25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6IA1S 1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çöpfadasmda %maT kavgası Çe>re Bakanı Akyürek, Ümraniye çöplüğündeki patlama olayında belediyeleri sorumlu göstererek kı^nak olmadığı gerekçesiyle çöp imha tesisi yapmamalannın 'mazeref olamayacağını söyledi OJIsnŞGÜRSON VNIARA -Ümranıye facia- sı çöpdöküm alanlan ve imha teâslernin yapılması, Çevre Bikanığı ile yerel yönetimier ansınta "yetki" tartışması ya- raıu. Çevre Bakanı Doğancan Atyürtk. Ümraniye"dekı patla- mı oüyının "kaza değıl, ih- mal" olduğunu belirterek. bele- diyelerin "kaynak olmadığı" gerekçesiyle çöp iraha tesısı yapmamalanru" mazeret" ola- rak nitelendirdi. Akyürek, "Kaynak yok demek. mazeret değıl. Biz, mevzuat bakanlığı- yız. Paramız yokşa, verecek ak- İımız var" dedi. İstanbul Vali- hği'nden Ümraniye yerine yeni bır çöp döküm alanı belirleme- sini isteyeceklenni ifade eden Akyürek, belediye ve valiliklere yönelik ikinri bir genelge yayın- layacaklannı söyledi. Bakan Akyürek, Ümraniye'- de meydana gelen çöp faciasın- da belediyenin sorumlu oldu- ğunu ve bu olaydan bir ders ahnması gerektiğini vurgulaya- rak, şöyle konuştu: "Bu gibi patlamalar. dünya- nın her yerinde oluyor. ABD'de de bile. Aıtıa burada olay, kaza- dan öteye ıhmal. Krokilen dahi göndermişız. Yapmak, beledi- yelere ait. Kaynak sorununu belediye başkanlığına aday olurken bilmiyorlar mıydı? Kaynak yok demek. mazeret değil. İstenen olaylar, bu çöple- ri gömme yenyle ilgili değil. Çöpleri çabuk toplamak için sistem yapılıyor. Bütün beledi- ye ve valiliklere bir genelge gön- deriyoruz. Çöp bertaraf yerleri- nin. evvelce çöp dökükn yerle- rin patlamaya karşı gerekli önlemleri almalan için. Denizli, BIW ÇÖPLÜKLER KONUSUNDA YARDIM ÖNERDİ IstanbuTa4endüstriyelçöpalanıAMCARA (AA) - Birleşmiş Milletler Kalknma Programı, Ümraniye fadası izeriıe Çevre Bakanı Doğancan Akyü- rck'e çöplûklerin rehabflitasyonu konu- amdajprdım önerdi. Bakan \kyiirek, BM'4m. uygun koşullu kredi aiabile- oklerini, bunun için temaslarını sürdür- dûkJeini söyfedi. Çerre Bakanı Akyürek, BM Türkiye Temsflcisi Edmund Caine'in önerisi üze- rine, bakanlık üst dûzey yetkilileri>le biıiikte BM binasına giderek, bir görüş- me japtı. Bakan Akyürek, Caine'e, HalkaJı, Kemerburgaz, Ümraniye ve Aydınlı ile Ankara Mamak çöplüklcri için öncelikk' rehabih'tasyon projelerine ihtiyaçları olduğunu bildirdi. Bunun ya- nında. İstanbtıTda acilen 4 tane yeni en- düstriyel çöp alanlan kurmak gerektiği- ni kaydeden Akyürek, BM'den, uygun ödeme şartlanyla. bütün çöplükler için kredi almak istediklerini anlattL BM Türkiye Tetnsilcisi Edmund Cai- ne de Bakan Akyürek \e beraberindeki- lerden. bu konudaki isteklerini bir rapor haiinde hazırlayıp, kendflerine getirme- lerini istedi. Caine, bu istekler doğrultu- sunda bir hazırlık yapacaklannı ka> det- ti. Bakan Akyürek. yaptıği açıklamada, BM'den uygun koşullu kredi alabilecek- lerini beürterek, "BM Türkiye'ye yar- dım etmek istiyor. Ancak bu yardımın miktannı şûndi'den bilemiyoruz. Bir tesi- sin maliyeti 200-250 mihon dolar civa- nnda. BM'den. uygun vadeli bir kredi alabüirsek, büyük çöp alanlannın tümü- nü rehabflite edebüiriz" dedi. Ümraniye faciasında ölenleri de 'birer kahnunan' olarak nitelendiren bakan Akyürek, "Böyle bir olayuı olacagı bel- liydi. Biz belediyeleri defaiarca uyardık. Ancak 'bir müsibet bin nasihattan iyidir' derler. Bundan sonra belediyeler, ister istemez. bu konuda daha sıkı çalışacak- lar, önceiiği çöp alaniarının rehabüitas- yonuna \ereceklerdir" diye konuştu. Bakanlığının, uygulamacı değil, 'mev- zuat koyan' bir bakanlık olduğunu da vurgulayan Akyürek şunları söyledi: "Biz, metcut mevzuatlann uygulan- ması için belediyeleri >azıyla uyannz. Bumı da yapmazlarsa, bir defay a mah- sus oimak üzere en fazla 76 mihon lira- lık ceza kesip, çöplüğü geçici süreyk kapatabiliriz." Parlak ailesinin kadınlan bu duruma en çok üzülen kişOer. 'Büseydik bu aileye geJin gelmezdik' diyorlar. (Fotoğrafiar: BERAT GÜNÇIKAN) Hatay'ın, Yayladağı ilçesine bağlı Yeditepe'de 41 kişilik Parlak ailesi, 39 yıldır vatansız. Parlaklar, bugün askere alınmıyor, üniversiteye gidemiyor^evlenemiyor.. 39 yıldır vatansız yaşıyorlar BERATGÜNCIKAN "Biz aşağıda, adı ve soyadı yazılı olanlar, Hatay'ın, Yayladağı kazası Ye- ditepe köyünde asırlardır yaşamaktay- ken, 1938de dedemizin ve nenemizin bazı sebeplerle Suriye'ye gıdip bir ay kalmalan nedenıyle T.C. vatandaşlığın- dan silindiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Dedemiz. öldüğü 1975 yıhna kadar bu köyde ikamet etmiştir. Biz torunlan ise T.C. okullannda ilk ve orta tahsüle- rimizi ikmal etmekle birlikte, üniversite- ye girme ve askerlik yapma hakkımız olmamakla birlikte 50 seneden bu yana ayru köyde oturmaktayız. Mağduriyetimizin giderilmesi ve T.C vatandaşı olmamızın temin edilmeşini arz ederiz.." Bu dilekçe şimdi, devletin arşivinde. 1963'te, 1972"de. 1977'de, 1989'da ya- zılmış benzerlerinden oluşan dosyanın, kendisine aynlan sırasında. Ve yine ya- nıtsız... Şapka devTİmi Kastamonu. Ilgaz dağının zirvesi, karla kapL. Takvimler, 25 Kasım I925'i gösteriyor Kastamonulular, Gazi Paşa'lanmn elindeki kubbeli, siyah nes- neye. şaşknlıkla bakıyorlar. "'Bu şap- ka" diyor Paşa, "Bundan böyle, başmı- za fes yerine bunu takacaksınız". Yüzlerce >ıllık fesi çıkanp, gavur ica- dı şapkay takmak kolay rru? Birileri ortaya çıkrp, şapkayı Müslümanlığı in- karian sa.ınca bir kavgadır başlar. îs- keçeh AütHoca gibi fes uğruna kellesini verenler çıkar. Yıllarca sürer bu kavga. Hatay'ın. Yayladağı kazasının, Yedite- pe köyü imamı Sefer Parlak da fesle- şapka arasındaki bu kavgarun içinde bulur kendini birden. "Şapka, gavoır icadıdır"' demesini bekler cemaati. Kol- luk kuvvetleri de "Sen tak, cemaatin sana uyar"diye bastınr. Ne edeceğirü bi- lemez imam Sefer. Bir sabah, bahçesindeki dut ağacını budamaya çıkar. Üçüncü dalda soluk- lanırkenjandarma karakolunun gedikli çavuşu çıkagelir. "Nerede şapkan" diye sorar. Vereoek yanıt bulamaz Sefer. "Param yok. alamadım" demeye çalı- şırken çavuşun tokadı suratına iner. Bu tokat ağnna gider İmam Sefer'in. Kansı Hösne'yle. oğlu Hasan'ı alıp ken- dini Suriye'ye vurur. Bakar. bu toprak- larda yaşamak zor, üçüncü ayında geri döner. Suriye'ye gitmenin cezası, kırk gün hapıstir. Çeker. İmamlığa gen dö- ner. Dört çocuğu daha olur, Mehmet, Ahmet, Ali ve Hatice. Evlendirir çocuk- lannı. Onlar için aynı tarla içinde evler yapar. Tütün ekip, tütün biçerler. Fes unutulur, çıkan kavgalar, yenilen tokat da... Demokrat Parti'nin tek parti ohnaya soyunduğu 1950'li yıUara gelinir. DP'- nin iktidarda olduğu ikinci seçimde, yandaşlan işi sıkı tutarlar. Sefer'in CHP'lilıği tescillidir. tmamlık da az iş mi? Bir hutbede işin ucunu kaçtrdı mı, oylar Halk Partisi'ne gidebilir. Akıllara, Sefer'in bir tokat uğruna Suriye'ye git- melen, kırk gün hapıste yatmalan gelir. Ve damga vurulur, "İmam Sefer Par- lak, vatan hainidir. Vatandaşlıktan dü- şürülmesine...". Bu kez particüik yüzünden casus sa- yılmanın ağırlığı biner Parlak ailesinin üzerine. Nüfus cüzdanlan "yenileyece- ğiz" diye toplanır, bir daha da geri veril- mez. Jandarma evlerini basar, silah zoruyla toprakJanndan uzaklaşürmaya çalışır. Sefer. bir iiaşka köyün ımamlığı- nı yapmaktadır. Büy^ik oğul Hasan ıse Erzurumda. 9. Ordunun, AJay Karar- gah Bölüğunde piyadedir. Ne çekerse, kadınlar çeker. Bir gece evlerindeyseler. üç gece dağlarda kalırlar. Gelin Saniye'- nin doğum sancılan yine bu sıralarda başlar. Hösne, korkar torununu yitir- mekten. Vazgeçilir kaçmalardan. Bir süre sonrajandarma da bırakırpeşlerini ama Hösne çıldırmıştır artık. Fazla sür- mez, birkaç yıl sonra da kapaüldığı oda- sında ölür. Tütün tarlalan Hazine'ye Parlak ailesinin, yüzJerce yıl üzerinde yaşadığı topraklar artık hazinenindir. icar karşılığı ekip biçerler tütün tarlala- nnı. Ama ailenin son askeri Hasan olur. Bir daha askere aünmazlar. Çocuklar, kadınlann nüfusuna kayıtlı gösterilir ki okula gjdebilsinler. Bu yol da lisede ka- panır. Üniversiteli olan çıkmaz. Hasan ve Mehmet Parlak'ı en sinir- lendiren soru, "Suriye'ye hiç gittinız mi"? Öfkeyle yamtlıyor bu soruyu Ha- san."Bize ne o ülkeden. Değıl görmek, ısmini bile duymak istemiyoruz. Biz bu- rada, Türkiye'de doğduk. büyüdük". Parlaklar, T.C'riin kendilerine verdiği "Ecnebilere mahsus geçici ikametgah ıznTyle yaşıyorlar 39 yıldır. Her çocuk 18 yaşına geldiğinde. jandarmaya götü- rülüp kaydı yapünlıyor. İzin, Hatay için geçerli. Bunun içindirki Mehmet Par- lak'ın İstanbul merakı bır türlü geçrni- yor. İlle de görecek bu kenti. Denizini, camisini, Boğaziçi dedikleri yerini. "Ba- na" diyor. "Istanbul'u, orada nasıl ya- şandığını anlat". Parlak ailesinin kadınlan bezgın. ."Hadi erkekleri anladık da. bizim suçu- muz ne" diye soru>orlar. Mehmet'le evliliğı nedeniyle nüfustan düşüriilmesi Fadime'yi evlendiğınden. evleneceğin- den pişman etmış. Suriye'ye sürgün edi- lecekleri korkusuyla dağlarda geçirilen günleri unutamıyor. "Biz, kadınlar" di- yor, "Başımıza gelccekleri bilseydik, varmazdık bunlara". Parlak ailesi toplam 41 kişı. Çocuklar ve torunlar, biraz daha şanslı çünkü ya- salardaki aralık kapılardan faydalan- mayı becerebilmişler. Kimi öğretmenler idareedivermiş, kımi kendileri zorlamış, ilk- orta-lise okumuşlar. Toprak yetme- miş, Antakya'ya. İskenderun'a inşaat- lara yollanmışİar. Çocuklannı eşlerinin nüfusuna geçirtip, vatandaştan saydır- manın yoUannı aramışlar. Yeditepe'de kırk bir kişi, toprak de- ğil, ev değil. para değil, "vatandaş" ol- mayı bekliyor. Oy kullanamamak, as- kerlik yapamamak. üniversiteli olama- mak, devlet kapısında ış bulamamak ağırlanna gidıyor. Üstelik artık, partici- likle falan alakalan da yok... liliğîni kurtarmak için çarşafi SAMSITV (Cumhnriyet) - Ali Iş»l 3 yılcan bu yana Kapaklı kÖTÜ Takrandağı mahallesi irrunu. Aî, 1991 yılının arahk aynda Ühıur ile evlendi. An- cal düşüıce ve karakter yö- nöıden a.n dünyalann insan- la_r oldukannın farkına geç de olst vardklannda kendilerini bcaanmai için mahkeme kapı- sınia bulcular. îamsur 1. Asliye Hukuk N^.hkemsi'nin mübaşiri taraf- la_x duruşna salonuna çağırdı- ğrrda At Işık takım elbiseli. k«-rvath. -nodern bir gıyimle • Kansıyla giyim tarzı konusunda anlaşmazlığa düşen ve boşanmak için mahkemeye başvoıran İmam Ali'nin, kansının bundan böyle modern yaşamı seçeceğini söylemesi üzerinedavadan v azgeçip geçmeyeceği ilgiyle bekleniyor. vargıç karşısındaki yerini alır- ken İlknur ise ayak bileklenne kadar uzanan siyah. peçe kısmı açık örtü ile duruşmada haar bulundu. 1993/216 esasa kayıtlı dava her ne kadar şıddetli geçimsiz- lik nedeniyic acılmışsa da ge- çimsizliğîn esas kökeni, Ali'nin eşi İlknurun kılık kıyafeti olu- yordu. Alı'yegöre eşı oldukça ınatçı bir kişiliğe sahip. Düşünce ve fı- kirlcrinden asla taviz vcrmeyen. bakkaldan alınan peynir ve bu- na benzer gıda maddelennı temız olmadığı gerekçesiyle de yemeyen biri. İlknur, kasapta kesilen eti de mundar diye ye- mez. Ve 2 Nisan 1993 günü de bo- şanma dilekçesiyle birlikte imam Ali Işık kendini Asliye Hukuk Mahkemesi Hakim- liği'nde buldu. Dilekçesini ver- di. Mahkeme masraflannı ya- tırdı. Duruşma gününü beklemeye başladı. Takvimler 30 Nisan 1993 gününü gösterdiğinde Aii Işık ve eşı İlknur 1. Asliye Hu- kuk Mahkemesi yargıcı Faik Çeük'ın karşısında yerlerini al- dılar. Ancak İlknur boşanmaya ta- raftar değildi Çok taassup de- recesınde dine bağb bir kimse olduğunu, fakat kocasının iste- diği gibi giyınebıleceğıni söyle- di. Hatta bundan sonraki du- ruşmaya çağdaş bir kıyafetle gelebileceğıne daır söz verdi. Çarşaf gıyen kansını boşa- mak isteyen imam Ali. haziran ayında görülecek ikinci duruş- mada davasından vazgeçecek mi? Yoksa aynlmak istediği eşi İlknur. çarşafa -bundan böyle hayırmıdiyecek? < Aydın. Antalya, Hatay (Antak- ya) belediyeleri, Almanya'yla anlaşma imzaladılar. Bunlar belediye de, öbürleri niye bele- diye değil. İlla ki yardım nu la- am. Biz. mevzuat bakanhğryız. Paramız yoksa, verecek aklımız var. Alıp da çöpü kendim döke- cek değilim ki. Nasıl yapılacağı- nı söylerim". Akyürek, genelge yayımla- manın önlem alınmasında ye- terli olup olmadığına ilişkin bir soruyu da, "Müeyyide eksikliği var. Müeyyide konulacak" diye yanıtiadı. Akyürek, belediyeİe- rin çöp imha tesisine yer bula- mamasmı da, "Bu, benim soru- num değil. Belediyeler, gayri- menkullerini satar yer bulurlar. Bunlar mazeret değil". dedi. Birleşmiş Milletler'den Ümra- niye Çöplüğü'nde ınceleme yapmak ve önlem önerileri ge- liştirmek üzere bir uzman ge- tirttiklerini de anımsatan Ak- yürek, bu çöplüğün rehabilitas- yonu için BM ya da Afet Fonu'ndan yardım isteyecekle- rinide söyledi. Çöpten bozen büstüne engel İstanbul Haber Seırisi- Yeşil- ler Partısi üyeleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sö- zen'i ihmali yüzünden Ümrani- ye Hekimbaşı Çöplüğü'nde faciaya yol açtıgı gerekçesiyle protestoettiler. Büyükşehir Be- lediye Başkanı Sözen'in çöpten büstünü yaparak dün Anakent Belediyesi'ne gelen Yeşıller, ha- zırlamış olduklan büst ve çerçe- veleri Sözen'e vermek istedi. Ancak Yeşiller'in Başkan Sö- zen'le görüşmesine zabıta ekip- lennce izin verilmedi. Parti Merkez Yürütme Ku- rulu Üyesi Ender Eren, 4 yıldır yapılması düşünülen katı atık tesislerini yapmadığı, çöplükie- rin ıslahı yönünde ruçbir önlem almadığt için Büyükşehir Bele- , diye Başkanı Sozen'ı protesto ettıklerini söyledi. Anakent bi- nası önünde sembolik büstün acılışını yapan Yeşiller, Başkan SÖzen'le görüşmek isteyince, Belediye bmasmın kapılan önünde zabıtalar etten duvar oluşturarak protestoculann içeri girmesini engelledi. Sozen'esorular Zabıtalarca ancak "Genel Evrak Dairesi"ne iletmelerine izın verilen Yeşiller'in Başkan Sözen'in yanıtlamasını istedik- leri sorulardan bazılan şöyle: Çevreyi yoğun bir şekilde kir- leten çöp sorunu, Belediyenin iş programının kaçınct sırasında ele alınmaktadır? Eski Belediye Başkanlann- dan Abdullah Tırtıl zamanında gündeme gelen çöp fabrikası, bugüne kadar nicin gerçekleşti- rilmedi? Çöpiükler ihaleye verilerek ne kadar gelir sağlanmış oldu? Çöplûklerin ıslahı için herhangi bir kredi ahndı mı? Toplanan fonlarla hangi çöplükler ıslah edildi? İstanbul'da çit veya duvarla çevrili herhangi bir çöplük var mı? Çöplüklerde süt inekleri bes- leniyor mu? Bu ineklerin sütü sağlık kurumlannca tahlil edil- di mi? Aktulgalı toprağa verildi İstanbul Haber Servisi - Has- talığı nedeniyle önceki gün ölen DİSK Başkanlık Danışmanı ve Keramik-lş Genel Başkanı Mustafa Aktulgalı için dün DİSK'in Merterdeki genel merkez binası önünde bir tören düzenlendi. Tören sırasında konuşan DİSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu, Aktulgah'nın değerli bir insan olduğunu be- lirterek, "Kaybettiğımiz değerli kişileri haürladığımız vakit ak- lımıza Üzeyir Kuran'Iar, Ab- dullah Baştürk'ler, Kemal Türkler'ler, Rıza Fuat'lar. Ke- nan Budak'lar ve daha niceleri geliyor. DİSK yaşlandıkça böylesi toplantılan da olağan saymaya ve bunlara daha ta- hammülle yaklaşma durumu- muz sözkonusu oiacak, ancak biz mücadelenin ıcınden geçer- ken bu acılanmızı kalan arka- daşlanmızın verecekleri yürekli mücadeleye sanlarak aşmak durumunu bilmek ve teselli bul- makla yetineceğiz. Mustafa arkadaşımın huzurunda say- gıyla eğiliyorum" şeklinde ko- nuştu. Daha sona yapılan 1 dakikalık saygı duruşundan sonra Aktulgah'nın cenazesı Pendik'te toprağa verildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞATEŞ Çağ Aüamak... Daha bundan iki yıl önce; çağ atlamak bir yana, hiç. kimse işlerin yolunda olduğunu bile soyleyemiyordu. Ekonomik ve sosyo-kültürel yapımızdaki sorunlar ve bo- zulmalar anlatılıyor ve meydanlarda "yakın geçmişe" ne kadar sert vurulursa, o kadar çok alkış alınıyordu. ANAP bile geçmişin mirasını sırtından atmak çabası içindeydi. Zaten bir süre sonra Sayın Yılmaz erken se- çim karan alacak ve "ateşten gömleği" sırtından çıkara- caktı. Harekete geçen kamuoyu sayesinde dışında kaldığı- mız Körfez Savaşı'nın ekonomik faturası belimizi büker- ken; hem siyasetçiler, hem de halk yeni arayışlar için- deydiler. Muhalefet partileri seçimlerde en çok alkışı geçmişe vurdukları zaman alıyorlar ve "hesap soracaklarını" avaz avaz haykırıyorlardı. Ve halkın oyunu da bu sayede topladılar. Gerçekten halk geçmişin hesabının sorulma- sını istiyordu. ANAP da halktaki bu eğilimi görmüş, belli bir ölçüde eskiyi eleştiriyordu Sayın Akbufut genel başkanlığı Sa- yın Yılmaz'a kaptırınca, doğal olarak hükümet yenilen- miş ve ilginç bir biçimde bakanların çoğu değişmişti. Yeni bakanlar eski bakanlan eleştiriyordu. Farklı bir si- yasal kadro izlenimi vermeye çalışıyorlardı ve halkın bir bölümü buna kanıyordu. 1991 seçimleri, merkez sağ ve merkez soldaki iki bü- yük muhalif partiye iktidar yolunu açtı. DYP ve SHP'nin koalisyonu demokrasi adına umut verici bir koalisyon- du. Aldıkları oy oranı ne olursa olsun, bu koalisyon bir tür "ulusal koalisyon'du ve "son on yılın yaralannı sar- ma" konusunda insanları umutlandırıyordu. Ciddiye alınabılecek hiç kimse, bu dönemde "Türkiye son on yılda çağ atladı" demiyordu. Bir kısmı Çankaya'- ya kapılanmış olan, bir kısmı da daha sonra Çankaya'ya kapılanacak olan soicu eskileri bile, ihtiyatlı bir üslup içinde yazıyorlardı. DYP-SHP koalisyonu, sol kanadından aldığı yaralara rağmen günümüze kadar geldi. Kendinden önceki hü- kümetleri aratmadıysa da onların yaptıklarından pek de farklı şeyler yapmadı. Bu hükümetin ve özellikle SHP'li bakanların "icraatlarını" yakın bir dönemde elbette de- ğerlendireceğiz. Ama yeri bu yazı değil. ANAP ve muhalefetteki diğer partiler hükümetin ilk 500 gününün ipliğini pazara çıkarma girişimirte başla- mışlardı ki, Sayın özal vefat etti ve merkez soldan sagın en ucuna kadar hemen bütün kalemler Türkiye'nin çağ atladığını yazmaya başladılar O dönemin muhaliflerine, yazarlarına-çizerlerine gö- re 1991 öncesi "berbat bir dönemdi". Ben bu görüşe tümüyle katılıyor ve anlıyorum 1991 sonrasının muhalif- lerine bakarsanız, hükümetin ilk beş yüz günü "berbat bir dönemdi". Ben bu göruşe de kısmen katılıyor ve anlı- yorum. Ama bu iki berbat dönem birleşince nasıl "çağ atlamış" oluyoruz, işte bunu anlamıyorum. Büyük kentlerimizde halkın %65'i yol, su, kanalizas- yon gibi en temel gereksinimleri karşılanamayan gece- kondularda yaşarken nasıl çağ atlanır? Işsizlik oranı inanılmaz boyutlardayken ve gelecekte dwumun daha da kötü olacağı bilinirken nasıl çağ atla- nır? Üniversite seçme smavlarına giren öğrencilerin an- cak %2'si gelecek vaat eden okullara ve toplam %10'u üniversitelere girebilirken ve dışarda kalanlgrıa meslek becerileri yokken nasıl çağ atlanır? Döviz rezervlerine ve dolu vitrinlere bakarak mı çağ atladığımız ilerı sürülüyor? (Ki Sayın Demirel bu duru- mu "Yokluk yok ama, yoksulluk var" diyerek en doğru bir biçimde yorumlamıştı.) Alışverişlerde Türk parası yerine ABD Doları ve Al- man Markı kullandığımız için mi çağ atladık? Yoksa ku- zey kıyılarımızda her türlü ticareti özgürce yapan Na- taşa'lara, batı ve güney sahillerimizi dolduran Helga'- lara, Hans'lara bakarak mı çağ atladığımız sanılıyor? Asla temenni etmem ama, dünya dengeleri bir değişir- se, döviz rezervi iki haftada kaçar gider. Sıra sıra turistik tesislerde de fareler cirit atar. Bir kitaplık kuramadığımız ilkokullara bilgisayar koy- ma hayalleriyle, yirmi kanaldan yayın yapan TV şebeke- siyle, jet sosyeteye katılımlarla, birkaç bin kilometre otoyolla, iyi bir iletişim ağıyla, montaja dayanan bir oto- motiv sanayii ile çağ atlanmaz. ABD'nin Iran korkusuyla pompaladığı, eski SSCB ül- kelerine "model olma" hayalleriyle de çağ atlanmaz. Tüm Avrupa'nın vize koyduğu, ürettiğinden çok tüketen, sanayisi dışa bağımlı bir devlet, çağ atlamamıştır. Bosna'da, Erivan'da, Kıbrıs'ta, Brüksel'desözünüdinle- temezken; Kazakistan'da sözünü dinlemezler adamın. Kaldı ki abartilmış hayaller ve iddialar, Türkiye'nin ger- çekten var olan gücü ve potansiyeli konusunda da kuş- kular uyandınr. Acaba Ümraniye'deki son felaket; Allah'ın, "Siz önce çöpünüzü halledin, çağ atlamayı sonraya bırakın..." gi- bisinden bir uyarısı olmasın? Vakkokartve Vakkoramakart • Magazin/TV Servisi - Vakko. yeni bir müşteri hizmeti olan "Vakkokart" ve "Vakkoramakart"ı, dün Beyoğlu mağazasında tanıttı. Vakko-Pamukbank işbirliğinin ürünü olarak piyasaya sürülen bu kartın arka yüzünde kart sahibinin fotoğrafı buJunuyor. Kartla, aynı zamanda, Pamukbank'ın tüm kredi kartlannın yapabildiğj işlemlerden yararlanılacak. Vitali Hakko, "Modern hizmet anlayışımızı bugün yeni bir kredi kartı ile takviye ediyoruz" dedi. Pamukbank Genel Müdürü Bülent Şenver de, dünyada ilk kez bir şirketin. banka destegiyle tüm bankacılık hizmetlerini veren bir kredi karü hizmetini başlattığını anlattı. Daha sonra Vitali ve Cem Hakko'nun kartlannı veren Şenver. Vitali Hakko'yla birlikte " Vakkokart"lanyla birer cift ayakkabı aldılar. Özel okuilapfla KDV bekleytşî •ANKARA (AA) -.Özel okullar. Milli Eğitim Bakanhğı tarafından ahnan "Özel okul ücretlerinde KDV oranınm indinlmesi" karan Bakanlar Kurulu'ndan geçmediği için yeni fıyatlan belirlemek degecikiyor. Milli Eğitim Bakanlığı yetkılilerinden alınan bilgıye göre. Maliye Bakanlığı görüş bildırmediğı için özel okul ücretlerinde uygulanan yuzde 12 oranındaki KDV'nin yüzâe 3"e indırilmeşi yönündeki karar, henüz Bakanlar Kurulu'ndan gecmedi. Özel okullan teşvik etmek ve velileri ekonomik olarak rahatlamak amaayla alınan karann önümüzdekı eğitim yılında uygulaıımasının planlandığını belirten yetkililer. birçok özel okulun fıyat belirlemek için yasanın çıkmasını beklediğini söylediler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear