22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 TEMMUZ1993 PAZARTESJ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI H Çöpçatanlar boşanıyormu? • Ekonomi Servisi - Dünya çapında, özellikle özelleşürme ve şirket evlilikJeri alarunda danışmanlık yapan Wasserstein Perella şirketinin kurucu ortaklanndan Joseph Perella, 1988 yılında Bruce Wasserstein ıle kurduklan ortaklıktan aynlabileceğini belirtti. Türk hükümetinede özeDeştirme konusunda danışmanlık yapmak için başvuran şirket; gerçekleştirdiği iş hacmine göre uluslarası danışmanlık ve yaünm şirkeüeri arasında yirminciliğe düşmûş durumda. New York'a yeni • Ekonomi Servisi - A BD Merkez Bankası New York Şubesi'ne, bankalar ve ABD ekonomisi hakkındaki olumlu göriişleri ile tanınan, Chicagolu bankacı. VV'iUiaın McDoDOughgetıriIdi. New Yorkşubesi.ABD'de Merkez Bankası"nıngünlük kur politıkalannın uygulandığı merkez ve NVilliam McDonough görevi gereği, Merkez Bankası'nın haftaiıkpolitikabelirleme . toplantılanna başkanük edecek. Microsoft'un derdi makro • Ekonomi Servisi - ABD Federa] Ticaret Komisyonu. Microsoft'un haksız rekabet koşullan yaraüp yaratmadığı konusunda kararsız kalınca, gözler, Clinton hükümetinin geknesiyle tröst da valanna karşı daha sert bir tutum takınması beklenen Adalet Bakanlıejna çevrildk Geçenlerde Türkiye'ye de . yatınm yapan yaahm şirketi Microsoft, geliştirdiği Windo ws programının, rakiplerinin bilgisayar sistemlerinde doğru çahşmadığı yolunda yanlış şüpheler uyandırmak ve rakiplerini saf dışı edici lisans yöntemleri uygulamakla suçlanıyor. Almanlar rest çekti • Ekooomi Servisi - Ahnanya ile ABD'nin arasandaki ilişkiler, iki ülkenin arasındaki hava trafıği yüzûndenlimonileşti. • Almanya,ABDile aralannda çok önceden imzalanan hava trafıği paktının. Alman havayollan şirketlerinin aleyhine işlediğini iddia ediyor. Alman Ulaştırma Bakanı Mattfaias \Vissman, Alman havayollanna ABD havaalanlanna daha fazla giris hakkı verilmezse, Almanya'nın paktı iptal edebileceği konusunda bir uyan yapü. TOBB, PTT ve TCDD'nin özelleştirilmesine 'özel tekel' tehlikesine dikkat çekerek karşı çıktı Çiller'e özeHeştJrme uyarısı• Tansu Çiller'in D YP Genel Başkanlığı'na seçilmesi için büyük destek veren TOBB'nin özeUeştirme raporunda yeni bir sistematik yaklaşım önerisi getirildi. TOBB Başkanı Yalım Erez, raporun önsözünde yaptığı değerlendirmede özelleştirmenin rekabetçi bir piyasa ekonomisi için ilk ve temel şart olduğunu savundu Ekonomi Servisi- TOBB tarafindan hazırlaülan '•özelleştirme" raporunda PTTnin özelleştirilrnesine karşı çıkıldı. PTT ile birlikte TCDD'nin de özelleşti- rilmesinin haıalı olacağı.vurgulanan ra- porda, "TCDD'nin özeUeştirilınesi ha- linde, ancak özel bir tekel varat ılmıs olur. Özel tekel ise ekonomik etkinlik açısmdan devlet tekelinden toplum için daha zararlıdır. Benzer durum PTT için de söz konusudtır. PTT özelleştiriJdiğinde diz- ginlenmesi zor bir teke) olacaktır. Bu ne- denle TCDD ve PTTnin me>cut ülke ko- şullan çerçevesinde bu aşamada özeUeş- tirilınesi düşûnülmemelidjr " denildi. AÜ Siyasal BilgıJer Fakültesi İşleüne Bölümü Öğretim Üyesi ve TOBB Baş- kanlık Darujmanı Prof. Dr. Halfl Sa- naslan ile ODTÜ Iktisadi ve İdari Bilim- ler Fakültesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Cengjz Erol tarafindan haarlanan "Türkiye'de Krnerin özel- ieştirilmesi sonınu ve sistematik bir yaklaşım önerisi" başlıklı TOBB rapo- runda bugüne kadar yapılan özelleştir- me uygulamalan incelendi. Raporun ''Sistematik Bir YakJaşınT başlıklı bölümündeki öneriler bölü- münde özelleştirilecek işletmelerde şu ana kadar belirlenen önceliklerde ba- şanlı olunamadığı vurgulanarak "ger- çekçi bir özeUeştirme üstesi ve öocelik programı saptanmalıdır" denildi. PTT ve TCDDnin özelleştirilmesin- de ısrarlı olmanın diğer kamu işletmele- rinin özelleşürilmesini engelleyeceği öne TOBB'un özelleştirmede "sistematik yaklaşım" önerisi sürülen raporda. bu işletmeler ile ilgili oiarak şöyie denildi: "Bu kurumların özelleştirilmesinde ısrara karşılık sormak gerekir. Turban, Yemsan, THY. Petkim gibi kunıluşlar dururken özelleştirmenin amacr olan re- kabetin yerleşmesine katkısı olmayacağı bilinen TCDD ve PTT niçin özeüeştiril- sin? Beiki cevap hazırdır: Diğerleri satılamıyor. PTTnin müşterisi hazır. Cevap bu ohırsa. özeUeştirme amaçtan sapmakta ve kendisi bir amaç oiarak düşünühıyor, yani bûtçeye gelir sağla- mak ilk hedef oluyor demektir. Bu dü- şünce, geçici bir bütçe rahatlığı sağla- maktan öteye bir anlam ifade etmeye- cektir. Ancak bu kurumların iyileştirü- mesi ve etkinleşririlmesi her zaman yo- ğunlaşan bir konu obnalıdır. Örneğin, PTTden telefon isierinin aynlması gibi merkezi yönetim yapılarmın faaliyet alanlarma göre aynlmasu politik müda- halelerin azaltüması. yetkin personelin btihdam edilmesi. vb." Aynı bölümde, TMO'nun özelleştiril- mesinin de toplumsal sorunlara yol aça- cağı vurgulandı. TMO'nun ülke tanm pohtikalannın uygulamaya konulmasın- da temel ara olduğu belirtilerek. "Bu nedenle özelleştirilmesi mevcut koşullar- da düşünülemez" denildi. TMOya benzer bir yapının Şeker Fabrikalan'nda da bulunduğu belirtile- rek. "Şeker Fabrikaları pekçok çiftci ile bağlantısı olan bir kuruluştur ve özelleşti- rilmesi, çözeceği problemlerden daha çok TOUTtKA VE STRATE/1 GEUŞT1RME OZELLEŞTÎRME POUTİKASIM CANLAND1RMAK YENİ BİR YASAL DÜZENLEME ÇERÇEVESI HAZIRLAMAK YENİ BİR OZELLEŞTİRME tDARESl KURMAK HER f ^LETME İÇİN AYRI BİR ÖZELLEŞTtRMK TAKTlCI GELlŞTtRMEK OZEU.EŞTIRİLECEK tŞLETMELERl YEN1DEN BEURLEMEK ^ ÖZELLEŞTİRİLECEK KITLERI TEMEL IŞLETMELERE AYIRMAK . w HERJŞLETME KENM OZELLEŞTÎRMESINDE GOREV ALACAK J- ÇOKLU OZELLEŞTİRME YÖNTEMLERİ LTGULANACAK > SATIŞ (F1YATLAMA) STRATEJtSI PİYASA KOŞULLARINA GÖRE BELJRLENECEK KARARLt BtR l'YGl'LAMA problem yaratacaktır. Ancak bu sektörü rekabete açmakta büyük yarar vardır. Böyle olunca, bu kummun özelleştirilıne- sini zamana bırakmaktan başka bir yol da yoktur" denildi. f ürkiye'nin tutarh bir özelleştirme politikasının olmadığı. vurgulanılan ra- porda, bu nedenler şöyle sıralanıyor ve şunlar öneriliyor: - Ekonomide sınırlı kaynaklann rasyo- nel kullanımı amacı ile başlatılan özel- leştirme, bugün kapalı oiarak yalnızca kamu açıklannı azaltma amacı ile yürü- tülmeye calışılmaktadır. Böyle olunca özeUeştirme temel hedefini yitirmekte- dir. KITleri özelleştirmek bir amaç de- ğil, rekabetçi bir piyasa ekonomisi geliş- tirmek için araç olmahdır. -Özelleştirme faaliyetlerinin yürütül- mesinde yetkili organlar konusu bir sü- reklilik ve tutarlılık göstermemektedir. Başanlı bir özelleştirme için sağlam te- mellere oturtulmuş yasal bir düzenleme zorunluluğu arzetmektedir. 3291 Sayılı Kanun yürürlükten kaldınlmalı, ilgili diğer yasa ve kanun hükmünde karar- namelerde dcğişiklik yaparak yeni bir özelleştirme yasası hazırlanmahdır. - Özelleştirme faaliyetlerinden so- rumlu yetkili kurumve organlar yeni- den beKrlenmelidir. ÖzeUeştirme politi- kası ve programının çerçevesini belir- lemeden sorumlu bir '•Özelleştirme Yüksek Kurulu" oluşturulmalıdır. Bu kurulun karara bağladığı özelleştirme progranunı uygulamak üzere bir '•Özel- leştirme İdaresi Başkanlığı" kurul- malıdır. Bu başkanlığın üst karar or- ganı oiarak da 'ÖzeUeştirme İcra Ko- mitesi" oluşturulmalıdır. -Ekonomik ortam koşullan hazırlan- malıdır. Sermaye Piyasası geliştirilmeli- dir. Şimdiye kadar özeUeştirme bir sis- tem yaklaşımı ile bütünlük içinde düşü- nülmemiş ve gerekli finansal kurum ve kunıluşlar oluşturulamamıştır. - KİTleri tek elden uygun olmay'an bir pazarlama stratejisi ile satışa sun- maktan vazgeçilmelidir. Her K.İT ve bağlı işletmeler tek tek ele alınmalı ve her birisi için ayn ayn satış taktikleri, iş- letmelerin yönetim kadrolan ile birlikte geliştirilmelidir. İşletme yönetim kadro- lan pazarlama taktikJerinin belirlenme- si süreci içinde mutlaka yer almalı, yet- kili ye sorumlu kılınmalıdır. •. - Özelleştirme faaliyetleri açıklık içinde yerine getirilmeli ve ilgilenen herkese ge- rekli bilgilere ulaşma olanağı verilmeli. EFIM, yıllık satışlan 32 trilyon TL'yi bulan 120 KİT'in 'anaç tavuğu' Italyaıı usulü 'özelleştiııne'• Zararedendevlet şirketlerini iyileştirmede ltalya, salt 'özelîeştirme' yolunu uygulamıyor. Helikopter üreten Agusta, özelleştirilmek yerine, kârda olan diğer bir devlet kuruluşu ile birleştirilecek. Ekonomi Servisi- ÖzeUeştir- me çabalan ve tarrışmaları, dünyanın hemen her yanmı sarnıtş durumda. Sanayileşmiş ülkelerde de bu tür çaüşmalar ve yarattığı tepkiler sörüyor. ftalya'mn, bünyesinde 120 kamu kuruluşunu banndıran 'devlet holdingi' EFIM de "özelleştirilme" yolunda. Yıllık satışlan 4 trilyon 500 milyar li- rete (31 trilyon 500 milyar TL) varan; 37 bin işçi-memuru istih- dam eden bu dev kuruluş; 1962 yılında, ftalya'mn "görece geri kalmış bölgesi" Mezzogiorno'- nun kalkınmasına destek o(- ması amacıyla kuruunuş. Bünyesinde; alüminyum sa- nayiinden helikopter ürctimine kadar çok çeşitli alanlarda faa- h'yet gösteren şirketler var. Poütikaya bulaşınca Çatası altında faaliyet göste- ren 120 şirketten sadece 33'ü kar eden EFlM'in satütşı, tkin- ci Dünya Savaşfndan sonra 'gönüllü' oiarak gerçekleşen en büyük ve *zor' özeUeştimıe.' Sık sık değişen Italyan hü- kümetlerinin EFIM'in' borçla- nnı ödeme konusunda izlediği hrtarsız politikalan özellikle ya- bancı bankalarla ttalyan Hazi- nesi arasındaki ilişkileri gergin- leştiriyor. Geçen ağustosta, Ha- zine'nin, EFIM'in borçlannın sadece yüzde 80'inin ödeneceği yolundaki açıklaması. dış fî- nans çevTeierinde şok etkisi ya- rattı. Çalkantılı para piyasa- larmda liretin değerini koru- mak için İtalya'ya giiven du- yulması gereken bir dönemde geien bu 'prestif kaybı; Hazi- ne'nin borç tahvillerine. Avnı- pa piyasalannm çok altında bir faiz vereceğini açıklaması üzeri- ne daha da arttı. Tehditler artmca Dış finans çevrelerinden ge- len tehditlerin artması üzerine hükiimet nisan ayında borçla- nn ödenmeye başlanacağını açıkladı. Böylelikle ısınan bağlar, Av- rupa'daki haksız rekabet dava- larına bakmakla yükümlü Av- rupa Topluluğu Komisyonu'- nun araya girmesiyle, bir kez daha düğümlendi. Çünkü 'yaptınm gücü' olan Komisyon, İtalya'mn EFIM'i iyileştirmek amacıyla aktara- cağı kaynağı "haksız rekabet" oiarak niteledi. Alacaklılar, borçlan nasıl geri alacaklarmı düşünedursun; ftal- ya, EFIMi özeUeştirmeye baş- ladı bile... EFIM'deki ÖzeUeştirme Av- rupa'nın en büyük oto cam üreti- cisi SIV ile başladı. Geçen yıl 61 milyar liret (427 milyar TL) zarar eden ve özkay- naklan 300 milyar liret (2.1 tril- yon TL) olan SlV'yi 210 milyar lirete (1.47 trilvon TL) İngîliz Pilkington ve İtaiyan-Anantin ortaklıgı olan Techint saün alı- yor. SlV'nin 250 milyaruk borco- nu da östlenen şirketler; üç yd içinde 100 milyar üretlik (700 milyar TL) yatınm sözü verdi- ler. Helikopter üretiminde 1d- dialr şirketlerden Agusta'nın lyileştirihnesi' için ise farklı bir yöntem uygulanacak. 2.1 trilyon liretlik (14.7 trilyon TL) üreti- miyle İtalya'mn savunma proje- lerinin yüzde 50'sini karşılayan ve salt geçen yıl 858 milyar liret (60 trilyon TL) zarar eden Agus- ta, yine bir devlet holdingi olan IRI'in ana endüstri ve yüksek teknoloji kolu olan Fınmeccani- ca ile birieştirilecek. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGEV YILDIZOĞLU LONDRA Fransız Frangı saldırı altında, Avrupa Para Sistemi yine can çekişiyor <y - y aftalardır Avrupa Para ğ ğ Sistemi içinde temel ğ ğ para oiarak Alman -*• -*- Markı'nın yerini aldığını iddia eden Fransız Frangı geçen iki hafta içinde, tekrar uluslararası para piyasalannın poligonuna düş- tü ve devalüsyona zorlandı. Frank, kaderini yine Bundesbank'ın eline teslim etmek zorunda kaldı. Fran- sa ve Almanya hükümetleri ştı ana kadar frangın değerini korumak için direndiler. Ama bu direncin zaytflamakta olduğu ve frangın bu saldırılara daha uzun zaman da- yanamayacağı anlaşılıyor Bu süre- cin sonunda frangın, Avrupa Para Sistemi'nin (APS) sınırı olan 1DM = 3.43 frangın altına düşmesi ise APS'nin artık ayakta kal- masının imkansız ve anlamsız bir hale gelmiş olduğunu kanıtlamış olacak. APS'nin çöküşünün ise ekonomik olduğu kadar Almanya'- nın uluslararası konumdaki oiası gelişmelerle bağlantılı olan politik bir önemi de var. Franga saldınnın kaynaklan Bugün dünyada sermaye hare- ketierinin serbest olması ve döviz piyasasının hacminin günlük 1 tril- yon doları aşması sadece frangı değil bütün paraları korumasız bıraktı. Artık hiçbir merkez bankası veya bankalar grubu faizlerle oy- namadan, hiçbir parayı, sadece alıp satarak koruyamıyor. Para- ların savunulmasırida faizleranah- tar rol oynuyor. Bu yüzden spekü- latörler bir ekonominin gücüne de- ğil, oradaki hükümetin faiz oran- A larını koruyup koruyamayacağına bakıyorlar. Geçen hafta başlayan ve APS'yi tekrar ölüm döşeğine yatıran saldırı, spekülatörlerin bu tür politik kaygılarından kaynak- landı. Geçen hafta saldırıyı, Fransa'da işsizliğin, 1993 yılında %12.5'le re- kor bir düzeye çıkacağının ve eko- nominin de %1 küçüleceğinin açı- klanması başlattı. Halbuki bu ra- kamlara rağmen Fransız ekonomi- sinin genel durumu, Alman ekono- misinden daha iyi idi. Üstelik Credit Suisse First Boston Bankası'nın bir raporuna göre Fransız Frangı, halen Alman Markı karşısında, ol- ması gere- kenden %5 daha az de- ğerli idi. Yine de speküla- törler frangın DM karşısı- nda değerinin daha da düşeceği beklentisi ile paralarını yatırmaya devam ettiler. Çünkü spekülatör- ler, Fransa'daki durgunluğun ya- rattığı etkileri göz önüne alarak Fransız hükümetinin bu koşullarda faizlerin düzeyini korumaya de- vam edemeyeceği sonucuna varmışlardı. Faiz oranları düşünce Fransız Frangı nın değeri dedüşecekti. Üs- telik Fransız iş çevrelerinde, ingil- tere'nin deneyinden de etkilenerek APS içinde kalmanın Fransa'nın rekabet gücünü olumsuz etkiledi- ğini düşünenlerin sayısı da artıyor- du. Geçen nisan-temmuz döne- minde Fransız hükümetinin faiz oranlannı 9 defa düşürmesi de spekülatörlerde hükümetin güçlü frank' politikasından vazgeçmeye hazırlandığı kanaatini güçlendiren bir başka etkendi. Bu koşullarda Fransız faiz oran- lannın, dolayısıyla frangın DM karşısındaki değerinin sabit kal- masının tek yolu Alman faiz oran- lannın düşmesi idi. Ne var ki bu hafta Alman para arzının (M3) yıllık büyüme hızının, %8.3 ile, Bundes- bank'ın hedefi olan %4.5-6.5 Iman faiz oranlarında hızlı bir düşüş olmadığı takdirde spekülatörlereninde sonunda frangı dizegetireceklerdir. Bundan sonraki gelişmelere Danimarka Kronu ve İsviçre Frangı dadayanamayacaktır. Bu demektir ki frangın devalüasyonu Avrupa Para Sistemi'nin tabutuna çakılan son çivi olacaktır. aralığının çok üstüne çıktığı an- laşıldı. Bu yüzden bankanın 29 temmuz toplantısında Alman faiz oranlarında büyük bir düşüş olasılığı zayıfladı ve frank tekrar saldırı altına girdi. Fransız-Alman ekseni Spekülatörler gözünde frangı zayıflatan bir başka politik gelişme de Avrupa Para Srstemi'ni zar zor ayakta tutan, Alman-Fransız ekse- ninin zayıflamakta olduğunu gös- teren işaretlerin artması. Geçen ay, Fransız maliye ba- kanının Almanya'yı faizleri düşür- meye zorlamayı plandığını. önce- den basına açıklamasına tepki oia- rak bir Fransız-Alman ekonomik zirvesi, toplantıdan bir gün önce, Almanlar tarafindan iptal edildi. AT ile ABD arasında GATT pazarlı- klan sürerken, Almanya ile Ameri- ka Birleşik devletleri arasında, bir ticaret anlaşması imzalandı. Al- manya bu anlaşmanın içeriğini açıklamadı. AT ülkeleri, özellikle Fransa bu tutumu AT'ye ihanet oia- rak değerlendirdiler ve şiddetli tepki gösterdi- ler. Bosna-Her- sek savaşına ılişkin oiarak, Al- manya, ABD ile anlayış birliğine vararak, AT ül- kelerinde ege- men olan anlayı- şa ters düşen bir politike benim- sedi, Müslüman- ların silahlandırılması gerektiğini savundu. Bu göstergelere ek oia- rak, Birleşik Milletler Güvenlik Konseyi'nde sürekli bir iskemle ta- lep etmesi, Somali'ye asker gön- dermesi, Almanya'nın bu araçlarla kendine yeni bir uluslararası yer aradığını gösteriyor. Bu eğilim Fransa'nın, Almanya'nın "Doğu Avrupa üzerindeki gizli planlan" olduguna yönelik kuşkuları ile bir- leşerek Alman-Fransız ekseninin geleceğini iyice karartıyor. Almanya-Fransız ekseninin artık soğuk savaş dönemine ait bir ilişki haline geldiği ve ömrünü tamam- ladığı şeklindeki bir görüş de bu göstergelerin değerlendirilmesine güçlü bir teorik-politik arka plan sağlıyor (Wall Street Journal 23-24 temmuz sf.6). Bu görüşe göre Fransız-Alman ekseni Almanya'- nın güçlenmesini sınırlamak ve Fransa'nın etkisini korumak gibi bir işlevüstlenmişti. Bu ittrfak, "bu- gün APS, Avrupa Birliği vb. mitolo- jileri yaşatmaya devam ederek di- ğer Avrupa ülkelerinin ellerini kol- larını bağhyor." Bu yüzden Avru- pa'nın birliği bugün, artık, Alman- ya'yı geri tutmayı hedefleyen ça- balar üzerinde değil, güçlü Alman- ya gerçeğini kabul eden tutumlar üzerinde sağlanabilir. Bu şekilde algılanan bir politik ortamda spekülatörler, Almanya'- nın frangı koruma isteğinin azaldığını ve frangın direnme şansının gittikçe ortadan kalktığını düşünüyorlar. Bu koşullarda, Al- man faiz oranlarında hızlı bir dü- şüş olmadığı takdirde spekülatör- ler eninde sonunda frangı dize ge- tireceklerdir. Bundan sonraki ge- lişmelere Danimarka Kronu ve İsviçre Frangı da dayanama- yacaktır. Bu demektir ki frangın de- valüasyonu Avrupa Para Sistemi'- nin tabutuna çakılan son çivi ola- caktır. Yukarıdaki paragrafta ak- tarılan ve APS'nin çöküşünün de Almanya'nın Fransa ittifakı gibi safralardan kurtularak liderliğini tek başına dayatma olanağını geti- receğini düşünen perspektif doğru ise APS'nin çökmesi "yeni dünya" düzeni içinde önemli bir dönüm noktası, yeni bir sayfanın açılması anlamına gelebilecek. ANKARAPAZARI YAKUPKEPENEK Vunın Yertiye... Dışa açılma adı altında toplumumuzda egemen kılınan, yabancı hayranlığıdır. Sıradan sayılabilecek işleri bile ya- bancılar üstleniyor. Yabancılara yaranma yarışı, bugünlerde, yepyeni bir ivme kazanıyor. Hükümet, bu ders yılından başlayarak, ÖSYM sınavlarında en başanlı olacak bin öğrenciyi, üni- versite öğrenimi için yurtdışına gönderecektir. İlk bakışta olumlu gibi görünen bu yaklaşım, büyük sakıncalar taşıyor. • • • Bu öğrencilerin tamamına yakını ABD ve ingiltere üni- versitelerinegönderilecektir. Bu ülkelerde üniversite öğre- nimi, kural oiarak paralıdır. Öğrenci başına bugünürt fiyat- larıyla yılda 3T>35 bin dolar bir harcama yapılacaktır> Son yıllarda ABD ve ingiliz ekonomileri durgunluk için- dedır ve bu ülkeler üniversitelerine bütçelerinden yeterli parayı ayıramıyor. Bu durumda hükümetimiz ODTÜ Öğretim Elemanlan Derneği'nin de vurguladığı gibi, "yurtdışındaki üniversite- lere yılda 30-35 miiyon dolar ya da 300-350 milyar TL des- tek "sağlayacaktır. Ülkemizde, fırsat eşitliği ilkesine tümüyle ters bir eğrtim düzeni, daha doğrusu düzensizlıği geçerlidir. OSYM'nin en başanlı bin öğrencisi büyük ölçüde özel kolej ve dersane olanaklarından yararlananlardır. Bu durumda hükümet yüksek gelirli ailelerin çocuklarını paralı yabancı üniversi- telerde okutmayı üstlenmiş oluyor. ilk bine giremeyenlerin ve özellikle de ÖSYM'de ba- şarısız sayılacak bir milyona yakm gencin durumu ne ola- caktır? Üstüne üstlük, hükümet programı bu bursların karştlıksız olacağını belirtiyor. Anlaşılan birzorunlu (mecburi) hizmet ya da geri ödeme söz konusu olmayacaktır. Oysa, orta de- receli meslek okullannda bile yüzbinlerce yoksul burslu öğrenci, en acımasız bir biçimde zorunlu hizmetle yükümlü tutuluyor. Ek oiarak Türkiye üniversiteleri kitap, araç gereç ve labo- ratuvar sıkıntısı çekiyor. En yetenekli mazunlarına yeterli maaş veremedikleri için asistan bulamıyor. özellikle dev- let üniversiteleri yokluk içinde kıvranıyor. * • • Hükümet, bu kararıyla Türk üniversitelerinin doğru- dürüst bir üniversite eğitimi verebilecekleri görüşünü yıkıyor. Kendi üniversitelerini yadsıyor. Bu durumda daha geçen yıl 23 yeni üniversite açmanın nedenleri nelerdi? Üniversitelerimizin toplumun sorunlarına çözüm üretme ve bilimsel araştırma konularında çok yetersiz kaldıkları bi- liniyor. Ancak eğitım-öğretim görevıni yapamadıklan ilk kez bu kararla kayda geçiyor. Üniversite eğitimi de veremi- yorlarsa, görevleri, turistik tesislere hizmetfi yetiştirmek mi olacaktır? Varılan nokta, 12 Eylül paşalarıyla YÖK karanlığının bir meyvesidir. Yüzlerce öğretim üyesini üniversitelerden ko- varsanız, bınlercesini ayrılmak zorunda bırakırsanız ve ka- lanları da ezer ve bin pişman ederseniz, bu sonucu alırsınız. YÖK döneminde çıkanlan bir kararla, yabancı uy- ruklu öğretim üyelerine, yurttaş olanların dört-altı katı maaş verıldiğini bıliyor musunuz? A Hükümet bu gidişi tersıne çevirecek yasal düzenlemeleri başaramadı. Bu başansızlığını üniversite öğrenimini yurtdışına taşıyarak gidermek istiyor. Ancak çok yanılıyor. Hükümet öncelikle, bugüne dek yurtdışına öğrenim için gönderilenlerin durumunu kamuoyuna açıklamalıdır. Bu konuda oldukça eski biraraştıma, liseden sonra gidenlerin yaklaşık yüzde on; üniversiteyi bitirdikten sonra gidenlerin de yaklaşıkyüzde otuzgibi bir bölümünün başanlı biröğre- nimden sonra yurda döndüğünü gösteriyordu. Üstelik geç- mışte burslar "karşılıksız" değildi. Son yılların kişilik aşınamaları ve erdem erozyonu or- tamında yurtdışında öğrenim görenlerin ne oranda geri döndüğü açıklık kazanmafıdır. Parayı ödeyeceklerin, yani toplumun bunu öğrenmesi en doğal hakkıdır. Ek oiarak, gerek üniversite, gerekse üniversite sonrası öğrenim için yurtdışına öğrenci göndermede, ülkenin nite- likli insan gücü gereksinimleri göz önünde tutulmalıdır. Uy- gulamanın toplumsal götürüsü ve getirisi iyi saptanmalı ve kamuoyuna açıklanmalıdır. • • • Bu uygulama ile beynimizi yabancılara üste para vere- rek sunuyoruz. Türkiye'nin beyni alınıyor. Beyin alınınca da kalan kısımlar birbirlerini yiyor. Sanatçılan diri diri yakıyor. Çocuk, kadın aynmı bile yapmadan, yaşatmıyor. Maaşını az bulduğu için yürüyüş yapan memuru başken- tin ortasmda bir başka memur (polis) tekmeliyor. Yabancıya veriyor, yerliye de vuruyoruz. • • • Geçen haftaki yazım üzerine Prof. Dr. Mehmet Altan ar- kadaşım telefon etti ve 12 Eylül 1980 sonrasında yaklaşık beş yıl yurtdışında bulunduğunu, bu nedenle o yıllardaki davranışlarına ilişkin eleştirilerimin haksız olduğunu belirt- ti, düzeltirim. Ayrıca gösterdiği duyarlılık ve açık sözlülük için de teşekkür ederim. InşaatçılarUzanlar'ı hükümete şikayetetti EMELGÜL ÖzeUeştirme kapsammda Uzan Ailesi'ne saulan Gazi- antep Çimento Fabrikası son iki buçuk ayda yüzde 50 ora- nında zam yapınca bölgedeki müteahhitler ve briketçiler işi durdurma noktasına geldi. Gaziantep İnşaat Müteah- hitleri Oemeği Başkanı Necati Kanaucı, Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yar- dımcısı Erdal lnönü, bakanla- nn tamamı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, KOt ve diğer ilgililere gönderdiği raporda, 1 ocakta 455 bin lira olan bir ton çimentonun, yüz- de 53.84'lük artışla 700 bin liraya yükseldiğini belirterek Türkiye'de hiçbir malın fiyatı- nın çimento kadar artmadığı- nı savundu. "özeüeştirmenin hararetle savıınulduğu bugün- lerde hükümet oiarak yeni özelleştirnıelerde kartel ohiştu- rulmasının onlenmesini ve ta piyasada şu anda yok olan ser- best rekabet koşullannm oluş- turuhnası için tedbirlerin acilen almmasmı beklemekteyiz" de- di. MERKEZ BANKASI KURLARI 24TB«WZ itw lABDDolan 1 Alman Markı 1 Avustralya Dolan 1 AvusturyaŞılini 1 Belçıka Frangı 1 Danimarka Kronu IFinMarkkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florini 1 isveç Kronu 1 İsviçre Frangı 100lîa!yanLıretı UaponYeni 1 KanadaDolan 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1 SArabistan Riyali DÖVtZ AU? 11334.29 6597.37 7684.65 937.49 318.92 1695.86 1934.37 1931.05 5866.00 1401.06 7484.83 704.87 106.38 8852.84 1545.55 17015.03 | 3 Q 2 £ 3 9 , «nş 11357.00 6610.59 7700.05 939.37 319.56 1699.26 1938.25 193492 587776 1403.87 7499.83 706.28 106.59 8870.58 1548.65 17049.13 3028.45 ffBtTtF NU* 11.322.96 6590.77 7569.38 936.55 315.73 1678.90 1915.03 1929.12 5860.13 1387.05 7477.35 697.82 104.78 8720.05 1530.09 16998.01 2977.05 unş 11391.07 6630.42 7723.15 942.19 320.51 1704.36 1944.06 1940.72 5895.39 1408.06 7522.33 708.40 106.91 8897.19 1553.30 17100.28 3037.54
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear