25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15HAZİRAN1993SAU 10 DIZIYAZI 'KeşkeAıııerikabize\aklaşabilse E.m son, o bizim dostlar Amerika'yagitti. Onlara ver&kleriakılşu: "PKK'danuzakdurun." Bizetimiziuzatıyoruz. O, tutmak istemiyor. Kor- kuyor. Kendimize güvendiğimiz için, ittifaka girmekten çekinmeyiz. -2- T örk tarafında şöyle bir fikir var Apo, ateşkes ilan ede- rek, devtetin yapacağı ope- rasyonlan durdurdu. Bu yolla zaman kazanarak, ye- niden eylemlere girişecek. Bo operasyonlar sürdürülmeu ve Apo'ya fırsat verflroeden savaş sürdüriilmeli. Ka- muoyu, son operasyonun PKK'yı yok edeceğine inanıyor ve Bingöl saklınsııta tepkisiınn de etkisiyle operasyonu destek- OCALAN - Kamuoyunun böyle bir desteği var mı diyorsunuz? - Destek okuığunu kesin söylemeyeyim de en azından böyle bir bekJenti var. Bu son operasyonla birlikte, bugün haberler- den aûdediğimLz kadanyia IranTa da bir iUifak oluşuyor. İran'ın da operasyonlara giriştiğinden söz ediliyor. ÖCALAN - Kaldı ki öyle bizim Iran'- da kampımız yok ki. Cephelerinüzi dolaşın - Iran'm tutumu nedir size karşı? ÖCALAN - Bizim ordu herhalde bu scne çok hazırbkbdır, yaz operasyonuy- la PKK'yı bitirir deniyormuş. Ben de di- yorum İci objektif gazeteciler gitsinler Kürdistanı dolaşsmlar ve otılan bütün cephelerde biz de dolaştırabm Hele gi- din bakahm, bir operasyon. beş operas- yonla 2000 yıhna kadar yıkılacak güçler midir? Yoksa dev gibi büyüyecek güçler midir? O zaman görür, kamuoyuna doğ- ru olarak yansıtırsınız. Gidin, en iyi gazetecilik böyle yapılır. Şu anda, çok heyecan verici gazetecilik- tir. Uluslararası alandan da çok geliyor- lar. Sizi bütün cephelerde dolaştıralım. A^n donıklannda, Munzur eteklerinde, Binboğalar'da, Toroslar'm her alanın- da, Botan dağlannda, Garzan dağlann- da, Bingöl dağlannda dolaştıralım. O zaman objektif bir yargıya vanrsınız, kendi izlenimlerinizi yazarsınız. Bunun cevabı da böyle veriür. Türk ordusunun mevzilenru de, yaklaşımlannı da görün, bizimkilerini de görün, kamuoyunu doğru bilinçlendirin derim. Ve kamuoyu da gerçekçi bir beklenti içine girsiû.' Ama illa ki öğrenmek isterseniz 2000 yıhna kadar sağlam bir gerilla ordusu te- meli atılmıştır diyorum. Ve giderek de büyüyecektir. Siyasi geüşmeleri, yine çok ileri boyutlarda olacaktır.Kitlesini de oldukça örgütleyecektir.Eylem kapa- sitesini çok çok geüşürecekür.Dış menzi- lerini de güçlendirecektir.Er geç, bu iş, si- yasal yoUa yapmamız gereken bir işti di- yecekleri bir noktaya getireceğiz. - Yani bunun sonunda yeniden siyasi çözüm gelecek gündeme diyorsunuz. Türkiye'nin krizi ÖCALAN - Evet o kaçırulmazdır. Bu çözüm nasıl engelleniyor, onun hikayesi önemlidir. Bana göre addi siyasi amaç- lan olmayan, koltuk ve bireysel çıkar en- dişesınden ötesini gömıeyen, başbakan kim olacak, fılan partinin başkanı kim olacak, yerel seçimleri kim kazanacak. Bütün politika bunun etrafmda dönü- yor. Bunlar da güçlü gözükmek için Içiş- leri Bakanının yaptığı gibi, işte ben bu kadar kelle kopardırn diyor. Bir diğeri, ben teröre karşı her türlü radikal tedbir- leri alınm diye ortaya çıkıyor. Bir baş- kası. "Bu meselede devletten, milli bü- tünlükten yana tavır bizimdir" diyor. Hepsi bu konuda yanşıyor. Ama Tür- kiye'nin de sorunlan boylesine kişisel. partisel çıkarlarla örtüşemeyecek kadar kapsamlıdır. Dolayısıyle ufku geniş ol- dukça parti, kişisel çıkar endişelerinden uzak liderüklere ihtiyaç var. Türkiye'nin krizi biraz burada. Türkiye halkının da biraz gerçekleştir- mek zorunda olduğu bir görev var bura- da. Tabii derler. her halk layık olduğu li- deri yönetimi bulur. Ama bana göre Türk halkı, sorunlann çözümüne aday liderlere layıkür. Veya o liderleri yarat- mahdır - Amerika olgusu, bütün dünyada oldu- ğu gibi Ortadoğu'da da önemli bir etken. PKK'nın son çıktşlannda Amerika'nın böigedeki istikrar arayışı arasında bir pa- ralehikten söz ediliyor. PKK'nın biraz da Amerika'ya bakarak böyle davrandığı tabJUi yapıuyor. Nedir ABD ile ilişkileri- niz? ÖCALAN - Amerika'yı anlamış deği- lim. Bazı Türkiyeli sol gruplar "PKK Baüblaşıyor" diyorlar. - " Amerika'nın gudûmüne girdi" deni- yor. ÖCALAN - Keşke Amerika bize yak- laşabüse. En son, o bizim dostlar Ame- rika'ya gitti. Onlara verdikleri akıl şu: "PKK'dan uzak durun." Biz elimizi uzatıyoruz. O, tutmak istemiyor. Kor- kuyor. - Bu sorun bizim değil Amerika'mn sorumı mu de- mek istiyorsunuz? ÖCALAN - Açık söyle- yeyim. Kendimize güvendi- ğimiz için, herkesle ittifaka girmekten çekinmeyiz. Amerika gelsin ilişki gelişti- ririz. Onu açık söylüyorum. tlişki geliştirmemiz demek. Amenkan emperyalizmiyle savaşmayı bıraktığımız an- lamına gelmez. En ürkütücü örgüt - Amerika, dünya emper- yaliznûnin başı. Siz de sos- öcalan, gerillalan dağdan indirmeyi amaçlayan kararnameyi radyodan dinlerken öfkeliydi. yanst bır kültürden vebın- ^ y a n d a n PKKnın adı geçtikçe 'herkes PKK'dan söz edivor' diyerek keyiflenivordu. kımden gelıyorsunuz. Saro- " yorum sosyalizmi hala savunuyorsunuz. ÖCALAN - Hala değil. önder düzey- deyim. - O zaman, gençliğûnizden bu y ana mfi- cadele ettiğimiz Amerikan emperyalizmi nereye gitti? ÖCALAN - Çok lafını etünız, slogan- lannı kullandınız, ama kendisıni yapma- dınız. Biz az slogan söyledik ama pratiği- ni iyi yapıyoruz. - O zaman size şu soruyu sonıyonım: Ne otdu da Amerikan empenalizmiyle mücadele ettiğini söykyen PKK, Ame- rika'dan medet ummaya başladı? ÖCALAN - Unutma ki. Amerika dünyada tek tehlikeli ve sosyabst örgüt olarak PKK'yı görüyor. Bunu da yayın- lamıştır. En ürkütücü örgüt, en Orto- doks marksist örgüt diyor. Türkiye sol- culan ızlemiyorsa ben ne yapayım. tki de bir PKK yaklaşıyor mu, PKK Ame- rika'ya mı gitti gibi şeyler söylüyorlar. Bunlar hacıyatmazlann değerlendirme tarzlandır. Fazla ciddiye abnamaz. PKK, çok radikal bir örgüttür. Inceler- seniz, eğer bu haliyle götürürsek, mevcut bütün ideolojik, poütik ölçüleri altüst eden bir hareket ortaya çıkıyor. Batı bu konuda çok ihtiyatbdır. Anlamak bile is- temiyor. Sinir hastalığına tutuluyor. - Ö zaman şöyle bir tablo ortaya çıkı- yor Amerikan emperyalizmi var. Batı > ar. Türk devleti var, Suriye > ar, lrak var. Bütün bunların ortasında, bütün bu güç- lüklerin ortasında varlığunzı nasıl sürdfi- rüyorsunuz ve sürdüreceksiniz? ÖCALAN - Yine de gelişiyoruz. Bü- tün bu bize karşı olanlar, bir tarafıyla bize tutkunlar. Bizden vazgeçemezler. - Bir şey daha var. Suriye'nin son do- nemde Amerika'ya yaklaştığı biliniyor. Suriye'nin desteğinin PKK'nın varbğuıda önemlibirroloynadıgıdabirçokçevTenin ortak düşüncesi. Yann Suriye, Amerika ile işbiriiği yapıp PKK'nın arkasından çe- kflırse, PKK çok zor duruma düşer ve bu işi götûremez. Nedir bu teze cevabuuz? ÖCALAN - Beni çağıracak çok yerler var. Yani Amerika'ya bile gitsek redde- deceğini sanmıyorum. -Neden? ÖCALAN - Bizim pob'tik ağırhğımız var. Polink düzevimiz herkesle ilişki kur- maya yetecek kadar güçlüdür. Aynca ül- kemizin dunımu da yerleşmeye uygun- dur. - Yani üikemize giderinı diyorsunuz? ÖCALAN - Her tarafa giderim. Biz o kritik noktayı atlattık. Ben tercih ediyo- rum bu sahalardan biraz uzak cfurmayı. YAKCN: PKK Y E N İ L D F " Mİ YEMİLMEDİ Mİ? Ocalanın kisiliği, kadın, açk ve cinsellik /1 Apo'ya güvenilebilir mi? irazda siyasikonulann klışında kültürel konularda ve AbduUah öcalan'm günlük yaşamı üzerinekonuşalm. Sana neredeyse her şey i sor- duiar, senirde ilgili her şey yazndı. ÖCALAN - Bu kamuoyu Apo'yu nasıl değerlendiriyor? (Gülüyor). - ömeğin bir değerlendirme: Ab- dullah öcalan'a güvenilmez. Ateşkes dedi, sonra gitti 33 askeri öMürdü. ÖCALAN - Dünyada güvenilecek bir tek insan varsa o da Abdullah öcalan'dır. - Ama bu senin şahsi değerlendir- mendir. ÖCALAN - Bunu git dostlara sor. Düşmanlar bile benim ne kadar dü- rüst olduğumu bilir. - Güvenilmez Apo imajına verece- ğin cevap nedir? ÖCALAN- Külyutmaz,oyuna getirilemez Apo desen daha doğru olur. Çok eski bir devlet ve politika geleneğine sahibiz. Apo gibi bir edamı, allem edip kallem edip oyuna getireceğiz diyorlarsa, Apo gerçek- ten güvenilmez ve kolay kolay aldaü- lmaz. Ama sorunlann temehne ınme, gercekten iyiniyeüice saygı te- mebnde insan onuruna, özgürlüğüne bağbhk temeb'nde bu Apo'yla iş yapılabibr mi diyorsanız sonuna ka- dar güvenebilirsiniz. - Bunu Türk kamuoyunun değerlen- dirmesine sunacağız. Kamuoyu, davranışları izleyerek bir karara vara- caktv. ÖCALAN - Ben hazmm. İnsan onuruna eşitüğine uygun birçözümü Türk halkı benimsesin; bana, buna uy desın, ben bir milim saptıysam be- nim hakkımda karanru versin.. ben kellemi uzatmaya haarım. Bundan daha başka ne diyeyim ben. Benim insan onurunu ciğnememeyi biraz öz- gür halk olma talebimi kötü karşıla- mayın. İnsan soyuna bu yakışır. Eğer bütün bunlar sahteyse yani, mi- lim saptıysam yani, ne yaparsanız yapın. Yani ceİlat olup boynumuza şey yapmadan ifademizi abn yani. Kendisininasıldeğerlendiriyor? ^ / ~ ı -25 vüdır AbduUah / m \ öcalanı tanıyorum. / I / SBFöğrenciliğidöne- **d \ S mindenbuyanaizliyo- rum. Geriye donüp baktığuı zaman ben şu şu hatalan yaptım diye hem si- yasi olarak, hem kişisel olarak kendi- ni sorguluyor musun? ÖCALAN - Gazetecilerle. röpor- tajlann yansındazaten tartışmalar kişiliğime indirgeniyor. Yani hata yaptım mı. pişman mıyım... - Pişman mısuı demiyorum. Pişman olmak başka bir şey. Yani kendini de- ğerlendirdiğin zaman. İnsan kendini tartar zaman zaman. ÖCALAN - Korkunç bir biçimde kendimle savaşıyorum. Bir sözüm var.Yani kendime en büyük zulmü yapan adam oluyorum. Kendi hata- lanmla savaşıyorum. Eğer. ön- yargısına kapılmadan, önyargılan- na. kendi beğenisinesürekli karşı çıkan kimdir derseniz, o da benim. Kendımi beğenmiyonım. Kendini beğenilecek bir noktaya getirebibnek için her şeyini ortaya koyan kimdir derseniz, o da benirn. Gerçeğin et- rafmda dönüpdolaşıyorurn. Mü- kemmelliyetçilik peşindeyim. Kesin- likle objektiflikk alakamı kesmem. - ömeğin arkadaşlannız sizi eleş- tiriyor mu? Mesela Cemil Bayık (Cemil Bayık gülümsemeyle karşılık veriyor). ÖCALAN - Arkadaşlanmın beni eleşürmesi, kendi yöntemlerincedir. Müthiş eleştiriyorlar. - Nasıl eleştiriyorlar? ÖCALAN - Çok doğru bildiğim hususlann tersini hayata geçirerek. (Ha! ha! ha! diyerek gülüyor). Bu bü- yük bir eleştiridir. Apo sen ne dersen de, 40 kere söyle, bizim de bir gerçe- ğimiz var. Biz yetersiz, eksikli, bildi- ğimiz gibi yapanz. Bundan daha bü- yük eleştıri olmaz. Ve bu egemendir. Benim en büyük tavnm nedir biliyor musunuz, daha büyük hizmet etmek. Bin dereden su getirip onlan ikna et- mek. Bundan daha büyük demok- ratbk da olmaz. Ve yoldaşlık. MüyonlarcaUğıırMmncu'yunasılyok edecekler? I N L E R m m J m m m J J ICINYA1D5 Tam bir gazeteci mezarbğına dönüşen ülkemizde, aydınlan- ma ve laiklik sa\oınuculan Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Turan Dursun, Musa Anter'in ardından şimdi de de- mokrasi ve laikliğin yıbnaz sa- vunucusu, gerçek Atatürkçü, düriist insan Uğur Mumcu'yu insanlık dışı bir saldın sonucu kaybetmiş bulunmanın derin üzüntüsü içindeyiz. Mumcu'yu öldürenler onun sa- dece fiziki varhğıru yok edebil- mişlerdir. Fakat Atatürkçülük ve laiklik düşüncelerini asla yok edemeyeceklerdir. Uğur Mumcu'ya yapılan saldı- nyı,ülkemizveinsanlıkadına yapılmış haince bir saldın ola- rak kabul ediyonız ve canileri nefretle kınıyoruz. M. Yaşar özbay, Mehmet Oral, Helen Çıkemgil, Kemal Yiğit. Sabahattuı İ yüdücü, Bi- şare Şahmut, Sevcan Işık, Sayın Mumcu ailesi ve Cumhu- riyet gazetesi camiası, Uğur Bey'i kaybetmenin aası içimizde bir kor halinde yanı- yor. Onu unutmamız mümkün olmayacak. Sizler. bizden daha şansbydınız. Onu yakından ta- nıma olanağı buldunuz. Bizler sadece yazılan ile onunla tanış- tık. Atatürkçü düşünceyi benimsemiş olan bütün Türk milletine başımız sağolsun diyor, diğer Uğur Mumculann daha dikkatli olmasıru rica ediyonız. Saygılanmızla. Çavuşailesinden MelahaLAy- şe, Sabriye, Ilgım Hanun, Day- da Damla. Doğru! Kendi karanlık dünyalanna • ulaşmakta onlara yakışır bir yol; aydınbğı gösterenleri, önümüze geniş ufuklar açanlan yok etmek. İnsafsızca, alçakça... Dün Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun. Bugün ise sevgjli Uğur Mumcu. Böylesi birçaresızlik daha görmedim. Düşünceye düşünceyle karşılık veremeyenlerin en kolay çözüm yolu; ortadan kaldırmak. düşünen kaynağı yok etmek. Uğur Mumcu öldü. Ya ardmdan yakılan yüzlerce mum, amsma yapılan törenlerdeki milyonlar? Böylesi büyük insan topluluğu, kararh ve azimli demokrasi savunuculan. Onlan ortadan kaldırmak nasıl mümkün olacak acaba? Bizler tepki gösteriy oruz. Bir düşünce ustası, doğru savu- nucusu, laiklik ve Atatürkçülük savaşçısı aramızdan aynldı. O.laikbkve Atatürkçülük adına şehitoldu. Ona karşı görevimiz. onun arkasından ağlayacağınıız. yas tutacağımız zamanı. onun düşünce ve fıkirle- rini korkmadan tartışıp savuna- bibnektir. Savaş bitmedi Ey Uğur Mumcu 'yu öldürenler Ey doğruyu sevmeyenler Ey yalanın, silahm arkasında yaşayanlar Ey karaperde arkasmdakiler Uğur Mumcu'yu öldürmekle savaş bitti zannetmeyin. Daha nice Uğurlar var Türkiye'de. Nicedüşüncelerinde, fıkirlerinde onu yaşatanlar, onu örnek alanlar var. Biz gençler vanz. Ben ömrüm boyunca Uğur Mumcu'yu örnek alacağıma, laik ve Atatürkçü olacağıma ve onu yaşatıp sizinle savaşacağıma ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene Cansev Karadağ göstereceğiz! Her ne pahasına utansın! olursa olsun aydınlanmızın İ ^ Diş Hekirnliği Fakfihesi öldürülmesine göz yummayacağız. Bu gerçeği göremeyenler Öğrencisi Reyhan Akman SÜRECEK ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL Almanya'dan kesin dönûş yaptun 1970 yılmda Türkiye'de SSKlı olarak çabşırken 1972 ytlımla Almanya'ya gittim. 1993 ydma kadar Almanya'- da çalışıp kesin dönüş yaptım. Kesin dönüş yaparken oradaki sigorta kesenekJerimi aklım. 1) Burada yeniden SSK'ya başvunıp borçlanma yapa- bilir miyim? 2) Başvııru süresi ne kadardır ve ne gibi belgeler gerek- mektedir? 3) Eşim de 13 yıl Abnanya'da kaldı. Acaba SSK'ya borçlanma yaparak emekli olabilir mi? Borçlanma yapar- sa, kaç yıllık prim odeyip emekli olur? (A.B.) YANTT: 1) 3201 sayıb "Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaş- lannın Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakı- mından Değerlendirilmesi Hakkında Yasa", 22 Mayıs 1985 gün- lü Resmi Gazete'de yayımlanmış ve aynı gün yürürlüğe girmiştir. Yasada öngörülen uygulamalardaki duraksamalan gidermek amaayla bir yönetmeb'k çıkanlmış ve bu yönetmelik 15 Mayıs 1985 günlü Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Aynca, Sosyal Si- gortalar Kurumu Genel Müdürlüğü 18.10.1985 günlü ve 3439 sayıb genelgesinde. borçlanma başvurulanrun nasıl yürütüleceği açıklanmaktadır. Sorulannızı bu genelgedeki açıklamalara göre yanıtbyoruz. "Yurtdışı hizmet borçlanmasından, yurtdışında Türk vatan- daşı olarak çahşan ve borçlanma esnasında Türk vatandaşı olanlar yararlanabilecektir." Bunun yani sıra "Çalışılan ülke ile Sosyal Güvenbk Sözleşmesı yapıbruş olup olmadığına bakılmaksızın vatandaşlanmız yurtdı- şında geçen çabşmalanndan diledikleri kadannı borçlanabile- ceklerdir." 2) Genelgeye göre: 3201 sayıb yasanın yürürlüğe gjrdiğj 22 Mayıs 1985'ten sonra yurda kesin dönüş yapanlar, '•yurtdışından dönüş tarihınden iti- baren iki yıl içinde ilgili Sosyal Güvenlik Kuruluşuna baş\uruda bulunarak diledikleri kadar hizmetlenni borçlanabileceklerdir. Borçlanma talebinde bulunanlar yurtdışında geçen ve borçlan- maya esas olacak hizmetlenni; a) Çahştıklan ülkede bağlı olduğu sigorta merciinden alacağı hizmet cetveli veya sigorta kartlannın örneklerini, b) Çalıştığı ülkede işyerinin bağb olduğu belediye, vergi dairesi, iş bulma kurumlan ve diğer resmi kuruluşlarca tasdikli hizmet belgesini. (sigortalının çalıştığı işyeri resmi kuruluş ise belgenin aynca tasdikine gerek bulunmamaktadır.) c) Bulunduklan ülkedeki Türk temsilcibklerinden (konsolos- luk veya çalışma ataşeliklerimizden) alacaklan hizmet belgeleri- ni, d) Yurtdışında çalıştığı işyerlerinden abnan hizmet sürelerini gösterir bonservisleri ile birlikte. - Pasaportlannda bulunan çabşma müsaadelerinin tasdikli ter- cümelerini, e) Kendi nam ve hesabına yurtdışında çabşanlar, çabştıklan iş- yerinin bağlı olduğu meslek İcuruluşu veya derneğinden alınacak çalışmalannı gün, ay, yıl olarak gösterir tasdikli hizmet cetvelleri- ni, ibraz etmekle belgeleme yükümlülüklerini yerine getirmiş olurlar." 3) Eşinizın sorusunu sağlıkb olarak yanıtlayabilmek için, bazı bilgilere gerek vardır. Öncebkle eşiniz, yurtdışındaki 13 yılbk sü- reyi çabşarak mı yoksa "ev kadıru" olarak mı geçirmiştir? İkinci olarak da eşinizin doğum tarihinin de bilinmesi gereklidir. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Ertan Ünver, Hinlhorozu'nu Eleştirdi... (3) Fatura Erdal Bey'e Çıkacak... Cuma akşamı, Onur Kumbaracıbaşı'nın, lller Ban- kası'nın 60. yılı nedeniyle verdiği yemekte gördüm Erdal Bey'i. Tedirgin gibi göründü... Bakanlar, rektörler bir masada oturuyorlar. Bakanlar: Ekrem Ceyhun, Sümer Oral, Mehmet Kahraman, Ibrahim Tez, rektörleri pek ta- nımıyor muyum? Erdal Bey'i konuşturabilir miyim, der- dim o. Arkasından yaklaştırrv. - Efendim şerefinize! - Ooo, Ekmekçi burdaymış, haydi senin şerefine! Bu- radaki bakanlann şerefine! (Onur Kumbaracıbaşı araya giriyor.) - Rektörler de var efendim! - Rektörlerin şerefine! l-ıhh. pek soru soracak ortam yok gibi. Bekleyeyim bari. "Efendim, ben gideyim" deyip ayrılıyorum. "Git- me, kal!" derr\\yor. Gidip, rakımın yanına biraz kiraz alıyorum. Ayrılırken eşim Aldoğan, Erdal Bey'e: - Ben sizi kutluyorum! diyor. - Ben de sizi kutluyorum! yanıtını alıyor... Arkadaşlarla, Muzaffer, Alaattin Beylerle, Ayla, Şazi- ye Hanımlar ayrı bir masada oturuyoruz. Kafam, Erdal Bey'in masasında. Yaradana sığınıp bir daha gidiyo- rum, bu kez pasta kesiliyor. Erdal Bey kesiyor 60. yıl pastasmı. {"Şu işler bitse de gitsem" der gibi bir hali var.) - Oooo, Sayın Ekmekçi'ye de pasta verin! Kumbaracı- başı, ona verdikten sonra bana da veriyor. Yerine otu- rurken arkasından yaklaşıyorum. (Erdal Bey'in koruma- sı ensemde, yaklaştırmak istemiyor, oralı olmuyorum) - Efendim, boğazınızda bırakmak gibi olmasın (eeee) sizin kararınıza çok tepki geliyor, benim izlenimim, ne diyorsunuz ona? (Teybi önüne koyuveriyorum) - Sayın Ekmekçi, şimdi yeni genel başkana yeni bir isim bulur, mesele kalmaz! ("Hinthorozu"mı kastediyor, kahkahalar atıyorum, ama benden başka pek gülen yok) - Ama, siz o isimden memnun değil misiniz? - Memnunum, memnunum! Onun için güzel bir isim gene, yeni genel başkan her kim olursa, kadın veya er- kek, öyle bir isim bulursun. (Gülüşmeler başkaların- dan). - Ama, biz memnunuz sizin mücadelenİTden, demok- ratik mücadelenizden... - Ben de memnunum canım, memnun olmadığım bir- şey yok. - Ama, tabii bu, kavgadan aynlıp gitmek anlamına gel- miyor değil mi? - Yok, kavga her zaman var o. Kavgayı başka biçimde yapacağım. Genel başkan olarak değil, sen kavga yap- mıyor musun? Gerçi Çağdaş Gazeteciîer"m başkanısın ama... Her zaman öyle değildir yani. Onun için... - O zaman, ben de bırakacağım başkanlığı (!) - Yok, öyle bir şey yok. Bu, genel kural değil. Bu, özel davranış. Pasta çok güzel! (Erdal Bey'in koruması yine ensemde, beni uzaklaştırmak istiyor, kimi kimden koru- yecağını bilmiyor, kimbilir kim?) - Engel oluyorlar Erdal Bey! - Basın özgürlüğünü engelliyorlar! (Isteksiz konuşu- yor.) - Evet! (Korumact yakamı bırakır gibi oluyor. Erdal Bey, sözü önünde açık çalışan teybe getiriyor) - Bu kaset iyi de, bazen söz yanlış anlaşılıyor. Geçen gün gördüm, benimle ilgili bir yazında. o şeydeki, basın toplantısındaki konuşmamı, hemen bütünüyle almışsın, teşekkür ederim, ama orada bir şey tam tersi anlamda çıkmıştı... - Hangisi? Düzeltirdik. - Yok, hayır. Değmez de, bakayım neydi? Ben başka bir şey diyordum, o başka bir şey, hiçbir şey filan böyle bir şekilde çıkmış. Tamamıyla anlamı değiştiren. Her- halde tam anlaştlmamtş kasette... - Bazen sözcükler anlaşılmıyor! - Anlaşılmayınca, işte o zaman yakıştınlan şey tam tersi oluveriyor. - Anladım! - Ben, "Konu önemlidir, bu başka bir şeydir" diyor- dum, "hiçbir şey" gibi, tam tersi bir anlam çıkıyor. Hiç önemsiz gibi.. Halbuki, tam tersini söylemiştim ben. Neyse, zaran yok yani. Mürettip hatası gibi bir şey bu! Eskiden bilinen "mürettip hatası" dediğimiz, şimdi "ka- set anlama hatası" oluyor. Oluyor. - Efendim, ben sizi rahatsız etmeyeyim, çok teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum! - Ben de sana, güzel yazılar... Torbalı Belediye Başkanı Ertan Ünver'in "Ankara Not- ları"na yaptığı açıklamaların, geniş yankılar yaratacağı- nı seziyordum. Son olarak, Erdal Bey'in ayrılma kararı- nın SHP ve sosyal demokrasi açısından değerlendirme- sini yapıyor, şöyle diyordu'. - Çok Önemli şeyler de olmaz. Bunu, çok önemli bir hareket sanıp da, kamuoyu biraz oy verir, o bakımdan faydası oldu. işte yaptığı bir tek fayda bu. SHP kendine çözüm bulur, bulur. Kavgayla döğüşle bulur. Hükümet kurulur, Türkiye batmaz. Atatürk de öldü, bir şey olmadı Türkiye'ye. Ama, daha önemlisi ikisinin toplamı var, bi- leşke. Hükümet- İnönü ve SHP üçgeninde, belirgin ve an. lamsız gelişmeler olursa, fatura Erdal Bey'e çıkacak... BULMACA 5Ü- 6 SOLDAN SAĞA: 1/ Lütfı Ömer Akad'ın. "Gelin" ve "Diyef'le bir üçlü oluşturan ünlü fil- mi... İşlenmemiş madde. 2/ Bir gıda maddesi... Kaliforniya'da yetişen büyük bir orman ağacı. 3/ Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbü- rüne aşırmak için yapıl- -, mış ara havuz... Kuzula- ma dönemine girmiş ya 8 da doğurmuş koyun. 4/ g Kokusu hardala benze- yen zehirii bir savaş gazı... Uzakbk işareti. 5/ Yerfıstığı. 6/ Rey... De- nizfılinin dişlerinden yapılan de- ğerli tespih. 7/ Havaalanlannda bulunan ve çevredeki uçuşlan de- netlemeye yarayan sistem... Posta beygiri. 8/ Bataklıklarda yaşayan iri bir kuş. 9/ Su... Hıristiyanbkta kilise tarafından verilen "cemaat- ten kovma" cezası. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Atıf Ydmaz'ın, Zeyyat Seli- moğlu'nun "Deprem" adh uzun öyküsünden sinemaya aktar 1 - dığı fıbn. 2/ Gerçekleşrnesi olanaksız tasan ya da düşünce... Altından sopa gösterilir. 3/ Kaş ilçesi açıklannda arkeolojik ada. 4/ Aritmetikte bir kuvvetin derecesini veren sayı... Osmanh donanmasında tümgenerale eş rütbe. 5/ Yayım... Sergen. 6/ Eklembacakblann ve kabuklulann örteneğjni oluşturan orga- nik madde... Sümerlerde sağlık tannçası. 7/ "Âlem — idi ki var ıdi yâr/Çün yâr yok olmasın ne kim var" (Fuzuli)... Sövgü, kü- für. 8/ Kuran'ın her tümcesi... Kürekle yürütülen dar, uzun ve hafif tekne. 9/ Kınlmış taş döşenip silindir geçirilerek yapılan yol.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear