25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2OCAK1994PAZAR 12 DUNYADAN BirleşmişAlmanya'nınküçükamgesi Ahdobernköyiiturizm cetmetiolmayohmda • Köyün en büyük sorununun işsizlik olduğunu söyleyen belediye başkanı, başlattığı ağaçlandırma ve turizmcilik projeleriyle çözüm arayışına girmiş. #ettrjjorkSTtmes G üney Brandenburg'un sık ormanlannın içine oyulmuş gibi duran 750 yıliık bu köyde av o kadar boJ ki, avcılann geyik ve vahşi ayı avlamalan an meselesi. En yakın kent 35 kilometre uzakta- kj Cottbus ile 60 kilometre gii- neyde yer alan Dresden. Aldto- bern veçevresinde yaşam, kırhk alanlarda yüzeyin 30 ila 80 met- re altında uzanan yüksek kali- tedeki kömür rezervlerinin çı- kanlabilmesi için dev makinele- rin getirildiği 1930'lara kadar son derece sakin akıp gidiyor- du. Hans-Joachim Thierbadı. Altdobern'in ufkuna umut pı- nltılannın düşmesinin nedenle- rinden biri. Eskiden sağlık ve iş güvenliği müfettişi olarak çalı- şan bir toksikolog olan Thier- bach, komünist dönemin erte- sinde, üç yıl önce yapılan yerel seçimlerde belediye başkanı se- çiliniş. Doğu Almanya'daki yö- New York Tımesdan Cumhuriyere Ûzel netsel yetkililerin çoğu gibi onun da ne eğilimi ne de dene- yimi var. Aşılması gereken en büyük engel, Laubag madeni- nin kapatılmasıyla ortaya çıkan toplumsal ve çevresel felaketin ardından yerel ekonomiyi dö- nüştürebilme sorunu. Belediye başkanı, ilk adım olarak yeni- den ağaçlandırma projesini başlatmış. Proje uyannca çev- reye yüzbinlerce ağaç dikilecek. Thierbach bir zamanlar kö- mür madeninin olduğu yere bir turistik kompleks kurmayı da tasarlıyor. Yelkencilik, rüzgar sörfii ve diğer eğlencelerin ger- çekleştirilebileceği büyük bir yapay gölün çevresinde yer ala- cak 120 tatil evinin inşa edilme- sini düşünüyor. Mülkiyet sorun Çayırlann ve alçak derelerin aktığı görülmeye değer Spree- wald bölgesi yalnızca birkaç ki- lometre uzaklıkta. Altdobern'- in merkezinde daha geçenlerde yenilenmiş bir otel genellikle dolu. Eskiden öğretmenler için bir eğitim merkezi olan daha büyük bir başkasının sahibi de, otelini batılı standardlara ulaş- ürabilmek için kredi almak pe- şinde. Eğer Altdobern'in 'büyük bir emekli cenneti" olması istenmi- yorsa, Thierbach'a göre yapıl- ması gereken kasabanın ekono- mik potansiyelini geliştirmek. Ancak, bunun için gereken adı- mlann atılmasını güçleşüren et- kenlerden biri de. kasabada Komünist dönemde olduğu ka- dar Naziler döneminde yapıian istimlaklenn emlak ve arazi mülkiyeti konusunda yarattık- lan kargaşa. Birleşme antlaş- masına göre, emiak ve arazi sa- hiplerinin çoğuna kendi mülk- lerine dönme ya da eşit derece- de tazminat alma hakkı tanındı. Kasabanın ana caddesinde yürürken Thierbach bu hak id- dialanndan etkilenen evleri, iş yerlerini ve bir bütün olarak çevreyi gösteriyor. Iki daire ile dört iş yerinin yer aldığı bir bi- na, bu türlü bir hak talebi mah- keme aracılığjyla kanıtlandığı için 18 aydır boş duruyor. Kasabanın meydanındaki cephesi yıkık dökük halde bir sinema salonu ve bir otel de ka- palı, çünkü eski sahiplerinden biri fîyatlann daha düşük oldu- ğu üç yıl önce bir satış sozleşme- si imzalamasına karşın. binayı geri almak için mahkemeye başvurmuş. Kasabanın en tanınmış ve en değerli mülkü, 1717'de inşa edilmiş lOOodalı birşato. Soylu ailelerden birine ait olan şato daha sonraki yıllarda zengin sa- nayicilere satılmış. 1938"de Na- ziler, şatonun sahibi olan sigara fabrikatörü Yahudiyi, mülkü- nü Yahudi olmayan birine sat- maya zorlamışlar. Şatonun yeni sahibi komünistler döne- minde kovulmuş. Komünistler şatoyu bir elektronik merkezinden, gizli poli- sin bölgedeki telefon şe- bekesini gizlioe dinJeme yerine vanncaya kadar bir çok işte kullanmı- şlar. Altdobern birleşme- den bu yana tüm Al- manya'da yaygınlaşan sağcı ve neo-Nazi şıd- deti vebasına yakalan- mamış. Sığınmayı kısı- tlayan yasanın geçen temmuzda yürürlüğe girmesinden beri. Alt- dobern'e yerleştirilmış 300 sığınmacı adayı ya ülkelerine dönmüşİer ya da başka ülkelere göç etmişler. Thierbach şiddeti önlemek amacıyla bölgedeki sağa gençlik gruplanyla top- lantılar yapıp, onlan ve yörede- ki öğrencileri alarak sığınmacı- lann içinde bulunduklan zor koşullan göstermek üzere yurt- lan gezdirmiş. Suçlar arttı Yerel gençlik klübü de hiç kapatılmarruş. Bu klüpler ko- münist dönemde gençlerin ya- şam merkezlerini oluşturuyor- du ve ortadan kafkmalan halin- de genylerin gidecek yeri kal- mayacakü. Altdobern'de hiçbır ırkçı saldın görülmemesine karşın. küçük suçlarda hızlı bir yükselme oldu. Bu olgu, tüm Doğu Almanya için de geçerli. Soygunlar, araba hırsızlığı ve benzer suçlar 1989'dan bu yana yüzde 140 artış gösterdi. Thier- bach kasabanın tam gün çalı- şan iki polise ihtiyacı olduğunu, fakat şu anda yakın bir kasaba- dan gelen bir memurun haftada yalnızca iki gün çalıştığını belir- tiyor. Doğu Almanlar arasında gö- rülen genel eğilimlerden bir başkası olan düşük doğum ora- nı Altdobern'de çok belirgin. 1989'da Brandenburg'da 35 bin doğum olmuşken, 1992'de bu rakkam 13 bin 300'e kadardüş- müş. Toplumbilimciler, bunun geriç ailelerin geleceğe yönelik güvensizliklerinin yanı sıra, ge- lirlerini otomobiller. tatiller ve onlarca yıldır yoksun kaldıklan başka maddeleri almaya karşı duyduklan arzudan kaynak- landığını so'ylüyorlar. Doğum oranının düşüşü Altdobern'de yalnız okul öncesi eğitim talebi- nin düşmesine yol açmamış, ye- rel doğumevinin zihinsel özürlü yetişkinler için bir kJiniğe dö- nüşmesini getirmiş. Stephen Kinzer Honecker'in bcnzeri, hoşnutsuziardan gelen soginin tadını çıkamor(sotöa). Esjj Ordu üniformaJarını giymiş bir OJ (sağda) Kaybedenler eskiyi özlüyor Eskiden Doğu A vrupa'mn kömür deposu olan köyün madeninin kapaîıl- ması, Altdobemlilerin işsiz kalmasınayolaçarak eskiye özlem yaratmış Komünist dönem bo\unca. Altdobern çevresindeki kuyulardan çıkanlan kömür tüm Doğu Avrupa'dakı evlenn ısıtılmasıru ve fabrikalann çalışmasını sağlamıştı. Alt- dobern'de yaşayan 3 bin 800 kişilik nüfu- sun üçte ikisı kömür sanayiinde ya da yan sanayilerde çalışmaktaydı. Ne ki. komü- nist ittifakın çöküşü ile daha verimli batı üretimi ve aİternatif yakıt imkanlanna ulaşılması, bölgedeki kömür sanayii için ölüm fermanı anlamına geliyordu. Eski usuller de yok oluyordu. Ve Altdo- bern gibi doğu kasabalan, Almanvalann birleşmesinin getirdiği şiddetli. hatta kımi zaman bunaltıcı değişiklikleri benımscmek zorunda kaldılar. Çoğu kışi. özellikle eko- nomik başansızlıklar nedcniyle ihanete uğ- ramış olduklan kanısındaydı. Gelgelım. bir diğer ' kesım değişıklıklerle başa çıkmayı, hatta bunlardan vararlanarak ekonomik refaha ulaşmayı becerebiliyor- du. Komünist düzenın son yılı olan 1989'- da, ana kuyu alanı 38 bin dönümü kapla- yan Laubag kömür madeninde 2 bin 100 kişi çalışı>ordu. Şimdiyse ancak 500 kışı kaldı ve yıl sonuna kadar işci sayısı 35O'ye kadar düşürülecek. Hızla küçülen Laubag işçı sendikası lo- kalinin yöneticisi Paııl Hartiet. pek çok madenci dostunun karşılaştığı bu şoku ha- fifletmek için elınden geleni yapıyor. "Madenimizdeki işciierin yansı erken emekliiiğe zorlandı. 150 kadarı da yeniden ağaçlandırma projesinde iş bularak ağaç ekimi ve kuvuİarın doldurulmasında çalı* şmavabaşladı. BazıaJlelerrümü.vleipinucu- nu birakıp batıya taşındılar. Bu çok zor bir durum, özel/ikle de > aşiılar için. Kendilerini satılmış ve bir kenara atılmış gibi hissedivor- lar. İşlerini ka>beden kişiler bazen sokakta bana rastiadıklannda bağırıp çağırıvorlar. Bunun benim suçum olmadığını sövlüvorum ama bu onları rahatlatmıvor. Diyorlar ki: "Birleşme bana ne sağladı? Yalnızca işsizlik. Başka hiçbir şe> değil.' Batılı kömür şirketlerinin madeni muhte- me) rakip olarak gördüğü için nıahvcttikleri kanısındalar ve bunda bir gerçek payı yok değil. Buradaki kuvularda 2015 vılına değin yetecek kadar kömür var asİında. ama Bonn'daki politikacılar buradaki insanlann işlerini kavbedip kavbetmediklerine aldırtnıyorlar bile. Bütün bunların y arattığı hoşnutsuzluk siyasal boyutlar kazamyor. Btırada yaşayan bir çok kişi gidip oy bile vermeyecek ve oy kullananlar da öfkelerini düe getirmek için aşın sağcı partilere vere- cekler. Asİında bu partiler iktidara gelirse ne olacağını düşünmüyorlar bile/' Yalnızca Altdobern'den 270 kişi Laubag madcnindeki ışini kaybetmiş. Bundan baş- ka. doğu ülkelerinin ucuz üriinlerinin reka- beti karşısında kasabanın çiftlikleri de iflas etmış. Kasaba halkından yalnızca 30 kişi geçiminı tanmdan sağlıyor. Oysa, birkaç yıl öncesıne değın bu rakkam 300 idi. Yenidönemdekazananözelgirişimd Altdobern'in hoşnutlar kitle- si güzellik salonu, sauna vb. sahipferi, iş bulamayanlan tembeJJikle suçluyor. Doğuda yaşayan herkes acı çekmiyor. Yaklaşık 11 bin Al- man arasında yapılan ve 5 ay süren ve geçenlerde Focus der- gisinde yayınlanan bir araştır- ma. Doğu Almanya'da yaşa- yan halkın, artık zengin batılı kuzenlerinden daha mutlu ol- duklannı ileri sürüyordu. Araştırmaya katılan doğulu- lann yüzde 28'i yakın gelecekte daha iyi yaşam düzeyine ulaşa- caklannı umduklannı söyler- ken, bu kanıyı paylaşan batılı- lann oranı yalnızca yüzde 7'- ydi. Yaşam standardlan gerçek- ten de yadsınamayacak ladar yükselmışdurumda. Hüküme- tin yaptığı bir araştırmaya gö- re artık doğudaki ailelerin dörtte üçünün otomobilleri ve yüzde 96"sının da renkli tele- Doğu ve Batı: Kaygılar ve Umutlar İşsizliğ* karşın Doğu Almanya yûks»Jiyor._ . . . bölg» haJknın morali dûzeJmaye baçlryoc "Yakın gelecekte... yaşıyor olacağız.' 15 1990 1991 1992 1993 Daha İyi Aynı Daha ktitü Kayruiı- Atntn Faötnl isHhaam Sanm; Focus vizyon setleri var. Ücretler batıya göre hala düşük ama doğu Almanyadakı ortalama bir işçinin gelin 6 Macar ya da 30 Rus işçisinin kazancına denk. Bırleşmeden bu yana ge- çen üç yıl ıçınde Altdobern'de New Yofk Tınves'dan Cumhurryefe özel I64 işyeri açılmış. Bu ışyerleri- nin neredeyse tümü. ailenin evinin ikinci katında kurduğu sauna ya da bronzlaşma stüd- yosu gibi küçük gırişimler. Bouıique Jutta'nın vitrinle- rini modaya uygun kadın giysileri dolduruyor. Dük- kanın sahibi Jutta Thierbach. eskiden Cottbus"dakı bir fabri; kada terzi olarak çalışıyormuş. I987'de hükümetın özel gıri- şımcıliğe yönelik esnek politi- kalan sayesinde. özel terziliğe başlamış vc l990"da da butiği- ni açmış Bayan Thierbach. "Üç yıl içinde neler başardığımızı dü- şünüyorum da. gerçekten olağanüstü bence" diyor. "Kuşkusuz bütün bunlardan halkın yalnızca bir bölümü ya- rarlanıyor. diğerleriyse oturup bekliyorlar. Buradaki insan- lan çoğu bu yeni durum karşısındd ne yapacaklannı bılmıyor. Birikiişbaşvurusun- da bulunup reddedildiler mi, hemen vazgeçiyorlar. Çünkü eski günlerde her şey güvence- deydi. Beşikten mezara kadar her şey sızın adınıza zaten yapılıyordu. Şimdiyse insanlar kendilenni çaresiz ve kaybol- muş birer çocuk gibi hıssedi- yorlar." Ahdobern'dekaranhkbfrgölge: Stasi Gizli Polis'in köydeki kurbanlannı yaşamadöndürmemücadelesi veriliyor. Kasabada komünist dönemde yaşadık- larını hala atlatamamış kimseler de var. Bunlar gizli polis örgütü Stasi'nin kurban- lan. Altdobern'in zihinsel özürlüler için kliniğe dönüştürülen doğumevindekı has- talar arasında rejime muhalefet ettikleri için 1970'lerde akıl hastahanelerine kapatı- lan ve yıllarca yatıştınalar verilerek yavaş yâvaş akıl sağlığını yitiren 5 kişi var. Psiko- loglar onlan gerçekliğe döndürebilmek için çalışıyorlar. Aralanndan biri geçen gün. bahçede kar kürelemekle, 15 yıldır ilk kez üretken birçaba gösteriyordu. Doğu Alman gizli polis örgütü olan Sta- si, Altdobern üzerinde başka gölgeler de bırakmış. Gerçi, kurbanlan sokaklarda iş ararken eski Stasi memurlannın başanlı kapitalistler olması örneği burada yaşan- mamış. ama Cottbus ve diğer yakın kasa- balar bu örneklere yakından tanık olmuş. Altdobern sakinleri arasında yıllarca Stasi'nin baskısına maruz kalmış olanlar- dan biri de yerel Katolik rahibi Gerold Schneider. Stasi'deki dosyasını incelemesi- ne izin verilmesi için bir dilekçe yazmışsa da. talepte bulunan diğer kurbanlann sayı- sının 700 bine ulaşması nedenıyle aylarca, belki yıllarca beklemek zorunda. Bu arada. Stasi'nin kilise cemaati üyele- rine yaptıklanna iüşkin sayısız makaleler yazmış. Bu makalelerden birinde, Batı Al- manya'daki bir insan haklan grubuna mektup yazan birine üç yıl hapis cezası ve- rilmiş olduğuna iüşkin bilgiler yer alıyor. Rahibın kızı da bu mektubu postaya ver- mekten ötürü iki buçuk yıl hapis yatmış. Schneider. "Yeni sistem, eskisinden çok daha iyi ve burada yaşayan herkesin aynı fi- kirde olduğunu sanıyorum. Eski günlerde, daüni bir korku duyardınız. Birine batıdan gelen peynirin bizim peynirimizden daha iyi olduğunu söyleyecek oiursanız, hapse girer- dimz. En ufak bir hoşnutsuzluk belirtisi gös- teren kişi, normal bir yaşam surmekten alı- konulurdu. Bugûn duyulan öfkenin temel nedeni, in- sanlarm iki Almanya'nm birleşmeşinden beklentilerinin çok yüksek olmasıydı. İnsan- lar sonunda hayal ülkeye (ütopya) ulaştı- klarını sandıiar. Bu tür bir umut, aldığımtz sosyalist eğitimin bir sonucuydu." ÇALIŞANLARIN / SORULARI-SORUNLARI/ YILMAZ ŞİPAL Yakama Yapışan Bir Yanlış Var" 1978 vılında Sosyal Sigortalar Kunmu'ndan emekli okhon. Bir süre önce Sosyal SJgortalar Kurumu'ndan geJen bir yazı- da, emekliye aynküktan 3 ay sonra 30 günlûk bir çaltşmam oMuğundan söz edflmekte ve yazı "506 sayılı kanunun 63. maddesine göre çalışmaya başla- dığuuz... tarihinden itibaren aylığınız kesilerek akuğnuz meMağ adınıza borç kaydedilecektir"denilerek emekli av lığımın kesileceği bOdirilmekte ve aynca benden 15 yıldtr aldığım emekli a> lığıın da geri istennıekledir. Oysa ki, ben emekli olduktan sonra ne aynldığım tşyerinde ve ne de bir başka isyerinde bugune kadar ne sjgortalı. nede sıgortasc çaltstm. Ben emekli olduktan sonra, aradan geçen 15 yıl içinde emekli oMuğum işyeri üç kez de sahip doğistirdi. Ben. falısmadığımı nasil ispat eder ve bu yükün altmdan nasjl kalkanm? Yakama yapışan bir yanus var. V akama yapçan bu yanhştan nasıl kur- tulunroı? ( S J ) VANIT: Sos>al Scgortalar Yasası nın 7y. maddesı -Primbelgefcri" ile ılgjlıdır %..) Vönetmelikte tespit edilen belgeleri işveren tarafmdan terilmeyen «cya çal^tlklan kurumca tespit edilcmeyen ygortalllar. çalıştıklarını. hüımtkrinin geçtiği yılm sontından başlayarak 10 yıl içerisinde mahkemeye başvırarak alacakJarı aûı Oeispaüayabilirlerse. bunların mâhketne karannda beluüknayiık kazanc topiam- hui üe prim ödeme gün sa> ılan nazara alınır." Sigortahlar. sıgonalı geçmesı gereken. ancak sıgona kapsamı dışuıda kalan çalış- ma sürelennı. on >ıl ıçınde kanıtlamakla yükıimlu tutulmuştur öncelikle. yaşlılık aylığı alırken sigortalı çalışuğıni2 savı. 10 yıliık zaman aşımı su- resının dışındadır Aynca. 3279 sayılı yasa ık Sosya) Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı alanlann sosyal güvenlık destek pnmı ödemeleri koşuluyla çalışmalanna olanak tanınmıştır. Yargı karariarı bu uygulamanın genje donük de olması gercktığı yönündedır Pek çok sıgonahyı ılgılendıren ^e ılgılendırecek bu jargı kararlannı sunujoru^ KARAR'd) "(...) Dıtada, >aşlılık aylığı alnukta iken sigortalı bir işte çab^nav» başlavan dava- bdjn, çabşoğı bu süre içinde kendisine ödenmiş buhınan vaşlıİık aylığı rulsnııııı lahsili isteoınişfir. Bu durumda davanın yasal davanağı 506 sayriı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 63. maddesidir. Ö(e j andan, 3279 sa>liı kanunla değiştirilmiş bulunan 63. maddenin gerirdi- ği yeni düzentenıe ^ekL ile bu kanuna göre yaşlıuk ajlrğı abnakta iken yeniden sigortalı bir işte çalçmgya başlavanlar yazılı istekleri ûzerine ve gerekli sosyal güvenlik deslek primlerini ödemekri koşuluvla eskisi gibi vaşlıuk aybğı almaya devam edebileceklerdir. Diğer bir anbtanU, 506 sayılı kanuna göre yaşlıuk aylığı alanlann. bu aylıklan kesii- mekâzin, tekrar âgortalı bir işte çalısabilmelierine imkan tamnmıstır Hal bd> )c olunca, budavada çözûmlenmesi gereken hukuksal sorun, olavdan sonra davanın açümasından önce vürürlûğe girmiş bulunan söz konusuyasadeği^kliğiningeri>e>öneUk uygulanu olanağı bulunup buiunmadığı noktasmda (oplanmaktadır. Anüan yeni düzenlernede gü- dıüen amaç, alacaklan yaşlıbk avlığı ile gecimlerini jıicluk içinde •jjrdürmtıe çalsan sosyal sigona emeku'lenne ikinci Dir iş edinme. gidertk. ek gflır elde enne imkânını ver- mektir. Bu durum karştsında. anılan tasa değtsiknğindcn sonra yeniden iy girenlrri bu fıaktan >ararlandınp, değişiklikten önce aynı durumda olanlan yararlandırmamak oi- gusu a>nı koşullan taşıyan kisilere yasaların eşit olarak uvgulanması kuralına aykın düşeceği gibi. yasa değişikliğinin getiriliş amacına da (en> düşeceği açduır. Böyle bir dü- şûnceyi u- düzcnlemeyi haklı kılacak bir nrden de voktur. Butün bu maddi ie hukuki olguların tabii bir sonucu olarak davada. sozu edilen 61. maddenin değişık şeklinin geri- ye yönelik uygulanması. yasanın konuluş amacı vesosyal gütenlik haklarının geregjdir. Anılan maddi ve hukuki gercekleri g<i/ önünde hıonayan mahkeme kararı bu nedeokrle isabetli sayıUunaz. Mahkemece >apılacak iş. davacıdan 506 sayılı kanunun 3279 sayılı kanunla değişik 63/B maddesi çercevesinde beürlenecek sosyal gû«enlik destek primleriniödeyipödeme- yecegi sorulmak ve ödemeyi kabul ettiği takdirde. sözü edilen primkri ödemesi koşuluy- İa davanın reddine karar termekren ibarettir. (...) (Vargıtay Onncu Hukuk üairea, 9.IZI986 tarih. I9S6/6O73 esas >e 1986/6731 karar) Kıvnak: VargHaj Kanuian Dfrgisi. Nisan 1987. savfa: 566 KARAR (2y. ••(...) Da>ao, Sosyal .Sigortalar Kurumu'ndan ataıakta olduğu yaşujık ayuğun, ye- niden sigortalı bir işte çauşması dolayrsıvla kesilmesine iüşkin kurum işlemİnn ipUh'ni istemektedir. Kurum, islemin yasal dayaoaginı oluşturan 506 sayiı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 63. maddesj 3279 sayılı kanunla değrştirilerek anılan kanun nükûmleri çercevesinde, yaşMık aylığı almakta olanlann. bu aylıklan kesilmeksizin, tekrar sigortalı olarak çab- şabilnıeieniK imkân tanınmıştır. Davalı. sözıi edilen i asa değişikjiğinden önce emekli olarak çalışmaya başlamıs bulunmaMna göre, o tarihteki yasa hukmü yaşlıujt ayhğm» kesilmeara gerekrirmekte ise de. getirilen jeni du/ı-nkım-nin amaa bakmmdan geriye doğru uygulanması da adalet ve nesafet kurallanndan olduğu ggbi yasano dagerekkriit- dendir. Gerçekten. yasama beigelerinden. yeni dû/enleme ik öteki Sosyal Gihenlik Kunıluşlaruıa bağlı kişilerle Sosyal Sigortalar kurumu'na hağlı sigmtalilar arasuda eşitiiğin sağlanması >e > aşldık aylığı ile geçinemeyen sigortalılann ek gelir elde etmele- rine imkân \eriunesi amacımn güdüldüğü anlaşibnaktadır. Zira, Emekli Sandığı ile Bağ-Kur'dan >aşlıuk aylığı almakta olanlar. aylıkları kesıuneksinn yeniden çalışmaya başlay abilmektedir. Bu alanda gerçekleştirilmek isienilen eşitbk ilkesi. hukuken muro- kûn bulundukça, yeni düzenfcmenin. eşitüğin daha öoce bozuMuğu taribe kadar geriye götürûunesini de icap ettirir. Başka bir anlalımla. 63. maddede j apılan değişiklikje geti- rilen yeni dûzenkmenin > alnızca değişikliğin yürürlüğe eirdiği tarihten sonraki olay lara uygulanınasının kabulü. güdülen amaca ve giderek anayasanın kanun önünde eşitüği öngören 11. maddcsininönine »esozünetersdüşcrl...) Mahkemece yapdacak iş. davacıdan 506 saydı Sosval Sigortalar Kanunu'nun 3279 saydı kanunla değişik 63/5 maddesi hükmû çevjesinde belirienecek Sosyal Güvenlik destek primlerini ödeyip ödemeyeceği sorulmak. ödemeyi kabul ettiği takdirde sözü edi- len primlerin ödenmesi koşuluyla davanın kabulune karar »ermekten ibarettir. (...) (Yargftay Onuncu Hukuk »aires. 3.3.1987 tarih. 1987/303 esasve 1987/1122 ka- rar) Kavnak: \ argılay Kararlan Dergra. Temmuz 1987. sayfa: 1034 AISKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKCt Ceza Mangası... Yılın son günlerinden birinde, NuretHn Sözen'e sordum: - İsmet Paşa 'yı yakından tanıyorsunuz. Onunla ilgili bir anınızı anlatır mısınız? - 1963te, Ankara'da toplanan "GençlikKolları"kurultay başkanıydım. Başbakan da İsmet Paşa'ydı Gülek olayı vardı biliyorsunuz; üç kez oylama sonunda, seçimi sağla- yabildik. Orada çok ilginç bir olay var: Kasım Gülek taraf- tarları ayaklarını yere vuruyorlar, itiraz ediyorlar. En so- nunda, benim kurultay başkanlığına seçildiğim ifan edildik- ten sonra, kurultay başkanlığı kürsüsüne oturdum. Bir süre böyle bekledim. Gürültü yapıyorlar, konuşma olanağı yok. Bizim tarafa da haber gönderdim: "Kimse çıt çıkarmaya- cak!" Ben de, gürültülere yamt verrrriyorum, gözüme bakı- yorlar, böyle. Bir dakika, iki dakika, üç dakika, beş dakika geçtı.. Bılirsıniz o psıkolojik şeyi. Sinek uçmaz hale geldi salonda. Arkadaşlara dedim ki: "Şimdi sessiztik oldu, sizin bu itirazlarınızla ben başkanlığı sürdürmem. Ben başkanlı- ğı bırakıyorum. Bir seçim kurulu oluşturun, kurultay başka- nı yeniden seçilsin!" Ve, ben ilk seçilme oylarınm üç katı farkla yeniden "kurultay" başkanı seçildim. O arada, İsmet Paşa girdi ıçeriye. Çalışma raporları falan okundu. Burada vurgulamak istediğım şey başka: Biz bir önergeyle, Cum- huriyet Halk Partısi Gençlik Kolları'nı, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı'na (TMGT) üye yapmak istiyoruz. Çünkü, aynı za~ manda, TMGT'nda görevlerimiz var; TMGT'de, siyasal partilerin gençlik örgütlerinin bulunması gerekiyor, ulusla- rarası kurallara göre. Yani Dünya Gençlik örgütü (VVAY) diyor ki Türkiye'ye: "Bir an önce, kadrolarınıza, parti genç- lik örgütlerini alın, yoksa biz sizi üyelikten atacağız!" Çün- kü, VVAY'ın yapısında siyasal partilerin gençlik örgütleri var. Oysa, Türkiye'de yasalar buna elvermiyor. Bütün kabi- ne de orada. Paşa, tebrik etti beni. Tam sırasını buldum, "Hoşgeldiniz" dedMen sonra, bu önergeyi okuduk. Dedik ki: "Dünyada tems/l edilmemiz gerekiyor. Ve biz, CHP Gençlik Kollarını, Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı 'na üye ku- ruluş olarak vermek istiyoruz. Ama, bunun için yasal engel var. Başbakanımız, hükümetimiz burada. Söz versin, 'Bu değışıkliği yapacağım' diye." İsmet Paşa kalktı: - Arkadaşlarıma görev veriyorum, madem kı dünyada bu iş böyledir. Bizim, CHP Gençlik Kolları da, TMGT'na üye olsun! dedi. Bu, yaşama geçmedı ama, tarihı bir olaydı. Düşünün ki, şımdi Türkiye'de ne öğrencı örgütlerinin konfederasyonu var, ne de gençlik kollarının kurultay yapabilecek bir yapısı. Yıl 1963, bu unutamadığım bir olay. Bugünlerde, üç büyük kentin SHP'Iİ belediye başkan adaylarının kim olacağı tartışılıyor. Edindığım izlenime gö- re, Istanbul'da Nurettin Sözen, Ankara'da Erol Tuncer, Izmir'de Yüksel Çakmur en güçlü adaylar olarak görünü- yor. Istanbulla Izmir'de, 1989'un ayaktopu deyimiyle "rö- vanşı" yani "öç'u olacak. Pomak güreşi gibi kıran kırana geçecek. Oalan'la özfatura, yıtirdıklertni almaya çalışırlar- ken, Sözen'le Çakmur, yerlerini korumaya uğraşacaklar. Ankara'da ıse SHP'den ayrılan CHP'lilerin oylarını Erol Tuncer toplayabilir, deniyor. Izleyelim bakalım! Hinthorozu Erdal Bey'le ilgili "ceza mangası" fıkrasını "cumartesi arkadaşlan"mızdan Hasan Çelikel anlatmışt. Fıkra değil de, yaşanmış olay. Şöyle: 194O'lı yıllarda, bir yandan savaş sürüyor, ikinci Dünya Savaşı; liselerde, üniversitelerde de, silahlı "askerlik kampları" yapılıyor. Kamplar daha çok, ders yılı sonuna rastlıyor. Hasan Çelikel ile Erdal inönü, ayrı mangalarda da oisalar, kamp arkadaşları. Bölüğün komutanı buyuruyor: , Mangalarda her er, bir başına yüz kez sağdönüş yapa- cak! Komutan gidiyor. Erler, komutu da kendileri verip, dönüşleri yapıyorlar. Erdal İnönü. kendi mangasının başın- da. Başta kendisı yüz kez "Sağa cfon.'"deyip duruyor. Arka- daşları öyle. Öbür mangalar öyle değil, üç-beş kez dönüp bırakıyorlar! Erdal'm bu yüzden dısiphn simgesi olan man- gasına "ceza mangası"adını takıyor öbür mangalar. Baş- ka mangalarda, disiplıne uygun davranmayanları da, komutanlar. Erdal'm "ceza mangası"na gönderiyorlar. Meclıs'te de en dısıplinli O değil mi? SHP'ye de, "Onursal Genel Başkan" olarak gölgesi vuruyor. Hasan Çelikel, kampta geçen bir olayı da anlatmıştı, şöy- le: - Bir gün kampa, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü geldi. Ya- nında eşi Mevhibe Hanım da var. Komutan da bize dedi kı: "Cumhurbaşkanı ne sorarsa, Sağol!' diyeceksıniz, başka yanıt yok!" İsmet Paşa sordu: - Nasılsınız? - Sağol! - Sıcaklarla aranız nasıl? Hava çok sıcak değil mi? - Sağol! İsmet Paşa kızar: "Hadi canım sen de!" der, "Buna da 'Sağol' denir mı?" Atını mahmuzlar, gider. Kampta eröğrenciler, ot yataklarda yatmaktadırlar. Yas- tıklara doldurulan otların dikenleri, boyunlarına batmakta- dır. Erdal'm annesı Mevhibe Hanım, o gün oğluna birkuştü- yü yastıkla, bir kutu pasta göndermiştir. Erdal, yastığı geri gönderir, pastayı da arkadaşlarıyla yer! Murat Karayalçının Dedeman Oteli'ndeki basın toplantı- sına, Erdal Bey de gelmiştı. Orada Fltret Ünlü'yle oturuyor- duk, yanımıza geldi: "Güzelgüzelyazıyorsun!"dedi. O'na, "ceza mangası'r» anlattım. Güldü, "Hayal meyal anımsı- yorum!" dedi. - Kampı nerede yapıyordunuz, Dıkmen de mi? - Yok canım yok, Harp Okulu'nun arkasında. Harp Okulu görünürdü... BULMACA 1 2 3 4SOLDA.N SAĞA: 1/ Kımyada. doğrudan .. tepkimeye girmeden tep- kimenin hızını arttıran 2 kimyasal madde. 2/Arap , erkeklerinin kefıyelerinin iizerine bağladıklan kalın 4 çember bağ... Ceviz ya da c badem içi. 3/ Bir ilacın bir kezde ya da bir günde 6 ahnması gereken mikta- j n... Bir tür pamuklu bez. 4/ Şarkı, tiirkü... Geçmiş. 8 5/ Platon'un kurduğu g okul. 6/ Olmuş bir iş... Uzunçaiar da denilen 33 devirli plaklan belirtmekte kullanılan kı- saltma. 7/ Mardin'in bir ilçesi... Yeniçeri kışlası. 8/ Hz. Muham- med'in bayraklanndan birinin adı... Birçeşit sinek. 9/ Maden ku- yulannda, çökmemesi için direk- lerle berkitilmiş boşluk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Şeriat mahkemesi yargıa... "Sarmış yine âfakını bir — i mu- annid / Bir zulmet-i beyzâ ki peyâ- pey mütezâyid" (Tevfık Fikret). 2/ Eski Yunan kentlerinde; pazaryeri... Yankı. 3/ İleri sürülerek sayunulan düşünce... Kişi-; ler arasında gözetilen saygı sırası. 4/ Bir renk... Kahve, hindis- ; tancevizi,sütvealkoldenoluşanbiriçki.5/Asya'davetropikal • Afrika'da yetişen bir ağaç. 6/ Diploma... İlkel benlik. 7/ Cem Sultan'a Batı dillerinde verilen ad... Yazı. 8/ Bir tümceyi oluştu-. ran birimlerden her bin... Yaptığı birişin verdiği ters sonuçtan . üziintü duyan kimse. 9/ Avmpa'da bir ırmak... Yapraklan seb- • ze olarak kullanılan bir bitki.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear