22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1MAYIS1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Studio Oyunculan, Samuel Beckett'in "Mutlu Günler"ini mayısta da sahnelemeyi sürdürüyor Geçmişi unutup, geleceği düşlemeden HİLMtZAFERŞAHİN Şahika Tekand. sürdürdüğü stüdyo çalışrnalanrun ardından, Samuel Bec- kett'in 'Mutlu Günler' adlı oyunuyla seyirci karşısında. Dokuz Eyİül Ünı- versitesi Tiyatro Bölümü Oyunculuk Dalını bitiren Tekand, bir süre aynı okulda öğretim üyesi olarak çalıştı- ktan sonra, üniversiteden aynldı. Daha sonra sinemada çalışmaya baş- iadı ve birçok fiimde rol aidı. Sinema oyunculuğunu yaparken oyunculuk stüdyosu araalığjyla tiyatroya dönüş- türdüğü Nişantaşı'ndaki stüdyosunda görüştük: -Samuel Beckett son ydlarda filke- mizde gündetnde olan bir oyun yazarı. Oyunian basılıyor, tiyatro diinyasına ilişkin çalışmalar yaymlanıyor, oyun- lan oynanryor. Stüdyo oyunculan için, neden Beckett? Neden 'Mutlu Günier 1 ? Samuel Beckett'in oyunlannın bası- lması. romanlannın ve yazarkğının in- celcnmesi ya da yazarlığı ûzerine aka- demik incelemelerin yoğunluğu konu- sundaki gözlemine kaülıyorum. Bu anlamda Beckett gerçekten gündem- de ' Ancak oyunlannın oynanması söz konusu olunca aynı şeyi söyteyemem. Çünkü 'Godot'yu Beklerken' dışında Beckett oyunlanna çok fazla talip olunmuyor tiyatrolar tarafından. Görmezden getinen problem Çok da haksız sayılmazlar, çûnkü profesyonel anlamda seyirci ile pek banşık bir yazar değil Beckett, seyirri- den ciddi anlamda bir zihinsel yoğun- luk bekliyor. Düşünmekten, fark et- mekten ve keşfetmekten kaynaklanan cğlcndıriciliği ile de bildik anlamda 'eğlence'(!)den oldukça uzak... Bec- kett'in düşünsel olarak güncelliği dışında Beckett'i sahnelemeye talip ol- mamıan asıl nedenlerinden biri bu yukanda sözûnü ettiğim özelliğj. Problemsizliği tercih eden günümüz insanının karşısına aslında içinde bu- lunduğu ve görmezden geldiği proble- Şahika Tekand ve Cem Bender'den oiuşan Studio Oyunculan 'Muthı Günler'i Esat Tekand'ın dekorunda sunuyor. miyle cıkmak. -'Mutlu Günler'deki dramatik bir aktş )ok gibi... Herşey durmuş, dura- ğanlaşmış sanki, bunu nasıl aştın? 'Mutlu Günler'i daha ilk okudu- ğumda fark ettim ki; metindeki yoğun zihinsel faaliyet, her düşünceyi tam da o anda keşfetmek, bunlar arasındaki 'boşluk'lar, her sözcük oyununun ardındakı Beckett zekası, görûnûşte durağan, hareketsiz olan durumu inanılmaz derecede hareketli ve hatta yorucu kılıyordu. Ben de oyunu sahnelerken Beckett'e bu anlamda sadık kaldım ve her sözcüğün, her ha- reketin. her boşluğun tam da orda, tam da şimdi gerçekleşmesini hedefle- dim. Böyle olunca da hareketsizlik ınnıe, 'zamanını doldurup' sonsuz dinlenmeye kavuşmayı ister. başlı başına bir hareket haline geldi. AVinnie'nin yaşanunda, daha doğru- su 'hareketsiz' konumundaki konuş- masında gecmiş ve gelecek bir 'düş' gibi. O düşlerinden birtürlü çıkamayan biri mi? Onun için düşsel konuşmalann başka bir anlaını var mı? Winnie, 'farkında olmarun' ve 'fark eünemeye çalışmanın' bizatihi kendi- sidir. O nedenle yaşadıklan ya da anımsadıklanna düşsel demek pek mümkün değil gibi geliyor bana. Win- nie düş bile kuramaz. Ölümle biteceği önceden belli olan ama bir tûrlü ölüne- meyen, adeta bir mahkumiyet haline gelen yaşamında farkına vardığı her gerçeği kocaman bir 'yalan'la göğüsle- meye çalışır. Geçmişini unuttuğu gjbi geleceği de düşlemez. 'Zamanını dol- durup' sonsuz dinlenmeye kavuşmak dışında. Bu nedenle anlatılan herşeyin o ana ilişkin bir anlamı var bence. 'Mutju Günler'deki dramatik aluş içinde zil, yakıcı bir göneş, ayna, şemsi- ye, tabanca ve benzeri oniarca oyuncu- ya yön veren şeyier, bunlan nasıl değer- lendiriyorsunuz? Oyunu sahnelerken anlamsız ve sac- ma olam değil, uyumsuz olanı çıkış noktası olarak ele aldık. Bu nedenle, bu malzemelenn tümünün teker teker bir anlamı veya işlevi var. Eşyalann işlevi VVinrüe'rün 'zamanı tüketmesine' koşut olarak, bu eşyalann kullanımı sırasmda oyuncu da seyirciyle birjikte bir zaman tüketiyor... örneğin zil ve güneş, insan yaşanundaki her türlü di- siplin, otorite ve denetimi ifade ediyor. Bunlar Winnie'yi uyandınrken aynı anda oyuncuyu ve seyirriyi de yerin- den sıçratıyor. Bütün küçük eşyalar, yaşamırruzı anlamlı kılmaya çahşüğımız bütün küçük şeylerle ko- şut bir anlam taşıyor. Tabancarun ifa- de ettiği ise sonsuz huzur özlemi... An- cak VVinnie'nin de dediği gibi: "Hayır, hayır... İnsan hiçbir şey yapamaz." -Oyun yeriniz, sahne tasanmınız, teknik olanaklarmız konusunda neter söylüyorsunuz? Oyun yerimiz oldukça küçük, tek- nik olanaklanmız da kıstlıydı. Ancak biz, bu tiyatroda, para ve yüksek tek- nolojinin yerine kafa ve tasanm kali- tesini değerlendirerek yeni olanaklar keşfettik. Bu olanaklar sayesinde de yaratıcıhk kalitesinden hiç taviz veril- medi. Yani biz bu oyunu bir sponsor desteğiyle daha büyük bir sahnede oy- nasaydık daha başka bir sonuç ahrdık, ama daha kalıteli olmazdı. -'Mutlu Günlerie yola çıktnuz. Bu çauşmanın devamında neler var? Açıkçası 'Mutlu Günler'in gördüğü ilgi bizi oldukça cesaretlendirdi. Önü- müzdeki sezon gene bir Beckett projesi var ve eğer bazı olanaklan yan yana getirebilirsek bir de klasik oyun var. Aynca stüdyo oyunculan değişik me- kanlardakj 'performans' çalışmalannı da sürdürmeyı planlıyor. Fransa Kültür Bakanlığı'nca düzenlenen etkinlikler dizisinde bu yıl çağdaş Türk edebiyatı tanıtılacak Türk edebiyatı Fransa'nıngündeminde NEDtMGÜRSEL "LesBeUesEtrangeres"Franşızca'da 'yabana dilberler' anlamına geliyor. Aragon'un bu ünlü dizesi, Fransa Kültür Bakanlığı'nca her yıl düzenle- nen bir dia edebiyat etkinliğine verilen genelad. Fransızca'da edebiyat sözcüğü dişi çünkü, yoksa aklınıza başka bir şey gelmesin. Amaç bir yabana edebiyatı mümkün olan en yaygın biçimde Fransız halkına tanıtmaİc. Bu yıl, "Gü- zel Dilberler" çerçevesinde çağdaş Türk edebiyatı tanıtılacak. Bu olay, sanıyorum, yurt dışında bugüne dek düzenlenen kültür etkinliklerinin en önemhsi. Türkiye'den çağnlı on bir yazar bir hafta boyunca Paris'te, bir hafta boyunca da Fransa'nın belli başlı kentlerinde açıkoturumlara, söy- leşilere, okuma günlerine, panellere kaüJacaklar, yayına ve gazetecilerle tanışma olanağını bulacaklar. Türk edebiyaü "Güzel Dilberler" etkinliklerinin yirmincisi oluyor. De- mek ki daha önceden on dokuz ya- bancı edebiyatın temsilcileri Fransa'- ya çağnlıp yapıtlannı tanıtmak firsatuu bulmuşlar. Böyle bir fırsatın geçen yıllarda yapılan Meksika, Avustralya, Polonya, Yunanistan, Güney Afrika vb. gibi ülkelerden son- ra Türkiye'ye de tanınması elbette se- vinilecek bir olay. "Güzel Dilberler"i hazırlarken ya- zarlann seçiminde belli bir denge gö- Ataol Behramoğlu zetmek zorunda kaldık. Şairlerle ro- man ve öykü yazarlan, kadınlarla er- kekler, yapıtlan Fransızca'ya çevril- miş olanlarla olmayanlar. Fransızca bilenlerle bilmeyenler, Fransa'yı tanı- yanlarla hiç tanımayanlar, daha önce- den benzer bir olanaktan yararlanan- Iarla yararlanmayanlar ve kuşaklar arasında bır denge kurmak, aynca gü- nümüz Türk edebiyatırun başlıca eğı- limlerini temsil edebilecek niteliktekı yazarlara öncelik tanımak gerekiyor- du. Buna bir de on beş gün boyunc? çeşitli kentleri iceren bir edebiyat ma- ratonuna dayanma koşulu eklenince işimiz daha da güçleşü. Sonunda, Tür- kiye'de yaşayan baa yazar ve kültür Latife Tekin adamlannın da görüşlerine başvura- rak bir liste oluşturabildik. Lıstede yer alan yazarİ2r şunlar: fnti Aral, Enis Batur, Ataol Behramoğlu, Leyla Erbil, Nedim Gürsd, Özdemir İnce, Bilge Ka- rasu, Pınar Kûr, Demir Özlü, Zafer Şe- nocak, Latife Tekin. Bu lıste eleştırile- bilir. bazı eksiklikleri olduğu öne sürü- lebilır. hatta daha değişik adlardan oiuşan bir başka liste de hazırlanabilir. Ama, yukanda saydığım ölçütlere uy- mak koşuluyla, hstcıde bulunan yazar- lann günümüz Türk edebiyatmı temsil etmediklen elbette iddia edilemez. Ne yaak ki kitaplan Fransa'da yayımla- nan iki ünlü yazanmız, işlerinin yo- ğunluğu nedeniyle Fransa'ya geleme- DemirÖzlü yeceklerini bildirdiler. Bu durumda onlann yokluğunu mümkün olabildı- ğince doldunnak gerekti. Bunun için de çağnlı yazarlardan bazılanmn ki- taplanru Fransa'da yayımlatma ola- nağını sağlayabildik. Demir Ozlö'nün "Berlin'de Sann"sı ile Bilge Karasu'nun "Gece'sı mayıs başında çıkacaklar. Aynca UNES- CO'nun katkısıyla hazırlanan geniş kapsamh bir "Türk Kadın öykücüler Antolojisi" ve çağnlı yazarlann yapı- tlanndan secilmiş örneklcrden oiuşan "Anka" dergisinin bir özel sayısı da Fransız okuruna ulaşacak. Bütün bunlar elbette bir başlangıç. önemli olan ilişkilerin kunılup köprülerin ço- Çağdaş Türk edebiyatından 11 yazar Kültür Servisi- Fransa'da 'Güzel Dilberler'başlığı aitında düzenlenen 'Türk Edebiyat Günleri' kapsamında ilk top- lantı 'Türki>c'de Kadın Yazar- lar' paneli olacak. Panele İnci Aral, Leyla Erbil, Pınar Kûr, Mine Saulnier, Latife Tekin, konusmacı olarak katdıyorlar. İkinci etkinlik ise Enis Batur, Özdemir İnce. Ataol Behra- moğlu, Zafer Şenocak'ın katı- lacağı 'Metinleıie Türk Şiiri' toplantısı olacak. Gecede şiir metinleri Timur Muhidine. Ni- cole Bary, Jean-Baptise Para tarafından okunacak. 6 Mayıs'ta 'Türkiye'de Roman' paneli gerçekleştirUecek. Pa- nele konusmacı olarak İnci Aral, Leyla Erbil, Nedim Gür- şel, Bilge Karasu ve Demir Özlü kaülıvoriar. A>nı gün Enis Batur, Ataol Behramoğ- lu, Özdemir İnce. Pınar Kür, Zafer Şenocak 'Doğu, Batı, Laiklik' konusunda tartışa- caklar.'Fransızca'da Türk Edebiyatı' konusundaki açıko- tunıma Enis Batur, Özdemir İnce katılıvorlar. ' Türk Edebivatı GünlerT- nde Nedim Gürserin 'İstan- buFda Lzun Bir Yaz' kitabn ndan bölümler Türkçe ve Fransızca olarak 3 ayn yerde okunacak. Etkinliklere katılan Türk vazarlar Nancy Koleji'- ndeki öğrencilerle de tanışma fırsatmı bulacaklar. Bu top- lantıda Pierre Loti ve Yaşar Kemal'in eserieri tartışdacak. 'Güzel Dilberler' kapsammda vazarlar imza günlerine de katılacaklar. Pınar Kür ğalması. Gerisi, yazarlanmızın değeri ve yapılacak çevirilerin yetkinliği ölçü- sünde, zaten kendiliğinden gelecektir. "Güzel DilbeıieT" dört mayısta Sor- bonne Üniversitesi'nin büyüİc anfısin- de yapılacak görkemli bir açılış töre- niyle başlayacak. Bu törene Sayın Kültür Bakanı Fıkri Sağlar'm da kaü- lacağıru umuyoruz. Ertesi gün UNES- CO'da "Türk Kadın Öykücüler Anto- lojisi"nin yayımlanması dolayısıyla bir açıkoturum var. Sonra da Beau- borg Kültür Merkezi, Ulusal Kitaphk, Dogu Dilleri Okulu vb. gibi önemli kültür ve eğkim kurumlannda bir dizi etkinlik gerçekleştirilecek, radyo ve televizyonda Türk edebiyatmı tanıtan programlar yayınlanacak. "Güzel Dilberler"i ağırlayacak öbür kentler de şunlar: Blois, Poitiers, Aix-ens Provence, Montpellier, Nancy, Metz, Strasbourt Lille ve Bruxelles. Paris ve Poiliers'de Isviçreli bir tiyatro toplulu- ğunun gösterisini de izleyeceğiz. Diye- ceğim, mayısın ilk iki haftası boyunca Fransa'da Türk edebiyatı gündemden düşmeyecek. Birkaç yazanmız dışında edebıyatımızın Fransa'da pek tanı- nmadığı düşünülürse, "Güzel Dilber- ler" olayının önemi daha iyi anlaşılır sanıyorum. Buna bir de Kültür Ba- kanlığı yetkililerini inandırabilseydik! Kültür Bakanbğı tarafından İstanbuTda bir heykeli dikilecek olan Oktay Akbal: Heykelimi öldükten sonra tenha biryerekoysunlarKültür Senisi- Türkiye Yazarlar Sen- dikası Başkanı, gazeteci-yazar Oktay Akbal'm yetmış yaşma girmesi nedeniyle Türkiye Yazarlar Sendikası ile îstanbul Büyükşehir Belediyesinin ortaklaşa dü- zeıîlediklen "Oktay Akbal'a Saygı Ge- cesi" önceki gece Atatürk Kültür Mer- kezinde gerçekleşürildi. Gecenin açılış konuşmasını yapan TYS ikinci başkanı Demirtaş Ceyhun. ti. Oktay Akbal'a imrenerek yazar olduğu- nu söyleyerek. "beni suca teşvik eden odur. Onun yüzünden yazar olup. aç kaldım Ne de olsa devlet sinemalara. tı- yatrolara bol para veriyor ama yazarla- ra birşey yok"dedi. İstanbul Büyük Şehir Belediye Baş- kanı Prof. Dr. Nurettin Sözen yaptığı ko- nuşmada Akbal'ın Atatürkçü kimliği ûzerinde durdu." Köşe yazılannın sıyasi doğrultusunu. Atatürk ılke ve devrimie- nne göre belirleyen, odünsüz ve çıkarsız bir Kemalist aydın" olduğunu belirttıği Akbal'ın yüzeysel bir görselliğın egemen olduğu medyalar çağında. yazının ve yazmanın önceliğini vurgulamakta dıre- ten bir yazar kimliğiyle öne çıktığmı ifa- de etti. Kültür Bakanı Fıkri Sağlar. "kabul ederse dostuyum" dediği Akbal için İstanbul'da bir heykelinin dikilmesi için çalışmalara başladıklan habenni verdi. Türkiye'de aydınlann çok çile çektikleri- nı ve değerlerinin yeterince anlaşıla- madığını belirten Sağlar. bu kültüreroz- yonuna yetkin olmayan politikaalann neden olduğunu söyledi. Oktay Akbal'- ında bu olumsuzluklardan payını aldı- ğını söyleyen Sağlar, "Akbal, 12 EylüT- ün karanlık günlcnnde.karanlık bir ha- pısaneye bırakılmıştır ama içındeki ışığı karanl/ğı aydınlatmak için kullanmış. ^ , xtay Akbal'ın § 7O.yaşı için düzenlenen gecede siyasetve sanat dünyası biraraya geldi. yılmamıştır" diye konuştu. Sağlar, Ak- bal'ın heykelinin dıkilmesiyle, gecikmiş bir görevin yerine getirileceğinı umduğu- nu belirterek, "Bu toplumumuzun Ak- ballara olan borcunu ödemeye yetmez ancak biz insanlanmızı yaşarkcn anmak istiyoruz " dedi. Oktay Akbal, yaptığı teşekkür konuş- masında, İstanbul'dakı heykellerin sü- rekli kmlıp, tahrip edildiğini belirterek " Heykel işi tehlikeli bir iş, hele tstanbuT- da. En iyisi ben öldükten sonra tenha bır yere koysunlar heykelimi" dedi. Geceye Devlet Bakanı Erman Şahin ve Kültür Bakanlığı Müsteşan Emre Kongar yaptığı konuşrnalarla devam edildi. Gazetemiz yazan tBtan SeJçuk. yaptığı konuşmada devletin bu geceye katıldığı iddalanna cevap vererek, bir bakanda , bir belediye başkanında dev- leti görmenin yanlış olduğunu belirtip "Devlet henüz Oktay Akballar'a gelebi- lecek bir devlet değildir" dedi. Devletin henüz halkın devleti haline gelemediğini söyleyen Selçuk, devleti demokratıkleş- menın hükümette de gerçekleştirilebi- leceğinı vurgulayarak, "Hepımız bunu gerçekleştırmenin savaşımı içindeyiz. Burda bulunan bakanlar ve başkanlar da bu savaşımın içinde. Ama sakın yanılıp da kendilerini devlet sanması- nlar" diye konuştu. Çocuklann' bana bak" dendiğinde 'sana belediye baksın' dendığini anımsatan Selçuk, " Oktay Akbal'a da belediye bakıyor. Ama 94'te SHP kaybederse, o da bakmayacak." dedi. Selçuk, Akbal'ın benliğinin iç denizle- rinde kucak atmasım seven romantik ama gerçekjerden kopmayan. gerçekliği evrensellıği içmde yazan bir yazar olarak tanımladı. Akbal'ın aynı zamanda bir savaşımcı olduğunu belirten Selçuk "Ke- malist gibi görünür ama aslında bir sos- yalisttir. Yalnız Nazım mı devrimci ? Cumhuriyet devriminın tüm yazarlan devrimcıdir "dedi. Gecenin anılar bölü- münde Hilmi Ya>uz, Mücap Ofluoğlu, Sami Karaören ve Ali Sirmen Akbal ile il- gili anılannı aktardılar. Aliye Uzunata- ğan da Akbal'dan hikayeler okudu. Uluslararası Tiyatro Festivali • Kültür Senisi - Bu yıl 18-29 mayıs tarihleri arasında gerçekkştirilecek 5. Uluslararası istanbul Tiyatro Festivali. daha kısa süreli ama daha yoğun bir programla izleyeci karşısına çıkacak. Yurüçi veyurtdışından 15 farklı oyunun sahneleneceği uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali. bu yıl Atatürk Kültür Merkezi, Taksım Sahnesi, KenterTiyatrosu, Taxıms, Askeri Müze, Kumpanya Sahnesi, Nineteen-Tvventy Diskoteği. Yeşil Kabare, Studio Tiyatrosu gibi mekanlarda izlenebilecek. Festivalc bu yıl Polonyadan \ isnievski Tiyatrosu, Romanya'dan MascaTiyatrosu, İsparya'dan CompaniaNuevoDeTeatro, Yunanistan'dan Attis Tiyatrosu, Avusturya'dan Tuncd Kurtiz'in Avusturyalı oyuncularla oluşturduğu tiyatro topluluğu ve Endonezya'dan VVayangOrang Bharata katılıyor. Festivaldeyeralan yerli tiyatro konuklan ise Ankara Devlet Tiyatrosu, Ankara Sanat Tiyatrosu, Bilsak, Kumpanya, Tiyatro Grup, Tiyatro Araştırma Laboratuan ve Studio Tiyatrosu. "Üç Bale" Cemal Reşit Rey'de • İstanbul Devlet Opera ve Balesı Türk koregraflann ürünlerinden örneklersunduğu "Üç Bale"yi ("G", "Retrospektıf'. Ravel") Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sergilemeye başladı Bir perdelık modern dans olan "G"nin müzıği Nejat Başeğmezler'in, koregrafı ve sahneye koyan Aydın Teker, "G". Teker'in İstanbul Devlet Opera ve Balesf ndeki ilk çalışması. G.P. Reverberi ve İ. Pavesi'nin müziğinden yola çıkılarak hazırlanan "Retrospektif' bir perdelık bale. Koregrafi ve sahneye koyan Selçuk Borak. M. Ravel'in müzıği ile hazırlanan "Ravel" isimlı balenin ise koregrafisini Aysun Aslan gerçekleştırdi ve sahneye koydu. Dekorlannı Emin Üçer'in kostümlerini Fıgen Koyunoğlu'nun haarladığı balenin ışık düzeni Metin Koçtürk'e ait. 27 nisan, 5-14mayıs saat 19.00"da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda gösterime sunulan, balelerde rol alan sanatçılar: Hülya Askular, Oktay Keresteci, Çiğdem Erkaya, Erdal Uğurlu, Ayfer Zeren. Deniz Berge. Uğur İlter, Çiğdem Tezcür, Murat Ürügen. Bahar Vidınlioğlu, Serap Meriç, Esin Bakışkan, Alkış Peker, Alper Akalın, Canan Şadalak, Beyhan Başar, Kaan Yazgan. Funda Emir. Meltem Tezmen, Ünal Aster, Rana Evcim, Ercan Yüken. Aylin Özalpman. Funda Bilbaşar, Lale Sezgin, Şule A. Kalkavan, Fulya Çerçioğlu, Ülker Karamızrak, Aylin Küçüküçerler, Zeynep Arkök, Olcay Karahan, Murat Akaoğlu. Mustafa Kargact. 'Güzel Dilberler'de 2O.ülke • KülturServisi-Tü^rkedebiyaUnınmayısayı Fransa maratonu 4mayısta başhyor. Fransa Kültür Bakanlığı'nın girişimiyle gerçekleşen ve "Güzel Dilberler" adını taşıyan bu etkinlikler nedeniyle 11 yazar Fransa'da çeşitli toplantılara kaülacaklar. 17 mayısa dek sürecek etkinliklerde yazarlar, Fransa'da Türk edebiyatmı, yayıncılara ve sanatsever kitleye tanıtmaya çalışacaklar inci Aral, Enis Batur, Ataol Behramoğlu, Le>la Erbil, Nedim Gürsd, Özdemir İnce, Bilge Karasu, Pıuu-Kur, Demir Özlü. Latife Tekin. önce başkent Pans'te, daha sonra Fransanın diğer kentlerinde bu toplantılara katılacaklar Türkiye, 'Güzel Dilberler' programında Fransa'da edebiyatının tanıtılacağı 2O.ülke oluyor. Çağnlı yazarlann seçiminde 'kadın erkek dengesi, kuşaklar arası denge, şair ve romancı ara- sındaki denge, biryayıncı, kitaplan daha önce Fransızca'ya çevrilmiş yazarlarla çevrilmemişler arası denge, 15 güniük maratona dayanabilecek sağlık koşullanna sahip olma' gibi ' ölçütlergözönünde tutuldu. Yapılan seçimde liste çeşitli itirazlara neden oldu. 'Güzel Dilberler'in koor- dinatörlüğünü yapan Nedim Gürsel, kitaplan Fransa'da yayınlanan Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk'un çeşitli nedenlerle Fransa'ya gelemediklerini, Meüh Cevdet Anday'ın da sağlık nedeniyle gelemeyeceğini belirtti. Aysel Banşkın Resim Sergisi • Kültür Senisi- Aysel Banşkın'm resim sergisi, Uran Kültür \e Sanat Merkezi'nde açıldı. 1935yıhnda İstanbul'da doğan Aysel Tanker Banşkın, ilk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. Banşkın, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi Cemal ToOu ve Halil Dikmen atölyelerinden mezun oldu. 1958 yıhnda da içmimari bölûmünü bitirdi. Bır süreçalışmalannı Londra ve Glasgovv 'da sürdüren sanatçı, Ankara'da orta ve yüksek okullarda resim ve temel sanat eğitimi öğretmenliği yaptı. Güzel Sanatlar Birliği. MSÜ Mezunlan Demegi ve Ressamlar Derneği'ne üye olan sanatçı çeşiüı karma sergilere kaüldı. Erenköy İşSanat Galerisinde ilk kişisel sergisini 199 l'de açan sanatçı, kendine özgü renk ve biçimlerle yorumladığı doğa ağırlıklı çahşmalannı sürdürüyor. Sergi 25 mayısa dek gezilebilır. Yazarlar Yapı Kredi'de • Kültür Servisi- Yapı Kredi yayınlan tarafından düzenlenen imza gününde Adalet Ağaoğlu. Selçuk Baran, Enis Batur, Salah Birsel, Melisa Gürpınar, Hamdi Koç, Tahsin Yücel ve Nazif Topcuoğlu bugün saat 14.00'te İstıklal Caddesi Yapı Kredi Beyoğlu Sanat Galerisı'nde kitaplannı imzalayacak. okurlanyla söyleşecekler. öte yandan Göçerlcr Fotoğraf Kuiübü etkinlikleri kapsamında Ali Öz bugün saat 17.00'de yapılacak "Basın Fotoğrafçılığı" konulu söyleşinin konuğu olacak. (Tel: 41444 74)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear