22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET2 31TEMMUZ1993 CUMARTESİ KULTÜR ŞIIRATLASI CEVATÇAPAN 'Son birkezbakarkengeridekalanışıklara' RAYMOND CARVER ŞttRLER ÇEVÎREN:CEVATÇAPAN ^aymond Carver daha çok öyküleriyle ün yapmış bir Ameri- kalıyazar. 1938'de Oregon'da Clatskanie'de doğmuş. Gençyaş- ta evlenmiş ve ailesini geçindirmek için hastanelerde, benzin is- lasyontarında, yaymevlerinde hademelik. pompacılık ve düzelı- menlik gibi işler yapmış. Bu dönemde yazarlığı bir ikincı uğraş olaraksürdürmüş. Gene bu dönemde ünlü öykü vazarı John Gardner'ın Chico Eya- let Kokji'ndekiyazarlık kurslarına da devam eden Carver Öykü- terinde ve şiirlerinde sık sık bu yaşantılanndanyararlanmış. Geçim sıkmtısı ve alkolizmle boğuştuğu yülardan sonra 1976'dayayımla- nan Wilî You Please Be Quıet, Please adlı öykü kitabıyla geniş bir okurkitlesine ulaşmış. Ertesi yıl evliliğin boşanmayla sonuçlanmasma ı ol açan alkol bağımlihğından kurtulan Carver 'm Tess Gallagher 'le tanışmasıyla hayatındayenibirdöneınin başladığmı görüyoruz. Bu verim/idöne- minde What We Talk About When We Taİk About Love, Cathed- ral. Fires ve Elephant adlı övkükitaplarıvla H'here IVaier Comes Together With Other Water, Ultramarıne ve A New Paıh lo the \\ aierfall adlı şiir kitaplarını yayımlayan Carver 'ın çeşitli edebiyat ödülleri de var. Türkçeye Zafer Aracagökün çevirdiği ve Adam Yaymları arasmda çıkan Ateşler adlıkitabmda Carver ı en iyi tanı- tan övkülerini, şiirlerıni re deııemelerini bir arada görüvoruz. Bir şiir kitabınm başmdaki, İngiliz şairi George Macbeth 'in ' 'Heming- way'in yazabileceğı şiirler" tanımı, 1988'de başarının ve mutlulu- ğun doruğunda) ken kanserden ölen bu önemliyazarın değerikonu- sunda bir ipucu sayılabilir. enedik Gondolcu bir gü! verdi sana. Bizı bir kanaldan aldı. bir başka kanala götürdü. Süzülerek geçtik Kazanova'nın sarayı önünden, Rossi Sarayı'nın Baglioni. Pisani ve Sangallo ailelerinin saraylan önünden. Yükselen sular. Pis koku. Ne kalmışsa. lağım farelerine kalmış. Karanlık. Çıt yok. ya da nerdeyseyok. Adamın soluk alıp verişini duyuyorum ensemde. Küreğin sulara dalışını. Ve biz süzülüp gidiyoruz sessizce durmadan. Kim suçlayabilir beni birden ölümü düşünürsem? Birpancuraçıldı başlanmran üstünde. Bir ışık belirdi içerden pancur yeniden kapanmadan önce. Bir bu, bir de elindeki gül. Ve tarih. Bonnard'm Çıplakları Kansı. Kırk yıl onun resmini yapmış. Hiç durmadan. Son resmindeki çıplak da ilk resmindeki aynı genç çıplak. Kansı. Onu gençken hatırladığı gibi. Kansı gençken. Yıkanan kansı. Tuvalet masasının başında. aynanın önünde. Soyunmuş. Elleriyle göğüslerini tutarak bahçeye bakarken. Sıcaklık ve renk bağışlayan güneş. Yaşayan her şey orada çiçek açmış. Kansı genç, ürkek ve en çekici haliyle. O ölünce. bir süre daha resim yapmış. Bir iki manzara. Sonra ölmüş. Ve onun yarıına gömülmüş. Genç kansının. Bahçe Bahçede: yıllar öncesinden kalma gülüşmeler. Söğütlere asılı yanan fenerler. Şu dört kelimenin gücü. "Bir kadını sevdim ben." Admın yanına kazı bunu, taşın üstüne. Tann terketmesin seni ve korusun. Ruıdoso'da koşu yoluna çıkan o atlar! Şafakla çayırdan yükselen sis. Taraçadan bakmca, beliren mavi çizgjleri dağlann. Eskıden dokunabildığin şeyler. dokunamayacağın kadar uzak. Ve bazı daha önemsiz şeyler için tam tersi geçerli. Ne istersen ısmarla! Sonra topaUayarak geçen adamı ara. O öder. Duvardaki çatlaktan Kidron vadisindeki ışıklanna bakardım gecekondulann. Ne kadar az uyunur o garip damlann altında. Hayatı çok uzakta. Babamla dama oynuyorum. Sonra tıraş sabununu, firçayla tası ve usturayi alıp arabayla memleket hastanesine gidiyoruz. Babamı seyrediyorum dedemin yüziinü sabunlayıp tıraş ederken. Sakar bir partner ölmekte olan beden. Saçlannda birkaç damla su. Tarlalann koyulaşan sansı. Siyah, mavi nehirler. Yüriiyiişe çıkıyorsan. döneceksındir, değil mi? Ergeç. Eriyip gidiyor mumun alevi. Harika. Leipzig'de. 1812'degerçekleşmişti Goethe'yle Beethoven'ın buluşması. Gecenin geç saatlerine kadar Lord Byron'la Napoleon'dan söz etmişlerdi. Kadın yoldan aynlrruş ve sert toprakta vürümüştü ondan sonra. Eline bir değnek almış ve lozun üstünde oturacaklan ve çocuklannı yetiştirecekleri evi çizmişti. Ordekler için bir havuz. atJar için de bir yer vardı çizdiğinde. Bunlan ancak insanın kalbini durduracak, saçlannı diken diken edecek bir biçimde yazmak gerekirdi. Cervantes bir kolunu kaybetmişti İnebahtı Savaşı'nda. Yıi 1571. Kürekmahkûmlanylayapılan son büyiik deniz savaşıydı bu. Ketchikan'da, Unuk IrmağYnda som balıklannın sırtlan kasabadan geçerken sokak lambalannın ışığmda. Öğrencilerie gençler ilahiler okumuşlar Astapovo'da Tolstoy'un tabutunu taşırken, istasyon şefinin evinin avlusundan alıp >âik trenine yerleştirdiklerinde. İlahiler eşfiğinde yavaş yavaş uzaklaşmış tren. Fora yelken ve her yerde aynı yıldızlar. Ama bahçe hemen penceremin dışında. Benim için kendini üzme, sevgilim, Bıze verilen ipliği dokuyoruz biz. Ve ilkyaz benim içimde. azar Gecesi Çev rerideki eşyayı kullanmayı bil. Pencerenin dışındaki Şu çiseleyen yağmuru, örneğin. Parmaklannm arasındaki bu cıgarayı, Kanepeye uzattığın şu ayaklannı. Rock-and-roll'un uzak tan duyulan sesini. Kafanı taküğım kırmızı Ferrari'yi. Mutfakta sarhoş sarhoş Oraya buraya çarpan kadını... Yaz hepsini, Kullan. Desenter: Sergey Ayzenştayn Bu sabah erkenden kalktım veyatağımdan bakınca. taa uzakta. Boğazın çırpıntılı sulannda ilerleyen bir tekne gördüm. durmadan ilerleyen tek bir ışık. Perugıa'da dağlara çıkıp ölen kansının adını haylcıran arkadaşımı hatırladım. O öldükten çok sonra bile basit yemek masasına kansı için de bir tabak koyan. Ve kansı temiz hava alabilsin diye pencereleri açan. Bütün.bu gösterişi utanç verici bulurdum ben. Öbürarkadaşlan da öyle. Bunu hiç anlayamamıştım. Bu sabaha kadar. afni Yakınlapında Bir Ortodoks Kilisesinde İsa düşünceyedalmış başlanmızın iizerindesen çe\Te>leilgili bilgi verirken. Sesin Hâlâ yankılanıyor o boş odalarda İstekle duraklıyorum dışarda merakla incelerken yıkık duvarlan, Rüzgâr çıkıyor akşamı karşılamak için. Rüzgâr. nerelerde kaldın Rüzgâr,bırakdokunayım sana. Akşam, bütün gün seni bekledik. Akşam, kucakla ve sar bizi. Ve akşam inivor en sonunda. Verüzgârkoşuyorbedenindört bucağına. Ve duvarlar kaybolu>or gözden. Ve Isa düşünceye dalmış başlanmızın üzerinde. 9 Akşama doğru rüzgâr değişiyor. Hâlâ koyda dolaşan tekneler kıyıya yöneli\orlar. Tek kollu bir adam çürihen birgeminin omurgasında ışıltılı bir ağ onanyor. Dişleri} le bir şeyi çekip ısınyor. Bir şev söylemeden geçiyorum yanından. Havanın bu değişkenliğınden şaşkına dönen kalbimin bıkkınlık veren ısran. Durmadan yürmorum. Geriyedönüp baktığımda, ağa düşen bir adamı göriiyorum epeyce uzaktan. BulunmazNimet Tess için Kar \agmaya başladı dün gece geç vakit. Islak kar tanecikleri uçuştu dışarda. kar kapladı damlann pencerelerini. Şaşkın ve mutlu, bir süre seyrettik yağan kan. Hoşnuttuk başka bir yerde değil de. orada olmaktan. Odun sobasını doldurdum. Bomsunu ayarladım. Yatmaya gitlik ve ben hemen kapadım gözlerimi. Ama nedense, uykuya dalmadan önce, Buenos Aires'ten aynldığımız o akşam havaalanının halini hatırladım. Nasıl da sessiz ve ıssız göründüydü bize orası! Hafifkar altında yavaşça gerileyip uçuş pistine yaklaşırken uçağımızın motorundan başka bir şey du\oılmuyordu. Termınal bınasınm pencereleri karanlık. Kimscler yoktu görünürde, bir tek yer görevlisi bile. "Sanki herkes yas içinde"', demiştin sen. Gözlerimi açtım. Nefes alışına bakılırsa, çoktan uvumuş olmalıydın. Kolumla seni örttüm ve Arjantın'den aynlıp bir zamanlar Palo Alto'da oturduğum bir evi düşünmeye başladım. Kar yağmaz Palo Alto'da. Ama Körfez'deki otoyola bakan iki pencereli bir odam vardı orda. Buzdolabı yatağm hemen yanında dururdu. Geceyansı susadığım zaman, buzdolabına uzanmak yeterdi susuzluğumu gidenmek için. Dolabın ışığında soğuk su şışesini görebilirdim. Musluğa yakın portatif bir soba vardı banyoda. Tıraş olurken bir kapta suyun kaynadığmı görürdüm kah\e kavanozunun yanında. Bir sabah giyinmiş. tıraş olmuş. yapacuklanmı sonraya bırakıp kahve içiyordum yatağımda. Derken Santa Cruz'daki Jim Houston'un numarasını çevirip ondan 75 dolar istedim. Parası olmadığını söyledi Jim. Kansı Meksika'ya gitmiş bir haftalığına. Parası yokmuş. Bu ay sıkıntıdaymış biraz. "Peki", dedim. "Anlıyorum." Anlaşılmayacak bir şey yoktu bunda. Biraz konuştuk. sonra telefonu kapadım. Parası yokmuş işte. Kahvemi biü'rdim. tam o sırada uçak da batan güneşe doğru havalaruyordu pistten. Dönüp son bir kez Buenos Aires'in ışıklanna baktım. Sonra da uzun dönüş yolculuğu için gözlerimi kapadım. Bu sabah her yer kar altında. Bundan söz ediyoruz. Sen uyuyamadığını söylüyorsun. Ben de uyuyamadım, diyorum. Korkunç bir gece geçirmişsin. •/Ben de." İkimiz de olağanüstü sevecenız birbirimize, birbirimizın o sarsak ruh halini seziyormuşcasına. Sezmiyoruz oysa. Hiçbir zaman sezemeyiz de. Olsun' Duyduğumuz o sevecenlik bence önemli olan. Bu bulunmaz nimet bu sabah beni duygulandıran ve ayakta tutan. Her sabah olduğu gibi. j ki Oûnya Çiğdemlenn kokusuyla ağırlaşan havada. çiğdemlerin o bayıJtıcı kokusunda limon rengi birgüneşin batışını seyrediyorum. bir denizin maviden zeytin karasına dönüşünü. Şimşeğin Asya'dan sıçrayışını seyrediyorum uyuyan bin gibi, Sevdiğim kıpırdıyor, soluk alıyor ve yeniden dalıyor, yan bu dünyada ama van ötekinde. jjşArarken Her zaman derede avlanmış alabalık isterdim kahvaltıda. Birden. yeni bir yol buluyorum çağlayana giden. Hızlanıyorum. Uyan, diyor kanm. düşgörüyorsun. Ama kalkmaya davrarunca, yana kaykılıyor ev. Kim düş görüyor? Öğlen oldu. diyor kanm. Kapının yanında pınl pınl beni bekliyor yeni ayakkabılanm. Bosnah Sanatçılar Avignon FestivalVnde Kültür Senisi - Çok sayıda Bosnalı ve Hırvat tiyatro adamı Avignon Festivairnekatılmak üzereFransa'yagitti. Festıval kapsamında dün çeşitli gösterilere katılan grup arasında Saraybosna Festivalı Başkanı İbrahim Spahic. ve Saray bosna Ulusal Tıvatrosu Müdürü Darko Lukicde yeralıyor. İki Hır\at yönetmen Branko Brezoec, Borna Baletic Festiv aîe katılan diğer sanatçılar arasında. Aralanndd Guj Bedos, Roland Bertin, Mareel Bo/onnet. Michael Lonsdalc. Nada Strancar erbı oyunculann yer alacağı ve bu akşamlar gerçekTeşîirilecek gösteride. Saraybosna üzerineçcşıllı metınlerokunacak. Bu arada, Saray bosna Festivali Başkanı Spahic, Saray bosna'yı 1994'teAvrupa'nınbaşkentiyapmakiçinyürüttüğü çalışmalanna Avignon'da dev am ediyor. Elyazması eserlerin korunması ANKARAfAA) - Kültür Bakanı Fikri Sağlar. korunması güç elyazması eserlenn Ankara. İstanbul ve Konya'daki koruma donanımına sahıp kütüphanelere taşındığmı, bu eserlenn gereklı koşullan taşıyan binalaryapıldığında alındıklan yerleregen gönderileceğini bildirdi. Sağlar. HEP Diy arbakır milletvekili Sedat Yurttaş'ın olağanüstü hal bölgesindeki elyazması \e orjinal basım kitaplann Konya ıline nakledilmesi ile ilgili yazılı soru önergesine verdiği yanıtta. sözkonusu eserlerin taşınma nedeninin "Korunmalannı sağlamak"tan ibaret olduğunu söyledi. Kültür Bakanı Fikri Sdgîaryazıhcevabındaşöylededi: 'Bütün dünvanın üzerinde durduğu kıi/für hazinelerinin hakkıyia korunması tegelecek kuşaklara aktarılmasının sağlanması. yerlhe vabancı bilim adamlarmrn isrifadelerine sunulması ulusal birgöre>dir. Ancak balk >e vazma eser kütüphanelerinde çerekli koşullar sağlanamadığı için bu değerli eserlerin toz. nem >e kitap kurtları nedeniyle yıprandıkları. hırsızlıklara karşı gü\enliklerinin yeterince sağlanamadığı bir gerçektir. Nitekim son olarak basına da yansıdığı gibi bazı kütüphanelerimizden y a/ma eserlerimiz çalınmıştır *e çalınan eserler arasında Hz Osman Kuranı olarak bilinen Kuran-ı Kerim de buJunmaktadır." HEP Diyarbakır milletvekili Sedat Yurttaş ise Sağlar'ın yazılı cevabı üzerine yaptığı açıklamada, nadir eser niteliği taşı- yan kültür varlıklannın tarihsel mekanlan içerisınde korunması olanaklanrun araştınlması gerektiğiru bildirdi. "ŞeHrter Şehriİstanbııl" KültürSenisi- Le Mondegazetesındede\ameden "Haçlı Seferleri " yazı dizisi kapsamında İstanbuFa tam say fa aynldı. İstanbul'un tarihteoynadığı rolün kapsamlî bir şekilde incelendiği yazıda, haçlı seferleri zamanından günümüzegenel birdeğerlendirmeyapılıyor. Yaada Tstanbul için "Şehırler Şehri" tarumıkullanılıyorve Bey oğlu İstanbul'un en önemli semti olarak kabul ediliyor. Bu arada yazıda. kadın birbaşbakan seçilmesine rağmen yükselen fslami akımlara da dikkat çekiliyor. Modern Türkiye'nin temellerinin Kemalist devrimlerle atıldığının vurgulandığı yazıda, 70 yıl sonra Türkiye'de genel bir değışim yaşandığı belirtiliyor. Jean-Claude Guillebaud Imzalı değerlendirmede. gelişen İslami hareketlenn. İstanbul'un Beyazıt, Fatih gibi semtlerinde daha kolay gözlenebileceğj vurgulanıyor. Yan şöyle devam ediyor: "Kimi İstanbul sokaklannda çarşaflı İcadınlann çoİcluğu farkedılivor. İslami akımlar. kitaplar. \ideo kasetler. diskler ve posterlerle propaganda faaliyetlerinde bulunuyorlar. İslami \e muhafazakarçizgide bir tefevizyon kanahdavar. Ancak İslami hareketlerkanşıkbiryapıda gelişiyor. Genel olarak yasal çerçevedeyeralan İslami hareketler. kimi zaman vakıf gibi kuruluşlann faaliyetlerinde kendini gösteriyor. Siyasi arenadayeralan partilerıse sisteme ayak uydurmuş durumdalar". Yukan- da Le Monde'un konuyla ilgili yayınladığı desen yer alıyor. Selda Bağcan hn Gülhane Konseri Kültür Senisi - Selda Bağcan bugün saat 21,00'de Gülhane Parkı"nda halka açık bir konser verecek. Bağcan, Istanbul'da ilk defa 10 kişilik bir orkestra eşliğjnde söyleyeceği konserde, kendiside bağlama vegitarçalacak. Selda Bağcan ayrıca ilk kez bu konserde L'ğur Mumcu için kendısinin yazdığı •'UğurlarOlsun" adlı deyişi de söyleyecek. Bağcan konsennde •"Özgüriük ve Demokrasiyi ^Çizmek" kaseti ıle "Ziller ve İpler" kasetindeki tüm parçalan seslendirecek. A Itundağ'ın 'Adalary sergisi Kültür Senisi - Ayşe Altundağ'ın ilk kışisel fotoğraf sergisi Büyükada Anadolu Kulübü'nde bugün açılıyor. Gazi Üniversiıesı Rcsim Bölümü mezunu olan Altundağ fotoğraflanna konu olarak "Adalar"ı seçmiş. Ayşe Altundağ'ın sergisi 8 ağustos tarihine dek açık kalacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear