı ürküttün mü' o zaman hapı yuttun. Devlet memurlarının siyasetyapmaması demek, 'aktif partili' olarak elindeki devlet olanaklarını bir partinin propagandası için kullanmaması demektir. Bir demok- raside yasak olan ve yasak olması gereken tek şey bu- dur Bizde ise tam tersi oluyor. Seçim kampanyasını yü- rüten iktidar partisi, üyeleri için tüm devlet olanaklarını seferber ediyor ve bu suç olmuyor. Iktidara karşı görüş- lerini 'yazan' Burhan özbey, aynı yasaya göre 'suçlu' sayılıyor... Bunlar çok ayıp şeylerdir. Bir demokraside olmaması gereken şeylerdir. Siyaset yapma özgûrlüğü, vatanda- şın en temel hakkıdır. Bunu sadece 'seçme özgûrlüğü' ile kısıtlarsanız, demokrasinin çok uzağına düşersiniz. Devletin olanaklarını kendi siyasal çıkar ve beklentile- ri için kullananların yakasına yapışmak gerekir. Yetim rtakkını şuna-buna peşkeş çekenleri izlemek gerekir. Ama bizde tam tersi oluyor. Bunlar ödüllendiriliyor, Bur- han Özbey ler kızağa çekiliyor... Yazık, çokyazık... CEMAL REŞÎT REY KONSER SALONU İSTANBUL BUYUKŞEHİR BELEDİYESİ 3 OCAK PAZARTESİ GÜNÜ CEMAL REŞIT REY KONSER SALO- NUyDA, SAAT- 19 (K>' DA BİR RESİTAL VERECEK OLAN, VÎYANA DE\ 1ET OPEH-KSl SASA TÇISI SUPRA\n\Y.\.T)\ KODAI.U1 NIS ANİ RAHATSIZLIĞI NEDENİYLF. KONSER 6 OCAK PERŞF.MBE GÜNÜ SAAT 19.00 ' A ERTELENMİŞTİR.BU KONSER İÇİN| BİLET ALANLAR, AYNI BİLETLERLE, 6 OCAK' TAKİ KONSERİ İZLEYEBİLİRLER. CRR Konser Salonu; 248 53 92-240 50 12, AKM Konser Gişesi; 251 56 00 GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ Sara Ertuğrul Korie 30.000 (KDV içinde) Çnğdof Yavmlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-lstanbtd Ödemeü gönderflmez
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear