22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 MAYtS 1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI AT'ıtin tanm geHri düşüyor •BRÜKSEL(UBA)- AvrupaTopluluğu ülkelenndetanmsal gelir 1992 yıhnda yüzde 3.5 oranmda geriledi. AT istatistik kuruluşu Euroslat tarafından yayımlanan yıllık tanm istatistiklerine göre İrlanda, Lüksemburg, Almanya ve İngiltere'de tanmsal gelir aynı kalırken Yunanistan, Hollanda ve Danimarka'da yüzde 10 gerileme kaydedildi. AMH'ten Türtuye'ye uyan •LONDRA(ANKA)- Türkiye'nin başta portföy yatınmlan olmak üzere yabana yaünmlara olan bağımlılığının arttığı öne sürüldü. American Express Bank larafından yayımlanan "The Amex Bank Review" bülteninde yeralan ülke araşürmasında Türkiye'de mali piyasalann dışa açılmasıyla ülkeye yüksek dûzeyde porıföy yatınmı girişinın sağlandığına dikkat çekildi. Ankara'ctakişi yatraıı •ANKARA(ANKA)- Ankara Büyükşehir Belediye Başkaru Murat Karayalçın, büyükşehir belediyesi olarak yılda 3 milyar dolar yatınm narcatnalan yapılan Ankara'da kişi başına 7 milyon lıra düştüğünü ve bunun 3.5 milyon liralık bölümünün istihdam harcamalanna aynldığını söyledi. Karayalçın'ın verdiği bilgjye göre memur ve öğrenci şehri olan Ankara hizmet sektörünün geliştırilmesine yönelik yatınm harcaması projeleri de geliştiriliyor TÜSUMttncanMık umudu • İSTANBUL(ANKA)- Türk Sanayicileri ve tşadamlan Derneği, (TÜSİAD) Ekonomik Durum Endeksi (EDE) ile öncü Göstergeler Endeksi'nin(OGE) yükselmeye devam etüğiru. buna göre ekonomideki canlanmanın önümüzdeki aylarda da süreceğini belirtti. TÜSİAD'dan yapılan açıklamada EDE'nin 1992 yılı yaz sonlanndan itibaren oldukca yüksek düzeyde seyrettiği, endeks rakamlan üç ayhk yürüyen ortalamalar alınarak değerlendinldiğınde. 1992'nin ikincı çeyreğinden itibaren yükselme eğilimıne girüdiği, bu eğiümin 1993'ün ilk iki ayında sürdüğü dile getirildi. Gıdanınpazar şansı lERZURUM(AA)- Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Anabilim Dalı Başkanı Yusuf Gökalp, gıda sanayiinde teknolojik yeniliklere ayak uydurulması gereküğini belirterek "Gıda sanayiimiandışpazar şansı iyi değerlendirilmelidir" dedi. Gökalp, Türkiye'nin tanm ve hayvancınk bakırtundan dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer aldığıru ifadeederek "Tanm ye hayvansal ürünlerin işlenmesi ve değeriendınlmesi gereklidir. Gıda sanayiinedaha çok önemvermeliyiz" diye konuştu. Sandoz ödüllerî • İstsnbul Haber Serviâ- Sandoz Ürünleri A.Ş. tarafmdan düzenlenen' "Sandoz Farmakoloji Bilim Dab. Yanşması sonuçlandı. Yançnada brincilik ödülünü, Hacetlepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöraoji ve Farmakoloji Ana Bilim Dallanndan Doç. Dr. Targay Dalkara, Dr. Güi Erdenli, Dr. Süreyya Banın ve Prof. Dr. RûştiiİOnur kazaıdılar. İkincilik ödülüne değerbulunmayan yanşnada üçüncülük ödülinü, Cumhuriyet Ünivn-sitesi Tıp Fakültesi Nörcşiroloji ve Farmakoloji Ana İilim Dallanndan Doç. Dr. 2afer Kars, Eczacı Ttjen ttltaı, Prof. Dr. Yusuf Sağınğlu,Dr.Vasfi Yaralanakulaldı. TRT'dereklam sefeikeyfi • /WKARA(AA)-TRT'nin nisaravındaTV 1 kanalına 50 mil^r hralık Tklam aldığı. yay-ııhayatıra 2yıl önce baş.l&-an INT kanalına da bu^üekada-820 DM'lik rek "laı girdis sağlandığı bilc3Lldi. TRT'nin reklam yör^ıcnıelığitvJe yaptığı değşlklikle anlı yayınlarda "ar—ıı-dareklan alımı" uy^uamasını geçtıği belirüldi. Avrupa, tekstil ve konfeksiyonda Uzakdoğu'dan cayıp Türkiye'ye dönüyor Yüktehafifpahadaağır• AT'ye yaptığı ihracatı 1991'de yüzde 100 arttırarak liderliği eline geçiren Çin, geçen yıl Türk tekstil ve konfeksiyon ihracatçılannınkotalara karşı uyguladıklan taktikler karşı- sında, hızlı başladığı yanşırı sonunu getiremedi. DENİZ ŞAHİN Türkiye, Avrupa Topluluğu'na teks- til ve konfeksiyon ihracatında Çın'e kaptırdığı lıderliğı geri aldı. 1991 yılında ATye ihracatını ikiye katlayarak Tür- kiye'nin önüne geçen Çin, 1992'de 2 milyar 900 milyon ECU'luk (34 trilyon 777 milyar lira) ihracat gerçekleştirir- ken, aynı yıl Türkiye'nin tekstil ve kon- feksiyon ihracatı yüzde 11.4 oranında artarak 3 milyar 194 milyon ECUya (38 trilyon 300 milyar lira) çıktı. Böylece ATye tekstil ve konfeksiyon ürünü ih- racatı toplamında Türkiye yeniden bi- rinci sıraya yükseldi. Toplam ihracat değerindeki artış. AT'nin tekstil ve konfeksiyon ithalatı (000) ECU Toplam TöıUye'den Hhataiı (%) TOffciye'ntnpayı(%) Kotalınm payı % degışim (Kaynak: Euroetat) 1990 28.210.299 2.569.456 9.1 1.636.121 1991 32.934.660 2.866.620 8.7 1.656.615 1.3 1992 33.679512 3193 862 9.5 1899.900 14.7 konfeksiyon ürünlerinden kaynaklan- dı. ATye tekstil ihracatımız 1992'de bir önceki yıla göre yüzde 5.9 oranında ge- rilerken, konfeksiyon ihracatımız yüz- de 17.2 oranında arttı. Büyük ölçüde. AT'nin Türk pamuk ipliğine uyguladığı yüzde 12. l'lik Dam- pıng Vergisi'nden kaynaklanan tekstil ihracatındakı kaybın rakamsal karşılığı 60 milyon dolan (585 milyar lira) bulu- yor. Buna karşın. 1992'de konfeksiyon ürünleri ihracatındaki artışın rakamsal karşılığı ise 4.5 trilyon lira. Türk sanayicileri, kotalann getirdiği miktar sınırlaması nedeniyle son üç yıldır katma değeri yüksek ürünlere yö- nelerek AT ülkelerine ıhracatlannı de- ğer olarak arttırmayı başardı. AT'ye tekstil ve konfeksiyon ihracatında mik- tar olarak Türkiye'yi geçen Çin, ıhraç ürünlerinin değennde bizim gerimizde kaldı. Tekstil ve konfeksiyonda miktar ola- rak bizden yüzde 14 oranında önde olan Çin'in ATye ihraç ettiği 306 bin ton ürünün değeri 2 milyar 900 milyon ECU (34 trilyon 777 milyar lira) iken Türkiye'nin 268 bin tonluk ihracatınm değeri 3 milyar 192 milyar ECU (38 tril- yon lira). Geri dönüş yok Yetkililer, kota sınırlamalannın Tür- kiye'yi miktardaki sınırlamayı, değer artışıyla aşmaya zorladığını ve böylece daha kaliteli. markalı ürün ihracatına yönlendirdiğini. bunun gen dönüşü ola- mayacağını belırterek "Kotalar kalksa bile artık Türkiye. temel, ucuz ürünlere dönmez. Türkıye bugün Avrupa Toplu- luğu ülkelenne Fransa'dan sonra en pa- hah tişörtü satabilen bir ülke" dediler. 1993 yıü ihracaündaki beklentiler ise hala netleşemedi. Bir taraftan Türkiye'- nin ürettiği kaliteli mallarla Avrupa pa- zannda elde ettıgı yeri koruyacağı düşü- nülürken diğer taraftan da AT ülkeleri- nin özellikle tekstil ve konfeksiyon ihra- catımızın yüzde 54'ünü gerçekleştirdiği- miz Almanya'nın ıçıne düştüğü eko- nomik zorluklann, ihracatı olumsuz et- kılemesinden endişe edıliyor. Grev yayıldı... Uzlaşma umudu çöktü... Şimdi de lokavt tehditi Almanya, kaynayan kazan• İşçi sendikalan 50 bine yakın demir-çelik ve mühendislik işçisinin grevin üçüncü gününe gjrdiği eski Demokratik Almanya'da uzlaşma umudunun ortadan kalktığını açıklarken grev dalgasmın daha da yaygınlaşacağından telaşlanan işveren Saksonya bölgesinde lokavt ilan etme hazırlığına girişti. Ekonomi Servisi - Eski De- mokratik Almanya'nın Sak- sonya bölgesinde yaklaşık 50 bin demir-çelik ve mühendislik işçisinin üç gündür sürdürdüğü grevde, uzlaşma umudu orta- dan kalktı ve işverenler 'lokavt hazırlığına giriştiklerini' açık- ladılar. Açıklamaya göre, taraf- lar arasında "mayıs ortasına değin. herhangi bir uzlaşma sağlanamazsa. lokavt uygula- masına geçıleçek." Saksonya İşveren Federas- yonu temsilcisi Hans Peter Mu- enter "Uzlaşma sağlayacak tüm ödünleri önermemize karşın, IG Metall Sendikası'nın katı tutumu karşısında. uzlaş- ma umutlan ortadan kalkmıştır. Bu durumda, işve- renler de lokavt ilan etme ha- zırhklanna girişmiş bulunmak- tadır" açıklamasını yapü. öte yandan IG Metall Sendi- kası Başkan Yardımcısı Klaus Zwickel de yaptığı açıklamada "İşverenler, anlaşılmaz bir tutum içinde. Tam 'uzlaşmaya vanlı- yor' diye düşündüğümüz anlar- da, en küçük bir ödün bile ver- mekten caydılar. Bu yüzden artık uzlaşma umudu kalmamış- GREV PARASILĞRUN A- Grevci işçiler, sendika merkezinde gjderek uzayan kuynıklarda 'grev parasT almak için saatlerce beklerken, bir yandan da aralarında görüş alışverişi yapıyorlar. tır" dedi. Saksonya bölgesinde, 1933 yılında Hitler'in sendikalan ya- saklamasından bu yana geçen 60 yıllık dönem içinde hiç grev yapılmadı. Bu yüzden, demir- çelik işçilerinin "Eski Federal Almanya'daki işçi ücretleriyle eşit ücret istiyoruz" yaklaşımıy- la gittikleri grev, büyük yankı- lar uyandınyor. İşverenlerin, eski Federal Al- manya'da kabul ettikleri yüzde 26'lıİc zammı vermekten kacı- narak Doğu Alman işçilerine yüzde 9 zam önermeleri grevle- rin temel nedeni. Sendika, 1993 yıh için yüzde 26 oranında zam ve 1994 yılın- da da "eski Federal Almanya'- daki işçi ücretlenne endeksli zamlar" konusundaki istekle- rinden vazgeçmeyecegini açık- larken işverenler de Doğu Al man işçilere, "Batfdakilerle eş düzeyde ücret uygulanmaya- cağı" konusundaki ısrarlı tutu- munu sürdürüyor. Öte yandan grev dalgasının gemi yapım işçileri ve elektrik işçileri tarafından da destekle- nerek yaygınlaşması, ekono- mide darboğaz yaşamakta olan Almanya'da giderek artan te- dirginliğe yol açıyor. Grev dal- gasının, bu ülkede zaten yüksek olan işsizliğı daha da arttırabi- leceği ve işsizlık oranınm yüzde 30'lara tırmanacağına dikkat çekiliyor. Buna karşılık, eski Baü'ya oranla, çok düşük ücretlerle calışan ve iki Almanya'nın bir- leşmesinden olumsuz etkilenen Doğulu işçiler, grev eylemterini sürdüreceklerini açıklıyorlar. Diğer eyaletler Grevlerin şu anda Sakson- ya'daki 44 demir-çelik ve elekt- rik sanayii işyerini kapsadığını belirten yetkililer, eski Demok- ratik Almanya'yı oluşturan di- ğer dört eyalette de grevlerin patlak vermesi durumunda, işin içinden çıkılmaz bir hal ala- cağı kaygılannı dile getiriyor- lar. Özellikle Mecklenburg-Vor- pommern bölgesi işçilerinin, Saksonyalı arkadaşlannı des- teklemelerinden korkuluyor. IG Metall Sendikası, bugün ve cuma günü her iki eyalette de çok sayıda işçinin iş bırakaca- ğını belirtiyorlar. Dünya rekoltesi artarken Türkiye'de üretim giderek düşüyor Pamukta yerinde saymaya devam SAMtHAZMtEZER ADANA - Adana Ticaret Odası'nm çeşitli araştırma kurumlanndan ak- tardığı venlere aöre ABD, Hindistan, Pakistan, Breziîya ve Avustralya gibi önemli pamuk üreticisi konumundaki ülkeler başta olmak üzere, 1993; 94 se- zonunda toplam rekoltede bir milyon 660 bin ton artış; Türkiye, Çin Halk Cumhuriyeti ve Orta AsyaTürk cum- huriyetlerinde ise düşüş öngörülüyor. Artış beklentisinın açıklanmasının ardından, pamuk temininde sıkıntı çekilmeyeceğini gözönüne alan tüke- tici ülkeler de rahat hareket etmeye başladılar ye borsalarda A endeksli pamuğun libre fiyatı 61-62 centten 60 cente geriledi. Pamuğun hasadının başlaması- ndan sonra fıyatın 60 centin altına dü- şebileceği kaydedildi. Çin'de üretim düşünce Çin Halk Cumhuriyeü'nde 1992/93 sezonunda rekolte düşüşü ortaya çıkması, pamuk fıyatının 49-50 cent- ten 61-62 cente yükselmesine ve pa- muk alıcısı konumundaki ülkelerin stoktan bir milyon tona yakın pamuk tüketmesine yol açmıştı. Yanlış fıyat poiitikası Adana Çiftçi Birliği Başkanı Cuma- li Doğru, Türkiye'de tekstil ile ilgili düzenlemeler bulunduğunu, pamuk üretiminin arttınlması yolunda ise po- litika uygulanmadığını belirterek "Yanlış fıyat politikalan, çiftçiyi pa- muk ekiminden uzaklaştırmıştır" dedi. Ülkemizde yıllardan beri üretilen toplam pamuk miktannın 550-600 bin ton dolayında olduğunu kayde- den Doğru şunlan söyledi: "Dünyada, nüfus artışı ve tekstilde sentetikten doğal ürünlere dönüşten dolayı pamuk üretiminde artış var. Türkiye'de, pamuk ihracatını azaltıcı ve ıç tüketimi arttıncı pohtikalar üre- tildi. Çiftçi aleyhine uygulamalar yapıldı. Bu nedenle üretim nep yerin- de saydı. Girdiler 107 kat artarken fi- yattaki artış 71 kat oldu. Böylece za- rar eden üretici pamuktan kaçıp baş- ka ürünlere yöneldi. Rekoltede du- raklama ve düşme bu yüzden do- ğaldır." ^ı Çıkmaza giren özel sektör, umudunu kamuya bağladı Çay-Kur'dan taze dem AHMETŞEFİK TRABZON - Özellikle geçen yıl çay sektö- ründe yaşanan bunalım, Ça> İşletmeleri Kuru- mu'nun (Çay-Kur) güç durumda olan özel sek- tör kuruluşlanna götürdüğü öneri paketi ile çö- zülme aşamasma girdi. Kurumun Genel Mü- dürü Tnncer Ergüven ımzasıyla yardım tale- binde bulunan fırma- lara gönderilen öneri paketinde, Çay-Kur'un elindekı fazla yaş cayın bebrli koşullarla özel sektöre önerilecek bir ödeme planı içinde satı- labileceği behrtıldı. Çayda özel sektörun de üretime geçtıği 1985'ten sonra doğan sektörel sorunlar, son iki yıldır bazı özel sektör kuruluşlannın üretici- ye verdiklen taahhutleri \ennc getırememesin- den dolayı kntik bir noktava geldi. Özel sektörun bu durumu karşısında. Çay- Kur gerekirse üreticınin elindekı bütün yaşvayı alabileceginı belirtmiş, özel sektörden ağzı ya- Üreticiye karşı yükûmlülüklerini yerine getiremeyen ve ellerinde yoğun bir yaş çay stoku biriken özel sektör fırmalannın rahatlatılması amaayla Çay-Kur Genel Müdürü Tuncer Ergüven 'kapasitenin üzerinde alım yapma' seçeneğini getirdi. nan üreticilerin önemli bir kesimi de Çay-Kur'a yönelmişti. Bu aşamadan sonra da bırcok özel sektör kuruluşu Çay-Kur'dan kiralamadan, fa- son yapıma, desteklemeye kadar bircok talepte bulunmuşlardı. Yeni çay sezonuhun açılışına birkaç hafta kala, Çay-Kur Genel Müdürü Tuncer Ergüven kendilerine baş\r uruda bulunan firmalara bır teklif mektubu gönder- di. Mektupta, kendileri- ne başvuran ve çeşitli al- ternatifler öneren fir- malara büyük, küçük demeden genel bır çerçe- ve içinde yaklaşmak iste- diklerini belirten Ergü- ven. bu sezon da kapasi- telerinin ûzennde yaş çay alabileceklenni, kendilenne başvuran ve başvuracak bütün fir- malara malıyet bedelleri çerçevesinde yaş çay verebıleceklerinı belirtti. Ergüven mektuba ilişkin olarak şunlan söyledi: "Özel sektör bizden kıralama. fason üretim, fabrika satışı. desteklcmc gıbi birçok ıstekte bu- lundu. Hepsı için ayn ayn çözüm üretmck yeri- ne ortak bir öneri paketi oluşturduk. " IŞÇENIN EVRENINDEN ŞÜKRAN KETENCt Belediye İşçileri Direnîşi Belediyelerde çalışan işçilerin 2.5 trilyonu bulan ala- cağı için Belediye-İş'in desteğinde dün direniş başladı. Belediyelerde işçi alacaklarının zamanında oden- memesi ya da ödenememesi kangren olmuş bir yara. Siyasal iktidarların, belediye yönetimlerinin değişmesi tabloyu pek tazla değiştirmiyor. 12 Eylül öncesinde de sonrasında da bu nedene dayalı sayısını çıkaramaya- cağımız kadar çok direniş yaşandı. Bazen tek tek beledi- yelerde, bazen sendika şemsiyesinde toplanmış olarak. 12 Eylül hukukunda, anayasa ve yasalarda direniş- lerin çok büyük suç olarak sayılmasında, 12 Eylül önce- sinde bu nedene dayalı yapılmış direnişler gerekçe yapılmıştır. 12 Eylül hukuku bir yandan da hak grevlerini yasaklamıştır. Anayasa ve yasal düzende çok garip bir çelişki söz konusudur. işçinin de elbette, her insan gibi angarya çalışmama hakkı, işverenin angarya çalıştırma yasağı vardır. Ancak ucretini, sosyal haklarını alamayan işçinin buna bağlı olarak yasal grev yapma hakkı, hak grevi yoktur. Parasını alamayan işçi yargıya gidecektir. Ne için? İşveren alacağını reddetmiyor ki.'Param yok" di- yereködemiyor.Yasanınböylebirtabloda, işverene"ge- çerli piyasa faizıni işletiyorum, borcunu faizi ile ödeye- ceksin" demesinin hiçbir değeri ve anlamı oimuyor. Aylar yıllar hak edilmiş alacaklarını alamayan işçi ne yapacak? "Angarya çalışmama hakkımı kullanıyorum" deyip çalışmadığında, tek kişi ise işinden olacak. Toplu olarak bu hakkı kullanıyorlarsa yasadışı direniş yapmış konuma duşecekler. işveren isterse anayasa ve yasa hükümlerini işleterek işçiyi ve sendikasını çok ağır bi- çimde cezalandırabilecek. Tabii madalyonun diğer yüzünde kamu işletmelerinin büyük zararları, özellikle belediyelerin bütçelerinin işçi giderlerini karşılayamaması gerçeği yatmaktadır. işçi alacakları ile ilgili açıklar belediyeler için ancak hükü- metlerin desteği ile kapatılabilir konumdadır. Siyasi iktt- darlar belediye ybnetimlerine yakınsa belediyeleri de kendilerıni de çok yıpratan tabloda kesenin ağzını aç- makta, işçi alacakları için fon yaratılmaktadır. Ya da aksi olmaktadır. Geneldeki bu doğrulara, özelde giderek değişen bir tablo da eklenmelidir. Öncelikle enflasyonla açılmayla da bağlı olarak işçi alacak miktarlan çok yükselmekte- dir. Çok daha önemlisi işçinin hak edilmiş alacağıntn ödenmesi konusundaki kamuoyu duyarlılığı giderek yiti- rilmektedir. Kamuoyunda belediye işçilerinin hak edil- mişin üstünde ücret aldıkları imajı geliştirilmiştir. Toplu- sözleşmeler ve grevler aşamasında ne yazık ki işçi sen- dikalan bu gerçeği yeterince ciddiye alamamışlar ya da önlem üretememişlerdir. Toplumda belediye işçilerinin çoğunlukla parti torpili ile işe geldikleri ve çalışmadıkları imajı da yaygındır. Aslında olumsuz örnekler olsa da çoğunluğu değil, azınlığı kapsadığı kesindir. Ne yazık ki azınlık uygula- m^sına işçiler ve sendikalann duyarsızlığı, belediye yö- netimlerinin politik kaygılarla göz yumması, çoğunlu- ğun haklarının kollanmasında engel oluşturmaktadır. Kamuoyunda işçi haklılığını giderek anlatamaz bir ko- numa düşmüştür. Sendikaların reklam, rekabet adına aldtklarını abartılı göstermeleri de işçi aleyhine,"aşırı ücret" propogan- dasına yaramış, işveren cephesi bunu bir kampanya haline getirmiştir. Tabii sendikaların en büyük suçu, top- lusözleşme düzeninden, bu ücret arbşlarından yararla- nan işçi kitlesinin giderek bir azınlığa dönüşmesine se- yirci kalmış olmalarıdır. Sendikaiar sözleşme yükünden kurtulmak üzere ge- rek özel gerekse kamuda yaşanan taşeronlaşmaya karşı duramamışlardır. Aynı işi, aynı yerdeyapan insan- lar arasında böylece ücret uçurumları doğmuştur. Çok ve az çalışmanın tersine gelişmesi koşulu ile. Sendika- iar yine aynı nedenle çok yaygın işçi çıkarılmasına karşı da duramamışlardır. Sözleşmeli yüksek ücretli işçinin çıkarılıp düşük, asgari ücretli yeni işçi alımı da önemli bir ücret uçurumu getirmiştir. Belediye işçisi hak edilmiş alacağını isterken çok haklıdır. Ne yazık ki hakkı için yaptığı direnişin arkasında toplumsal destek yoktur. Dünkü Belediye-iş direnişinde, belediye işçisi yalnızlığını, toplumsal desteği göreme- menin acısını yaşamışUr. Alacağını alamayan işçi ço- ğunluğun dahi direnişe katılmaması sendikalizmin önemli bir suçu ve yanlışıdır. Elbette buradan hareketle siyasi iktidarın duyarsız- lığını, belediye yönetimlerinin beceriksizliğini akiamak, onlara hak vermek söz konusu olamaz. işveren cephe- sinin çirkin bir çıkarcılık ve fırsatçılık yapıyor olması ma- dalyonun asıl ve öbür yüzüdür. Bizce bu bir sürpriz ol- madığı içinir ki işçiden yanaçok akılcı, çok sağlam adım- lar atması gereken sendikalizmi öncelikle eleştirmeyi işçi açısından doğru ve yararlı buluyoruz. Varan'agetin vcmh Magazin/TV Servisi - Sabancı Holding Genel Koordinatörii Hasan Güleşci'nin küçük kızı Petek ile Varan Turizm ortaklanndan Ertuğrul Pekuysal'm büyük oğlu Ergun, önceki gece Çırağan Oteli'nde yapılan görkemli bir nikah töreniyle eylendiler. Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Özdemir'in kıydığı nikahta Petek Güleşci'nin tanıklığını Sakıp Sabancı; Ergun Pekuysal'ınkini ise Hasan Pekuysal yaptı. Seçkin davetlilerin katddığıgecede Sakıp Sa- bancı yine esprileriyle ilgilerin odak noktası oldu. Lugano Franklin College'da Liuslararası eğitim gören Petek Güleşçi ile Varan Turizm'de Organizas- yon ve Planlama Müdürü olarak çalışan Ergun Pe- kuysal, 6 yülık arkadaşuklanndan sonra geçen yıl nişanlanmışlardı. Genç çift, balay ı için Zürih'e, daha sonra Singapur ve Bali Adası'na uçacaklar. (FotoğrafrENİSONAT)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear