25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 AĞUSTOS1993 PERŞEMBE 12 DIZIYAZI RebetolojiyadaEge Blueslan **..•—=««™ 2 Otoritenin simgesibıyıkaha sonralan altıpaılar taşımaya başlamışlardır. İstanbul kabadayısı, öldürülmekten korkup sultanın bir fermanından çekinerek tabanca taşı- maktan vazgeçmiştir. Aynca taban- ca gürültü yapıyordu. Rebetis. sessiz olan kama ve hançeri tcrcih ederdi. Rebetis. rakibiyle alav etmek istediğinde, onu kovalar ve kalçasından kamayla yaralardı. Ama gerçekten birini öldür- mek ısterse, kamayı rakibin karrana sokar ve içerde bir de döndürürdü. Bıçağı çıkardıktan sonra kan yalanır, kurbanın kulağı ısınhr veya gözû oyulurdu. Tüm bu vahşi ve tiksindirici olaylar halk dılınde yer etmişti. Ama her şeye rağmen Rebetes'ler harika ve çok ustaca bıçak kullanırlardı. "Sert" Rebetis, yemek yerken ka- masııu kullanırdı. Tavema müşterilerini korku- ya vedehşete düşürmek isteyçn Rebetis, bıçağını masaya saplardı. _, Rebetesîer; eski tip tabancalara - Bnimme ve Ballerman derlerdi. Başka bir silah da, bo- ğumlu bastondu. Öldürücü değil ama çok tehli- keli bir silahü. Bu baston gösterişli bir şekilde sol kola takılı gezilirdi. Sağ kola geçirilmesi gelecek bir kavgarun habercisi olurdu. Düellolar genellikle gece ıssız ve karanhk so- kakta yapılırdı. Bazen gündüz kent merkezınde de yaman kavgalar olurdu. Mertçe bir kavga ağız dolusu sövüp sayma ile başlar. İkaz etme- den rakibini öldürme kalleşlik sayıhr. Kavgarun bir raconu vardır. Rakipler. ceketlerini sol kol- lanna dolayarak kalkan olarak kullanırlar. Bu yastık kalkana "kavatsa" denirdi. Bu şözcük bugünkü argoda "zula" anlarruna gelir. Üçüncü bir kişinin bıçaklanru çekmiş Rebetes'leri ayı- rma hakkı yoktur. Bu yaalı olmayan kanunu çiğne- yen ve araya giren "aptaT bıçaklanır. Hapishane dışında Rebe- tes'ler kama- lannın ûzerine bir rrusra kaaürlardı. Kamarun sapı. siyah bo>Tiuz. fildişi, kırmızı hint ağacı veya şans getirsin diye tavşan ayağndan yapılrruştı. Argo: Rebe- tis'in argosu yeni Yunan dilinin söz dizimine dayanır. Temel olarak yenı Yunanca'ya dayanan kelime hazinesi, Türkçe ve Venedik diliyle oldukça zenginleşürilmiştir. Bu fenomeni açıklamak kolaydır. Konstantino- polis'in fethınden (1204) önce Venedikliler Ege- ye hakimdiler. Osmanlı egemenliği ise 600 yıl sürmüştü. Aynca Akdeniz"de denizci diline Venedik terminolojisi hakimdi. Ve Rebetes'lerin de denizcilerle çok sıkı ilişkileri vardı. Yeni Yu- nanca argonun çok çeşitli stilleri vardır. "Ağff" veya çok özel bir kelime hazinesiyle başlar ve düşük bir sokak diline ulaşır. Rebetis"in argosu fonetık açıdan Yunanca'run en güzel diyalekü- dir. Rebetes'ler yavaş ve tane tane konuşurlar. Birçok kelimeye de sesli harf ve heceler eklerler. Rebetes'lerin argo dili konusunda olağandışı bir fenomen vardır: Kendi çevresinde hiyerarşısi yükselen Rebetis. giderek daha âz argo konuş- maya başlar. Çeribaşı ise asla argo konuşmazdı. Evlilik onlara göre değildi Erotik: Kuşkusuz Rebetes'ler. nazik ve tutku- lu insanlardı. Rebetiko şarkılanrun yansı aşk üzerinedir. Bununla birlikte şarkılarda erotik yan eksiktir. O dönemlerde sansür olmamasına rağmen. bu ahlaki örtünün nereden kaynak- landığı bilinmemektedir. Rebetis'in erotiğinin iki kutbu vardır: Kadm ve genç güzel erkek. Re- betis'in erotik alandaki aktivitesi radikaldir. Rebetis evlilikten nefret ederdi. Kadınlarla ilişki- sinde serbest aşkı tercih ederdi. Rebetiko dün- yasında zina bir cürüm sayılmazdı. Bir cift ev- bark sahibi olmak istediğinde. papaza ya da ev- lendirme memuruna gerek yoktu. Bu kalıcı iliş- kiye "kapatmas" denirdi. Bu deyim ve kurum İsttnbul kabadayılanndan alınmıştır. Osmanlı döneminde "kapatnıa"nın çok-eşlilik, kabadayı ve Rebetes'lerde teş-eşlıhk çerçcvesinde bir işlevi /?ebetika şarkılannda ne bir ideal ne de ideoloji mevcuttur. Rebetes'ler yaşamlarını kendilerine özgü bir şekilde örgütlemişlerdir. Rebetika şarkılan Rebetes'lerin yaşam biçimlerinin çelişkiler panoramasını yansıtırlar. Bu şarkılardan bir bölümü, bu çağırı toplumsal modelinden halkın hoşnutsuzluğunu dile getirir. vardı. Rebetis, homoseksüel ilişkilere antipati ile bakmazdı. Böyle bir geleneğin çok eski bir geçmişi vardır. Rebetis efemine erkeklerden nefret ederdi. Re- betis her zaman belirgin erkek özellikleri olan gençlerle ilişkiye geçmiştir. Bu kişi kadın rolünü üstlenmiş olsa da. erkek özel- liklerini korurdu. Haşhaş: Rebetes'lerin dün- yasında rakı ve haşhaş özel bir yer tutar. Kabadayı ve Rebetes sarma sigarayla birlikte haşhaş icerlerdi. Rebetika şarkılannda haşhaşh sarma sigaradan çok az bahsedilirken, nargileye çok özel bir yer verilirdi. Nargile ile haşhaş içmenin törensel bir işlevi vardır. Du- manın sudan geçerek filtre edil- mesiyle haşhaş içimi daha ra- hat ve keyifli hale gelir. Günlük yaşamda Rebetis, sürekli değişen bir karakter taşır. Rebetis, farklı dönemlerin, farklı sosyal katmanlann. farklı ırk ve kastlann geleneklerin- den, özelliklerinden ortaya çıkmış ve bunlann taşıyıcısı olmuştur. Bu gelenek ve özellikler kanıtlanamazlar, esnektirler ve sonuçta mutlak- lığı olmayan değerlerdir. Rebetissa hayat kadını değildir 1890'larda Rebetis, "RepubUka" fötr şapka. gjyerdi. Burjuvaa silindir şapka, yoksullar kas- ket. köylüler de hasır şapka giyerlerdi. Rebetis başlangıçta burjuva gibi giyinirdi. Burjuvanın takım elbiseyi tercih etmesiyle birlikte, Rebetis onun bir karikatürü haline gelmişti. 1930'larda ise, Rebetis proletarya kasketi taşıyordu. Bu yıllar büyük politik calkantılann yaşandığı bir dönemdi. Sınıfsal farklılık bir anlamda giyilen şapka ile belirleniyordu. Rebetis'in erotik davranışlan da çelişkiliydi. Rebetika şarkılannda erkek kadına yalvanr. Bu kadına "çapina" (çapkın) ya da "satrapissa" de- nirdi. Bu gösterişli mazoşistliğine rağmen Rebe- tis, bir Phallokrat'ür. Rebetis, bir kadınla asla kolkola yürûmez. Resmen kadını küçümser. Rebetis'in takıldığı yerlere. taverna, kahve. oyun salonu, tekkelere homoseksüeller ve kadı- nlar giremezdi. Yalnız bu ku- ralın iki istis- nası vardı: Pustomangas ve Rebetissa. Pustomangas pasif homo- seksüeldir. Er- keksi davranır ve bir loncaya bağhdır. (Or- neğin "cepci- ler" loncasına) Pustomangas ispiyoncu de- ğildir. Bıçak taşır. kodese dayanıklıdır. Bu özellikle- rinden dolayı Rebetes ve ye- ralü dünyası- nda kabul gör- müştür. Rebetissa ise bu çevrenin en özgûr kadınıdır. Haşhaş içerler. harika dans ederler vc kendi vücutlaını ve onurlannı korumasını bilecek kadar da dışlidırler. Rebetissa'yı bir hayat kadını ile kanştırma- makgerekir. Rebetis'ın hiçbir zaman atabinr*ıği görülmemiştir. Rebetis şemsiye taşımaz. palto giymez. genellikle arkası basık veya kesi'm.w ayakkabı giyerdi. Bir Rebetis olmanın en büyük ölçüsü bıyıktır. Bıyıksız bir Re- betış. ku>ruksuz bir kedi gibidir. Erkeklığin şanından olan bıyığın rengı. burma stili o Re- betis'in kişiliği üzerine birçok önemli bilgiler verir. Çeribaşrnm ikridarı 1960'h yıllarda ünlü Rebetiko şarkıası bıyığını kestiği zaman skandal olmuştu. Rebetis'in otoritesinin derecesi bıyiğıyla da bağlanülıydı. Çevre hem gerçek otoriteyi hem de otoritenin gö- rünüşünü değerlendirirdi. Bir Çeribaşf nın az veya çok gerçek otoritesi. iktidan doğal kabul edilirdi. Artan veya en azından aynı düzeyde kalan otorite ka- bul görürdü. Otorite kaybı ölümcül bir tehlike demekti. İküdar sahibi olmayan ama otorite sahibi olan "küçük" Rebetes'ler. danışman . hakim ve hakem olarak çevrede çok değerli in- sanlar konumundaydılar. Her hapishanenin bir ya da iki Çeribaşı'sı bulunurdu. Ama yine her hapis- hanede ağırbaşh. büyük ve genel bir saygı ile karşılanan Rebetes'ler vardı. Bir Çeribaşı'nın otoritesi, sallantılı olmadığı sürece sa\gınhğını korurdu. Bu otorite olağanüstü bir dengede du- rurdu. Kaba kuvvete dayanan ama otoritesi ol- mayan bir Çeribaşı vahşi, hayvani bir tıp olarak görülürdü. Bir Çeribaşı otoritesini kaybetmemek için mekan tut- tuğu kahveden aynlmazdı. Ha- piste ise hücre- sinden asla çık- maz, tehdit et- mez, bela oku- maz, argo ko- nuşmaz, kah- kaha atmaz. sa- dece gülümser, başkasının de- dikodusu yap- maz, az ve öz. imalı konuşur, cömerttir. uz- laşmaadır. zayıflara yardım eder, aşınhgı önler, kavga provoke etmez ama düş- manından da kaçmazdı. Güçlü bir Çeribaşı. ne haksızük eder, ne açgözlü- dür ne de başkalanru kırar. Bir ihanet durumun- da infaa üstlenen Rebetis, haini yanağına jilet atarak cezalandınrdı. Rebetis'in bu türcezalandı- rma geleneğini Çamorra'dan aldığı tahmin edil- mektedir. İşte bu eksantrik, kendine özgü insanlar. Rebe- tes'ler Rebetiko'yu yaratmışlardır. Rebetiko ha- pishane ve tekke'ler çevresinde ortaya çıkmıştır. Türkçe "tekke" sözcüğü aşağı yukan aynı mecazi anlamıyla Yunanca argoya aktanlmıştır. Ne ka- dar Rebetika şarkısı olduğu bilinmemekle birlikte Rebetika sa>ısı beş haneli bir rakam olarak tah- min edilmektedir. Çok sayıda yayımlanmamış Rebetika da vardır. Rebetika ilk önce 1897-1906 yıllan arasında Amerika'da henüz plak icat edilrriediğinden sibn- dire kayıt edilmiştir. 1900'lerin başında ise, Lond- ra, Dresden daha sonra da Leipzig'te kayıt yapılmışür. 1912-1914 arasında Amerika'da Yu- nan şarkılanrun plağa alınışında bir arüş görul- müştür. 60 yıl önce de Atina'da ilk plak fabrikası kurulmuştur. Dünyada Yunan şarkılannın en büyük arşivi BBC'ye aittir. Ancak 1967 ve 1970 yıllannda bu arşiv. Yunan direnışçileri tarafından yağma edilmişür. Rebetiko'nun ortaya çıkışı ko- nusunda kesin bilgiler yoktur. Rebetiko'nun halk lürküleri ile kent halkının popüler-şarkıla- nnın bir kanşımından ortaya cıktığı saptaması olasılıklann en büyüğüdür. Kent popüler müa- ğindc İzmir özel bir yer tutar. 19. yüzyılın ikincı vansında eski, anonim Rebeuka'ya "Murmuri- ka" denirdi. Yeni Yunan, argosunda "Murmu- ris" sözcüğü Rebetis sözcüğüyle eşanlamlı kullanılır. Türkçe argodaki kabadayının karşılığı olarak "mirmir" ile karşılaşılır. "Mir- mir"in orijinalidir. Murmurika en güzel ve en orjinal Rebetika şarkılandır. Bazı araştırmaalar Rebetika'da belirli fıkirle- nn. ideallerin var olduğu konusunda tezler öne sürmüşlerdir. Rebetika şarkılannda ne bir ideal ne de ideoloji mevcuttur. Rebetes'ler yaşamlannı kendilerine özgü bir şekilde örgütlemişlerdir. Rebetika şarkılan Re- betes'lerin yaşam biçimlerinin çelişkiler panora- masını yansıtırlar. Bu şarkılardan bir bölümü, bu çağın toplumsal modelinden halkın hoşnut- suzluğunu dile getirir. Rebetes'ler devrimci de- ğildifler. 1974 yılında Rebetiko üzerine Yu- nanistan Ko- münist Partisi resmi yayın organında bir tartışma açılmışü. Bir yığın gerici Marksist Re- betiko şarkı- lannın gayri ahlaki. Rebe- tes'lerin de lumpenprole- tarya olduğu konusunda birleşmişlerdi. Aüna entelek- tülleri Rebeti- ka'yı Yunan halkından an- cak 50 yıl son- ra keşfedebil- diler. Folklor şarkılannı her sınıflandırma girişimı. ırza gecme ile eşanlamhdır. Halk şarkı- lannı sınıf- landırmada bir dizi yöntem vardır. Müzik teme- linde. şiir, oyunlar. kökenler vb. temelde sını- flandırma yapılabilir. Rebetika'lan sıruflandı- rmada mısralann içeriklerini ölçü aldım. Bu sını- flandırma fılolojiktir. Rebetika şarkılan şu konu başhklan alunda toplanabilin 1- Aşk, 2- Aylık, 3- MelankoKk ağrt/protesto, 4- Yeraltındaki ölüler iilkesi üzerine, 5- Chasikli- des. 6- Hapishane, 7- Yoksulluk. 8- İşci >e iş, 9- İnce hastalıklar (>erem gibi), 10- Olüm (Charos ve Hades), 11- Arnıe, 12- Yabancdar. yaban el, 13- Hayal, oryantalist ve egzotik, 14- Tavema, 15- Küçük özlemler, 16- Aİ2ycı, öğüt veren ve maço- luk, 17- Yaşamın çeşitli yönleri üzerine, 18- Çeşitli kent ve kent sakinlerinin sö\ lediği şarkılar. 19- As- ker ve savaş şarkıları, 20- Belirli kişiler için söyle- nen şarkılar. Bu sınıflandırma sadece birgenellemedır. Bazı konular birleştirilebilir. Bunun dışında daha ge- niş içerikleri nedeniyle iki veya üç kategoride de sınıflama yapılabilir. Rebetiko mısralan basit ama zengin bir argo konuşma dilinden oluşmaktadır. Rebeüka'yı araştırmak isteyenlerin argo konuşma dilinî çok iyi bilmeleri gereklidir. Argo dili bilmenin yanı sıra bazı engeller de aşılmak zorundadır: Birincisi Rebetiko'nun büyükleri. ustalan ya ölmüştür ya da bu harika ve eşi olmayan insan- lann deneyimlerini saptamak için çok geç kalınrruştır. Buna eklenen ikinci unsur da, top- lumsal tabulann basbsıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun eski taşralan olan Balkan ülkelerinde Rebetika araşürnıası. karşılıklı ilişkilerin gergmhğj nedeniyle yapılma- maktadır. Yunanistan'da Türkiye üzerine konu- şulamaz. Öte yandan Balkan halk müziğinin taşyıcısı olarak çingenelerin rolünü de atlamak olanaksızdır. Yunanistanda Roza Eskenasi ve Steüa Çaskil'in Yahudı Marika Ninu'nun da Er- menı olduğu bilinmez. Alaycı Rebetika şarkılan söyleyen ünlü Bochoris de \oksul bir Yahudi idı. SÜRECEK A^KARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ DİSK Adll Çocuk... 1922 Ağustosu'nda, Mustafa Kemal'in orduları saldırgan Grek askerlerım kovalayıp, eylülde izmir'de denize döktü- ğünde Halide Edip, Mustafa Kemal'e "Savaş bitti demektir efendim, artık rahatsınız, ümit ederim Ankara 'da yürek huzu- ru ile tekrar görüşmek nasip olur" deyince, Mustafa Kemal şu karşılığı verır: - Savaş bitti doğru; ama daha önce de konuşmuştuk, savaş aslında bitmedi; şimdi sıra birbirimize karşı vereceğimiz sa- vaşta! Mustafa Kemal Paşa doğru söyler; çok geçmeden birbirini yeme başlar. Bugün 26 Ağustos. bir utkunun muştucusu gün! (Suphi Karaman'ın ıkınci sayfamızda çıkan yazısı nasıl il- ginç. nasıl da güncel!) Pazartesı günü. Ören'de başlayan DlSK'ın toplantısmı iz- lemeyi çok istiyordum. Geç de olsa toplantıriin bir bölümünü izledim. Havasını kokladım 12 Eylül faşizminden bu yana, bir geçen yıl yapılmıştı ören toplantısı, bu ikincisi oluyor. Ören'- de, Genel-iş'in bir dinlence yerı var, toplantı orada yapılıyor. Yanıbaşında Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın bir dinlence, beylık adıyla "Eğitim Tesisi" var. Kenan Bey, isçilerın böyle bir dinlence yerı olmasını çok görmüş, 12Eyluldeburası için demedığinı bırakmamıştı. Burası, Genel-İş'ın elınden alındı, Turızm Bankası'na verıldı, "TURBAN"o\du. Genel-iş yöneti- cisi DİSK liler ise tutuklanıp işkence gordüler, sıkıyönetim- lerde yargılandılar. Kenan Bey in ağır sozlerinı hıç unutma- dım Sozde bu dinlence yerınde Gertel-iş'ın Genel Başkanı Abdullah Baştürk, her gece "geiin yatağında"ya\armş\ Blli- yordum, baştan sona yalandı Abdullah Baştürk'ün kendisi- nin, buranın yakınında, Sunar Sitesi'nde yazlık dairesi vardı. Orada oturur, İlhami Soysalla. başka arkadaşlarıyla tavla oynar, konuklan olursa, o zaman bu dinlence yerıne gelir, onlarla ilgilenırdı. 12 Eylül bıryalan-dolandönemıydi. Budö- nemde, DİSK Eğitim Merkezi olarak kullanılan Çankaya daki yapı da, kamulaştırılıp DİSK'in elınden alındı. Şımdi orada Anayasa Mahkemesi oturuyor. "Kamulaştırma" bılmem ne adıyla olursa olsun, bu bınanın DlSK'ın elinden alınması bir "zoralım"üır. Bir an önce bir yasacıkarılıp yapı asıl sarıibine teslim edılmelidır. ören'deki toplantıda, Başkanlık Divanı'nda DİSK'in kimi MYK üyeleri yer almışlardı. Bunlar şoyleydı: Hulusi Kariı (Bank-Sen Bşk). Kemal Daysal (Maden-iş MYK Üyesi), ismail Hakkı önal (Genel-lş Bşk.). Süleyman Çelebi (DİSK Genel Sekreterı). Rıza Güven (DİSK Yon. K. Uyesı), Omer Çiftçi (DİSK Ankara Bolge Temsılcisı) Açılışta bulunup konusan, Anayasa Mahkemesi nce uyeli- ğı sona erdirilen SHP Diyarbakır Mılletvekılı Fehmi Işıklar'ın konuşması ilgınçolmalıydı. Fehmi Işıklarözetleşöyledemiş- ti: "Anayasa Mahkemesi, sıkıyönetim mahkemelehnden bi- le daha hukuk dışı davranmıştır. Bunun savaşımını verece- ğim. Beni pek çok ülke davet ediyor, ama ben savaşımıma Türkiye'de devam edeceğim. Ben, Meclis'te sınıfıma bağlılı- ğımı yitirmedim Sizleri mahcup edecek hiçbir davranışa gir- medim. Gelecek dönemde, tecrübemden yararlanmak ister- seniz, ben her türlü yardımı yapmaya hazırım. Hakkımda iki tane sav var: Birı azınlık yaratmak, biri de bölücülük yapmak. Bütün konuşmalanmda, ulkemızin bü- tünlüğü içinde sorunlarımızın çözülmesinı istemiştım. Suçla- nan Konuşma/anmda bile 'böluculük' yaptığım ileri sürüle- mez. Kaldı ki o dönemde yaptığım bütün konuşmalar bir bütün olarak ele alınmalıydı. Aynca, ülkenin bölunmesinde Kürt insanının ya da Türk insanının hiçbir yaran yok. Hatta zaman zaman bir devletin baskısı yetiyor. İkinci bir devletin baskısını arzu etmek saflık olur. Eğer inansaydım, Kürt insa- nı ayn bir devlet kurarak rahat edecekti, onu da savunur ve bedelini öderdim. Ama buna ınanmıyorum. Bin yıldan beri bir arada yaşadık, bir arada yaşayabiliriz. Azınlık yaratmaya gelince: Kürt insanının azınlık olmadığını her vesileyle vur- guladım. Çünkü inanıyorum ki, Kürtler, bu ülkenin gerçek sahiplerinden biridir. Kendi ülkesinde neden azınlık olsun? Bu geçiş döneminde zorluklarla karşı karşıyayız ve işçisını- fına çok önemli görevlerdüşüyor. Çünkü Güneydoğu'ya har- canan üretime dönük olmayan her kuruş, çalışan insanların cebinden çıkıyor. Ben bu karara rağmen ülke bütünlüğünu, barışı, kardeşliği ve eşitliği savunmaya devam edeceğim. Bazı arkadaşlanm, beni nereden bulacaklarını soruyorlar. Ben Türkiye'deolacağım." Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Anayasa Mahke- mesi kararını -bilgi için- Fehmi Işıklar ın Meclistekı odasına gönderdı. Kararı, Işıklar'ın yazmanı aldı. DİSK, yöneticileri binbır ışkenceden geçmış, devrimci bir sendika. 12 EylüTde tüm varlığını, üyelerıni yıtirdi. Bunları yeniden derleyip toparlaması kolay değıl. Beri yanda, yıllar- ca DİSK i "komünistlikle" suçlayıp keyfine bakan, sendika ağalığının simgesi bir Türk-İş! 1982 Anayasası'nı onaylayan, 12 Eylül boyunca DİSKIılerın yattığı Metrıs'lere değıl, Çan- kaya'lara taşınan bir örgüt. DİSK adlı çocuk, emekleyip yürü- me çağındadenebilir. 1967de kuruldu, ama Kemal Türkler 1980de 12 Eylül öncesınde öldurüldü. Sonrakı başkanı Ab- dullah Baştürk -yine 12 Eylül'ün bıraktığı tortular sonucu- yaşamını yitirdı. Fehmi Işıklar DİSK'e 1975'te girdı. Cezaevin- de, tüm DISK'in eylemlerinin hesabı soruldu kendisine! Aldığım havaya göre DISK'te iki grup çarpışmakta; şımdiki yönetımden bir grup: Nebıoğlu, Çelebi, Önal vb. Bir de Anka- ra merkezlı sendıkalar var deniyor; Oleyis, Dev Maden-İş, Lastık-iş, Petkim-iş, Sosyal-İş, Maden-İş. Bırde DİSK ıçınde "devrimci" muhalefet var. Bunlar: Yeraltı Maden-İş, Basın- Iş, Devrimci Yapı-İş, Keramik-iş, Dev-Sağlık-iş gibi. Bunlar "sosyalist" olduklarını ilerı sürüyorlar. DİSK içinde delege güçleri yok, ama "savaşçı" özellikleri olduğu söyleniyor. Dev-Yol, Dev-Sol, PKK, Kurtuluş, Emeğın Bayrağı bu grup- larda cirıt atmakta mı? DİSK adlı çocuk, oyun çağında ya, her oyuna gelmese!.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 1/ Fırat üzerinde kurulu olan bir baraj. 2/ Kimi göçebe Türk boylannda birkaç aileye ait çadırdan oluşan topluluk... Güney Amerika'nın çöl bölgele- rinde yaşayan ve Pata- gonya tavşanı da denilen hayvan. 3/ Bir Afrika ül- kesinin başkenti... İki tar- la arasındaki sınır. 4/ "Ben melâmet hırkasını kendim giydim eğnime - - - ü namus şişesini taşa çaldım kime ne" (Nesimi)... Tüy- süz bir şeftali cinsi. 5/ Günah... Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın bir ro- manı. 6/ "Zannetme ki güldür ne de lâle / — doludur tutma yanar- sın , Karşında şu gülgûn piyale" (Ahmet Haşim). 7/ Bestelenmiş her tür şiire Batı'da verilen ad... Eskiden Almanya ve Avusturya"- da kullanılmış gümüş para. 8/ Er- den çavuşa kadar olan askerlere verilen ad... Bir bağlaç. 9/ Birbiri- ne bağlanmış iki tekneden oluşan ve gezi denizciliğinde kullanı- lan taşıt. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Edirne yöresinde yaşayan Çingeneler'in geleneksel bahar eğ- lencelerine verilen ad... İlave. 2/ Işsiz. aylak... "O yer" anlamın- da kullanılan sözcük. 3/ Bedenin yaşama gücü... Şekeri çok bir tür yerelması. 4/ Açı ölçmeye yarar. dönme hareketli bir çeşit cetvel... Tantalın simgesi. 5/ Bir kumar aracı. 6/ Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklan ile kokulandınlmış aamtırak bir içki... Milan Kundera'nın. dilimıze de çevrilmiş bir romanı. 7/ Şaşma belirten bir söz... Yemek... Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı. 8/ Bir tür küçük zurna. 9/ Hazır... Nâzım Hik- met'in sovadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear