22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 27 HAZİRAN1993 PAZAR KULTUR Sotheby's müzayede salonlarında ilk kez performans sanatının bazı işleri satışa sunulacak 'Performans' meydan okuyor!..Küitür Senisi - Performans, happe- ning gibi plastik sanat etkinlikleri bir kere yakalanabilen, sergılenmesi. satıl- ması, kalıcı bir biçim de saklanması mümkün olmayan etkınliklerdır. Ör- neğin Jim Dine'ın sanat tarihine geçen happening'i "The Smıling Workman" (Gülümseyen İşçı) de sanatçı kutular- ca boyayı üzerine döküp tu\alın üzenn- de zıplamıştı. Herne kadar boylesı et- kinliklerin tekran olanaksızsa da. bu hafta Sotheby's müzayede salonlann- da ilk kez performans sanatının bazı yapıtlan saüşa sunulacak. Müzayede de avandgard performans sanatçılannın en çılgınlanndan biri olan çello solisti Charlotte .Vloorman ın ölümünden sonra evınde bulunan yapıtlar satışa sunu- luyor. Performans sanatı Besteci John Cage'ın etkisi altında gelişen performans sa- natı. müzıkle hep ıç içe olmuş- tu. Charlotte Moorman da bu avandgard akımla Cage"in bestelerini çalarken tamştı. 13 yıl süreyle kanserle olağandışı bir mücadele verdıkten sonra kasım 1991'de öliim yatağı- nda kocası Frank Pieggi'ye şu son sözlerinı söy lemişti Char- lotte Moorman: "Sakm evde- ki hiçbirşeyi atma." Pieggı bu sözü tuttu ve işte bu sayede Avrupalı koleksiyoncular çağımızın en ılginç sanat yapı- tlanna sahip olma şansını ya- kaladılar. Moorman. Arkansas"da doğdu ve New York"takı Juli- ard okulunda klasik çello eğitimi gördü. 1967 yıhnda "yan çıplak bir halde çello çalmak " suçuyla tutuk- landığı güne kadar Amenkan Senfoni Orkestrası'nda çalıştı. Tutuklanmasına sebep olan olay Nam June Paik'in "Opera Sextronique"ini bel- den yukansı çıplak olarak çal- masıydı. Aynı olay sırasında tutuklanan Paik ise önünde diz çökmüş çellonun telini çıplak omuzlannın üzerinde tutmaktaydı. Böylece orkest- radan kovuldu ve tümüyle performans sanatı üzerinde yoğunlaşmaya başladı. Moorman'ın avandgard akı- mla ilişkısı 1963 yılında ilk New York Avandgard" festivahru or- ganize etmesiyle başladı. Sonüçta bu festival yıllık olamadı ve sonuncusu 1980 yıhnda düzenlendi. Festı\aller Merkez İstasyonu'ndan Saten Adası vapuruna kadar çok çeşitli mekanlar- da gerçekleştiriliyordu. resim. müzık. tiyatro ve edebiyat gıbi çok çeşitli sa- nat dallanndan sanatçılan bir araya getiriyordu. Tüm bu sanat dallan planlı veya plansız etkınliklerde birleş- tiriliyord'u. Buzdan çelloyu çıplak çalmak Moorman. performans sanatına hayrandı ve sanatı içın her türlü tehli- keyi göze almaya hazırdı. Bunlann arasında en unutulmazı Jim Mc\Yili- ams'ın kendisi için besteledıği "Sky Kıss" (Gökyüzü Öpücüğü) parçasımn performansıydı. Bu performansda Moorman gökyüzünde süzülen bir helyum balonuna bağlanmış olarak havada asılı dururken çello çalıyordu. Bu performansı ilk kez 1968 yılında Central Park'ta yapılan festivalde ger- çekleşıırdı. Başka bir performans ıse 1972 yılında yine McWılliams'ın bir bestesi olan "Ice Music for London"nı (Londra ıçın buz müzıği) sıkıştınlmış buzlann bir çello kutusuna konarak kalıbının çıkanlmasıyla oluşturulan tier"e aıt. Sanatçı genellikle sanat ile yaşam arasındaki ilişkileri içeren bir cümleyı tuvalüzerıne resimliyor. Mü- zayede de yer alacak olan kırmızı san- cağın üzennde: "Hey! Sanat diye bir şey olmadığını bihyor musun. herşey Vanıty (ego)." Bu yapıt 1972 avan- gard festivalinin gerçekleştırildıği New York"un South Street caddesı limanı- nda demırlenen gemide sergilenmiş. İkincı eser. Yokc Onoya ait paslan- maz çelıkten kare bir kutudan oluşu- yor. Kutunun içinde bir ayna bulunu- her şeyi paketlemekle ünlü Christo'- nun ortak bir çabşması satışa sunu- lacak. Yapıtın ismi "Wraped Televisı- on" (Paketlenmış Televizyon). Yapıt. şeffaf plastik ile kalın sicimle paketlen- miş bir televizyondan oluşuyor. En ilginç parça Beuys'un Yapıtın 25 bın ıla 35 bın dolar arası- nda alıcı bulması bekleniyor. Müza- yedenin en ilginç parçasını "Infiltraü- on Homogen für Cello" adlı yapıt oluşturuyor. 200 bin ila 250 bin dolar- yapıtlann arasında Japon sanatçı Ay-O tarafından gerçekleştırilen "Ra- inbow Banner" bulunuyor. Yapıt 23 kadın iç çamaşınnın asıh olduğu ıki çamaşır ipinden oluşuyor ve 4000 do- lara alıcı bulması bekleniyor. Bir dığer parça Takehisa Kosugi'nin gerçekleş- tirdiği "Oda Müziği" adh yapıtı. Me- tal fermuarlarla dolu büyük mavi bir naylon torbadan oluşan yapıtı. Moor- man performansında tek tek fermuar- lan açıp kapayarak bedeninin bazı bö- lümlerini ve çellosunu açığa çıkarmak Ay-O'nun *Rainbow Banner', soldan iribaren 'Bomb Cellos'Charlotte Moorman, 'VVrapped Televison' Nam June Paik ve Christo, 'Chamber Music' Takehisa Kosugi ve200 bin ila 250bindolar arasında alıcı bulması beklenen müzayedenine nilginçparçasıı Joseph Beuys'un infiltration Homogen für CeUo'performansı. -Yılhk buzdan çelloyu çıplak olarak çal- masıydı. Ancak bu gösterinin sonun- da buz yanığından hasta düştü. Bu olayı kendisi şöyle anlatmışü: "Çok güzel bir parçaydı ve kendimi o kadar kaptırmıştım kı hiçbir rahatsızlık du- yumsamadım. Çalarken öyle güzel eri- yordu ki her anından ayn bir zevk aldım. Ertesi gün çok kötü oldum. her yerim yanıyordu, sol göğsüm alev almış gibiydı, aa dayanılmazdı. Bir ec- zaneye gittim. Eczacıya buzdan bir çello çaldığımı söyleyemezdim. Ben de kocamla Alp'lerde mahsur kaldık, sa- atlerce kar ve buz altında durduk diye uydurmak zorunda kaldım" Müzayede kimi sanatçı dostlannın Moorman'a hediye ettiği kimi de ken- di yaratılan olan 17 parçadan oluşu- vor. İlk yapıt Nice'li sanatçı Ben Vau- yor ve baktığınızda kendinizi görü- yorsunuz. 1960'lann başlannda Yoko Ooo ve Charlotte Moorman henüz ikisi de meşhur olmadan önce aynı evi paylaşmışlardı. Yoko "proto-fluxus" olarak adlandınlan konserler düzenli- yordu. FIuxus, avangard müzik ve performanslann tanmmasına olanak sağlayan, uluslararası sanat hareketi- nin adıydı. Paketlenmiş televizyon Müzayedede, Moorman ile birçok ortak çalışma yapan Nam June Paik'- in de yapıtlan bulunuyor. "Videonun George Washington'u" olarak tanı- nan Koreli sanatçı bu yılki Venedik Bineali'nde Almanya'yı temsil ediyor. Müzayedede Paik ile Pont Neuf den Büyük Kanyona kadar eline geçirdiği dan alıcı buJması beklenen yapıt, genç kuşak sanatçılann peygamber ve il- ham kaynağı olarak kabul ettikleri ve performanslan artık bir kült haline gelmiş bulunan Alman sanatçı Joseph Beuysa ait. 1975"te sanatcının ilk kez kendininkilerin dışındaki bir perfor- mans için yarattığı bu yapıt, gri keçey- le kaplanmış bir çellonun üzerine kırmızı keceden iki şeridin haç biçi- minde iğnelenmesinden oluşuyor. Moorman "'Infiltration Homogen für Cello" performansını gerçekleştirdi- ğinde yaptığı tek şey kırmızı hacı çello- nun üzenne iğnelemekten ibaret ol- muştu. Beuys'a göre kırmızı haç "ses- siz kaldığımız. devrimci adımı atmayı başaramadığımız takdırde bizi bekle- yen tehlikeyi" temsil ediyor. Müzayedede satışa sunulacak diğer yoluyla değerlendirmişü. Yine de en etkileyici yapıtlar Moorman'ın kendi ürünleri. Hastalığı performanslanna ara vermeyi gerektirmiş, ama yaraücı itkisi durmak bilmemişti. Satışa sunu- lan yapıtlannın arasında "Cello with Child" (Çocuklu Çello) önemli bir yer tutuyor. İçinde bir keman bulunan plexiglas bir çellodan oluşan yapıtın 4500 dollara alıcı bulması bekleniyor. "Çellomun Gölgesi" ve "Şınnga Çel- lo" da Moorman'ın çello dizisinin iki yapıtı. Plexiglastan kesilmış bir çello gölgesi ve hastanede geçirdiği uzun yıllann anısı şınngalarla kolajlanrruş bir çellodan oluşuyorlar. Müzayededen toplanacak para>la Moorman'ın eşi hala ödeyememiş ol- duğu hastane masraflannı karşıla- mayı planlıyor. Franz Kafka'nın ünlü romanı 'Dava', yönetmen David Jones'un farklı yorumuyla ikinci kez beyazperdede 'Kafka'nın kabuslan günışığındayaşanır' Küitür Servisi - Franz Kafka'- nın ünlü romanı "Dava" ikıncı kez filme abnarak Avrupa'da gösterime girdi. Fılm. romana. 1962 yıbnda Orson Welles'ın çe- virdiği "Dava" fılminden tümüy- le farkb bir yorum getıriyor Uzun şapkalar ve ilk araba- lann devrinden kalma barok bir cadde. Bir garson. uzun saplı sü- pürgesiyle bir kafenin önünü sü- püriiyor. Elinde sepetiyle bir kadın telaşla sokaktan geçiyor, peşinde redingotlu adamlar. Bu- rası Prag, 1912: Kafka'nın para- noyak romanı "Dava"nın geçtıği klastrofobik kent. Kafka, "Da- va"yı yazmaya 1913 yılında baş- ladı, ama ölümünden bir sene sonrasına, 1925 yılına kadar ki- tap basılamadı. Basıldığında da sonu yazılmış olmasına rağmen henüz tamamîanmamıştı Joseph K.'nın umutsuzca ade- ta çıldırmış gibi neyle, kimin ta- rafından suçlandığmı ve sonunun ne olacağıra anlamaya çalı- şmasının öyküsü olan "Dava"- nın karman çorman bölümlerini. Kafka'nın arkadaşı Max Brod bir araya getinp yayınlanmasını sağladı. Bu romanı okuma şansı- na Kafka'ya rağmen sahıp olduk çünkü Kafka asbnda arkadaşı Brod'a ölümünden sonra yazdığı her şe>i yakmasını vasıyet etmiş- ti. Totaliter, baskıcı ve bürokra- tik rejimlerin olduğu kadar. mo- dern insarun yabancılaşması ve yalıtılmışhğıru anlattığı söylenen ve bu özellikleriyle hem edebiyat hem de reklamcıhk. sıyaset, mü- zik, mimari gibi çeşitîı alanlara "kafkavari" sıfatının girmesini sağlayan roman , yıllardır varatı- ğı çalkantıdan hiçbir şey kaybet- medi. Ölümünden sonra basılan Dava, Hitlerrejiminin Avrupa'vı kasıp kavurmaya başladığı za- manda piyasayaçıktı. Bu nedenle hayatında verem hastalığı yüzün- den ve hıç sevmedığı memuriyet- ten aynlıp rahatça >azmasına Fılmde Joseph K. rolünfi üstlenen Kyle MacLachlan, hırçın, hatta kibirli, ama sıradışı hiçbir özelliği olma- yan bir ktşiük çiziyorfüstte), Anthony Hopkins, usta oyunculuğuyla papazı o>nuyor. Kafka( soldaki kare). olanak sağladığı içın sevinerek gıttıği sanatorvum dışında "ka- patılmışlık" gibi bir deneyim hiç yaşamamış olan Kafka'nın bir tür peygamber gıbi geleceği gör- düğü düşünüldü. Kendi son dere- ce bıreysel kabuslannı kendinden sonra yaşanan evrensel kabuslan temsil edecek romanlara dönüş- türmesı şüphesiz peygamberlik- ten çok sıradan insanın iç çelişki- lerinı yakalayabilmesıne ve bunu diğer modernist yazarların aksine valın bir dille aktarabilmesine da- yanıyordu. Dava'nın başka bir yönü olan paranoya. özgüvensiz- lik ve ruhsal çalkantılarda o dö- nemde yıldızı parlamaya başb- yan psikanalizi de öngörür nite- bkteydı. Orson WeUes'in 1962 yapımı fılmi. romana farkb bir yorum getirerek aslından oldukça farklı bir "Dava" getirmişü seyircinin önüne. Welles romanın sonunu değiştirmiş. Zagreb. Roma ve Pa- ris'i modern setlerle birleştirmışti. En ünlü sahnesi için, 800 Obvetti marka daktilo kiralayıp hepsini bir odaya doldurmuştu. Garip acılardan çekım yapürarak ka- meraman Edmond Richard'a Al- man ekspresyonistlerinin ışık ve gölge oyunlannı taküt ettirmişti. Joseph K. rolünü de Kafka'ya çok benzeyen Anthony Perkins'e oynattı. O zamanlar bir eleştır- menin ynzdığı gibi: "'Kafka'nın romanlan, hayali kişilerin ya- şadığı gerçekçı bir dünyayı an- latır. Welles'in fılminde ise gerçek insanlar bir kabus dünyasında yaşıyor." Uzun süredir Kafka'- nın yapıtlannı sinemaya uyarla- mayı düşünen Ingibz oyun yazan Harold Pinter ise romanı asbna sadık kalarak senaryolaşürdı. Belki de tek farkblık, romarun şaşırtıa derecede diyalogla dolu olmasına rağmen, Pinter'in se- narycsunda, tıpkı oyunlannda olduğu gibi müzik ve kamera ha- reketleriyle doldurulan uzun ses- sizliklerin bulunması. Pinter se- naryoyu şöyle tanımbyor: "Eli- mizdeki her yönüyle somut bir yapı. Binalanyla, mobilyalanyla. parasıyla somut. Kafka'nın ka- buslan gün ışığında yaşanır. Hiç- bir biçimde soyut ya da fantastik değildırler. Son derece sadedir ve mantıkb bir biçimde gelişir." Filmin yönetmeni David Jones ise en çok konuyu somut ve inandına bir biçimde vermek için zorlandığını söylüyor. Bunu ba- şarmasıru sağlayacak bir koz var ebnde: Prag kentınin kendisi. Meydanlan, daraak sokaklan, parmakbkb balkonlan. virane evleri kirli avlulan, bitmek bil- meyen mermer merdivenleri ile eski rejimin tüm labirentlerine sa- hip bir şehir. Kameraman Phil Mebeux şehrin bu olanaklannı ekspresyonizme fazla kaç- maksızın görüntülemiş. Hemen hemen aynı tarihlerde ve aynı mekanlarda "Kafka" fılminin çe- kimlerini gerçekleştiren Steven Sodernbergh'in aksine, melodra- mik ışık oyunlanna da yer verme- miş . Joseph K. rolünü üstlenen Kyle MacLachlan çekingen ve korkak bir Joseph K. tiplemesi çizmiyor.Tam tersıne hırçın. ken- dini korumasını bilen, hatta ki- birb'. ama sıradışı hiçbir özelliği olmayan bir kişilik çiziyor. Fil- min ilk sahnesinde kahvaltısını getirmeleri ıçın zili çabşından, ha- fıfe abnamayacak bir kişilik ol- duğunu ortaya koyuyor ve bu özelliğiyle olaylar karşısmdaki güçsüzlüğünü daha da vureu- lamış oluyor. Dava'nın en çok üzerinde durulan temalan, bü- rokrasi ve suç olmakla birbkte. asbnda ölüm de alttan alta işle- nen bir konu . Cari Da>is"in mü- zikleri filmin hayab yönünü işit- sel olarak yansıtması için kul- lanılmış. Papaz rolündeki Ant- hony Hopkins de usta oyunculu- ğuyîa ölümü temsil etmeyi ba- şanyla üstleniyor. Kitabın kated- ral bölümü ilk kez bu denli çarpıa bir biçimde ortaya çıkanlmış oluyor. Yazann da de- diği gibi "Dünya aynı dünya". Gazeteci-yazardan 5. kitap ANKARA (AA) - Gazeteci-yazar Betül Uncular'm yeni kıtabı "Dünden Bugüne'Laci'liler". piyasaya çıktı. 25 yıllık gazetecilik yaşamının büyük bir bölümünü parlamentoda geçıren Betül Uncular, son kitabında, ilk Meclis'ten günümüze. TBMM çatısı altında görev alanlann benzer ve farkb yönlerini sergiliyor. "Ses Duvanndaki Generaller" ve "İşte Böyle Bir Meclis" adh yapıtlanndan sonra, Ümit Yayıncıhk tarafından basılan "Dünden Bugüne 'Laci'liler" adb son kitabında Uncular, ülke yönetiminde söz sahibi olanlan değişik yönleriyle yorumsuz olarak anlatıyor. Ankara Resim ve HeykelMüzesi ANKARA (AA) - Küitür Bakanlığı, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi'nın kuruluşundan bugüne kadar geçirdiği aşamalan anlatan, Türk resim ve heykel sanatının tarihsel gelişiminin örneklerle sunulduğu. "Ankara Resim ve Heykel Müzesi" adb bir kıtapyayımladı. Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel'in hazırladığı kitap, Küitür Bakanı Fîkri Sağlar'ın önsözüyle başhyor. Kitabın "Müze koleksiyonlanndan seçmeler" bölümünde, resim, özgûn baskı, heykel, seramik ve Türk süsleme sanatlanndan çeşitb ömeklerin yer aldığı toplam 243 adet yapıt bulunuyor. Kitabın diğer bölümlerinde ise Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi'nın tarihçesı, Türk süsleme sanatlan ve sanatçı özgeçmişleriyle ilgili bilgiler yer abyor. Truva Hazineleri Türkiye'ye gelebilir ANKARA (AA) - Küitür Bakanı Fîkri Sağlar, halen Rusya Federasyonu'nda bulunan ve Rusya Federasyonu tarafından satılacağı öne sürülen Truva Hazineleri'nin Turkıye'den kaçınldığına ilişkin belgelerin bulunduğunu ve hazinelerin Türkiye'ye gen verileceğıni söyledi. Küitür Bakanı Fıkri Sağlar yaptığı açıklamada. daha önce Truva Hazinelen için Rusya Federasyonu'na yapılan başvurunun hazinelerin. Rusya'da olmadığ1 gerekçesiy le gen çevrildiğini. ancak Rusya Küitür Bakanı Yevgeni Sidorov'un açıklamalannın bunun doğru olmadığını gösterdığini bildırdi. Sağlar, Rusya Federasyonu ile ilişkilerinin Karadeniz Ekonomik İşbırliği ve 500'üncü yıl kutlamalanyla iyi bir noktaya geldiğini vegörüşmelerden sonra Truva Hazineleri'nin Türkıye'y e gen verileceğini kaydetti Rusya Küitür Bakanı Yevgeni Sidorov. Truva Hazinelen'nin sahibi olduğunu savunanülkelereinandıncıkanıtlargösterirsegen vereceklerini ve müzakere etmeden tek bir parçayı bile elden çıkarmayacaklannı açıkladılar. ABD, tiyatro kursu açacak ANTALV A (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT). yetenekli gençleri eğiterek tiyatro sanatına kazandırmak için kurs açacak. 3 ağustosta açılacak ye iki hafta sürecek l'ursa. her yaştan insan katılabilecek. İtalya, Ankara ve lstanbul'dan gelecek tiyatro eğitmenlerinin verecekleri kurs sonunda başanh olanlar. önümüzdeki sezon Antalya Devlet Tiyatrosu'nda "yardımcı oyuncu" kadrosunda çalışma olanağı bulacaklar. Kurs ücretsiz olacak ve eğitimler 2-3 grup halinde yapılacak. Frankfurt Kitap Fuarı'nda ANKARA (AA) - Dünyanın en büyük "kitap pazarlanndan biri" olarak nitelendirilen Uluslararası Frankfurt Kitap Fuan'nda, Türkiye bu yıl büyük bir standla yer alacak. Fuar kapsamında, çağdaş Türk edebiyaü da Türk yazarlann kaülacağı bir panelle tanıulacak. Öncekı yıllarda küçük standlarla fuara kaulan ve değişik eleştiriler alan Türkiye, 6-11 ekim tarihleri arasında gerçeldeştirilecek bu yılki fuara 150metrekarelik bir stand ve Türkiye'den 40'a yakın yayıneviyle katılacak. Kültür Bakanlığı. Yayınalar Birliği ve Türkiye Yazarlar Sendikasf yla birükte organize ettiği bu projenin tüm fmansmanını karşılayacak. Abnan bilgiye göre Türkiye standının bu yılkı yeri de değiştirilecek. Böylebkle Türk standı "gelişmekte olan ülkeler" değil, Avrupa ülkelerinin standlannın yanında yer alacak. Fuar etkinbkleri çerçevesınde Türkiye. bir panel gerçekleştirecek. Çağdaş Türk edebiyatını tanıtmaya yönelik olarak hazırlanan panele Türkiye ve yurtdışında yaşay an yazarlar katılacak. Alemdar'ın 'Aşk ve Prelüdler'i Küitür Senisi - Daha önce iki şiir kitabıyla tanıdığırnız Hüseyin Alemdar'ın Aşk ve Prelüdler adlı üçüncü şiir kitabı Broy Yaymlan'nda çıktı. Şairin 1990Cemal Süreya Jüri Özel Ödülü'nü de kazanan kitabı; başlangıç sayfalannı Lorca'mn desenlerinın süslediği Bin Buğulu Güzelbk, On Küçük Gece Şiiri ve Prelüdler bölümlerinden oluşuyor. Aşk ve Prelüdler'de imgelerine sinematografık bir boyut getiren Alemdar; yaşadığı aynntılan, "meşe, eğrelti kokulanyla", "kurusoğan, kuşburnu, böğürtlen, kekik tadıyla", "kuzinedeki ekmeğin" ve saçaklardan, çiçeklerden üstümüze düşen su damlaaklanyla kent duyarbğına taşıyor. Ve hayaletgemigidiyor Küitür Servisi - Aybk dergi Hayalet Gemı'nin dokuzuncu sayısı, "Gitme" teması cevresinde örülmüş deneme ve öykülerden oluşmuş. Ferhat Aktan'ın "İşte Size Sihirli Bir Şözcük; Gitmek"; Murat Gülsoy'un "Gidenlere ve Gitmek İsteyenlere Daır"; Murat Erkmen'in "Sodom'dan Gidebilmek: Kaan Yazıcıoğlu'nun "Bir Melek Daha Geçti" Pmar Türen'in "Gitmek mi Zor Kalmak mı'"; Sedef Erkmen'in"'Kendinden Uzaklaşıp Gitmek"; Ergun Kocabıyık'ın "Bir Gezgin'in Not Defterinden"; Aydm Bulut'un "Gözlerin Yeşilçam'ın Son Yangmı"; Selcuk Akman'ın "Donuk Gözler İçin Yazılan Oy'unlar"; Terrel Miadaner'in " Yaşam ve Ölümün Anlamını Sorgulayan Bir Deney" Ferhat Aktan'ın "Birde Muazzez Vardı"; Sadık Türksavaş'ın "Yıldınmlar Göklerin Akıl Kızı"; Orhan Selim'in "Nereye Gıdiyoniz"; Güliz Kucur'un "Baha Bey'in New York Yolculuğu";Adnan Kurt'un "Ne kadar Hızlıya Ne Kadar Uzâğa*" adlı yâzılanndan oluşmuş Hayalet Gemı'nin yolculuğu okurlanndan gelen deneme ve öykülerin de esintisiyle devam ediyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear