17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 4NİSAN1993PAZAR PAZAR KONUĞU Radyo-Televizyon Sahipleri ve Yayıncılan Deraeği Genel Sekreteri Ataman, Leyla Tavşanoğlu'nun sorulannı yanıtladı 'Cumhurbaşkanı'ylaaynısuçuişledik'- Aalaşdryor ki özel radyolar büyiik suçlar işledüer ki bunlara kapatma gend- gesi gönderildi. Bu suçlar nedir? ATAMAN- Türkiye'de özel radyo ve telev_zyonlann işlediğı üç tane suç var. Başta anayasa suçu var. Cumhurbaş- kamnın "Bir kere çiğnemekle bir şey ol- maz" sözü var. Bir kere çiğnemekle bir şey olmaz lafından yola çıkarak biz de bir kere çiğnediğimiz için bir şey ol- madıgını düşünüyoruz. Zaten şu ana ka- dar bize dönük suçlamalann hıçbiri ana- yasayı ihJalden değil. O% maddeler arası- ndafcaynayıpgidiyor. Ikincisi TRT te- kelini kırrnamız. Yani TRT Kanunu'- nun ıhlali. Üçüncüsü ise Telsiz Yasası ih- lali. Bu üç suçun hiç birinde radyo ve te- levizyon birbırinden ayırt edilmiyor. Bizim ısrarla, başından beri söylediği- miz şey şu: Medya; yaalı, görsel ve sesli kısmıyla bir bütündür. Türkiye'de bu gerçi son zamanlarda iki ayağıyla bütün- leşmeye başladı, ama bunu ayn uygula- malara tabi tutmak yanlıştır. Dünyadaki genel çizgiden sapmak anlamına gelir. Televizyonlar ve radyolar konusunda uydudan yayın yapanlar yapmayanlar, küçükler büyükler, güçsüzler gibi suni aynmiar gütmeye başlarsanız. bu aynmın sonu yok. Dünyadaki uygulama bu aynmı yapabilmeniz için iki İcıstas ol- duğunu gösteriyor. Birincisi, çeşitli de- netleme mekanizmalan. Bunlann çağ- daş olanlan ve olmayanlan var Çağdaş oianlan alıp adapte edebüirsiniz. Ikincisi de teknik asgari standartlar getirirsiniz. Radyolann ve televizyonJann bu kadar çoğalması sizi rahatsız ediyorsa teknik standart getirdiğiniz zaman zaten bun- lann çoğu elenir. Şu an 700 küsur radyo var. Teknik standart getirdiğiniz zaman bunlar 200 civanna düşer. Bu 200'den de 100 kadan da -yann öbür gün "kamu malı frekanslan tahsisi yasası" çıktığı za- man frekans tahsisi için bir takım malr rakamlar ortaya atılacak- bunlan ödeme güçlükleri çekebilirler. Dolayısıyla biraz Bundan üç, hatta iki buçuk yıl önce Türkiye'de özel televizyon macerası Star'la başladı. Devlet göz yumdu. Bilinen olaylar oldu. daha sınırlanabilir. Gerçekten yayıncılık anlayışına, içeriğine, teknik standartlan- na sahip makul sayıda insan her ülkede olduğu gibi radyo ve televizyon kurup iş- letebilir. Bundan sonraki belirleyici un- sur da pıyasa koşullandır. Bunun medya ' değerinin olup olmadığı, reklam klıp ala-' madığı. izlenip izlenmedığini piyasa be- Jirler. Bizim istediğımiz şey kesiniikle ya- sallaşmak. - Peki, Türkiye bu noktaya nereden gel- di. ATAMAN- Bundan üç, hatu iki bu- çuk yıl önce Türkiye'de özel televizyon macerası Star'la başladı. Devlet göz yumdu. Bilinen olaylar oldu. PTT ve TRT birbirlerine yetki devrettiler. Bun- lar suç olmaktan, cezai yaptınmlar getir- mekten çıkartıldı. Böylece özel televiz- yon macerası Türkiye'de başladı. Türki- ye'de son iktidar dönemine kadar anaya- sayı ve diğer yasalan ihlal eden tek bir te- levizyon istasyonuydu. Ama son seçim- ler sırasında bütün siyasi partilerin ana- yasayı bu konu çerçevesinde değıştirmek ve özel radyo ve televizyon yayınına izin verecek yasalan çıkartmak konusunda mutabakat sağladıklan ortadaydı. Koa- lisyon protokolünde, hükümet prog- ramında buna dönük cümleler, ifadeler yer aldı. Fakat geçen süreye rağmen ve bu süreç içinde kurulan iktidar dönemin- de ikinci, üçüncü. dört. beş, alüncı der- ken uydudan yayın yapanlann yanı sıra yerel televizyon, ardından radyo istas- yonlan devreye girdi. Yani mevcut bulu- nan bir kanunsuz durum pekiştirildi, ge- liştirildi, ikinci bir ayak eklendi. Ama hep insanlara verilen yön, nasılsa yasayı çıkartacağız, bu işe girin, yasa cıkacak, hepiniz yasallaşacaksınız. idi. Hatta Sayın Başbakan radyolarda 12 Eylül programında bu cesareti daha da pekiştiren cümleler sarfetti. Fiili durumu tanıdığmı, korsan yayın diye hiç kimseye damga vurula- mayacağını, kendilerinin üç-dört ay içinde yasallaşmayı sağlaya- caklannı belirtti. Kendisinin ko- nuşan bir Türkiye isteyen siyasi bir lider olduğunu üstüne basa basa tekrarladı. Başbakan'ın, bu demecini yayınlatmasından bir gün önce ise aynı hükümetin Ulaştırma Bakanı Sayın Topçu, Telsiz Genel Müdürlüğü aracılığıyla valiliklere gönderdiği ilk suç duyurusunda radyolann susturulması emrini verdi. Yani 11 eylül günü, susturun, diyen hü- kümetin bakanı, 12 eylül günü, susturulamayacak: çünkü yasa cı- kacak. diyen hükümetin Başba- kanı. İlk tezat böyle başladı. Ikin- cisi 22 ocakta tçişleri Bakanhğı Müsteşar Yardıması Rıza Akde- mir imzasıyla gönderilen bir ge- nelgeyle, valiliklerden. radyo ve televizyon istasyonlannın tespit edilmesi ve haklannda suç duyu- rusunda bulunulması istendi, Bunda da yargı yolunun açılması talebi vardı, susturulması, durdu- rulması değil. - Ulaştırma Bakanı Saym Top- çu'nun, hepsjni susturacağız, biçi- minde açıklaması vardı... ATAMAN- Ulaşürma Bakanı baştan beri hepsini şusturmaya taraflar görünüyor. Kamuoyu tepkisine göre bir adım ileri, iki adım geri, mehter marşı gibi ileri geri oynuyor. Nitekim Içişleri Ba- kanı'nın genelgesinden sonra bü- tün Türkiye ayaklandı. Başba- kanlığa, bakanlara telgraflar, fakslar cekildi. Her radyo ve tele- Ulastırma Bakanhğı'nın bu haftayaytmladığı, özel radyolannyasadısıyayınyaptıklan gerekçesiyk susmalarıgerektiğini öngörengenelgesinde ısrar etmesi,yurt çapmda tepkilere neden oldu. Buyaygın tepkilere karşın özelradyolar tek tek kapatıhrken htanbul Vab'liği de özelradyolann hafta sonuna kadar yayınyapabilecekleri karanndan döndû. Bütünyurtta özel radyolar sırayla kapatıhrken; Radyo, Televizyon Sahipleri ve Yayıncdarı Derneği GenelSekreteri Osman Ataman, özelradyolann kapatılma karanyla ilgüisorulanmızı aynntıh tnçimdeyanıtladı. Buna karşıhk, Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'yafaksla gönderdiğimizyazıh sorulara, bakanhğı ısrarla üç gün süreyle aramanuza karşınyanıt alamadık. Yaşar Topçu, istediği zamanyanıt verebitir. Biz de onlart aynca yaymhmz. Kendilerine Uettiğimiz sorular şöyleydi: I- Uydudanyayınyapan televizyon istasyonlannın kapatthnayacağı behrtiliyor. Bunagerekçe olarak da Türkiye 'nin, A vrupa KonseyiSuurötesi Yayınkam tzlenmesine Dair Sözlesmesi'niimzalamasıgösteritiyor. Mevcut anayasa hükümlerimize aykın olan ve TBMM 'nin onaylamadığı biSnen bir sözleşmenin uygulanarak, televizyonlannyayınlannı sürdürmeleri, sizce Türk hukukunagöre mümkün mü? Teknik ayrıntılanyla açıklayabiür misiniz? 2- Uydudanyayın bir ayırım doğuruyorsa, bu neden yalnızca televizyonlar için uyguİanıyor?Radyo istasyonlan neden kapsanuhşı tutuhıyor? 3-Özel telerizyonlara yasal olmadıklan birortamdave durumlan tartışmahyken PTT'nin verdiği teknik hizmetleri, örneğin iink hattı kiralamak ve bunlan kabloluyayıri sistemine dahiletmek gibi, sürdurmeyind, durdurmayı mt düşünüyorsunuz? 4- Hükümetin vaadiolan ve çoksesBh'ğingereği Ulaşturma Bakam'nın yamtlamadığı sorular gözûken özelradyo ve televizyonlann, hangi vaadle yasallaştınlabileceğitûdüşünüyorsunuz?Hangi yöntemleri uygulamayıplanbyorsunuz?Anayasa değişUiliğiyapılmadığı veyasa çıkmadığı takdirde, acaba hukukçu kökentibir bakan olarak, teknik düzenlemelerlegeçicifrekans tahsisiyapılmasıfikrine nasılyaklaştyorsunuz? 5- Sinop 'tayayınyapanyerel televizyon hakkında verilen beraat karan ve bunun kesinlesmesi, bir çok kentte benzer beraat kararlanıun ahnmast, Yargıtay'ın, radyolarlehineyorumlanankararlan da kamuoyunca bitinirken, hukukidüzenlemeningiderek güçleştiği mi,yoksa bu kararlann kahcı ve önemü olmadı görüşünde nüsimz? 6- Koahsyon ortağınızpartiye bağh bir çok belediye başkanı da özelradyo ve televizyonlann kapatıhnasvu öngörengenelge nedeniylegüç duruma düştükr. Bu olayın, koahsyon hükümetiiçinde herhangibir rahatsızhğayolaçabUeceğinidüşünüyormusunuz? 7 - Genelgenin zamanlaması tam 500. gün arifesine rastladı. Bu da zihinlerdepek çok soru işaretinin behrmesineyol açtı. Bu konuaa ne düşünüyorsunuz? vizyonun bölgesindeki yerel milletvekili ve yerel siyasetçilerin ev telefonlanna ka- dar kilitlendi. Toplu protestolar oldu. Bunun sonucunda hükümet önce uydu- dan yayın yapanlar kılıfına sığınmaya. aynmı öyle sürdürmeye çalıştı. Sonun- da, fark olmadığinı anladı. Tepkiden çe- kindi. "Bundan sonra yayına geçenler için bu uygulanacak" dedi. Sürekli çeüş- kili ve birbırinden farklı demeçlerie kao- su bizzat hükümet yarattı. 22 ocak genelgesinden sonra Sayın Başbakan şöyle bir demeç verdi: "Bun- lann hepsi, yani özel televizyonlar ve radyolar anayasaya aykındır. Aykınysa revden el çektirilmeleri gerekir. Bu, özel- likle büyük şehirlerde uygulandıği za- man. büyük şehirler belediye başkansız kalabilir. Olay bu açıdan da ironik; ko- mik boyutlar taşıyor. Bir başka nokta da şu; Uydudan yayın yapanlar mübah, yapmayanlar mübah değildir gibi bir aynma sığınılmaya çalışılıyor. Onda da bu aynm nasıl yapı- lacak diye düşünülüp bulunan kıüf ola- rak Avrupa Konseyı'nin Sınırötesi Yayı- nlann İzlenmesine Dair 1989 Sözleşmesi çıkartılıyor. Türkiye bu sözleşmeye taraf olmuştur. Sayın Bakan diyor ki: "Türki- ye bu sözleşmeyi ımzaladığı için uyduyla sahibi olan bazı kuruluşlar. özellikle de dışandan yayın yapanlar, bir diyet öde- mekle karşı karşıya bırakılabilirler. Tele- vizyonunu mu feda etsin, radyosunu mu? Radyo, diyet olarak verilebilir. Bu- nun hesaplan belki yapıhyor. Yanlış bir hesaptır. Çünkü özgürlüğün bir kısmı hiçbir zaman diyet olarak verilmemeli- dir. Şu anki tavırlar da hiç kimsenin böy- le bir şeye yanaşabileceğini göstermiyor. Bir de dini ya da bölücü yayın yapan- lar için, "Biz bunlan susturmanın yolu- nu bilmiyoruz, bulmuyoruz ve zaten bunlar yasadışı; topyekun sustururuz" gerekçesi var. mesinı bozduklannı söylüyor. Başbakan da ona katıhyor. Eğer böyleyse teknik standartlar apklanır. O standartlara uy- mayan istasyonlar var. Onlan hemen, hep birlikte eleyelim. Teknik standartla- ra uyanlar kalsın. Idare şu anda uygulama, yapünm pe- şinde koşuyor, ama idareye adli meka- nizma sürekli tokat, yumruk aüyor. Yargıtay gibi belki muhafazakar bulu- nabilecek bir hukuk kurumu idarenin yanında değil, çoksesliliğın yarunda tavır koyuyor. Orta Anadolu'da yayın yaparken sus- tunılan bir iki radyo oldu. Belki yayı- Gazeteci genel sekreter 1967yılında Trabzon'da doğan Osman A taman. orfaöğrenimini, İstanbul'da Franstz St. Joseph Lisesi'nde tamamladı. Daha sonra Strasbourg 'da Louis Pasteur Universitesi'nde, İstanbul'da Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. Çalışmayaşamınagazeteci olarak Cumhuriyet gazetesinde basiadı. Ardından Milliyet gazetesinde, TRT'de çalıştı. Turkuaz Holding GenelKoordinatörü ve Radyo, Televizyon _, Sahipleri ve Yavıncüan Demeğı Genel Sekreteri. "Türkiye'de özel radyolann ortaya çıkmasıyla, insanlar 24 saat dinlenebildiler. eğlenebildiler, bilgilenebiMikr. Günlük yaşamın 24 saat olduğunu radyolarla hissettikr.'' aykındır. Aykın olan bir şeye aykın ol- maz diyemem." Şimdiyse Ulaştınna Bakam'nın bizzat kendi imzasıyla yayımladıği genelgeden sonra Sayın Başbakan, "Radyolar ka- patılacak. Televizyonlar kapatılmaya- cak. Bunlar zaten kanuni değil. Kanuni olmayan bir şeyin de ben bir kı$mını tanınm, bir kısmını tanımam" diyebilme noktasmda gözüküyor. Orada çok ciddi bir hata yapıhyor. O hatadan dönülece- ğini ümıt etmek istiyoruz. O hata da şu: Radyo ve televizyon diye demin saydığım; Anayasa, TRT ve Telsiz Ka- nunu'nda radyo ve televizyon hep birlik- te geçer. Jkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hukuken mümkün olmaz. Bu genelge ve bu bakış, hukukta- ki deyimiyle sakattır. Uygulanabilir de- ğildir. Uygulandıği zaman çok ciddi so- runlar yaratır. İdare aleyhine tazminat davalanna kadar gider. Hükümetin bir kanadı. öyle umuyoruz, yanlış bir tutum içinde. Öbür kanadına bakınca bu tutu- mun yanlışhğı otomatikman ortaya çıkıyor. Çünkü radyo ve televizyon istas- yonu kurmuş, yani anayasayı ihlal etmiş, yani diğer yasalan ihlal etmiş bir çok be- lediye başkanı koalisyon ortağı olan par- tinin mensubu. Bunda suç işleyen beledi- ye başkanlarının soruşturmaya tabi tu- tulması ve fçişleri Bakanı tarafından gö- yaym yapanlara bir şey yapniamız müm- kün değildir." Sayın Bakan hukukçu olmasına karşın çok ciddi eksikliği olan bir hukuki yorum yapıyor. Türkiye bu sözleşmeye taraf olmuştur. Ama bu sözleşme anaya- samıza. yasalanmıza aykın maddeler içerdiği için TBMM'ce onaylanmamış ve yürürlüğe girmemiştir. Türkiye sadc- ce kanunlannı. mevzuatını düzenlediği zaman bu sözleşmeyi taruyacağını beyan etmiştir. - Peki, Bakan bunu bilmesine karşın ne- den sözkşmeyi önc sûrfiyor? ATAMAN- Çünkü kullanacak başka bahane yok. Avrupa Konseyi dediğiniz zaman insanlar kanabilir. - Bu durumda teloizyonlar mı konuıu- yor? ATAMAN- Bizim gördüğümüz, bu- gün siyasi otorite, "Türkiye'de radyolar çok oldu" dedi. "Konuşan Türkiye isti- yoruz" dedi, ama karşısına bu kez çok konuşan TiHciye çıktı. - Ama televizyon kanallan da çok ko- nuşuyor... ATAMAN- Yerel televizyon kanal- lannı da kapatmak istiyor. Şu an isteni- len, uydu aracılığıyla yayın yapan büyük televizyon kanallannın kalması. Onun dışında ne televizyon, ne radyo olsun. Burada da televizyon ve radyo istasyonu - Ama ilk aşamada Güneydoğu ve Orta Anadolu'daki radyolar susturul- madı... ATAMAN- Susturulmadığı gibi çok daha komik şeyler var. Bize diyorlar ki, "Anayasa suçu ışliyorsunuz. Ama biz bunu düzelteceğiz, suç olmaktan çıkara- cağiz. Şu anda fıiii durum vardır. Yayına devam edin." Yayın içeriğimizde sia rahatsız eden şeyler varsa, suç işliyorsak bunu zorunlu olduğu için yaptık. Anayasayı bu konu- da bir kez ciğnedik, ama sürekli çığneye- lim talebimiz yok. Kanunlan ihlal eden yayınlanmız varsa bunlar denetlensin ve bize, basına uygulanan neyse o yapılsın. Cezalandmlmamız gerektiği zaman ce- zalandınlahm. Şeriat isteyen varsa TCK'ya göre işlem yapılsın ve uygu- lansın. Bölücülük yapan varsa aynı şey uygulansın. Dünyada radyoculuğun bir gelişımi var. Fransa'da şu anda Cumhurbaşkanı olan François Mitterrand korsan radyo- culuktan hapse girmiş. İtalya'da, Yuna- nistan'da bu böyle gelışmiş. ABDde bite neredeyse böyle gelişmiş. Dünyada önce radyolar ve televizyonlar olmuş, sonra yasallaşma süreci başlamış. Şimdi Ulaştırma Bakanı zaman za- man bu radyolann hava, deniz, kara ulaşımını aksaltıklannı, telsiz haberleş- «lan dini ıçerikliydi, ama mahkemeler- den beraat karan aldüar ve yayınlanna devam ettiler. Yani, bunlar yerel ölcekli adliyeden bile destek alıyor. - Bu, ortaya bir çifte standart çıkannı- yormu? ATAMAN- Sürekli birbirini yanıltan, birbiriyle çelişen genelgeler, tüzükler, ta- limatlar, demeçler yayımlanır, gönderi- lirse bu kaos daha da büyüyecek. Bu hü- kümet, bundan sonra da belki beş hükü- met, toplam 30 yıllık dönem bile bunu çözemez hale getirecek. Biz radyo ve televizyonu Türkiye'de gerçekten demokratik gelişim ve çokses- liliğin parcası olarak görüyoruz. Bu Tür- kiye'de değil, dünyada böyle çünkü. Bu- nun için de iki temel talebimiz var. Ana- yasa değişikliği için siyasi partiler, evet anlaşıyoruz, diyorlar, ama birtakım baş- ka hesaplardan ötürü bu iş uzuyor ve daha da uzayacağa benziyor. Bunu özel sohbetlerde itiraf ediyorlar, ama genel sohbetlerde sözünü etmiyorlar. Mevcut radyo ve televizyonlan böyle çağa yakı- şmayan uygulamalarla ortadan kaldı- rmak da mümkün değil. Halk bunu iste- miyor, toplum bunu istemiyorsa siyaset- çinin bunu uygulama şansı yoktur. Yapılacak şey basittir. Denetim altına alınmalıdır. Kurulması, yayınını sürdür- mesi için birtakım nitelikleraranmalıdır. MUCADELE Bedell -« ödeye ikLticl yüruyüş sürdöruyoru J Bodeller ödeyerek iktidar yûrüyüşümüzü " sûrdürüyoruz "J 30 Mart-17 Nisan; $ehitlerimizi ya*atacağız J Darbeciier kendilerini anlatıyor J Umudu dağlarda da büyütüyoruz J Şırnakın Ormaniçi Köyü'nde vahşot J Devrimci mücadelede kişilik sorunu ü Tutsakların direnişi sürüyor: Kazanıncaya kadar sürecek • Tokat'ta köyler boşaltılıyor...Revizyonizmin çöküşü sos- yalizmin zaferini getirecektir... Kadıköy Belediye Başka- nı'nın saldırganlığı arttı... EHADKAD tekrar kapatıldı... İLAN ERZtNCAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN 1992/81 Esas. 1993/106 Karar Davacı AbbasOnat vekili Av. Veysel Uygun tarafından davalı Fi- raz Onat aleyhine mahkemetnize açılan boşanma davasınm yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizin 22.2.1993 gun ve yukanda esas ve karar numarası ile davanın kabulü ile Erzincan merkez Binkoç köyü C: 067/02, S: 44, K: 71'de nüfusa kayıtlı Hüseyin ve Gülüzar'dan olma, 1956 D.lu, Abbas Onat ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Ali ve Çiçek kızı, 1952 D.lu, Firaz Onat'ın M.K.'mn 134. maddesi geregince boşanmalanna ka- rar verümiştir. Davalı Firaz Onat'ın bütün aramalara rağmen adresi tespit edile- mediginden boşanma karan kendisine tebliğ edilememiştir. llanın ya- yımı yapılacak olan gazetede yayımlandıgı tarıhten itibaren davalı Firaz Onat tarafından 15 gün içerisinde temyiz edilmedığı takdirde kararın kesinleşecegı :lan olunur. Basın: 46959 Almanca ders verilir. Tel: 288 52 91 BAŞSAĞUĞI Öğretmenimiz, dürtistlüğün sembolü, partimizin değerli emekçisi, SHP Zara İlçe Sekreteri H.BASRİ LÜTFULLAHOĞLU'nu kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Ailesine, yakınlarına ve bütün demokratlara başsağlığı düiyorum ZHAHALtS SHP GENEL SAYMANI SIVAS MİLLETVEKİLİ Not: Cenazesi 5.4.1993 Pazartesi günü öğle namazından sonra toprağa verilecektir. Hayvanlanmızın dışa borçlanması... Marmara Denizi'ni canlandırma girişimini bir yabancı fırma Ustlendi. Izmir Kuş Cenneti'ne su ulaştırma girişimini bir başka yabancı firma ustlendi. Balıklarımızı, kuşlanmırı kendimiz koruyamaz olduk. Bize, kuzum, ne oldu? GÖZLÜKLÜ MARTI gazetesine abone olmak için Tel: 264 23 87 - 246 45 30 ANMA Sevgili ağabeyimiz, yavnımuz, canımız RASÎM CÜNEYT AITENBAŞ aramızdan aynlah 8 yıl oldu. İnsan ısıtan sımsıcak sevgin, gülen yüzünle yüreğimizde dopdolu anılarınla bizimlesin. ALTINBAŞ AÎLESİ Bunlar da iki noktada kesişiyor: Teknik nitelikler ve yayın içeriğinin denetimi. Bu kadar basit. Bunu yapmak için de mev- cut Telsiz Yasası var. Orada çok küçük revizyonlarla bunu sağlamak mümkün. - Yani şu anda çok konuşan bir Türkiye tstenmiyor mu? ATAMAN- Eğer uygulamayı o yön- de yaparlarsa herhalde öyle. Burada baş- ka bir şey daha var. Uydudan yayın ya- panlar derken, demin söylediğimiz gibi, Avrupa Konseyi sözleşmesine sığjnılıyor. Hukuken mümkün olmayan bir şey söyleniyor. Kamuoyu nasılsa yanıltılabilir diye düşünülüyor. Çünkü radyolann, televizyonculann hukukçu- lan yoktur, çünkü onlar hiç hukuk bil- mezler. Hep birileri bilir, başkalan bil- mez. Burada ikinci bir yön var. CNN uydu- dan yayın yapıyor, BBC uydudan yayın yapıyor. Çünkü siz bunlan çanak ante- ninizle alıyorsunuz. Birisi bunu verici de- nen cihazı kullanarak yansıtmıyorsa, ça- nak antenle alabilirsiniz bunu. Türkiye'- de bugün mevcut çanak anten sistemiyle 5 milyon kişilik bir topluluğa uydudan gelen Türk yayınlannm ulaştınlması mümkündür. Ama geri kalan 55 milyon kişi tekrar TRT'ye mahkum olacakür. Çünkü vericiler, belediyeler ve televiz- yon kuruluşlan tarafından Türkiye'nin çeşitli yerlerine serpiştınlmiş durumda. Uydudan yayın yapan istasyonu ara- banızda dinlemek istiyorsanız, ara- banızın üzerine bir çanak koymanız ge- rekir. Yani bunlar tamamıyla hukuku, teknolojiyi çarpıüyorlar. Bu çarpıklık içinde umanz kendileri çarpılmazlar. - Radyolar para kazanabiliyor mu? ATAMAN- Radyolar şu anda Türki- ye'de sanata dönük bir katkı sağlıyorlar. Kamuoyunda çok tartışması da yapıldı. Radyolar çıktı, kaset satışlan düştü, k. set sektöründeki insanlar açlığa. yoksul- luğa mahkum ediliyor, dendi. Radyolar suçlu noktasına itildi. M a o günlerdeki demeçlere bakıldığı zaman bir başka çarpıklık da orada yatıyordu. Hem telif hakkı sahibi olduğunu belirten insanlar, "Radyolar suçludur. Biz onlann yüzün- den mağdur oluyoruz" derken, öbür TRT'nin gitmediği yere radyolar gitti. Onun için şu anki tepki çok büyüktür. Televizyon güçlüdür sanıyorlar. Oysa esas güçlü olan radyo. yandan "Radyölar hakkımızı versin" di- yorlardı. Bu da çok doğaldı. Yani radyo- lan hem sanık sandalyesine oturtuyor- lardı, hem de bu haklan düzenleyen bir yasa, ciddi bir organizasyon, çerçeve ol- madığı için "Hakkımızı da sanıklar ver- sin" diyorlardı. Yani hakim de, sanık da onlar olsun gibi tuhaf bir durum ortaya çıkıyordu. Biz bunun üzerine radyo ve televizyoncular olarak şunu yaptık: Şu anda telif haklanyla ilgili Türkiye'de ka- nunla kurulmuş bir organizasyon var. O da Türkiye Musiki Eserleri Meslek Birli- ği (MESAM). Biz, MESAM'la bir an- laşma yaptık. Türk yasalannın tanı- madığı. yapıma haklannı gözeten bir dernek olan Müzik Yapımalan Derneği (MÜYAP) ile görüşmeleri, anlaşma noktasına getirdik. Bu hafta o anlaşmayı imzalama noktasındaydık. Ama diğer genelgeden ötürü, kamuoyunda kendi- mizi savunma durumunda kaldık. Telif hakkı, yıllardır Türkiye'de ga- pedilen bir hakür. Bunun da en büyük gaspçısı TRT ve polis radyosudur. Yani devlettir. Biz bunu tanıdığîmız, iyi emsal oluşturduğumuz zaman Türkiye'de sa- natçının, yapımanın, telif hakkı sahibi- nin hakkı ona tanınmış olacak. O hak, yeni eserlerin yaratılmasında çok ciddi fonlar ortaya çıkartacak. Sanatçı daha fazla kazandıkça üretkenliği artabilecek; yapımanın üretkenliği artabilecek. Bir de iyi eserle kötü eser arasındaki fark or- taya çıkacağı için piyasaya çıkan CD ve kasetlerde daha kaliteli parçalar olacak. Böylelikle doğal ayıklama. sanatın ve sa- natçının niteliğinde olacak. Belki ortalığı bir kalite kasırgası kasıp ka- vuracak. - Şimdi ne olur sizce? ATAMAN- Devleün bizi kapatması değil, teşvik etmesi gerekiyor. Türkiye'de insan- lann özgûvenlerini sağlama- lannı, kendilerini bulma- lannı, eğlenirken bügilenme- lerini sağlayacak bir organı geri getirdik. Bu organ, üste- lik televizyon gibi insanlan şapşallaştıran. rahatsız eden, gözünü bozan, kulağını bo- zan bir niteliğe sahip değil. Se- sini ne kadar açarsanız, ö ka- dar sizinle beraber olan, 24 saat beraber olan, sizin doğru- dan kaulımınızı sağladığınız bir medya. Türkiye'de teHf hakkı ko- nusunda yıllarca TRT'ni gaspı söz konusuyken, yine TRT'nin üzerinde olan bence bir başka ayıp daha vardı. TRT, insanlara 24 saat bera- ber olma olanağinı vermedi. Türkiye'de özel radyolann or- taya çıkmasıyla, insanlar 24 saat dinlenebildiler, eğlenebü- diler, bilgjlenebildiler. İnsan- lar günlük yaşamın 24 saat ol- duğunu radyolarla hissettiler. TRT'nin gitmediği yere rad- yolar gitti. Onun için şu anki tepki çok büyüktür, daha ön- ceki tepki çok büyüktü. Zaten olaylan bu noktaya, siyasi otoritenin bunu anlaya- mamasıgetirdi. Televizyon güçlüdür sanı- yorlar. Öysa esas güçlü olan radyo.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear