14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ1993 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI w Hisseclaıuızararıkarsılaııamaz'P0LIT1KA VE OTESI MEHMED KEMAL AKTAŞDOSYASI Aktaş aboneleıini neler bekliyor? HÜRRİYET UYMAZ vA. atınmcımn zarannı kimsenin telafiedemeyeceğini betirten Prof.Dr.Ünal Teküıalp, kişilerinşirketyöneticilerine,"Siz bunu bizdengizlediniz" diye tazminat davalan açılabileceğini, herkoşuldaşirkete verikcek cezanınpara cezasıya daborsadan ihraç olacağını söylüyor. -6- arann duyulmasryla, borsaya da bir bomba düşmüştü. Elinde AK- TAŞ hissesi olan binler- vatandaş, "Perişan mahvolduk" dı- yerek, başvurabüeceğı bir merci an- yordu. AKTAŞ Elektrik, 20 milyar li- ralık sermayesinin yiizde 15'ini halka açmıştı ve piyasaya üç milyon hisse sürdüğu söyleniyordu. Üstelik halka açılması, Danıştay karannın hemen ertesine rastlıyordu. Danıştay karan nedeniyle, borsada şirkete ait tahta da kapaülmıştı. Bu gelişmeler ûzerine AKTAŞ yö- netirileri, Kozyatağı'ndaki binalan- nda bir basm toplanüsı düzenliyor, hissedarlanna ve abonelerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığfnın olaya el koyduğunun müjdesini veriyordu. "Bakanuğm açıklamasmı gördünüz" diyen AKTAŞ yöneticileri. TEK ile kaynaklar Bakanlığı'na da 23 haziran- da tebliğ edildiğini şifaben öğrendik" diyerek gidermeyeçahşıyordu. Finansman sıkıntısı çeloneyen şir- ketin neden halka açılma ihtiyacı duy- duğu konusundaki sorulan da, Genel Müdür Yardımcısı Faruk Acuner, "24 Kasun 1989 yıiında sozleşmenin imza- lanması sırasüıda sayın bakana verilmiş bir sözümûz vardı. Onu yerine getirdik. Biz asünda başvunmıuzu 1992 yılında yaptık" diye yanıthyordu. Çiller'e suçlama Ancak bu açıklamalar kuşkulan gi- dermeye yetmiyor. basında sürekli, şirkeün bu gerçeği bildiği, ama kendi- ni kurtarmak adına yatınmcıyı kalkan olarak kullandığı teması işleniyordu. AKTAŞ yöneticileri, Enerji_ ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan İMKB'ye bir yazı gönderildiğini, postada olan, henüz borsaya ulaşmayan bu yaadan sonra borsadaki tahtalanoin açıla- Aktaş Yöoetira Kunılu Üyeieri- Ali Coşkun, Cengiz Artam, Dr. Atila ArtamVaver He- per, Nihat tncekara (soMan sağa): Danıştay karannı sakJamadık. ' şirket arasında imzalanan İşletme De- vir Hakkı Sözleşmesi'nin iptal edildi- ğine dikkat çekerek. "Bizim üç sözleş- memiz var. Danıştay. TEK ile aramı- zdaki sözleşmeyi iptal etmiştir. Oysa, Bakanlar Kunılu kararıyla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı arasında yapılanGörevSözleşmesihâlâyürürlük- tedir. Bu sözleşme ve onun bize terdiği yetki de ancak Bakanlar Kunılu ka- ranyla iptal edilebüir. Onun dışındaki olaylara biz muhatap değüiz" diyordu. 'Gazetelerden öğrendik' Danıştayın iptal karannın hemen ertesinde AKTAŞ'ın halka açılmasını ise tamamen bir raslantıyla açıkhyor, bu yöndeki kuşkulan da, "O tarihte Dantştay karannı bilmemizin ve bunu saklamamcuı imkânı yok. Karan biz gazetelerden öğrendik. Enerji ve Tabii cağını söylüyordu. Ancak Bu yazıya karşın İMKB Yönetim Kunılu top- lanıyor ve AKTAŞ tahtasını açmak bir yana, aldığı bir kararla şirketi ko- tadan çıkanyordu. Bu arada, CHP Istanbul Milletveki- li Algan Hacaloğlu, TBMM'de bir basm toplanüsı düzenliyor, "Danı- ştay'ın iptal karanndan haberi olması- na karşın SPK aracılığıyla AKTAŞ hisselerinin borsada satılmasma ve halkm zarar görmesine neden olduğu için" Başbakan Tansu Çiller'i suçlu- yordu. Hacaloğlu, TBMM Baş- kanlığı'na verdiği üç sonı önergesinde, saüş bedeli 50 milyan bulan hisselerin borsada satışına SPK tarafından han- gi gerekçeyle izin verildiğinin açıklan- masını istiyor; SPK, TEK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı ile şirket hakkında soruşturma açıhp acılma- yacağını soruyordu. Hissedarlar ise borsayı suçluyor, şirket kadar bor- sanın da suçlu olduğunu savunuyor- lardı. SPK da kandırddı Yöneltilen bu suçlamalar karşısında Sermaye Piyasası Kunılu (SPK) bir açıklama yapmak zorunda kaldı. SPK Başkan Vekili Rıfkı Danışman'ın açı- klamalan, şirketin. kanun gereğince SPK'ya vermesi gereken bilgileri eksik verdiğini ortaya koydu. Çünkü Danı- şman, haklannda açılan davalara iliş- kin bilgi istenen şirketin, 17 Mayıs 1993 tarihinde SPK'ya bu bilgiyi iletti- ğini, ancak listede Danıştay'ın iptal karanna yol açan davanın bulun- madığını açıklıyordu. AKTAŞ'ın hisse senetlerinin halka arzı amacıyla kurul kaydına alınması için 31 Aralık 1992 tarihinde başvur- duğunu, şirketin kurula başvurusu- nun incelenmesi aşamasında, gazete- lerde çıkan haberleri de dikkate ala- rak, Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanhğı, TEK ve aracı kurum olan Körfez- bank'tan bilgi talep edildi- ğini belirten Danışman şöyle devam ediyordu: "Ancak gelen cevabi yazılarda, ortaklığın uyuş- mazlıklanna ilişkin her- hangi bir bilgi kurulumuza iletilmemiştir. Aynca ku- nıhunuzca şirketten, hak- lannda açılan davalara ilişkin bilgi de talep edilmiş olup, kurulumuza Uetilen davalara ilişkin 17 Mayıs 1993 tarihli listede Danış- tay'ın iptal karanna neden olan dava yer ahnamak- tadır." Alınan bu bilgi ve bel- geler ışığında, şirketle ilgili incelemenin sonuç- landınldığını kaydeden Danışman, halka arze- dilecek hisse senetlerinin 20 Mayıs 1993 tarihinde kurul kaydı- na alındığım ekliyordu. Danışman'ın verdiği bilgiye göre, kayda alma belgesi ekindeki izahna- mede yer alan bilgilerin gerçeğe uygun olduğu ve herhangi bir eksiklik içer- mediği, AKTAŞ, aracı kurum Köriez- bank ve bağımsız denetimfirmasıyet- kililerince onaylanmışü. Danıştay'ın 29 Nisan 1993 tarihinde aldığı iptal karannın 23 haziranda ta- raflara tebliğ edildiğini de belirten Danışman. SPK'ya bu tarihe kadar herhangi bir bilgi gelmediğini, kuru- lun bu karardan basın yoluyla haber- dar olduğunu anlatıyordu. Gizledikleri anlaşılıyor İ.Ü. Hukuk Fakültesi Ticaret Hu- TAŞ'ın borsaya girerken, sözleşoıeleri- nin iptaliyle sonuçlanan Danıştay ka- rannı bibnedikJeri" yolundaki kuşku- lar konusunda, "Açıkça gizlemişlerdir. Sakladıklan anlaşılıyor. Ben davayı, dosyayı bibniyorum, ama gazetelerden okuduğuma göre ve söylendiğine göre bu davanın varlığını gizlemişjerdir. Danıştay karan yokmuş gibi hareket ediyorlar, oysa bunu bikürmeleri lazmdL Bildirmediğine göre şirket kasıthdar" diyor. "AKTAŞ'ın tahtası kapatddı, tabii ki vatandaşlan bu zarara uğrattı, ama bu tahtanın kapatılmaması mevzubahis oiamazdı" diyen Tekinalp. bu şartlar altmda tahtanın acılmayacağını söylü- yor. "Yaünmcı. elİerindeki hisse senet- lerini borsa dışında nasıl satar, değer- lendirirse değerlendirir. o kendisinin bi- leceği iş" diye de ekliyor. Yatınmcının zarannı kimsenin tela- fi edemeyeceğini belirten Tekinalp, bu konuda kendisinin yol göstermek zo- runda olmadığına dikkat çekiyor. Is- ranrruz üzerine ise, kişilerin şirket yö- neticilcrine. "Siz bunu bizden gizledi- ıriz" diye tazminat davalan açılabile- ceğini, her koşulda şirkete verilecek ce- zanın para cezası ya da borsadan ihraç olacağını söylüyor. Davanın nerede açılacagı konusu- na, başvurulan hukukçunun karar ve- receğini belirten Tekinalp, ancak dava kazanılsa bile AKTAŞ'ın bu kadar ki- şiye verecek parasinın olup olma- masının da önemine dikkat çekiyor. "Şirketin vereceği para yoksa ne yapı- lacak?" diyen Tekinalp, tahtanın yeni- den açılabilmesi için mevcut durumun değişmesi gerektiğini belirtiyor. İMKB: İptal edelen sözleşmayıyayımlatjınşük Konuyla ilgili bilgisine başvurduğu- muz İMKB Genel Başkan Yardıması Anl Seren de, yatınmcının, mevcut ya- sal durumun değişmesini beklemekten başka bir yolunun olmadığını söylü- yor. AKTAŞ yöneticilerinin sözünü ettiğj Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanhğı yazısmın kendilerine ulaştığını, ancak bu yaaya dayanarak tahtanın yeniden açılmasınm sözkonusu ol- madığını beh'rten Seren,"Buna istina- den alırn satım yapmak isteyenler tabii ki alır satariar. Onlara liayır, abm yapmaym' diyecek dunonumuz yok" diyor. Tahtanın, sözleşrneyi iptal eden Danıştay karannın değişmesi halinde açılacağını belirten Seren, bu arada şirketin ÎMKB'ye başvurusu sırasında iptal edilen sözleşmeyi yayımladı- klannı açıklayarak olaya şöyle yeni bir boyut ekliyor: "Biz, başvunı esnasında. halka açı- lma sırasüıda yayunlanan tüm bilgileri yayımlattırdık, ayn- ca ona ilaveten TEKIe AKTAŞ arasında yapılaa, Dantştay'uı iptal et- tiği o sözleşmeyi de yayımlattık. Sözleş- mede neyin ne oldu- ğu, olmadığı gayet beÛiydi zaten. Ora- da, sozleşmenin iptal edilebileceği de yazı- yordu. TEK tarafı- ndan iptal edflmedi de, Danıştay tarafı- ndan iptal edildi. Bu- nu da yatmınc] o za- man gördü." Prof. Dr. Ünal Tekinalp: Şirket kasıtiı. cenazeyi TEK Dr. ise AK- İMKB Yönetim Kurulubelirsizlik ortamını kaldırdı Kararhissedculann Diziyi hazırladıgımız günlerde uz- maniar ve Borsa yöneticileri bu açı- klamalan yapmışlardı. Ancak Borsa yönetimi, iki gün önce aldığı bir ka- rarla, AKTAŞ tahtasının 27 Tem- muz 1993 tarihinden itibaren yeni- den açılmasına izin verdi. Karar, ko- nuyla ilgili Enerji Bakanüğı'ndan beİdenen yanıtın gelmesi üzerine alındı. Bakanhktan Borsa'ya gelen yazıda işletme devir hakkı sözleşme- sınin iptal edümesine Bakanhk ile AKTAŞ arasında imzalanmış olan görev sözleşmesini etkilemediği be- Ertilerek şöyle denildi: 'Mahkeme karannın uygulanması halinde tesisk- rin kuUanım hakkı TEK'e geçecektir. Mahkeme karan yasal sûreler içinde yargı yolu ile diğer yönlerden değer- letMİiriİecek ve alınacak kararlar doğ- rultusunda işlem yapüacaktır. Değer- lendirme sonuçlanıncaya kadar AK- TAŞ Elektrik A.Ş. Bölge'de hizmet vermeyi sürdûrecekdr." Daha önce Borsa'ya gönderilen Bakanlık yazısından pek farklı olma- yan bu açfklama üzerine Borsa yöne- tim kunılu, AKTAŞ Elektrik ile iliş- kisinde belirsizlik ortamını ortadan kaldırdı. Borsa'daki bu yangının kısmen de olsa sürdüğü görülüyor. Tahtanın açılmasından ve şirketin yeniden Borsa Kotu'na alınmasından sonra elinde AKTAŞ hisseleri bulunan va- tandaşlar ne yapacak? Şirkete güve- nenler hisse ahnayı sürdürürken, bu konuda umudu ohnayan ve Danı- ştay karan bekJeyenler ise büyük olasıhkla hisselerini bir an önce elle- rinden çıkarmaya çalışacaklar. öyle ya da böyle sonuçta karan, AKTAŞ hisselerine sahip vatandaşlar vere- cek. Ceıııalettiıı Hoca9 ıunkişiliğive psikolojisi KARASES'e yanıt Gazetemizdeyayunlanan OralÇalışlar'ın "Hayali Devletin Hayali Emiri: Cemalettin Kaplan " dizisine, İslamcı kesimin yayın organlarından Yeni Zemin Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Metiner bir cevap yolladı. Cemalettin Kaplan 'ın görüşlerinieleştiren bu değerlendirmeyi yayımhyoruz. "Hayali Devletin Hayali Emiri Ce- malertin Kaplan" başlıklı söyleşi dizi- sinde belirtilen görüşler. zaten daha önceden de bildiğimiz görüşlerdi. Cemalettin Kaplan'ın söylediklerinde yeni hiçbir şey yoktu. Yeni açılımlar ve yeni ufuklar beklemediğim için doğru- susükût-u hayale uğramadun. Cemalettin Hocanın 'benmerkezci yaklaşımı" her cümlesinde kendisini açıga vuruyor. Bakınız Sıvas olaylan- na ilişkin soruya verdiği cevapta bile şöyle diyebiliyor: "...Şayet o inanan in- sanlar burada hoşa gitmeyen bir hare- ket yapmtşiarsa buraın vebdli kime ait. Söyİeyeyün, devkte aittir. Kemalist devlete aittir. Niye öğretmedi.. niye be- oûn yazdığnn yazıian onlara ûlaştı- rmadı..." Bu sözlerde, "ber derdin ilacı bende" psikolojisini açıkça yakalamak mümkündür. Sanki Türkiye'de veya başka yerlerde Hocaefendi'den başka bu veya benzeri konularda önemli şey söyleyen hiç kimse yokmuş da bir tek Hocaefendi'de her derde deva olacak sözler var! Kuran'a karşı çıkmakla eşdeğer Asıl beni ürküten ve rahatsız eden bu "benmerkezci yaklaşım"ın şu söz- lerle ifade edilmiş olmasıdın "...Cema- iertin Hoca kafadan katiyen bir şey ko- auşmaz. Ne söylemişse kitapta yeri fardır. İsJamda yeri vardır. Onun için Cemalettin Hoca'nın sırtını kimse yere getiremez..." Cemalettin Hocanın sırtını yere getirecek bir babayiğit çıkar mı çıkmaz mı orasmı bilmem ama, Hoca'nın bu yaklaşımı gerçekten zararhdır. Hocaefendi peşinen kendi- sine karşı çıkanlan Kuran'a karşı çı- kmakla suçlayabilir. Çünkü her söyle- diğinin Kuran'da yeri olduğunu belir- tiyor. Nitekim bu suçlamayı getirmek- ten de kaçınmıyor. Bu yaklaşımın do- ğal bir sonucu olarak, başka anlayışlar ve yöntemler dogrultusunda îslamiye- te hizmet eden kişi ve kuruluşlann tü- münü "dıştalamakta" hiçbir mahzur görmüyor. Hatta işi daha da ileriye götürerek onlan "möşrik"veya "kâfir" ilan etmekten kaçınmıyor. Hoca sanki yirminci yüzyılda ortaya çıkmış ve Islam dinini anlayış ve yöntem nokta- sında doğru bir biçimde kavTamış yegâne insan gibi kendisini sunuyor. Yine bildiğini okuyacak Oysa Hocaefendi'nin şöyle bir yak- laşım içinde olması gerektiğine inanı- yorum: "Ben Kuran'dan böyle aıtlıyo- rum. Başkalaruıın bu konudaki anla- ytşını ise doğnı bulmuyorum." Kaplan Hoca tam tersini yapıyor: "Benim söy- lediklerim Allah'm bizatihi murad ettiği şeylerdir; ya btına uyarsınız, ya da çizgj dışına çıkartılırsınız." Burada Cema- lettin Hoca'nın şu eleştırivi getireceği- ni biliyorum. "Söylediklerimiz Kuran'- la çelişiyorsa birileri kalkıp bunu eleş- tirsin, biz de böylelikle yanlışunızı gör- muş olalun." Şimdi birileri kalkıp Cemalettin Ho- ca'yı eleştirebilir. Nitekim şurada- burada Hoca'nın ismini /ikretmcdcn söylediklcnnı elcştirenlcr dc var. Baş- ka anlayış ve yöntemler dogrultusun- da hareket etmenin daha bir yararlı ve gerekli olduğunu savunan Müslüman önderler veya gruplar var. ' Varsayalım birileri kalkıp Hoca'nın ismini zikrederek -ki öyle istiyor anla- dığım kadanyla- eleştirilerde bulunsa, bu eleştiriler kendisi için ne anlam ifa- de edecektir ki? Bence hiçbir anlam ifade etmeyecektir. Çünkü Hoca, gene bildiğini okuyacak, bu eleştirileri geti- ren Müslümanlan da, "Onlar Kuran'- m ruhunu ka\Tamamış, onlar Kuran'ı kendi keyiflerine göre yorumlayan in- sanlardır" vb. sözler eşliğinde eleştir- meye devam edecektir. Nitekim Kaplan Hoca'nın kendisi- ne eleştiri getiren insanlara yönelttiği eleştiri mantığı budur. Bir tek örnek vereyim: Yusuf Kerimoğlu'nun son derece iyi niyetle ve ilmi bir üslupla kaleme aldığı tenkitlerine veya uyanlanna Ümmet-i Muhammed dergisinde Kaplan Ho- ca'nın oğlunun verdiği cevabın mantığı tümden olumsuzdur. Adeta "Sen kim oluyorsun, sen ne anlarsın, benim babam senden üsfündör!" yak- laşımıyla kaleme alınan karşıt yazılar yazılmıştır. Kendi adıma ben. Hoca'- n.n. "Benim Kuran'dan anladığım bu- dur" demesini beklerdim. Müslümanlar zarar gördü "Cemalettin Hoca kendi kafasından konuşmaz, ne söylerse Kuran'da vardır" demesini beklemezdim. Bu, ki- şiyi layûhti (masum) konumuna otur- tan zararlı bir yaklaşımdır. Tarih bo- yunca Müslümanlar ve İslami hare- îcetler bu yaklaşımdan zarar görmüş- lerdir, bugün de gÖrmektedirler. Şah- sen İslami hareketin önündeki en bü- yük engelın bu zararlı yaklaşım ol- duğuna inandığımı belirtmek istiyo- rum. SaJdırgan bir iislup Cemalettin Hoca'nın üslubu ise son derece saldırgan... Hakaret üslubunu, Kuran-ı Kerim'in "Onlar sözûn en gü- zeiini söylerler" ilkesine ters buluyo- rum. Hoca sadece "kafîr" veya "müş- rik" olarak gördüklerine karşı değil, Müslüman kardeşlerine karşı da son derece hiddetli ve hakaretamiz bir üs- lupla saldında bulunuyor. Kendi teb- liğlerine kulak vermeyen ve bunlan başkalanna iletmeyenleri, makamlan- na ve sıfatlanna bakmaksızın suçlu- yor: "Bu yazdıklanniEi; cemaatlerine söylemeyen hocalar, müridlerine du- yurmayan şeyhler, aynı zamanda birer dinsiz şeytan ve birer mel'undurlar!" Buna niçin mi gerek duyuyor? Yukan da izah etmeye çalıştığım "benmerkez- ci" yaklaşım kaçınılmaz olarak onu böyle bir yola itiyor. Sanki Hoca'nın söylediklerini şimdiye kadar hiç kimse söylememişde. Bu söyledikleri her derde deva şey- lermiş de bunu başkalanna iletmeyen- leri bir "mehdi edasıyla" suçlamaktan kaçınmıyor. Bu "Mehdiyet psikoloji- si^nin ne sahibine ne de başkalanna yarar getireceği kanaatini taşıdığımı bir kez daha vurgulamakta yarar gö- rüyprum. Ümmet-i Muhammed dergisinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e hitaben yayımlanan mektupta da hem üslup, hem de muhtava açısından yu- kanda sıraladığım tüm olumsuzluklar kendini açığa vuruyor. Çarpıcı bir tutum Demirerden, çıkıp T\ 7> de halka bir konuşma yapmasını ve bu konuşması- nda şimdiye kadar yaptıklanndan do- layı pişmanhk duyduğunu ve tek kur- tuluşun Cemalettin Hoca'ya biattan geçtiğini açıklamasını istiyor. "Anado- lulu Müslümanlar olarak AFİD'in (Anadolu Federe İsJam Devleti) baş- kanı olan El-Emir ve Naib'ul Halife Cemalettin Hocaoğlu'na biadannızı geciktinneden yapınız. Bugünden itiba- ren ben de tevbe-i nasuh yaparak bi- atımı yapıyorum. Büyük âlim, fazıl, üs- tad Cemalettin Hocaoğlu'nu AFİD'in başkenti olan İstanbuTa davet ediyo- nım.." Bu mektup. Cemalettin Hoca'- nın kendini nasıl gördüğünü veya baş- kalannın kendisini nasıl görmelerini istediğıni ortaya koyan çarpıcı bir bel- gedır. İnancı rencide etmek... Cemalettin Hoca kendi söyledikle- riyle apaçık çelişen görüşler serdedi- yor. Şeytan Ayetleri'nin yayımıyla il- gili soruya verdiği cevapta şöyle diyor: "...Biz Müslüman olarak, Müslüman- lann inancım rencide eden cereyaniara nza gösteremeyiz." Fakat Cemalettin Hoca bu ilkeyi tek yanlı olarak alıyor. Yani bir başkasmın kendi ınananı rencide etmesini istemiyor, ama kendi- si başkalannın kutsalma çok ağır ha- karetler ve küfürler savuruyor. Bu bir çelişkidir ve aynı zamanda İslam'ın tebliğ yöntemine de aykın birdav ranış biçimidir. Çünkü tebliğde ilke bellidir. "Siz onlann kutsalma sövmeyiniz ki onlar da sizin kutsaluııza sövmesinler!" Cemalettin Hoca'nın eleştiri üslubunu bu açıdan asla tasvıp etmek mümkün değildir. SÜRECEK Postadan Getenlep... Postadan, "Turkish Weekly"diyeküçükboybirgazete çıktı; Avustralya'dan geliyordu. iki yıldır çıkıyormuş, üs- tünde yazıyor. Elimdeki, 98. sayısı. Gazeteyi açtm, şöyle kanştırmaya başladım. Belli, Türkler için yayımlanan bir gazete... Bundan bir süre önce M. Ekmekçi Avustralya'ya git- mişti, onu mu anlatıyordu? Demek bu da bizim kısmeti- mize geziden düşen bir parçaydı. Gazeteyi karıştırırken sanat sayfası gözüme ilişti. Sayfayı şair Nihat Ziyalan yönetiyordu. Onun yıllar öncesi Avustralya'ya göç ettiği- ni biliyordum. Gözüme ilkin, yazdığı "Saraybosna" adlı Türkçe, İngilizceşiiri ilişti, şiir şöyle: "konuşmayı sökememişl çocuk çığlıkl hangi dildel ağiar kurşunal anakucağı belirsiz mezarl babalar ka- yıptal duymayı sökememiş/ kulacıklarl hangi dilde çın- layanl kurşundal zaman şaşkınl toprak acele/ omuzo- muza kardeşçef aynı çukuraf yirmisil otuzul örtülür çığlıklarla/ sesleri/ hangi dilde" Şiir aslı küçük harflerle yazıimış, olduğu gibi veriyo- rum. Sayfaları karıştrırken gene gördüm ki, Sanat Sayfası'- nda benim de şiir üstüne yazıimış "Şiirden kemlik get- mez"diye bir yazımı.AdaletAğaoğlu nun bir öyküsûnü, Turhan Selçuk'un "Abdülcanbaz'\n\, Reşat Nurl Günte- kin'in Çalıkuşu"ndan bir parçayı almışlar. Nihat Ziyalan ı aktör olduğu yıllardan tanıyorum. Oda Cihangir'de otururdu, ben de... Fethl Nad ile aynı apart- mandaydılar. Bazı günler toplanır kâğıt oynardık. Ada- nalıydı. Bütün Adanalılargibiöndegörünenlerdendi. Bir süre Ankara Sanat'ta oynadı. Dergilerde şiirleri sıkça görünürdü, kendi görünmez oldu. Sonra duyduk ki Avustralya'ya yerleşmiş. Edebiyata, sanata gönül verdi- ği için, bunu bir daha geri alamıyor. Dergilerde, gazete- lerde yazıyor. Üç şiir kitabı var. Uzaktan uzağa da olsa selamlar... Gurbette yaşayan şairlerimizden biri de özkan Mert - tir. Yıllar var ki Stockholm Radyosu'nda çalışır. Dünyayı dolaşmayı çok sever. Gün olur, aklına estiğinde birçok kentlerden ya kart atar ya mektup yazar. Kendi keyfini sürerken, bize kâğıt üstünde tanıtımı düşer. Postadan bir kart da özfcan'dan çıktı; Ispanya'dan yazıyordu, şöy- le: "Bugün Fiqueras'takiSalvadorDali'nin müzesini gez- dim. Büyüleyici güzellikteydi her şey. Ispanya demek 'Miro' demek, 'Dali'demek, 'Gaudi' demek, 'Donkişot' demek. Sanatçıların ve yazarların ölümsüzlüğünü bir kez daha yaşadım." Barcelona'dan atılmıştı. Mektuplar, kartlar, yazılar bana, Beyoğlu'na her çıkıs- ta yakasından kırmızı bir karanfil eksfk etmeyen Ümlt Deniz'i anımsattı. Gazetesi adına sık sık dış gezilere çı- kardı. Bu türlü yazıların kralı Hikmet Feridun Es'ti. Son- ra ötekiler gelirdi. Ümit Deniz pek sevdiğim gazeteciler- den biriydi. Senli benliydik. Ümit sıkıştı mı hemen Murat Davman lı polisiye bir roman yazar, Abdi IpekçJ'ye ka- kalardı. Yılda böyle bir iki kontenjanı vardı. Onu geceleri Beyoğlu'nda arayanlar Corc'un Kulisi'- nde bulurlardı. Neşesiyle oturanlan kırıp geçirirdi. AS- PAVA diye bir duası vardı. Her kadeh kaldırdıkça bu duayı dudağından eksik etmezdi. Bu ASPAVA, "Allah sağlık, para versin" demekti. Ümit söyler, bardakiler bir ağızdan haykırırlardı. "Herkes için ASPAVA!.." Efkârlandığında, bütün ölümsüzlüğü arayanlar gibi, "Ne sağcıyım, ne solcuyum, beni ölünce kimseler an- maz" derdi. Yanılmış. Babıâli'nin kendine özgü emek- tarlarından biriydi... Her zaman anılacaktır. BULMACA 1 2SOLDANSAĞA: 1/ İlhan Berk'in bir şiir ki- tabı. 2/ Asya'da bir ül- ke... Duyu organlannın dıştan algıladığı bir nes- nenin bilince yansıyan benzeri. 3/ Gülünç bir bi- çimde giyinip süşlenen kadın... Bir çeşit İngüiz birası. 4/ Ürün daha tar- ladayken yetiştiği zaman teslim edilmek üzere, ön- ceden pey verilerek yapı- lan satış. 5/ Bir tür hafif « ve kaba ayakkabı... Ey- lemleri olumsuz yapmakta kulla- nılan ek. 6/ Şarkı. türkü... Uygun bulan, benimseyen. 7/ Doku teli... Bir ay adı. 8/ Kaba, bıçimsiz... Bir cetvel türü. 9/ Dağ sırtlannda geçit veren çukur yer... Halk edebiya- tında redife verilen ad. YLTL4RIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halit Ziya Uşaklıgil'in anılannı içeren yapıü. 2/ Otlak... Eski dilde taht. 3/ Sayılan göstermek için kullanılan işaretlerden her biri... Güzel kokulu beyaz çiçekJer açan bir ağaççık. 4/ Optik aygıtla- nnda objeküften aldığı ışınlan göze veren mercek dizgesi. 5/ İdare lambası. 6/ Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapım eki... Muayene için hekime ödenen ücret. 7/ Çıkar yol, çare... Sahip. 8/ Evren... Tanntanımaz. 9/ Tırnak boyası... HayvanJa- nn ısırmaması için burunlanna takılan demir halka. KAŞTA YAZ+ KIŞ ŞİRİN BİR EVİNİZ VAR ANIMOTEL Yazın billur deniz < sonbaharda doğada yürüyüş kışın Toroslar'da avcılık ve ilkbaharda emsalsiz medeniyetler İŞTELİK^A * Tüm odalar balkonlu, du«lu, WC'li * 24 saat ııcak su " PANORANİtK MANZARALI CİCİ BİR TF.RAS 2 KİŞİ ODA + KAHVALTI |AqK BÜFE): 250.000, TL. 2 KİŞİ ODA + K.ALTI + AKŞAM YEMEĞİ: 400.000^ TL. TÜM CUMHURİYET OKURLARINA S 1 0 İNDİlriM Rezervosyon: 9 (322) 61791 Kış için tstanbut 338 85 07 Adres: Recep Bilgin Cad, No: 12/B KAŞ Ansiklopedileriniz, romanlannız yerinizden alınır. 5540804
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear