Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6IA1S 1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Çöpfadasmda %maT kavgası
Çe>re Bakanı Akyürek, Ümraniye çöplüğündeki patlama olayında belediyeleri sorumlu göstererek
kı^nak olmadığı gerekçesiyle çöp imha tesisi yapmamalannın 'mazeref olamayacağını söyledi
OJIsnŞGÜRSON
VNIARA -Ümranıye facia-
sı çöpdöküm alanlan ve imha
teâslernin yapılması, Çevre
Bikanığı ile yerel yönetimier
ansınta "yetki" tartışması ya-
raıu. Çevre Bakanı Doğancan
Atyürtk. Ümraniye"dekı patla-
mı oüyının "kaza değıl, ih-
mal" olduğunu belirterek. bele-
diyelerin "kaynak olmadığı"
gerekçesiyle çöp iraha tesısı
yapmamalanru" mazeret" ola-
rak nitelendirdi. Akyürek,
"Kaynak yok demek. mazeret
değıl. Biz, mevzuat bakanlığı-
yız. Paramız yokşa, verecek ak-
İımız var" dedi. İstanbul Vali-
hği'nden Ümraniye yerine yeni
bır çöp döküm alanı belirleme-
sini isteyeceklenni ifade eden
Akyürek, belediye ve valiliklere
yönelik ikinri bir genelge yayın-
layacaklannı söyledi.
Bakan Akyürek, Ümraniye'-
de meydana gelen çöp faciasın-
da belediyenin sorumlu oldu-
ğunu ve bu olaydan bir ders
ahnması gerektiğini vurgulaya-
rak, şöyle konuştu:
"Bu gibi patlamalar. dünya-
nın her yerinde oluyor. ABD'de
de bile. Aıtıa burada olay, kaza-
dan öteye ıhmal. Krokilen dahi
göndermişız. Yapmak, beledi-
yelere ait. Kaynak sorununu
belediye başkanlığına aday
olurken bilmiyorlar mıydı?
Kaynak yok demek. mazeret
değil. İstenen olaylar, bu çöple-
ri gömme yenyle ilgili değil.
Çöpleri çabuk toplamak için
sistem yapılıyor. Bütün beledi-
ye ve valiliklere bir genelge gön-
deriyoruz. Çöp bertaraf yerleri-
nin. evvelce çöp dökükn yerle-
rin patlamaya karşı gerekli
önlemleri almalan için. Denizli,
BIW ÇÖPLÜKLER KONUSUNDA YARDIM ÖNERDİ
IstanbuTa4endüstriyelçöpalanıAMCARA (AA) - Birleşmiş Milletler
Kalknma Programı, Ümraniye fadası
izeriıe Çevre Bakanı Doğancan Akyü-
rck'e çöplûklerin rehabflitasyonu konu-
amdajprdım önerdi. Bakan \kyiirek,
BM'4m. uygun koşullu kredi aiabile-
oklerini, bunun için temaslarını sürdür-
dûkJeini söyfedi.
Çerre Bakanı Akyürek, BM Türkiye
Temsflcisi Edmund Caine'in önerisi üze-
rine, bakanlık üst dûzey yetkilileri>le
biıiikte BM binasına giderek, bir görüş-
me japtı. Bakan Akyürek, Caine'e,
HalkaJı, Kemerburgaz, Ümraniye ve
Aydınlı ile Ankara Mamak çöplüklcri
için öncelikk' rehabih'tasyon projelerine
ihtiyaçları olduğunu bildirdi. Bunun ya-
nında. İstanbtıTda acilen 4 tane yeni en-
düstriyel çöp alanlan kurmak gerektiği-
ni kaydeden Akyürek, BM'den, uygun
ödeme şartlanyla. bütün çöplükler için
kredi almak istediklerini anlattL
BM Türkiye Tetnsilcisi Edmund Cai-
ne de Bakan Akyürek \e beraberindeki-
lerden. bu konudaki isteklerini bir rapor
haiinde hazırlayıp, kendflerine getirme-
lerini istedi. Caine, bu istekler doğrultu-
sunda bir hazırlık yapacaklannı ka> det-
ti.
Bakan Akyürek. yaptıği açıklamada,
BM'den uygun koşullu kredi alabilecek-
lerini beürterek, "BM Türkiye'ye yar-
dım etmek istiyor. Ancak bu yardımın
miktannı şûndi'den bilemiyoruz. Bir tesi-
sin maliyeti 200-250 mihon dolar civa-
nnda. BM'den. uygun vadeli bir kredi
alabüirsek, büyük çöp alanlannın tümü-
nü rehabflite edebüiriz" dedi.
Ümraniye faciasında ölenleri de 'birer
kahnunan' olarak nitelendiren bakan
Akyürek, "Böyle bir olayuı olacagı bel-
liydi. Biz belediyeleri defaiarca uyardık.
Ancak 'bir müsibet bin nasihattan iyidir'
derler. Bundan sonra belediyeler, ister
istemez. bu konuda daha sıkı çalışacak-
lar, önceiiği çöp alaniarının rehabüitas-
yonuna \ereceklerdir" diye konuştu.
Bakanlığının, uygulamacı değil, 'mev-
zuat koyan' bir bakanlık olduğunu da
vurgulayan Akyürek şunları söyledi:
"Biz, metcut mevzuatlann uygulan-
ması için belediyeleri >azıyla uyannz.
Bumı da yapmazlarsa, bir defay a mah-
sus oimak üzere en fazla 76 mihon lira-
lık ceza kesip, çöplüğü geçici süreyk
kapatabiliriz."
Parlak ailesinin kadınlan bu duruma en çok üzülen kişOer. 'Büseydik bu aileye geJin gelmezdik' diyorlar. (Fotoğrafiar: BERAT GÜNÇIKAN)
Hatay'ın, Yayladağı ilçesine bağlı Yeditepe'de 41 kişilik Parlak ailesi, 39 yıldır
vatansız. Parlaklar, bugün askere alınmıyor, üniversiteye gidemiyor^evlenemiyor..
39 yıldır vatansız yaşıyorlar
BERATGÜNCIKAN
"Biz aşağıda, adı ve soyadı yazılı
olanlar, Hatay'ın, Yayladağı kazası Ye-
ditepe köyünde asırlardır yaşamaktay-
ken, 1938de dedemizin ve nenemizin
bazı sebeplerle Suriye'ye gıdip bir ay
kalmalan nedenıyle T.C. vatandaşlığın-
dan silindiğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Dedemiz. öldüğü 1975 yıhna kadar
bu köyde ikamet etmiştir. Biz torunlan
ise T.C. okullannda ilk ve orta tahsüle-
rimizi ikmal etmekle birlikte, üniversite-
ye girme ve askerlik yapma hakkımız
olmamakla birlikte 50 seneden bu yana
ayru köyde oturmaktayız.
Mağduriyetimizin giderilmesi ve T.C
vatandaşı olmamızın temin edilmeşini
arz ederiz.."
Bu dilekçe şimdi, devletin arşivinde.
1963'te, 1972"de. 1977'de, 1989'da ya-
zılmış benzerlerinden oluşan dosyanın,
kendisine aynlan sırasında. Ve yine ya-
nıtsız...
Şapka devTİmi
Kastamonu. Ilgaz dağının zirvesi,
karla kapL. Takvimler, 25 Kasım I925'i
gösteriyor Kastamonulular, Gazi
Paşa'lanmn elindeki kubbeli, siyah nes-
neye. şaşknlıkla bakıyorlar. "'Bu şap-
ka" diyor Paşa, "Bundan böyle, başmı-
za fes yerine bunu takacaksınız".
Yüzlerce >ıllık fesi çıkanp, gavur ica-
dı şapkay takmak kolay rru? Birileri
ortaya çıkrp, şapkayı Müslümanlığı in-
karian sa.ınca bir kavgadır başlar. îs-
keçeh AütHoca gibi fes uğruna kellesini
verenler çıkar. Yıllarca sürer bu kavga.
Hatay'ın. Yayladağı kazasının, Yedite-
pe köyü imamı Sefer Parlak da fesle-
şapka arasındaki bu kavgarun içinde
bulur kendini birden. "Şapka, gavoır
icadıdır"' demesini bekler cemaati. Kol-
luk kuvvetleri de "Sen tak, cemaatin
sana uyar"diye bastınr. Ne edeceğirü bi-
lemez imam Sefer.
Bir sabah, bahçesindeki dut ağacını
budamaya çıkar. Üçüncü dalda soluk-
lanırkenjandarma karakolunun gedikli
çavuşu çıkagelir. "Nerede şapkan" diye
sorar. Vereoek yanıt bulamaz Sefer.
"Param yok. alamadım" demeye çalı-
şırken çavuşun tokadı suratına iner.
Bu tokat ağnna gider İmam Sefer'in.
Kansı Hösne'yle. oğlu Hasan'ı alıp ken-
dini Suriye'ye vurur. Bakar. bu toprak-
larda yaşamak zor, üçüncü ayında geri
döner. Suriye'ye gitmenin cezası, kırk
gün hapıstir. Çeker. İmamlığa gen dö-
ner. Dört çocuğu daha olur, Mehmet,
Ahmet, Ali ve Hatice. Evlendirir çocuk-
lannı. Onlar için aynı tarla içinde evler
yapar. Tütün ekip, tütün biçerler. Fes
unutulur, çıkan kavgalar, yenilen tokat
da...
Demokrat Parti'nin tek parti ohnaya
soyunduğu 1950'li yıUara gelinir. DP'-
nin iktidarda olduğu ikinci seçimde,
yandaşlan işi sıkı tutarlar. Sefer'in
CHP'lilıği tescillidir. tmamlık da az iş
mi? Bir hutbede işin ucunu kaçtrdı mı,
oylar Halk Partisi'ne gidebilir. Akıllara,
Sefer'in bir tokat uğruna Suriye'ye git-
melen, kırk gün hapıste yatmalan gelir.
Ve damga vurulur, "İmam Sefer Par-
lak, vatan hainidir. Vatandaşlıktan dü-
şürülmesine...".
Bu kez particüik yüzünden casus sa-
yılmanın ağırlığı biner Parlak ailesinin
üzerine. Nüfus cüzdanlan "yenileyece-
ğiz" diye toplanır, bir daha da geri veril-
mez. Jandarma evlerini basar, silah
zoruyla toprakJanndan uzaklaşürmaya
çalışır. Sefer. bir iiaşka köyün ımamlığı-
nı yapmaktadır. Büy^ik oğul Hasan ıse
Erzurumda. 9. Ordunun, AJay Karar-
gah Bölüğunde piyadedir. Ne çekerse,
kadınlar çeker. Bir gece evlerindeyseler.
üç gece dağlarda kalırlar. Gelin Saniye'-
nin doğum sancılan yine bu sıralarda
başlar. Hösne, korkar torununu yitir-
mekten. Vazgeçilir kaçmalardan. Bir
süre sonrajandarma da bırakırpeşlerini
ama Hösne çıldırmıştır artık. Fazla sür-
mez, birkaç yıl sonra da kapaüldığı oda-
sında ölür.
Tütün tarlalan Hazine'ye
Parlak ailesinin, yüzJerce yıl üzerinde
yaşadığı topraklar artık hazinenindir.
icar karşılığı ekip biçerler tütün tarlala-
nnı. Ama ailenin son askeri Hasan olur.
Bir daha askere aünmazlar. Çocuklar,
kadınlann nüfusuna kayıtlı gösterilir ki
okula gjdebilsinler. Bu yol da lisede ka-
panır. Üniversiteli olan çıkmaz.
Hasan ve Mehmet Parlak'ı en sinir-
lendiren soru, "Suriye'ye hiç gittinız
mi"? Öfkeyle yamtlıyor bu soruyu Ha-
san."Bize ne o ülkeden. Değıl görmek,
ısmini bile duymak istemiyoruz. Biz bu-
rada, Türkiye'de doğduk. büyüdük".
Parlaklar, T.C'riin kendilerine verdiği
"Ecnebilere mahsus geçici ikametgah
ıznTyle yaşıyorlar 39 yıldır. Her çocuk
18 yaşına geldiğinde. jandarmaya götü-
rülüp kaydı yapünlıyor. İzin, Hatay için
geçerli. Bunun içindirki Mehmet Par-
lak'ın İstanbul merakı bır türlü geçrni-
yor. İlle de görecek bu kenti. Denizini,
camisini, Boğaziçi dedikleri yerini. "Ba-
na" diyor. "Istanbul'u, orada nasıl ya-
şandığını anlat".
Parlak ailesinin kadınlan bezgın.
."Hadi erkekleri anladık da. bizim suçu-
muz ne" diye soru>orlar. Mehmet'le
evliliğı nedeniyle nüfustan düşüriilmesi
Fadime'yi evlendiğınden. evleneceğin-
den pişman etmış. Suriye'ye sürgün edi-
lecekleri korkusuyla dağlarda geçirilen
günleri unutamıyor. "Biz, kadınlar" di-
yor, "Başımıza gelccekleri bilseydik,
varmazdık bunlara".
Parlak ailesi toplam 41 kişı. Çocuklar
ve torunlar, biraz daha şanslı çünkü ya-
salardaki aralık kapılardan faydalan-
mayı becerebilmişler. Kimi öğretmenler
idareedivermiş, kımi kendileri zorlamış,
ilk- orta-lise okumuşlar. Toprak yetme-
miş, Antakya'ya. İskenderun'a inşaat-
lara yollanmışİar. Çocuklannı eşlerinin
nüfusuna geçirtip, vatandaştan saydır-
manın yoUannı aramışlar.
Yeditepe'de kırk bir kişi, toprak de-
ğil, ev değil. para değil, "vatandaş" ol-
mayı bekliyor. Oy kullanamamak, as-
kerlik yapamamak. üniversiteli olama-
mak, devlet kapısında ış bulamamak
ağırlanna gidıyor. Üstelik artık, partici-
likle falan alakalan da yok...
liliğîni kurtarmak için çarşafi
SAMSITV (Cumhnriyet) - Ali
Iş»l 3 yılcan bu yana Kapaklı
kÖTÜ Takrandağı mahallesi
irrunu. Aî, 1991 yılının arahk
aynda Ühıur ile evlendi. An-
cal düşüıce ve karakter yö-
nöıden a.n dünyalann insan-
la_r oldukannın farkına geç de
olst vardklannda kendilerini
bcaanmai için mahkeme kapı-
sınia bulcular.
îamsur 1. Asliye Hukuk
N^.hkemsi'nin mübaşiri taraf-
la_x duruşna salonuna çağırdı-
ğrrda At Işık takım elbiseli.
k«-rvath. -nodern bir gıyimle
• Kansıyla giyim tarzı konusunda
anlaşmazlığa düşen ve boşanmak için
mahkemeye başvoıran İmam Ali'nin,
kansının bundan böyle modern yaşamı
seçeceğini söylemesi üzerinedavadan
v azgeçip geçmeyeceği ilgiyle bekleniyor.
vargıç karşısındaki yerini alır-
ken İlknur ise ayak bileklenne
kadar uzanan siyah. peçe kısmı
açık örtü ile duruşmada haar
bulundu.
1993/216 esasa kayıtlı dava
her ne kadar şıddetli geçimsiz-
lik nedeniyic acılmışsa da ge-
çimsizliğîn esas kökeni, Ali'nin
eşi İlknurun kılık kıyafeti olu-
yordu.
Alı'yegöre eşı oldukça ınatçı
bir kişiliğe sahip. Düşünce ve fı-
kirlcrinden asla taviz vcrmeyen.
bakkaldan alınan peynir ve bu-
na benzer gıda maddelennı
temız olmadığı gerekçesiyle de
yemeyen biri. İlknur, kasapta
kesilen eti de mundar diye ye-
mez.
Ve 2 Nisan 1993 günü de bo-
şanma dilekçesiyle birlikte
imam Ali Işık kendini Asliye
Hukuk Mahkemesi Hakim-
liği'nde buldu. Dilekçesini ver-
di. Mahkeme masraflannı ya-
tırdı.
Duruşma gününü beklemeye
başladı. Takvimler 30 Nisan
1993 gününü gösterdiğinde Aii
Işık ve eşı İlknur 1. Asliye Hu-
kuk Mahkemesi yargıcı Faik
Çeük'ın karşısında yerlerini al-
dılar.
Ancak İlknur boşanmaya ta-
raftar değildi Çok taassup de-
recesınde dine bağb bir kimse
olduğunu, fakat kocasının iste-
diği gibi giyınebıleceğıni söyle-
di. Hatta bundan sonraki du-
ruşmaya çağdaş bir kıyafetle
gelebileceğıne daır söz verdi.
Çarşaf gıyen kansını boşa-
mak isteyen imam Ali. haziran
ayında görülecek ikinci duruş-
mada davasından vazgeçecek
mi? Yoksa aynlmak istediği eşi
İlknur. çarşafa -bundan böyle
hayırmıdiyecek?
< Aydın. Antalya, Hatay (Antak-
ya) belediyeleri, Almanya'yla
anlaşma imzaladılar. Bunlar
belediye de, öbürleri niye bele-
diye değil. İlla ki yardım nu la-
am. Biz. mevzuat bakanhğryız.
Paramız yoksa, verecek aklımız
var. Alıp da çöpü kendim döke-
cek değilim ki. Nasıl yapılacağı-
nı söylerim".
Akyürek, genelge yayımla-
manın önlem alınmasında ye-
terli olup olmadığına ilişkin bir
soruyu da, "Müeyyide eksikliği
var. Müeyyide konulacak" diye
yanıtiadı. Akyürek, belediyeİe-
rin çöp imha tesisine yer bula-
mamasmı da, "Bu, benim soru-
num değil. Belediyeler, gayri-
menkullerini satar yer bulurlar.
Bunlar mazeret değil". dedi.
Birleşmiş Milletler'den Ümra-
niye Çöplüğü'nde ınceleme
yapmak ve önlem önerileri ge-
liştirmek üzere bir uzman ge-
tirttiklerini de anımsatan Ak-
yürek, bu çöplüğün rehabilitas-
yonu için BM ya da Afet
Fonu'ndan yardım isteyecekle-
rinide söyledi.
Çöpten
bozen
büstüne
engel
İstanbul Haber Seırisi- Yeşil-
ler Partısi üyeleri, Büyükşehir
Belediye Başkanı Nurettin Sö-
zen'i ihmali yüzünden Ümrani-
ye Hekimbaşı Çöplüğü'nde
faciaya yol açtıgı gerekçesiyle
protestoettiler. Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Sözen'in çöpten
büstünü yaparak dün Anakent
Belediyesi'ne gelen Yeşıller, ha-
zırlamış olduklan büst ve çerçe-
veleri Sözen'e vermek istedi.
Ancak Yeşiller'in Başkan Sö-
zen'le görüşmesine zabıta ekip-
lennce izin verilmedi.
Parti Merkez Yürütme Ku-
rulu Üyesi Ender Eren, 4 yıldır
yapılması düşünülen katı atık
tesislerini yapmadığı, çöplükie-
rin ıslahı yönünde ruçbir önlem
almadığt için Büyükşehir Bele-
, diye Başkanı Sozen'ı protesto
ettıklerini söyledi. Anakent bi-
nası önünde sembolik büstün
acılışını yapan Yeşiller, Başkan
SÖzen'le görüşmek isteyince,
Belediye bmasmın kapılan
önünde zabıtalar etten duvar
oluşturarak protestoculann
içeri girmesini engelledi.
Sozen'esorular
Zabıtalarca ancak "Genel
Evrak Dairesi"ne iletmelerine
izın verilen Yeşiller'in Başkan
Sözen'in yanıtlamasını istedik-
leri sorulardan bazılan şöyle:
Çevreyi yoğun bir şekilde kir-
leten çöp sorunu, Belediyenin iş
programının kaçınct sırasında
ele alınmaktadır?
Eski Belediye Başkanlann-
dan Abdullah Tırtıl zamanında
gündeme gelen çöp fabrikası,
bugüne kadar nicin gerçekleşti-
rilmedi?
Çöpiükler ihaleye verilerek
ne kadar gelir sağlanmış oldu?
Çöplûklerin ıslahı için herhangi
bir kredi ahndı mı? Toplanan
fonlarla hangi çöplükler ıslah
edildi?
İstanbul'da çit veya duvarla
çevrili herhangi bir çöplük var
mı?
Çöplüklerde süt inekleri bes-
leniyor mu? Bu ineklerin sütü
sağlık kurumlannca tahlil edil-
di mi?
Aktulgalı
toprağa verildi
İstanbul Haber Servisi - Has-
talığı nedeniyle önceki gün ölen
DİSK Başkanlık Danışmanı ve
Keramik-lş Genel Başkanı
Mustafa Aktulgalı için dün
DİSK'in Merterdeki genel
merkez binası önünde bir tören
düzenlendi. Tören sırasında
konuşan DİSK Genel Başkanı
Kemal Nebioğlu, Aktulgah'nın
değerli bir insan olduğunu be-
lirterek, "Kaybettiğımiz değerli
kişileri haürladığımız vakit ak-
lımıza Üzeyir Kuran'Iar, Ab-
dullah Baştürk'ler, Kemal
Türkler'ler, Rıza Fuat'lar. Ke-
nan Budak'lar ve daha niceleri
geliyor. DİSK yaşlandıkça
böylesi toplantılan da olağan
saymaya ve bunlara daha ta-
hammülle yaklaşma durumu-
muz sözkonusu oiacak, ancak
biz mücadelenin ıcınden geçer-
ken bu acılanmızı kalan arka-
daşlanmızın verecekleri yürekli
mücadeleye sanlarak aşmak
durumunu bilmek ve teselli bul-
makla yetineceğiz. Mustafa
arkadaşımın huzurunda say-
gıyla eğiliyorum" şeklinde ko-
nuştu. Daha sona yapılan 1
dakikalık saygı duruşundan
sonra Aktulgah'nın cenazesı
Pendik'te toprağa verildi.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞATEŞ
Çağ Aüamak...
Daha bundan iki yıl önce; çağ atlamak bir yana, hiç.
kimse işlerin yolunda olduğunu bile soyleyemiyordu.
Ekonomik ve sosyo-kültürel yapımızdaki sorunlar ve bo-
zulmalar anlatılıyor ve meydanlarda "yakın geçmişe"
ne kadar sert vurulursa, o kadar çok alkış alınıyordu.
ANAP bile geçmişin mirasını sırtından atmak çabası
içindeydi. Zaten bir süre sonra Sayın Yılmaz erken se-
çim karan alacak ve "ateşten gömleği" sırtından çıkara-
caktı.
Harekete geçen kamuoyu sayesinde dışında kaldığı-
mız Körfez Savaşı'nın ekonomik faturası belimizi büker-
ken; hem siyasetçiler, hem de halk yeni arayışlar için-
deydiler.
Muhalefet partileri seçimlerde en çok alkışı geçmişe
vurdukları zaman alıyorlar ve "hesap soracaklarını"
avaz avaz haykırıyorlardı. Ve halkın oyunu da bu sayede
topladılar. Gerçekten halk geçmişin hesabının sorulma-
sını istiyordu.
ANAP da halktaki bu eğilimi görmüş, belli bir ölçüde
eskiyi eleştiriyordu Sayın Akbufut genel başkanlığı Sa-
yın Yılmaz'a kaptırınca, doğal olarak hükümet yenilen-
miş ve ilginç bir biçimde bakanların çoğu değişmişti.
Yeni bakanlar eski bakanlan eleştiriyordu. Farklı bir si-
yasal kadro izlenimi vermeye çalışıyorlardı ve halkın bir
bölümü buna kanıyordu.
1991 seçimleri, merkez sağ ve merkez soldaki iki bü-
yük muhalif partiye iktidar yolunu açtı. DYP ve SHP'nin
koalisyonu demokrasi adına umut verici bir koalisyon-
du. Aldıkları oy oranı ne olursa olsun, bu koalisyon bir
tür "ulusal koalisyon'du ve "son on yılın yaralannı sar-
ma" konusunda insanları umutlandırıyordu.
Ciddiye alınabılecek hiç kimse, bu dönemde "Türkiye
son on yılda çağ atladı" demiyordu. Bir kısmı Çankaya'-
ya kapılanmış olan, bir kısmı da daha sonra Çankaya'ya
kapılanacak olan soicu eskileri bile, ihtiyatlı bir üslup
içinde yazıyorlardı.
DYP-SHP koalisyonu, sol kanadından aldığı yaralara
rağmen günümüze kadar geldi. Kendinden önceki hü-
kümetleri aratmadıysa da onların yaptıklarından pek de
farklı şeyler yapmadı. Bu hükümetin ve özellikle SHP'li
bakanların "icraatlarını" yakın bir dönemde elbette de-
ğerlendireceğiz. Ama yeri bu yazı değil.
ANAP ve muhalefetteki diğer partiler hükümetin ilk
500 gününün ipliğini pazara çıkarma girişimirte başla-
mışlardı ki, Sayın özal vefat etti ve merkez soldan sagın
en ucuna kadar hemen bütün kalemler Türkiye'nin çağ
atladığını yazmaya başladılar
O dönemin muhaliflerine, yazarlarına-çizerlerine gö-
re 1991 öncesi "berbat bir dönemdi". Ben bu görüşe
tümüyle katılıyor ve anlıyorum 1991 sonrasının muhalif-
lerine bakarsanız, hükümetin ilk beş yüz günü "berbat
bir dönemdi". Ben bu göruşe de kısmen katılıyor ve anlı-
yorum. Ama bu iki berbat dönem birleşince nasıl "çağ
atlamış" oluyoruz, işte bunu anlamıyorum.
Büyük kentlerimizde halkın %65'i yol, su, kanalizas-
yon gibi en temel gereksinimleri karşılanamayan gece-
kondularda yaşarken nasıl çağ atlanır?
Işsizlik oranı inanılmaz boyutlardayken ve gelecekte
dwumun daha da kötü olacağı bilinirken nasıl çağ atla-
nır?
Üniversite seçme smavlarına giren öğrencilerin an-
cak %2'si gelecek vaat eden okullara ve toplam %10'u
üniversitelere girebilirken ve dışarda kalanlgrıa
meslek becerileri yokken nasıl çağ atlanır?
Döviz rezervlerine ve dolu vitrinlere bakarak mı çağ
atladığımız ilerı sürülüyor? (Ki Sayın Demirel bu duru-
mu "Yokluk yok ama, yoksulluk var" diyerek en doğru
bir biçimde yorumlamıştı.)
Alışverişlerde Türk parası yerine ABD Doları ve Al-
man Markı kullandığımız için mi çağ atladık? Yoksa ku-
zey kıyılarımızda her türlü ticareti özgürce yapan Na-
taşa'lara, batı ve güney sahillerimizi dolduran Helga'-
lara, Hans'lara bakarak mı çağ atladığımız sanılıyor?
Asla temenni etmem ama, dünya dengeleri bir değişir-
se, döviz rezervi iki haftada kaçar gider. Sıra sıra turistik
tesislerde de fareler cirit atar.
Bir kitaplık kuramadığımız ilkokullara bilgisayar koy-
ma hayalleriyle, yirmi kanaldan yayın yapan TV şebeke-
siyle, jet sosyeteye katılımlarla, birkaç bin kilometre
otoyolla, iyi bir iletişim ağıyla, montaja dayanan bir oto-
motiv sanayii ile çağ atlanmaz.
ABD'nin Iran korkusuyla pompaladığı, eski SSCB ül-
kelerine "model olma" hayalleriyle de çağ atlanmaz.
Tüm Avrupa'nın vize koyduğu, ürettiğinden çok tüketen,
sanayisi dışa bağımlı bir devlet, çağ atlamamıştır.
Bosna'da, Erivan'da, Kıbrıs'ta, Brüksel'desözünüdinle-
temezken; Kazakistan'da sözünü dinlemezler adamın.
Kaldı ki abartilmış hayaller ve iddialar, Türkiye'nin ger-
çekten var olan gücü ve potansiyeli konusunda da kuş-
kular uyandınr.
Acaba Ümraniye'deki son felaket; Allah'ın, "Siz önce
çöpünüzü halledin, çağ atlamayı sonraya bırakın..." gi-
bisinden bir uyarısı olmasın?
Vakkokartve Vakkoramakart
• Magazin/TV Servisi - Vakko. yeni bir müşteri hizmeti olan
"Vakkokart" ve "Vakkoramakart"ı, dün Beyoğlu
mağazasında tanıttı. Vakko-Pamukbank işbirliğinin ürünü
olarak piyasaya sürülen bu kartın arka yüzünde kart sahibinin
fotoğrafı buJunuyor. Kartla, aynı zamanda, Pamukbank'ın
tüm kredi kartlannın yapabildiğj işlemlerden yararlanılacak.
Vitali Hakko, "Modern hizmet anlayışımızı bugün yeni bir
kredi kartı ile takviye ediyoruz" dedi. Pamukbank Genel
Müdürü Bülent Şenver de, dünyada ilk kez bir şirketin. banka
destegiyle tüm bankacılık hizmetlerini veren bir kredi karü
hizmetini başlattığını anlattı. Daha sonra Vitali ve Cem
Hakko'nun kartlannı veren Şenver. Vitali Hakko'yla birlikte
" Vakkokart"lanyla birer cift ayakkabı aldılar.
Özel okuilapfla KDV bekleytşî
•ANKARA (AA) -.Özel okullar. Milli Eğitim Bakanhğı
tarafından ahnan "Özel okul ücretlerinde KDV oranınm
indinlmesi" karan Bakanlar Kurulu'ndan geçmediği için yeni
fıyatlan belirlemek degecikiyor. Milli Eğitim Bakanlığı
yetkılilerinden alınan bilgıye göre. Maliye Bakanlığı görüş
bildırmediğı için özel okul ücretlerinde uygulanan yuzde 12
oranındaki KDV'nin yüzâe 3"e indırilmeşi yönündeki karar,
henüz Bakanlar Kurulu'ndan gecmedi. Özel okullan teşvik
etmek ve velileri ekonomik olarak rahatlamak amaayla alınan
karann önümüzdekı eğitim yılında uygulaıımasının
planlandığını belirten yetkililer. birçok özel okulun fıyat
belirlemek için yasanın çıkmasını beklediğini söylediler.