Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 25OCAK1994SAU
12 DUNYADAN
Filistin'in gazeteleri duvardan
îşgal altmdaki Filistin topraklanndaki sığınmacı kamplannda, radyo ve gazeteler yasadışı örgütlerin
haberlerini yayımlamadığından, militan gruplar tüm bildirilerini duvarlara yazdıklan sloganlarla iletiyor
C
ibaliye Sığınmacı
Kampı'nda yüzlerini
siyah kukuletalarla
sarmış dört adam, dar sokak-
tan ok gibi fırlayarak çıktılar ve
Pazar Sokağı'ndaki yazılarla
donanmış duvann önüne siper-
lendiler.
Siyah latekş eldivenler gıymiş
olanı, elindeki fırçayı gri boyay-
la dolu plastik kovaya daldın-
yor. Beton duvara yazılmış eski
sloganlan hızla silerken, diğeri
de mavi bir sprey boyayla, elin-
deki küçük kağıda aceleyle göz
atarak yeni bir mesaj yazıyor.
Yoldan geçenler yeni bildiriyi
okumak için çevrelerine topla-
nıyorlar.
"Yahudilere duyduğumuz ki-
nin şiddetini hiçbir şey azalta-
maz. Hamas, Ramallah'ta iki
İsrailli yerleşiıncinin ölümü ve
diğerterinin yaralanmasıyla so-
nuçlanan ola\ ların sorumluluğu-
DU üstlenmektedir. Bu harekat,
bir a> önce ölen liderimiz Emad
Ahal'ın anısına ve 22 aralıkta
öldürülen şehit Osama Hamid'-
in öcünü almak için gerçekeştı-
rilmiştir.
Hiçbir radyo istasyonu ya da
gazete, onlann yayın organı ol-
mayı kabul etmediği ve artık
milliyetçi sloganlann yazılması
yasal olduğu için, Gazze Şe-
ridi'ndeki miütan İslamcf Ha-
mas örgütü gibi Filistinli grup-
lar. ana iletişim kanalı olarak
duvarlardan yararlanıyorlar.
Söylentiler buradan yayılı-
yor, grev çağnlan buradan ya-
pılıyor ve İsrail işgaline karşı
verilen mücadelenin başanlan
ve başansızlıklan buradan bil-
diriliyor. Çok renkli öç çığlıkla-
n ya da zafer haykınşlanna za-
ten doymuş durumda olan du-
varlar. Filisünlilerin İsraıllilere
karşı verdiklen ve "tntifada"
olarak adlandırdıklan. 6 yıldır
süren savaşta öldürülenlerin
isimlerini taşıyor.
•
İsrail ışgalı
allmdakj
toprakiar
Filistin halkı, kukuletalanıu giyip tsrail birliklerhle mücadele eden Hamas örgürünün as-
keri kanadı ulan Kassam Savaşçılarını kendi ordusu olarak görüp onlarla iftihar edhor.
İhad Ebu Mahmud, ayak-
kabı dükkanının önünde otu-
rurken "Duvarlar bizim günliik
gazetemiz gibi" dıyor. "Eğer bir
gnıp siyasal bakış açısını anlat*
mak ya da bir açıklama yapmak
istiyorsa, duvarları kullanıyor.
Böylece gnıplann neler yaptık-
larını >e ne düşündüklerini öğre-
niyoruz. Radyo >a da gazetelere
güvenmiyoruz; çünkü üstlerinde
İsrail sansürü var."
İsrail birlikleri bir zamanlar
bu sloganlan yazanlan tutuklar
veya vururlardı. Duvarlanna
milliyetçi sloganlar yazılmış
olan ev ya da dükkanlann sa-
hiplerine ceza yazar ya da slo-
ganlann üstlerini örtmeye zor-
larlardı.
Gazze Şeridi ve Batı Şeria'da
sınırlı bir Filistin özerkliğini ge-
tiren eylül anlaşmasından son-
ra. İsrailli yetkililer Gazze"nin
duvar yazılanna gömülmesine
izın verdi.
Filistınlilerin slogan vazma-
lan bir suç olarak kabul edilme-
se de. kara kukulctalar giyen
militanlar. direnişle karşılaştık-
lan takdirde ateş etme vetkisi
olan İsrailli birliklerce yanlış
anlaşılmalan ihtimali de yok
New YorK Times'dan Cumhunyet'e özel
değıl. Eğer kukuletahlar aske-
nn "Dur" emnne uymazsa.
vurulabilir. Ve bu risk. özellikle
Hamas militanlan için oldukça
yüksek.
Elinde boya kovasmı taşıyan
uzun ve ince adam. sabahki slo-
gan yazma işinden sonra panto-
lonu ve lastik pabuçlan lekclen-
miş halde, "Askerler bizi görür-
lerse vururlar. Teslim olmamız
olanaksız. İşimizi çabucak biti-
riyoruz. Bir yerde ne kadar çok
zaman harcarsak, karşılaşaca-
ğunız tehlike o kadar büyüyor"
diyor.
Muhtemelen az sonra yerel
ve uluslararası haber kuruluşla-
nnca, Kassam Tugaylan ola-
rak bilinen Hamas"ın askeri ka-
nadının ne düşündüğünü tüm
dünyaya duyurmak amacıyla
kullanılacak olan "Yahudilere
duyulan kin"e ilışkin bildıri, ge-
çenlerde öldürülen iki İsrailli-
nin ölümünü üstleniyor.
Duvar yazıalan birkaç daki-
ka içinde işlerini bitirip, aynı
sloganlan sokağın öbür yanın-
daki duvarlara yazmak üzere
çamurlu sokakta koşmaya baş-
byorlar. Sokağı baştan aşağı
çabucak gözden geçiren bir ta-
nesi. "Bu gerçekten de tehlikeli
bir iş. Fakat halkla iletişim ku-
rabilmemizin tek yolu bu" diyor.
Hanias hareketi son haftalar-
da Filistin-İsrail anlaşmasmı
sabote etmek için İsraillileri öl-
dürmeye yönelik bir kampanya
başlattı. Fakat diğer gruplar da
siyasal mesajlanru iletebilmek
için duvarlarda bir yer bulmak
için mücadele veriyorlar.
Sokaktaki manavın sahibi
Şihdi Abdullah, elma ve doma-
tes sandıklannın arasında otu-
rurken. "Filistinli gruplar paza-
ra gelip bildiriler dağıtıyor >e du-
varlara afışler yapıştınyorlar.
Ama, duvarlara yazılan yazılar
en hızlı haberleşme biçimi. Her
türden önemli haber buralardan
öğrenilebilivor" diyor.
Militanlann kaçmasından
hemen sonra, çamurlu sokakta
arkadaşlanyla dolaşan 16 ya-
şındaki Muhammed Salvali,
"Kim olduklannı hiç kimse bil-
miyor. Onları gördüğümüzde
gunır duyuyoruz. Onları bizim
ordumu/ıın askerleri olarak ka-
bul edijoruz" dıyor.
Bununla birlıkte, başta Kas-
sam Tugaylan olmak üzere yer-
altı örgütlerine katılmak hiç de
kolay değil.
ChrisHedges
ABD'den
doğum
kontrolü
• Gelişmekte olan
ülkelerde nüfus
patlamasına karşı
doğum kontrolüne
yönelik etkinlikleri
hızlandırmak için ABD
yönetimi yeni bir
seferberlik başlattı.
C
linton yönetimi, geliş-
mekte olan ülkelerde-
ki kadınlara doğum
kontrolü sağlamak amaayla,
gelecek >ıl. nüfus kontrolüyle
ilgili programlara yönelik
harcamalann artunlmasına
karar verdi.
Reagan ve Bush yönetimle-
rinin konuyla ilgili yaklaşı-
mından keskin çizgilerle ayn-
lan politika. aile planlaması-
nın yanı sıra, kadınlann eğiti-
minı de öngörüyor. Ka-
dınlann yaşam standartlan-
nın yükselmesi ve bağımsızlık
kazanmalan, ne kadar çocuğa
bakabilecekleriyle ilgili sağhk-
lı kararlara varmalannı da
sağlıyor.
I Felaketlerin nedeni
I nüfus artışı
Soğuk Savaş sonrası döne-
me göre dış politikada deği-
şikliklere giden Clinton yöne-
timi, nüfus artışıru yavaşlat-
manın, politik istikrarsızlığa.
açlığa, göç ve çevre kirliliğıne
son vermek gibi ulaşılması is-
tenen pek çok hedef açısından
canalıcı bir önem taşıdığını
söylüyor. Yönetimin nüfus
poliü'İcalan konusundaki baş
sözcüsü Timothy E. VVirth,
"Dünyanın geleceğini belirle-
yecek etkenler diişünüldüğün-
de, nüfus, tartışmasız listenin
ilk sırasında yer alnor" divor.
Başkan Clinton. yeni politi-
kayı desteklemek üzere, 1995
mali yılı için hazırlanan bütçe
kapsamında nüfus program-
lan için 585 milyon dolar iste-
meyi düşünüyor.
Wirth, 2 bin yılında bu ra-
kamın yıllık 1 milyar 200 mil-
yon dolara ulaşması gerekti-
ğinden, ancak böyle gelişmek-
te olan ülkelerdekı 600 milyo-
nu aşkın kadına aıle planla-
ması hizmeti götürülebilece-
ğinden söz ediyor.
Uzmanlara göre, nüfus ar-
tışı kontrol altına alınmazsa.
dünyanın şimdiki 5 buçuk
milyarlık nüfusu. 40 vılda iki
katina çıkacak \e 2050'de 15
milyan buiacak.
Şanv Yasadtşıörgütlerinsığınağı
I
srail'le yapılan tüm banş görüşmele-
rine ve Batfyla kurulan daha >akın
ilişkilere karşın. bu antik başkenl
yalnız Filistin genlla örgüllenni değıl.
hem sürgündeki Arap lıderlerını hem de
ayaklanmacı Kürtleri banndıran bırgöl-
geler ve gizler kenti olma\ı sürdürüyor.
Bu yasadışı liderler, işlerini Şam'ın
arka sokaklanndaki. önlerinde sürekli
olarak korumalann beklediği kirli apart-
manlardaki ofislerinden >ürütüyorlar.
Suriye"nin başkenti çoğu 10 >ıl kadar
önce Beyrut'tan çıkartılan on kadar tutu-
cu Filistinli grubu olduğu kadar Kürt
miliiyetçilerinı ve Irak Devlet Başkanı
Saddam Hûseyûı'e şiddetle muhalefet
eden Bağdatlı entellektüellerle Suudı
Arabistan'daki yönetimin düşmanı olan
>ii Müslümanlan da banndın>or.
Son yedi yıl boyunca başkent. 1986'da
Futucu Marksistlerin gerçekleştirdiği bir
darbeyle iktidardan düşürüldükten sonra
ülkesinden kaçan ve şu sıralar sık sık
Şam'ın en gözde semtı olan Şaalan'daki
restoranda görülen Güne\ Yemen'in
devrik başkanı Ali Nasır Muhammed Ha-
sani"ye de sıgınak oldu.
Kimi Batılılara göre. Şarrûn >akınlık
duyduğu gerilla gruplanna vc siyasal
komploculara gösterdiği hoşgörü. aksi
kanıtlanıncaya dek Suriye'nin şiddet ih-
raç eden örgütleri desteklediğinin en açık
kanıtı.
Bu ılışkıler. VVdshıngton'ın Sunye'yı
terorizmi destekleyen de\letler lıstesine
koymaya ve Şam'a karşı ekonomık
vaptınmlar uygulamaya zorladı.
Terorizmle bu bağlantılan Washing-
ton'la ilişkilerini geliştirmesinde en önem-
li engeli oluşturmakla birlikte. Şam'daki
dıplomatlar. Arap sivasetındeki unsur-
lann sürekli değiştiği göz önüne alındığı-
nda. Başkan Hafız Csad'ın tutumunun.
Ortadoğulu herakıllı politikacının alabi-
leceği tutum olduğunu belirtiyorlar. Bu
tutumun davandığı eıkenler. sığınma
sağlamak. düşmanlannın düşmanının
imdadına koşmak.
suriye'nin başkenti
hala asilerin,
sürgünlerin ve
kaçaklann banndığı
biryerolmaya
devam ediyor.
Batılı gözlemciler
Esad'ın tutumunun
doğal olduğunu
söylüyor.
Sunye'nın ıç güvenliği, ülkede üslenen
direniş gruplan ve genllalannın daha sıkı
bir şekilde ızlenmesını gerektiri>or. Bu
gruplar arasında Kürdistan Halk Birliği'-
nden Filistin Kurtuluş Halk Cephesi'ne
kadar değişen pek çok örgüt yer alıyor.
Sözgelimi eylülde, Filistinli gruplar
Şam'da İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü
arasındaki anlaşmayı kınayan gösteriler
yaptıklan zaman. yüzlerce Suriye polisi
kaldınmlan kordona almış ve yürüyüş
kolunu izlemck üzere sılahlı sivıl polisler
pencerelere yerleştirilmıştı.
Bir Avrupalı diplomat. "Son aylarda
Suriyeliler bu gnıplara ciddi bir baskı uy-
gulamaya başladı" dı>or ve Surive'nin bu
gruplann rad>o vayınlan dahil olmak
üzere haberleşme olanaklan ve siyasal
toplantıiar düzenlemeleri şeklindeki et-
kinliklenni kısıtlamakta olduğunu ekli-
yor. Bu gruplann Suriye topraklannda
herhangi bir asken etkinlikte bulunma-
lanna da izın verilmivor.
Diplomat sözlerinı şöyle sürdürüyor:
"Gene de, onları burada tutmakla Başkan
Esad güçlü bir koza sahip oluyor. Bu koz
ona karşı olduğu herhangi bir vönetimin
avağını kaldırma yeteneği \eriyor."
Ne ki, Suriye'nin bu gruplardan bazı-
lanyla gelecekteki ilişkılen VVashington'-
ın Şam'a yaptığı baskı sonucu, özellikle
İslamcı Hizbullah ya da köktencı Filisün
Kunuluş Halk Cephesı gibi militan ör-
gütlerle bağlantılannı koparmasına yol
açabilir.
Bu örgütlerin her ikisı de, Güney Lür>
nan ile işgal altındaki Filistin topraklan-
nda İsrail'e karşı askeri etkinliklerini sür-
dürmekteler.
Filistin Kurtuluş Halk Cephesi'nin bir
kuaför salonunun yanındaki küçük oda-
lardan oluşan merkezinde. grubun şehir
sözcüsü Davud Talhami Batı'nın Filistinli
gruplann İsrail'le savaş halinde olması
yüzünden Suriye'yi suçlamalannın yanlış
olduğunu söylüyor.
"Şam'daki ve diğer yerlerdeki Filistinli
muhalefet örgütleri Filistin halkının siya-
sal haritasınm bir parçasıdır. Suriye'yi
bize baskı yapmaja zorlamanın, müca-
delemiz üzerinde hiçbir etkisi obnaya-
caktır. Çünkü gerçek muhalefet Filistınli-
lerin yaşadığı topraklardan kaynaklan-
maktadır, Şam'daki bir ofisten değil" di-
yor. Şam'a sığınan Arap sürgünlerinden
baalan. ülkelenndeki yönetimleri devir-
mek için komplolar ve entrikalar peşinde
koşmaktan çok. Suriyeli yetkililenn
"yapıcı etkinlikler" olarak adlandırdığı
hareketlerle ilgileniyorlar.
Ülkelenndeki yönetime muhalif Suudı
Arabistanh Şii Müslümanlann sürgün-
deki liderlerinden biri olan Şeyh Hasan
Sağar, Şam'ı Prens Fahd'ın yönetimiyle
bir uzlaşmaya varmak için bir üs oiarak
kullanıyor.
Kasım ayında eski ülkesi ve 1990da
komşusu Yemen'le birleşen Güney Ye-
men'in eski lideri Hassani. Aden'deİci yet-
kililerin ricası üzerine ülkesinde yükselen
siyasal tansiyonun ve şiddeü'n yumuşatı-
Iması hareketini başlattı.
VViIliam E.Schmidt
Almanya'da 7 milyon yoksul var
E
konomik durgunluk ve işsizliği
yaşam standartlanna yöneltilen
bü>ük bir tehdit olarak gören
Alman nüfusunun 7 milyonu yoksulluk
içinde yaşıyor.
Ticaret Birliği Federasyonu tarafından
voksulluğa ilişkin hazırlanan raporda.
Almanya'nın batısında 4.65 milyon,
doğusunda ise 2.6 milyon kişinin yoksul
sayılabıleceği belirtiliyor.
3.5 milyon memuru kapsayan toplu iş
sözleşmesının anfesınde vavımlanan ra-
por. büyük tartışmalara yol açtı. Diğer
taraftan hükümet ve yerel yönetimler.
ekonomık durgunluk nedeniyle maaş
artışına gıdilme>cceği doğrultusunda
sınyal vcrdiğinden, mcmurlar bir an-
lamda yoksulluğa itildikleri korkusunu
taşıyor. Sendikalar maaş artışına gidil-
memesının. maaşlann gerçek değennde
>'üzde 5'lik bir azalmaya yol açacağını
belirtiyor. 1990 ile 1992 dÖnemini kap-
sayan rapor. Almanva'nın doğusunda
yaşayan joksullann toplam nüfusa
oranının yüzde I6.2"den yüzde 14. 8'e
düştüğünü belirtirken. batıda yüzde 7.
5'lik oran sabit duruyor.
Raporun ortaya çıkarttığı sonuçlann
yanıltıcı olduğunu iddia eden bazı uz-
manlar. yoksulluğun tanımında yalnı-
zca gelirin belirleyici olmadığını öne sü-
rerek. bannma ve çalışma koşullannın
yanı sıra eğıtimin de dikkate ahnması
gerektiğini sövlüyorlar. Bu >eni taruma
göre Almanya'nın doğusunda yaşayan
her beş çocuktan birinin yoksul olduğu
ortaya çıkıyor.
Raporu haarlayan uzmanlardan
Walter Hanesch son ekonomik gelişme-
lerin tek ebeveynli ailelerle. çok çocuklu
ailelerin yaşam standardını daha da dü-
şürdüğüne dikkat çekiyor. Doğuda ya-
şa>an tek ebeveyinli ailelerin üçte biri
yoksulluk çekiyor.
Geçtiğimizçarşamba günü Başbakan
Helmut Kohl verdiği bir demeçte. Al-
man>a'nın doğusunda yaşayanlann ge-
lirinin sendikalann etkin hale getirildiği
temmuz 1990'dan sonra iki katina
çıktığını ve doğudaki gelir düzeyinin
batıdakilerin yüzde 70'ine ulaştığını
kaydetti Ne var ki. söz konusu rapor,
ülkenin yalnızca doğu ve batı olarak
aynlmadığını aynı zamanda yoksul ve
zengin ayınmının da söz konusu oldu-
ğunu ifade ediyor. Raporu hazırlayan-
lar raporun son bölümünde. sosyal gü-
venlik sisteminde köklü değişikliklere
gidilmesinin şart olduğunu ileri sürerek.
düşük gelirlilere destek ödemesi yapıl-
masını öneriyorlar. Diğer taraftan, eko-
nomik durgunluk sosyal haklann
hakkıyla ödenmesini bir anlamda en-
gelliyor. Son yıllann en yüksek bütçe
açığına tanık olan ülke. iki Almanya'-
nın birleşmesinin bedelini böyle ödüyor.
Bütçe açığmın giderek büyümesi
karşısında Başbakan Helmut Kohl, me-
mur maaşlannda herhangi bir artışın
söz konusu olmayacağını bildirdi. Sos-
yal Demokrat Richard Klein birleş-
menin ekonomiye getirdiği ek yükü
kaldırmak için ücretlerde kesintiye gi-
dilmesi gerektiğini söylüyor. Memur
sendikası başkanı Monika VVulf Mathi-
es yükselen vergi oranlan dolayısıyla.
şimdiden memur maaşlannda yüzde
2.35 oranmda bir kesintinin gerçeİcleşti-
ğini belirtiyor.
THEGUAHDIAN
AMCARA NOTLAEI
MUSTATA EKMEKÇt
Riyad Mahlufun
Başına Gelenler...
Bir "Ankarafaotlan"r\da, "Uğur Mumcu yaşasaydı,
Tunuslu RJyad Mahlufun başına gelenlerle ilgilenirdi"
diye yazmış mtydım? Adım gibi biliyorum ki, Uğur öz-
gürlüğü elinden alınıp, işkencelere tutulacak 31 yaşın-
daki Riyad Mahluf olayı üstüne yazılar yazar, bir haksız-
lığı önlemek için her şeyi yapardı.
12 Eylül 1993 Pazar günü çıkan "Ankara Notları"nın
başlığı "Riyad MahlufÖzgür!"öü. Kırklareli Asliye Ceza
Mahkemesi Yargıcı Mustafa Ersin, sanığı. savunman
Burhan Apaydın ı dinledikten; savcı Ümrt Hulusi Koçal -
ın esasla ilgili görüşünü aldıktan sonra, Riyad Mahluf-
un, "ad/"değil, "s/yasa/"suçluolduğuna, bu nedenlede
Tunus'a geri verilmemesine karar verdi. Savcı da, son
olarak aynı yönde görüş bildirdi.
Riyad Mahluf, özgürlüğüne kavuştu ama, onun sevirt-
cini kursağında bırakmak için, bakalım neler olacaktı?
Ankara, hemen harekete geçti. Ceza işleri Genel Mü-
dürü Yaşar Büken'in bu konu ile yakından ilgilendiği,
savcılığa yazılar yazdığı biliniyordu. Savcınm duruşma-
da "olumlu" görüş bildirmesine karşılık, Kırklareli C.
Başsavcısı, kararı "temyiz" etti, Yargıtay'a gönderdi.
Kırklareli C. Başsavcılığı'nın temyiz isteği, Yargıtay C.
Başsavcılığı'nca yerinde görülmedi. Dosya karar için,
Yargıtay 6. Ceza Dairesi'ne geldi. Yaptığı inceleme so-
nunda, Kırklareli C. Başsavcılığı'nın mahkeme kararına
karşı Yargıtay'a başvurması yanlıştı. Bir üst mahkeme-
ye itiraz etmesi gerekirdi. Yargıtay kararmın son parag-
rafında şöyle denildi:
"iddianame ile usulüne uygun dava açılmadığı ve
TCY'nin 9. maddesi gereğince, Asliye Ceza Mahke-
mesi'nden duruşma harici verilen kararın itirazı kabil
kararlardan olması, hakimin delil tespiti niteliğinde sa-
nığın sorgusunun yapılması için duruşmajjünü verip,
savunmayı aldıktan sonra, tanık dinlemesinin bu yönüy-
le karara temyiz kabiliyeti kazandıramayacağı ve Yargı-
tay Ceza Genel Kurulu'nun 8.3.1971 gün ve 1971/65
sayılı kararmın da bu doğrultuda bulunması karşısında,
C. Savcısı'nın temyiz talebinin tebliğnamedeki düşünce
gibi, CYUS'nın 317. maddesi uyarınca reddine 18.11.
1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
Bu sırada, Riyad Mahluf'un yakınlarına gelen güvenlik
görevlileri, Riyad Mahluf'u aradıklarını söylüyorlar:
- Ankara 'dan haber geldi, bir adli hata olmuş, Riyad
Mahluf'un Tunus'a geri verilmesi gerekiyormuş! diyor-
lardı.
Bu sırada bir gazetecilik olayı da oldu. Vaktiyle,
"Tempo"da, Riyad Mahluf'la ilgili ilginç yazılar yazmış
olan Güldal Kızıldemir, Uğur Dündar'ın "Arena'sına,
Riyad Mahluf'un serüvenleri ile ilgili bir TVfilmi hazırla-
mıştı. Arena'da geçen hafta filmin duyuruları yapıldı; 20
ocak perşembe günü, bu programın kaçırılmaması se-
yircilere bildirildi.
Ama, perşembe akşamı "Arena "yı izlemeye hazırla-
nanlar, bir sürprizle karşılaşacaklardı. Arena, "zaman
kalmadığı" gerekçesiyle, izlenceyi veremeyeceğini
açıklıyordu. Işin içyüzü ise başkaydı. Ankara'dan baskı-
lar geldiği, "yayının durdurulduğu" söylentileri çıktı. Fil-
mi hazırlayan Güldal Kızıldemir, "^rena"daki görevin-
den istifa etti; film kasetlerini de aldı, gittii Ne oluyordu? '
Savunman Burhan Apaydın, olayların böyle gelişmesi
üzerine uyandı. Arabasına atiadığı gibi, Kırklareline git-
ti. Burhan Apaydın, olayların son gelişmelerini şöyle
anlattı:
- Riyad hakkmda, "salıverilme" kararı verildi ya mah-
kemece, ben duruşmaya girdim, daha "beraat" kararı-
na gitmediydi iş, önce salıverildi. O salıverme kararın-
dan sonra, Ceza İşleri Genel Müdürü'nün telefonu
üzerine, bu kez, Kırklareli C. Başsavcısı, Kırklareli Ağır
Ceza Mahkemesi'ne başvuruyor. Kırklareli C. Başsavcı-
sı, Riyad hakkmda "tutuklama" kararı veriyor. Dosyaya
Kırklareli Asliye Ceza Mahkemesi bakıyor, Ağır Ceza
Mahkemesi, bakan mahkemenin dosyası hakkmda ka-
rar veriyor. Biz, yeniden Asliye Ceza Mahkemesi nde
duruşmaya girdik, Asliye Ceza 'da Riyad beraat etti.
Riyad'ı o duruşmaya götürmedim, çünkü Ağır Ceza-
nın "gıyabi tutuklama" kararı vardı. Asliye Ceza Mahke-
mesi, Riyad'ın beraatine karar verirken, müzekkerele-
rin geri alınmasını da kararlaştırdı. Riyad'ın aklanma-
sından sonra, o tutuklama kararını, bütün her tarafa
gönderiyorlar, Riyad'ı aramak için; oysa adam tahliye
olmuş, beraat etmiş; Başsavcılık gönderiyor, Adalet Ba-
kanlığı'nın ısrarı üzerine. Bu kez Interpol'e haber veri-
yorlar, "Interpol arıyor" diyerekten. Erenköy Karakolu'-
na dosya gelmiş, Erenköy Karakolu'nu aradım, Erenköy
Karakolu dedi ki: "Biz dosyayı Kadıköy ilçe merkezine
gönderdik." Bu kez oraya gittim, bu geçen günlerde
olan iş. Oradan dediler ki: "Asayiş Şubesi'ne gönder-
dik." Interpol'e bildirmişler, bu kez planları şu: Yargı-
tay dan dosya, Riyad Mahluf lehine geldi ya, Kırklareli
Ağır Ceza Mahkemesi'n'm artık geçersiz olan, geçersiz
olması gereken "tutuklama" kararına dayalı olarak, Ri-
yad'ı yakalamak! Yakalar yakalamaz interpol'e teslim
etmek; interpol hemen Tunus a iade edecek! Yanı, hükü-
met kanalından da değil; öyle bir plan!
•••
24 ocak Uğur Mumcu yürüyüşünü perşembeye yaza-
cağım!
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ İçinde bir şey saklanan
kap ya da yer. 2/ İskandi-
nav mitolojisinde tannla-
nn kralı... Çiftlik uşağı.
3/ Ekmek... İşsiz, aylak.
4/ Peygamberağacı reçi-
nesinden çıkanlan ve he-
kimlikte kullanılan bir
sıvı. 5/ Dağkırlangıcı...
Bir nota. 6/ "Hayır" an-
lamında kullanılan söz...
Cinsel güçsüzlük. 7/
Merkez... Kimi yörelerde
kadınlann boydan boya
örtündükleri çarşaf. 8/ Eski dilde
saz teli... Organlan uyaran ve güç-
lendiren ilaç. 9/ Utanmaz, rezil.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Yükleri ya da gereçleri havadan
ya da yerden taşımaya yarayan ak-
tarma aygıtı. 2/ Serbest meslek
adamlanru içinde toplayan resmi
birlik... Türk halk müziğine özgü
dokuz telli bir saz. 3/ Tütsü ile ku-
rutulmuşu oldukça sürümlü olan
bir balık... Büyük erkek kardeş. 4/
Hububut tozu... Aritmetik hesap yapmakta kullanılan, birçok
devingen parça dizisiyle donatılmış düzenek. 5/ Dinsel tören...
Uzaklık işareti. 6/ "'Değersiz, önemsiz, derme çatma" anlamın-
da argo sözcük. 7/ Karadeniz'in kuzeyindeki iç deniz... Itırlı bir
bitki. 8/ Motorlu bir taşıtın dış yapısı. / Çınar, meşe gibi ağaçla-
nn meyvesi... Bir bağlaç.