25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1HAZİRAN1993SAU CUMHURİYET SAYFA KULTUR Dört yıl aradan sonra Toxic Affair' adhfilmlesinemaya dönen IsabelleAdjani: Keşfettiğim özgürîüğü yaşıyorumKûltür Servisi- Uzun zamandır bek- leniyordu. Gerek beyazperde için, ge- rekse söyleşi için bekleniyordu. Ve ni- hayet dört yıl sonra Isabelle Adjani yepyeni bir kimlikle seyirci karşıanda. Adjani'nin sürekli konuşan ve psiki- yatri tedavisi gören bir sinir hastaanı canlandırdığı PhUomene Esposito'nun ikinci fılmi 'Toxic Affair', Cannes Film Festivaü'nin kapanış Fılmi olarak gösterildi. Tamamıyla özeleştirilerle geçen dört yüın ardından gelen 'Toxic Affair'de Adjani'nin rol almasuu eleş- tirmenler talihsizlik olarak nitelendir- diler. Le Figaro dergjsi elejürmeni Claude Baigneres şunlan soylüyor. "Yazık, üç kere yazık. Cannes Festi- vali tam bir yıkımla kapatuyor." Uzun aradan sonra sinemaya dönen Adjani şu sıralar Patrice Cberean'nun yönet- tiği 'La reigne Margot' fılminin de hazırbklannı sürdûrûyor. c^^/amille Claudel'den sonra kariyerimi ve işimi düşünmektençok kendimi düşünmek gerektiğini anladım. Kendimi geliştirip eğitmem gerektiğini düşünüyordum. Aslında değişmek, bir insanın en zor gerçekleştirdiği eylemlerden biri. Adjani, Fransız Studio Magazine dergjsinin kendisiyle yaptığı söyleşide geçen süreyi nasü değerlendirdigıni, bugünü ve yannı anlatıyor Sinemadan uzak geçen uzunca bir sü- reden sonra 'Toxk Affair'i gerçekleş- tinbniz... Aslında daha önce sinemaya dön- meyi isterdim, ancak ne yazık ki böyle bir şey gerçekleşemedi. Bu uzun aradan sonra Toxk Affair'- in çekimkri öncesinde üzerinizde bir çe- kingenlik hissettiniz mi? Pek öyle hıssettiğimi söyleyemem. Birazfilmdensöz etsek... Film, Penelope'un içten ve biraz da dramauk maceralannı anlatıyor. Sü- rekli sorunlan olan bir yapıda, bu yûz- den de psikiyatriste gidiyor. Her şey onun için bitmiş durumda. Ancak yalnız yaşamaya daha fazla dayana- madığından Paris'in sokaklannda çe- şıtlı insanlarla ilişkiye girecektir. Inti- har saplanüsı olan biriyle kahve içer, bir eczanede olay çıkartır, falcrya gi- der... Son yıüarda sizde beüi bir farkldaş- ma gözleniyor. 'Toxic AfTair' ve 'La re- ine Margot'filmJerinisizdeki bu deği- şmüerin göstergeleri olarak değerlendi- rebflir miyiz? 'Camille Claudel'den sonra kariye- rimi ve işimi düşünmekten çok kendi- mi düşünmem gerektiğini anladım. Kendimi geliştirip ejptmem gerektiği- ni düşünüyordum. Özelhkle Camille'- in haarlık aşamasında çok yorulmuş- tum. Aslında değişmek, bir insanın bissediyorsunuz? Amerika'da kendimi evimde gibi hissediyorum. Ancak bu aşamaya gel- menin uzun yülanmı aldığını söyleye- bilirim. Örneğjn Londra'da kendimi aynı rahatlıkta hissedemiyorum. Bir kaç yıl öncesine kadar yolculuk etmek bile bana çok zor geliyordu. Hatta uçakta ağuyordum. Herkesi özlüyor- dum ve telefotüar ediyordum. Artık yaşadığım anı yaşamasını öğrendim. Dolayısıyla artık ağlamıyorum. Toxk Affair' filminden 10 milyon Fransız Frangı gibi yûksek bir ücret aldınız. Bu miktan alan ilk Fransız oyuncusu olarak nekr diyeceksiniz? Ne diyebilirim bilmiyorum. Bu pa- rayı çalrnadım kL.(gülüşmeler) Şimdi size "Camille Clauder kdi- meieruıi söylesem, ilk olarak ne bisse- dersiniz? Hemen aklıma filmin ertesinde gitti- ğim Camille Claudel heykel sergisi ge- liyor. Beklemediğim oranda etkilen- miştim. Her zamankinden çok daha farklı bir gözle eserlerini seyrediyor- dum. Arada sankifizikive organik bir bağ vardı. Eskisinden çok daha yüklü şiddetli bir etkileşim yaşamışüm. Za- ten yaptığım fılmler arasında beni en çok etkileyen bu fılm oldu. 'CamflleTe beraber en çok sevdiğinîz beş niminizi saymanızı istesek... Beş tane gösteremem. Üç tane belki. Her ne kadar onu bugûn çevirmiş ol- Rubsal tedavi gören bir sinir hastasını canlandırdığı son filmi eteştirmenlerce talihsizlik olarak nitelendirildi. hayatta en zor gerçekleştirdiği eylem- lerden biri. Ölene kadar değişmek kor- kusuyla yaşayan ve bu keümeyi hiç tanımıyan insanlar var. Bu dört yıl son derece aalarla dolu geçti. Ancak gene de zengin bir dönemdi. Bu dört yıh ya- şamasaydun şu anki kariyerime ulaşa- mazdım. Bu dört yılda uç noktalarda duygulan birhkte yaşadım. Sevdiğim insanlann ölümü, arzular, acılar vs. Bir Zen bahçesinde, kendi icine ka- panık bir şekilde yaşayan, ancak dün- yayla ilişkılerinı de tam olarak kopar- mamış biri düşünün... Geriye baktığınızda bu dönemden ne gibi dersjer çıkartıyorsuınız? öncelikle herkesin içinde iyi ve kö- tünün varolduğunu seçim yapmanın mûmkün olduğunu öğrendim. Tek soru şu. 'Ben ne yapmak istiyorum? Ne olacağım? Hayatım boyunca ben ne yapmak istiyorum?' Bu sorular ilk bakışta insana bencilce geliyor, ancak bu sorular bence dışanya dönük olan kesinlikle genel sorular. Siz bu sondara nasd cevap verirdiniz? Ben bu sorulan her gün cevaphyo- rum. Bu sorulara cevap verme isteği benim her işimde sorumluluk taşı- mamı gerektiriyor. Kısacası ben bu sorularla yaşıyonım. Bu yülarda *Sang chaud pour meurt- re de sangfroid've 'Basic Instinct' film- teri için size teklif yapddığı söyleniyor... Evet doğru. Her ikisinı de reddet- tim. Aylar sonra Pinl Joanu bana'Iste- diğim fılmi çekememem çok kötü oldu" demişti. Bense "O zaman benim fılmde rol almamam kötü olmadı" de- mıştım. Joanu ve Richard Gere'in çok sempaük insanlar olduklannı söyleye- bilirim.. 'Basic Instinct'e gelince, Mic- hael Douglas telefon edip bana niçin bu fılmde rol almadığımı sordu. Ben de onun neden bu fılmde rol almak is- tediğini anlayamadığımı söylemiştim. Amerikalı menajerim, bunlan kabul etseydim bugün 8 milyonum olacağım soylüyor. Yurtdışında uzunca bir sûre kaldığauz zamanlarda kendinizi nasıl r ört yıl son derece aalarla dolu geçti. Gene de son derece zengin bir dönemdi. Bu dört yıh yaşamasaydım şu anki kariyerime ulaşamazdım. Uç noktalarda duygulan birlikte yaşadım. Sevdiğim insanlann ölümü, arzular, aalar vs. mayı tercih etsem de, 'Adele H* benim için çok önemli. O yıllarda çok genç- üm. Gene de benim için çok iyi bir tec- rübe olduğunu söyleyebilirim. - Ya üçüncüsü? Öldüren Yaz. - Sevirrinin bu filmde size olan bü- yük sevgisinden de etkilendiğinizi söyle- yebilir miyiz? Tabu onun.daetkisi var. Ancak aynı zamanda çok iyi bir çalışma da olmuş- tu. - Soo bir soru. Geiecek günleri nasıl görüyorsumız? Kendime çok güveniyorum. Kendi- mi istedığjm ya da hayal ettiğim her şeyi yapabilecekmiş gibi hissediyo- rum. Son derece coşkun bir konum- dayım. Keşfettiğinı bir özgürlüğü yaşıyorum. - Bu duyguyu kariyeriniznı çeşitii aşamalarmda mı yakaladuuz? -Hayır. Bu yeni, yeni. yeni. Değİşik- liğin ana noktasını da bu oluşturuyor. Bugün dünyaya bir mesaj gönderdim. Ve dünya bana cevap veriyor. Avrupah aydndar Saraybosna'da Kûltür Servisi - Bir grup Avrupah aydın, Saraybosna'- da yaşanan savaşa karşı batı devletlerinin tutumunu pro- testo etmek amaayla önû- müzdeki günlerde Saraybos- na'yı ziyaret ediyor. Saraybosna savaş ortamı- nda yaymını sürdürmekte olan Oslobodenje gazetesinin genel yayın yönetmeni Zlatko Dizdarevk tarafından geçtiği- miz Nisan ayında yapılan da- veti kabul eden aydînlar ko- nuyla ilgili bir de bikliri yayı- nladılar. Tüm aydınlan Saraybos- na'ya davet eden bildıride, herkesin gözleri önünde yaşa- nan soykınma baü devletleri- nin kayıtsız kalması kınandı ve şu görüşlere yer verildi: "Saraybona'da, her alanda yetkilerirnizle ve çeşitü araç- larla Sırplann şu anda uygu- ladığı ablukayı kırmak zo- rundayız. Bu, orada bulunanlann moral ve entelektüel anlam- da bir soluk almalannı sagla- yacakür. Herşeye rağmen Avrupa kültürünü bu aa dolu şehirde yeniden yapılandırmâlıyız." Aydınlann bildirisini ilk aşa- mada şu isimler ünzaladı: Micbele Barzach, Pascal Bruckner, Parrick Chamoise- au, Daniel Cohn-Bendit, Alain Corneau, Raymond Depar- don, Pierre Daix, Robert Do- isneau, Eugene Ionesco, Bernard-Henri Levy, Claudio Magris, Frederic Mitterand, Micbel Noir, Oli\ier Rolin, Bernard Stasi, Enunanud Todd, Andre Glucksmann, lsmail Kadare, Serge Moati, Roger Stephane, Michel Po- lac, Micbel Piccoli, Francots Weyergans, Erik Orsenna. Bevan, anti-portreleriyle 'sıradanlığı yüceltmeyi', elitist tutuma karşı çıkmayı amaçlıyor Toplulukve birlikidealinin ölümüKoHür Servisi • tngilizler sa- nat dünyasına en belirgin ve ka- rakteristik katkılannı portre tü- ründe gerçekleştirmişlerdır. İngiliz sanat tarihi, bir tek türe karşı bu sıradışı ilgjnin belgesı niteliğjnde. Bir, iki peyzaj ressa- mı dışında ünlü İngiliz ressam- lan hep portreleriyle ünlenmiş- ler Hoftein, Van Dyck, Lery, Kneller, Ransy, Reynolds, Ga- insboroogh, Lawrence. Ancak İngiliz sanabnın yazıl- mamış tarihi de portre türüne ve portrelerin ternsil ettiği her- şeye karşı artistik bir tiksintiyi belgeler. Bu türün sanatsal ya- ratıahğa getirdiği sınırlara ve bu türün dogmasına ve devamı- na neden olan İngiliz aristokra- sisine duyulan nefreti, 19. yüz- yılda ünlü ressam Benjanün Ro- bert Haydon'un günlüğüne yazdığı şu sözlerde açığa vur- muş: " Kötü görünüşlü portre- ler yapmaktan inanılmaz bir zevk alıyorum. Müşterilerim Bunu Haydon yapmış olamaz dediklerinde güknekten kınlı- yorum. Paralannı abnca daha- da eğleniyorum" Hem portre sanaona sadık kalanlar hemde anü-portre akı- mının çağdaş temisilcileri geçen ay Londra'da eserlerini sergjle- me olanağı buldular. Kraüyet Portre Ressamlan Birliği'nin Yıhlk Sergisi modaa geçmiş, methiye benzeri portrelerin ha- la geçerliliğini koruduğunu kanıüıyor. Diğer yandan Tony Bevan'ın anti-portre sergisi, bir zamanlar portre geleneğine si- lik bir başkaldın olarak kalan bireysel örneklerin başh başına yeni bir türe dönüştüğunü göz- ler önüne seriyor. Bevan'ın re- simleri 20. yüzyıl anti-portre akımının birçok belli başh özel- liğini taşıyor. Portresini yaptığı kişiler anonim ve saldırganl'k derecesinde smıdan. Gelenek- sel portrecilikte kişiler, sosyal Tony Bevan'ın resimleri 2O.yüz>ıl anti-portre akımının birçok beDi başlı özclliğini taşıyor. konumlannı bebrtecek çevrele- re oturtulurken Bevan'ın kişile- ri düz zeminler üzerinde hava- da. asılı kahyor. Bu konum- lanış, yada konumlanmayış, bazı eleştirmenlerin ressamın belirli bir sosyo-politik görüş açısını resme yansıtüğını iddia etmelerine yol aç tı. Eleştirmen- ler Bevan'ın, bihnmeyen kişile- ri, hiçbir özelliği olmayan or- tamlarda çizmekle, sıradanbğı yüceltmeyi ve Kraliyet Portre Ressamlan Birliği'nin elitist tu- tumuna karşı çıkmayı amaç- ladığını söylüyorlar. Ancak Be- van'ın portreleri böylesine basit bir ters yüz etme amacıyla açı- klanamıyacak denli tuhaflar, üstelik hiçbir şeyi yüceltemeye- cek denli de ürkütücüler. Sergi alü portre ve bu portrelerdeki kişilerin üçer beşerb gruplar ha- linde resmedildiği tablolardan oluşuyor. Tablokrda, camgöz- lü, açık ağızh sanki bilinmeyen bir hastahğın peçesine düşmüş gibi görünen genç erkekler, izli- yenlere dikiyorlar bakışlannı. Ancak kaıalogdakı açtklama- lan okuyunca bunlann şarkı söylerken resmedümiş olduğu- nu anlıyabiliyorsunuz. Bu boş boş bakan ve tümüyle birbirle- rinden soyutlanmış gibi duran kişilerle Bevan, toplu bir etkin- lik gerçekleştirmek için bir ara- ya gelen insanlann yalnızlığını vurgulamaya çalışıyor. Grup resimlerindeki kişilerin aynca tek tek portrelere hapsedılmiş olması da yıne aynı anlayışın devamı. Bevan anti portreleriyle portre türünün sınırlannı aş- mayı, insanlık konumuna üiş- kin bir mesaj vermeyi amaçlî- yor. Bu resimlerin topluluk ve birlik idealinin ölümünü ternsil ettiği yada varoluşun kaçınıl- maz yalnızhğını yansıttığı söy- lenebilir. Ya da belki kitle psikolojisinin daha ürkütücü boyutlannı, kalabahk gruplar- da kolayca ortaya çıkan in- sanlık dışı eğüimlere değinil- mek isteniyor. Bu durumda Be- van'm akılsız adamlan yeniden doğmaya çalışan faşizmin genç üyelerini sembolize ediyor ola- bilir. Resimlerinden kesin me- sajı çıkarabilmek çok zor, çün- kü Bevan belirsizliğin açıklı- ktan daha çarpıcı olduğunun bilinciyle yaratmış yapıtlannı. Tiyatrofestivali izleyicisini buldu DtKMEN GÜRÜN UÇARER 5. Uluslararası İstanbul Tiyatro FesüvalTni geride bırak- tık. Dolu dolu geçen, şenlik niteliğinde bir festivaldi bu. Etkinli- ği yürekten destekleyenlerden biri çlan Onat Kutlar'ın de>î- şiyle "maya tuttu." 5. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali seyircisini buldu: Genç kuşak. On ayn mekanda sergilenen 16 oyunu 12 güfılük bir süre içinde hemen hemen oniki bın kişi izledi. Kısacası, gençlik, festivale sahip çıku ve tüm oyunlan, tüm mekanlarda coşkuyla, sevgjyle doldurdu. İstanbul Kül- tür ve Sanat Vakfi'nm tiyatroya sevdalı Genel Müdürü Metin FereB'nin izleyici konusundaki görüşleri şöyle: "İstanbul'a geldiğimde okuduğum yazılar ve sizler araahğıyla bana veri- len mesaj. festival olacak mı, olmayacak mı kaygılannın sür- düğü ve bu yıl bu kaygılann noktalanması gerektiğı gibi di- leklerdı. Bu izleyici kitîesini gördükten sonra hemen behrte- yim ki. aıtık bu bir dilek, bir arzu değil bir görev tanımıdır. Beni çok mutlu eden görünüm, izleyıa kitlesinin gençliği oldu. Kunımumuz açısından tiyatroya böylesine bağh bir gençlikle bu festivali gerçekleştirmiş olmak en büyük göster- ge. Bizim de onlara festivallerin ardı arkası kesilmeyeceği an- layışıyla hizmet vermemiz gereği ortada. Önümüzdeki >ıllar- da festival bence daha geniş bir izleyici kesimıne ulaşacaktır. Çok büyük bir gençlik kitlemiz var. Salonlanmızı dolduran bu gençleri en azından on yıllık bir izleyici kitlesinin garanüsi olarak görüyorum." Gençliğjn festivale bu yıl bu denli sıcak yaklaşması, sanki 60'larda yaşanan seyirci-tiyatro ahşverişinin çok daha küçük boyutta da olsa yeniden gündeme gehnesi, tiyatro dinamiğı- nin ve seyirci dinarniğinin birbirini tamamlamasıydı. Bundan böyle genç seyirci, festivalin yönlendirilmesinde önemli et- kenlerden biri olacaktır. Geçen günlerde düzenlenen bir panelde, 70'lerin ortalanna doğru tiyatrodan kopan seyirciyi henüz geri döndüremediği- mıze değinmiş, kabuk değiştirmiş kentlerin insanlannın ge- nelde tiyatrodan beklentilerinin (istisnalar kaıdeyi bozmaz) daha değişik nitelikler taşıyabildiği üzerinde durmuş, ancak genç seyircınin 60'lardakı benzeri dinamiği harekete geçirebi- leceğini vurgulamışüm. Aslında, gençliğin son >allarda tiyat- roya ilgi duymaya başladığı bir gerçek. 5. Uluslararası Tiyat- ro Festivali kapsamında yaşanan olay ise tiyatroya ilgi duy- rnanın ötesinde ona güç vermenin, onu soluklandırmanın bir işareti olarak algılanabilir. Festival boyutlan içinde tiyatro sanatının sağlam ömekleri sergjlendıkçe. festivalin yelpazesi genişledîkçe, grafiğı yükseldikçe ona daha da sahiplenecektır gençlik. Her festival gibi tiyatro festivali de öncelikle bir ekip işi. Festivalin gerçekleştirilmesinde kuşkusuz İstanbul Kûltür ve Sanat Vakfı'nın bu işe soyunmasının, Melih Fereli'nin deyi- şiyle, "bu işin altına omuzunu koymuş olmasının" ve Kültür Bakaru Fikri Sağlar'ın maddi ve manevi desteğinin payı bü- yüktür. Yankı getirdiği yadşmamayacak olan 5. Uluslararası İstan- bul Tiyatro Festivali'nin kuşkusuz eleşüriye açık yönferi vardır. Dile getirümesini beklediğimiz eleşüriler, öneriler. bundan sonrası için yararlı olacaktır. Beğenilerin. önerilerin ışığında gerçekleşürilecek çabşmalar daha verimli sonuçlara yol açacakor. Bu yılın olumlu yartkılarından yola çıkarak önümüzdeki yıl sanata kapılan açık büyük fırmalardan sağlamayı umdu- ğumuz maddi desteğin, festivalin ufuklannı daha da genış- leîecegine inanıyoruz. Emine Altunkaya'nın resim sergisi 7 haziran tarihinde Kadıköy Belediye Sanat MerkezFnde açdacak. Altunkaya'dan ekspresyonist resimler Kültür Servisi- Emine Altunkaya'nın resim sergisi 7 haziran tarihinde Kadıköy Belediye Sanat Merkezi'nde açılacak. Okul ydlannda başladığı resim çahşmalanna 1988 yüından itibaren Ünsal Toker Atölyesi'nde devam eden sanatçı, ekspresyonist tarzda resimler yapıyor. Genellikle doğa konusunu işleyen Altunkaya, renklerin canlıhğını korumayı amaçladığını beürtiyor. Daha önce üç karma resim sergisine katılmış olan sanatçının bu ilk kişisel sergisi 18 haziran tarihine kadar gezüebiür. Fransa'dan OrtaA vrupa'yakitap Kültür Servisi- Fransa'nın on yayınevi, alü eski Doğu Bloku ülkelesine Fransız kültürünün bu ülkelerde tanıtılmasına yöneük olmak üzere on bin kitap bağışlamayı kararlaştırdı. 'Complexe' yayınlanrun öncülüğünde gerçekleşecek yardımın Macanstan, Lirvanya, Çek Cumhuriyeti, Slovak CumhuriyetL, Polonya ve Bulgaristan'a yapılması planlanıyor. Gönderilecek kitaplann üniversitelere dağıülacağı açıklandı. Geçtiğimiz dönemlerde bu ülkelerde Fransız kültürünün gelişememesinden hareketle oluşturulan girişim çerçevesinde 3-6 haziran tarihleri arasında bir komite Budapeşte Universitesi'nde düzenlenecek törene katıknak üzere Macaristan'a gidecek. Sanat Tarihi ve Eleştinsinde 40 Yıl Kültür Servisi - UNESCO'ya bağh Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Dernegi AICA'nın ulusal bölümü SED-AICA ile bağlanüh olarak "Sanat Tarihi ve Eleştirisinde 40 Yıl" başlıklı bir etkinük gerçekleştirilmesi kararlaştınldı. Etkinlik kapsamında sanat tarihi. genel kültür yaşamı ve plastik sanatlardaki geüşmeler konusunda konferanslar, bu alanlar arasındaki ilişkinin ele alınacağı paneller ve "Çağdaş Kültüre Geleneksel Vizyon" adı alündâ bir sergi düzenlenecek.19-21 kasım tarihleri arasında Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek olan etkinliklere kaülmak ve desteklemek isteyenler haziran ayı sonuna kadar başvurabüecekler. Dadaist Bar kapatıldı tSTANBUL (AA) - Ünlü ressam Bedri Baykara'ın Beyoğlu'nda açtığı Dadaist Rock Bar bir hafta süreyle kapatıldı. Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Masası yetkilileri, çalışma saatlerine uyulmaması, izinsiz işçi ve sanatçı çalıştınhnası nedeniyle İstanbul Valib'ğı tarafından kapatma karan verildiğini bildirdiler. Öte yandan bar çaûşanlan, kapatma karannın bann açıhşındakı birtakım aksakbklardan kaynaklanabileceğinı bebrtiyor. Basında geniş yer alan Dadaist Bar'ın açıüşında bikiniü mankenlere yağü güreş yaptınbruşü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear