25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23TEMMUZ1993CUMA 12 DIZIYAZI Bir özelleştirme ııtancı, Aktaş AKTAŞDOSYASI Aktaş abonelerini neler bekliyor? HÜRRİYET UYMAZ A ktaş yöneticileri ,abonelerin "haksız" olduğunu öne sürüyor, ama iş iddialan yanıtlamaya geldiğinde, Tarife YönetmeliğVni "açıkça" ihlalettikleriuygulamalanna itişkin sorulanmzda teybimizikapattırmaya çahşıyorlardı. Kapattığınuzda da,bütün bu feryatlann nedenini, "özelleştirme karşıtlarının oyunu"olarak açıkhyorlardı. -3- aşbakanlık Yüksek Denet- leme Kurulu'- ın aynı rapo- frunu. "AKTAŞ. vatandaşıdado- landınyor TEK'i de" başhğı altında verdiğimizde ise şir- ketten gazetemıze iki sayfalık bir faks geçiliyordu. Sozko- nusu raporu bir "belge" ola- rak görmedikleriru belirten AKTAŞ yetkılileri, 48 saat içinde kendilerine. bu iddia- lan doğnıiayan başka belge- ler göndermediğimiz takdir- de, hakkımızda yasal yollara başvuracaklannı bıidiriyor- du. Kendilerine bu faks üze- rine hiçbir yanıt vermediği- miz halde, nedense elimize mahkeme celbi de ulaşmıyor- du. Oysa AKTAŞ Genel Mü- dürü llken Berkan ve Müdür Yardıması Ali Öztekin'in ga- zete binamıza gelerek kendi- lerine yönelik bütün iddialan yalanladıtp günlerde, yani aynı tarihlerde. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'- nun nasıl olup da aynı iddia- lara sözkonusu raporda yer verdiğine ve TEK'e bu konuda öneriler- de bulunduğuna akıl sır erdirmek müm- kündeğildi. 'lektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, AKTAŞ'ın, herfatura döneminde bir milyon aboneden haksız kazanç elde etmek için, mevcutyasa ve yönetmelikleribiryıl içerisinde 6 milyon kez çiğnediğini ve trilyonlar vurduğunu öne sürüyordu. Üstetik şirket, bu uygulamalarıyla "özelleştirme "yi savunanlan da utandınyordu. 1993 tarifesi itibariyle 845 li- raya verirken, AKTAŞ'a 619 lira 45 kuruştan veriyor; şir- ket, bu elektriği ticarethane- lere 1099 liradan satarken sa- nayiye 914, şantiyelere 1089 ve meskenlere ise 870 liradan satıyordu. tşin ilginci, elekt- riği AKTAŞ'a göre her za- man daha pahalı alan TEK de aynı fıyattan satıyor ve za- rar etmiyordu. AKTAŞ, 1992 yılında, Anadolu ya- kasında 2 nıilyar 441 milyon 841 bin 445 kilovat saat elektrik satmıştı. Bölgede. hızlı yapılaşmayla konut. iş- yeri ve fabrika sayısının sü- reklı arttığı ve Rumeli ya- kasına göre sanayi elektriğı- nin daha çok tûketildiği gö- zönüne ahnırsa. AKTAŞ'ın şu birim ahş ve satış fıyatlan üzerinden ne kadar kazanç sağiadığı ve TEK'e oranla ne kadar daha fazla kâr eldeetti- ği de görûlecekti. Ama Oda- ya göre AKTAŞ. bu kârla da yeünmiyordu. AKTAŞ, yönetmelikleri yok sayarak vatandaşlara zor günter gecirtmeye başladı. AKTAŞ yetkilikri, usulsüz uygulamalan karşısında »atan- daştan feryatlar yükselirken, 4 gün boyunca etektrikleri kesûen Tozkoparanlılar mumlanyla yürûr ken bfle şirket uygulamalanna toz kondurmadı. feryatlar yükselirken bile şirkete ve uy- gulamalanna toz kondurmadı. Yöneti- dlere göre suçlamalar asılsızdı, aboneler ten kurtarması için Valiliğın kapısına dayanıyordu? Ne yapıyordu AKTAŞ bu dört milyon insana? Şirketle yapılan söz- kasında yer yerinden oynuyordu. Üç yıl önce sözleşmenin suiistimallere açık ol- \ A ] ÖzeUeştirme kime yaradı? EMO'ya göre dört yıldır Iddialar doğru değilse, BDK'nun ra- haksızdı, yanlış yapıldıysa düzeltiliyor- leşmeye imza atan Enerji ve Tabii Kay- porunu neden biri çıkıp da tekzip etmi- yordu? Ankara'nın suskunluğu AKTAŞ, TEK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında olan bite- ne ilişkin bu iddiaJara, Ankara'nın sus- kunluğu nedeniyle bugüne kadar tara du, kaldı ki o yanlışlann da her bıri birer istisnaydı. Gazetemıze gelen yöneticiler sürekli, abonelerin "haksız" olduğunu öne sürüyor, ama iş iddialan yanıtlama- ya geldiğinde. uymakla yükümlü olduk- İan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği'ni "açıkça" ihlal ettiklen uygulamalanna ilişkin sorulanmızda teybimizi kapattır- olarak açıklık getirilemedi. iddialan ve maya çahşıyorlardı. Kapattığunızda da. suçlamalan bu suskunluğa yaslanarak geçiştirmeyi başaran AKTAŞ, görevi devralmasıyla birlikte. bu kez de uyması gereken yönetmelikleri yoksayarak va- tandaşlara zor günler geçirtmeye baş- ladı. Ancak AKTAŞ yetkılileri, usulsüz uygulamalan karşısında vatandaştan bütünbufery atlann nedenini, "özelleştir- meye karşı olanlann oyunu" olarak açı- klamaya çalışıyorlardı. Son üç yıldır tstanbul'un Anadolu yakasında neler oluyordu? Neden abo- neler AKTAŞ'a tepki duyuyor, gösteri- ler yapıyor, hatta kendilerini bu şirket- naklar Bakanı Fahrettin Kurt, imza tö- reninde \ aptığı konuşrnada, bu şirket sa- yesinde, fstanbul'un Anadolu yakası- ndaki elektrik hizmetinin daha kaliteli ve yenilikçı olacağını söylememiş miydi? "Vatandaşımızın ya elektriği kesilir ya faturası zamanında gitmez ya yanlış gi- der ya da parasını öderıek için kuyruk- larda bekler" diye TEK hizmetini eleşti- rirken, AKTAŞ'la bunlann hiçbirisinin yaşanmayacağı müjdesini vermemiş miydi? Bu arada, AKTAŞ'ın "parayı bir araç. hizmeti bir amaç olarak gördüğün- den" emin olduğu için bu sözleşmeyi im- zalamamış mıydı? Eğer böyleyse, neden Anadolu ya- tinmeyerek vatandaşlann üzerinden haksız kazanç sağlamak için bin bır do- lap çevırdi. Oda soruyordu: Vatandaşın bu " özelleştirmeden" çıkan ne oldu? Peki ya AKTAŞın?.. EMO tstanbul Şubesi, AKTAŞ'ın, her fatura döneminde bir milyon aböne- den haksız kazanç elde etmek için, mev- cut yasa ve yönetmelikleri bir yıl içerisin- Oda yetkililerine göre AKTAŞ, zaten de 6 milyon kez çiğnediğini ve trilyonlar elektriği TEK müesseselerine göre çok vurduğunu öne sürüyordu. Ustelik şır- - — -- - - ket, bu uygulamalanyla "özelleştinne"- yi savunanlan da utandınyordu. Vatan- Istanbul Şubesi, o tarihten sonra düzen- lediği her toplantıda, "kâr hırsıyIa çalışan özel şirket AKTAŞ'ın, yönetmelikleri ciğneyerek aboneler üzerinden vurgun- lar vurduğunu" öne sürüyor, yetkiîıler- den buna "dur" demesini istiyordu. Tatlı kâr daha ucuza alıyordu. Kalkmmada önce- likli illere bile tanınmayan bu "düşük fi- yat" nedeniyle AKTAŞzaten kârediyor- daşlarda ise özelleştirmeye karşı tepki ve du. Örneğin TEK, kendi müesseselerine güvensızlik yaranyordu. Nasıl mı? elektngin bir kilovatsaatini Haziran ¥ A R O r . Yurgan böyle v u r u l u r Şehitailelerine 54zarf gönderildi Belgelerin ışığında KOCATEPE Ueniz KuvvetleriPersonelDairesi Başkatu: 'Kıbns Banş Harekâtı sıra- sında, 21 Temmuz 1974günüsaat 16.15'te, (...) doğumlu, (...) oğlu, (...) 'nunşehit olduğunu üzüntü ile betirtir, başsağhğı dilerim. Madaİyalan, kahramanhklanna ilişkin beratlan bilahare gönderilecektir.' F-104'ler "hedef "e 10 bin fitten dalışa geçtiler, "düşman gemilerine" roketleri birbiri arduîa bıraktılar. İlk patlama Kocatepe'nin "kıç"ında oldu, sonra yangın söndurme sistemi havaya uçtu. Saat 15.03'te, Deniz Kuvvetleri Ko- mutaniığı'na İkind Muhrip Filotilla Komodorluğu'ndan şu bıldırim ulaştı: "Gemilerimiz, Yunan uçaklannın ta- ammına manız kaldı..." Hava Kuvvetleri kayıtlanna göre de "taarnız" şöyle oldu: '"21 Temmuz 1974 tarihinde, saat 15. 03'te, Deniz Kuvvetleri Komutanhğı'na İkind Muhrip Filotilla Komodorluğu'- ndan, gemilerimizin Yunan uçaklannın taarruzuna maruz kaldığı bUdirüdi. Bu durum üzerine konu derhal Müş- terek Harekât Merkezi'ne intikal ettiril- di. Taarnız saatinın kendi uçakla- nmızın taarruz saatine uyduğu dikkate alınarak. taarnız eden uçaklanmızın kendi uçaklanmız olması gerektiği neti- cesıne vanldı, derhal bölgedeki radarlar veAdana Müşterek HarekâtMerkezi "ne telefon edilerek taaraızun kesilmesi ve yedek hedef olan Baf limaruna taarnız edilmesi emredildi." Kocatepe batti 26 Temmuz 1974 günü, Milli Savun- ma Bakanlığı ile Kara ve Hava Kuvvet- leri KomutanlıkJan'na, Deniz Kuvvet- leri Komutaru Oramiral Kemal Kaya- can imzası ile şu bildirim gönderildi: "20 temmuz günü icra edilen Kıbns Harekâtı sırasında 19/20 gecesinden iti- baren takip edilen ve Kıbns'a takviye götürdüğü değerlendirilen konvoya Ge- nelkurmay Başkanlığı'nın emirleri uya- nnca, Hava Kuvvetleri ile koordineli ta- arruz tertiplemek maksadıyla, Hava Kuvvetleri ile gerekü koordinasyon yapılarak, önce hava ve onu^akiben de- niz kuvvetleri ile taarruz için mutabaka- ta vanlmıştır. Bölgede bulunan 3 muhribimiz, İkind Muhrip Filotillası Komodonj ile harekâta başlamışlar ve hedefe ilerlerken hafıf suüstü ve hava muharebelerine katılmışlar. bu arada 2 düşman hücum- botu batınlmış, tahrip edilmiş, 2 gemi- mız hafıf, bir gemimiz ağır yara almıştır. Taamıza uğrayan gemilerimiz mevki- lenni. Drephano Burnu 8 mil ve Lara Bumu batısı 8 rrul olarak bıldirmişler, gönderdikleri durum raporlannda her 3 geminin de isabet aldığı. Kocatepe'nin hasannın fazla olduğu, tek makine ile 8 mil sürat yapabiküği, saat 16.20 duru- muna göre bırliğin Arnavut Bumu ku- ze> batısında 8 mil mesafede olduğu bil- dirilmekte, gemi komutanhğı raporuna göre de Kocapetel nin saat 16.15'te terk edıldıği ifade edılmektedir. Şaat 18.20'de, Mareşal Çakmak muh- ribinin Kocatepe muhribine yardım için ilerlediği, ancak tekrar hava taarruzlan- na maruz kalındığı bildirilmiştir. Terk edilen Kocapete muhribinde 21. "Kıbns Banş Harekâtı sırasında, 21 Temmuz 1974 günü saat 16.15'te,(...) doğumlu,(...) oğlu,(...)'nun şehit olduğu- nu üzüntü ile belirtir, başsağlığı dilerim. Madaİyalan, kaKramanlıklanna iliş- kin beratlan bilahare gönderilecektir." Soruşturma açılıyor Türk kamuoyuna ve şehit ailelerine uzunca bir süre "TCG Kocatepe Kıbns Banş Harekâtı sırasında kaybedilmiştir" diye anlatılan olayla ilgili olarak "1 yıl sonra" soruşturma açıldı. 24 Arahk 1975 tarihi ile Gendkurmay Tümg. Tevfik Alpasbn, Genelkurmay Harekât Dairesi Başkanı Tümg. Necip Tonımtay, Raportör Kur. Alb. tsnail Ka- rada\ı ve Kur. Binb. Çetin Saner'den te- şekkül edecektir. 2-Heyet ilk toplanüsını 30 Aralık 1975 günü saat 14.00"te Harp Tarihi Baş- kanlığında yapacak ve bu toplantıda. çahşmalarda takip edilecek usulleri tes- pit ederek komuta katına arz edecektir. 3-Heyet çabşmalannı en kısa zaman- da tamamlayarak raporunu vermiş ola- caktır." Dosya kapatılıyor Çahşmalannı 27 Ocak 1976'da ta- mamlayan heyet, raporunu Genelkur- may Başkanîığı'na iletti. Raporda şöyle denıldi: OLAYM ÛZETt 20 Temmuz 1974 tari- hindeKıbrısHarekâtıcereyanederken Yu- nan Deniz Kuvvetleri'ne mensup 10-11 ge- miden müteşekkü bir konvoyun Rodos ka- nalından çıktığı ve Kıbrıs'a seyrettiği ra- porunun alınmasından sonra gemiler yaktnen takip edilmiş ve durum hükümete duyurularak adaya muhtemel ulaşacağı larih olan 21 Temmuz 1974 günü için ta- arruz planlanması emredümiştir. Konvo- yun adaya yaklaşması üzerine Genelkur- may Başkanlığı nca taarruz emrinin veril- "Bütün Türk milleti övünerek iftihar edebilir. Bağtşların eseri yeni TCG Kocatepe muhribi donanmaya kaOldı*' deni- ierek görev alan Kocatepe 21 Temmuz 1974 gûnü saat 22.20'de Akdeniz'in sulanna 54 denizcimizle birlikte gömûldü. 10'da büyük infılak olmuş, 22. lO'dacep- haneliklerinin de infilaki üzerine muhrip 21 Temmuz 1974 günü saat 22.20'de batmıştır. Müteakip 2 gün Türk ve Ingiliz gemi ve uçaklan ile yapılan aramalarda perso- nelin coğu kurtanlmış olup. ^ehit ve kayıp lıstesı aynca sunulacaktır, bilgile- rinize arzederim." Aynı günlerde, Deniz Kuvvetleri Per- sonel Dairesi Başkanı imzasıyla 54 zarf postaya venldı: fkİDCİ Başkanı Kenan Evren tarafından "ilgili bölümler"e gönderilen bir yazıda şöyle deniliyordu: " 1-Kıbns Banş Harekâtıesnasında ba- tan Kocatepe muhribi ile ilgili araşürma için kurulacak bilirkişi heyeti, Genelkur- may Harp Tarihi Başkanı Korg. Arif Ko- çak.GeneLkurmay HarekâtBaşkanıKorg. Haydar Saltık, Deniz Kuvvetleri Ko- mutanlığı'ndan Tümamiral Sabahattin Ergin, Hava Kuvvetleri Harekât Başkanı mesinden sonra yapılan planlamaya göre tahsis edilenfdolar 2. Taktik Hava Kuv- vetleri koordinatörlüğünde sevk ve ıdare edilerek hedef hölgesine gönderilmişler- dir. Hava Kuvvetlert'nm taarnızunaan sonra bölgeye girerek taarruz icra edecek olan Deniz Kuvvetleri Komutanhğı na ait 3 muhripsaat 15.00 'ten itibaren inceleme- de teferrualı ile arz edilen nedenlerlekendi uçaklannın taarruzuna maruz kalmış ve bu muhriplerden TCG Kocatepe aldığı yara neticesinde kurtarılamayarak batmıştır" Raporda taarruz emrinin verilmesine üışkin aşamalar detaylı biçimde an- latıldıktan sonra şöyle devam edılıyor "Kıbns"ta ilan edilen tehlikeli bölge sı- vil deniz trafığini etkilemiş ve trafiğin Rodos-Girit ile Kıbns güneyinde sı- kışrnasına neden olmuştur. Bölgede rastlanan ışıklı dsimlerin varhğı ve hatta Genelkurmay Baş- kanhğı'mn bu dsimlere ateş edilmesi için emir vermesı, elektronik aldatmacalann bir parçası olarak düşünülebilir. Zaferle- rin çoğunun altında iyi bir aldatma ope- rasyonunun yattığı bilinen bir gerçektir. Taarruz esnasında verilen kati ve ke- sin karar. komutanhğın Kıbns'ta mut- lak başan ve azmini ve kendi gemimizin batmasına rağmen Türkiye'nin kesin tu- tumunu dünya kamuoyuna yansıtmış ve hatta Yunanistan'ın Kıbns'a müdaha- lesini de bir ölçüde önlemiştir. Taarruz karanndan sonra aldıklan emre göre hedef bölgesine giden Hava Kuvvetleri uçaklan pilotlannın savaş es- nasında NATO standardında ve düş- man gemisi ile aynı tipte ve benzerlikteki bir gemiyı 10 bin fıt gibi bir irtıfadan sü- ratte hedefe dalarken ayırt edebilmesi ve hele bu gemilerden ateş açılması karşısı- nda bu gemilere şiddetle mukabele etme- mesini kabul etmek çok zordur. Aynı gerçek denizdeki gemiler için de varittir. Süratle gemiye dalan ve teşhis edileme- yen bir ucağa ateş etmek gemi personeli için olağandır." "Kimsenin kusuru yok" Raporun sonuç bölümûnde de, müş- terek harekâtın büyük sorumluluk ve ce- saret ıstediği, uzun süre harp yapmamış olan TSK'nin çok az zayiatla hedefe ulaşmasının "büyük bir başan" olarak değerlendirilebileceği kaydedilerek şöyle deniüyor: "Türk Sılahlı Kuvvetleri mahdut ımkânlabuharekâtısüratlesonuçlandıra- rak Türk harp tarihine yeni bir sayfa katmıştır. Bundan dolayı TSK'nin başansına gölge düşürecek ve ilerisi için kötü örnek olabilecek olan hususlann kamuoyu önünde tartışmaya açılmasından elde edilecek kazanç, kaybedilecek maddi ve manevi değerler yanında öiçülemeyecek kadar azdır. Yapılan harplerde başan kazanıp da hatalı ve zayiatı olmayan taraf bulmak imkânsızdır.Kaybedilen ve hiçbir maddi kjymetle öiçülemeyecek aziz şehitlerin yanında malzeme İcaybı gerçekte hiçbir değer ifade etmez. Bu tip kayıplar harp şartlannm ya- rattığı ortamda devam edecektir, sonuç olarak TSK'nin Kıbns'a karşı harekâtı kısa zamanda hedefe ulaşmış ve vııku bulan olaylarla arzedilen faktörler ışığı altında ilgili makam ve şahıslan sorumlu tutacak herhangi bir ihmal ve kusunın mevcut olmadığı düşüncesinin daha önde tutulması u\gun olacaktır." BİIT'İ ANKARA...ANKA... MÜŞERBEF HEKİMOCLU Hintli Konuklar ve Basbakan Ciller9 9 Çankaya Köşkü'nün merdivenlerinde Hintli konuklar- la karşılaştım. Portakal rengi sarısı içinde Uzakdoğu kadmlannın gizemli güzelliğini sergileyen genç bir ka- dın, bir pırlanta damlası parlayor burnunda, gazeteci olduğumu söyleyince gözleri de parladı. O da gazeteci. Bana Basbakan Çiller'i sordu hemen. Cumhurbaşkanı- nın yemeğine katılıp katılmayacağını öğrenmek istedi. Sorular uzadı sonra. Tansu Çiller'in önünde hangi so- runlar var, çözmeye gücü yeter mi? Din kökenliler yolu- nu engeller mi? Derken Tansu Çiller göründü bahçede. Başlar ona çevrildi birden. Genç, güzel, şık bir basba- kan. Modanın son çizgilerini taşıyor, duman rengi tayyö- rünün etek boyu, ayakkabılarınm topuğu Paris'ten çağrı- şımlar yapıyor. Takısı yok, parıltısı yok, yüzünde şeftali çiçeklerinin saydam pembeliği, sadeliğiyle göze çarpı- yor. Hintli meslektaşımı tanıttım ona. Sonra dakutladım. O günkü konuşması nedeniyle. - Laikliği vurgulamanıza, ben Atatürk devrimlerinin ürünüyüm demenize sevindim. Bu sözler doğrultusun- da politika bekleniyor sizden. Galiba duygulandı, kolumu tuttu. - 1996'da başka bir parlamerrto oluşacak, görecek»- niz 2000 yılında da kadınların konumu çok değişecek. Bu sözlere değişik yorumlar yapılabilir değil mi? TV ekranındaki çağrı bir yorum getirir mi diye bekledim ama bulduğumu söyleyemem. Basbakan Çiller'in çev- resinde boşluk var bence. Belki de onun seçimi ama bir politikacı için tehlikeli bir seçım bu. Çankaya Köşkü'nde- ki yemekte de kalabalık içinde yalnız gibi. Sessizliğini korudu yemek boyunca. Ev sahıbesinin yanında oturdu ama kaç söz ettiler bilmem? Hindistan Cumhurbaşkanı ve Bayan Sharma onuruna düzenlenen akşam yeme- ğinde sıcak yemeklersoğuk ve hayli tatsızdı ama konuş- malar çok sıcak. Mahatma Ghandi ve Mustafa Kemal de Çankaya Köşkü ndeydi o akşam. Başkanlar konuşur- ken onlar canlandı gözümüzde. Kurtuluş savaşımızın coşkusunu yaşadık. Tutsak uluslara umut ışığı o savaş. Hindistan'da da umutla izleniyor. Ünlü devlet adamı j . Nehru tutuklu o zaman. Anadolu'daki savaşı yürekten destekliyor, yengiyi kutlamak için orucunu bozuyor, ar- kadaşlarıyla bır şenlik düzenliyor. Cezaevinde mumlar yakıyor, ışığında insanlığı aydınlatan olayın sevincini yaşıyorlar. Tarihimiz ne güzel, ama bugün hangi sayfa- dayız? O sayfay» nasıl çevireceğiz? • • • Onur masasında oturanları seyrediyorum uzaktan. Çankaya tepesinde, ülkemizin tepede insanları buluşu- yor bu masada. Cumhurbaşkanı Demirel, Basbakan Çiller, Anayasa Mahkemesi Başkanı özden, ana muha- lefet başkanı Yılmaz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş. SHP Başkanı ve Basbakan Yardımcısı Erdal İnö- nü, Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, Devlet Bakanı Töritan Akyol Başkan Sharma'yı dinlerken neler düşünüyor, 1920'lerden 2000'Ifyıllara uzanan süreyi nasıl değerlen- diriyorlar acaba? Kurtuluş savaşımız, bağımsızlığımız, bütünlüğümüz, başka bir anlam taşıyor bugCin. Lozan Antlaşması'nın 70. yılını kutluyoruz, amaSevr'i diriltmek çabaları yoğunlaşıyor giderek. Çankaya Köşkü ndeki yuvarlak masada buluşanlardan, tarihimizin doğrultu- sunda bir uzlaşma bekleniyor şimdi. Eu beklentiyi ne ölçüde yanıtlayacaklar? Atatürk devrimlerinin ürünü ol- duğunu söyleyen Çiller, o sözler doğrultusunda bir poli- tika oluşturacak mı? Devrimterin çağdaş yorumuyla yaklaşacak mı sorunlara? Benzer soruları da yanıtla- mak için Basbakanm TV ekranındaki seslenişini umutla bekledim ben. Biraz düşkırıklığına uğradım doğrusu. Çevremdekiler de öyle. Kimi dostlarım da acımasız yo- rumlar yaptı telefonda. Hoffmann'ın Masalları operasını anımsatıyor, güzel başbakanı operadaki güzel bebeğe benzetiyorlar! Bebek güzel de kurgulu, yapay bir kişi, iç- tenliği yok, diyarlar. Çiller'in gerçek doğasını merakedi- yorlar. Ambalaj sanatını iyi bildiğini söyleyenler de aynı merakı duyuyor galiba. Paketin içini görmek istiyorlar. Güzel sözlerin içeriğini tartışıyorlar. Kennedy nin sözle- rini yinelemesini eleştirenler de var, Çiller sözlüğünü duymak istiyorlar belkideü Başbakanın canlı biryayında konuşacağını beklerken önceden hazırlanan bir bandı seyretmek beni de şaşırt- tı. Hayli yapay geldi. Yanlış yapmak, milyonların karşı- sında ilk seslenişte kusursuz olmak kaygısına saygı duyuyorum ama büyük özenle hazırlansa da doğrudan, doğal bir yaklaşım daha etkili olurdu. Içtenliğin başka bir gücü, inandırıcılığı var. Somutörneği Sayın Erdal Inönü değil mi? Yeniden altını çiziyorum: Basbakan Tansu Çiller, laik- liğin ve Atatürk devrimlerinin ürünü gerçekten. Görevini başarması da bu doğrultuda politikalarla gerçekleşir. Yoksa gücünü çabuk yitirir, umutlar solar, geleceğimiz yeniden kararır. Bir okurum, Kuyruklu Yıldız'a benzetiyor Sayın Çil- ler'i. Doğru mu bilmem, yanlış olmasını diliyorum ben. Kuyruklu Yıldız'ın parıltısı çabuk geçer değil mi? Bir şimşek çakar ama, karanlığı delemez, kaybolur gider. Gecemizi aydınlatan kuyruklu yıldızlar değil hiçbir za- man. O yıldızlar ülkemizde de var. Toplumun her kesimin- de. Onları itmek, dışlamak değil parlamalarına olanak gerekiyor. Söndürerek hiçbir yere varılımaz! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Abdülhak Hâmit Tar- hanjn bir tiyatro yapıtı. 2/ İsanbul'daki bir üni- versitenin kısa yazıhşı... Kirpik boyası. 3/ Erzu- rum'un bir ilçesi... Ey- lemleri olumsuz yapmak- ta kullanılan ek. 4/ İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç veetkisi olduğuna inanılan varlık ya da nes- ne. 5/ Alkoîsüz içecek. meşrubat... Bir renk. 6/ Alev... Birşeyin yapılma- sını yasaklama. 7/ Kütahya'nın bir ilçesi... Güney Afrika Cumhu- nyeti'nin para birimi. 8/ Lütesyum elementinin simgesi... İsimler. 9/ Yüksek bir makama sunulan mek- tup ya da dilekçe... Güney Ame- rika'daki daâ sırası YTKARIDÂN AŞAĞIYA: 1/Ul>ı Cemal Erkin'in. oda müziği için bestelenmiş bir yapıtı... Birgöz rengi. 2/ İspanya'da Bask bölgesi- nin bağımsızlığı için savaşım veren gizli örgüt... Su ile kanşıp balçık durumuna gelmiş toprak. 3/ Kesilen kumaşın kenanna. ipliklerin atmaması için vapılan sey- rek dikiş. 4/ İspirtonun isrirpo kirpiğin kiprik biçiminde tellaf- fuzunda olduğu gibi. bir sözcük içindeki seslerin yerdeğiştirme- sine dilbilgısinde verilen ad. 5/ Erden çavuşa kadar olan asker- lere vcnlcn ad... Nazi partisının hücum kıtasını simgeleyen harfler 6/ Burun iltihabı... Radyumun simgesi. 7/ İlaç... Güzel kokulu bir tür kavun. 8/ Havadaki su buhan... Afrika'da bir iilke. 9/ Bir fotoğraf. desen ya da karikatürün gösterdiği şeyi belirten yazı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear