22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS1993 PERŞEMBE' DIZI YAŞAYANALEVILIK Âtatürk'ünresmindenkorkan iıııaııı YAŞAYAN ALEVÎ ONDERLERÎ Veliyettin Ulusoy: Sıvas olaylan tarihe kara leke olarakgeçecektir CEMAL ŞENER - Dedeler nasıl yetiştirilir? V. ULUSOY- Dedeler gelenekten. dede çocuklanndan yetiştirilir. Bir dedenin dıyelim ki birkaç evladı var. Bunlann içinde en kıymeüisi, en bilgilısı; zaten onu halk benimser. Bu, sandığa oy atılır gıbi bir seçim değildir ama, halkın benımsediğı kımsedir. İşte o dede olacak posta geçer. Eğer o benimsemezse zaten kabul etmezhalk. Buraya bağlı hemen hemen Türkiye'nın her tarafında var. Çonım. Tokat, Amasya, Eskişehir, Urfa, Adana, Ege'de de bırbölüm var... Fakat kopukluklar da var. Tekke ve zaviyeler kanunundan sonra çok kopukluklar olmuş. Birçok yöre ilgisizlikten Sünruleşmiş. CEMAL ŞENER - Alevi toplumunun ne tür sorunlan var? V. ULUSOY - Bence Alevi toplumunun en büyük sorunu birliktir. Yani Türkiye'deki Alevi-Bektaşilerin bir olması. birlik olması. Osmanlı'nın politıkalan çok büyük yaralar yaratmış, çok büyük tahribat yapmış toplumumuzüzerinde.. Bunu bir defa silmemiz lazım. Madem sevgiye dayanıyoruz, madern kardeşliğe dayanıyoruz; öyle ise el ele verelim, birbirirnizi kucaklayahm. En büyük problem bu. Zaten bizım mücadelemiz, demokraük ortamda olmah. Yoksa vurmak, asıp kesmek bıze yakışmaz. Bizim inancımızda öldürmek, yaralamak. yahut acı çekürmek yoktur. Sevgi ıle yaklaşıp demokraük mücadeleyapmamız lazım. Alevilerin sorunlannı birkaç cümle ile ifade etmek oldukça zor. Şimdi bunu geniş düzeyde abrsak, makro düzeyde alırsak: Devlet hakem olmah, taraf tutmamalı. Alevi ve Sünni toplumu birbirlerine saygı ile bakmalı. O, onun inanana. o da onun inancına saygı gös- termeli. Eğer bu arada birtakım çatlak sesler cıkarsa, devlet ona dur demeli ve devlet, Türkiye'de bir Alevi-Bektaşi toplumu olduğunu kabul edıp bugünkü gibi Sünni tarafı destekleyip. kucağına alıp öbür inanışlan geri ıtmemeli. Devlet tarafsız olmalı, hakem olmah. CEMAL ŞENER - Alevi köylerine cami yapılıyor. Bunu nasıl karşüıyorsuııuz? V. ULUSOY-Alevi köylerine ihtiyaç ne ise o yapılmah. Alevi köyü eğer bir cami istiyorsa cami de yapılmah. Ama Alevi köyü zannediyorum daha önce bir okul ister. ondan sonra da cem evi ister. Herhalde cami istemez. Cami isteyecek bir Alevi köyü pek zannetmiyorum. CEMAL ŞENER- 1980'den sonra zoruniu din dersleri konutdu. Bunu nasıl değerlendiyor- sunuz? V.ULUSOY-Devlet Sünni görüşü okulda öğretmeye çahşıyor, öğretiyor. Çocuklarımız geliyor birtakım şeyler soruyor, tabü not al- mak için öğrenmek mecburiyetinde. Ama bu- nun yanında bizimde yüzyıllara day anan bir inancımız var. Mademdin dersi var, seçim özgür olsun; Alevi olanlar onu seçsin. Sünni olanlar bunu seçsin. Hınstıyan olanlar da Hıristiyan din dersini seçsin. Yahut da tümü kaldınlsın. Eğer laik bir devlet isek, laik bir Türkiye Cumhuriyeti ise. o zaman din dersini okullardan devleün kaldırması lazım. Herkesüı istediği şekikfe, istediği dinde ibadetini yapıp, inamşun özgürce yapması lazım. Ateist otsun, Hıristiyan olsun, Yahudi olsun, Alevi olsun. Sünni olsun; kün olursa olsun serbest olmalı. CEMAL ŞENER - Diyanet İşleri Başkanlığı ik Alevilerii) ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz? V. ULUSOY - Alevilerin. Diyanet İşleri Başkanüğı'yla hiçbir ilişkisi yok. Devlenn kurduğu, Sünnüiğı resmi din olarak benimseyen bir kuruluş. Bence her dini inanış kendi cemaaüni kurup, onu finanse etmeli. Devlet desteğini dın-dıyanetten çekmek lazım. CEMAL ŞENER - O zaman Diyanet İşleri Başkanhğı'na gerek yok diyorsunuz? V. ULUSOY-Evet gerek yok tabü... - Her cemaat kendi sorununu kendi içinde cözsün. Devlethakem olmalı. Çatlak sesleri susturmalı. Ve devlet her inanışın birbirine saygıh olmasını temin etmeh. CEMAL ŞENER - Hacıbektaş ilcesi Tür- kiye'deki Alevilerin merkezi sayılan bir yer. Hacıbektaş kasabasında Alevflik yaşıyor mu? Bize biraz tanıtır mısınız? • V. ULUSOY-Haabektaş'ın 30 köyü var. Bunun çoğunluğu, 25'i Sünni köyü. Öbürleri de Alevi-Bektaşi köyleri. Bu köylerin en zengınleri, Kayseri yolu üzerinden çöl köyleri dediğimizköyleT. Bunlan şimdi Sünni köyleri olarak bıhyoruz. Fakat bir tarihte bizim elimize bir icazet gecti. Bu icazette, o icazetin sahıbı dedeye bu çöl köylerinde görev verilmiş. Yanı orada dedelik gorevlerinı yürütsün diye o ıcazeüededelık görevi verilmiş. Bugün bakıyoruz. o köyler Sünni. Fakat Sünni ohnasma rağmen nasıl görev verildi? Bunun yorumlamasını da şöyle yaptık: Demek kı 1552'dekiKalender Herkesin istediği şekilde, istediği dinde ibadetini yapıp,inanışını özgürce yapması lazım. Ateist olsun, Hıristiyan olsun, Yahudi olsun, Alevi olsun, Sünni olsun; kimolursa olsun serbest olmalı. Çelebi İsyanı'ndan sonra. büyük bir ihtimalle padişah tarafından, düşkün sayıhnışlar. Veya sonradan baskı yüzünden Sünnileşmişler. Düşkünlükten dolayı dedeler gidip gelmemiş; görgü, cem yapümamış ve bunlarzamanla Sünnileşmişler. Yoksa Hacıbektaş çevresinde nasıl Alevi-Bektaşi köyleri çok olmaz... İnsanın tuhafma giden bir şey. Kul Himmet'in adının verildiği, yaşadığı kasaba; Hasan Dede'nin adının verildiği, yaşadığı kasaba bile Sünnileşmişdurumda... Bunlar acı şeyler. CEMAL ŞENER - Alevi köylerinde cami var nu? V. ULUSOY - Var. yeni yapıldı. CEMAL ŞENER - Cami'ile Alevi halkın ttişkileri nasıl? V. ULUSOY - Cami ile halkın ilişkisi hemen hemen yok gjbi. Sadece imamla arkadaşhk düzeyinde. V. ULUSOY - İmam neiş yapıyor? V. ULUSOY - İmam, herhalde oralann temizligini vs. yapıyor. Başka da bir görevi yok, oturuyor sadece. CEMAL ŞENER - Camiye giden? V. ULUSOY - Camiye giden 2-3 kişi ya oluyor, yahut hıç olmuvor. Çok az. CEMAL ŞENER - Akvi-Sûnni ilişkilerini nasıl değerlendiyorsunuz? Nasıl olması gerekir? V. ULUSOY - Alevi-Sünni ih'şkileri bence birbirine karşdıkü saygı ile yürümeli. Herkes kendi inancına, yani Sünni Alevi inanana, Alevi de Sünni inanana saygı ile bakmalı. Alevi toplumunda bu hoşgörü epey var. Fakat Sünni toplumunda, son Sıvas olaylannda da görüldüğü gibi.. Tabii bunu tüm Sünnilere mal etmek de şüphesiz doğru değil. Fakat onlar biraz daha hoşgörülü olmah. Biz de hoşgörülü olmahyız onlara karşı. Ve kardeşce geçinmeliyız. CEMAL ŞENER - Sı>as olaylanna gelmişken, bu olaylan nasıl değerlendirirsiniz? V. ULUSOY - Sıv as olaylan çok acı ve bu olaylar Türkiye Cumhuriyeti tarihine bence kara lekelerden biri olarak geçecek. 37 insanımız göz göre göre, devletin gözünün önünde 10 saat gibi uzun bir süre icerisinde öldürüldüler. Hepimizin içi şüphesiz kan ağhyor. Başka söyleyecek bir şey bulamıyorum. Ne diyebihrim? Çok aa bir şey. CEMAL ŞENER - Buradan çıkacak ders ne- dir? V. ULUSOY-Buradan çıkacak ders, şüphesiz son senelerdeki 'karases'lerin çoğalmasıvebu 'karases'lerin Türkiye'deki Alevi-Bektaşilerle Sünnilerin arasmı açmaya uğraşması ve birtakım komşu devletlerin de menfaatine, Türkiye'nin aleyhine birtakım şeyler ortaya kaymalandır. Bundan bu çıkıyor. Yani bu olaylan tamamen Sünnilere mal etmek çok büyük yanlış olur. Fakat içlerindeki 'karases'leri ayıklamalan lazım. Türkiye'deki Alevı-Sünni demokrat görüşlü, laikgörüşlü kimselenn el ele verip birlik ve demokrasi temelinde bunlara karşı mücadele vermeleri lazım. CEMAL ŞENER - Dûnyadabirçok olaylar oluyor. Türkiye'de birçok olaylar oluyor. Siz bir Alevi dedesi olarak mesela "kadın başbakan'ı nasıl görüyorsunuz? Ülkemizin hayli sorunlan var; Kfirt sorunu var, şeriat sorunu var, enflasyon sorunu var. Bunlan nasıl değerlendiriyorsunuz? V. ULUSOY - Ben şahsen 'kadın başbakan'ın Türkiye'de ohnasma çok sevindim. Yanj şimdiye kadar heperkek başbakanlarla idare edildik. Bir de kadın başbakanı deneyelim. Temennimizbaşanh olması, Türkiye'nin tüm dertlerineçare ohnası, enflasyona çare olması, işizliğe çare olması, bütçe açığına çare oknası; bunu temenni ediyoruz. Alevüikte kadın-erkek ayınmı, biliyorsunuz yok. Kürt sorununa da ben şöyle bakıyorum: Kürtkre haklar verilmeli Anadolumuzda onlar da bir kültûr, onlarda mozaiğin bir rengi. Neden o kültür de yaşaraasuı? Onlaruı gelenekleri, alfabesi. dili, ne ise yaşatalım. Zaten senelerce el ele yaşanuşu. kardeşce yaşamışız, neden sorun olsun? Onlara haklan verilmeli. Eğer bu haklar çok daha önceleri verilmiş oLsaydı bu sonınlar ounazdı. Bence en büyfik tehlike. hatta PKK'dan daha büyük tehlike 'karases'lerden gelir Türkiye'ye. Akvi-Bektaşi inancı. insanlık sevgisine, insana dayan». Yani kardeşce, el ele, sevgi ile, karşılıklı saygı ile. Buşekilde bir toplum istiyoruz biz. Yanisenin inancın ne olursa olsun, insan olarak benün yanımdaki değerin her şeyden daha fazladır. Sevgiye dayanacaktır, görüşümuz. Karşdıklı insan sevgisine, doğa sevgisine.. Böyle bir toplum istiyoruz. Ben ibadetimi bu şekilde yapıyorum ama, borlanmak istemiyorum. Yeter artık. Çünkü ben kimseyi inancının farkmdan, dilinden, renginden dolayı horlamıyorum... -engerliler şu andaki imamı hiç sev- miyorlar. Buyıl yapılan 23 Nisan Çocuk Bayramı töreninde, çocuklann ellerinde taşıdıklan Atatürk resmi üe, yürüyüş sırasında 'rastlantı soaucu' yan yana olduğunu fark eden imamıncin çarpmış gibi öbür kaldınma kaçtı- ğını köylülergörürler. Atatürk'ün fotoğrafı ile bile yan yana bulunmaktan kaçan bir imam, onlar için zor dayanılır biri olsa gerek... CEMEVİNDE BİRALEVİ GRUP SEMAH DÖNERKEN ula ve Salihli'deki Alevi köy- leri ile ilgıli izlenimlerimizi, yö- rede Alevi kültürünü tanıtma cahşmalan ile tanınan Av. Ra- fet Yavaş ve Av. Ali Akdayı sağladılar. Rafet Yavaş ve Ali Akdayı İznür'e bağlı Kula ılçesınin Alevi köyü olan Kenger Köyü kökenli. Köylerine cami 1954 • yılında yapıhnış. Camide hala minare yok. 1978 yıllanna dek köyde cami var. ama imam yokmuş. Tamamen Sünni köylerle sanh köye ilk imam. MC hükü- metlen döneminde atanmış. İmamlar atanır, ama camiye köyden hiç kimse git- memleketine veya anne-baba evine değil, köylülere emanet edip gider. Köylüler imamı askere tören ile uğurlarlar. 1 Atatürk resminden § korkan imam Kengerliler şu andaki imamı hiç sev- miyorlar. Bu yıl yapılan 23 Nisan Çocuk Bayramı töreninde, çocuklann ellennde taşıdıklan Atatürk resmi ile, yürüyüş sı- rasında 'rastlanü sonucu' yan yana oldu- ğunu fark eden imamın cin çarpmış gibi ya köyü hiç görmeden istifa eder gider- miş, ya da hemen tayin ister kciçarmış. Aydınlı Hasan Şanlı adlı bir öğretmene de aynı şeyler anlaülmış. Seni asarlar. ke- serler vs. demışler O ise şansını denemek için köye giden kamyon ile Kenger'e gel- miş. Kamyon köye ulaşınca iri yan uzun boylu. bıyiklı, sakallı bir grup köylü kam- yona doğru gelınce. öğretmen; "Tamam, bunlar beni kesmeye geliyorlar" dıye dü- şunüp kam> ondan inrnemış. Ancak şofö- rün ısrarh ıkna çabası Ue, köylülerin ger- çekten kendisini karşılamaya geldiklerinc inanmış. Bu anıyı öğretmen Hasan Şanh İZMİR'E BAĞLI KENGER KÖYÜ KÖKENLİ ALİ AKDAYI MUMCU'YU İŞ YERİNEKONUK ETMİŞ. mediği için, imam tek başına kalır. İmam bir süre bu duruma direnir. Sonuçta da ya camiyi gevşetir, köydeki genel havaya uyarmış ya da tayinini isteyip başka köye gidermiş. Değişen imamlar arasında en uzun süre ile (7 yıl) Antalyah bir imam kahr. önceleri köye zor ahşan Antalyalı'ya köylüler, tütün ekmesi için arazi bile ve- rirler. İmam, köylülerle iyi diyalog kurar. İçki içmemek koşulu ile köy düğünlerine bile katıhr. îmam askere gidince eşjni öbür kaldınma kacüğını köylüler görür- ler. Atatürk'ün fotoğrafı ile bile yan yana bulunmaktan kaçan bir imam, onlar için zordayanılır biri olsa gerek... Kenger'de cami var, ama cem evı yok. Cemler köy evlerinde yapıhrmış. Köye dedeler Hacı Bektaş Dergahı'ndan gelır- miş. 1975'ten sonra kente göçten dolayı köyde ilişkiler zayıflamış. Kenger'e tayin olan öğretmenleri Kula Milh Eğiüm"deki görevlilen "O köy Kmlbaş köyûdür. Orada adamı keserler. Onlarda namus mefhumuda zayıfhr" vs. diye korkuturlarmış. Tabıi öğretmen de hala anlatırmış. Müli Eğ^tim'deki bazı işgüzar vatan- daşlarca. Kenger'e tayin olan öğretmen- lere bu hikayelerin anlatüdığı. bir gün köye tayin edilen kişi bir Alevi öğretmen olunca anlaşıhmş. Ama köye gelen öğretmenler kendileri- ne köylüyü tanıma ve tanıtma şansı ver- mişlerse, sonuçta kahcı dostluklar kurul- muş. Köyden memnun aynlmışlar. Ken- gerüleri ve AJevüiği sevdirmede kendi kendini yetiştiren Kengerh Ozan HaHI Day'ın rolünü de hiç kirnse ınkar edetni- yor. Siz içkinin gülbenk okunarak, yani- dini önder olan dede tarafından dua edi- lerek içildiğjni biliyor muydunuz? Bilmi- yor iserıız artık öğrendiniz. Aleviler-Bek- taşiler içkiyi ibadetlerinin bir parçası ola- rak kabul ederler ve dua edilerek canlarla birlikte içerler. Yani dem alırlar. İçki için yapılan duayı Uluğbeyli, Piri Fani Halil fOzdamar Dede'nin sesinden teyple size dinletmeyi çok isterdim. tşte Cİede'nin okuduğu dem duasının sözleri: "Msmi Şah" Allah Allah. AUah Allah, Allah Alfah. dolulanmız dolu olsun. hep gönüller gani olsun, yardımamız da Şah-ı Merdan Ah' olsun Yarabbı. Yiye- ne yedirenlere dehl, içenlere de aşk ilahi olsun. Bu içtiğimiz demler, abu kevser olsun, budemler seleften geçenlenn uğ- runa yenmiş içilmiş olsun. Cenabı rab- bı alemin, bizlerin ve onlann taksiratla- n varsa affı, magrifet eylesin. Kızıl Deli, Akyaalı Sultan Efendimizin demi devranı yürüsün. Nefesler dem olsun. Gerçeğehü... Alevilikte kadehı tutmanın da farkh bir biçimi var. Kadeh iki elle tutulur. Dede şöyle izah etti: Sağ avucunu açtı. Parmaklannı gerip işaret etti, "Beş" dedi; sol elini de açarak. "Beş daha oneder, bir, kadehin ıçindekı içki, bir de dışı kadehin kendisi, eder on iki" dedi. Sonra; "Hü... Ya Ali" deyip dem'i içti. İki elin on par- mağı ile kadehin içi dışı "on Odyi" temsil ediyor. Bize gecerun saat onunda kendi eli ile yaptığı boğma rakıyı ikram eden SalM-Kabazlı Kövü dedesi Ali Baba, ıçki haramdır diyenlere bakın ne söyluyor: "Rakıya haram diyoriar. Rakı üzümden yapılıvor. Hiç haram olur mu? Bağın ça- pasım kendim \aptım. Filizini budadun, Uacını attım (şapım). İ zümiinü eUerimle kestim. Serdim. kuruttum. Bu Ozümde be- nim alınterim var. Gani gani alınteri döke- rek ürerriğim üzümden, kendi eUerimle yaptığım rakı hiç haram olur mu? Benim emeğim var bunda, emek haram olur mu?" M Dede rakıya haram dıyenlere hiç akıl sır erdiremiyor. "Bismi Şah" deyip "dem"i yudumluyor. IAlevi köyûne 12 Eylûl camisi İşin ilginci caminin hemen karşısında da bir meyhane varmış. namaz saatlerin- de meyhane dolup taştığı halde cami ile ilgilenen pek ohnazmış. Camiye cuma günkri 3-5 yaşh ayıp olmasın dıye gıder- mış. Köyün toplam nüfusu ise 2.000 civan- ndaymış. Alevi köylerine yapılancamüere halk, pek muhabbetle bakmıyormuş. Ama aktif olarak karşı da çıkmıyormuş. Çünkü camiye karşı gelmek devlete karşı gelmekle özdeş anlaşıhyormuş. SÜRECEK Rafet Yavaş: Alevilersiyasipartikrce sömürüldü C. ŞENER - Salihli ve çevresinde. Alevi köylerine cami yapdması ne zaman oldu? R. YAVAŞ - 1980 öncesinde Alevi ke- sim sola ve özelh'kle de CHP'ye büyük öl- çüde oy venyordu. Ancak Çorum, Sıvas, Kahramanmaraş olaylannın CHP ikti- dan döneminde ohnası, Alevileri özeUikle CHP'ye karşı biraz tereddütlü hale getir- di. 1980 sonrası ise ANAP"m ortaya çıkması, CHP tabanındaki Alevileri ANAP'a yönlendirdi. ANAP özelhkle Alevi köylerindeki muhtarlan iyi kul- landı. Alevi köylere cami yapmak kam- panyası bu şekilde gündeme geldi. Tabü birtakım göstermehk hizmetler de yapı- lmadı değjl. Ömeğin anayola yakın olan Alevi köylerinin yollannın asfaltlanması, birtakım kurslar ve köylülenn ılgi duydu- ğu hizmetler göstermelik olarak getirildi. C. ŞENER - Askeri yonerimin etkisi oldu mu? R. YAVAŞ - Tabii asken yönetımin şu şekilde bir etkisi oldu. Biliyorsunuz 1980 öncesi Alevilerin CHP'de yer alması gibi, Alevi kesimin gençleri de genellikle sol si- yasi örgütlerin içinde aktıf olarak çahştı. Ve ölen solculann büyük bir çoğunluğu da Alevi idi. Bu yörede de öyle. Yani Alevi ailelerden, çocuklan o dönemde okullarda okuyanlardan mağdur ol- mayan yok gibi. Hemen hemen her aile az veya çok bu olaylardan zarar gör- dü. İşte birtakım aileler, biz, geçmışteki CHP döne- minde bile bu kadar sıkıntı çektik; artık bu tür sıkınUİan cekmeyeceğız. Askeri müdahale bir kur- tuluş olur, askeri müdaha- lenin olduğu 1980 sonrası ANAP döne- mine kadar olan dönemde anarşik olay- lann ohnaması, bir rahathk getirdi. Ar- kasından ANAP'ın dört eğilimi birleştir- me düşüncesiyle ortaya çıkması da yine Alevi kesimi etkiledi. Yani malum, zaten Alevilikte birhk, beraberlik, uzlaşma. bir- leşme duygulan eskiden beri var. Bunu sankı umut gıbi gördüler, ancak sonuçta yine değişmedı. Aleviler her dönemde bü- ] tün siyasi partiler tarafı- ndan ıstismar edildı. En son seçimde de yine en çok oyu alan, Alevilerin oylannı alan SHP ve SHP'nin ortak olduğu bir ıktidar döneminde de yine bir Sıvas kat- liamı. üzücü bir olay. Şımdı bu durumda ne yapanz, onu günlerdir düşünüyoruz. Devlet yetkilileri ge- nellikle şunu söylûyor- lar. Her şe> yasal çerçe- vede çözümlenecektir. Ve Alevi kesime sabır ve hoşgörü tavsiye ediyorlar. Sabır nereye kadar? Sıvas olaymdan sonra en çok kendime sordu- ğum soru bu. Yani nereye kadar sabır? Eğer bu son olay olacaksa tamam, bunu da sineye çekelım. Her ne kadar Kerbela'- dan bu yana acılanmızı biz unutamıyor- sak da, bu olayı da unutamayacağız. Ama hiç olmazsa bu olaydan sonra bizim de tepki göstereceğımiz bir olay olmasını düşünmeyiz. Fakat ben şahsen, bunun son olay olacağı kanaatinde değilim. Bu kesım bundan sonra da fırsat bulduğu za- man bu tür katliamlannı sürdürecektir. Bir de aklıma takılan şu oldu: Aleviler bu zamana kadar hep pasif durumda, yani savunma durumunda kabnışlar. Ve aman olay çıkmasın, aman kan dökühnesin, in- sanhk bizde kalsm gibi zihniyetle sürekli genye çekilmişier; en fazla yaptığımız, her zaman yaptığımız şeyi yine yapıp savun- ma konumuna geçmişiz. Saldın durumu- na geçmemişler. Bence bunun bir kaynağı da Hz. Ali.. Hz. Ali hılafet meselesinde eğer Ebubekir'e "Arkadaş bu benim hakkımdır, peygamberin vasiyeti de bu doğrultudadır. Malum Veda Hutbesi'- nde, Gadir Hum'da bunu herkes huzu- runda söylemiştir. Bu benim hakkımdır. Bu dinin de gereğidir'' deyip her ne pa- hasına olursa olsun o hakkını kullan- saydı, belki biz bugün bu tür haksızlıklara karşı daha duyarh olurduk. SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear