22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 1993 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI BirilerinikıskaııarakgeçtiyaşamHep hakkını yediler onun. Doğu- mundan ölümüne dek şanssızlık gö- lünde yüzdü. Boğulmamak için çok çaba sarfetti. Sabretti. Kadersizüğıne kahretti. Venilmemek için mücadele etti. diretıi. Ama işleri hep kötü gitti. Kardeşleri arasında konuşmaya ve yürümeye en çabuk başlayan oydu. Ama nedense annesi de babası da onun değerini bilmedi. Çikolatanın büyüğü hep küçük kardeşineydi. Çok bozuldu aılesine. Küçük kardeşini de hiç scvTnedi. Kıskandı. Okulda abeceyi ilk söken o oldu. Beden eğitiminde ve resimde de ondan iyisi yoktu. Yine de başkasını sınıf baş- kanı yaptılar. Öğretmenine de. sınıf arkadaşlanna da diş biledı o yüzden. Haksızca sınıf başkanlığını ele geçiren çocuğa da hiç ısınamadı. Kıskandı. Öğrcnci derneğinin en aktif üyesi oydu. Tartışmalarda kimse onun eüne su dökemezdi. Kendisini lider seçme- yenlere kızdı. Secileni sünepe buldu. çekemedı. Kıskandı. Askerde ondan disiplinlisi yoklu. Kaz adımında ayağını en yükseğe kal- dıran. koşuda en başta giden. atış tali- mindehep I2"den vuran oydu. Yinede terhis günü komutan onu değil bir başkasını örnek asker ilan etti. Ostelik •"örnek asker" çelimsiz ve silik bir tipti. Komutana günlerce küfretti. Çelim- sizden nefret etti. Kıskandı. Meslekte kimse onun bileğini büke- mezdi. İşini en düzgün yapan, bir gün bir dakika bile geç kaimayan oydu. Yine de önce başkasının maaşına zam MOSKOVA HAKAN AKSAY yaptı patron. Hem de beceriksiz biri- ne. Patronun bu seçimine şaşü. Bece- riksizi kendisine karşı yapılan haksızlı- ğın nedeni saydı. Kıskandı. Mahallenin en yakışıklısı oydu. Hali vakti yerindeydi, bir eksiği yoktu. Ama istediğj İcızı alamadı. Çirkin ve yoksul bir gence vardı kız. Onu hiçbir zaman affetmedi. Evlendiği genci gör- düğû zaman da yolunu değiştirdi. Kıs- kandı. Kansını sevmese de saygıda kusur etmedi. İyi bir koca. ıyi bir baba oldu. Ama yine de yaranamadı. Hep başka kocalan, başka erkekleri örnek göste- rerek çattı ona kansı. Zamanla soğu- du ondan. Başka kocalar ve erkekler sinirierini bozdu. Kıskandı. Bütün ümidini çocuklanna bağladı. Onlan binbir özveriyle büyüttü, evlen- dirdi. Hayırsız çıktı çocuklar. Göster- diği ilgiden ve yaptığı maddı katkıdan daha fazlasını talep ettiler hep. Veonu başka babalarla karşılaştırarak yerdi- ler. Son nefesine kadar kırgın kaldı ço- cuklanna. Kendisinden iyi olduğu söylenen öteki babalara ise tepki duy- du. Kıskandı. Kalbi dayanamadı bu kadar haksız- lığa, ûzüntüye. Krizgeçirdi, yatakJara düştü. Doktoru onu verdiği perhize uymadığı için eleştirdi. başka hastalan örnek gösterdi. Doktoru da sildi def- terden. Öteki kalp hastalanna ise lanet yağdırdı. Kıskandı. Oldü. Vasiyeti üzerine mükemmel bircenaze töreni düzenlendi. En güzel tabutta, en taze çiçeklerle toprağa ve- rildi. Mezarlıktaki en güzel mezar onunkiydi. Anısma dağıtılan helva da öteki bütün helvalardan daha lezzet- liydi. Bunu, onu tanıyan herkes takdir etti. Ömrünün sonunda olduğunu dü- şünenler böyle bir uğurlama karşısın- da parmak ısırdılar. Kıskandılar. Nihayet tartışmasız bir zafer kazan- mıştı herkese karşı. Ama bu gecikmiş zaferini kendısi görememişti neyazık ki... Yetişkin bireyler yabıızçocuk ODTÜ'de öğrenciyken, ma- hallemin çocuklannı toparlayıp bir futbol takımı kurmuştum. Çahştıncılan bendim: iyi futbol oynadığımdan değil. çocuklan sevdiğimden. Onlara vaşıtım gibi davranır, güven göstcrir- dim. i Kısa sürede. başanlı olmak için en iyi yöntemi seçmiş ol- duğumu anîadım. Hepsi ortao- kul çağında olan çocuklar. yanımdayken kendileriniçocuk değil. birey hissediyorlardı. Ben onlara güveniyordum. onlar da kendilerine. O toz toprak, çu- kurlu bayırlı sahaiarda nasıl as- lan kesiliyorlardı!.. Yıllar sonra Jsveçte. bana o günleri anımsatan bir görüntü var. Çevremdekiçalışan halkm. kendisini yetersiz ve hatta ge- reksiz hissetmeye başladığını • görüyorum. "Bakalım ne ola- cak" sorusu herk*sin dilinde. Işten atılma konusunda sıra ba- na ne zaman gelecek sorusu. en çok duyulan kaygı sözcüklerin- den. Orneğin, annelik iznine başlayan kadınlar, döndükle- rinde işyerlerini açık bulup bu- lamayacaklannı düşünüyorlar; açık bulsalar bile. yerlerinin ko- runup korunmadığını. Gerçek- te bu haklann tümü, yasayla korunur durumda ama. işve- •re»ler -kamu ya da özel- kestır- me yollann uzmanı haline aeldi bile. Emeğiyle geçinmeye alışkın insanlar. artık "'Büyük Ağa- bey"in her türlü yanhşın so- rumlusu olarak onlan gördü- ğünü biliyorlar. Fabrikanın satışlan kötü mü gidiyor? Çö- züm kolay: •"İstihdam fazlalığı- nı gidermek gerek; yani. vur hakkını tanıyan yasadan da ın- tikam alınmış oluvor. Banka. müdürlerin eşine dostuna arka- daş işi kredi verip batmış mı? Vur tekmeyi kasadaki vaşîı ka- dına. orta yaşlı erkeğe! Sağlık sektöründe çalışanlar, yıllann laçkalığının bedelini iş- lerinden olarak ödüyorlar. Yıl- lardır kötü çalıştıklan için de- ğil. bir avuç yönetıcının becere- mediklen işlere. politika gereği kanştıklaniçin. Büyük hastanelerde "istih- dam fazlahğı". her 5 kişiden 1'- inin işten atılmasıyla gideril- mekte. Orta ve küçük hastane- Ier. ya sıkı sıkıya budanıyor: ya da. "rekabete açılmaİc" amacıyla kapatılıyor. "'Büyük Ağabey". artık ın- sanlann yatak odasına bile giri- yor: İşten çıkanlacağını anla- yan birçok genç kadın, çocuk yapma suretivle. son gelırinin % 90'ına denk düşen sigorta ödentisini. 270 gün için sağla- ma alma yolunu seçiyor. On- dan sonrası, Allah kerim! İşınde kalabılcnler ise. sürekli olarak "'Büyük Ağabey"in ba- kışlannı üzerinde hissediyor. Yıllardır. kendinden bekleni- lenleri yaptığı için ekmeğini ka- zandığına ınanan ücretli. şimdi artık bundan emin değil. "Bü- yük ağabey". ona destek olmak için değil. başkalannın suç- lannın ceremesinı ona çektir- mek için sahanın kenannda tekmeyi gitsin personel! İlk kur- bekliyor. Güvcn duygusu, yeri- banlar. yabanalar ve çocuklu ni. çaresizliğe bırakıyor. genç anneler. Böylelikle. küçük İster şahanın içınde, istcr dı- çocuğa hasta olunca evde kaia- şında: İsveç'te bireyler. birer rak sigortadan ödenti alma yalnız çocuk artık... Prenses Masako eşinin 5 admı gerisinde ^ n S ^ feşem bir düğûnle evlenen eski diplomat Masako Owada, artık eşinin 5 adım gerisinde yürümeye alıştı. Yeni evli çift önccki gün çıktıkları balaylannın ilk sabahında, Güneş Tanrıçası Amaterasu'ya evliliklerini bildirmek üzere tapınağı zijaret etti. Masako Owada, İmparatorluk tahtının varisi Prens Naruhito ile e\lenmeden ve Prenses ol- madan önce. modern ve geleceği parlak bir diplomartı. Ancak Masako geleceğin Japonya ımparatoriçesi olma yolunda geleneklere uygun adımlarla ilerliyor. Her zaman eşinin 5 adım gerisinde.(Fotoğraf: REUTER) Işsizliğekısavadeliçözümyerineiş kavramıtartışması Hafta başında Kopenhag'da topla- nan AT zirvesine ağnlan nedeniyle elinde bastonuyla katılan AT Komis- yonu Başkanı Jacques Delors, toplulu- ğun içinde bulunduğu ekonomik dur- gunluğa ve giderek büyüyen işsizlik sorununa çare önerilerini sıralarken. "Eğitim sistemimizi ve eğitim an- layışımızı tamamen değiştirmeliyiz. Kendimizi yaşam boyunca nasıl eğite- ceğimizi öğrenmeliyiz. Kişinin girişim- ci ve yaratıcı yanını geliştirmeliyiz. Herkese yaşam boyu eğitim hakkı tanınmalı. İş kavramını yeniden de- ğerlendirelim. Çalışmak bir hak ola- rak görühnemeir dedi. Danimarka televizyonu. Delors'un konuşmasını "fazla vizyoner bulunmadı" diye ver- di. Bence halt etti. Delors'un konuş- masmın içeriğı. özellikle sosyal de- mokrat ve sosyalistlerin pek rağbet et- tiği. ckonomivi hareketlendirmek için kamu yatınmîannın arttınlması... De- lors'un konuşmasınm. sosyalistleri he- men hemen tüm Avrupa'da iflasa sü- rükleyen ideolojik açmazlann dışında bir içerik taşıdığtnı düşündüm. De- lors'un işsizliğe kısa vadeli çözüm bul- mak yerine iş kavramını tartışmaya açmasını. eğitim konusunu ön plana ahnasını vizyoner bir tavır olarak gör- düm. İşsizliğe karşı temel çözümün istih- dam alanlan yaratmasıyla değil, iş ve çahşma kavramlannın yeniden göz- den geçirilmesi ve bu kavramlann ye- niden belirlenmesiylegerçekleşebilece- ği yönünde umut ışığı sezdim. Avrupa Komisyonu'nun kendi veri- lerine göre tüm topluluk içindeki işsiz sayısı gelecek yıl 20milyon sınınna vu- racak. 5 milyon nüfuslu Danimarka'- da işsiz sayısı şimdiden 300 bini aştı. KOPENHAC FERRUH YltMAZ Danimarka'da işbaşındaki sosyal de- mokrat ağırlıklı hükümetın klasik ön- lemleri büyük bir ihtimalle işsiz sayısını sabit tutmaktan başka bir işe yaramayacak. Bu durumda bu tür önlemlerin viz- yonerliğinden bahsedilir mi? Oysa Delors'un konuşması çok önemli iki noktaya işaret ediyor. Eği- tim ve çalişma kavramı. Teknolojik gelişmenin vardığı dü- zey artık neredeyse her alanda vasıflı işgücünü gerektiriyor. Aynca, gelecek yıl sayılan 20 milyo- nu bulacak işsize nasıl iş bulunacak? Avrupa ekonomilerinin canlanması, vasıfsız işgücünü gereksiz hale getiren teknolojik gelişme karşısında daha fazla istihdam yaratabilecek mi? Artık Avrupa'nm ve dünyanın, bunca işsize iş bulamayacağmı kabul etmesi. işsizliğe karşı istihdam yarata- cak kiasik önlemlerle uğraşmak yeri- ne. iş kavramının kendisini tartışmaya başlaması gerekiyor. Belki vasıflı işgü- cünün artmasıyla birlikte iş dağılımının yeniden düzenlenmesı ge- rekiyor. Ancak bunu yaparken. mo- dası geçmış liberalizmin "Her koyun kendi bacağından asılır" felsefesine yüz vermemek. bu felsefenin doğura- cağı toplumsal sefaleti önceden gör- mek gerekiyor. İşsizliğin toplumsal bir sorun olduğunun bilincinde olarak iş- sizlerin de toplumun sorunu olduğunu kabul etmek ve belki bunu sorun ola- rak kavramaktan vazgeçmek gereki- yor. Belki de en önemlisi, geleceğin artık eğitilmiş işgücüne ait olduğunu, sokaklan bile üniversite mezunu çöp- çülerin temizleyeceğini görebilmek ge- rekiyor. Belki Jacques Delors. işsizliğe karşı çare önerilerini sıralarken bunlan kas- tetmedi. Belki o kadar vizyoner deâil- di. Ama ben söylediklerinde ileriye dö- nük bir tartışmanın umut ışıklannı gördüm. Her nedense halk tarafından seçilmiş poiitikaalar yerine. halktan uzak sırça köşklerde yaşayan bürok- ratlann meselelere daha vizyoner ba- kabildiklerini düşündüm. Demokrasi- ye inanan biri olarak, bürokratlan po- litikaalara tercih etmemdeki tezatı yaşadım ve bu tezata çözüm bula- madım. Terorizmbir çıkmaz sokakSen. yoksul ya da \arlıklı. çirkin ya da güzel hiç ayırım yapmadan ilkbahar maviliğini cömertçe üzerimize serpiveren şabah 'Hola." tüm Madride. İki kız kardeş okul otobüsüne biıunek için beküvor. Kızışma- ya başlamış sabah trafiği içinde insanlar, bir yaşam ka\gası pe- şine takılmtşlar bile. Merhaba güzel gün. Bomnı.' Ve ansızın parampar- ça bir Madrid sabahı. Param- parça güzel gün. Paramparça kollar. bacaklar. kafalar. Biriveren umutlar. düşler, gü- zellikler. yasam ka»galan ki en onurlusu ka\gaların. İki kı- zkardeş artık okullarına hiç va- ramayacaklar. Şu >erde yatan insan parçaları artık bu Madrid sabahını hiç oksavamayacak- lar. Bombanın patlatıldığı araba ale>ler içinde. İnsanlar çığlık çığlığa. Ve basılan bir düğme> le kırılıvermiş yerde \atan bu gü- zel Madrid sabahının altında kanla ya/ılmış bir imza: ETA. Ne demek ETA? El Pais ga- zetesi ertesi günkü başyaztsına 'ETA, ölürn demektir' başlığını koymuş. Terör. Tüm gazeteler, tde\izyonlar, radyolar ETA'- nın adının yanına terör1 sözcü- ğünü koyuyorlar. NedirETA? Euskadi Ta As- katasuna, vani. Bask V atanı ve Özgürlük, demek. "Ö/gürlük" demek yani ETA, 'barış1 de- mek. Kimisine göre terör. ki- misine göre banş; öyleyse ETA. 'barışçıl terör' demek. Terör mü, özgürlük mü? Öy- lesine ince bir çizgi var ki bu iki sözcüğün arasında. Bir şe>in böyiesine zıt iki anlamı olabilir mi? Birileri vanılnor ama kim? Birbirini ko\ala\an iki sözcük; ALİ KIŞLAK birinin bittiği yerde öteki başlı- yor. İşte tam adım koya- madığımız o incecik çizginin üzerinde paramparça yatan in- sanlar artık bir yanıt aramıyor- lar bu sorulara. Sosyalizme ve bağımstzlığa ulaşıncaya kadar silahlı müca- dele gerekli, diyor ETA. Ama Bask özerkliğinde halkın yal- nızca yüzde 10'u aynlıkçı. Bask'ın aynlıkçı partisi yüzde 10 oy ile 2 millcnekili çıkarabü- di. Oysa diğer tüm sosyalist, muhafa/akâr ve milliyetçi par- tiler ETA'nın karşısındalar. Halkın yüzde 9O'ı İspanya'dan aynlmak istemiyor. Özerk, ama İspanva içinde. Ve Bask halkının yüzde 10'u bağımsızlık istediği ve silahlı mücadelenüı kaçınılmazlığuıa inandığı için İspanya'nın bir yerlerinde ansızın bir bomba patlaynerecek ve kocaman bir nokta koyuverecek güne yeni başlamış yaşamların önüne. Sosyalizm için. \ a iyi yazama- mış sosyalizmi yazan, ya da okumasını bilcmiyor însanoğ- lu!. Belki uzun, ama bir çıkmaz sokak terör. Geri dönemiyor. Duramıyor. Çırpınıyor. Başbakan Felipe Gonzalez 'sütübozuklar' dedi. Komünist- lerin lideri Julio Anguita 'köpek sürüsü' dedi. Nefret doluyuz, ama öç almaya çalışnıayacağız, dediler. Çünkü. demokrasi, bu 'barışçıl* terörü yenecek. Sürgün adasında Akdeniz büyüsü Akdeniz'm ortasında turiz- me açılmış, kültür ızleriyle ıç içe olup büyüsünü içinde hâlâ daha saklı tutan kaç tane ada vardır derlerse size. hiç düşün- meden bir çırpıda yanıtlayin: Malta... Turistik broşürlerde. "Ak- deniz'in mavisine açılmış han- kulade bir pencere" sloganı ile tanıtılan Malta*yı, şu sıralarda yaşamak en güzeli.. Eriği, keçisi ve mimarisi ile ünlü Malta'nın. esasen çelcicili- ğini sağlayan özellik ya da a\- ncalık nedir diye de düşünebi- lirsiniz. Hemen anlatahm: Bir defa burası. her köşesinde kar- şınıza dikilen tarih kalıntılany- Ia dopdolu olarak insanın ka- fasını kanştınyor. Akdeniz'in tam ortasında bir büyülü ada, Malta... Kitle turizminin henüz faz- laca burnunu sokamadığı ve bozamadığı Malıa. etrafındaki adacıklanyla bir âlem yer. Akdeniz güneşi altında kül- türlerle yoğrulmuş bu adalar- dan Gozo ve Comino adalan ise tıpkı bizim Bozcaada ve İmroz'un panoramaiannı çağ- nştınvor ister istemez. Aslına bakılırsa uzun yüzyıllar bo- yunca. Malta hep baskınlara. saldınlara sahne olmuş bir ada olarak biliniyor. M.Ö. III >üz- vıldan kalma mezarlan veünlü Ggantija tapınağı ile bilinen Gozo adası: kalıntılarıyla. ta- rih öncesinden başlayarak Fi- nikeliler'e. Kartacalılar'a ku- cak açmış. Romalılar'la ya- şamış bireskiliği ve bir tortuyu içinde gizli tutmakta yüz- yıllardır.. MALTA EROL ÖZKAN YAZARLARIN EVİ Osmanbey MEYHANEMİZDE Hergün fasıl Rez: 2464418 İLAN TCANKARA23. ASLİYEHUKUK HÂKİMLfĞÎ'NDEN DosyaNo.-199377 Davacı Hidayet Çapçıoğlu tara- fından davab Varült Başaran aJeyhı- ne açılan alacak davastmn yapılan açık yargılamaartda: Davalı Variık Ba^aran adına çı- kartılan tebligatlar tebüğ edileme- miş ve adresı de zabıtaca saptana- maraış olduğundan duruşma günü olan 16.9.1993 gûnü saat 10.25'te mahkememızde tüm delıllenniz ile birlikte haar buJunmanız veya bir vekil ile temsil ettırraenız. aksi tak- dırdeHUMK'nun 213-277 madde- leri uyannca duruşmarun gıyabınjz- da devam edeccğı ve karar venleceği flıtarh olarak teblığ yenne kaım ol- mak üjıere ilan olunur. 17.6.1993 Baan: 32476 Sevdiğiniz bir çocuğa bugün alın Yaz tatilinde NEŞELIINGILIZCE Tüm Türkiye'de gazete bayilerinde Sevımlı Robot'umuz Robby bu yaz 6-11 yaşlarındaki çocuklara çok özel bir metodla Ingılizce öğretmeye başlayacak. Hem de neşeyle... İftm NlŞtÜ İNOİÜZa • Dınleyerek • Boyayarak • Çizerek • Şarkı söyleyerek • Bulmaca çözerek Kırmızı çantaİJ R0B8Y 1 sayı 20 8İN ÜRA San çantalı R06BY 2. sayı 20 8IN LİfiA Robby Eagltsh With Ms dil eğitim setinin özel çantasının içinde • 24 kursluk 12 fasıkül # Özel kutusu içinde 32 kartlık "animal famıly" oyun kartları • 24 kursluk 6 kaset • Zevkle kullanabıleceğirız setf cılt kapağı • 12 Game Book oyun eki • Kasetlerınız ıçırı özel kaset kutusu bulacaksınız. da ejmm Mnaı İWK»tST«MMllig93 Oçüncûsu 75 *du»to. I M 3 dSlDûncûSİ 15 Eytûl 1993 tartnoıje yayınlanarak tamamlanacafctır Mavi çantalı ROBBY 1. SET (12 sayı) 200 BİN LİFM B O V U T Y A Y I N G R U B U Cumhurıyet Caddesı 317 Nuı Han 80230 HarDıye 1STAN8UL Tel d(231 40 80(5 Hat) Faks (1)24662 66 Malta'nın burnunun dıbin- deki bu dikkat çekıci. avuç içi kadar Gozo adasının şirinliği- ni peşincn belirtelim. Yoksul bahkçılan, taş sokaklann se- rinlieinde dantel öriip turistle- re satan kadınlan ve adanın ti- pik pansıyonlanyla burası hâlâ daha bozulmamışiığını koru- yor. Dükkânlannda "flu" kart- postallar satılan. ucuz lokanta- lan ve doğal plajlanyla burası bıraz da bizim Cunda adasını anımsatmıyor değil harti. İncik boncuk satıalan ve kı- yılarda pinekleyen yoksul. an- cak dost yürekli halkı ile Gozo ve onun vanıbaşındaki fincan kadar Comino adaağı ise cam kınğı mavisi kovlarıyla, yaz sı- caklannda bir mavi serinlik... 1565lerde Osmanlı kadırga- larının topa tuttuğu. sancak dalgalandırdığı bu serin sular- da > üzerken bile insan. eskileri. geçmışı kurcalamadan edemi- yor. "St. Elmo Kalesi'nin dü- şüşü"nü anlatan Türkler'in resmedildiğı ünlü fresko ise Matteo Perez D'AUeccio"nun ımzasını taşıyor Valetta Mü- zesi'nde.. düşlere dalmadan edemıyorsunuz... Bilindiği gıbı Valetta. Malta tunzminın can daman.. So- kaklarda turistten geçilmiyor bu mevsımde.. Akdeniz'in tıl- sımı biraz da Valetta'da yaşa- nıvor sanki.. Malta. bizim tarihimizde sürgün adası olarak bilinir? Kafıleler halinde yüzlerce Türk'ün sürüldüğü. acı cektiği bu adanın zindanlarında gü- nümüzdc pasta pişirilip. çay satılmakta turistlere.. Evet. Sicilya'nın güneyinde j akıcı güneşi ve Akdeniz'in de- ğişik tonlardaki mavisiyle iç içe bir ulsımh köşe burası.. 350 bin kışilık nüfusu ve 264 kmr lik yüzölçümüyle bu takımadalar. günümüzde: gidile gidile bıkıl- mış. ezberlenmiş tatil köşeleri- nın dışında dinlenmeyi hedef- le\en bir adacıklar grubu izle- nimıni de ister istemez uyandı- nyor herkeste... Akdenız'in büyüsü de en çok buralarda yaşanıyor şim- dilerde.. Kilometrelerceuzayıp giden bomboş kumsallar ve kayalıklar arasında yalınayak dolaşmak. martı çığlıklannı duyarak Akdeniz'ı yaşamak bir havlı hoş.. Hele heîe kirpik- lerınızde kurumuş Akdeniz'in tuzuyla. düşlere dalmaktan cüzeli yok şu sıralarda, Malta'- da...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear