22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ1993 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Buhaksızlık onanlmalıdır Her aydının içi stzlayarak anımsaması gereken bir haksız durum gözler önündedir. Şimdiki koalisyon hükümeti bütün partilerin ve birçok demeğin kısıtlanrruj} haklannı, el konulan mal varlıklannı kendılerine geri veren yasayı çıkanrken, Türk Dil ve Tarih Kurumlan"nı bu erginin (nimetin) dışında tutmuştur. Bu oluşuma bakıp da Türkiye'de demek kuımak yalraz Atatürk için mi yasaklanmıştır sorusu usa gelmekte ve 'bu ne biçim domarasi' demekten kendimizi alamaıraktayiz. CAHİT KÜLEBİ A tatürk 'ün Türk Dil Kurumu Son Genel Yazmanı A tatürk. Türk toplumu- nu çağdaş bir ulus yap- ma yolunda girişimleri- ni başan ile uygular- ken, bu yolda en önemli temel bir olu- şum olarak Türk Dil Kurumu'nu 12 Temmuz 1932'dekurmuştu. Doğal ve ussal amaç. o güne değin karma ve yetersiz durumda kalmış olan ana dilimizi kendi öz benliğine ka- vuşturmak, zenginleştirmek; bilimde, sanatta. uygulayvmda anlatım gücünü gelıştirmekti. Gerçek deyimiyle uygar bir ulusa yakışacak bir dil oluştur- maktı. 12 Temmuz 1932 günü. işte bu amaçla, Demekler Yasası gereğince, yönteme uygun yazılı başvuru ile Türk Dil Kurumu kuruldu. Atatürk"ün ön- derliğiyle yapılan çalışmalar sonucun- da da ana dilimizde büyük gelişmeler sağlandı. Geçen 51 yıllık süre içinde. Türkçenin dil bilgisi. yazım kurallan. dil bilim özelliklerinin saptanmasının Türk dillerinin büyük sozlükleri. çok değerli derleme-tarama çalışma ürün- leri yanı sıra bilimselliğin temeli olan otuzu aşkın tenm sozlükleri; ve bırta- kım dil inceleme yapıtlan yayımlandı. Elde edilen sonuçlar o dcnli başanlı ve verimliydi ki. örneğin başta Fransa olmak üzere. uygarlık dünyası bu ça- lışmalara beğeni duydular, benzeri kuruluşlar kurma yoluna da gittiler. Ne var ki. yüzyıh aşkm bir süre bo- yunca "'eski" ile "yeni"nin çatıştığı bozguncu ortam bu alanda da ta Atatürk döneminden başlayarak, ko- şullara göre sesini alçaltıp yükselterek dil devrimimizi parçalamaktan geri kalmadı. Oysa Atatürk. kurduğu ku- rumlan olumsuz etkilerden korumak içir, önce partisi CHP'nin vasiliğini sağlamış, öbür yandan. Türkiye İş Bankasrndaki pay belgitlerinin yıllık gelirinın büyük bölümünü Türk Dil ve Tarih Kurumlanna bağışlarruştı. Bu bağışa tamah eden CHP. kimi "aklıev- vellerin" saptırmasıyla 1970'li yıllar- da, parayı kendi cebine aktarmak için iki kez miras davası açtı. Ne var ki, her iki davada da haksız olduğu saptana- rak yüce Türk mahkemeleri, kurum- larlehinekararverdı. Ama. ne yazık ki, fesat durmadı. Türk Dil Kurumu'nun yönetimini bü- tün çabalanna karşın ele geçiremeyen- ler. burayı "yenilir-içilir" bir sağmal kaynak sayanlar. tutuculukla ulusçu- luiu birbinne kanştıran kimi aymaz kötü niyetliler. 12 Eylül diktaalannı kandıra'rak Türk Dil Kurumu'nu bir dernek olarak kapattırdılar. Kendileri de hayal etükleri ölçülerde aylıklara ve birtakım olanaklara kavuşarak güzel ana dilimizin gelişip zenginleşmesi ol- gusuna son verdiler. Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Ku- rumu'nun •"akıbeti" ile sonuçlanan 5! yıllık olumlu, buna artı son on yılı ise gerçekten olumsuz 61 yılı içeren bu yıl dönümünde. sonuçlan kısaca gözden geçirmekte yarar vardır: Atatürk'ün kurumu kapatılıncaya değin... * Yüzyıl Önce. sozlüğümüzdekı Türkçe sözcük yüzdesi ancak yüzde otuz kadarken. günümüzde, bu devri- me boş veren poliükacılanmızın dilin- de bile Türkçe sözcük oranı yüzde yetmişin üzerine çıkmıştır. * Yüz-yüzelli yıl önce bir Türk dil- bilgisinden söz edilemez ve karmaşık bir Osmanhca grameri ile yetinilirken, günümüzde. uygar bir ulusa yakışır dilbilgjmiz okullarda öğretilmeİctedir. * Artık ""yazı dili". •'konuşma dili". "halk (avarn) dili", "aydm dili" gibi ikilikler tarihe kanşmıştır. * Bilim ve uygarlık düzeyi için zo- runlu olan her alanda terimler oluş- muştur. * Türk yazın sanatçüan artık kendi ana dillerinin estetiğine kavuşmuş; Türk bilim, yargı ve yönetim alanla- nnda öz Türkçe egemen olmuştur. * Bunlar ve bunlar gibi nice ergilerin (nimetlerin) yanında halkımızın ko- nuşma, anlama ve anlatım yeteneği anmışür. * Çalışmalanna cunta darbesıyle son verilmeden önce, Türk Dil Kuru- mu, toplam sayısı beş yüzü aşkın bi- limsel yapıt yayımlamıştı. Daha da ilginci. bu yapıtlann içinde baskı sayısı yüz binleri aşanlar bulunduğu gibi. söz konusu yapıtlar halkımıza, özellikle öğretmen ve öğrencilere çok ucuz ederlerle (fıyatlarla) ulaşünlmıştır. Geçen on yıl içinde. dil ile ilgisi bu- lunmayan görevler "ihdas" edilmiş, eski yapıtlardan birkaçı veniden hazır- lanmış gibi bastmlmış; eski bilimsel yapıtlar. bilerek bilmeyerek yanlışlık- lara boğulmuş: hatta daha da ıleri gı- dilerek, anayasa sözlüğünde olduğu gibi, mantıksız Osmanhca komiklikler yapılmıştır. Sonuç: Bilinmesi gereken odur ki, 12 Eylül darbecileri bilinçli de olsa. ay- mazlıklada olsa. "zemzem kuyusunu"' kirletmişlerdir. Bu çok zararlı eylem karşısında elbette yapılması gereken işlem. anayasanın 15. maddesinin de- ğiştirilmesi ve Atatürkçü olduklanru söyleyerek Atatürk devrimlenni çiğ- neyen bu kişilerden ihaneüerinin hesa- bının sorulmasıdır. Şimdiki koşullar- da buna olanak bulunmasa bile. hıç değilse, Türk Dil ve Tarih Kurumlan- na yapılan haksızlığm düzeltilmesi olanağı vardır. Ne yazık ki, bu konuda programın- da açıklık bulunan Sosyal Demokrat Halkçı Pani (SHP). bile duyarsızlık içi- ne gömülmüştür. Obür siyasal partiler ise ulus olmanın. çağdaş ve uygar ol- manın gerektiği bilincinde olduklan yolunda zaten en küçük bir görüntü vermiyorlar. Günümüzde seçim ka- zanma hırsının. bütün iyi-güzel amaç- lan boğduğunu belirtmek hiç de yanlış bir yargı olmaz. Partiler. Atatürk dev- rimleri söz konusu olduğunda anaya- sa değişikliğinin güçlüğünü ağız birli- ğiyle ileri sürerken; özel toplu ileüşim (medya) ağalannın çıkarlan söz konu- su olup, anayasanın 133. maddesinin değiştirilmesi gündeme gelince arslan kesildiler. Oysa Atatürk Kurumlan- run haklan geri verilerek, işler duruma getirilmesi icin anayasanın 134. mad- desinin değjştirilmesine gerek yoktur. Söz konusu maddede "Türk dil çalış- malanna son verilmesini" emreden bir hüküm yoktur. Yalnızca: 1. Atatürk'ün kunımlara bıraktığı kalıt (miras) hakkının konınacağı. 2. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yük- sek Kurumu'nun kuruluşu. organlan, çalışma yöntemleri ve özlük işlerinin bir yasa ile düzenleneceği volunda iki hüküm vardır. Bu duruma göre 134. madde buyru- ğu ile çıkanlan 2876 sayılı yasada küçük birkaç değjşikük yapüarak. Türk Dil ve Tarih Kurumlanrun. adı geçen 2876 sayılı yasa kapsamından çıkanlması ve kendi özel tüzük ve yö- netmelikleri ile yönetilmelerine olanak sağlanması yeterlidir. Peki, Dil Tarih Yüksek Kurumu, bu durumda ne yapacak diye bir soru usa gelebilir. Yanıt açıktır: Şimdi ne yapıyor. ya da ne yapamıyorsa kendi yoluna devam etsin. Bunun ilginç bir örneği zaten günümüzde Fransa'da görülmektedir. Fransız Akademisi'- nin uzun uykusunda bir iş yapamadığı anlaşılınca, 1972 yılında, Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nun çalışmalan, Fransız ilgili makamlannca sonılmuş, kurumumuzun gönderdiği bilgiler de dikkate alınarak, Fransa'da Türk Dil Kurumu'na benzer iki kurum kurul- muştu. Aslında her aydının içi sızlayarak anunsaması gereken bir haksız durum gözler önûndedir: Şimdiki koalisyon hükümeti bütün partilerin ve birçok derneğin kısıtlanmış haklannı, el ko- nulan mal varlıklannı kendilerine geri veren yasayı çıkanrken, Türk Dil ve Tarih kurumlan'nı bu erginin (nime- tin) dışında tutmuştur. Bu oluşuma bakıp da "Türkiye'de dernek kurmak yalnız Atatürk için mi yasaklanmışür" sorusu usa gelmekte ve "bu ne biçim demokrasi" demekten kendimizi ala- mamaktayu. TARTIŞMA Ayak sesleri S ıvas'tabır katliam yaşandı... Maraşgibi.. Çorumgibi...3"' aydın diri diri yakılarakkatledildi... Almanya'da Nazilerin yaptığına ne yüzle kızıyoruz? Hangi yüzle Alman hükümetine "Suçlulan bir an önce yakalayıp cezalandınlmasf mesajını veriyoruz? "Senin ülkende 37 insan kendi vatandaşlan tarafından yakıhv or"' demezler mıadama... Lütfen her zaman yaptığımız gibi olaylara yüzeysel yaklaşmayabm," Aziz Nesin o konuşmayı yapmasaydı bu olaylar olmayacaktı" manüğından vazgeçelim. (Yıllarca. tarih kitaplannda. 1. Dünya Savaşı'nın başlama nedeninı bir prensın öldürülmesi şekhnde verdikleri gibi...) MaraşveÇorum olaylannda da mı .Aziz Nesin konuşma yapmıştı 0 Yoksa Menemen'de de mi konuşup kitaplannı imzalamıştı? Dilerseniz Sıvas olaylanna nasıl gelindiğini birlıkte inceleyelim: (Bunun için Kurtuluş Savaşf ndan günümüze kadar olaylan kronolojık bir zincır içinde irdelememiz gerekecek). 20. yüzyılin başlannda emperyalist güçler; Osmarüı İmparatorluğu'nun zavıflığından. yöneticilerin basiretsizliğinden yararlanarak, insanlan millet bilincinden yoksun, yıllarca aldığı medrese eğitimi yüzünden kul ve ümmet görünümünde olan imparatorluğu paylaşmak, özellikle de Anadolu'yu deneümleri altına alarak Ortadoğu petrollerine egemen olabilmek için atağa kalktılar. Ancak Atatürk'ün üstün yöneticı kişiliği sayesinde bu saldın atlatıldı. Ama olaylar burada bitmedi. Savaşta geri adım atmak zorunda kalan emperyalist güçler yerli işbirlikçilerinin de yardımıyla iç savaşçıkartmaya yöneldiler. 1915 yılına gelindiğinde ~ Türk-Ermeni çatışması ülkeyi kasıp kavuruyordu. Bunu Kürt ayaklanmalan. Kürt-Türk çatışmalan izledi. Böylece 1970'li yıllara kadar gelindi. Budönemlerde demokrasi gereksiz. 1961 Anayasası lüks bulunmaya başlandı. Bir şekilde demokrasi ve anayasanın. çıkarlar doğrultusunda budanması gerekiyordu. Ama bu işo kadar da kolay değildi. Düşünen beyinler (!) işin çözümünü buldular. Provokasyon... yapay bir terör ortamı çıkartmak!.. Üniversitelere sokulan provokatörler görevlerini (!) başanyla yerine getirdiler. Böylece gençük, halkın gözünde terörist ve anarşist durumuna düşürüldü. Böylece 12 Mart günü muhtıra verildi. Demokrasi askıya alındı. anayasanın. egemen güçlerin hoşuna gitmeyen kimi maddeleri temizlendi. Iş burada bitti mi? Hayır! Çünkü anayasa halen istenilen şekilde budanamamışü. 70"li yıllann sonunda Alevi-Sünni çaüşmalan, kitle katliamlan gündeme gelmeye başladı. Yıllarca düşünmekten. okumaktan. konuşmaktan men edilmiş halk düşünemiyor. önünde oy nanan senary olan fark edemiyordu. Cahiİ beyinler bulunuyor. ""Dinin elden gidiyor haa!" kışkırtmalanyla bir kesim diğer birkesimın üzerine göndenliyordu. Düşünceyok sunu bu insanlar kime hizmet ettiklerini bilmeden saldınyor, emirleri yerine getiriyorkrdı. Bunlar. buzdagının yalnızca su yüzündeki bölümünü teşkil ediyordu. İpler egemen güçlerin elindeydi. 198O'del2Eylüldarbesi gericilerin, demokrasi düşmanlannın ve egemen güçlerin yüzünü güldürdü. Çünkü istedikleri her ödünü rahatça koparabiliyorlardı. İşte 9O'lı yıllara böyle gelindi. verilen ödünlerle de gerici güçler "Seriat isteriz", "Cumhuriyet burada kuruldu burada yıkılacak..." deme cüretini bulabildiler. Sayın yöneticiler; ödün verile venle bir süre sonra kimi güçler sizlenn de kellesini istemeye başlarsa sakın şaşırmayın... Vesiz sayın sosyal demokratlar; birleşmezseniz düdük çalar, maç biter. Ama bu düdük, askerin düdüğünü de aratacak bir düdük olur ve sizin de ruhunuza fatiha okunur. Unutmayınız. Karanlıklan aydınlatmak için yanan 37 güzel insanın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. CemÖzkaya DDYGen.Müd. APK Dairesi A.T. Uzmanı Ankara Laikmiyiz? L aikim diye geçinip, laikliği benimsemeyen o kadar çok kişi var ki çevremizde. Daha doğrusu laikliği anlamayan ve ne olduğunu kavray amayanlar çok. Laik Türkiye Cumhuriyeti devleü'nin başındaki adamlara laikliğin ne olduğunu sorduğumuz zaman yüzeysel anlamda çok iyi tanımlıyorlar. Koltuklannı kaybetmemek için Atatürk ilkelerinı savunuyorlar. Ama bu ilkelerin gereklerini hiçbir zaman yenne getirmiyorlar. Türkiye'de ne kadar imam varsa kibt noktalanna yerleştiriyorlar. İmamlar kendi görevlerini ilgilendiren alanlann içinde bırakılmah. Laık Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorsak, ortaçağ düşünceli yobazlarca değil. demokrasiyi ve laikliği savunan ve uygulayabilen kişilerce yönetilmelıyiz. 12 Eylül'den sonra gerici ve bağnaz düşünceli insanlar devletin üst kademelerine yerleştirildiğinden, onlara çok ödün verildiğinden, 2 temmuzda Sıvas ilimizde şeriat isteriz sesleri ile diri diri insanlann yakıldığına tanık olduk. En yetkili kişilerin (Başbakan, İçişleri Bakanı) kamuoyunu yanılucı, gerçek olmayan demeçlerini üzülerek duyduk. Bir avuç yobazın oyu için ülkenin aydm insanlannı yok edebilen politikaalann varlığını görüyor, biz laik düşünenler üzüntüden kahroluyoruz. Size sesleniyorum laik insanlar! Nerede laik Türkiye Cumhuriyeti'nin halkı, nerede bizi temsil eden koalisyon ortağı sosyal demokratlar, nerede Atatürk devrimlenni yaşatacak olan gençük? Sesimizi duyurma zamanı geldi deyip duruyoruz. Sesimizi duyurmak için hep aydınlanmızın ölmesi mi gerekiyor... Artık basit konulan düşünmekten vazeeceüm. Sorunumuzcok büyük. Şeriat isteriz diyenleri susturalım. Ama nasıl? Aydınlanmıza kulak vererek, aydın düşünceleri daha iyi kavrayarak. Suçsuz insanlanmızı. namuslu düriist aydınlanmızı yok ediyorlar. Buna izin vermeyelim. İnsanlan öldürmeden. insan haklanna saygı göstererek, inançlara saygı göstererek yaşanabileceğini öğretelim. İnançsızlığın da bir inanç olduğunu bilelim. İnançsızbir insan inançlı insanlara saygj gösterebiliyorsa bence bu çok büyük bir demokrasi örneğidir. Suçsuz insanlar düşünceleri yüzünden suçlanıyor. öldürülüyor ve baskıya uğruyorsa, "değişim' diyen Sayın Tansu Hamm'ın önce bunlan değiştirmesi gerekir. Hâlâ İmam-Hatip okullan açarak yobazlann çoğalmasına neden olan eğitim sistemini değiştirmesi gerekir. Hacer Dündar PENCERE Türk Düşmanlıgına Yatıpım... Martin Luther iri yapılı. iri kemikli, kanlı canlı bir adam- mış, bol bira içer. eğlenceyi sever, şarkı söyler, bir de Papa'ya karşı yaman bir kavgaya girişir. "Reform " deniyor buolaya, 16'ncı yüzyılda yaşanıyor, tarih kitaplarına geçiyor. Reform, "Rönesans"\an sonra... Aydınlanma dan önce... Ikisi arasındaköprü... O dönemde Papa, Roma'ya postu sermiş, Avrupa'yı sömürüyor, Almanyadaprenslerdehal kalmıyor,köylü- nün iliği kuruyor, adtm atsan karşına kilise çıkryor, din yaşamın her kesimine egemen, kiliseye haraç ve papa- za rüşvet vermeden soluk alınamıyor, tapınmak bile parayla... Toplumun başını çekiyor Luther, başkaldırı yayılıyor, toprak sahibi prenslerle köylü birlıkte ayaklanıyorlar, daha sonra birbirlerine düşeceklerdir, Hıristiyanlıkta Reform böyle başlıyor, Papa ne yapacağını şaşırıyor, Luther'ı aforoz ediyor; ama, nafile!.. Kilise çatlamıştır, Avrupa'da Hıristiyanlığın yeni mezhepleri doğuyor. Rönesans bir aşamaydı, Reform bir adım daha atıyor, Ortaçağ karanlığında tan yeri atmıştır; Aydınlanma Dev- rimi'ne doğru yaklaşıyor insanlık; 1789'un eli kulağında- dır. Martin Luther'in bir yüzü bu... • Luther'in birçok yüzü var; önce Roma'ya başkaldırı- yor, sonra ayaklanan köylüleri ezmek için prenslerle işbirliğine giriyor, ortalık kan gölüne dönüşüyor... Bir de Türklere dönük yüzü var Luther'in; bağnaz, düşman, hırslı!.. Hasan Pulur, köşesinde Luther'in Türk- lere dönük bir sözünü aktarmış: "Tannm, Hıristiyanları, şeytandan, şehvetten ve Türk- ler'denkoru!..' (Milliyet, 11.7.1993) Hıristiyan Batı'nın, Türklere ve Müslümanlara dönük önyargısından söz açıyor Hasan Pulur; doğrudur, Türk düşmanlığı gecmişte Avrupalıyı koşullandırıyordu, bu mirası üstlenmiş çevreler, bugün de Batı'yı etkileyebili- yor; Müslüman-Hıristiyan çelişkisi içinde Türklerin ayrı bir yeri var. Çukurova Üniversitesi öğretim üyelerinden Onur Bil- ge Ku/anın "Alman Kültüründe Türk İmgesi" adlı bir incelemesi çıktı (Gündoğan Yayınlan). Bu kitaptan yapa- cağımız birkaç alıntı. Martin Luther'in Türklere dönük yüzünü belirleyebilir. Luther diyor ki: "Muhammeî'ın k/{ab/na, Kuran'a inanan Türklere in- san bile denemez. Türkler köpekler ve domuzlar gibi yâŞamayı yeğlerler. Türk, yürüyebilen her şeyi önüne katıp kovalar, hareket edemeyenleri genç yaşlı deme- den hançerler. Türk'ün parası ve insanı boldur, 300-400 bin savaşçıyı birgünde toplar. Türk'ün kendisinehiç za- rarı dokunmamış insanlan, çocukları, genç ve yaşlıları boğazladığı, şişlediği, parçaladığı görülmektedir. Türk, bedene bürünmüş öfkeli şeytanm ta kendisidir. Türk, in- sanlan nedensiz yere öldürüyor. Almanlara, Türklere karşı direnmekten başka çarelerinin olmadığını anlat- malı. Yoksa Türkleryakıpyıkacak,canakıyacak, Alman- Iarı zorla alıp götürecektir. Türkiye'de tutsaklar, ana, baba, oğul, kadın, çocuk olduklanna bakılmaksızın bir hayvan, bir domuz gibi satılmaktadır." • Lafı uzatmanın gereği var mı? Batı'da Türk'e bakış, Hıristiyanlığın ipoteğı altındaydı; Aydınlanma'dan sonra bir ölçüde değişebildi. Aydınlanma Devrimi bütün dün- yaya yayıldıkça, inanç aşılacak, akıl, bakış açılannı etki- leyebilecek... Peki, biz Aydınlanmacı şair, yazar ve aydınlanmızı diri diri yakarsak kime ve neye hizmet etmiş olacağız? Türk düşmanlıgına yatırım değil mi Sıvas katliamı? T.C. BANDIRMA SULH HLKLK MAHKEMESİ SATIŞ MEMLRLUĞU Sa\ı: 1W 7 Tapunun46pafta.690ada.42 parseldeolup. Bandırma ılçesinın P E\lül mahallesı. Sanavı bölgesi mevkiindeki elektnk. su. kanali- zas>on. \ol \e PTT hızmetlen gibi altvapı hizmetleri mevcut 4 katlı inşaata elverişle ?9.150.000 TL. muhammen değerli 261 metre kare miklanndaki arsanm; 20 8 1993 gunıi saat 13.30dan 13.45'e kadar Bandırma Sulh Hu- kuk Mahkemesi'nde aç\k arturma sureuvle sauşı yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edilen kıymetın °o~5'ıni \e riiçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu \e satış masraflanm geçmek şartı ile iha- lesi vapılacaklır. Bö>le bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 30 8 1993 günü aynı yerde. aynı saat- te ıkinci arturmaya çıkanlacaktır. Bu artırmada talımin edilen kıy- metin ° o40'ını bulma»ı \e masrafları geçmesı halinde satvş yapılacak- tır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış bedeli düşecektir. İşbu satış ilanının da\ alı Ne\ zaı Alım'a sat\ş ilaranın lebliği yerine kaim olmak üzere ılanen duşurulur. 22 6 1993 Basın: 49536 En süper tatil armağanı... "40 müthiş oyuıi" kitabı. Yine Disney Dünyası'ndan! PAZARTESİ GAZETE BAYİLERİNDE Leytek-kurbağa oyunu, bezelye yarışı, teleferik, uç uca, keçi sakalı, yum gözünü, mendil kapmaca, yol bulmaca. Birbirinden eglenceli tam 40 oyun, Disney Dünyası'nın verdiği Açık Havada 40 Oyun 40 Kahkaha" kitabında. Bu tatilde Disney Dünyası alan herkes çok eğlenecek. BU SAYIDA: • Sivrizeka karateye merak sardı. Tabii o zaman hayatı da biraz zorlaştı.» Ördekköy polisleri birbiri ardına yok olmaya başlıyor. Bakalım Miki ve Gufi bu düğümü nasıl çözecek? • Pat, Mini'yi her fırsatta öpmeye kalkarsa ne olur? İşte büyük rezalet! AYRICA... • Küçük sirk yıidıziannın yaşamı. Büyülü bir dünyanın bilinmeyen yüzü. • Korsanlann çizdiği deniz haritaiarınm ilginç öyküsü.* Bilgisayar çöplükleri dev dağlar oluşturuyor. D İ S N E Y D Ü N Y A S I A N A Y A Y I N C I L I K A S T e I : ( 1 ) 2 7 6 9 5 8 0 ( 4 h o t
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear