22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 AĞUSTOS1993 PERŞEMBE CUMHURİYET2 SAYFA KULTUR Türk felsefesinde, Türk düşünce tarihinde önemli bir bölümün son sayfası çevrildi Gerçekbir aydındıMacitGökberk ARSLAN KAYNARDAĞ Macit Gökberk'in 1942-1947 yıllan arasında öğrencısi oldum. Üniversite- yi bitirdikten sonra ilişkımiz kesilme- dı. İnsan yönlerini, erdemlı kişiliğini daha yakından görüp tanıdım. Ho- camız bir aydmlanma felsefecisi, dü- şünceye önem veren bir eğitimci idi. Aydınlanma felsefesi aklın bağımsızlığını savunmak, sorunlan kendi akhmızla sorgulamak, bağnazlı- ğa karşı çıkmaktır. Türkiye'de Tanzi- mat'la birlikte görülmeye başlayan ay- dınlanma düşüncesi cumhuriyet dev- rimlerinin başhca ilkelerinin kaynağı olmuştur. Toplumumuzdaki yaşam- sal önemi bugün her zamankinden daha çoktur. Cumhuriyetin ilk felsefe kuşağmın önde gelen temsilcilerinden olan Gökberk 1908'de doğdu. Bütûn koşullar, onun akılcı. aydınlanmaa bir düşünür olması ve Türk eğitiminde bu yönüyle göreve gelmesi için işbirliği yapmışgibiydi. Felsefe türkçesinin oluşması ~ O kuşaktan değerli ınsanlar yetiş- miştir. Aklıma hemen şu adlar geliyor. Niyazi Berkes, Vehbi Eralp, Pertev Bo- ratav, Ekrem Akurgal, Nusret Hızır, Takiyettin Mengüşoğlu, Hilmi Ziya Ülken, Arif Müfıt Mansel, Sabahartin Eyüboğlıı, Nunıllah Ataç. Azra Er- hat... Bunlann çoğu arkadaş idiler. Yük- sek öğrenimlerini yurtdışında yapmı- şlar, doktoralannı yurtdışında vermiş- lerdi. Gökberk felsefe öğrenimi gören. asıl mesleği felsefe olan ilk felsefecılerimiz- dendir. Üniversitedekı ötekı hocalar, başka mesleklerden felsefeye geçmiş- lerdi. 1933 Reformu'ndan sonra Felsefe Bölümü'ne verilmek istenen yeni biçi- min temel kuruculanndan olan Gök- berk, Nazi Almanyası'ndan çıkanlan felsefeti Hans Reidtenbach ve Ernst Von Aster gibi iki değerli profesörle iş- birliği yapma olanağını buldu. Bu iş- birliği ona büyük deneyim kazandırdı. Gökberk'in en büyük hizmeti felse- fe Türkçesinin oluşmasındadır. Felse- fede hep dil biünci ile hareket etmiştir. Bir kavrarnın Türkçe olarak dile geti- rilemeyişini aklı almazdı. Büyük ço- ğunlugu Arapça olan eski feİsefe te- rimleriyle, o terimler içinde sıkışıp ka- lan Osmanlıca ile düşünce üretiîemi- yor, felsefe yapılamıyordu. I>ers ver- mek. ders dinlemek zor ve zevksiz olu- ' yordu. Bûna bir son verilmeliydi. Türk Dil Kurumu Başkanlığı Istanbul Felsefe Bölümü'nde Gök- berk ve arkadaşlan 1945'ten sonra bu amaçla çahşmalara başladilar, felsefe dilini, özellikle terim sorununu ele aldılar. Bugünkü felsefe sözlüğümü- zün temeli o yıllarda aüldı. Hocamız, Kant ve Herder'in Tarih Anlayışlan adındaki kitabıru 1948'de yayı- mladığında, yepyenı bir felsefe dıli ile karşımıza çıkmışü. 'ökberk,felsefe öğrenimigören, asıl mesleği felsefe olan ilk felsefecilerimizdendir. En büyük hizmeti felsefe Türkçesinin oluşmasındadır. Felsefede hep dil bilinci ile hareket etmiştir. Gökberk, Türk Dil Kurumu'nda görev aldı. Kurum başkanlığındaki çalışmalan. onun yönetiminin sağ- ladığı ortam içinde çok verimli ve ya- rarlı oldu. Devrimlerden ödün veril- meye başlandığ) o yıllarda Dil Kuru- mu ödün vermedi, olumlu çahşma- lannı daha çok hızlandırdı. Dil bilinci kadar, tarih bilincinin de önemini beürten Gökberk, Cumhuri- yet devrimlerinin tarihimiz içindeki yerini ve değerini bir aydınlanmaa olarak yorurnlamıştır. Bizim için "Batı'ya yönebnekte, insaniığın çağdaş ve evrensel değerkrini kabul etmekten başka yol yoktur" diyordu. Iyi bir felsefe tarihçisiydi, bu alanda uzmandı, 1961'de Felsefe Tarihi kitabı yayımlandı. 1979'da Felsefenin Evrimi, 1980 de Değişen Dünya, Değjşen Dil adındaki kitaplan çıkû. Birinci kitap- da, felsefenin İlkçağdan Kant'a ka- dar nasıl bir evnm geçırdiğini anlaü- yordu. Bu yapıtta felsefe metinlerin- den parçalar da yer alıyordu. İkinci ki- tapta ise, makaleler, deneme türü yazı- lar, konuşmalar bulunuyordu. En yüksek deger insan Hocamızın dikkatle hazırlanmış konferanslan, bildirileri, onunla yapılmış söyleşiler de vardır. 1986'da uzun bir söyleşi de ben yapnuşüm. Aydmlanma, Devrimler re Atatürk başlıklı bildirisini özellikle anmak iste- rim. I983'te bir serninerde okuduğu bu bildiri, küçük bir kitap boyutun- dadır ve yayımlanmıştır. Görebildiğim son yayını "Aydm Kavramı" üzerinedir. Burada aydı- ndaki başhca özelliğin, tarih bilinci ve bu bilinçle yapacağı eleştiri ve sorgula- ma olduğunu söylüyor, bunun aynı zamanda bir ahlak görevı olduğunu belirtiyordu. Gerçek bir aydındı Gökberk, bir etik simgesiydi, toplumsal etkinliklere her zaman ilgi duymuş, insanı en yük- sek değer olarak kabul etmiştir. İnsan haklannj, özgür düşünceyi savunmak sözkonusu olduğunda toplu imza ey- lemlerine kaülmaktan çekınmedi. Ca- vit Orhan Tütengil vurulup öldürül- düğünde, evine ilk koşanlardan biri oldu. Server Tanilli kitabı yüzünden yargılandığında onu savunanlar arası- nda yer aldı. Haksız izlemelere uğra- yan öğrencilerini korumaya çalıştı. Doğa sevgisiyle doluydu öğrencileriyle iyi diyalog kurabilen bir öğretmendi. Düşünmeye, araşü- rma ve eleştiriye önceük verilmesini is- terdi. Sevdiği Sokrates'e benzeyen yönleri azdeğildi. Doğa sevgisi ile doluydu. Öğrencili- ğimizde her yıl yaptığımız bahar yürii- yüşlerini anımsıyorum. Başka hoca- lann yapmadığı, yapamadığı bir şeydi bu. Yürûyüşleri o düzenler, planlardı. Biz de sevinçle katıhrdık. Kimi zaman otuz kilometreye ulaşan bu yürüyüş- lerde, hocamızın bilgisinden ve bilgelı- ğinden. sevecen dısiplınınden yçgiş ler öğreniyor, bir yandan da onü"; kadaşlarımızı, çevreyi ve doğayı daha iyi tanıyorduk. Bu unutulmaz yü- rüyüşlerde bize uzun yıllar öncülük eden sevgili hocamız, ne yazık ki, son yıllannda sağlığından çok şey yitirme- ye başlamışu. Buna karşın belleği, dü- şünseî yetenekleri sapasağlam ve pınl pınldı. Söyleşilerimizde, sağlam bir düşün- ce dizisinden kaynaklanan akıcı ko- nuşmalannı zevkle dinlerdik. Her an yeni şeyler öğreniyorduk. İstanbul Bü- yük Kent Belediyesi'nin 1991 'de onun için düzenkdiği saygı toplantısının so- nunda yaptığı konuşma gerçekten ha- rika idi. Güzel Türkcesi ile laik. in- sancı, aydınlanmacı düşüncesini usta- lıkla belirtmiş. bu yolda ödün verilme- mesini. felsefenin bağımsızlığının sa- vunulmasını istemişti. O günkü top- lantının ve bu konuşmanın video ka- setleri belediyenin arşivindedir. Bir anımj daha anlatacağım: OmUJdıtlar, bundan üç ay kadar önce, H ^ e ğ i n Peşinde Otuz Yolcu" başlığı atânda bir belgesel dizi çekıl- mesini planlamıştı. Otuz yolcudan biri Macit Gökberk olacaktı. Otuz volcu- nun otuzu da. yaşlan sekseni aşmış de- ğerli kimselerdi. Kutlar, Gökberk ile söyleşi yap- mayı bana önerince severek kabul et- tim. Bu düşünceyi sevgili hocama ilet- tiğimde. anlayış göstermiş, rahetsız oîj duğu halde kabul etmişti. Söyleşi ba- şan ile gerçekleşti. Hocamız epeyce uzun konuşarak çok ilgi çekici şeyler söyledi, anılannı anlattı. Onat Kutlar dostum, bu dizinin gösterime girmesı- ni sanınm geciktirmeyecektir. Felsefe sevgisinin simgesi Bövle bir hocaya öğrendlik >ap- manın. onun döneminde yaşamanın. onunla son günlerine kadar konuşa- bilmenın mutluluk olduğunu söyle- mek isterim. Macit Gökberk'in ölü- müyle. Türk felsefesinde, Türk düşün- saynBFI{WirBBlŞuKı!u6si her zaman görûfccek, düşüncderinden yararlanı- lacak. erdemin ve felsefe sevgisinin bu değerli simgesi unutulmayacakür. Yakınlan Macit Gökberk'i anlatıyor 'Keşkebu kadaryaşamasaydım...' AN1LAL "Çok genç bir insan öMü diyor" kayı- npeden Madt Gökberk'ı anlaürken Me«e Tapan KJZI NUüfer (Gökberk) Tapan "Genç insanlara taş çıkartırdı" diye atılıyor. Yüzyılımıza tanıklık et- miş, binlerce öğrenci yetiştirmiş, 85 yıl yaşamış bir adam nasıl genç olur? Kim gençtir..? Komada olduğu son üç gününe ka- dar dış dünyayla bağlantısını kesme- yen, çevresindekilere espriler yapan, sü- rekli okuduğu Cumhuriyet'te Sabri Berkel'in ölümü üzerine geçenlerde- yayımlanan Caoan Beykal'ın yansı için "seviyesi yûksek" yorumu yapan Macit Gökberk'in, yakınlanndan yaşamı bo- yunca genç bir insan olarak kaldıgıru öğreniyoruz. Aydınlanma düşüncesinin bu uzun soluklu koşucusu insan aklına sarsılmaz inana, gelecek hakkındaki iyimserliği ve iyi olana tutkunluğu ile hep genç. hep diri kalmış:"G«rcekten inançlı bir Atatürkçü'ydü ve devrimciydi. Türk topJumunun Batı'nuı rasyonel dü- şüncesiyle kalkınabileceğine inanan bir kişiydi. tlkelerinden hiçbir zaman sap- mâdı; dürûst bir hayat yaşadı". Kızıyla evlenmeden önce de Gökberk'i tanı- dığını belirten Mete Tapan için onunla ilgili en önemli anısı her ikisinin de aynı kitapta "Çağdaş Düşünce Işığında Atatürk" adlı kitapta makalelerinin bu- lunması. Yalnızca Edebiyat Fakültesi'nden değil başka fakültelerden de öğrencile- rin katıldığ, hala yüzierde birgülümse- meyle, bazen özlemle anımsanan, felse- feyle sınırlanmamış, sanattan edebiyata farklı konulann tartışıldığı doğadaki o uzun yûrüyüşlere ne demeli... Gök- berk'in Almanya'da doktora öğrenimi sırasında edindiği bu ahşkanlığı, pek yürüyüş olarak da nitelenemez. Kımi zaman Beykoz'a. Yuşa tepesine kadar uzanan bu gezintilerde bazı öğrencilerin yüriimekten ayaklan şişermiş. Ama Gökberk durur mu hiç? O çocukluğun- dan beri yürümüş, inanayla diğerlerini de yürütmüş. Kendisinden iki yaş küçük kızkardeşi Saadet Gökberk, ağa- beynin önderliğinde küçük erkek kar- deşinin de katıîdığı bu yürûyüşleri hiç unutmamış. "Biraz despottu. Yara- mazlıkta da önderdi. Bizi peşine takar, o zaman araç, yol > ok tabii, dağ dağ gezdi- rir, Bebek tepesini aşotır, sahUden Şişha- ne'ye kadar yürütürdü". Kan dolaşımındaki bir bozukluktan dolayı bacağından rahatsızlanan Gök- berk'i en çok üzen de arük bu yürûyüş- leri yapamamak olmuş. 10 yıl önce baş- layan rahatsızlığı gıderek yürümesini yavaşlatmış, zorlaştırmış. Eşi Zahide Gökberk "Yürüyemefneyi hiç hazmede- medi" diyor. Bu arada Gökberk'in" genç' bir özel- liğini daha öğreniyoruz:"İki yıl öncesme kadar her şeyi yapar, ev işlerine > arduncı olurdu. Kabvaltıvı hazırlar, masayı ku- rardı. Zeka bakmundan anlayış bakunından, tş bakımuıdan bir kadını er- kekten farksız bulurdu. Eşitu'kçiydi. Bir ulusun medeniyet seviyesi kadınlara karşı aklığı tavırla ölçülur derdi". Ne kadar aydın. ilerici olunursa ol- sun, zamana ayak uydunnak, hızla de- ğişen Türkiye ve dünyadaki yenilikleri, gelişmeleri berümsemek kolay değil. Ama işte Gökberk, eleşürel dünya gö- rüşü ile çağa ayak uydurabilmeyi ba- şarmış, değişimler arasından ileri olan- lan, insanhk için ulusu için iyivijetire- cek olanı ayırt edebilmiş. "Çok uzukiü- ğü Türkiye'deki bu gericilik harekerleri- ne karşı, son derece hassas olmamız ge- rektiğini söylerdi" dıyor Mete Tapan. Alman halkına mal etmemiş:"Buıılann bireysel çıkışjar olduğuna inanıyordu. Hiçbir zaman Alman toplumunun örgüt- lü bir şeyi olduğu düşünmemişti." Macit Bey. tutkun olduğu Istanbul'- daki değişimlere de tanıklık etti. Tepkisi neydi? Yüriiyemediği zamanlârda arük, aynı zamanda Anıtlar Koruma Kurulu üyesı damadı Mete Tapan'la araba gezilerine çıkarlarmış:"İstanbııl'a aşıktı. Bu şekilde çirkin getişmesini haz- roedememişti. 'Hep eski yapüarla uğraşı- yorsun yeni yapdara kimse bir şey söyle- miyor mu aUahaşluna' derdi. Çok iiginc, o kadar ilerici bir insandı ki, çağdaş tek- nolojinin de kuUandmasından yanaydı. Betonlaşma sözcüğüne karşı çıkar, Macit Gökberk, eşi Zahide Hanım, kızlan Ülkü ve NUüfer ile birlikte. "Diğer taraftan da bu etnik meseieterin de Türkiye'de önemli bir sorun olacağını hep dile getirmiştir. Türkiye'deki bu gjdi- şaO hiçbir zaman benimsememişti. Harta bir keresinde "Keşke bu kadar yaşama- saydım. Bunlan göreceğime hiç görme- seydim' demişti". Hep gençlerle birlikte olmak isteyen, hep okuyan, yaşama açık bu adam Türk basuunı olduğu kadar yabana basını da izlemiş son anlanna dek. Der Spiegel okurmuş. Türk Alman Kültür Merkezi'nin kurucusu. Almanlar ve Türkler ansında dostluk ilişkilerinin kurulmasında büyük cabalan olan Gökberk Almanya'da Türklere karşı ürmanan ırkçı hareketleri hiçbir zaman 'Dünyada betonla bu kadar güzd şeyler yapılıyor. biz niye kullanamıyoruz 1 der- di. Gökdeienleri severdi. Çağdaş tekno- lojiyle. çağdaş araçlarla doğru yapmak- tan yana bir insandı. İstanbul'un gittikçe kalabalıklaşmasına çok üzülüyor, göç dıınnadan sorunların cözülemeyeceğini söylüyordu." Çocuklanyla çocuk olurmuş Macit Bey. Sonra da torunlanyla. Küçük luzı Nilüfer Tapan, 10 yıl yaz kış oturduk- lan Büyükada'da babasıyla çilek top- ladığı, ağaçlar arasında gezindikleri, bi- sikletebindiklerigünlerianımsıyor."Ço- cuklarma ve ailesine çok düşkün bir in- sandı. Haftanın üç günii fakültedeydi. Geri kalan ramamnı bizimle geçirirdi. Biz hep ma-aile gezerdik hem yurticinde hem de yurtdtşında. Yemeğe hep birlikte oturmamızı isterdi. Özeu'kle pazar öğlen vemekJerinde aile bir arada olurdu." Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölü- mü öğrencısi Defne Suman'ın 'Kiki' de- desine ait ilk anılan yine Büyükada'- dan. Bu anılar kendısine o kadar çok anlatılmış ki, Defne henûz üç aylıkken. dedesiyle kurulan ilk diyaloğunu anı- msadığına inanıyor. Macıt Bey, bebek arabasında yatan üç aylık Defne'ye ka- vaklan gösterip "Bak kavaklar" der- miş, sanki Defne anlayacakmış gibı. "Ama ilk canlı olarak yine Büyükada'da oyun oynarken y anımdaki masada çalı- şan, yazı yazan, birşeyler okuyan; nusırcı, doıidurmacı geldiğinde bana para veren dedem olarak hatırlıvonım. Daha sonraları da benim için yeri, önemi hiç değişınedi. İstanbul İ niversitesi'nde çok önemli bir profesör olması, felsefeci olması benim için çok önemli birşey ifade etmiyordu. Kiki dede olarak kaİdı gö- zümde". Çok meraklıymış Defne'nın Kiki Dedesi. Defne'nın gördüğü film- ler. okuduğu kitaplar hakkında tuttuğu notlan. gezi notlannı okumak istermiş. Son zamanlarda ders notlannı bile gör- mek istemiş. "Her şeyle ilgilenirdi, ber şeye merakı vardı" diyor Nilüfer Tapan. Gökberk'- in bu* genç merakı' onu yaşamı boyun- ca nerelere ıtmemiş ki... Ârkeolojiyle de çok ilgilenen Gökberk. yakın arkadaşı Arif Müfit Mansel"le Bağdat'a Suriye'- ye kazılara gitmiş. Bu kazılar ve yürü- yûşlere bir de mavi yolculuklan eklerse- niz... Yaşasaydı eşiyle bugün (19 ağustos) 58. evlilik yıldönümünü kutlayacak- lannı söyleyen Zahide Gökberk ilk karşılaştıklan üniversıte yıllanndan şöyle anımsıyor onu:"Çok genç olması- •a karşın ağırbaşlı, efendi, sözü sohbeti yerinde, konuşmalarında ve fikirterinde güvenilir bir insandı. Atarürk'e hayrandı. Atatürkcülüğün memleketi kurtarmak için tek kurtuluş yolu olduğuna inanırdı. Tanzimat reform hareketinde yanm kalmıştı, Atatürk bu yanm kalmış re- form hareketini tamamladı. Türkiye'yi ortaçağ atlaslanndan çıkarıp rönesansa kavuşrurmak istedi' derdi. Hep sakin, anlay ışlı dediği eşi Macit'le poiitika konusunda pek anlaşamaz- larauş. "Ben biraz daha heyecanJıydım. Mesela Güneydoğu konusunda Güney- doğu insanına fazla zulüm edilmesinin son derece yanlış olduğu kanaatindeydi Macit. "Onlann Kürtce konuşma hak- lan. kültürleri ellerinden alındı; bundan önceki çok yanlış politikaların eseri ola- rak Kürt meselesi bu hale geldi' derdi. Ben de diyordum ki, Kürt meselesi on- lann istediği gibi halledilmeye kalkılırsa Sıvas'a kadar vermek zonında kalıru. Macit her zaman, 'Dünya değişiyor, koyu milliyetcilik fîkirteri sarsılıyor, in- sanlık hakları öne çıkıyor' diye savunur- du". Üniversiteleriçin açık çağn AHMETCEMAL Böyle bir çağnya neden gerek duyduğumu açıklamak için, Sayın Yavuz Donat'ın 15 ağustos pazar günü. "Milliyet" ga- zetesınde "Şişe Dağının Altında Kalan Kitapçı Dükkânı" başlı- ğıyla çıkan yaasındaki bazı bilgilere atıfta bulunmak istiyo- rum. Bu yazıda istatistiklere dayanılarak verilen bilgilere göre, 1975 yılında Türkiye'de 30 bin olan kitapçı sayısı, günümüz- de 3500'dür! 60 milyonluk Türkiye'de (1990 kültür istatistiklerine göre) 914 halk kütüphanesinde 8 milyon 415 bin kitap bulunmak- tadır. 8.5 milyonluk İsveç'te, 382 halk kütüphanesinde toplam 45 mijyon 713 bin kitap vardır. Universite kıtaplıklarımızdaki toplam kitap sayısı 3 mil- yon 939 binken. Isveç üniversitelerinde bu rakam 15 milyon 694 bindir. Bu verilerin yansıttığı gerçek. hiçbir voruma ve tartışmaya gerek duyurmayacak açıklıktadır. O gerçek. şudur: Türkiye, bir zamanlarki Osmanlı tmparatoriuğu'na matbaanın gelişin- deki 300 yülık gecikmeyi kapatamamıştır. Cumhunyefın ku- ruluşuyla birlikte bu gecikmeyi kapatmak için türlü olumlu girişimler başlatılmış. ama sonradan, 1950'lerle birlikte baş- layan bir süreç boyunca, bu işin peşi bırakılmıştır. Dünya bilim literatüriine yapılan katkılar bakımından. 1988 yılı verilerine göre 44. sırada yer alan Türkiye. bugünkü konumuyla. bilgi üretimi ve (eğitim kurumlannın dışındalci eğitimi de kapsamak üzere) genel eğitim düzeyi bağlamında. otomobil ve beyaz eşya üretimiyle. ilkokul çağına gelen her çocuğa kitap yerine bilgisayar alma merakıyla ve "menkul değerler piyasalarındaki" gelışmelenvle kendini çağdaşlaşmış sayan. gerçek ıc iseçoktan çağınuı djşına ve gerisine atlamtş bir ülİcedir. Böyle bir ülkenın. çağıru atlamak bir yana, çağını yaka- layabilmesi. ancak bazı seferberliklerin en kısa zamanda ve kararlı bir tutumla gerçekieştırilmesıyle olasıdır. Bizim çağnmız da, böyle bir girişimle ilgilidir. _ Şu anda. Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve Eskişehir Anadolu Üniversjtesi'mn ortak gırişimleriy le ve bu yıl açıkta kalan bü- tün üniversıte adaylannın ünıversitelere alınmalanyla, Tür- kiye'de, universite düzleminde olmak üzere. daha önce göriil- medik boyutlarda bir eğitim seferberliği başlatılmıştır. Ne yazık kı bu seferberlikle neredeyse eşzamanlı olarak ve ba- sından bazı siyasi partilere kadar uzanan bir yelpaze içersin- de, böyle bir girişime hiç şans tanımayan, daha denenmemiş yöntemlerin başan şansının bulunmadığını ileri süren. nere- deyse böyle birçözümü denemek isteyenleri suçlayan, gerçek- te her türlü bilimsel temelden yoksun "eleştiriler" de yüksel- miştir. tl Sırf eleştirmiş olmak için eleştirmek", bu arada nelenn za- rar görüp yıkılabıleceğini hesaba katmamak. ülkemizın alı- şılagelmış uygulaması ve yaygın bir "aydın tavn"dır. İşte ben, bu noktada bir çağn yöneltiyor ve diyorum ki. bir kez. yalnız bir kez olsun, gelin şu tavn bir yana bırakabm! Bir kez olsun. sonuçta bizimkisi gibi bir ülkede yaygın bir üniver- sıte eğitimi uygulamasını amaçlayan bir kapsamda bir girişi- mı. önce var gücümüzle destekleyelim! Yazanmızla. çizerimiz- le, sanatçımızla. düşiinürümüzle, "topyekun" destekleyelim! Bir kez. ama yalnız bir kez olsun. "bo girişim hangi partiden geldiT", "kimler tarafından ortaya atıldı?" gibı hemen sımflandırıcı soruları bir yana bırakıp. "acaba bu girişimi nasıl destekleyebiliriz? Gerçekten başanya ulaşabümesi için ne y a- pabilirizT' diye sorabm. Yine bir kez. yalnızca bir kez olsun, kendi universite kurumlanmıza. sanki bunlar bizimle ilinti- sizmişcesine. dçardan eleştiriler yöneltmek. eksikleri sayıp dökmek yerine, üniversıtelerimizi ve oralarda okuyan gençle- rimizı somut biçimde benimseyelim. BeUi alanlarda bugünün gençlenne ıletebileceğimiz birikimlerimiz varsa, üniversitele- re doğrudan, bizi cağırmalannı beklemeden başvurup, ister- lerse bizden yararlanabileceklerini söyleyelim! İlerde kime kalacağı belli olmayan özel kitaphklanmızı, vasiyetname yo- luyla bugünden üniversitelerimize bağışlayalım; bugünden kitaplıklanmızdan çıkarabileceklerimizi de hemen armağan edelım! Yeni sistemin uygulanmasına ilişkin düşüncelerimiz olursa, bunlan hiç üşenîneden ve yazılı olarak üniversiteleri- mize iletelim! Bu girişime daha baştan kötümser bakanlara, Eskişehir'e gidip, bu yeni seferberliği yürütme görevini üstle- nen Anadolu Üniversitesi'ni, bozkınn ortasında yalnızca idea- lizmin harcıyla oluşturulmuş bu dev kurumu ve onun işleyişi- ni yerinde görmelerini tavsiye edelim! Kısacası. ne yaparsak yapahm, bir kez olsun, çok somut yapalım; ülkemizde egemen kılınmak istenen "köşeyi dönme" felsefesine ve "pay kapma" savaşına karşın, bir kez. yalnız bir kez olsun, kendimizi tüm çabalanmıza bedei biçme has- talığından kurtaralım! Hepimiz. çabalanmızın bir bÖlümünü olsun bağışlayalnn! Böyle bir universite seferberliği ne türlü koşullan engel sayanlara ise, dönüp Cumhuriyet'in ilk yıllan- nda bu ülkede neler yapılmış olduğuna bir kez daha bakma- lannı öğütleyelim! Evet, bir kez, yalnız bir kez olsun. eleştiri karşısında somut çabalanmıza önceük tanıyalım ve ünlü bir şairin deyişiyle. "düşlerimize layık ounayı" deneyelim! NE DEDİLER? BERNA MORAN: Prof. Macit Gökberk'in üniversitede ders- lerine devam ettiğim için onun Türk kültürüne değerli katkılanna tanık olmuşumdur. Macit Gökberk Türk toplumunun çağdaş düşünceye ve değerlere çok gereksinimi olduğu bir zamanda aydı- nlanma felsefesinin önerrdi bir temsilcisi rolünü üstlenmiştir. ölü- mü Türk kültürü için önemb bir kayıptır. ŞARA SAYIN: Hocamdı, aydınlanma felsefesine ışık tutan ilk adamdı. Ama bizim açımızdan daha önemlisi öğrencikri olan biz- lerle ilişkisiydi. Her 15 günde bir yürüyüş düzenler bu bütün gün boyunca süren yurüyüşler edebiyat, felsefe sanat konulannda ko- nuşurduk. Onun şahsında Alman felsefesini tanıdık. Hiçbirkonu- yu olduğu gibi kabul etmeyip sorgulamayı öğrendik. Diyalektik düşünmeyi öğrendik. En önemlisi bir diyalog insanıydı. Nesnel yaklaşımı. ortak bir yerde uzlaşmayı öğretti bize. Her konuyu çok irdelerdi. Türk aydınlanmasını ilk başlatan adamdı. Dogmalara karşıydı. Bize her zaman "Dogmatik olmayın" derdi. NECLA ARAT: Değerli hocam Prof. Macit Gökberk'i nasıl anlatabilirim? Hümanizmin ve aydınlanma düşüncesinin önde gelen savunuculanndan biri, Atatürk devrimlerinin felsefesini. çağdaş düşüncenin ışığında genç kuşaklara aktaran aydın bir fel- sefeci. Türkçe'nin ulusal kültür diü olarak benimsenmesine, an bir Türk bilim ve felsefesinin yaratılmasına. araştırma özgürlüğü- ne, akılcı, özgür. laik bir insanlık kültürüne adanmış bir yaşam o. Bir büyük kültür devrimcisi. sevgili hocam Macit Gökberk'i yi- tirmenin üzüntüsü içindeyim. Bu yeni ve sonsuz 'mavi yolcuğun- da' 'güle güle' hocam, açtığmız yolda yürümeye devam edece- ğiz. Bize aşılamaya çalıştığınız ınsanlığa ve ulusumuza olan guve- ninizi. hep ileriye. iyiye gidilebileceğine ilişkin inanç ve iyimserliği- nizi paylaşacağız. Ve "Türkiye'nin demokrasi denemesinde laiklik, devTİmîere karşı çıkanların. devrimleri yıpratma çabalarının başlı- ca hedefidir. Öğretimde birlik İlkesi zedelenmemelidir. Çağdaş uy- garlık düzeyini aşmak istiyorsak, Atatürk devrimJerinin can da- marı olan laikliği, savunmalıyız, savunmalısınız" ifadenizi vasiyeti- nizsayarak koşullar ne olursa olsun yerine getirmeye çalışacağız. ÖNAY SÖZER: Prof. Macit Gökberk'de, uzmanı olduğu Baü felsefe tarihinden bizim kültür durumumuz için dersler çıkaran bir düşünürü buluyoruz. Bu dersleri o çeşitli kitap ve yazılannda dile geurmiştır. Gökberk. çok çeşitli ilgileri kendisinde taşıyan, olgun bir kişilikti. Bu ilgiler arasında bilimi, sanatı, genel anlamda politikayı sayabilirim. Bu ilgilerini kendisi son derece özlü bir takım görüşleriyle dile getirmeyi. toplamayı başarrruştır. Gök- berk'in dünya görüşü neydi? Bana bir keresinde böyle bir soruya yanıt olarak şöyle dediğini anımsıyorum:"Ben bir dünya vatan- dasıyım. Benim dünyaya bakışım evrensel bir bakıştır". Bütün bu kışılıği doğrudan doğruya olan üslubuna, kısa yazılanndaki cid- diyeti ve valınlığına yansımıştır. Gökberk toplu bir bakışa sahip olan bırdüşünürdü. Bilimin vesanatm Türkiye'deki emeklemele- rine, emeklemelerinin yanı sıra başanlanna felsefi bir kafanın an- layışı ve umuduyla bakıyordu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear