25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26AĞUSTOS1993PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ören'de devam eden toplantıda Tekstil Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak DÎSK yönetimini eleştirdi DISK öncelikle örgütlenmeli• Ören'de bir araya gelen DİSK'ebağlı 26 sendikanın yöneticileri, sendikal mücadele içindeki yerlerini anlayışlanm ve örgütlenme tarzlannı tartışıyor. tstanbul Haber Servisi - Dev- rimci İşçı Sendikalan Konfede- rasyonu'na bağh sendikalann yöneticileri, sendikal mücadele içindeki yerlerini anlayışlanm ve örgütlenme tarzlannı tartışı- yor. Ören'de bir araya gelen DİSK'e bağh 26 sendikanın yö- neticileri, önceki gün sunduk- lan raporlar ve yaptıklan ko- nuşmalarda DİSK'in işçi sınıfı mücadelesi içindeki aîternatif olma özelliğini tartışular. Siyasallaşmarm kitkseüeşme mi? Devrimci Sağlık-lş, Deri-lş, Basın-lş, Keramik-tş, Sine-Sen, Hürcam-tş, Yeraltı Maden-İş ve Lımter-Iş sendikalannın im- zasını taşıyan raporda. "tşçi smıfının mikadesinin içinde bu- lunduğu krizin, ancak bağımsız. demokratik bir emek cephesinin örgütleıunesi" ıle mümkün ola- bileceğı vurgulandı. •iM.CTT^rg^r^raTT^^mın.nrrr^ym^^.T^r.TTvr^^.r. Enflasyonu işçimemur azdırmıyorEkonomi Servisi - DtSK. Başbakan Tan- su Çifler'in "acı reçetesi"ne karşı çıktı. DtSK'in araştırma kuruluşu DİSK-AR'ın bu ay yayinladığı dosyada. işçi ücretîeriyle memur maaşlanndaki artışın enflasyonu azdırmadığı karşılaştırmab yıllık verilerle ortaya kondu. DISK, ücretlilerden fedakârlık bekteyen Başbakan Çiller'e, "Trilyonluk kredi batık- larının, vergi kaçaklannın, ihale volsuzluk- lanran, gayrimenkul spekülasvonlarının baş aktörierinin elini kolunu saUa>arak do- laştığı bir ülkede öküziin altında buzağı aramak verine, bfitçe açddanmn asd kay- naklannı kunıtmasınr önerdi. DtSK-ARin ağustos dosyasında Çiller'- in geçen ay memur maaş zammı açıklandı- ktan sonra televızyonlarda yaptığı konuş- manın, Turgut özal uslubuyla benzerliğine dikkat çekildi. Başbakan Çiller'in bu ko- nuşmada. "Memura daha fazla ücret verfl- mesi dunımunda enflasyonun daha da art- ması kaçınılmazdır' ana fıknni işlemesi, "Türkiye'de ekonoıroden sorumhı kişflerin kafasmdaki model, 1980 vılından beri de- ğişmemiştir" şeklınde yorumlandı. DÎSK araştırmasında bu model, "Türkije'deki ekonomik bunalımı aşmanın yolu ücretli kesünin reel gelirini düşürmek, ardından da işe \arar kamu kuruluşlarını haraç mezat satmaktan geçer" dıye tammlandı. Araştırmada. şu noktalara dikkat çekildi: -1978 yılından 1992'ye kadar DPT venle- nne göre ortalama memur maaşının satın alma gücü sürekli gerilediğı halde. aynı dö- nem için DİE tüketici fiyatlan endeksi yıllık enflasyonun 1983-87 arasında yüzde 40 civannda dolaştığını, 1987 sonrası ise yüzde 60"ın altına düşmedığini göstenyor. -Kamuda çalışan işcilerin ücretleri de sa- un alma gücü kriterine göre 1978-88 arası sürekli geriledi. Kamu işçilerinin 1988'deki satın alma gücü ise 10 yıl öncesinin ancak yüzde 61'i kadar oldu. Bu yılda enflasyon ise yüzde 73,7'ye ulaşıyordu. Kamu işçileri- nin ve memurlann aylıklan sınırlandınla- rak satın alma güçleri düşürülürken aynı dönemde enflasyon oranı iki kaüna çıktı. -1989 yılında hem memurlann hem kamu işçilerinin satın alma gücü artarken enflas- yon yüzde 60'lara genledi. -1991-92 yıllannda ise kamudaki işcilerin satın alma güçleri 1978'dekinin de üzerine çıkarken enflasyonda önemli bir artış gö- rülmedi. DİSK-AR'ın araştırması, toplam kamu personel harcama'lanndaki değişimle de enflasyon arasında paralellik bulun- madığını ortaya koydu. Personel harcama- lan 1978-84 arasında gerileme içinde oldu. Tekstil Sendikası Genel Baş- kanı Rıdvan Budak ise bir ko- nuşma yaparak DİSK yöneti- mini eleştirdi. DİSK'in her şeyden çok ör- gütlenmeye ıhtiyacı olduğunu söyleyen Budak, "Ne kadar ör- gütlüyseniz Türkiye'yi, siyasal hareketi >e kamuovunu o kadar etkilersiniz. Bugün siyasallaş- mayı değil, kitleselleşmeyi öne çıkarmalıyız" dedi. Budak, genel olarak demok- rasiyi savunmamn, tarüşmaya açılan pek çok soruna da çö- züm sağlayacağını belirterek DtSK yöneümi ve bağlı sendı- kalann bir bölümünü de sert bir dılle eleştirdi. Oleyiş'teki yolsuzluk iddialannın DİSK'i yıprattığını belırtten Budak. Belediye-tş'e danışmanlık yapan Ayhan Dümen'i "nıhu türk-İş'ir diye nitelerken Nakliyat-İş yönetimini ise örgütlenmek ıstememesi nede- nivlekınadı. Budak, "DİSK yönetiminin ihtivacı >ardır. Örneğin Oleyis işini dertıal çözmeliydi. Bazı şey- ler gözden kaçar, ancak bu ka- darı da olmaz" dedi. Budak. en kısa zamanda sen- dikalann gerçek sahipleri olan işçilere devredijmesi gerektiğinı kaydederek DİSK'in de kendı içindeki genç kadrolarla bütün- leşecek işyerlennden gelen gençlerin yönetimine bırakı- lması gerektiğini söyledi. Yeraltı Maden-İş Genel Baş- kanı Çetin Uygur, yeniden yapı- lanan dünya kapitalizmi açısı- ndan. sermaye-emek ilişkisinin bır uzlaşma değil, açık bir mü- cadele platformu olarak tanı- mlanması gerektiğini belirtti. Yeni bir dönem Uygur, geleneksel sendika hareketınin çöküş içerisindeki olduğunu ve aslında bu duru- mun bir işçi sınıfı hareketinin, yeni bir tarihsel dönemin baş- langıa olduğunu vurguladı ve şunlan söyledi: "Bu yeni dönemin dinamik unsurlan ise işçi sırufının bağımsız direniş eylemleri, kamu çalışanlannın sendikalaş- ma mücadelesi ve işcilerin bağımsız ve demokratik sendika aravtşıdır. DİSK'in asd gücü üye kitlesinden değil. geleneksel sen- dikal anla>tşların iflasıyla orta- ya çıkan arayış ve beklentiden doğmaktadır." DİSK bu beklen- tiye yanıt verebildiği oranda umut olacak tır." Diğer sendika yöneticileri ise eleştirilerini "Kürt sonınu" ile **ekonomik sosyal konsey" ko- nulan üzerinde yogunlaştırdı- lar. Tek-Gıda 15 TekePde sözleşme imzalandı •Toplusözleşme71 bin 562 işçiyi ilgilendiriyor. İşcilerin farklannı en kısa zamanda alacaklan bildirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Tek Gıda-İş Sendikası ile Çay İşletmeleri ve Tekel ge- nelr müdürlüklerinde çalışan toplam 71 bın 562 ışçinin toplu- sözleşmesı dün imzalandı. Hükümetle sendika arasın- daki imza törenine, devlet ba- kanlan Bekir Sami Dace ile Na- fiz Kurt, Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Oriıan Balta, kamu işveren sendikalannın genel sekreterlen ve genel mü- dürleri katıldı. Çay İşletmeleri Genel Mü- dürlüğü ve bağh işyerlerinde çalışan ve 29 bin 890 işçiyi kap- sayan sözleşme, 1 Temmuz 1993 tarihinden ıtibaren 2 yıl geçerli olacak. Yeni sözleşmey- le 3 milyon 711 bin lira olan or- talama çıplak ücret. 7 milyon 879 bin liraya yûkselirken 6 milyon 114 bin lira olan giyinik ücret de 12 milyon 642 bin 500 lira olarak belirlendi. Tekel Genel Müdürlüğü'nün gıda işkolundaki işyerlerinde çalışan 41 bin 672 işçiyi kapsa- yan sözleşmeyle yeniden düzen- lenen ücretler de şöyle olacak: 1 Eylül 1993 tanhinden ıtiba- ren 5 milyon 287 bin 500 lira olan ortalama çıplak ücret 9 milyon 781 bin 580 liraya, 8 milyon 547 bin 882 lira olan or- talama giyinik ücret 15 miîyon 615 bin 560 liraya çıktı. Bakan Daçe, sözleşme fark- lannın kısa zamanda ödenece- ğini. bugüne kadar kamu sek- töründe 203 bin 477 işçiyi kap- sayan 56 toplu ış sözleşmesinin bağıtlandığını söyledi. Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Balta da, "Ala- bileceğuniz en iyi ücreti aldığn mız inancmdayım. Türkiye'nin hazuru için ve işcinin enflasyon üzerinde ücret aldığına inanarak sözkşmeyi imzaladık" dedi. 10 Eylül 1974 yılında açılan ve tstanbul'daki artan nûfusa yanıt veremeyen Haliç Köprüsü'nün şu andaki genişliği 31 metre 20 sanrim. Köprüye, gidiş ve geliş yönünde olmak üzere ikişer şerit daha eklenecek HaUç Köprüsü gefûşktiüyoY MEHMET DEMİRK AYA Haliç Köprüsü'ne dört şerit daha ek- leniyor. Artan trafık yoğunluğu karşı- sında yetersiz kalan köprünün genişle- tılmesi ıçın hazırlıklara bir buçuk yıl önce başlandığını belırten yetkıhler, fıi- li çalışmalara 1994 ılkbahannda başla- nabileceğinı söylüyor. Baymdırhk Bakanı Onur Kumbara- cıbaşı. şımdıye kadar kredi konusunda çıkan sorunlan gidermeye çahştıklanm belirterek. bürokraük işlemlere bırkaç haftaya kadar başlanacağını söyledi. Haliç Köprüsü'nün genışletılmesının kent trafıği için son derece önemli oldu- ğunu belirten İstanbul Büyükşehir Be- fediyesı Genel Sekreteri Tuğrul Erkin, "En az bir buçuk yıldır karar aşamasın- da bekliyor" dedi. İstanbul'un hızlı nüfus artışının ya- rattıği gereksirumlerine yanıt vermek gün geçtikçe zorlaşıyor. İstanbul'un Ankara'dan değil, yennden vönetilme- si gerektiğirıi savunan yetkililer. göçün engellenmesi için mutlaka önlem alın- masını istiyor. Artan nüfusa ne yollar yanıt verebili- • Köprünün genişletilmesi için çahşmalara 1994 ilkbahannda başlanacağı belirtiîiyor. 200 milyon dolarlık Japon kredisi ile genişletilecek olan Haliç Köprüsü ihalesini STFA ve onun Macar ortağı kazanmıştı. Ancak, Japon kredi kuruluşu ihalenin yapılışını sorunlu bularak konunun yeniden incelenmesini istemişti. yor ne de köprüler. Su, kanalizasyon ve konut sorunlan ise ayn bir dert. İstanbul'da, nüfus artışı ile birlikte hızla çoğalan taşıtlar için yeni yollar. yeni köprüler yapmak-jerekiyor. Bayındırhk Bakam Onur Kumbara- cıbaşı. geçüğimiz günlerde Karayollan 17. Bölge Müdürlüğü'nde yaptığı basın toplantısında, İstanbul Boğazı'nda ıkinci köprüye umulandan daha kısa sürede gereksinim doğduğunu, bu gi- dişle üçüncü köprünün yapılmasının kaçınılmaz olacağını söyledi. Boğaz ve Haliç'e yapılan köprüler ile bunlann uzantılannda yapılan vıyadükler İstan- bul'u örümcek ağı gibi sanyor. 68 Ku- şağı gençlik. İstanbul Boğaz Köprüsü'- nün yapılmasına karşı çıkmıştı. Savun- duklan. bunun bır başlangıç olduğuy- du. Bunu bır tuzak olarak gören gençlik. başka köprülerin yapılmasının gündeme geleceği, betonlaşmanın hızla artacağı, doğanın tahribinin kaçınıl- mazlığını anlatmaya çalışmıştı. Boğaz Köprüsü'nün bir uzantısı ola- rak yapılan Haliç Köprüsü de hızla ar- tan gereksinıme cevap veremıyor artık. Yetkililer, çözümü köprüye, gidiş ve gehş yönünde olmak üzere ikişer şerit daha eklemekte buldu. İstanbul Büyükşehir Beledıyesi Ge- nel Sekreteri Tuğrul Erkin, Haliç Köp- rüsünü genişletme çalışmasının, en az bır buçuk yıldır Karayollan'nın karan- m beklediğini söyledi. Kredisi gktığı halde karar aşamasında bir buçuk yıl kaybedıldiğinı vurgulayan Erkin, "Bunlar çok önemli. Karar aşamasında bir bucuk yıl kaybediyorsunuz, sonra da bitsin diye acele ediyorsunuz" dedi. Ba>mdırlık Bakanı Onur Kumbara- cıbaşı, sorumuz üzerine, Haliç Köp- rüsü'nün genışletilme çalışmalanna yakında başlanacağını söyledi. Kredi konusunda çıkan bazı sorunlan gider- meye çalışüklannı belirten Kumbara- cıbaşı. "En kısa zamanda, birkaç hafta içinde çalışmalar başlayabilecek" dedi. 10 Eylül 1974'de açılan Haliç Köp- rüsü'ne ikişer şent daha eklenecek. Böylece. köprünün giriş ve çıkışlann- dakı kavşaklann neden olduğu tıkan- malar ortadan kaldınlacak. Genişlet- me işı yaklaşık iki buçuk yılda tamam- lanacak Haliç Körüsü'nün şu andaki genişliği 31 metre 20 santim. 200 milyon dolarlık Japon kredisi ile genişletilecek olan Haliç Köprüsü iha- lesini STFA ve onun Macar ortağı ka- zanmıştı. Ancak Japon kredi kuruluşu ihalenin yapılışını sorunlu bularak ko- nunun yeniden incelenmesini istemişti. STFA-Thyssen Konsorsiyumu'nun, Galata Köprüsü ihalesinde de bazı so- runlan olmuştu. 'Üniversiteye giremeyene üniversite' olanağı sağlayan projeyi savunan YÖK Başkanı Prof. Mehmet Sağlam: Kontenjanı arttırılnıış daha kaliteli açıköğretim AYŞESAYTN AMC\RA-YÖK Başkanı Prof.Dr. Mehmet Sağlam, Anadolu Üruversitesi Açıköğretim Fakültesi'nin kontcnjanını arttırarak. "üniversiteye gireıneyenlefe öhiversite" olanağı sağlayan proje>i sa- vundu. Sağlam, Başbakan Tansu Çilkrin bir basın toplanüsı düzenleyerek projeyi ka- muoyuna açıkladıği günden bu yana sürdürdüğü "sessizhğini" ilk kez bozar- ken konuya ilişkm "kavTam kargaşaa"- na da açıklık getirdı. Kontenjan artışı olarak sunu!an440bin rakamının"gerçe- ği yansıtmadığmr belirten Sağlam. Açı- köğretim Fakültesı'nden mezun olanla- ra, Başbakan Çiller'in iddia ettiği gibi "örgün eğitim" diploması verilmesinin de söz konusu olmadığını bildirdı. Sağlam. Cumhuriyet'in sorulannı şöyle yanıtladı: - Proje açıklandıktan sonra, ortaya 'rrumarlar' çıktı. Bu projenin gerçek mi- man sizce kim? SAĞLAN1 - Şimdi bakın, 18 Nisan 1992'de bütün üniversite rektörleri ta- rafmdan zamanın Başbakanı Süleyman Demirel'e sunulan birer rapor var. Ora- da, 19 Mayıs Üruversitesi Rektörü ola- rak benim verdiğim bır rapor var. 1992'- de verdiğimiz raporda açık, örgün eği- timdeki kapasitemızi genışletirken ÖSYM ile burada bilgi ve becen esasına göre sıralanmalı diyoruz. .Ama kimsenin açıkta kalmaması için. Acıköğretim Fa- kültesı şu ya da bu şekilde takvıye edile- rek şımdı olduğu gibi lıseyi bitıren ço- cuk, dışanda kalacağına, daha kaliteli bır açıköğretim sistemıyle okuma şansı- na sahıp olmalıdır dedık. Kalite dûşer mi? - Açıköğretim ağırlıklı bir eğitim sis- temimn özendirilmesi, üımersitede kalite- yi düşfirmez mi? SAĞLAM - Esasen bu yıl biliyorsu- nuz, bizim açıköğretıme ayırdığımız kontenjan 140 bındi. Açıköğretimin de 12 yıldır eğitim-öğretim yaptığı yine ma- lumunuzdur. Dolayısıyla yapılması dü- şünülen nedir. Asıl amaç, elbette kı, ka- liteli bir şekilde, orgun eğitimdeki kon- tenjanı arttırmaktır. Bu hedeften bır sap- • Kontenjan artışı olarak sunulan 440 bin rakamının ise 'gerçeği yansıtmadığınf belirten Sağlam, Açıköğretim Fakültesi'nden mezun olanlara, Başbakan Çiller'in iddia ettiği gibi 'örgün eğitim' diploması verilmesinin de söz konusu olmadığını bildirdi. ma söz konusu değildir. Bunun için 1993 örgün eğitim kontenjanlanru biz, bır ön- ceki yıla oranla yüzde 69'a yakın arttırdık, yeni açılan üniversitelerle bir- likte ve 1993'teki örgün öğretim konten- janı 170 bin civanndayken 140 bın açı- köğretim kontenjanımız vardı. Burada ağırlık örgün eğitimdeydi ve bu ağirlık devam edecektir. Ama ülkenın imkan- lan. örgün eğitimdeki fakültelerin, yeni açılan üniversitelerin, yeni alanlarda eği- tim öğreüme gecmesi, yeni öğretim ele- manı yetiştirmeye bağlı. Bu zaman ala- cak bir proje. Bu dönemde yapılan olay, bırkaç noİctadan açıköğretim konten- janını bir taraftan arttırarak, bir taraftan da açıköğretime kalite bakımından tak- viye getirerek yeni bir uygulamaya git- mek. <rAdaylar nasıl yerleşecek? -Açıköğretime 440 bin adayın tfimü nasıl yerleştirilecek? SAĞLAM - Eğer bu uygulama ol- masaydı halen Açıköğretim Fakültesi'- nin kontenjanı 140 bin olacakü. Ancak bu kontenjan arttınmıyla da öyle tah- min ediyoruz ki kontenjan cn fazla 1 misliartacaktır. Sözü edılen 440 binra- karru da gerçekdışıdır. Şöyle ki bilıyorsu- nuz birinci sınavdan ikinci smava kaiı- lan 776 bın öğrenci oldu. Bunun 326 bi- nini örgün eğitime yerleştirdik, geriye kalan 440 bin ise açıköğretime yerleştiri- lecek gibi bir hava oldu. Bir kere bu yanlış. Çünkü bir kere yükseköğretim- de. geçmiş yıllarda, kontenjana göre kaydolma rakamlan var. Bu açıkta ka- lan gözüken 440 binın büyük bir kısmı, halen başka bir üniversitede okuyup da bölüm değiştirmek isteyenlerdir. İkinci- si, bir üniversite bitırdiği halde sınava gi- renler, bir de lise son sınıfta okuyanlar- dan girenler var. Mesela. 193 bin yeni mezun var, bunlann ne kadannın liseyi bitireceğini de bılmiyoruz şu anda. Son sınıfta beklemeli olanlar 10 bın civann- da. Daha önce mezun olup yerleşeme- yenler. 128 bindir. Bütün bu rakamlan dikkate aldığinız zaman, açıköğretime kayıt oranlanna da bakarsak yeni prog- ramlara kaydolanlann 150-200 bini geç- meyeceğini tahmin ediyoruz. - Açıköğretimde okuyan öğrenciye nasri 'örgün eâitim diploması' verilecek? SAĞLAM - Orada bir yanlışlık var. Açıköğretim-örgün eğitim diploması diye de bir şey zaten başından beri yok. ARAYIS TOKTAMIŞATEg StFye Başkan Ohnak... Yüksel Çakmur'u siyasete atıldığı 1970 başlarından beri izlerim. Önceleri Buca'da elinde kazma-kürek halk- la beraber kanalizasyon kazan fotoğraflarını görmüş- tüm basında. Elbette olumlu izlenimler bırakmıştı ben- de. Daha sonra anımsadığım görüntüsü, Gençlik ve Spor Bakanı olarak bir 19 Mayıs Bayramı'nda televizyondan izlediğim ve dinlediğim konuşması idi. Heyecanlı bir ha- tipti. O konuşmasını da çok beğenmiştim. 1977 seçimleri öncesinde, -ozamanlar haftada bir gün derse gittiğim- Bursa'da, bir CHP yemeğınde bir arada olmuştuk. Kalabalık bir sofraydı. Bilmem beni hatırlar mı? Ama sofrada rahmetli Hasan Esat Işık da vardı. Her- kes onun ağzına bakıyordu. Nasıl güneş doğduğu za- man tüm yıldızlar silinirse olanca tevazuuna karşın, Ha- san Esatin olduğu yerde herkes silikleşirdi. 1989'da SHP'den Izmir Beledıye Başkanı olunca çok sevinmiştim. Ama doğrusu o zamanlar kafamdaki Çak- mur'dan beklediğim dinamizmi ve heyecanı bulama- dım. SHP Genel Başkanlığı adaylığını da ihtiyatlı bir bi- çimde karşılamıştım. Ancak Çakmur hakkındaki notumu, bundan bir süre önce gazeteye göndermiş olduğu "Sosyal Demokratlar Korkmaym!" başlıklı tanıtım broşürü üzerine verdim. Üzülmedim desem yalan olur ama, bu satırların yazarı sosyal demokrat bir partinin değil, başka türlü bir parti- nin liderliğine oynamalıydı. SHP Genel Başkanlığı'na adaylığını koyduğunu açık- layarak "Ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar ve bu so- runlara yönelik çözüm yollarını içeren" bir bildiriyi de göndermek nezaketinde bulunan Sayın Çakmur'un gö- rüşlerini, genel bir bakış açısı altında değerlendirmek gerek. Zıra kendileri de (doğal olarak) hiçbir ayrıntıya girmeden, genel bazı görüşlerini sergilemiş. Yüksel Çakmur kimlere çiçek göndermek istiyor bile- miyorum. Ama aşağıdaki ıfadeleri çok yargıladığımı ifa- de etmek isterim: "Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtkökenli vatandaşları vardır ve vatandaşlanmız da Türk kökenli vatandaşlanmızla aynı haklara sahip olmalıdır" (s.2). Buyrun bakaltm. Herhangi bir psikolojik rahatsızlığı bulunmayan hiçbir insanın, Tûrkiye'de bunun aksini dü- şünmesi mümkün müdür? Sayın Çakmur bu ifadesiyle TC'de Kürt kökenli vatandaşlarımızın "aynı haklara sa- hip olmadığını" ifade etmektedir ki bu düşünce son de- rece yanlıştır. Kaldı kı Türkiye bir ırklar mozayiğidir ve Türk olmak, bir ırk özelliği değildir. Sayın Çakmur, "Türkiye Cumhuriyeti, üzerinde asker postallarının izi bulunan bir anayasa ile yönetilmenin utancından kurtarılmalıdır" diyor (s.3). Eğer burada kasdettiği 1982 Anayasası ise itirazım yok. Ama eğer 1924 ve 1961 anayasalarını da bu sınıfa sokuyorsa bu da çok mesnetsiz bir yaklaşımdır. "1923te sorunlar çözümlenirken çare 1823te mi arandı ki, biz çareyi 70 yıl öncede arayalım. Eğer 1923'te kurulan cumhuriyeti 1993'te kurmuş olsaydık aynı şekil- de mi kurardık?" dıyerek "Bugünün gerçeğinden korka- rak geçmişe sığınanlara" sorular yöneltiyor (s.4-5). * 1923'te sorunlar çözülürken elbette çare 1823'te ve daha gerilerde arandı. Türkiye Cumhuriyeti, kökü Batı'- öa 17. yüzyıla kadar inen "aydınlanmanın" ürünüdür. Zaten bugünün sörunufia çare ararken "dün"e bakmâ- sını bilmeyenlerin sonu hep hüsran olur. Çözüm önerileri arasında "Beledıye meclislerini ye- rel parlamentolara dönüştürmekten" (s.5) söz eden Sayın Çakmur, sanırım parlamentonun ne demek oldu- ğunu bilmiyor. Parlamento, yasama yetkisine sahip organdır. Yani yasayapar. Eğer Türkiye'nin (belirlikonulardaolsabile) doğusunda ayrı yasa, batısında ayrı yasa yürürlükte olursa, ne "üniter devletten" söz etmek mümkün olur ne de Türkiye Çumhuriyeti'nden. . Yerel yönetimlerde yolsuzlukların azalacağı düşün- cesi ise bir hayalden başka bir şey değildir. Hatta uygu- lama bunun tam aksini göstermektedir. Yerel yönetim- ler yerel güçlerin doğrudan baskısı altındadır ve diren- me güçleri çok daha zayıftır Her türlü safsata bir yana, sosyal demokrasinin ama- cı, emekçi sınıflar adına ve emekçi sınıfların desteğiyle devleterkini ele geçırmektir. "Devlet, patronlann en kö- tüsü ve en vahşisidir. Çünkü elinde polis ve jandarma gücü olan tek patrondur... Patron devlet, yapısı ve mantı- ğı gereği, özel sektör patronlanyla birleşerek işçiyi ezer. Çünkü patron patronu tutar" ifadeleri (s.6) Sayın Çakmur'un sosyal demokrasiden ne anladığı konusun- da merak uyandırdı bende? (Broşüründen bunu anlaya- madım). Hele "Halkımız gereksiz komplekslerle geleneğin- den, göreneğinden, lahmacunundan, bıyığından, dinin- den utanıyor" ifadesini gereksiz bir demagoji olarak (s.8) değerlendiriyorum. Amacım Yüksel Çakmur'un göndermek nezaketinde bulunduğu program taslağını çürütmeyeçalışmak değil elbette. Fakat yanlış değerlendirmeler, haksız yakla- şımlar, gereksiz demagojilerden oluşan bu taslak, eğer Sayın Çakmur'un kafasını yansıtıyorsa ve böyle bir aday SHP'nin Genel Başkanı olursa, bizlere Samsun'a doğru yeniden yol göründü demektir. Süper liseye 200 öğrenci • İZMİT (AA) - İzmit'te, 1993-1994 eğitim ytlında açılacak olan süper liseye 200 öğrencinin alındığı açıklandı. Alınan bilgiye göre süper liseye kayıt olmak için başvuran 513 öğrenci arasında not ortalamasına göre sıralama yapıldı. Buna göre not ortalaması 4.60 ve 5 arasında olan 200 öğrenci okula kabul edildi. Bu arada, 25 öğrencinin de yedek olarak belirlendiği bildirildi. İzmit Lisesi Okul Koruma Derneği yetkilileri de • Izmit Lisesi'nin iki katında eğitime açılacak olan süper lisenin derslik ve araç-gereç sorununun çözümlendiğini behrttiler. Yetkililer, bir yılı haarlık sınıfı olmak üzere eğitim süresi 4 yıl olan süperlisedederslerin Ssınıfta lOöğretmenleyapılacağinı belirterek laboratuvar kütüphane. kapalı devre televizyon ve video sistemin kurulduğunu kaydettiler. Playboy muzır butundu • ANKARA (AA) - Başbakanhk Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, "Playboy Türkiye" dergisinin \ Temmuz 1993 sayısını muzır buldu. Küçükleri Muzır > Neşriyattan Koruma Kurulu'nun, "Playboy Türkiye" ' dergisinin, Temmuz 1993 sayısında yer alan, bazı fotoğraf, yazı ve çizimlenn 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte olduğuna dair duyurusu Resmi Gazete'de yer aldı. AÇIKLAMA • - İşadamı Aron Habib, gazetemızin dünkü sayısında çıkan "Ergun Göknel'in eski patronu Aron Habib'e Usulsüz '< Ödeme" haberiyle ilgili bir acıklama gönderdi. Habib'in I gönderdiği acıklama şöyle:" 1 - Ergun Göknel hiçbir zaman . ortağim olmanuştır. Bilindiği gibi kendısi 20-21 yıl evvel hissedan ve Genel Müdürii bulunduğum PLASTEL AŞ'de fabrika müdürü idi. 2- Yukanda adı geçen yazınızda zıkredilen URANSAN Dış Ticaret Taahhüt ve Yatınm AŞıleşahsımın yakından ve uzaktan hiçbir ilgisi kesinlikle yoktur ve • olmamıştır. Aynca ne Adapazan'nda ve de Türkiye'nin '• herhangi bir yerinde hiçbir ihaleye katılmış ve almış değilim."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear