Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 4NİSAN1993PAZAR
PAZAR KONUĞU
Radyo-Televizyon Sahipleri ve Yayıncılan Deraeği Genel Sekreteri Ataman, Leyla Tavşanoğlu'nun sorulannı yanıtladı
'Cumhurbaşkanı'ylaaynısuçuişledik'- Aalaşdryor ki özel radyolar büyiik
suçlar işledüer ki bunlara kapatma gend-
gesi gönderildi. Bu suçlar nedir?
ATAMAN- Türkiye'de özel radyo ve
telev_zyonlann işlediğı üç tane suç var.
Başta anayasa suçu var. Cumhurbaş-
kamnın "Bir kere çiğnemekle bir şey ol-
maz" sözü var. Bir kere çiğnemekle bir
şey olmaz lafından yola çıkarak biz de
bir kere çiğnediğimiz için bir şey ol-
madıgını düşünüyoruz. Zaten şu ana ka-
dar bize dönük suçlamalann hıçbiri ana-
yasayı ihJalden değil. O%
maddeler arası-
ndafcaynayıpgidiyor. Ikincisi TRT te-
kelini kırrnamız. Yani TRT Kanunu'-
nun ıhlali. Üçüncüsü ise Telsiz Yasası ih-
lali. Bu üç suçun hiç birinde radyo ve te-
levizyon birbırinden ayırt edilmiyor.
Bizim ısrarla, başından beri söylediği-
miz şey şu: Medya; yaalı, görsel ve sesli
kısmıyla bir bütündür. Türkiye'de bu
gerçi son zamanlarda iki ayağıyla bütün-
leşmeye başladı, ama bunu ayn uygula-
malara tabi tutmak yanlıştır. Dünyadaki
genel çizgiden sapmak anlamına gelir.
Televizyonlar ve radyolar konusunda
uydudan yayın yapanlar yapmayanlar,
küçükler büyükler, güçsüzler gibi suni
aynmiar gütmeye başlarsanız. bu
aynmın sonu yok. Dünyadaki uygulama
bu aynmı yapabilmeniz için iki İcıstas ol-
duğunu gösteriyor. Birincisi, çeşitli de-
netleme mekanizmalan. Bunlann çağ-
daş olanlan ve olmayanlan var Çağdaş
oianlan alıp adapte edebüirsiniz. Ikincisi
de teknik asgari standartlar getirirsiniz.
Radyolann ve televizyonJann bu kadar
çoğalması sizi rahatsız ediyorsa teknik
standart getirdiğiniz zaman zaten bun-
lann çoğu elenir. Şu an 700 küsur radyo
var. Teknik standart getirdiğiniz zaman
bunlar 200 civanna düşer. Bu 200'den de
100 kadan da -yann öbür gün "kamu
malı frekanslan tahsisi yasası" çıktığı za-
man frekans tahsisi için bir takım malr
rakamlar ortaya atılacak- bunlan ödeme
güçlükleri çekebilirler. Dolayısıyla biraz
Bundan üç, hatta iki
buçuk yıl önce Türkiye'de
özel televizyon macerası
Star'la başladı. Devlet göz
yumdu. Bilinen
olaylar oldu.
daha sınırlanabilir. Gerçekten yayıncılık
anlayışına, içeriğine, teknik standartlan-
na sahip makul sayıda insan her ülkede
olduğu gibi radyo ve televizyon kurup iş-
letebilir. Bundan sonraki belirleyici un-
sur da pıyasa koşullandır. Bunun medya
' değerinin olup olmadığı, reklam klıp ala-'
madığı. izlenip izlenmedığini piyasa be-
Jirler. Bizim istediğımiz şey kesiniikle ya-
sallaşmak.
- Peki, Türkiye bu noktaya nereden gel-
di.
ATAMAN- Bundan üç, hatu iki bu-
çuk yıl önce Türkiye'de özel televizyon
macerası Star'la başladı. Devlet göz
yumdu. Bilinen olaylar oldu. PTT ve
TRT birbirlerine yetki devrettiler. Bun-
lar suç olmaktan, cezai yaptınmlar getir-
mekten çıkartıldı. Böylece özel televiz-
yon macerası Türkiye'de başladı. Türki-
ye'de son iktidar dönemine kadar anaya-
sayı ve diğer yasalan ihlal eden tek bir te-
levizyon istasyonuydu. Ama son seçim-
ler sırasında bütün siyasi partilerin ana-
yasayı bu konu çerçevesinde değıştirmek
ve özel radyo ve televizyon yayınına izin
verecek yasalan çıkartmak konusunda
mutabakat sağladıklan ortadaydı. Koa-
lisyon protokolünde, hükümet prog-
ramında buna dönük cümleler, ifadeler
yer aldı. Fakat geçen süreye rağmen ve
bu süreç içinde kurulan iktidar dönemin-
de ikinci, üçüncü. dört. beş, alüncı der-
ken uydudan yayın yapanlann yanı sıra
yerel televizyon, ardından radyo istas-
yonlan devreye girdi. Yani mevcut bulu-
nan bir kanunsuz durum pekiştirildi, ge-
liştirildi, ikinci bir ayak eklendi. Ama
hep insanlara verilen yön, nasılsa yasayı
çıkartacağız, bu işe girin, yasa cıkacak,
hepiniz yasallaşacaksınız. idi.
Hatta Sayın Başbakan radyolarda 12
Eylül programında bu cesareti daha da
pekiştiren cümleler sarfetti. Fiili
durumu tanıdığmı, korsan yayın
diye hiç kimseye damga vurula-
mayacağını, kendilerinin üç-dört
ay içinde yasallaşmayı sağlaya-
caklannı belirtti. Kendisinin ko-
nuşan bir Türkiye isteyen siyasi
bir lider olduğunu üstüne basa
basa tekrarladı. Başbakan'ın, bu
demecini yayınlatmasından bir
gün önce ise aynı hükümetin
Ulaştırma Bakanı Sayın Topçu,
Telsiz Genel Müdürlüğü
aracılığıyla valiliklere gönderdiği
ilk suç duyurusunda radyolann
susturulması emrini verdi. Yani
11 eylül günü, susturun, diyen hü-
kümetin bakanı, 12 eylül günü,
susturulamayacak: çünkü yasa cı-
kacak. diyen hükümetin Başba-
kanı. İlk tezat böyle başladı. Ikin-
cisi 22 ocakta tçişleri Bakanhğı
Müsteşar Yardıması Rıza Akde-
mir imzasıyla gönderilen bir ge-
nelgeyle, valiliklerden. radyo ve
televizyon istasyonlannın tespit
edilmesi ve haklannda suç duyu-
rusunda bulunulması istendi,
Bunda da yargı yolunun açılması
talebi vardı, susturulması, durdu-
rulması değil.
- Ulaştırma Bakanı Saym Top-
çu'nun, hepsjni susturacağız, biçi-
minde açıklaması vardı...
ATAMAN- Ulaşürma Bakanı
baştan beri hepsini şusturmaya
taraflar görünüyor. Kamuoyu
tepkisine göre bir adım ileri, iki
adım geri, mehter marşı gibi ileri
geri oynuyor. Nitekim Içişleri Ba-
kanı'nın genelgesinden sonra bü-
tün Türkiye ayaklandı. Başba-
kanlığa, bakanlara telgraflar,
fakslar cekildi. Her radyo ve tele-
Ulastırma Bakanhğı'nın bu haftayaytmladığı, özel
radyolannyasadısıyayınyaptıklan gerekçesiyk
susmalarıgerektiğini öngörengenelgesinde ısrar
etmesi,yurt çapmda tepkilere neden oldu. Buyaygın
tepkilere karşın özelradyolar tek tek kapatıhrken
htanbul Vab'liği de özelradyolann hafta sonuna kadar
yayınyapabilecekleri karanndan döndû. Bütünyurtta
özel radyolar sırayla kapatıhrken; Radyo, Televizyon
Sahipleri ve Yayıncdarı Derneği GenelSekreteri
Osman Ataman, özelradyolann kapatılma karanyla
ilgüisorulanmızı aynntıh tnçimdeyanıtladı. Buna
karşıhk, Ulaştırma Bakanı Yaşar Topçu'yafaksla
gönderdiğimizyazıh sorulara, bakanhğı ısrarla üç gün
süreyle aramanuza karşınyanıt alamadık. Yaşar Topçu,
istediği zamanyanıt verebitir. Biz de onlart aynca
yaymhmz. Kendilerine Uettiğimiz sorular şöyleydi:
I- Uydudanyayınyapan televizyon istasyonlannın
kapatthnayacağı behrtiliyor. Bunagerekçe olarak da
Türkiye 'nin, A vrupa KonseyiSuurötesi Yayınkam
tzlenmesine Dair Sözlesmesi'niimzalamasıgösteritiyor.
Mevcut anayasa hükümlerimize aykın olan ve
TBMM 'nin onaylamadığı biSnen bir sözleşmenin
uygulanarak, televizyonlannyayınlannı sürdürmeleri,
sizce Türk hukukunagöre mümkün mü? Teknik
ayrıntılanyla açıklayabiür misiniz?
2- Uydudanyayın bir ayırım doğuruyorsa, bu neden
yalnızca televizyonlar için uyguİanıyor?Radyo
istasyonlan
neden
kapsanuhşı
tutuhıyor?
3-Özel
telerizyonlara
yasal olmadıklan
birortamdave
durumlan
tartışmahyken
PTT'nin verdiği
teknik
hizmetleri,
örneğin iink hattı kiralamak ve bunlan kabloluyayıri
sistemine dahiletmek gibi, sürdurmeyind, durdurmayı
mt düşünüyorsunuz?
4- Hükümetin vaadiolan ve çoksesBh'ğingereği
Ulaşturma
Bakam'nın
yamtlamadığı
sorular
gözûken özelradyo ve televizyonlann, hangi vaadle
yasallaştınlabileceğitûdüşünüyorsunuz?Hangi
yöntemleri uygulamayıplanbyorsunuz?Anayasa
değişUiliğiyapılmadığı veyasa çıkmadığı takdirde,
acaba hukukçu kökentibir bakan olarak, teknik
düzenlemelerlegeçicifrekans tahsisiyapılmasıfikrine
nasılyaklaştyorsunuz?
5- Sinop 'tayayınyapanyerel televizyon hakkında
verilen beraat karan ve bunun kesinlesmesi, bir çok
kentte benzer beraat kararlanıun ahnmast,
Yargıtay'ın, radyolarlehineyorumlanankararlan da
kamuoyunca bitinirken, hukukidüzenlemeningiderek
güçleştiği mi,yoksa bu kararlann kahcı ve önemü
olmadı görüşünde nüsimz?
6- Koahsyon ortağınızpartiye bağh bir çok belediye
başkanı da özelradyo ve televizyonlann kapatıhnasvu
öngörengenelge nedeniylegüç duruma düştükr. Bu
olayın, koahsyon hükümetiiçinde herhangibir
rahatsızhğayolaçabUeceğinidüşünüyormusunuz?
7
- Genelgenin zamanlaması tam 500. gün arifesine
rastladı. Bu da zihinlerdepek çok soru işaretinin
behrmesineyol açtı. Bu konuaa ne düşünüyorsunuz?
vizyonun bölgesindeki yerel milletvekili
ve yerel siyasetçilerin ev telefonlanna ka-
dar kilitlendi. Toplu protestolar oldu.
Bunun sonucunda hükümet önce uydu-
dan yayın yapanlar kılıfına sığınmaya.
aynmı öyle sürdürmeye çalıştı. Sonun-
da, fark olmadığinı anladı. Tepkiden çe-
kindi. "Bundan sonra yayına geçenler
için bu uygulanacak" dedi. Sürekli çeüş-
kili ve birbırinden farklı demeçlerie kao-
su bizzat hükümet yarattı.
22 ocak genelgesinden sonra Sayın
Başbakan şöyle bir demeç verdi: "Bun-
lann hepsi, yani özel televizyonlar ve
radyolar anayasaya aykındır. Aykınysa
revden el çektirilmeleri gerekir. Bu, özel-
likle büyük şehirlerde uygulandıği za-
man. büyük şehirler belediye başkansız
kalabilir. Olay bu açıdan da ironik; ko-
mik boyutlar taşıyor.
Bir başka nokta da şu; Uydudan yayın
yapanlar mübah, yapmayanlar mübah
değildir gibi bir aynma sığınılmaya
çalışılıyor. Onda da bu aynm nasıl yapı-
lacak diye düşünülüp bulunan kıüf ola-
rak Avrupa Konseyı'nin Sınırötesi Yayı-
nlann İzlenmesine Dair 1989 Sözleşmesi
çıkartılıyor. Türkiye bu sözleşmeye taraf
olmuştur. Sayın Bakan diyor ki: "Türki-
ye bu sözleşmeyi ımzaladığı için uyduyla
sahibi olan bazı kuruluşlar. özellikle de
dışandan yayın yapanlar, bir diyet öde-
mekle karşı karşıya bırakılabilirler. Tele-
vizyonunu mu feda etsin, radyosunu
mu? Radyo, diyet olarak verilebilir. Bu-
nun hesaplan belki yapıhyor. Yanlış bir
hesaptır. Çünkü özgürlüğün bir kısmı
hiçbir zaman diyet olarak verilmemeli-
dir. Şu anki tavırlar da hiç kimsenin böy-
le bir şeye yanaşabileceğini göstermiyor.
Bir de dini ya da bölücü yayın yapan-
lar için, "Biz bunlan susturmanın yolu-
nu bilmiyoruz, bulmuyoruz ve zaten
bunlar yasadışı; topyekun sustururuz"
gerekçesi var.
mesinı bozduklannı söylüyor. Başbakan
da ona katıhyor. Eğer böyleyse teknik
standartlar apklanır. O standartlara uy-
mayan istasyonlar var. Onlan hemen,
hep birlikte eleyelim. Teknik standartla-
ra uyanlar kalsın.
Idare şu anda uygulama, yapünm pe-
şinde koşuyor, ama idareye adli meka-
nizma sürekli tokat, yumruk aüyor.
Yargıtay gibi belki muhafazakar bulu-
nabilecek bir hukuk kurumu idarenin
yanında değil, çoksesliliğın yarunda tavır
koyuyor.
Orta Anadolu'da yayın yaparken sus-
tunılan bir iki radyo oldu. Belki yayı-
Gazeteci genel sekreter
1967yılında Trabzon'da
doğan Osman A taman.
orfaöğrenimini,
İstanbul'da Franstz St.
Joseph Lisesi'nde
tamamladı. Daha sonra
Strasbourg 'da Louis
Pasteur Universitesi'nde,
İstanbul'da Marmara
Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nde okudu.
Çalışmayaşamınagazeteci
olarak Cumhuriyet
gazetesinde basiadı.
Ardından Milliyet
gazetesinde, TRT'de
çalıştı. Turkuaz Holding
GenelKoordinatörü ve
Radyo, Televizyon _,
Sahipleri ve Yavıncüan
Demeğı Genel Sekreteri.
"Türkiye'de özel radyolann ortaya çıkmasıyla, insanlar 24 saat dinlenebildiler. eğlenebildiler, bilgilenebiMikr. Günlük yaşamın 24 saat olduğunu radyolarla hissettikr.''
aykındır. Aykın olan bir şeye aykın ol-
maz diyemem."
Şimdiyse Ulaştınna Bakam'nın bizzat
kendi imzasıyla yayımladıği genelgeden
sonra Sayın Başbakan, "Radyolar ka-
patılacak. Televizyonlar kapatılmaya-
cak. Bunlar zaten kanuni değil. Kanuni
olmayan bir şeyin de ben bir kı$mını
tanınm, bir kısmını tanımam" diyebilme
noktasmda gözüküyor. Orada çok ciddi
bir hata yapıhyor. O hatadan dönülece-
ğini ümıt etmek istiyoruz. O hata da şu:
Radyo ve televizyon diye demin
saydığım; Anayasa, TRT ve Telsiz Ka-
nunu'nda radyo ve televizyon hep birlik-
te geçer. Jkisini birbirinden ayırmak
mümkün değildir. Hukuken mümkün
olmaz. Bu genelge ve bu bakış, hukukta-
ki deyimiyle sakattır. Uygulanabilir de-
ğildir. Uygulandıği zaman çok ciddi so-
runlar yaratır. İdare aleyhine tazminat
davalanna kadar gider. Hükümetin bir
kanadı. öyle umuyoruz, yanlış bir tutum
içinde. Öbür kanadına bakınca bu tutu-
mun yanlışhğı otomatikman ortaya
çıkıyor. Çünkü radyo ve televizyon istas-
yonu kurmuş, yani anayasayı ihlal etmiş,
yani diğer yasalan ihlal etmiş bir çok be-
lediye başkanı koalisyon ortağı olan par-
tinin mensubu. Bunda suç işleyen beledi-
ye başkanlarının soruşturmaya tabi tu-
tulması ve fçişleri Bakanı tarafından gö-
yaym yapanlara bir şey yapniamız müm-
kün değildir."
Sayın Bakan hukukçu olmasına
karşın çok ciddi eksikliği olan bir hukuki
yorum yapıyor. Türkiye bu sözleşmeye
taraf olmuştur. Ama bu sözleşme anaya-
samıza. yasalanmıza aykın maddeler
içerdiği için TBMM'ce onaylanmamış
ve yürürlüğe girmemiştir. Türkiye sadc-
ce kanunlannı. mevzuatını düzenlediği
zaman bu sözleşmeyi taruyacağını beyan
etmiştir.
- Peki, Bakan bunu bilmesine karşın ne-
den sözkşmeyi önc sûrfiyor?
ATAMAN- Çünkü kullanacak başka
bahane yok. Avrupa Konseyi dediğiniz
zaman insanlar kanabilir.
- Bu durumda teloizyonlar mı konuıu-
yor?
ATAMAN- Bizim gördüğümüz, bu-
gün siyasi otorite, "Türkiye'de radyolar
çok oldu" dedi. "Konuşan Türkiye isti-
yoruz" dedi, ama karşısına bu kez çok
konuşan TiHciye çıktı.
- Ama televizyon kanallan da çok ko-
nuşuyor...
ATAMAN- Yerel televizyon kanal-
lannı da kapatmak istiyor. Şu an isteni-
len, uydu aracılığıyla yayın yapan büyük
televizyon kanallannın kalması. Onun
dışında ne televizyon, ne radyo olsun.
Burada da televizyon ve radyo istasyonu
- Ama ilk aşamada Güneydoğu ve
Orta Anadolu'daki radyolar susturul-
madı...
ATAMAN- Susturulmadığı gibi çok
daha komik şeyler var. Bize diyorlar ki,
"Anayasa suçu ışliyorsunuz. Ama biz
bunu düzelteceğiz, suç olmaktan çıkara-
cağiz. Şu anda fıiii durum vardır. Yayına
devam edin."
Yayın içeriğimizde sia rahatsız eden
şeyler varsa, suç işliyorsak bunu zorunlu
olduğu için yaptık. Anayasayı bu konu-
da bir kez ciğnedik, ama sürekli çığneye-
lim talebimiz yok. Kanunlan ihlal eden
yayınlanmız varsa bunlar denetlensin ve
bize, basına uygulanan neyse o yapılsın.
Cezalandmlmamız gerektiği zaman ce-
zalandınlahm. Şeriat isteyen varsa
TCK'ya göre işlem yapılsın ve uygu-
lansın. Bölücülük yapan varsa aynı şey
uygulansın.
Dünyada radyoculuğun bir gelişımi
var. Fransa'da şu anda Cumhurbaşkanı
olan François Mitterrand korsan radyo-
culuktan hapse girmiş. İtalya'da, Yuna-
nistan'da bu böyle gelışmiş. ABDde bite
neredeyse böyle gelişmiş. Dünyada önce
radyolar ve televizyonlar olmuş, sonra
yasallaşma süreci başlamış.
Şimdi Ulaştırma Bakanı zaman za-
man bu radyolann hava, deniz, kara
ulaşımını aksaltıklannı, telsiz haberleş-
«lan dini ıçerikliydi, ama mahkemeler-
den beraat karan aldüar ve yayınlanna
devam ettiler. Yani, bunlar yerel ölcekli
adliyeden bile destek alıyor.
- Bu, ortaya bir çifte standart çıkannı-
yormu?
ATAMAN- Sürekli birbirini yanıltan,
birbiriyle çelişen genelgeler, tüzükler, ta-
limatlar, demeçler yayımlanır, gönderi-
lirse bu kaos daha da büyüyecek. Bu hü-
kümet, bundan sonra da belki beş hükü-
met, toplam 30 yıllık dönem bile bunu
çözemez hale getirecek.
Biz radyo ve televizyonu Türkiye'de
gerçekten demokratik gelişim ve çokses-
liliğin parcası olarak görüyoruz. Bu Tür-
kiye'de değil, dünyada böyle çünkü. Bu-
nun için de iki temel talebimiz var. Ana-
yasa değişikliği için siyasi partiler, evet
anlaşıyoruz, diyorlar, ama birtakım baş-
ka hesaplardan ötürü bu iş uzuyor ve
daha da uzayacağa benziyor. Bunu özel
sohbetlerde itiraf ediyorlar, ama genel
sohbetlerde sözünü etmiyorlar. Mevcut
radyo ve televizyonlan böyle çağa yakı-
şmayan uygulamalarla ortadan kaldı-
rmak da mümkün değil. Halk bunu iste-
miyor, toplum bunu istemiyorsa siyaset-
çinin bunu uygulama şansı yoktur.
Yapılacak şey basittir. Denetim altına
alınmalıdır. Kurulması, yayınını sürdür-
mesi için birtakım nitelikleraranmalıdır.
MUCADELE
Bedell
-« ödeye
ikLticl
yüruyüş
sürdöruyoru
J Bodeller ödeyerek iktidar yûrüyüşümüzü "
sûrdürüyoruz
"J 30 Mart-17 Nisan; $ehitlerimizi ya*atacağız
J Darbeciier kendilerini anlatıyor
J Umudu dağlarda da büyütüyoruz
J Şırnakın Ormaniçi Köyü'nde vahşot
J Devrimci mücadelede kişilik sorunu
ü Tutsakların direnişi sürüyor: Kazanıncaya
kadar sürecek
• Tokat'ta köyler boşaltılıyor...Revizyonizmin çöküşü sos-
yalizmin zaferini getirecektir... Kadıköy Belediye Başka-
nı'nın saldırganlığı arttı... EHADKAD tekrar kapatıldı...
İLAN
ERZtNCAN 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
1992/81 Esas.
1993/106 Karar
Davacı AbbasOnat vekili Av. Veysel Uygun tarafından davalı Fi-
raz Onat aleyhine mahkemetnize açılan boşanma davasınm yapılan
açık yargılaması sonunda:
Mahkememizin 22.2.1993 gun ve yukanda esas ve karar numarası
ile davanın kabulü ile Erzincan merkez Binkoç köyü C: 067/02, S:
44, K: 71'de nüfusa kayıtlı Hüseyin ve Gülüzar'dan olma, 1956 D.lu,
Abbas Onat ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Ali ve Çiçek kızı, 1952 D.lu,
Firaz Onat'ın M.K.'mn 134. maddesi geregince boşanmalanna ka-
rar verümiştir.
Davalı Firaz Onat'ın bütün aramalara rağmen adresi tespit edile-
mediginden boşanma karan kendisine tebliğ edilememiştir. llanın ya-
yımı yapılacak olan gazetede yayımlandıgı tarıhten itibaren davalı
Firaz Onat tarafından 15 gün içerisinde temyiz edilmedığı takdirde
kararın kesinleşecegı :lan olunur.
Basın: 46959
Almanca ders
verilir.
Tel: 288 52 91
BAŞSAĞUĞI
Öğretmenimiz, dürtistlüğün sembolü, partimizin değerli
emekçisi, SHP Zara İlçe Sekreteri
H.BASRİ
LÜTFULLAHOĞLU'nu
kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim. Ailesine,
yakınlarına ve bütün demokratlara başsağlığı düiyorum
ZHAHALtS
SHP GENEL SAYMANI
SIVAS MİLLETVEKİLİ
Not: Cenazesi 5.4.1993 Pazartesi günü öğle namazından sonra toprağa verilecektir.
Hayvanlanmızın dışa borçlanması...
Marmara Denizi'ni canlandırma girişimini bir
yabancı fırma Ustlendi. Izmir Kuş Cenneti'ne su
ulaştırma girişimini bir başka yabancı firma
ustlendi. Balıklarımızı, kuşlanmırı kendimiz
koruyamaz olduk. Bize, kuzum, ne oldu?
GÖZLÜKLÜ MARTI gazetesine abone olmak için
Tel: 264 23 87 - 246 45 30
ANMA
Sevgili ağabeyimiz, yavnımuz, canımız
RASÎM CÜNEYT AITENBAŞ
aramızdan aynlah 8 yıl oldu. İnsan ısıtan sımsıcak sevgin,
gülen yüzünle yüreğimizde dopdolu anılarınla bizimlesin.
ALTINBAŞ AÎLESİ
Bunlar da iki noktada kesişiyor: Teknik
nitelikler ve yayın içeriğinin denetimi. Bu
kadar basit. Bunu yapmak için de mev-
cut Telsiz Yasası var. Orada çok küçük
revizyonlarla bunu sağlamak mümkün.
- Yani şu anda çok konuşan bir Türkiye
tstenmiyor mu?
ATAMAN- Eğer uygulamayı o yön-
de yaparlarsa herhalde öyle. Burada baş-
ka bir şey daha var. Uydudan yayın ya-
panlar derken, demin söylediğimiz gibi,
Avrupa Konseyi sözleşmesine
sığjnılıyor. Hukuken mümkün olmayan
bir şey söyleniyor. Kamuoyu nasılsa
yanıltılabilir diye düşünülüyor. Çünkü
radyolann, televizyonculann hukukçu-
lan yoktur, çünkü onlar hiç hukuk bil-
mezler. Hep birileri bilir, başkalan bil-
mez.
Burada ikinci bir yön var. CNN uydu-
dan yayın yapıyor, BBC uydudan yayın
yapıyor. Çünkü siz bunlan çanak ante-
ninizle alıyorsunuz. Birisi bunu verici de-
nen cihazı kullanarak yansıtmıyorsa, ça-
nak antenle alabilirsiniz bunu. Türkiye'-
de bugün mevcut çanak anten sistemiyle
5 milyon kişilik bir topluluğa uydudan
gelen Türk yayınlannm ulaştınlması
mümkündür. Ama geri kalan 55 milyon
kişi tekrar TRT'ye mahkum olacakür.
Çünkü vericiler, belediyeler ve televiz-
yon kuruluşlan tarafından Türkiye'nin
çeşitli yerlerine serpiştınlmiş durumda.
Uydudan yayın yapan istasyonu ara-
banızda dinlemek istiyorsanız, ara-
banızın üzerine bir çanak koymanız ge-
rekir. Yani bunlar tamamıyla hukuku,
teknolojiyi çarpıüyorlar. Bu çarpıklık
içinde umanz kendileri çarpılmazlar.
- Radyolar para kazanabiliyor mu?
ATAMAN- Radyolar şu anda Türki-
ye'de sanata dönük bir katkı sağlıyorlar.
Kamuoyunda çok tartışması da yapıldı.
Radyolar çıktı, kaset satışlan düştü, k.
set sektöründeki insanlar açlığa. yoksul-
luğa mahkum ediliyor, dendi. Radyolar
suçlu noktasına itildi. M a o günlerdeki
demeçlere bakıldığı zaman bir başka
çarpıklık da orada yatıyordu. Hem telif
hakkı sahibi olduğunu belirten insanlar,
"Radyolar suçludur. Biz onlann yüzün-
den mağdur oluyoruz" derken, öbür
TRT'nin gitmediği yere
radyolar gitti. Onun için
şu anki tepki çok
büyüktür. Televizyon
güçlüdür sanıyorlar. Oysa
esas güçlü olan radyo.
yandan "Radyölar hakkımızı versin" di-
yorlardı. Bu da çok doğaldı. Yani radyo-
lan hem sanık sandalyesine oturtuyor-
lardı, hem de bu haklan düzenleyen bir
yasa, ciddi bir organizasyon, çerçeve ol-
madığı için "Hakkımızı da sanıklar ver-
sin" diyorlardı. Yani hakim de, sanık da
onlar olsun gibi tuhaf bir durum ortaya
çıkıyordu. Biz bunun üzerine radyo ve
televizyoncular olarak şunu yaptık: Şu
anda telif haklanyla ilgili Türkiye'de ka-
nunla kurulmuş bir organizasyon var. O
da Türkiye Musiki Eserleri Meslek Birli-
ği (MESAM). Biz, MESAM'la bir an-
laşma yaptık. Türk yasalannın tanı-
madığı. yapıma haklannı gözeten bir
dernek olan Müzik Yapımalan Derneği
(MÜYAP) ile görüşmeleri, anlaşma
noktasına getirdik. Bu hafta o anlaşmayı
imzalama noktasındaydık. Ama diğer
genelgeden ötürü, kamuoyunda kendi-
mizi savunma durumunda kaldık.
Telif hakkı, yıllardır Türkiye'de ga-
pedilen bir hakür. Bunun da en büyük
gaspçısı TRT ve polis radyosudur. Yani
devlettir. Biz bunu tanıdığîmız, iyi emsal
oluşturduğumuz zaman Türkiye'de sa-
natçının, yapımanın, telif hakkı sahibi-
nin hakkı ona tanınmış olacak. O hak,
yeni eserlerin yaratılmasında çok ciddi
fonlar ortaya çıkartacak. Sanatçı daha
fazla kazandıkça üretkenliği artabilecek;
yapımanın üretkenliği artabilecek. Bir
de iyi eserle kötü eser arasındaki fark or-
taya çıkacağı için piyasaya çıkan CD ve
kasetlerde daha kaliteli parçalar olacak.
Böylelikle doğal ayıklama. sanatın ve sa-
natçının niteliğinde olacak. Belki ortalığı
bir kalite kasırgası kasıp ka-
vuracak.
- Şimdi ne olur sizce?
ATAMAN- Devleün bizi
kapatması değil, teşvik etmesi
gerekiyor. Türkiye'de insan-
lann özgûvenlerini sağlama-
lannı, kendilerini bulma-
lannı, eğlenirken bügilenme-
lerini sağlayacak bir organı
geri getirdik. Bu organ, üste-
lik televizyon gibi insanlan
şapşallaştıran. rahatsız eden,
gözünü bozan, kulağını bo-
zan bir niteliğe sahip değil. Se-
sini ne kadar açarsanız, ö ka-
dar sizinle beraber olan, 24
saat beraber olan, sizin doğru-
dan kaulımınızı sağladığınız
bir medya.
Türkiye'de teHf hakkı ko-
nusunda yıllarca TRT'ni
gaspı söz konusuyken, yine
TRT'nin üzerinde olan bence
bir başka ayıp daha vardı.
TRT, insanlara 24 saat bera-
ber olma olanağinı vermedi.
Türkiye'de özel radyolann or-
taya çıkmasıyla, insanlar 24
saat dinlenebildiler, eğlenebü-
diler, bilgjlenebildiler. İnsan-
lar günlük yaşamın 24 saat ol-
duğunu radyolarla hissettiler.
TRT'nin gitmediği yere rad-
yolar gitti. Onun için şu anki
tepki çok büyüktür, daha ön-
ceki tepki çok büyüktü.
Zaten olaylan bu noktaya,
siyasi otoritenin bunu anlaya-
mamasıgetirdi.
Televizyon güçlüdür sanı-
yorlar. Öysa esas güçlü olan
radyo.