22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 12TEMMUZ1993PAZARTESİ Altmış yaşına gelmiş her 20 kişiden birinin geçmişle olan tüm bağlannı, 'dementia' adı verilen hırsız hastalık çalmış En aamasız hırsızınüstesinden gelmekHaber Merkezi - Maria Tobin. beyazlara hürünmüş gelınliğiyle ki- lıse kondorunda salına salına yürür- ken duyduğu mutluluk ve coşkuvu. 1932 ytlındakı o düğün gününden son nefesinı verdıği ana dek belle- ğinde tutacağını umuyordu Bugün 8Î yaşında olan Tobın. şimdt bile capcanlı; ancak anılan onu hepten terk etmiş. Tobin'in geçmişle olan tüm bağlan, 65 yaşına gelen her 20 kişiden birinde olduğu gibi. "demen- tia" adı verilen hırsız hastalık tarafı- ndan kendısinden çalınıp gumiş. Rahatsızlık. 80 yaşındaki her 5 kişi- den binnde boy gösterebilir. Batı dünyasında kalp krizi. kan- ser ve felçten sonra dördüncü ölüm- cül hastalık özellığini taşıvan 'de- mentıa'nın üçte ıkısı alzheimer has- talığından kaynaklanıyor Daha çok 40-60 yaşlan arasında gorülen. beym gözelerının ölmesıvle körel- mesi olan dementıa.ınsanıvavaş ya- vaş ölüme sürüklemekle tanınıyor. İlk bakışta. günumüzün en çok ilgi- sini çeken bir konu gıbı görunmese de hastalığ konu edinen bir TV dızı- si son günlerde oldukça gozde "Black Daisıes for the Bride- Gelin İçin Sıyah Papatyalar" dram. müzikal. şıir ve belgesel kanşımı bir oyun. Konusunu. alzheimer hastalı- ğına yakalanmış üç kadından alan oyun. gerçek karakterlenn bulun- duğu hastanede sahneleniyor. Maria Tobın ve iki arkadaşını canlandıran oyuncular bu üç kadı- nın yaşamını. onlann boş bakışlan karşısında sergiliyor. Tony Harri- Daha çok 40-60 yaşlan arasmda görülen. beynin, gözelerinin ölmesiyle körelmesi demek olan dementia, insanı yavaş yavaş ölüme sürüklemekle tanınıyor. son'un oyunu acımasız bir görünü- mü gözler önüne sermekle birlıkte olay son derece gerçekçi. Geçmişi yeniden yaratmadan kimliğını yitir- miş bu insanlara yeniden kımlik ka- zandırmak olanaksız. Babası da bu hastalıktan ölen Harrison. duygulannı oyununda di- le getırmek istemiş. Dementia hastalığını gözleyenler ıçın en acı yönü, bellek yitiminin dü- zenlilık göstermemesi. Akşam ye- meğinde yediklerini anımsamaktan yoksun hastalar. yıllar önce öğren- dikleri bir şeyi (örneğin. bir yabancı dil ya da bir müzik aletinin çalmma- sı) o güne dek canlı tutabiliyor. I>ementia. yaşlıhğın kaçınılmaz bir parçası değil. Yaşlıhğın gecikti- rilmesini amaçlayan jeriatri uzman- lan "yaşlıhk dementiasf terimin- den hoşlanmıyor. Zıra hastalık yaşlılan hedef almakla birlikte tüm yaşlılan etkilemiyor. Dementia has- talığına yol açan nedenler v e sağal- tım yollan henüz tam olarak bilin- miyor. Sinir bûyüme faktörü Geçen ay içınde Bristol Ünıversi- tesi genetik mühendisleri. "nerve grovvth factor (NGF)= sınır büyü- me faktörü" adı verilen doğal bir maddenin yapımını gerçekleştirdı. Bu maddenin alzheimer hastalığına büyük ölçüde çözüm getirmesi bek- lenıyor. Maddenin, beyin gözelen- nın soysuzlaşmasını önleyeceğı umuluyor. Aynca alzheimer hastalığının sa- ğaltımında kullanılacak ilk ilacın lı- sansı birkaç ay içinde alınacak. NGF'den farklı olarak THA (tet- rahydroamınoacndine) adı verilen ilaç. beyni canlı tutan acetylcholine maddesınin azalmasını yavaşla- tıyor. İlacın hastalar üzerindeki farklı etkileri zamanla hastahkla ılgili ıpuçlannın ortaya çıkmasma yol açacak. Böylelikle alzheimer hasta- lığı. iyileştirme yöntemleri açısından ilgili sosyal kuruluşlara devredılen bir hastalık olmaktan çıkıp hekim- sel bir nitelik kazanacak. Piyanolann aşınlığa kaçan gösterişli süs ve bezemeleri kökü çok geçmişe dayanan bir gelenek Ayncalıklı bir piyano yapımının aşamalan Haber Merkezi - Piyanolann aşı- nlığa kaçan. göstenşli süs ve beze- melen kökü çok geçmişe dayanan bir gelenek. Yüzyılımızın başında. altın işlemeli. kapağı pastoral resim- lerle kaplı pıyanolar halkın gözde- siydi. îşte 135 yıldan ben. en unlu piyanistlere piyano üreterek hizmet veren Steinvvay and Sons fırmasının ürettıği 100.000'inci piyano da böy- lesine göz alıcı bir biçemdeydi. 1905 yıhnda White House için yapılan \e şimdi bir müze parçası olan bu piya- nonun kasası Fransız stılinde tasa- nmlarla süslenmiştı. 1938"te bunun yenne yapılan 300.000'ınci piyano ise. tam anlamıyla "devlet" piyano- su görünümünde olup. Avrupai et- kilerdenannmış. Lfıszt ın muhteşem sanat eseri adını verdiği Wagner'in harika güzelliğini haykırdığı Steinway piyanolannın ünü yadsmacak gibi değil. Yine allı pullu olmakla birlikte. üstündeki resimler tümüyle Amen- kan yaşamından ahnmış. 500.000'- inci piyano da bunlann ıyice dışında. "sevgi dolu bir özenden" yoksun bir bıçimde. modeli bir mo- bilya firmasına çızdinlerek üretil- miştı. Özel olarak çizilen piyano "anıtsal" ve neredeyse elektronik bir görünüme sahipti. Piyanonun gorünümü dışında. gevrek ve doyu- rucu olmaktan uzak bir sesı vardı Sesteki bu çatlaklığın. Steinvvay fır- masının yakın geçmişte yaşadığı çatlamalara koşut olarak gelıştiğine inanılıyordu. Lıszt'ın "muhteşem sanat esen" adını verdiği, Wagner"in '"harika güzelliğini" haykırdığı, Rossini'nin "gök gürültüsü ve firtına kadar vü- ce. ilk yaz sabahında bir bülbüîün şakıması denlı tath" olarak nitelen- dirdiği Steinvvay piyanolannın ünü yadsınacak gıbı değil. Bir yüzyıh aş- kın bir süredir, mekanık ve estetik üstünlüğü nedeniyle. konser piya- nistlerinın yeğledıkleri marka olma- yı sürdüren Steinvvay'in ilk üretilen piyanosu Steinvveg adını taşıyordu. Bir ormancının onikinci çocuğu olan Heinrich. doğumundan sonra evlatlık edinilen üç çocukla birlikte, aılenin onbeş çocuğundan biriydi. 1800'lerde tüm büyük kardeşlerin ve babalannın Napolyon savaşlan- na katılmasıyla gende kalan aile, dağlık bir alana kaçtı. Savaştan dö- nen baba ve arda kalan üç kardeş, yeniden bir felakete yenik düştü. Heinrich dışında tüm aile fertleri yıldınm çarpmasıyla yaşamını yitir- di. Ailesinin yok oluşuna tanık ol- ması, belki de Heinrich'e güç veren bir etmen oldu. Piyano da onun ge- lecekle ilgili istemlerinin bir dışavu- rumu niteliğini taşıyordu. Kentsoylu ailelerin simgesi sayı- lan piyano, ilk olarak 1707'de Ital- ya'da yapıldı. Çalgının amacı hem yumuşak (piano) hem sert (forte) tonlan birarada vermekti. Adını söz k'onusu niteliğinden alan piyanoyu çimbalodan ayıran da bu niteliktı. Piyano evlerde ailenin ve sosyal ya- şamın odak noktasını oluşturuyor- du. Piyano yapımcılan da. piyano aracılığıyla birbirlerine bağlı. baba- dan oğula geçen hanedanlıklar gi- biydi. Steinvvay'ın Amerika'ya ulaş- ması, Heinrich'in oğlunun baskıla- nyla oldu. Buradaki iş adabını kav- ramak amacıyla, çıraklıkla işe baş- layan aile. ilk Steinvvay'len 1853"te ürettiler. O dönemde piyano henüz evrimini tamamlamamış. istenilen sese ulaşılamamıştı. Nevv York'a ge- lişlerinden sonraki 20 yıl yıl içinde. Steinway and Sons piyano endüstri- sineyenılıklergetirmiş. çalgının sesı- nı. işlevini ve yapısını gelıştırmişti 1860"ta fırmanın temellen iyice yen- ne oturmuş. kendısinı "dünyanın en Kentsoylu ailelerin simgesi sayüan piyano ilk olarak 1707'de İtalya'da yapıldı. Çalgının amacı hem > umuşak. hem de scrt tonlan bir arada vermekti. gelışmiş, en kusursuz piy ano üretiri- si" olarak tanıtmayı başarmıştı. Ste- invvay'ın başansı, teknık gücüyle, pazarlama dehasının bir bileşimi. Söz konusu ıki etmen. ıkı kardeş olan Theodore ve VVilliam'ın kişili- ğinde toplanmıştı. Theodore teknik açıdan bilgisini sunarken. \Villiam da inanılmaz pazarlama yeteneğini sergıleyerek. piyanolannın konser- lerde vazgeçilmezliğini sağladı. Ün- lü piyanist Arthur Rubinstein ile an- laşarak, Amerika turnesinde sadece Steinvvay piyanolannın kullanımıru gerçekleştirdi. Böylelikle öteki fır- malara karşı Steinvvay'ın sürekli üs- tün geldiği savaş açılmış oldu. Willi- am'ın başansı basit bir pazarlama kıvraklığı dışında. piyanonun yazgasının. müzığin yaşamımızdaki etkisiyle sıkı bir bıçimde ilintili oldu- ğunu kavramasından kaynaklanı- yordu. Bu nedenle büyak bir konser salonu yaptırarak. konuklann da Steinvvay'lerin sergilendiği bir kon- dordan geçmelerini zorunlu kıldı. Bu arada piyanonun kendisi de sav- saklanmadı. Bin Almanya-'da, ötekı ise Amenka'da iki yeni fabrikanın temellerini attı "Steinvvay köyü" adı verilen Amerika'daki fabrika, içinde okulu, kitaplığı. çalışanlar ıçın hamamıyla. son derece geniş bir alana yayümış. Fabrika emekçılerine ucuz lojman ve ulaşım kolaylıklan da sağlayarak örnek bir işveren. örnek bir vatan- daş olarak Amenkan toplumunun gönlünü fethetmış. Yıllar geçtikçe Steinvvay. aynı pazarlama yöntem- lerini sürdürmekle birlikte. yenilik ve gelenekler arasında bir ikileme düştü. Çağdaşlaşma ile el ustalığının arasında kalmanın yarattığı gergin- lik eiderek arttı. Olumsuzluklar ne- deniyle fabrika, 1931"de iki yıllık bir süre için kapatıldı. Steinvvay'in to- parlanıp yeniden ayağa kalkması, asla üriinünü ucuzlatmaması ve ni- telığjnden hiçbir şey viürmemesin- den kaynaklanıyor. Bunun bir baş- ka önemli nedeni de dünyanın ünlü piyanistleri ile arasındaki bağı sür- dünnesi. Ancak 1972'de piyano üreümi, bu çalgıya olan ısıemi aştığından. Steinvvay tüm haklannı CBS Inc."a satmak zorunda kaldı. Bu arada. Steinvvay'ın sahip oldu- ğu alanın başka amaçlara yönelık kullanımının gündemde olduğu. pi- yanoculuk mesleğınin tarihe kanşa- cağj yolunda söylentıler vardı. Bu tür söylenülerin yol açtığı moral çö- küntü, 1985'te. Steinvvay geleneğini ayakta tutmaya gönül veren yatınmcılann fırmayı satın al- malanyla giderildi. Finnaya emek verenler, Steinvvay'i Steinway yapan gelenekselleşmiş niteliklenn bilin- cınde. Çünkü Steinvvay and Sons'da nitelıkli bir piy ano demek, 135 yıllık bir deneyim. 12.000 kadar ayn par- ça ve bunlann biraraya getirilmesin- de uygulanan incelikli yöntemlerde- mek. Tenis kortlannın sorunlu hanımları Kadın tenisçilerin ponponlu çoraplan. abartılı tenis giysileri ve akmayan rimelleri ardında yüzlerindeki bitkin gorünümü gizlemeleri olanaksız. Haber Vlerkesri - Kadın tenisçiler. servet ve ün ile düzensiz bir yaşam ve sinir gerginliği arasında denge kurmaya zorlanıyor. Raketleri. güç- lü kaslan. gelişmiş eğitim yöntemle- n ve yüklü kazançlanyla kızlar (kendilerine bu ad verilmesi isteni- yor) belli bir çarkın içinde yer almak zorunda. Kafalannda tenisten başka şeye yer olmayan, kendilerini bu spora adamış Jennifer Capriatı gibi ço- cuklar. hazırlık maçına çıkmadan. 14"üne gelmeden Giannı Versace giymeden bile milyonlar kazanabi- lir. Ancak ponponlu çoraplan, abartılı tenis giysileri ve akmayan ri- melleri ardında yatan baskı nede- niyle yüzlerindeki bitkin gorünümü gizlemelen olanaksız. 4 yaşında başlanıyor Kadın tenisçilerin çoğu gencecık ve körpe görünümlerine karşın bu ışe çok küçük yaşta soyunmak zo- runda. 10 yaşında ters vuruşun (backhand) inceliklenne varmak te- nis oyuncusu olmak için çok geç sayılıyor. Gerçek bir tenis yıldızı olma şansı ancak 4 yaşındaki bir kız çocuğunun eline topu vermekle başlıyor. Bundan sonra sıkı bir programa uyularak turnuvadan turnuvaya koşuşturuluyor. Bun- lann eğitim düzeylen spor etkınlik- leri yanında oldukça önemsiz bir yer tutuyor. Örneğin. Mary Joe Fer- nandez. lise dıplomalı çok az sayıda oyuncudan biri olarak parmakla gösteriliyor. Jennifer Capriati 1991 Italya Âçık Tenis Turnuvası'nda okul ödevini sorun ettiği için yenilgi- nin eşiğine geldiğini belirtiyor. Dünyayı dolaşıyorlar Kadın tenis oyunculan okulu ki- tabı bir yana bırakıp dünyayı do- laşıyor. Tüm bunlara karşın kadın oyuncular düzenli bir yaşam sür- düklerini savunuyorlar. Monica Se- les'e 15 yaşındayken ileride ünlü ol- manın kendisini değiştinp degiştir- meyeceği sorulduğunda. "Hayır. Ben hep avnı küçük Monica olarak kalacağım" dıye yanıtlıyor. Durum böyle olunca kızlannın tenis yıldızı olması yönünde karar almak anababalara düşüyor. "Ladi- es of the Court" (Kortlann Hanım- lan) adlı kitabın yazan Michael Nevvshavv. "Jennifer Capriati ya varlıklı. sevilen bir yetişkin olabılır. ya da özel eğitımin ayaklı rcklamı olur" dıyor Profesyonel erkek oyıınculann turnuvalanyla ilgili bir başka kitap da yazan Nevvshavv, bu konuda kadınlann daha fazla baskı altında olduklannı ilen süriiyor. Kadın tenisçiler. her koşulda sporcu olmanın v anı sıra kadınlıkla- nnı da dışa v unmak zorunda Bir er- kek oyuncunun basın toplanusına terli giysilerivle katılabilmesine kar- şın. kadın oyunculann saçı başı düz- gün, takıp takıştırmış olarak görün- mesi gerekiyor. Monica Seles'in bıçaklanmasının ardmdan. kadın tenisçilerle ilgili so- runlar listesine bir de güvenlik soru- nu eklendi. Ancak Nevvshavv'u en çok ilgilendiren konu kadın tenisçi- lerin cinsel yaşamlan. Turnuvalar sırasında kadın tenisçilerin çevresın- deki insaniann çoğunluğunun erkek olmasından ötürü dönüşü olmayan ilişkılere gınyor. Dünya sıralamala- nnda yer alabılecek yetenekte oyun- culann bir bölümü ise erkeklerden kaçmayı yeğlıyor. Sabatini'nin yaşadığı sorun- lar [ Sabatinf nin yaşadığı sorunlar ise daha başka. Olağanüstü disiplinli ve çalışan biri olarak tanınan Saba- tini'nin kişiliğinde meydana gelecek inış ve çıkışlann dışa yansıması çev- rede olumsuz bir izlcnım bırakaca- ğından. oyuncu sürekli baskı altın- da tutuluyor. Bu nedenle artık yü- zünde mutluluğu görebilmek ola- naksız. Ingiltere'de cinsiyet değiştirenler çoğaldı LONDR.\ Ç\A)- İngüterede ameliyatla cinsiyetlenni değıştirenlerin sayısında. 7 yıllık bir süre içinde üçte 1 oranında bir artış gözlendiği açıklandı. Scarborough kentinde düzenlenen Kralıyet Ruh Doktorlan Koleji yıllık konferansında konuşan Leeds Üniversitesi psıkiyatristkrinden Dr. Phüip Snaıth. özel küniklerde gerçekleşen operasy onlarda kadın olmak ısteyen "erkeklerin", durumlan hakkında yeterli tavayeler alamadıldanrîı belirterek, ödenen 2000 ile 3000 sterlin (48 mılyon hra) tutanndaki ücrete rağmen,çoğunun "sadece hormon tedavisi' gördüğünü ifade etti. Ünlü ses sanatçısı Bülent Ersoy 'un da cinsiyet değişıminin gerçekleştinklıği CharingCross Hastanesi yetkililerinden Dr. Don Montgomery de. ülkede her 33.0OOerkekten l'ininkadın, her 108.000 kadından da 1 'inin erkek olarak yaşamını sürdürdüğünü kaydederek şunlan söyledi: "Clkede bu konuda başMiruda bulunan kişilerin sayısı. 1985 yıhnda 180 iken. bu'yıl 250'ye yükseldi. İngiltereve Hollanda'da yapılan anketkr sonucu. transseksüellerin sayısında 1970 yıbndanbu yana uç kaü birartış gözlendiği ortavaçıktı." Cinsiyetdeğışimi için bıçak alüna yatan kişilerin toplumdan soyutlanmaması gereküğinı vurgulayan Dr. Montgomery. "Bu hastalar 'canavar" vey a "sapık' değil. gerçekten bir amaa olan bıreylerdir" dedı. Kadınlık hormonu kalbi koruyor ANKARA(ANKA)- Kadınlarda menopoza ginnceye kadar erkeklere oranla kalp ve damar hastalıklanna yakalanma riskinin daha az olduğu bildirilirken, menopoza giren kadınlar arasında yapılan araştırmalar. östrojen hormonu venlerek tedavi edilen kadınlarda kalp ve damar hastalıklanna karşı korunmanın devam ettiğini ortaya çıkardı. İngiltere'de yapılan bir araştırma. menopoz sonrası östrojen hormonu tedavisi gören kadınlarda kalp v e damar hastalıklanna bağlı ölümlerin östrojen tedavisi görmeyen kadınlara oranla yüzde 30-50 daha az olduğunu ortaya koyarken, hormonun söz konusu hastalıklara karşı korunmayı hangi yolla sağladığının henüz anlaşılamadığı belirtildi. Hayvanlar uzerinde yapılan araştırmalarda hormonun kan akışını hızlandırdığı. kan basıncını azalttığı gibi sonuçlar elde edilirken, tavşanlarda yapılan araştırmalarda da hormonun damar y atağında gevşemeye neden olduğu saptandı. Londra Ulusal Kalp ve Damar Enstitüsü'nde yapılan araştırmalar. daha önce maymunlarda yapılan incelemelerde de belirlendiği gibi, östrojenin kolesterol birikimini de etkilediğini ortaya koyarken, insanlarda korunmanın nasıl bir mekanızmayla sağlandıâjmn ortaya çıkanlması için çalışmalann sürdürühnesinin gerektiği vurgulandı. Dünyayı ABD zehirliyor NEWYORK(UBA)- Dünyayı ABD zehirliyor. Havaya aktanlan karbondioksitin beşte birinin ABD'den kaynaklandığı belirlendi. ABD'de kişi başına üretilen karbondioksit miktan yılda 5.9 tona ulaşırken, dünya ortalaması sadece 1.2 ton dolayında bulunuyor. Havaya karbondioksit aktarmada ABD'yi kişi başına yılda 5.2 ton ile Kanada. 3.1 ton ile Almanya. 2.9 ton ile İngiltere, 2.3 ton ile Japonya ve 2 ton ile Fransa izliyor. Havadaki karbondioksit oranının geçen yüzyılda milyonda 275 olduğu. bu oranın 1960'da milyonda 316'ya.l988'de milyonda 345'e yükseldiği ifade edılerek 1951-1980yıllan arasında yeryüzüsıcaklığının0.4 derece arttığı belirtilıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear