25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28EYLÜL1993SALI 12 DIZIYAZI Ikinci evlilikikinciihanet... Y,alnızlığadayanamazdı. Şakaklan kırlaşmış saçlanyla Salih karşısına çıktığında, bırakıverdi yüreğinin iplerini. Sırf Salih içkiden vazgeçsin diye Eyüp Sultan, Telli Baba, dolaşmadık yer bırakmadı. Salih de seviyor sandı. Oysa o Almanya'ya gidebilmenin peşindeydi... Fabrikada şamimı arkadaşıydı Saliha. Bir gün İstanbul'dakı maran- goz kardeşınden. Salih'ten söz etti Manka'ya. "Sizi üuııştırayım, belki birbirinizi beğenir, evlenirsniz." Salih, kendisinı anlatan uzun bir mektup yazdı Manka'ya. Aynı uzunlukta karşıhk verdi Marika. Aylarca yazış- ülar. Saliha, izne aynlıp Istanbul'a gitmeye kalkışınca, ondan habersiz peşıne düştü Ayazpaşa'da. marangozhanede buldu Salih'i "Ben Marika'nın arka- dafıyım, selamını getirdim size. bir de emanetleriniz var bende" dedı. Salih. yemeğe davet etti onu. Yemek bo- yunca, neden Marika ile evlenmek is- tediğini sordu "O çok yaşlıdır, ben- den de yaşlıdır. onunla evlenip de ne yapacaksın? O sana layık değil" dedı. Güldü Salih Emektar. Güzel adamdı. beyazlaşmış şakaklan, iri gözleriyle çekiciydi. Gözlerini alamadı Marika. "lşçi ofanak için mi evleneceksin onun- la. Almanya'ya gidince de bıraka- caksuı değil mi?" dıye sordu bir kez daha "Hayır" dedı Salih, beyaz dişle- rini açıkta bırakan gülümsemesiyle. Masrafları Marika'dan yıldınm nikah iwr " * Tiıi. B E R A ...yalnızlığım kadarsın... T G Ü N Ç I K A N Fazla düşünmedi Marika. Adam, hoştu, çekiciydi, görürgörmez vurul- du. Adam vurmuş, cezaevinde yat- mış, çok içiyormuş, önemsemedi. Iki günde ışlemler tamamlandı. Masraf- lan Manka'dan, Salih'ın evinde yıldı- nm nikah kıyıldı. Beraber olmak için üç günleri vardı. Gece, odalanna çekildiklerinde Salih, Marika'nın dizlerine kapanıp ağlıvordu, "Çok iyi bir kadınsın sen, n'olur beni terketme." Marika, Telli Baba'ya, Eyüp Sultan'a götürdü, iç- kiden kesilsin diye. Yemin bülahlar ettirdi. "tçme\eceğinı" dedı sVlih, "tçin rabat olsun." Yine de, eksik. bu- ruk birşevler vardı ıçınde Manka'nın. Korkuyordu, "Bu güzel adamı Alman kızlan boş bırakmaz." Elli bin lıralık bir senet imzalattı. Eğer, Almanya'ya gelip de Manka'dan aynlırsa bu pa- rayı ödeyecekti Salih. Ağlaşarak aynldılar, Marika Almanya'ya dön- dü. Marika, Fatma'nın. "Aman kızım hele bir gelsin, ondan sonra ev açarsın" demelerine aldırmadan bir ev kırala- dı. Borç-harçdayadıdöşe- dı. Bir yandan da Salih'in gelebilmesi için işlemlere başladı. Her gün konso- losluğa gidıyor, "N'oldu birim işlemler" diye soru- yordu. İki ay boyunca. sevgi, özlem dolu mektup- lar aldı Salih'ten. Bırgün zarflan koskocaman bir kağıda yaalmış. küçük bir not çıktı. "Bana hemen para gönder. Yoksa bura- da, senin gibi çok kadın bu- lurum. Salih." Başından vurulmuşa döndü. Mek- tuplannı yazdırdığı, ge- lenleri okutturduğu arka- daşmı çağırdı hemen. "Yaz" dedi, "Sen madem- ki para istiyorsun, bana izin ver. Burada bir tren ts- tasyonu var. Radmlar.ora- da hayata \atıyorlar. Ben de yatayım, sana para gön- dereyim. Marika." Salih'in beyaz dişlerini açıkta bırakan gülüşüyle baştan çıktı Marika. Adam vurmuş, cezaevin- de yatmtş, çok içiyormuş, önemsemedi. Bütün masrafları üstlenip evlendi onunla. Yine de içi- ne bir kurt düşmesini engeUeyemedi."Alman kızlan bunu rahat bırakmaz". Kendisini garanri- ye almak istedi. Bir senet imzalattı Salih'e, "Eğer Almanya'ya gelip de beni terkedersen elli bin îira ödeyeceksin". Kısa siire sonra bunun bir garanti olmadığını anladı. Salih daha .Almanya'- ya gelmeden neden \1arika\la birlikte olduğunun ilk sinyalini verdi, "Bana para gönder, yok- sa burada senin gibi çok kadın bulunur". Bu ihanet zindrinin ilk halkasıydı Marika için. Gcri- ye de işte bu fotoğraf, Marika'nın beline sarılı eli kaldı... ademki para istiyorsun, izin ver. Burada bir tren istasyonu var. Kadmlar, orada hayata yatıyorlar. Ben de yatayım, sana para göndereyim... İmza: Marika Marika. Tam yemeğe başlamak üze- reydiler, kapı çaldı. Açtı, karşısında Salih. Ne dıyeceğini, ne yapacağıru şaşırdı. Birsandalyeyeçöktü. Bakü.o kadar kızsa da öfkelense de hala sevi- Hala seviyor... Salih. özür dolu, "Beni yanlış anladuTlı mektup- lar yazdı durdu. Marika yanıtladı, "Benim ismimi ağzına alma mikrop herif. Beni enavi sandın ama ma- alesef hava aJdın. Kafanı duvarlara vuracaksın ama geç artık." Salih, ne yaptı etti, turist olarak Alinan- ya'ya gelmenin bir yolunu buldu. O akşam, arkadaş- lanna bir davet veriyordu yor bu adamı . Onun üzüntüsünden hastalandığını, günlerce hastanede yatüğmı, unuttu. Doktorlar, has- talığma "şeker" demişlerdi. "üzüntü- ye getmez." Marika, öyle başı önüne düşük sandalyede oturur- ken, Salih, dizlerinin üstü- ne çöktü. "Bağışla. seni se- viyorum.'" Bağışladı Mari- ka. bırlikte oturmaya baş- ladılar. Bir ay sonra yeni yıldı. Manka, yıllann alı- şkanJığını bozmadı. Vali- zinde armağan paketleri, İstanbul'a geldi. Hrisula ve çocuklarla birlikte kut- ladılaryeniyıh. Geriye döndüğünde evini bomboş buldu. Sa- lih, bütün eşyalarla birlik- te kaybolmuştu. Arama- lan sonuç vermedi. Birkaç parça eşya daha aldı, borçlannı ödedi. Birkaç ay sonra bir akşam iş dö- nüşü yine boş buldu evini. Safih, ne var ne yok alıp götürmüştü yine. Komşu- lar anahtarla kapıyı acıp giren bu adama ses çıkar- mamış, "Kocasıdır, geür gjder" diye düşünmüşler- di. Apartopar İstanbul'a döndü Manka. Bir avu- kat tutup, gıyabında bo- şadı Salih'i Ondan sonra da ne bağışlanma istekle- rini kabul etti ne de "Çok Bugün, çiçekleri, kedileri ve tavuklanyla sınırlı bir vaşamı hastaseiubeldiyor"haber- var Marika'nın... Ortancalannı sularken sardunyaknıı l e n n e ı n a n d l B ı r sonrâkl kurumuş \apraklanni ayıklarken kurtuluyor yalnızlığı- l d ug- . .. .. - , - . . . , - . - . - radı Saliha'nın evine. Sa- ndan. Kendı yuregını sulayacak bırşeyler arıyor, bulamıyor. ^ ^T İTa f^ ^^^^ gecir- Her kuru yâprak ölümü çağrıştımor. Oysa korkmuvor ^ ^ Burnu ve ölümden... V a Triyakula gibi kurdanmış bir cesede dönüş- ççnes j lanJmış yüzü taru- mck ya da kedilerince yenmek... Korkunun tarifi bu işte... nmaz hale geİmışti, "N'- aber Salih" dedı. "O güzel suratın git- miş, şimdi ablalann baksın senin yuzü- ne...' On altı yıl çalışü Marika, Alman- ya'da. Yedi iş yen değiştirdi. Gökçea- da'da bir ev sahibı oldu. Bır de Hnsu- la'ya "Türkiye'de bir bankaya yatırsın" diye yolladığı marklan vardı. Son çalıştığı yer demiryol- lanydı. Demiryolu personelinin ya- takhanelerinı temizliyor. lokantada yemek servisı yapıyordu. Çok yorulu- yordu. Akşamlan eve döndüğünde ayaklannı duvara dayıyor, yalnızlığı- na, kimsesizliğine ağlıyordu. Alman- ya'nın bedava ekmek vermedığini öğ- renmişti artık Arkadaşlanna, "Kö- pek gibi çalışmak zorundayız" dnor- du, "Yoksa bu memlekette bir dakika tutmazlar bizi..." Marika Türkiye'ye dönüyor... 1981'in yazında, tatıbni Türkiye'de geçirmeye karar verdi. Hnsula ve ço- cuklarla Erdek'te buluşacaktı. Uçak- la İstanbul'a geldi Bir gece eskı bir arkadaşının evinde kaldı. Ertesi sa- bah, Sirkeci'den Bandırma \apuruna bindi. Yorgundu. Çocukluğundan beri deniz yolculuğu tutardı onu. Yi- ne midesi bulanmaya başladı. İlacını içti. Güvertede bulduğu bir koltuğa oturdu. Uyudu. Uyandığında gemi, Bandırma li- manına girmek üzereydi. Yolcular bi- rer bırer inmeye başladığında farketti el çantasımn kaybolduğunu. Çılgına döndü. Bütün parası. pasaportu, çalı- şma, oturma izni. altınlan. herşeyı çantasındaydı. Bağınp çağınnaya başladı Poüsler gemiye gelip de inişı yasakladığında. yolculann neredeyse yansı kente yayılmıştı. Aramalar fay- da etmedi. Erdek'e telefon edildı. Hri- sula çağnldı...Şekeri y ükselen. iki gün doktor kontrolünde kalan Marika'yı İstanbul'a götürdü Hrisula. Deli gi- biydi. Sürekli ağlıyor, karakol kara- koldolaşıp,pohsleresoruyordu,"Çan- tam bulundu mu? Pasaportum, çah- sma iznim bulundu muT" Üzüntüyle kaip krizi geçirdi. Bir haftadan uzun bır süre yattı hastane- de. İyileşıp, konsolosluğa başvurdu- ğunda izin süresi biteli bir hafta ol- muştu. Yapılacak birşey olmadığı söylendi konsoloslukta. Almanya'ya dönemezdı. Hrisula'dan biriktirsin diye yolladığı marklannı istedi. "Ban- kaya yatırmadım. evdeydi, çalındı" dedı Hrisula. Ana-kız akılalmaz, yı- llarca sürecek küslüğe yolaçacak bir kavganın içine duştüler. Elinde bir valiz, Gökçeada'ya gitti Marika. Konsolosluk kanalıyla aldığı. on altı yılının karşılığı sigorta parasını iki taksiye yatırdı. İki katlı evini de oda oda bölüp. pansiyon ha- lıne getırdi. Taksıler için iki şoför tut- tu. Çantasını çaldırmasıyla gırdıği şpk, bır tuhaf etti Marika'yı. Daha da güvenemezoldu insanlara. Şoförlerle her gün kavga ediyor, bir gün "Ooo, ne çok kazanmışsın" dediğı şoföre aynı miktarda para getirdiğı bir baş- ka gün "Hırsızlar, beni sovuyorsunuz" diye bağınyordu. Bu suçlamasında bazen haksız çıkmıyor değıldi. İşlenn en yoğun olduğu bir dönemde, "Bu- gün hiç kazanmadık" diyen şoförler çıkıyordu .. Pansiyonunun îsmıni "Mehtap" koydu. Dolunayda verandada otu- rup mehtabı seyretmek bütün müşte- rilerine keyif venyordu. Onlara balık pişiriyor, bol mezeli rakı sofralan hazırlıyordu. Yazlan, İstanbul'dan, İzmir'den telefon edip oda rezervas- yonu yaptıran. sürekli müşterileri vardı. YARIN: Mehkap Pansiyonda cinayet ÇALIŞANLARIN SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL Enıeklilik başvurusu ve yıl kavramı Sonıianm şuniar olacak: 1) 1993 > üınm ekim > a da k'asım ayında emekliüğe başvurduğum takdirde bana bağlanacak emekli a> lığı ile 30 »e\a 31 Aralık 1993 tarihinde bağlanacak emekli aylığı ne olur? Bir > aznızda. hep tav andan prim öde> ip, ekim ayında emekliüğe başvunılduğtında son 5 vılın kazanç ortalaması alınıp, üst gös- terge 6650'den a\lık bağlanır di>orsunuz. Madem ki üst göster- ge alınıyor, son 5 yılın ortalamasuıın besaplanması ne gibi bir katkı sağlıyor? Soo 5 yıl prim ortalaması hakkında bilgi >erir misiniz? 2) Bunun tştği altında 30 >e>a 31.12.1993 tarihinde başvnnıMu- ğunda ne gibi farklı emekli maaşı bağlanacaktır? Gösterge >eya son5yılıno<1alanıasındanegibifarkoluşacaktır? (V.B.) YAN1T: 1) Sosyal Sıgortalar Kurumu'ndan yaşhbk avlığı alma>a hak kazanıp. bu hakkmı yaalı başvuru > olu ile Sosyaî Sigortala "Curumu'na ileten ve iletecek olarüann sorulannı yanıtlayabilmemiz için Dazı bılgılere gerek vardır öncelikle kamu kesıminden mi yoksa özel kesimden ttu emekli obnuş ya da olacaklardır. Özel kesim ile kamu kesımının "takvim ydı" bırbirin- den ayndır. Özel kesimın takvim yılı I ocak-31 arahk arasında geçen suredir ve bu süre uluslararası "takrim yılTdır. Kamu kesiminden emekli olanlara takvim yılının nasıl uygulanacağı. Sosyal Sıgortalar K.urumu'nun 14.1.1993 günlü 12^49genelgesındeşö>le açıklanmaktadır. "Son defa kamu sektöründe çaltşmakta iken işten aynlarak tahsk tale- binde bulunan bu sigortalının gösterges, 3088 sayılı genelgeye göre 1992 y tlı kazançlan nazara alınarak 1993 > ılında kamu sektörunde'n emekli ola- caklar için düzenlenen gösterge tespit taMosundan belirienecektir. Söz konusu gösterge tespit tablosu 15.1.1988-14.1.1993 süresinin prime esas asgari ve azami kazançlan nazara alınarak düzenlendiğinden, sigortalının ortalama yıllık kazancuiın tespitinde de aynı esasların dikkate aluunası ge- rekmektedir. Başka bir ifade ile; göstergesi kamu sektöriinden emekli olan- lar için düzenlenen gösterge tespit tablolarından belirlenecek olanların yıl kavramlan 15.1.19..-14.1.19.. şeklinde yonımlanarak buna göre nazara alınacaktır." Kamu kesıminden emekli olacaklann ekim, kasım ya da 30 ve 31 Ara- lık 1993"te ba^vuruda bulunmalan sonucu etkılemeyecek ve aylıklan 15 Ocak 1988-14 Ocak 1992 tarihleri arasındakı son 5 kamu takvim yılı or- talamasına göre hesaplanacaktır. Son kez özel kesimde çalısmakta iken ekim ya da kasım I993'te ayhk isteğinde bulunanlann, gerek alt gösterge tablosundan. gerek üst göster- ge tablosundan bağlapacak aylıklan. 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1992 ta- rihleri arasında geçen 5 yıllık süreye göre hesaplanacaktır. 30yada 31 Araük 1993gunleriemeklılık başvurusunda bulunan özel kesım çalışanlanmn yaşlılık aylıklan ise 1993 yıhnda 360 gün pnm öde- mış olmalan koşulu ile alt gösterge tablosundan ayhk bağîanacaklara, 1 Ocak 1989 ile 31 Aralık 1993 arasındakı 5 yıllık sürenin üst gösterge tab- losundan ayhk bağîanacaklara ıse 1 Ocak 1988 ile 31 Arabk 1993arasın- da geçen 6 (altı) yıllık sürenin kazanç ortalaması göz önüne alınarak aylıklan hesaplanacaktır. 3) 1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1992 arasındaki son 5 yıllık sürenin (1.800 gün) priminı eksiksız tavan göstergeden ödey ıp, 30 ve 31 Arahk 1993"ten önce emekli olanlarla, 30 ya da 31 Aralık 1993 günleri emekli olacaklar- dan. son 6 yıhn (2.160 gün) primıni yine tav andan ode>enlere tavan gös- terge 6650'den yaşhlık aylığı bağlanır. Özel kesimde çahşanlardan, 30 \ a da 31 Aralık 1993 günlen başvuru- da bulunacak olanlann. 1993 yılı pnm ödeme gün sayılan 360 günden eksıkolursa 1993yılıhesabaalınmayacakür Kamu kesıminden 14Ocak 1994'te emekli olacaklann da 15 Ocak 1993 ile 14 Ocak 1994 arasındakı prim odeme gün sayısının 360 olması gereklıdir 14 Ocak 1994 günü baş- vuruda bulunanlardan gun sayısı 360'tan az olanlann aylıklannın hesa- bına, 15 Ocak 1993-14 Ocak 1994 arasındakı bir yıl kaülmayacaktır. AINKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Cenaze SHP'den Çıktı! Torbalı Belediye Başkanı Ertan Onver, söyleşimizde, sosyal demokrat üç partinin birleşme koşullarını anlatı- yor. Sürdürüyor konuşmasını; son sözlerini yineliyor: -... Birevrensel barışsöylemi, bugün nesosyalistlerin elindedir ciddi olarak, ne de kapitalistlerin. Yalnızca sosyal demokratların. Bır taraf sabıkalı değil ama, adı sabıkalıya çıkmış, -ki o sosyalist blok-, "Sosyalist Blok" dedikleri, az önce söylediğim gibi, "Sovyet Bloku"; o sistem. Ama, sosyalistler sabıkalı blokları yıkıldı, "İşte, ne oldular belli!" falan diye küçümsenıyor. Kapıtalizm belli! ABD'nin 1993 ödemeler dengesi açığı 256 milyar dolar. Yani, ne oluyor, kapitalizm ne yapıyor? Bir Japon- ya var biraz.. geri kalan yerler hep aynı. Yani, kapitaliz- min önkoşulu olan üretim katsayısını geometrik düzey- de artırma bir tek Japonya'da var. Amerika Japonya'ya yalvanyor: "Aman. sen biraz ithalatını artır da, ihracatı- nı biraz kıs da ödemeler dengesindeki fazlan kapansın!'' Oysa, 256 milyar doların 94 milyar doları Japonya'da yalnız fazlalık olarak. Şimdi, bu koşulun önüne önemli bir -belki de ilk başta soyut gorünecek- konumu çıkar- mak zorundayız. Sosyal demokratlar bunu çıkarmak zorunda. Aslında soyut da değil. Dünyada 5.8 milyar in- san var. Bu, 5.8 milyar insanı kaç milyon insan yöneti- yor? ABD'rrin başındaki, devletlerın başındakı... Parla- mentolara bak, topla, 100 milyon parlamenter dünyada yoktur (Diktatör rejimler dahil.) Bakan, falan filan mese- lesi çıktı mı 50 bin tane yoktur. Yirmi bin tane anca vardır, bakan, işte intelijans örgütler vs 20 bin tanedir; topla 2 bin tane "/7er/ gıden" böyle, devlet adamı. onun sekre- teryası vs. vardır. Topla, elli tane adam çıkar sonunda, işte o da tek dünya kaldı, "kapitalist dünya"n\n önde ge- lenı. Topla ABD'de, biraz güçlü olan yerlerde, beş tane adam kalır, onun başında en büyük zirvede Clinton otu- ruyor Ama, onun arkasında Kennedy'yi öldüren Kontr- gerılla 1 P-2 Locası; örgütlenmemış, ama onları da se- çen. Az önce o yüz milyondan, tee Clinton'a geldiğimız çizgiyi belırleyen bir yeraltı ekonomi ve siyasa dünyası var. Şimdi sosyal demokratlar kalkıp da Meclis'te Kontr- gerilla arayacaklarına, halkla diyalog kurabıleceklerı veya dünya halklarına mesaj verebileceklerı bir öze, ıçertğe gıtmedikten sonra, birleşseler ne olur, birleşme- seler ne olur 9 Yüzde 48 oy alıp da, ıktıdara gelseler ne olur, gelmeseler ne olur? Bu anayasayı değiştırseler ne olur, değıştirmeseler ne olur? Benim derdim bu, söyle- diğim bu 1 Yoksa, birleştik sosyal demokratlar, secildık geldik, çıkardık 315tane milletvekili; anayasayı nasıl de- ğiştireceğimizın planı yok elimizde! Dolu dolu mevcut değil. Haydi o soyut bir kavram, yaptık diyelim Geçti' Efendim, bizım şu andadövız politikamız bclli değil. Biz, Ûzalcı ANAP politikalarının peşinde mi giaeceğız, Mar- garet Thatcher'cı Friedmancı politikaların peşinden mi gıdeceğiz? Yoksa bizim bir döviz politikamız mı var? Bı- rak, onu da geçtık, Merkez Bankası Başkanı adayımız kım, belli değil. Hazıne ve Dış Ticaret Musteşarımız kim, belli değıl' - Sosyal demokratları söylüyorsunuz? - Evet Üç partı bırleştı varsayıyorum. Bunlar belli de- ğil. Bırleşse, bu kez içerıde kafalar çok olacak. Hemen Murat Bey "Ben çokbaşlılığı sevmem!", "Diyalogdan yanayım ama, çokbaşlılık!" Partiler birleştiği zaman bu kez "poliçokbaşlılık"olacak "Poli"bılıyorsunuzLatince bir sözcük, 'çokçokbaşMtk" olacak üç partı birleşince. Neden? Özle, mantıkla, mesajla, cıddi oluşumlarla, pro- jelerle uğraşılmıyor. Herkesin ağzında bu son zamanda bir "proye" lafı var. Hamam yapan projecibaşı oluyor Sengül Hamamı'nı yapan projecibaşı oluyor. Lafla olu- yor! Oysa, sosyal demokrasinin bir projeye gereksinimı var. Kendı projesi yok sosyal demokrasinin! Bu bir kad- royla olur. Kadrosu yok sosyal demokrasinin. Yani, bu işin mantığında bunlar var. Bu mantık ortaya çıkarsa, o mantığı kımin götureceğini, SHP'nin tabanı ve Türkiye halkının tabanı çok iyi biliyor. Öyle aptal maptal da değildır Türkiye halkı. Ben hiç kabul etmiyorum. Dunya halkı ne kadar aptalsa ya da bi- zim meridyenlerımiz üzerindeki hava sıcaklığında, şu topoğrafyada insanlar ne kadar aptalsa, Türkıye'nın hal- kı da o kadar aptaldır. Ne biraz fazla aptaldır, ne biraz az aptaldır. Yunan halkı ne kadar aptalsa örneğin, Italyan halkı, Portekiz halkı.. Türkiye halkı da, biraz daha ileri gittik mi. Iran. Pakıstan geliyor; tam tersine ben Türkiye halkının onlardan biraz daha az aptal olduğuna inanıyo- rum. Çünkü; yaptığı tercihlerden belli. Nerden belli? 1991,20 Ekim seçıminden belli. - Nasıl? - Şöyle- Yüzde 21 biz aldık, yüzde 11 de -yaklaşık söy- lüyorum rakamları- DSP aldı, yüzde 32 oy aldık. Soruyo- rum: "Yuzde 32 oy alacak ne mesaj verdi sosyal demok- rası. iki parti tarafından Türkiye'ye?" O halde, bu halk aptal, oy verdi 1 Hayır, tam tersine. "Sosyal demokratlar Meclıs e girerlerse denge sağlarlar. durusttürler, doğ- rudurlar, darbeye karşı direnirler, demokrasıyi savu- nurlar!" dedi halk. Türkiye halkı aslında, bu denli ongö- rüsü güçlü bir halk. Sonra; "İSKl"\er, "Miski"\er çıktı, parti paniğe kapıldı Olur mu öyle şey? Içi dolu olan sos- yal demokrası, uç kuruşluk bir ...nin yarattığı İSKI buna- lımı içinde erır mı? Hayır, erimez. Içi vardır. doludur onun içı. Biri. 65yaşından sonra sapıtıyor, bır sürü olaya alet edılıyor, senin SHP'ye cenaze çıkarmak düşüyor. Oysa, yıldınm başka yere düştu. Ama, SHP'den cenaze çıkıyor! BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Ay\aşlann kendi ara- lannda rakı ıçın kullan- dıklan ad. 2/ Dervişlerin giydikleri, tiftikten yapıl- mış ince külah. 3/ Şarkı, türkü... Kubbe. minare, bayrak direklenne takı- lan madeni tepelik. 4/ Tann... İlaç... Arjantin'in 6 plaka işareti. 5/ Başı su 7 altında tutarak yüzmeyi sağlayan soluk alma bo- 8 rusu. 6/ Atletizmde koş- g ma ve atlamanın dışında kalan yanşma dallanna verilen ge- nel ad... Ekmek ufağı. 7/ Türkçede ilgiadıh... Birnota... Engel. 8/Kö- pek ve ineklere yedınlmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek... Sı- cak ve kuru riizgâr. 9/ Yılda bir- kaç kez çıçek açan bir gül türü. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Araç ve gereçlere takılan disk biçiminde nesne. 2/ Hiçbir üretici çalışmada bulunmadan, yalnızca mülkünün gehriyle y aşayan kımse. 3/ Baryum elementinin simgesi... Bir çeşit iskambil oyunu. Peygamberleri Hud'u dinlemediklen için Tann tarafından yo edilen kavim. 4/ Fizikte kullanılan iş, enerji ve ısı birimi... Bi tür otomobıl yanşı. 5/ Radyumun simgesi... Sözcük türetme ya da sözcüğün görevinı behrtmek için kullanılan biçim veri< ses. 6/ Bir yerde oturma... Deminn simgesi. 7/ Bır zaman bır mi... Şekerli bir içki. 8/ Binek hayvanlannın sırtına konan otuı malık... İnsan ve hayvanlarda asalak olarak yaşayan bir böcel 9/ Bir bey ya da emir idaresindeki yer.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear