22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS1993ÇARŞAMBA 10 DIZIYAZI 4 Sonıştıımıalarm DPTVe devrî nnıi'mmı sivasi bir karardır T" U N C A Y O Z K / V M E ski Merkez Bankası Başkanı ve Hazine Dış Ticaret Müsteşan Ya- vnz Canen, hayali ihracat olay- lanyla ilgili olarak komisyona ver- diği ifadesinde, "Eğer benim alüm- daki insanJar görevini yap- madıysa sonımlusu benim" dedi. Canevi ifade- sinde, dönemın başbakanı Turgut ÖzaJ'ın 1987 genelgesıni arumsatarak, hayaî ihracat soruş- turmalanran DPTye devredilmesinin "siyasi bır karar olduğunu" jfade etti. Soruşturulmalann cumhunyet savcıhklanna gönderilmemesı konusunun da siyasi otoritenin karan olduğunu vurgulayan Canevi, ifade tuta- naklanna yansıyan soru-yanıtlarda şunlan an- latu: BAŞKAN- Sayın Yavuz Canevi, elimizde 20 Ekim 1985 tarihinde TC Merkez Bankası ile Devlet Planlama Teşkilatı'nca hazırlanan bir protokol var. Bunda. zannedersem sizin, Şaym Zekeriya Yddmm'ın, Necdet Kaya Sezer'in ve Selahattin Altıyer'in imzası var. Şimdi, sizce bu protokolün hukukı değeri nedir? Bu protokolü imzaladıktan sonra bütün kambiyo müdürlük- lerine gönderdiniz mi? "Sen ödemeni yap kardeşim" YAVUZ CANEVt- Tam haürlamıyorum efendim. Protokolü kavram olarak çok iyi hatırhyorum. Merkez Bankası'nın icra ile ilgüi bir karar alma yetkısi yoktur. fhracat olayında da, benim haürladığım kadanyla, daha başın- dan itibaren Devlet Planlama Teşkılatı ve Teş- vik Uygulama Dairesi, özeliikJe o zamanlar TUD dedigimiz Planlama'nın bir bölûmü olan, daha vergi iadesi kavramı çıktığı andan itibaren görevli kuruluş, devletin görevlı kuruluşu Dev- let Planlama Teşkilatı ve Teşvik Uygulama Dai- resi'dir. Buradan yayımlanan her türlü talimatı Merkez Bankası, Planlama ve devlet adına uy- gulamıştır. 1984 yıh ile 1986 yıh arasında, yani protoko- lün imzalanmaa aşamaanda neler oldu ve böyle bir protokolün imzalanma ihtiyacı doğdu? fstanbul şubeme giden bir ihracatçı, vergi ia- desinin ödenmediğini öğrenip "Niye ödenmedi" diye sorunca, "Hakkınızda inceleme var, Maliye ve Gümrük Bakanhğı'nın talimatıyla" dediği zaman, "O senin işin değil kardeşim, sen ödeme- ni yap, tahkikat devam etsin" gibi birtakım ihti- laflar doğmuştur. Bunun üzerine, ben de kuru- mun başkanı olarak arkadaşlanmla bir durum muhakemesi yapüm, "Ne yapabılinz?" diye. Zannediyorum, dendi ki "Bu işin yetkilisi kimse bir esasa bağlasın." Burada Merkez Bankası, yine bir danışman olarak Planlama'ya, bu maddelerin yazılmasına yardıma olmuştur. Aslında, hukuki değerini sordunuz, protokol diyorsanız, protokol tabiri burada tam oturmuyor. Çünkü protokol dediğiniz olay, birbirine eşit iki karşılıkb muhatap arasında imzalanan bir VA. avuz Canevi: Neyindoğru,neyindoğruobntuhğı yetkisine bakmayetkisi biryerde olmakdır. Buşeyi dağıttığıruz anda,yüzde 90'ınpeşinde olan bir idare, bu türyetkileribiryerde merkezileştirmekistenûştir vebence bu doğahhr. Yavuz Canevi: "Eğer benim altnndald insanlar görevini yapmadıysa sonımlusu benim.Genel müdûhimün sonımlu oiduğu yerde elbette ben de sonımluyum" belgedır. Planlama'nın, izin verdiğiniz teknik bilgilerle bu işin nasü yürûtülmesi gerektiğine dair verdiği karar, bize ilettiği talimatür. Bizler bir anlamda onlann alünı imzalamakla, "Ta- mam, bundan böyle bu işi böyle yapacağız diye bu talimatı tebellüğ ettik" diyoruz. BAŞKAN- Tabii, kendisi diyor, biz demiyo- ruz. Hukuken olmayan protokol CANEVt- Bir hukukçuya sorarsanız, idare hukuku açısından bir protokol olmadığı da or- taya çıkar. KAMER GENÇ (Tunceh> Peki, siz bir ince- leme yapmadan, ilgili vergi inceleme elemanlan- na bunu göndermeden, bunun hayali olduğuna karar vererek bunu nasıl ödediniz? CANEVt- Öyle bir şey yok efendim. GENÇ- Ama protokolde öyle yazıyor. Bakın, şöyle yazıyor: "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası İdare Merkezi'nce özel olarak bildiril- medikce Türkiye Cumhunyeti Merkez Bankası şubelerince vergj iadesine ilişkin talimatta belir- tilen belgeler dışında aynca herhangi bir belge istenmeyecektir." CANEVt- Şimdi efendim, bir olaydan şube müdürü şüphelendiği zaman. "Tamam, burada hayali ihracat var, senin paranı ödemiyorum" diyemeyecekür. "Bu senin işin değil" diyoruz. Siz şube müdürüsünüz, siz idare merkezinin ver- diği talimatı uygularsmız. İdare merkezi tahmatı nereden alır? Devlet Planlama Teşkilaü'ndan alır, dolayısıyla herkes rolünü bilsin. Çünkü büyük bir karmaşa doğdu. Teminat kavramlan, Merkez Bankası'nın uyansıyla ol- muştur. Yoksa, Planlama'daki veya diğer taraf- taki arkadaşın bir teminat mektubu kavramı yoktur. GENÇ- Bu teminat mektubunu aldınız. Nasıl iade ediyorsunuz? CANEVt- İnceleme yapılmıyor veya inceleme yapıhyor, hiçbir şey çıkmıyor... GENÇ- Ama yapılan inceiemede hayali ihra- cat yaptığı tespit edildıği halde teminat mektubu iade edilenler var. CANEVİ- Yoktur, olmaması lazım. GENÇ- Mesela Süzer Elektrik ve Top Dış Ti- caret. Mesela bunlar, bize bildirilenler. CANEVt- Bu protokol çerçevesinde olduğu- nu zannetmiyorum. O protokolde söylenen olay, eğer inceleme çerçevesinde bir vergi iadesi yapılıyorsa, bunun mutlaka teminat mektubuna bağlanarak yapılması öngörülmüştür ve biz de bu talimatı uygulamışızdır. BAŞKAN- Şöyle arz edeyim: Hazine Kontro- lörleri Kurulu'yla îhracat Genel Müdürlüğü'ne bakan o dönemin elemanlannı buraya oturttuk, karşılıkb olarak sorduk ve bu Hazine Kont- rolörleri Kurulu'nca hazırlanan raporlarda iste- nen hususlann yerine getınlmesi konusunda kim sorumludur diye sorduk. Önce İhracat Ge- nel Müdürlüğü elemanlanna sorduk. İhracat Genel Müdürlüğü elemanlannın bize verdiği bilgi, "Bundan Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı sorumludur" şeklındeydi. Aynı soru- yu Hazine Kontrolörleri Kurulu başkanlanna sorduk, "Bundan İhracat Genel Müdürlüğü ele- manlan sorumludur" dediler. CANEVİ- Sayın Başkan, meseleyi oraya ka- dar götürmeyin. Eğer onlar görevini yapmadıy- sa bunun sonımlusu benim. BAŞKAN- Yapılmamış efendim. CANEVt- Tamam, benim o zaman, daha ne sonımlu anyorsunuz? BAŞKAN- Yani, mesele bu. En son şunu sor- duk. Yazılı olarak Hazine Dış Ticaret Müste- şarhğVna sorduk. Yalnız hadise şu: Siz o döne- min müsteşansınız, tabii ki sorumluluk sizin... CANEVİ- Hayır, yani benim genel müdürü- mün sonımlu oiduğu yerde elbette ben de so- rumlu olacağım. "Yuzde 90'ın peşipdeydik» GENÇ- Raporlannızm o bölümü uygulan- mamış, savcıhklara suç duyurusunda bulunul- mamış ve zamanaşımına uğramış. CANEVİ- Bu bir siyasi karardır efendim. Bir karamame var ortada. Ben size söyhîyorum: İhracatta vergi iadesi, başından itibaren DPT Teşvik Uygulama Dairesi'yle başlamıştır. Sonra bu yavaş yavaş yayılmıştır, sonra tekrar topar- lanma eğilimine girmiştir. Dolayısıyla bu bir si- yasi karardır. Bence doğru da bir karardn-. Çünkü gözden kaçırdığımız bir nokta var; o günün bürokratlan, vergi kacıranlarla değil, vergi kaçırmayanlarla daha çok meşgul oluyor- du. Daha doğrusu, hilelı yollarla vergi iadesini almak için çabalayanlar yiizde 5-10 ise, biz yüz- de 90'ın peşindeydik. Onun için biz onlarla ilgi- lenmıyorduk bile başlangıçta. Biz, yüzde 90"ı koşturmaya çahşıyorduk. O yüzde 9O'ı koştur- mak için de, yetkınin bir merkezde toplanması gerekiyorsa memnuniyetle destek olduk. Yani neyin doğru. neyın doğru olmadığı yet- kisine bakfnayetkisi biryerdeolmalıdır. Bu şeyi dağıtügınız anda, yüzde 90'ın peşınde olan bır idare, bu tür yetkileri bir yerde merkezileştirmek istemiştir ve bence bu doğaldır. Ama orada, söy- lediğinız gibi kanunsuz bir işlem obnuş mudur, olmamıs mıdır. onu hic düsünmedım. Özgüılük yanlısı insanlar yetiııı kaldı O N B I N L E R ICINYAZDI Kolayalığın ve duyarsızhğın biryaşam biçimi olan ülkemiz- deemeği, özgürlüğü ve çağdaş ilkokullan yaşama geçiren bü- yük bir mücadele ve düşün in- sanını kaybetmek çok üzücü. YusufD. Mumcu'nun ölümûnü kabul- lenmek oldukça zor. Laiklik felsefesinin bir kalesi daha dev- rildi. Laiküğin ruhunael fatiha dememek dedutmemek için bundan sonradaha fazla çalış- makgerekiyor. Uğur Mumcu'- nun öldüriilmesi tesadüf değil- dir. Bu gerceği görüp daha duyarlı davranmak insanım di- yen herkesın birincil görevidir. GülegüleUğurMurncu... Seni yaşatmak her bilincin görevi... Zekeriya Taş Sevgili Uğur Mumcu! Sen ilke- lerini savunduğun Atanla kucaklaştın. Ama özgürlük, dernokrasi ve laiklik yanlısı milyonlarca insan yetim kaldı. Savunduğun düşünceleri savunmaya devam edeceğime yemın ederim. Alaattin Sonroez Uğur Mumcu'ya. Çok önemli bir yazanmızı kaybettik, çok üzüntülüyüz. Katılinin bir an önce bulunmasını istiyoruz. SevflayÇar 24.1.1993 günü değerli yazar ve gazetecimizi kaybettik. O, bu çağunızın en hümanist insanıydı. Tüm insanlann başı sağolsun. MehmetAliL»cin Vurdıdar O 'nu Kıydılar güzel bir cana daha, öldürdüler Uğur Mumcu'yu. Parçalandı, düştüyere. Dağıldı, kimseye hiçbirzaran olmamış bedeni kafası, kolu, bacakları veburnu dağıldı dört bir yani yüz binlere, ışık saçarak aydınlatarak yarınlarını ülkemingüzelinsanlarına düşünceleri. Büemezlerdi önceden, yanlış hesapladılar nasılpişmanlarsa şimdi, kış uykusundan -belkidahayûlarcasürecek- bir devi uyandıranlar, Mumcu 'yu katlettiklerine büiyorum, eminim bir özkıyun duygusu içinde dostum, Onlar Uğur Mumcu 'yu değü kendüerini vurdular. 24Ocak'tı, andiçtik: ''Ya ölüyûdızlarahayatıgötüreceğiz Ya da dünyamıza inecek ölüm..." Dr. Kayıhan Pala'nın dizeleri ve Dr. Muhtefem ŞenttiHc- ün çugisi Bursa Tabip Odası Yayın Orjknı Hekimce Bakif Dergisi'n<k yer aldı. 24.1.1993 günü değerli yazar, dostumuz hain ve kalleşce katledilmiştir. Bu değerh dostumuzu demokrasi düşmanlan pusuya düşürmüştür. Ama onun duy- gu ve düşünceleri yüreğunizde yaşayacaktır. Asıl o, demokrasi önderi olarak her zaman anılacaktır. Cumhunyet yazarlan ve tüm demokrat kişilere başsağlığı diliyorum. Fehmi Gûven SÜRECEK Uğur Mumcu'ya Saygı Bu nasılyürek, Bu nice sevgidir. İnsanlar pulpeşinde insanlar çulpeşinde iken Yaşammı onlara adadın. Dürûstlûkte örnek, Yiğitlikte tek Düşüncelerinde ışık Yapıtlarmaa anıtsm. Bundan böyle, Yürekte öz, Eylemde söz, Karanlığı delen gözsün. Ah, ulu adam, yüce insan Mesajın alınmıştır inan. Giderken bile diyorsun ki, "Yazım okunaklıdır, Mustafa Kemalhaklıdır; Akıl insanasaklıdır, Birleşin, gürleşin, güçleşin. Gerçeğimizin tadı, Geleceğimizin adısın, Dev dedikleri Sen olmalısın. Aan sardı her yanımı Yaşamvı da, Ölürnün de, Ölümsüzlüğün tanımı. Saydam Sanhan /Şubat 1993-Ordu ÇALIŞANLAREV SORULARl/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Çalışma Gücümün , Tümünü Yitirdim" Soru:SS yaşındayım ve şu ana kadar 1J05 günlük si- gortam ödenmiş danandadır. Bunun dışında, ödemediğim 2 vıllık askerliğun var. Geçirdiğinı rohsal nüutsıztık nedeniyle, calış- ma gücûmön nonûnü yitirdim. Acaba, 2 yühk askerliğiınin sigorta karştlığmı yadnrsanı, geçirdiğinı rahatsızuk etnekli olma- ma bir gerekçe ohır mu? Hafen hiçbir geür kavnağırn da yoktur. A.K. YANTT: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan emekli aylığı (yasal deyim ile yaşlılık aylığı) alabilmek için, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Ya- sası'nın "yaşlıhk aylığından yararlanma şart- . lan"nı beürleyen 60. maddesıne göre, sigonalı- nın: "a) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldur- muş olması ve en az 5.000 gün veya, b) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldur- muş obnası, 15 yıldan beri sigortah bulunması ve en az 3.600 gün yahut, c) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olmak- la beraber, kadın ise 20, erkek ise 25 yıldan beri sigortah bulunması ve en az 5.000 gün, Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş olması şarttır." Yasanın aynı maddesinde, gerek bedensel, gerekse ahinsel özürlüler için bir ayncalık tanınmışür. Yasa, bu konuda olanlara yaşlılık aylığı bağlanmasını şu koşullara bağlamıştır: "b) Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda oian, Sigortalılar, yaşlan ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigor- talı bulunmak ve en az 3.600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigor- talan primi ödemek şartıyla yaşlılık aylığından yararlamrlar." Sosyal Sigortalar Yasası, yaşhhk aylığı bağlanabilmesi için en az 3.600 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödenmiş obnası koşulunu getırmiştır. Askerük sürenize ilişkin 2 yıl (720 gün) süreyi borçlandığınız- da, prim gün toplamınız, 2.205'e ulaşmaktadır. Size, yaşlıhk aylı- ğı bağlanması için gereken gün sayısı olan 3.600'dür. Bu nedenle, size yaşlıhk aylığı bağlanması olanaksızdır. Ancak, yasanın 53 ve 54. maddelen uyannca, cahşma gücünün en az ücte ikisini yitirdiği saptanan sigortah: "b) Toplam olarak 1.800 gün veya en az 5 yıldan beri sigortah bulunup, sigortalıhk süresinin her yıh için ortalama olarak 180 gün malullük, yaşlıhk ve ölüm sigortalan primi ödemiş olması" durumunda malullük aylığı almaya hak kazanır. Ancak, cahşma gücünün üçte ikisinin yitirilmesine neden olan hastahğın, sigorta- h olduktan sonra oluşması gerekir. 2.025 gün prim ödeyen bir sigortah olarak size yaşhhk aylığı bağlanmaz, ama Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağhk tesislerin- de, cahşma gücünüzün üçte ikisini yitirdiğinize ilişkin rapor ala- bihrseniz size malullük aylığı bağlanır. POLFI1KA VE OTESI MEHMED KEMAL ••Şöyle Buyurunuz. Erdal Inönü, başbakan vekili olup protokolde yedinci sıradan üçüncü sıraya yükselince. toplantılarda yeni ye- rini bulamazolmuş. Bunun üzerine Cindoruk, "Şöyle buyurun Sayın Başbakan!.." diyerek yerini gösteriyormuş. Devlet büyükleri geçerken yolların tıkanması, trafiğin altüst olması sevgiyle karşı'lanmıyor. Hele Kenan Evren döneminde karşılaşılan başıbozuk önlemler hiçbir za- man unutulmadı. Caddelerin saatlerce kapafı kaldığı o günlerle bugünler karşılaştırıldığında "Çok şükür!.." de- niliyor. Anlatıyorlar: Erdal Bey alanda bekliyormuş. Cumhurbaşkanı tören- lerinden Evren'i Marmaris'e götüren uçak gecikince dayanamamış, THY'nin tarifeli uçaklarından biriyle Is- tanbul'a uçmuş. Böylece tarifeli uçaklayolculukedenilk başbakan olmuş. Dahası var; Erdal Bey makam araba- sını da, makam odasını da seyrek kullanıyor, çevik kuv- vet istemiyor, güvenlik kuvvetlerinin sıralanmasına karşı çıkıyor. gelip giderken uğurlama, karşılama tören- leri de olmasın istiyor... 46 demokrasisine girdiğimizyıllarda muhalefet, CHP'- li bakanlann kırmızı plakalı araba saltanannı çok eleşti- riyordu. Kırmızı plakalı arabalann ulu orta kullanılması- nı kürsüden dile getiriyordu. Bu eleştirilere gözü pek bakanlardan biri şöyle yanıt verdi: "Araba benim değil mi, istersem limon bile aldırırım." Söyleyen bakanın adı "limoncu'ya Çikt. yıllarca unu- tulmadı. Ismet Paşa, 27 Mayıs 1960'tan sonra başbakan olunca araba saltanatına son vermek için işe kendinden başla- mış, Pembe Köşk'ten Başbakanlık'a, Başbakanlık'tan Pembe Köşk'e gidip gelirken Opel bir arabaya binmişti. Böylece araba saltanatına önce kendi son vermek isti- yordu. Uzun sürmedi, bir süre sonra güvenlik kaygısıyla yeniden büyük arabalara dönüldü. Erdal Bey umur görmüş, çocukluğu Koşk'te geçmiştir. Gözü arkada kalmamış derler... Metin Toker anlatır: 27 Mayıs'ı yapan askerler sabah sabah Ismet Inönü'- nün evini ararlarken Erdal Bey'le karşılaşırlar, ona Pasa'nın evini sorarlar. "Benimle gelin göstereyim" der. Ihtilalcileri alıp eve getirir. Metin Toker, "Bizim kayınbirader böylesi saftır" diye anlatır. Geçenlerde ortalıktan yitiyor. Başbakanlık'ı birbirine kabyor. Kaybolan Başbakanı güvenlik güçleri başlıyor- lar aramaya... Bir türlü bulamıyorlar. Sonunda bir yer- lerden çıkıp geliyor. Görevlilere, "Niçin telaşlanıyorsunuz" diye soruyor; "Bankama- tikten para çekiyordum." Gene bir gün Başbakanlık'tan çıkmış, tek başına do- laşmaya başlamış. Bir delikanlı Erdal Bey'i, Erdal Bey'e benzetmiş, "Yahu, sen Erdaî Bey değil misin" diye sormuş. öyle yüksek sesle sormuş ki ortalığı çınlatmış. Erdal Bey çok sakin bir sesle, •"Bağırmana gerek yok, seni duyuyorum. Ne istiyor- sun?" diye konuşmuş. Fizik profesörü Erdal Bey'de daha nice dalgınlıklar göreceğiz, nice olaylara tanık olacağız. Fizik bilgini ol- makkolay mı? llahi Erdal Bey, sen bîn yaşa!.. BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Andrey Tarkovski'nin bihmkurgu türündeki ünlü fılmi. 2/ Ahenk... Din ya da yasa bakımın- dan yapılmasında sakın- ca obnayan. 3/ Gümüş- bahğından ufak ve ona benzer bir bahk... Lantan elementinın simgesı. 4/ Pencerelerin çercevesine -, içeriden tutturulan ince perde. 5/ Sınır nişa- 8 nı... Hayvan pishği. 6/ g Parçahınn birleştinhne- siyle çeşitli şekillerin elde edildigi bir oyuncak... Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verüen ad. 7/ Bir çalgıyı doğru ses vermesi için ayarlama... Sarmısak dilimi. 8/ Es- ki Mısır'da güneş tannsı... Limon- luk. 9/ Bir yerde öteden beri olage- len davranış. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çetin Ahan'ın bir tiyatro yapıtı. 2/ İnce dantel... Namazda bir kı- yam, bır rükû ve iki secdeden olu- şan bölüm. 3/ Soğuğun etkisiyle ya da bir bükülme sonucu bel bölgesinde birdenbire beliren ağn. 4/ Uzakdoğu'da bir ırmak... Yeniçen ocağında tabur. 5/ Ahcının kendi kendme monte edfr- bileceği şekilde satılan parçalann tümü. 6/ İzin... Asker. 7/ Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler... Dikihniş fasikül- lerin tümünü karton bir kapak içıne koyarak yapılan cilt. 8/ Süzgeç, kevgir. 9/ Ağırlama... Erkek hizmetçi. TEŞEKKUR Geçirdiğim birinci kalp krizi sonunda tam bir ekip çahşması duyarlılığıyla beni tedavi eden İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi doktorlarından, Sayın Dr. MEHDİ AZARBAZ, Dr. DAKÜŞ GAFFARİ, Dr. RECEP BEY'e ve hemşire HANİFE DEMİR'e; Kardiyoloji Servisi doktorlarından Sayın Dr. ELMAS ORAKa. Dr. BERRİN UMMAN'a, Dr. BETÜL HATİPOĞLU'na. Dr. MUHAMMET PAKKHOO'ya, Anjiyo operasyonunu yapan Doç. Dr. YILMAZ NİŞANCI'ya, Dr. AYŞEN HELVACI'ya, hemşireler ŞENGÜL KAHRAMAN, DİLEK BİRCAN tüm diğer hemşire ve hasta bakıcıları ile Dahiliye Servisi bashemşireleri, FAİLATUN SARI ile MERAL MADENOGLU'na içten teşekkur ederim. HÜSEYİN KIVANÇ KUTLAMA GÜLAY ıle REM2İ YILMAZ evlendiler Onlann mutluluğunu biz de paylaşıyor, her iki arkadaşımızı da kutluyoruz CUMHURÎYET SPOR SERVİSİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear