25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet7 I . Y I S A Y I 2 4 M 7 S A N A T K U L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 250CAK1994SAU Istanbul 21. yüzyılda nasıl olacak?GÜRHANTÜMER Sasıl olacak tstanbul 21. yüzyılda? Bir şeyler söylenebilir belki ama. bcş. Düşlemek zor, kestirmek ola- naksız \ncak. nasıl olursa olsun, adım gibi biliyonim, bugünün çocuklan. bugünün gençleri, 2000'li yıllarda, örneğin 2020'de. 1990'ın, "l993'ün İstanbulu'nu özleyecekler. onun nostaljisini duyacaklar. 2O3O'da İstanbul'da yaşayacak olanlar, "Çok değü, 30-35 y ıl önce, İstanbul bu kadar kalabalık değildi. Havası, suyu kirliydi ama, bu kadar değildi. Bu kadar bozulmamtştı bu kent. Ah eski İstanbul, ah!" diyerek, yakına- caklar. Nereden mi biliyorum? Kendimden, kendi deneyımlerim- den. Ve benden öncekilerin nostaljile- rinden. Ben İstanbul'a. bundan yaklaşık 30-35 yıl önce. 1960'larda'gekiim. Moda'daki. daha doğrusu. Bahari- ye'deki SaJnt-Joseph Fransız KolejT- nde yatıh lıse öğrencısıydim. O za- manlar. Moda Moda"ydı ve Kadı- köy ve Çengelköy. bugünle kıyas- landığında. gerçekten köy gibiydı. O yıllarda. Beyoğlu hâlâ daha Be- yoğlu'ydu. Orada piyasaya çıkılırdı ve Yeni Melek Sinemasfnda, 9.15 seansında fılm seyretmek. önemli bir olaydı. Gökkafes'ler, Swiss Ho- tel'ler yoktu. Demek ıstediğim şu ki. benim öz- lediğim. benim nostalji duyduğum İstanbul. o yıllann "bozulmamış", "beton yığınına" dönüşmemiş İstan- bulu'ydu. Ben böyle düşünürken, İzmir'de açılan bir kitap fuannda. Nihad Sami Banarlı'nın. "İstanbul'a Dair" adlı bir kıtabını.buldum. Bu kitabın "İstanbul ve Mimari" başlığını taşıyan III. Bölümü, 1950"- li yıllarda yayımlanmış gazete yazı- lanndan oluşuyor. Yaşım dolayısıyla. o zamanlann İstanbulu'nu yaşamadım Ama. "40 yıl önce, kimbilir ne kadar güzeldi İstanbul, 40 yü önce, bugün kerıti ber- bat eden sonınlann hiçbiri yoktu" diye düşünebilırim kolaylıkla. Oysa. Banarlı"nın "İstanbul'a Dair" adlı kitabının büyük bölümü. İstanbul'un bozulmasına, çırkinleş- tirilmesine dair yazılarla dolu. Evet. 16.11.1950 tanhlı. "Beton Yığınları" başlıklı yazıdan sonra. "Menfaat Harabesi" başhklı ve 29. 11.1950 tarihli yazı geliyor. Üstat orada. "Taksim'den Fındıklı sahille- rine inen bir cadde üzerinde dur- maksızın y apılan acâib binaları ba/en hayretle, bazen hüzünle, ba/en deh- şede seyrediyorum" dıye yazıyor. Sonra. bugün artık Hilton gün- L Nasıl olacak İstanbul 21. yüzyılda? Bir şeyler söylenebilir belki ama, boş. Düşlemek zor, kestirmek olanaksız. demde değil. Ama Nihad Sami Ba- narlı. 40 yıl önce. 1955'te kaleme aldığı aldığı bir yazısında, "Hilton binası, kendi mimarisinde belki gü- zeldir, fakat muhirine, semâsına. Türk'ün ve Türk İstanbul'un zevkine ve tabii mimarisine uygun düşmemiş- tir" divor. Demek ki. Banarlı'ya göre İstanbul. daha ta 1950'li yıllar- da. yanı 40-45 yıl önce bozulmaya başlamış. Oysa. Refîk Halit Karay, hıç de öyle düşünmüyor. Ona bakı- lırsa, İstanbul İstanbul olmaktan çok çok daha öncelen çıkmış. çünkü 1888 doğumlu bu yazar. ta 15 stanbul, 21. yüzyılda nasıl olursa olsun, adım gibi biliyorum, bugünün çocuklan, bugünün gençleri, 2000'li yıllarda, örneğin 2020'de, 1990'ın, 1993'ün İstanbulu'nu özleyecekler, onun nostaljisini ta içlerinde duyacaklar. Kânunuevvel 1918'de, demek ki, bundan 76 yıl. yani üç çeyrek yüz>ıl önce. "İstanbul (...) şansiyetü ve ehemmiyetli idi (...) Şitndi renksiz ve sefil (...) İstanbul'un içinde İstanbul'u arayarak ve artık bulamayacağımı pek iyi anlayarak hıçkıra hıçkıra ağ- larnak istiyorum" diye yazmış. Pekı >a Edmondo de Amicis, şu İtalyan gazeteci? O. İstanbul'a, Re- fik Halit'in dünyaya gelmesinden önce. 1874 yılında gelmiş ve çok il- gınç. o da geçmiştekı İstanbul'u nos- taljiyle anmış ve demiş ki: "Bu şehir Osmanlı ihtişamının güzel günlerinde nasıl olabilirdi? Bu düşünceyi aklı- mdan çıkaramıyordum. O zaman, bembeyaz yelkenlilerle dolu olan Bo- ğaziçi'nden semanın ve suların ma- viliğini solduran şu kara duman yük- selmiyordu (...) Haliç'in üzerinde köprii yoktu hiç, bir sahilden ötekine birçok küçük sandal durmadan gidip geliyordu (...) Şehrin görünûşü bu- günkünden daha az muhteşemdi ama, bugünkünden daha su katılmamış Şarklıydı." Edmondo, eskiden "korkunc.şeh- yetli" dolayısıyla da güzel olan İstanbul'un 1874'lerde, yani bun- dan 120 yıl önce. "yaşlı bir kraJiçe- ye" benzediğini, yanı çirkinleştiğini de söylüyor. Ben de. işte bunun ıçın diyorum ki: İstanbul. 21. yüzvılda nasıl olur- sa olsun, adım gibi biliyorum, bugü- nün çocuklan, bugünün gençleri, 2000"li yıllarda, örneğin 2020'de, 1990"ın. 1993"ün İstanbulu'nu öz- leyecekler. onun nostaljisini ta içle- rinde duvacaklar. Türk Sineması dünyaya açılıyor ANKARA (ANKA) - Son yıllarda büyük bir çıkış ıçıne gıren Türk sineması. dünyaya açılmayı başardı. Kültür Bakanlığı tarafındançeşitlı dillerde alt yazılı kopyalan hazırlatılan 120 Türk filmi. çeşitli ülkelerde düzenlenen 9 ayn Türk filmleri haftasında ve 17 festıvalde gösterime girdi. 1993yılındaçeşitli ülkelerde düzenlenen fılm haftalan ve festıvallerde 120 Türk fılminin göstenme girdiği ve bu filmlerden birçoğunun da halen çeşitli ülkelerde gerçekleştirilmekte olan etkinliklerde göstenldıği bıldirildi. Kültür Bakanlığı yetkılilen son iki yıldır izlenen politikalarla, tıkanma noktasındakj Türk sinemasına büyük destek sağlandığını belirttiler. kültür Bakanlığı tarafından çeşitli dillerde altyazılı kopyalan hazırlatılan 120 Türk filmi. çeşitli ülkelerde düzenlenen 9 ayn Türk filmleri haftasında ve 17 festivalde gösterime girdi. Kültür Bakanlığı desteklerinin sinemaya yeni bir soluk getirdiğini kaydeden yetkililer. sinemanın önündeki yasaklann kaldınlması veekonomik desteklerleçıkışa geçtığini bildirdiler. Filmlerin yurtdışında izJenebilmesi amacıyla yabancı dilde alt yazılı kopyalannın hazırlatıldığını kaydeden yetkililer, bu fılmlenn yine bakanhk desteği ile yurtdışına gönderildiğinı söyledıler. Yetkililer. "Türk sineması büyük bir atağa geçti. Biz de bu üretimi yurtdışına taşımay a çalışıyoruz. Türk sineması büyük bir darboğazdan geçiy or. ama buna rağmen, yurtdışından davetler alıyor ve katıldığı festivaJ ve film haftalarında başarılı oluyor. ödüller kazanıvor, bu çok önemli bir gelişme" dediler. Aralannda "Zıkkımın Kökü", "Berlin in Berlin", "İki Kadın", "Amerikaiı", "San TebessünT, "Mavi Sürgün", "Anayurt Oteli", "Ada", "Muhsin Bey", "Züğürt Ağa", "Piano Piano Bacaksız", "Uçurtmayı Vurmasınlar", "Suyun Öte Yakası", "İkiii Oyıinlar", "Berdel"in de bulunduğu 120 Türk filmi çeşitli ülkelerde düzenlenen fılm haftalan ve festıvaüere katıldı. Türk filmlerinin katıldığı film haftalan şöyle: "İspanya Türk Film Haftası, Abudhabi Türk Film Haftası. Macaristan Türk Film Haftası. Kırgızistan Türk film Haftası, Azerbaycan Türk Film Haftası. Polonya Türk Film Haftası. Fas Türk Film Haftası, Türkmenistan Türk Film Haftası. Kazakistan Türk Film Haftası." Türk filmlerinin katıldığı film festivalleri şöyle: "Montreal Film Festivali, Venedik Film Festivali. 9'uncu İskenderiye Film Festivali. Kahire Film Festi\ ali, Frankfurt Film Festivali, Tokyo Film Festivali, Valencia Film Festivali. Vancouer Film Festivali. Shangai Film Festivali, Ost West Film Festivali, Köln Sinema Günleri. Cenevre Film Festivali, Uadipur Film Festivali. Mannheim Film Festivali, Cannes Fılm Festivali". ZAMAN ÇARKININALTINDA EZİLMEYENLER Bazı meslekler zamanın hızlı çarkına y enildi. Bazı ustalar ise teknolojinin bütün acımasızhğına inat, mesleklerini sürdürdülcr. l rfa'nın "Kaçakçılar Çarşısı"ndaki bıçak ustası Ahmet Lsta da onlardan. Kaçak olarak getirilen scri üretilmiş bıçakların satddığı çarşıda, biraz da ustalığına güv eninden sürdüriiy or mesleğini."Jilet gibi" diyor, "kâğıdı düz tut, sür sırtına. kesip ay ımıa/sa Allahımı inkâr edey im." Çarşının en karanlık yerini seçmiş dükkânı için. Bunu. "Burada biley ledim mi çarşı aydınlanıyor, gelen bakıvor. giden bakıvor. Bazıları da geliyor tabii" diye açıklıyor. Ahmet L'stat mesleğini mezanna kadarj^ötiirecek sonra da "o iyi insanlar gibi çekip gidecek". (FOTOGRA F: Y AH Y A KOÇOGLU) Hatalı ana-baba eğitiminin suskunlaştırdığı çocuklar için yeni bir ses Hırçınlık da, yaramazlık da giderilebilir Haber Merkezi - Daha düne de- ğin. 6 > aşındaki Christopher Signore "düşman başına" bir çocuktu. Ko- nuşmak yerine a\az ava? bağırmayı ya da sonı sorulduğunda anlamsız bakışlannı ana babasına dikip sus- mayı yeğlivordu. Odasına girenler. duvarlara fırlatıla fırlatıla kınlmış oyuncaklarla karşılaşıvorlardı. En kötüsü, birlikte oynasınlar diye eve çağnlan yaşıtlan. kendilerini Chris- topher'in dişlerinden kurtaramıyor ve ağlaya ağlaya kaçıp gidiyorlardı. Ovsa, Christopher, hiç de aptal bir çocuk değildi. Tersine. zeka yaşı (IQ) yaşnlannın üzerindeydi. Suskun bir zeka Sonunda. annesi Loranie ile bir üniversitede gözetmen olarak çalı- şan babası Maurizio kafa kafaya ve- rip Christopher'i ne yapacaklannı düşünmeye başladılar. Aslına bakı- lacak olunursa. küçük Christop- her" deki "tuhaflıklar" daha 2.5 ya- şındayken fark edilir boyutlara ulaşmıştı bile. Çocuk yemek yemeyi reddediyor. sokağa gkartılacağını anlar anlamuz tepinip havkırmaya. Çocuğunuz oyuncaklarını duvarlara fırlatıp kınyor mu? Yoksa daha da mı beter; oyun arkadaşlarını ısırıvor ya da sorduğunuz sorulara yanıt vermeyip suskun kalmakta ısrar mı ediyor? Korkmayın... Sizlerin yanlış eğiti- minizden kaynaklanan bu sorunların da çözümü var... daha da beteri ebeveynlerinı tekme- leyip ısırmaya başlıyordu. Loranie ile Maurizio. önceleri. Christopher'de doğuştan bir "anor- mallik" olduğunu düşünüp. telaşa kapıldılar. Ancak çok geçmeden. çocuklan üzerinde kurduklan baskıdan kaynaklanan bir "eğitim hatasfna düştüklerini kavradılar. Ne var ki. onlar bunu anlayana değin. Christopher ele avuca sığmaz bir çocuk olarak 6 yaşına varmıştı bile. Üstelik, belirgin bir konuşma bozukluğu vardı. Sözcüklerin ılk ya da son hecelerini yutuyor, biraz sıkıştınlıp hatalan düzeltilmeye kalkışıldığında da. gözlennde en an- lamsız ifadeyle. soruyu soranlann yüzüne bakmakla yetiniyordu. Sonunda, Londra yakınlarındakı Globe İlkokulu'nun vöneticileri. Signore ailesinin sorununa çözüm bulunabileceği müjdesini verdi. İngiltere'de. Chırstopher ile aynı du- rumdaki çocuklann eğitim yoluyla "sağlıklı" hale getirilmesi için çalı- şan bir kurum vardı: Konuşma Bo- zukluğu olan Çocuklara Yardım Örgütü (AFASIC). Christopher. kendi durumundaki 20 kadar çocuğun. okuldaki toplam 300 öğrenciden "kısmi olarak soyut- landığı" bir sınıfta eğitilmeye baş- landı. Eğitim. ailelenn verdiğı ve ge- nellikle ısrar ve baskılara dayalı eği- timden çok farklıydı. Çocuklara sabır ve yumuşaklıkla yaklaşıhyordu. Bugün Christopher artık ma- sasının başında sessizce oturup re- sım yapmayı seven. oyuncaklannı arkadaşlanyia paylaşan. ağzından çıkan tüm sözcüklenn rahatlıkla an- laşılabildiği "yumusak başjı. akıllı ve zeki" bir çocuk. Antik kentlerin yazgısını kim belirliyor? İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Arkeoloji \ e Arkeologlar Derneği, antik kentlerin.\azgısının. arkeologlarla iletişim kurulmadan oluşturulan kurullar tarafından değiştinlmesine tepki gösterdi. Dernek Başkanı Doç. Dr. Ahmet Tıppan. Kültür \eTabiat V'arlıklannı Koruma Yüksek Kurulu'nun I.derecearkeolojik SİTalanıolan Efesantik kentini kar-kazanç merkezı olarak gören uygulamalann ivedilikle iptal edilmesiriîistedi. Tıppan. Kurul'un, Efcs'e Havaalanı. Agora yakınındaki alana satış magazası yapımına izin venlmesınin ardından "Efes Su Kanalları ve Çevre Oüzenleme Projesi"nın gündeme getırildiğini v urguladı. Projeleri onaylayan kurullarda hiçbirarkeolog bilim adamının olmamasını. "Efes'in y azgısının arkeologlar dışında değiştirilmek istenmesinin en büy ük kanıtı" olarak niteleyen Doç. Dr. Ahmet Tıppan. açıklamasında şu görüşlereyerverdı: "Başta Efes'te yıllardır kazı ve restorasy on çalışmalarını sürdüren A» ustury a kazı ekibi ile Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürii Prof. Dr. Engin Özgen'in de basın açıklamalarında karşı olduğunu belirttiği bu proje, bilimsel kay gılardan uzaktır. Bu proje, morfolojik >eekolojik etütleri içermemektedir; doğal dengenin kay bına >e antik kent kalıntılarının tahribine y ol açacaktır. Bu bağlamda koruma kurullarının \e onun üstünde yer alan Koruma Yüksek Kurulu'nun da oluşumunun mutlaka irdelenmesi gereklidir. Arkeologsuz kurullar. arkeolojik SİT'lerin yazgısını değiştirme yetkisine sahip olmamalıdır. Arkeoloji ve Arkeologlar Demeği olarak antik kentlerimizi birer kar-kazanç merkezine dönüstürmey i amaçlay an uy gulamalardan \ azgeçilmesi \e koruma y asalarının geçerli kılınınası gerekliliğini satunmaktayız." New York'ta canlı seks gösterisi yasak NE\\ VORK(AA)-Neu ^ oık kenti sağlık y etkililcri. A1DS hastalığının y ay ılmasını önlemek amacıyla seks kulüplerindccanlı seksgösterileri yapılmasını yasakladılar. 1980 yılından bu y ana sıkı deneıim altında tutulan bu kulüplcrde anal ve oral seks yapılması daha önce yasaklanmıştı. Yetkililer. son değişikliklerin fıilen y ürürlüğe girebilmcsi için 45 günlük bir süreye ıhtiyaç bulunduğuna dikkat çekiy orlar. Seks kulübü vöneticileri. alınan karardan sonra "sanatçılarui" sahnede ancak teşhircilik ve mastürbasyon yapabileceklerini ifadeettiler. Sağlık v etkililcri isc yeni getirilen kurallara uymayan seks kulüplerinin bir süre izlendikten sonra kapatılabileceklerinibelirtiyorlar. Aynı kaynaklar. prezervatif kullanılsa dahi sahnede açık cinsel birleşme yapılmasına izin verilmeyeceğini ifade cttiler. New York'ta halen 50dolayında yasal seks kulübü bulunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear