22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 10 AĞUSTOS1993 SAU OLAYLAR VE GORUSLER Neonazi saldırganlığıüzerine... Kuşkusuz, eylemlen yapanlar neonazi genç Alman erkeklen, ama arkasında genış ve sessız bır toplumsaî destek olmadığını kımsö>leyebılır? Yrd. Doç. Dr. GÜLAY TOKSÖZ A. Ü. SBFÇEEİ Bölümü mesı karşısında, bu gelışmenın gerçek nedenlen ve boyutlannı orlaya koy- maktan uzak kabyor Faşızmın yenılgjye uğradığı II Dünya Savaşı'nın sonunda yenıden demokraük bır temel üzennde kurul- maya çabşılan Alman toplumunda, Naazmle gerçek bır hesaplaşma ya- şanmadı Nazılen desteklemış, ışbırb- ğı yapmış çok sayıda kamu gorevhsı yerlennı olduğu gıbı korudu Eğıüm sıstemı ıçınde. Naa Almanyası'na yol açan koşullar, kıtle desteğı ve bunun tekrarlanmamasına yönelık onenler gerektığı gıbı ışlenmedı Tersıne, Al- manlann artık ustün bırırk değıl, ama ustun bır kuhürun temsılcılen olduğu, dunyanın az gelışmış ülkelenne "uy- garük" goturme mısyonunu ustlenme- sı gerektığı vurgulandı Bu ıçselleştınl- mış etnomerkezciHk, yanı Alman toplumunun obur halklardan daha ustun, daha çalışkan, daha duzenlı vb olduğu goruşu. çabşürmak amaayla ulkeye getırdıklen yabanalar karşısın- dakı tavırlannı behrledı Yabanalann varhğı, onlara yukledıklen olumsuz ozellıkler olçûsunde kendılennı olum- lu gormelennı sağlayan bır ayna ışlevı göruyordu Yanı yabanalann duzen- sız, pıs, tembel olarak tanımlanması. A lmanya'da goçmenle- re, sığınmacılara (ıltı- cacılara) yonelen ırkçı saldınlann. davranış- lann tanhı hıç de yenı değıl Daha yabancı ış- çı alımının yenı başladığı yıllarda Al- man Başbakanı Ertıard. Mayıs 1964"te yaptığı bır açıklamada vabancı ışçıler- den kurtulmak ıçın Alman ışçılen da- ha fazla çalışmaya cağmyordu Bu çağn ışveren orgutlennce de destekle- nıyordu 1960'lann ortasında kunılan Neonazi Milliyetçi Demokratik Parti, yabana duşmanı propaganda yapa- rak çeşıtb eyaletlerde %2-10 arasında oy alıp, kımı eyalet parlamentolanna gınneyı başarnuştı Bu, tanhı gözardı eden yaygjn açıklama tarzına göre ıse dazlaklann saldırganhğı ıkı Al- man) a'nın bırleşmesının bır urunu olarak ortaya çıktı Bırleşmeden son- ra, özelbkle otonte boşluğuna duşen Doğu Alman gençlennde neonaa ha- rekete ılgı doğmuştu ve saldınlar da daha çok Doğu Alman>a"dakı sığın- maayurtlannayapıbyordu Sondere- oe yuzeysel olan bu gozlem. Al- manya'da 1980'lerde ıvme kazanıp gıderek buyuyen bır saldırganlığın ar- tık goz kapayamayacak duruma gel- Almanlann kendılennı bunlann tam tersı ozellıklere sahıp bır ulus olarak tanımlamasını olanakh kıbyor Irkçı saldırganlığın gensınde bu ıdeolojı ya- tıyor Sorgulamak yerine saptırma Alman>a da gerek sosyal bıhmcıler gerek pohtıkaalar, kendı bakış açılan- nı da behrleyen bu ıdeolojıyı sorgula- mak yenne olaylann faıllennı aşağı sosyal tabakalardan gelen, çeşıtb aılevı sorunlan olan asosyal tıpler olarak göstenyorlar İşgucuve konut pıyasa- lannda yaşanan sorunlar, yanı ışsızlık, oturacak konut bulmaktakı guçlükler, ırkçı saldınlann gensındekı temel ne- denler olarak sunuluyor Bunun yanı sıra ırkçı sadırganlara ıhşkın çıalen tı- polojı, aşın sağa eğılım duyanlan, modernleşme surecının olumsuz etkı- lenne maruz kalan, aıle, komşuluk, sınıf gıbı geleneksel bağlann çözulme- sıyle bıreyı kendı başına, hedefsız bıra- kan, yazgısına terk eden bır sürecm kurbanlan olarak gostenyor Boylece, korkulan ve hayal kınkbklan onlan aşın sağa gruplarda, milliyetçi ve ırkçı ıdeolojılerde bır dayanak aramaya yo- neltıyor Hayal kınkbğından saldır- ganbk doğuyor Bu açıklama tarzın- da, toplumun acı çeken kesımlen saldınya uğrayan yabanalar, goçmen- ler olmaktan çıkıp adeta Alman genç- lenoluyor Ancak Alman psıkolojı profesoru Brigıtte Rommelspacher'ın dedığı gıbı, hayal kınklığının saldırganbğa donuş- mesının belırb koşullan var (1) Sosval psıkolojıde bunlara teşvık edıa ışaret- ler denıvor Yanı saldırganbğın uv- gun kabul edılebıbr ve hatta ıstenır olduğunu gosteren ışaretlenn bulun- ması gerekb Işte Alrnanya'da yıllar- dan bu yana, gerek ıletışım araçlann- da gerek polıtıkacılann açıklamalann- da Almanya nın bır goç ulkesı olmadı- ğının soylenmesı başvuran sığınmaa sayısındakı artışın ulkeye mabyetırun vurgulanması, Alman toplumunun orada yaşayan AT dışı yabanalardan otüru kulturel yabancılaşma tehlıke- sıyle karşı karşıya bulunduğu ıddıala- n, gençlere gerekb ışaretlen venyor Onlar da bu mesajı aldıklannı eylem- lenyle ortaya koyuyorlar 1991'de yururluğe gıren yenı yaban- alar yasası, uç kuşaktır Almanya'da yaşayan AT dışı goçmenlen hâlâ ya- bana kategonsıne sokarak. oturma ve çalışma ıznı konulannda ıkına sınıf ınsan muamelesı yaparak kurumsal duzeyde aynmabğa maruz bırakırken goçmenlere yonebk saldırganlık açı- smdan elvenşb ortamı haarbyor Bu yasayla Almanya'dakı goçmenlenn %70'ını oluşturan bır kesım ıçınde yaşadıklan toplumda Almanlar ve AT uyesı ulkelenn vatandaşlanyla eşıt haklara sahıp olmadıklan ıçın, top- lumsal konumlan yasal eşıtsızbk tara- fından bebrlendığı ıçın, adeta damga- lanıvor ve çozulmeyen her toplumsaî sorundan sorumlu gunah keçısı habne getınbyor Işsızlığın, konut sıkıntısı- nın sorumhısu onlar oluyor O halde neonaaler bu ıstenmeyen topluluğu canından bezdırmek Almanva'dan çekıp gıtmesını sağlamak ıçın gereğını yenne getın>orlar Yanı mesajı doğru anladıklanru gostenyorlar Anayasa- da mayıs ayında yapılan son değışık- lıkle sığınma hakkının anayasal gu- vence altında olmaktan çıkanlması bu değışıklığı sağlamak ıçın yıllardır Alman kamuoyunda surdurulen tar- tışmalar. sığınmaalann bu ülkede ıs- tenmedığını çok açık gostenyor Neo- nazi gençler mesajı doğru anladıklan- nı, mevcutlan kaçırmak ıçın kaldıklan sığınmaa yurtlanru kundaklayarak gostenyorlar Kısacası neonazi saldır- ganlığın ırkçıbğı teşvık eden bu sıyasal atmosfer ıçınde, bu atmosfen >aratan pobtıkaalann sorumluluklanyla bır- hkte gorûlmesı gerekıyor Sonuç Oysa ırkçı saldırganbğı asosyal tıp- lenn bıreysel eylemlen şekbnde psıko- lojık motıflerle açıklamak, toplumda mevcut ırkçı kunım ve yapılanmalan, yanı ırkçıbğın pobtık boyutunu goz ardı etmeyı olanakb kıbyor İkınası, saldırganlan bebrh bır toplumsaî ta- baka>a sınırlayarak toplumun obur kesımlennı temıze çıkanyor ve bura- larda mevcut ırkçıbğın, neonazi orgut- lere venlen manevı ya da maddı deste- ğın sorgulanmasını onluyor Kuşku- suz, e>lemlen yapanlar neonazi genç Alman erkeklen. ama arkasında genış ve sessız bır toplumsaî destek olmadı- ğmı kım soyleyebıbr1 (I) Bngme RommeKpdcher Rechısextreme als Oplcr der Rısıkoge^llschaft ZAG 1 Nov'9I PENCERE ARADABIR Prof. Dr. ERGtN ARIOĞLU ITÜMO- den Muhendıslığı Bolumu Zirvedeki Japonya'da Taşkömür Madenciliği Tum ekonomık gostergelerın doruklarında yer alan Japonya, gerek enerjı sektorunde gerekse demır-çelık sektorunde kullanılan hammaddeler bakımından tama- men dışarıya bağımlı durumdadır Daha değışık bır an- latımla Japon ekonomısının tumunu şekıllendıren enerjı ve demır-çelık sektorlerınıngırdı maddelerı (ham petrol, buhar komuru koklaşabılır komur) dışalım yoluyla sağ- lanmaktadır Aşağıda venlen sayılar değerlendırıldığın- de bu durum çok daha 1yı algılanabıhnecektır (8u yazı çerçevesınde 'taşkomur konusu" ele alındığından bu- rada anılan ulkeye ılışkın taşkomur dışalımları ve ure- tımlerı verılmıştır) 1990 yılı ıtıbarıyla toplam taşkömuru uretımı 6 53 mıl- yon ton olup bu uretımın %68 ını elektnk santrallannda kullanılan 'buhar komuru ' oluşturmuştur Aynı yıl ıçın gerçekleştırılen dışalım taşkomurunun boyutu ıse 100 mılyon ton olmuştur Bu buyukluk "komur turu" ıtıbarıy- la incelendığınde yaklaşık %70'ı "koklaşabılır komur", %30'u "buhar komuru"dur Dunyanın en buyuk taşko- mur dışalım yapan ulkesı durumunda bulunan Japonya, ılgınçtır kı 1 61 mılyon ton kok dışsatımı yapmıştır 2000 yılı ıçın projekte edılen sayısal gostergelere ba- kıldığında, ozellıkle ulkemız açısından olağanustü du- şundurucu bır tablo ortaya çıkmaktadır Sözu edılen yılda ongörülen taşkomur uretımı 8 0 mılyon ton, dışalım taşkomüru ıse yaklaşık 122 mılyon ton duzeyındedır Bu buyuklüktekı dışalımın 1991 yılı CIF ortalama fıyatları cinsınden parasal karşılığı kabaca 7 mılyar dolar duze- yındedır Sayısal olarak daha lyı algılanması bakımın- dan bu hesaplanan değer ulkemızın 1989 yılı ıtıbarıyla gerçekleştırdığı dışsatım toplam gelırının %58'ıdır 1989 yılı ıtıbarıyla rapor edılen taşkomur rezervının 835 mılyon ton olduğu goz onunde tutulur ve buyukluğun %50sının "uretılebılır rezerv' şeklınde değerlendırıle- bıleceğı kabul edılırse, "rezerv kullanım oranı" (uretım/ üretılebılır rezerv) %1 9 (2000 yılı) olarak hesaplanmak- tadır Zonguldak komur havzası ıçın aynı oran -tuvenan komur bazında- %1 5 (1988) olmuştur Ne yazık kı ulke- mızde taşkomur uretım polıtıkası olmadığından 2000 yılı ıçın ongörulen bır oranı burada vermek olanağına sahıp değılız Dunyanın en guçlu ve stabıl ekonomık gostergelerıne sahıp Japonya, 2000 yılı ıçın dışalımına kıyasla olağa- nustü küçuk taşkomur uretımını (8 mılyon ton) çok zor doğal çalışma koşullan (derınlık ortalama 800 m, metan puskurtmesi olaylan açısından çok nsklı, dentzalt çalış- maları nedenıyle su gelırıne açık çalışma koşullarında) altında ongorulmuştur Çok acıdır kı ulkemızde ıse cıddı bır taşkomur uretım polıtıkasının olmaması, bunun do- ğal boşluğundan buyuk olçude beslenen ve cesaret bu- lan kımı çevrelerce kamuoyuna sunulan "ocaklan kapa- talım" goruşlerı egemendır Acaba, aynı çevrelerce ıstendığı zaman açılış konuşmalarında, açıkoturumlar- da ısrarla orneklenen 'Japonya"orneğı, 500 mılyon ton ürettlebılır rezerve sahıp 'Zonguldak Komur Havzası' ıçın de aynı coşku ve ıçtenlıkle ıfade edıiebılır mı? NURAYveAYHANBAYGIN Kızlan BUSEHAN'ın doğumunu akraba vedostlarına mujdeler Istanbul, 8 8 1993 ÖYSSONUÇLARI Tam ve Doğru Liste GAZETECİLER CEMİYETİ yayını SINAV SONUÇ r,\ZF;ırsiNi)P 11 AĞIJSIOS'IA 111M BAYİLEKDE • OSYM Sonuçlan sadece SINAV SONUÇ" Gazetesınde açtklanaeak, lıate baska hıçbır gazetede yeralmayacak TARTIŞMA Hukuk yargılama yasası C umhunyet ın 70 yılındajdsa koyucu, sorunlan çozebılecekve hukuk sıstemıne Cdnlıbkvehız kazandırabılecek >enı duzenlemelen \apmak zorunda ve vetkınlığındedır "Hukuk de>leti" ilkesi. ıçı boş birslogan değıldir Hukuk devletinde \ asa ko\ucu, okunup anlaşılabılecek yasaları yurttaşlanna sunmak zorundadır. L ymalan ıstenilen yasavı anlay abilmek, yurttaşların hakkıdır. 1927 tanh ve 1086 sayılı hukuk usulu muhakemelen kanunu (HUMK). oncelikle, "diK" nedeniyle değıştınlınek zorundadır. Yargı, ağır işlemekte ve adalet gecikmektedir. Çünku sistem. ^yargıç merkezli'Mir. İş yûkü altında ezilen v argıç, uyuşmazlığın "ola\" bölumünün labirentierinde kaybolmaktadır. Kanıtlann toplanması ve olayın ırdelenmesı. yargra yormakta ve zaman kaybına neden olmaktadır Hukuk da> alarında adaletin gecikmesı nederJerini, u hükum"den önce ve sonra olmak üzere, iki bölümde incelemek, sonınu ırdelemek bakımından zorunludur. Hemen bebrtebm kı Yargrtay'ın ışlevı ıle yerel mahkeme hukumlennı "inceleme yetkisi''nın kapsam ve sınırlan da "hükünTden sonrakı "kesin yargısal adaletin" geakmesı nedenlenndendır ve bır başka >azımızın konusudur Tebligat işlemleri nedeniyle "taraf tejkılı" mumkun olmadığı ıçın duruşmanın ertelenmesı de da\ anın başındakı "tipık" bır gecikme nedenidir v e bu \ azım ızın konusu dışındddır Hukuk mahkemelerindekı sulh v e aslıye farkına son v enlmelı, "göre>">onunden mahkemcler "hukuk" ve "ticaret" olarak aynlmabdır Her da>a mutlaka harca tabii olmaİKİır. "L cuz adalet" ilkesi sonuçta, "geaken ve pahalı adalet"e neden olmaktadır. Harçlar. hakkını ara\ an ve adalet talep eden ıçın "ca> dırıcı" değil, fakat "duşundurtucü" olmalıdır. Davaların çok uzun surmesi, oncelikle Hl MK'nın, davanın açüması (ikamesi) hakkındakı hukümlenndenve uygulantşından kaynaklanmaktadır. ı md 178-186) Bunedenlc mevcut yasanın sistematiğinden hareketle, değişiklik önerılenmkın. (bu > azımıza konu olan) ilk bolümu, "ikinci bab"lailgiydır.(md 178-426) Soruşturma. v argılama ve hükünı, açılan bır davanın zonınlu aşamalarıdır. Soruşturmanın çok uzun surmesi. "olay / hukuk" aynmının. dava dilekçesinde gereğı gıbi (çoğunlukla da hıç) y apılmamasıy la başlamaktadır. L yuşmazlık yargıca, adeta bir "korduğum" olarak sunulmaktadır. Soruşturmay ı uzatan sonraki nedenler de. olay a ilişkin kanıtların dava açılırken sunulmamasılmd 179 3 2^6-374) tanık,(md 245-274) bilirkışi (md 275-286) vekeşif (md 36^-366)gibikamt v asıtalarından ise, v anların iradesi dışındaki nedenleıie. zamanında yararlanılamamasıdır. Senet (md 287-^6)hakkındaki hukümlcr de. (resmı va da ozel) "v azılı belge" esasına gore saücleştırılmelı. kıymetli evrak hukuku (ITK. Çek \ asası, İİK.) ile uyum sağlanmalıdır. Y argısal adaletı gerçek kılmak volundayeminın(md 337-362) vararlı olmadığı kanısındayız Buna daır hukumler ıptal edılmelıdır Başvunı; haran yatınlarak, dav a dılekçesı ve eklennın "esas defter"e kaydı ıle yapılmabdır (Krş HUMK md 178) Uvuşmazlık "olaj ve hukuk" bolumlen halınde açık bır şekılde ıfade edılmelıdır Kanıtlar ve kanıt vasıtaları; başv uru anında ve lıste halınde venlmebdır Vargıç,bu aşamada. davacı kanıt ve vasıtaları hakkında do^va uzennde, gerekçe gostererek, kabul y a da ret yonünde, derhal, kararvermelidir. (HUMK md 218 MKmd 1 son 4) Karar gereğınce kabul edılen kanıtlar ve kanıt vasıtalanna ılışkın ışlemlere hemen başlanılmalıdır Ilk tebbgatın dav abya ulaşamamış olması bırengel sayılmamabdır Davacının kanıt vasıtalannaaıt belgelenn de eklenmesıyle. davalıya ıkıncı tebligat yapılmalıdır Davab.varsaılk ııırdzlanyld def ılennı, yoksa yanıünı. kanıt ve kanı^. vasıtalannı. bu ıkına tebbgattan sonra bıldırmebdır Yargıç öncebkle, davabnın ılk ıtırazlan ve def ıler hakkında yapılacak"ön duruşma"da karar vermelı ve koşullan v arsa davayı bu aşamada reddetmehdır Aksı halde davabnın kanıt ve kanıt vasıtalan hakkında derhal ışlem yapılmalıdır Taraf kanıtlannın ve kanıt vasıtalanna ılışkın raporlann toplanmasından sonra davacı yalnızca. davalı kanıtlan hakkında ve davab da hem "esas" hakkında ve hem de davacı kanıtlan hakkında yazılı beyanda bulunmahdır Bo> lece oluşan dava dosyası ıle uyuşmazbğın "olay" kısmı, taraflann ıddıa ve savunmalan doğnıltusunda ve toplanan tum kanıtlann ışığı altında v argıca sunulmuş olacaktır Yargıç artık, "'olay"ı bılmektedır Duruşma ıçın gun tav ın ederek •'saptanan olay" hakkında, yanlann hukuksal ıddıa ve savunmalannı, tartışmalannı dınleyebıbr ve o duruşmada hukmunu vererek. davayı sonuçlandırabılır Hukuk y argılama yasası, yargısal gerçeğe tez zamanda ulaşmay ı mumkun kılmalı, adaletin yolunu aydınlatarak ktsaltmalıdır. Av. Hulusi Metin İstanbul Macaristan'da azınlıklar ve haklanunumuzde bır ulkenın gehşmesınde onemlı bır etken, ulkede toplumun huzurıçındeyaşamasıdır Bu ekonomık gehşme ıçın temel ortamdır Bu ıse sorunlar geçıştınlerek ınsanlar sındınlerek yanıltıa bır huzurla değıl, sorunlara köktena çozunüer getıren cesur adımlarla gerçekleşebılır Turkı> e'nın en onemlı sorunlanndan bın. tek kultürlü ulusal devlet yapısından kaynaklanan azınlıklar ve onlann baskı alünda tutubnalandır Bu baskı ortamı sorunu ezılene kaydırmakla kalmadı, sorunu daha da buyüterek şıddetın kaynağı habne geldı Şugunlerde yenıden soruna toplumsaî çözumler aranırken Almanya'da > ayımlanan Berliner Zeitimg'da çıkan bır haber dıkkatımı çektı (22 Temmuz93) Bu haben sızlerle pay laşmak veazınbklarve haklan konusunda yenıden duşunmek ıstedım Bu habere gore Macaristan'da çıkanlan yenı bır yasa Macanstan'da en az 100 vıldır yaşayan halk topluluklanna kendı dıbnı, dınını ve kulturunu yaşatma hakkını venyor Boylece bu azınlıklar okullarda kendı anadıllennde oğretım y apabılecekler, geleneklennı v e kulturlennı ıstedıklen gıbı vaşamageçırecekler Bunun y anında Belediye Meclisi'nde temsılalerden yüzde 30 u bır azınbktan oluşursa ozerk yoneüm bınmı kurma hakkına sahıp olacaklar Buhaklar yalnızca yasalarla temellendınlmemış, bunun yanında devlet, 1994 butçesınden 20 mıl> on markı azınbklan desteklemek ve haklannı korumak ıçın ayıracak Amaçlanıse 'Kambur'ohne ımparatorluk yıkınülan uzenne genç cumhunyetı- mızın, bınbır çıle ve özvenyle oturtarak, 'toplu ığne'yı bıle ıthal eden ulkemızde, 70 yılda endustnleşme adına ne varsa onun önculuğunu yapmış olan KİTler, son yıllarda bır başbelası, bır kambur olarak nıtelenıyor Tıpkı,bırzamanlar çalışıp-dıdınıp varsıllaşmış fakat, yaşlanmış, bır turlu olmeyen babanm, ölumunu ozlemle bekleyen 'hayırsız evlatlan' gıbıyız Şevket Sureyy a, Tek Adam'da anlatır Atatürk. Nazılb Basma Fabnkası'nın açılışını yapmaktadır Torendebır şaltere dokunduğunda fabnka buyük bır uğultuyla çabşmaya geçmıştır Havayıduzenbbır makıne gurûltusü sarmıştır Ata, o anda son derece mutlu veduyguludur Yanında bulunanlara kısık bır sesle 'ışte muzık bu, çocuk' der Gozlennde belb bebrsız yaş v ardır Yıllardır satalım, atalım Hıstenk çığlıklan sonunda > ok edılme aşamasına^etınlen KİT'ler.ıştebuKITlerdır Içınde teknolojımızın, beyın gucumüzun, emeğımızın. her şeyımızın, hatta Ata'nın azınbklann etnık ozdeşbklennı (ıdentat) sağlamlaştırmak, kulturel otonomılennı ve ortak haklannı korumak Çunkü artık baskıyla, sılahla. sorunlan gormemezîıkten gelerek patlama>a bırakılmasıyla azınbk sorunu çozulmuy or Tam tersıne azınbklan koruyarak, çoğunluğun hoşgorusu desteklenerek toplumsaî banş ıçın onemlı adımlaratıbyor Macaristan Dışişleri Bakanı Jeszensky bo> le bır > asanın çıkmasını şoyleaçıkbvor "Kendi azınlıklanmıza ülkede ortak bir vatan duy gusunu pekıştirmek ve geleceklen ıçin kurumsal garantiler borçlu olduğumuz için böyle bir yasak çıkardık" dıyor Macanstan'da. Romanlann vanında250bın Alman, 1 lObın Slov ak, 80 bın Hırvat, 25 bın Romen v aşı> or Bu > asa bıze KurtJerin ve Türkiye'dekı dığer azınbklann haklan konusunda kımı gozvaşlannın bıle bulunduğu KIT'ler Bıbnçlı polıtıkalarîa yıllardır eb kolu bağlanarak polıtıkaalann arpabğı habne geünhp. kaynaklan ve kan damarlan kurutularak hantallaştınlmış KİTler Kutsal, tanhsel gorevler yuklenmış bu dev kuruluşlan bugun saygısızca ve vefasızca aşağılayarak, haraç-mezat elden çıkarma yenne, statulennı değıştınp, çabşanlannı ve halkı ortak ederek, yonetımlennde çabşanlann ağırbğı sağlanarak rehabıbtasy ona gıtmek daha akıla v e olumlu bır yaklaşım olmaz mı 9 Kısa bır sure devlet ıpuçlan venyor Sorunu ortaya çıkaran. katî bır ulusal devlet pohükası Bupolıükaüetek kultur. tek dıl ve tek dın ıdeolojısı gunumuzde ortak ulke duygusunu v ermeye yetmıyor Çok kultürluluk. ozgürluk v e hoşgoru ortamında dev letın her etnık gruba vereceğı yasal guvencey le. gunumuzun çağdaş yaşama v e y onetme bıçımını Turkıye de oturtarak toplumsaî huzur sağlanabılır Bunun ıçın kendıne guv enen guçlu bırdevletın, ulusal devletten aynlması kaçınılmaz gorunuyor V ukandakı duşunceler, Macanstan'da konan yasa ve benzen pobük etkınbkler elbette Turkıye'de de bılınıyor v e tartışılıy or Ancak bunun ıçın gerekîı kamuoyunun oluşturulması da gerekıyor İsmail Hakkı Ünsal Berlin-toplumbilimci subvansıyonunun surdurülerek, bu yontemle soz konusu tanhsel kuruluşlann serbest pıyasa ve rekabet koşullanna kavuşabıleceğıne ve bırkaç yıl ıçınde kendılennı toparlayarak sanayıımıze de, ekonomımıze de olumlu katkılar sağlayacağına ınanıvoruz Boylece ışsızbğın kol gezdığı ülkemıan başına bır de 500 bın ışsız (yanı 3 mılyon aç) seçkın emek gucünun katıbnasıyla doğacak sosyal > aranın getırecegı sakıncalar azalulabılecektır MümtazÖzlük/ Ankara Çagımran Tanrısı?.. Enflasyon yoksulun belını buker zengını daha zengın eder Batı da enflasyon tek rakamlı ama bu da yetmez, Amerıka da ya da Batı Avrupa'da bu sayı yuzde 5 ın us- tuneçıkmaz Helebırçıksın kıyametkopar Metropoller- de enflasyon tek rakamlı Ucuncu dunyada çıft rakamlıi Bır nedenı olmalı değıl mı? Dunya olçegınde somuru- nun bır carkı da boyle donuyor Pekı enflasyonun hıç mı yararı yok? Olmazolur mu? Latın Amerıka dakı enflasyon para babalarında resım sevgısı yarattı Dunyaca unlu ressamların yapıtları, yal- nız zamana değıl enflasyona da dırenıyor, taşınmaz mal ya da altın gıbı resme de para yatıran zengın, hem sanatseverlıgın fıyakasını yapıyor hem de çıkarını koru- yor Turkıye de sermaye kesımı son on yılda, buyuzden resım sanatına merak saldı Ne olursa olsun, olumlu bır gelışme amac para olsa da sonuç ressama yarıyor. -Pekı Turkıye de bır tablo nekadar? - Ressamına bakar -100 mılyon? - Dogaldır -500 mılyon? -Neden olması n? -1 mılyar? V - InsailatV Sanatçıya odenen paranın nıcelıgı hep eksık kalır, he- le Turkıye gıbı rantlar ulkesınde ressama odenenm lafı mı olur' • Ressam Sabri Berkel oldu Özel televızyonları elımden geldığınce ızlemeye ça- lıştım Berkel den onemınce soz açıldığını duymadım Ozel televızyon patronunu guduleyen çıkar durtusudur Çok ızlenen programlar yayınlayacak kı arasına para getıren reklamları serpıştırebılsın değıl mı? Basın Berkel ın olumunu es geçtı Cumhurıyefın tutumu, do- ğaldır kı değışık olacaktı Pekı Berkel olunce resımlerı değerlendı mı? Unlu bır ozdeyıs ne der - En lyı ressam, olu ressamdır Ne acımasız bır ozdeyış* En tyı kızılderılı olu olanıdır ' ya da ' en lyı zencı olu zencıdır cevherlerını yumurtlayan beyaz adam' tum evrene çıkar açısından bakmasını bılıyor ressam olun- ce gerıye bıraktığı yapıtların pıyasada pahalanacağını varsayıyor Çıkar durtusu çağımızda ınsanın benlığını pençesme geçırmış bır canavar Oysa Sabrı Berkel ı lyı tanıyanlar oybırlığıyle dıyorlar kı - Yalnız bır sanatçıydı hıçbır zaman tıcarı amaç gut- medı ' Ressamın kışılığı resımlerıne ve yaşamına yansıyor, ama oldukten sonra tabloları pıyasada bır metadır Kul- ture bılıme ve sanata yeterınce değer verecek kadar uygarlaşmış toplumlarda bıle son sozu pıyasa soylemı- yormu? • 2000 yılına doğru kapıtalızmın metropollerınden «Uçuncu Dunya yaaşılanan ıdeolojı yeryuzunde herşeyı pıyasaya bağlıyor Ekonomık kalkınma mı? Serbest pı- yasa her şeyı cozer Demokrasıyenedıyelım? Serbest pıyasa varsa, demokrası de vardır Uygarlık nasıl yukse- lecek? Elbette serbest pıyasayla 1 Parasal olçut ahla- kın da patronudur Insanlık artık serbest pıyasada belır- lenıyor Pekı, pıyasanın dışında bır değer yok mu? Çağımızın sorunu bu 1 1923 aydınlanma devrımının onemlı sanatçılarından Sabrı Berkel resmın klasık ustalarına buyuk hayranlıkla yaklaşırmış - Klasık resımlerın bır taşını bıle oynatamazsmız oy- natırsanız kompozısyonun tumu yıkılır Uygarlığın paha bıçılmez sanat urunlen muzelerı susluyorlar Onlar ınsanlığın ortak malıdırlar alınamaz- lar satılamazlar pıyasaya çıkarılamazlar, ozel mulk olamazlar açık arttırmaya çıkarılamazlar demek kı pı- yasası olmayan değerler de var ve çok şukur kı var Yoksa pıyasanın tanrı ınsanın da bu tanrının kulu oldu- ğu bır dunyada yaşamak zorunda kalacaktık Her değe- rın paraya ve satışa bağlı olduğu bır dunyada ınsanın ne ışı var? VEFAT Sevgıh meslektaşımız Bılım Adamı Prof. Dr. HASAN BÜYÜKÖNDER yakalandığıamansızhastalıktankurtulamamışve "8 8 1993gunuvefatetmıştır Tum meslektaşlanmıza v e aılesıne başsağlığı dılenz İSTANBLL VETERİNER HEKİMLERİODASI VEFAT Çok değerlı mesaı arkadaşımız sevgıb Prof. Dr. ÜYÜHASAN BÜYÜKÖNDER'İ ka> betmenın bu> uk uzuntusu ıçındey ız Tum sevenlenne ve aılesıne başsağlığı dılenz İ.Ü. VETERtNER FAKÜLTESİ CERRAHİ AN ABİLİM DALI tLAN T.C. FATÎH 2. SÜLH HUKUK HAKİMLİĞl'NDEN 1991 1242 MütevefTa Fende Aksoy ıle ılgılı olarak mahkememıze ınükal eden vasıyetnamenın tenfizı davası sonunda 6 7 1993 tanhınde venlen kararla mütevefla Fende Akso> (Kay- narca) tarafından duzenlenmış bulunan 5 9 1991 tanh ve 47376 yev- mıye nolu vasıyetnameye gore ' Halen, >aşh ve kendı hacetını zor görmekte olan bır kadınım Yalnızım bana yalnızbğunda dört yıldan ben bıbakkın ustun feragatle bakan ve besleyen, görûş gözeten Habt \ ılmaz a bu mesaı ve ustün hızmeü karşılığı olarak İstanbul, Emıno nu. Küçuka>asof>a, Kadırga Lımanı'nda kaın ve tapunun 140 ada, 72 pafta 42 parseünde kayıtlı gay nmenkulumü bda bedel temlık eyle- dım, temhke aıt olan ışlen tapuda bızzat gıdıp münfenden yapmasına da yetkıb kıldım Son arzu Ve ısteklerın bundan ıbaretür" şeklınde beyan ettığınden ve mütevefîanın tanzım etmış olduğu bu vaayetna- rae hakkında vasiyetnamenın ıptab veya hususunda mırascılar tara- fından herhangı bır belge ıbraz edıbnemış bulunduğundan vasıyetna- menın aynen tenfızıne daır temyızı kabıl olmak uzere venlmış bulu- nan sonuç karann Kumkapı Kadırga Lımanı Cad No 126 İstanbul adresınde bulunamavanlar Fadıl Aksoy, Tulay Özguneş (Aksoy), Ahmet Fıkret Aksoy Cevdet Aksoy, Tulın Gülay, Beken Aksoy'a karar tebbğı venne kaım olmak uzere ılanen teblığ olunur 5 8 1993 Basın 8240
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear