02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4NİSAN1993PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER 'Yeni dünyadüzeni'nde Türkiye... Çok daha tehlikeli olanı ise bazı örgütlü gruplann dünün cumhuriyet devletinin temel hedeflerini saptınp, şeriata dayalı bir devletin kurulmasında tespihle tetigi birlikte çekebilen müitan kadrolan yetiştirmek istemeleridir. Neresinden bakarsanız Türkiye bugün çağdaş insana yatınm yapmıyor. Üaiversitelerimiz çağın dışına düşmüştür. Prof.Dr. ERDOĞAN SORAL S ovyetler BirliğTnin çöküşün- den sonra askeri gücü doruk- la olan ABD bu gücünü kul- lanıp eşitsiz büyümeyi zorla nünyaya kabul ettirmek gibi bir yanılgıya düşmezse, 'yeni dih\a düzeni' büyük bir olasılıkla dihyada sermaye binkiminin yeniden yapılandığı bir model üzerine kurula- caktır. Bu modelde; dünyada yaratı- lan artı-değerin, uluslararası işbölümü aracılığıyla potansiyel verimlilik ölçü- lüne göre ülkeler arasında daha akılcı ve daha hakça dağılması vardır. Bu eksen etrafında uluslararası işbirliği- nin ulusal çıkarlann ötesine taşınması ve gönencin (refah) dengeli paylaşı- Iması olgusu vardır. Bunlar olası mo- delin temel kurallan olarak algılanabi- lirler. Belirtilen olasılığın bir an için gerçekleştiği varsayılırsa, ülkemizin böyle bir model içindeki konumu ve "yeni dünya düzeni' içindeki yeri acaba ne olur? Bu soruyu yanıtlamak için Türkive'nin sosyo-ekonomik yapısı- nda dünden bugüne gözlenen değişim- len anımsamaİc ve irdelemek gereke- cektir. Dünden bugüne Türkiye Dün, I923'te kurulan ve l950"lere kadar uzanan dönemde Türk toplu- munu çağdaş uygarhk düzeyine taşı- mayı amaçlayan, devrimleri gerçekleş- liren, uluslararası platformda gerçek sa\gınlığa sahip güçlü ve onurlu Tür- ki\e Cumhuriyeti Devleti'ni; Bugün, anılan devletin günümüzde geçmiş olduğu noktayı simgeler. Dünden bugüne Türkiye'nin insan gücünde. teknolojide, altyaptda ve sa- nayileşmede sağladığı bırikim, acaba nedır? Ne ölçüde ve ne \ önde bir geliş- me göstermiştir? Bu sorulara bir ma- kale çerçevesinde de olsa yanıtlar ge- tirmeden bir değerlendirme yapılabile- ceğini sanmıyoruz. insana Yatırım: Çağımızın gelişmiş laik ve demokratik toplumlannda in- san kişiliğine verilen önemin ve duyu- lan saygının yüceliğini yaşanan somut örneklerde hemen her gün gözlüyo- ruz. Doğumdan ölüme kadar uzanan zincirin halkalannda, doğan bebeğin beslenmesi, sağlıklı büyümesi için har- canan kaynaklan, aydınlanma aşama- sını gerilerde bırakmış yaşlı dünyamız- da, XXI. yüzyılın insanını yaratmak için özellikJe gelişmiş toplumlarda ve- rilen büyük savaşımı hayranlıkla izli- yoruz. Türkiye'nin dününde bu özlemler ulaşılması zorunlu hedefler olarak var- dır. Mustafa Kemal Atatürk'e göre ül- kemizin çağdaş uygarhk düzeyine ulaşması ancak yaşanan çağı bilgi ve kültür birikimiyle yakalamış insanı yaratmakla olanaklıdır. Bu da sözde değil, özde gerçekleşmelidir. Eğitim ve ögretimde birlik sağlanmalıdır. Güçlü laik devletin öncülüğünde çağın pozi- tif sö>leme dayalı kuramlan ve pozitif sınamalarla tersi kanıtlanmamış ku- rala (normatif) yaklaşımlan Türkiye- de egemen olmahdır. Dinin her türde sömürünün dışında tutulması sağlanmalı. kutsal inançlar, insanı kavrayan >aşam biçiminin esin kaynağı olmahdır. Dünün bu hedeflerine ulaşmak bir yana, bugün Türkiye, anılan hedefler- den hızla uzaklaşmaktadır. Eğitimde ve öğretimde birlik kalmamıştır. jmam hatip liseleri gibi mesleğe yöne- lik genel bilgiler veren kurumlan biti- ren öğrenciler. kendilerini yönlendiril- dikleri alanlarda geliştirmek yerine. üniversiteye giriş sınavı diye tanımla- nan ve neresinden bakılsa hakstz ve kamu vicdanına aykın utanç duvannı aşarak lisede aldıklan öğrenimle uz- laşmayan alanlarda uzmanlaşmak is- temektedirler. Bu istem çeşitli neden- lerden kaynaklanmış olabilir. Bunlar- dan ilk akla geleni ve somut olarak bi- linenı bugün ülkemizde ımam hatip li- selenne devam edenlerin sayılannın genel eğitim yapan liselerin sayılanna yaklaşmış olmalandır. Türkiye'de bu kadar imam ve hati- be gereksinme olmadığına ve de gele- cekte böyle bir zorunluluk duyulma- yacağına göre bu gençlerin kendilerine farkh alanlarda iş olanaklan yaratma- lan gerekmektedir. Bir başka neden, irili-ufaklı babalann yönetimindeki demokrasimizin yapısal boşluklan- ndan yararlanarak baa fanatiklerin. siyasetin kapılannı ve mutlu geleceğin yollannı açmak için kendilerine bir ta- ban oluşturmaya çalışmalandır. Daha önemli ve çok daha tehlikeli olanı ise baa örgütlü gruplann dünün cumhu- riyet devletinin temel hedeflerini saptınp, şeriata dayalı bir devletin ku- rulmasında tespihle tetiği birlikte çe- kebilen militan kadrolan yetiştirmek istemeleridir. Darboğazdan çıkılamaz mı? Üniversitelerimiz lıse\e, liseler or- taokula dönüşmüş. ilkokullar devre dışı bırakılmışlardır. Bu darboğazdan çıkılamaz mı? Çıkılır ve sanıldığından daha hızlı çıkılır. Nasıl? İnsana, piyasa mekanizmasının doğal işleyişi içinde bir sunum ve istem öğesi olarak bak- mayan, ciddi bir insangücü planlaması ve uygulamasıyla. Bunun için zorunlu fınans sermayesi acaba nereden ve na- sıl bulunacaktır? - Teknolojiye yatırım: İnsan aklının ürünü olan teknolojiyi üretmek, ciddi olarak sanayileşme aşamastna geçmek demektir. Bu ise eğitimde atılımı ve sa- bit sermaye yatınmını gerektiren uzun dönemli bir süreçtir. Aşamalı pianla- ma yöntemiyle gercekleşmesi olanaklı bir süreçtir. Ülkemiz koşullannda in- sana yapılacak yatınmlardaki temel seçmelerin doğrultusunda yönlendiril- mesi zorunlu bir süreçtir. Nereden ve nasıl sağlanacaktır bu harcamalan karşılayacak kaynaklar? Mühendislik uygulamalan -Alt yapıya yatınm: Türkiye'nin su- lanabilir topraklannın yaklaşık yansı henüz suyun yüzünü görmemiştir. Su- lama, planlama demektir. Elektrik, yol. baraj, liman vb. planlama demek- tir. Planlama. bilinen tanımıyla öngö- rüye dayalı iktisadi hesapiamadn-. Or- neğin. yirmi haneli köye yetmiş ki- lometre uzaktan su getirmek için ab- nan kararda iktisadi hesap zorlanma- mışsa, seçenek maliyet ve farkh alma- şıklar hesaplanmamışsa çok yönlü planlamanın yerini bilinçsiz mühen- dislik uygulamalan almış demektir. Yatınmalar pianı değil, pilavı seçmiş- ler demektir. İrili ufaklı babalarla yö- netilen ülkelerde pilav her zaman pla- na tercih edilmiştir. - Fınansman sermayesi: Türkiye birikimi olmayan bir ülke değildir. Tersine ayakta kalmak için üretime sanlan ve emeklilik çağına ulaşmadan çalışırken ölen insanlann ülkesidir. Bu insanlar. Tıalktırlar'. Fazlayı yaratan ve yarattıklannı kuşa kurda kaptıran onlardır. Zamanaşımına uğramış diplomah cahillere inanan onlardır. Çünkü aldanmaktan başka seçenekle- ri yoktur. Kuralsız, kurumsuz alatur- ka demokrasimizde kandınlmaya razı olmaktan başka çareleri de yoktur. örgütlü denetimin, hak aramanın, hatta yaşam savaşı vermenin tüm yol- lan genç kuşaklara ve ülkenin güzel in- sanlanna bilinçli olarak kapaülmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en talihsiz yıllannı 1980-1990 döneminde yaşamıştır. Bu döneme damgasını vu- ran kadro. tepeden tırnağa Sayın. Sü- Ieyman Demirel dönemlerinin ürünü- dür. Dünya ekonomisindeki değişimi Türkiye açısmdan değil yorumlamak, anlamaktan yoksun ba kadro, ultra- liberal kapitalizmin temel ilkelerini bi- reysel çıkarlan doğrultusunda algı- layarak, özünde kuralsızlığa dayanan bu rekabet rejimine getirdikleri fırsatçı kurallarla dünün güçlü devleuni bu- günün küçük devleti durumuna getir- mişlerdir ve getirmeye devam edıyor- lar. Yüksek faiz, düşük vergi, büyük enflasyon, sürekli devalüasyon, 56 milyar dolar dış. 140 trilyon TL iç borçla Türk ekonomisini bir rant eko- nomisne dönüştürmüşlerdir. Günü- müz Türkiyesi'nde bir milyar liranın sahibi, %20 net reel getiriyle yılda iki yüz milyon liraya yakın birranta sahip olmakta, parasmın değerini koruya- rak en yüksek devlet memurunun aldı- ğı aylıktan iki katını cebine atabilmek- tedir ve bu böyle sürüp gjtmektedir. Dünyanın gelişmiş kapitalist ülkeleri- nin hiçbirinde böyle bir soytanlığa rastlanamaz. Bunlar yapılmıştır da ne olmuştur? Sonuç 1980-1990 döneminde OECD ülke- leriyle baa Güneydoğu Asya ve Latin Amerika ülkelerinden oluşan yirmi se- kiz ülke arasında Türkiye, yabancı kaynaklı verilere dayanılarak yapılan bir hesaplamaya göre ABD Dolan ile kişi başına ortalama yılhk geliri %2.01 oranında artan ve sondan üçüncü sıra- da yer alan bir ülke olmuştur. Bizden daha alt sıradaki iki ülkeden Meksika için hesaplanan oran Vol.73, Breal- ya'da Vol.irdir. Oysa aynı grupta yer alan Güney Kore'de %13.00 Japon- ya'da %10.43'tür. XXI. yüzyıla en ge- lişmiş ülke olarak gireceği söylenen Türkiye'nin durumu budur. Ülkemizin bu koşullar alünda "yeni dünya düzeni'ne nasıl uyıım sağlaya- bileceğini önce Türk ulusunun sağdu- yusuna, sonra yürekli, dürüst Türk aydınlannın değerlendirmelerine ve ne kadar varsa anılan nitelikleri jaşıyan demokratik kurumlanmıan söyfem ve eylemlerine bırakıyoruz. ARADABIR DURSUN AKÇAM EmHAU Güzel bir insan daha göçtü dünyamızdan, Uğur Mumcu'- nun ardından Emil Galip Sandalcı. Biri kiralık katıllenn kur- banı, öbürü şifa bulmaz bir hastalığın... Konumlan değişik de olsa, ıkısinin de ortak yanları vardı, dürüst, pervasız. Harama el sürmeyen, namerde başeğmeyen, ^alana, tala- na, zorbalığa karşı iki savaşçı, iki soy insan. Ulkeyi uğur- suzluklardan kurtarmaya, ülke insanına dlrlik düzenlik ge- tirmeye soyunmuş yalınkıtıç iki çağdaş şövalye! Analar az doğurur böyle yiğitleri. Çıkar şebekelerinin ahtapotlaştığı, dönekliğin, ikiyüzlülüğün katmerleştiğı kirli bir ortamda iki yıldız parladı, geçti! Liberal bir kişiydi, solcu değildi Emil abi. Çağdaş bir aydın, gerçek bir demokrattı pırıl pırıl. özgürlük ve insan hakları sevdalısıydı. İnsan ve insan onuru en yüce değerdi onun için. Kellesini verir, inancına, onuruna gölge düşür- mezdi. Onca belalardan geçti, başeğmedi, susmadı, bir adım geri atmadı. Onun hep solcular safında olması çağdışı baskılara ve düşünceye vurulan kelepçeye baş- kaldırmasındandı. Kim olursa olsun, mazlumun yanı- ndaydı onun yeri hep. Duyarlı bir sanatçı kişiliği vardı, sevgi akardı gözlerın- den, sevgiyle kucaklardı insan onuru taşıyantüm insanları Koşturmaktan yazmaya fırsat bulamazdı. Bir romana baş- lamıştı, yıllarca sürdü, bitiremedi. Sonrası ne oldu bile- mem. 12 Mart 1971 darbesinde Mamak'tatutukluydukgazeteci, sendikacı, kimi yazar, politikacı, üniversite nocası bir ara- da. Cezaevinin subay koğuşu'na almışlardı bizleri. O za- man da işkence şikâyetleri sürerdi. Dışarıdan gelen 'heyet- lere' tutuklular adına bizleri gosterirlerdi! Arka koğuşlarda kalanlar, 'vitrinlik' diyorlardı bizım takıma. O vitrınliklerden dört kişi yok şimdi bu dünyada. O. Korkut Akol, Muammer Aksoy, Ilhamı Soysal, son olarak da Emil Galip Sandalcı. Mamak'ta ylne sıkıyönetim yasaları, askersel talimatlar' geçerliydi. Tutukluların saçları sıfır numarayla kesilirdi. Vitrinliklere daha ılımlı davranılırdı. Ama sakal-bıyık baskısı gündemden hıç çıkmazdı, ille de Emil Galip'in kay- tan bıyıkları! Onlar zorladıkça Emil abi inadına bıyık büyü- tür, uçlarını yukarıya bükerek kartallar gibi dolaşırdı bahçe- de. Bir gün yakalayarak zorla kestırmek istemişlerdi. Emil abi direnerek sakalını, bıyığını teslim etmemişti erlere. De- liyedönüyorducezaevi müdürü. Sıkıyönetim katınaşikâyeti sökmedi. Sonunda müdür albay. yenik düştü Emil Galip Sandalcı'nın bıyıklarına... Tam bu sakal-bıyık kavgası için- de görücülerden birisi yirmi bes don getirmişti Emil abiye! Dostları çoktu, kimin armağanı olduğunu bilemiyordu. Don- ları saydıktan sonra keskin bir kahkaha attı, "Yahu benim her gün donumaettiğimi kim söylemiş bunlara!" dedi, orta- yafırlattı hepsini, "ihtiyacıolanlaralsın!"diyeekledi. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan bitişik duvarın ardında- ki hücrelerdeydiler. Havalandırma yerlerimiz de ayrıydı, görüşemezdik bir türlü. "Bu çocukları asacaklar" der, dur- duğu yerde duramazdı Emil abi. Duvarları yumruklar, bağırır, ses yetiştiremezdi. Sonunda aradan bir delik açıla- rak sorun çözülmüş oldu. Sevincine diyecek yoktu Emil abi- nin. Gelgelelim olay duyuldu bir süre sonra. Artık 'vitrinlik- ler' tehlikeli olmaya başlamıştı. Hemen Mamak Muhabere Okulu koğuşlarına sürüldük, gençlerin arasına, ranzala- ra... İçimizde gençlerle tez kaynaşan Emil abi olmuştu. Usta bir fıkra yazarıydı. Yazdığı gazetelerin hiçbirisinde 'dikbaşh'lığından dolayı uzun süre tutunamadı. Gazetenin politikası, şu bu hiçbir şey bağlamazdı Emil abiyi kendi inancından, kendı düşüncesinden öte. Kimseye eyvallah etmez, çeker giderdi. Demokrat gazetesinin kurucuları arasında yer alırken, tek koşulu vardı: Yazdığı yazıların vir- gülüne bile dokunulmayacaktı! Ve öyle de oldu. Ama sıkı- yönetim savcıları, sıkıyönetim komutanları çok yerine do- kundu o yazıların. Kovuşturma üstüne kovuşturma. Kaç kez sorgulandı. Bu sorgulama Demokrat kapatıldıktan son- ra da sürdürüldü. Ama sonunda haklı çıkan hep Emil abi oldu. Başka gazetelerde yazmıyordu artık. Bu kez mücade- lesini çeşitli derneklerde, basın kuruluşlarındasürdürüyor- du, özellikle de Türkiye İnsan Hakları Derneği'nde. Almarv ya'ya da gelmişti, insan hakları üstüne bir dizi söyleşiler yapmaya, Mahmut Tali öngören ve öteki arkadaşlanyla birlikte. On yıllık özlemimi gidermeye çalıştım, içimde bir burukluk. Emil abi astımayakalanmıştı. Rakı içmiyordu, si- gara içmiyordu, içilen yerde de duramıyordu. Ratosız, siga- rasız, neskafesiz Emil abi mi olurdu? Ama sevgisinden, coşkusundan ve öfkesinden hiçbir şey kaybetmemişti. Yıllar sonra yurda döndüğümde ayağımın tozu ile ziyaret ettiğim kişiydi Emil abi. Onun sıcak sevgisiyle bir kez daha ıslandım. Telefonu durmadan çalıyordu, dünyanın dört bu- cağından. Hepsi de insan hakları üstüne! Şimdi derneklerde Emil abi yok, Istanbul'dadayok. Ama yüz bınlerin yüreğinde, beyninde var. Işıklar içinde yatsın. TARTIŞMA Türkçe bozulmadı 6 Martl993günü TVTin.Prof. BayAvhan Songar'ın yönettiği Külıür Sohbetleri' saatindc, Türk Dünyası ATaştırmaian Vakfı Bâşkanı Prof. BayTurgul Yazgan'ın. bağımsızhklarına kavuşmuş olan Türk cumhunyetlennde öğretımin Türkce olarak yapılacağını bildirmcsincscvindik. Yalnız. Sayın Yazgan'ın buolayı. İstanbul Türkçcsi diye >ansıtmasına üzüldük. Cumhurı\eidöncmTnde artık İstanbul Türkçcsi diye bir ayrım yapılmıyor. Kurallan ılc özbcnliğinc kavuşturulmuş olan bir Türkçe vardır. Günün ilctişim kolaylıklarında 'yercl ağızlar'yavaşyavaşortadan kalkacaktır. Büyükdüşünür ZiyaGökalp'in. I9l6yılında >azdığı Lisan şiinndesöylediği: " Istanbu! konuşması En saf. eninccbize "İstanbul'unTürkçesi Zcvkini olsun yedcn" dizcleri. artık unululmalıdır. Türk cumhuriyctlcrinde T öğrctim. cumhuriyet dönemi Türkçesi ile vapılacaklır. Konuşmavı vöneten Bay Songar'ın. "Özlcşmc hakkındaki görüşlcrinizi dc bildirir misiniz" sorusuna. "Türkçe bozulmuştur. Yalnız kaidclere göre uydurulan kelimeler bırakılmalıdır" diye yanıt venlmcsi de üzüntü doğurmuştur. L'lusal benliğinccumhurivct cjörKmındckivuşmuşolan güzel dilımizi. "Türkçe bozulmuşiur" diye nıiclemck büyük vanılgtdır. Rüştü Ergun işmbilimci(Radvoloe) var... Kontrol edebiliyor musunuz? PENCERE 21. yüzyıl kapımızda... Degişen dünyanın artan gereksinimleri, bizi daha çok enerji üretmeye, daha çok enerji tüketmeye zorluyor. Sınırlı enerji kaynaklarımız hızla tükeniyor. Bugün, kaynaklarımızı bilinçli, hesaplı ve güvenli kullanma konusundaki çabalar her zamankinden fazla önem taşıyor. Yaşadıgımız dünyayı, kaynaklarını tüketmeden ve doğal çevresini yok etmeden yarına taşımamızın tek yolu, enerjiyi kontrollü kullanmak. EKA yıllardır, yeni çagın enerji ve otomasyon gereksinimlerini Türk mühendisligi ve Türk teknolojisiyle karşılamak, güvenli, çevre bilinçli enerji kontrol sistemleri yaratmak konusunda öncülük yapıyor. EKA için 21. yüzyıl çoktan başladı... EKA JruruMufu 1976 ytlmdan bu yma, 21. rûzy* TûrkİY—i Jpn yani »toıofepter ürrOror Ktaintitiz Gûç Kayntklanndan büyük smnayi kuruluştMn ıçh\ kontpM Kontfol uov... ELBCTROMC KONTKOL A1_ET1_EW SAN. Vî TİC. A.Ş Bûyûkdm C«d. lyiKf AsMe 3. Yol ND: 19,80670IST. Td: Z76 57 SO/5 Hat Tkc 211«2 akak tT. Frio.'Z7S13 42 Ozgürlüklerin Eli Kulağında.. ANAP iktidannın eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın açıklamasını okuyunca inandım: özgürlükler geliyor, belki bu gün, belki yarın, belki ya- rındanda yakın... Meclis Soruşturma Komisyonu, Halil Şıvgın'ı suçlu bulmuş, Sağlık Bakanlığı döneminde yaptığı alımlarda usulsüzlük yaptığını saptamış, Şıvgın da küplere bin- miş... Diyor ki: "- Soruşturma raporları iddianame niteliğinde oldu- ğundan suçlanan kişinin kesinlikle savunmasının alın- ması CMUK gereğidir. Bu kesin ve yasal savunma hakkım bana kullandınlmadan soruşturma raporu tan- zim edilmiştir." Peki, ne yapacak Şıvgın: "- Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvuraca- ğım, bu hükümetin bir bakana ve milletvekiline dahi 'in- san hakkı' olan savunma hakkım kullandırmadığını bil- direceğim." Yaşasın!.. • Eskiden Yeni Cami önünde leke tozu satıcıları vardı; çığırtkan satıcı çığlıkçığlığa: - Gelin, görün, seyredin, Avrupa nın son icadı, her eve lazım, her lekeyi çıkarır, baylar bayanlar, size de lazım olabilir, duyduk duymadık demeyin, herkesin üstü leke olabilir, temizlik tozu, her lekeyi çıkarır.. Hukuk da böyledir, herkese lazım olabilir; yalnız sol- cuya, sosyaliste, devrimciye, Kürt'e değil, milletvekili- ne, bakana, savcıya, polise, generale günü gelir lazım olabilir, eski ANAP'lı Bakan Şıvgın a da şimdi gerek.. Ne gerek? Hukuk!.. Şıvgın diyor ki: "- Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvuraca- ğım..." Vur, vur... Türkiye Cumhuriyeti hükümeti eski bir bakanının Av- rupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvurması ne heye- canlı değil mi? Ne günlerden nerelere geldik!.. Şıvgın bile CMUK demesini öğrendi. • Halil Şıvgın, CMUK'tan söz açıp insan haklarından dem vururken kapatılan radyo ve televizyonlar için kıya- met kopuyor; basın başlık atıyor: "- Radyolar susturulamaz, televizyonlar kapatılamaz, kahrolsun yasakçı zihniyet!.." Hiç kimse merak etmesin, anayasanın 133'üncü mad- desi düzeltüecek, radyo ve televizyondan devlet tekeli kaldırılacak. özel yayınlar gümbür gümbür başlayacak. Televizyon ve radyo ne demek? Müzik, dans, sinema, eğlence, renk, türkü, şarkı üzerine yayınlar nasıl kesile- bilir? Yakında koalisyon hükümeti bu işi kotaracak.. Peki, şimdiye kadar neden olmadı bu iş? Cayırtı kopmadan olursa tadı mı kalır!.. Hem özgürlük- ler verilmez, alınır. • Eski ANAP'lı Bakan Şıvgın'ın, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na bireysel başvuruya hazırlanması neşeli bir haber; televizyoncuların ve radyocuların yayın öz- gürlüğünü savunmaları da umut verici güstergeler!.. Hem olur mu canım, arabaya bindin, işine gidiyorsun, düğmeyi çeviriyorsun, radyo susmuş.. Hani nerde şarkı, türkü, arabesk? Nerde Aboneyim Abone?' - ^ . ,*•$£* r\ Canm sıkılıyor.. ' ' ' £_l - » "Yasakçı hükümet" diye homurdanıyorsun.. -•*•>• Ah sevgili kardeşim şu tepkiyi bir de toplatılan ve ya- saklanan kitaplar, dergiler, gazeteler için gösterebilsey- din.. Ne güzel olurdu!.. Ama hiç olmazsa bir kez daha anladık ki özgürlükler herkese gereklidir.. Her eve lazım olabilir... Her ölenimizle ölümü, her doğanımızla yaşamı paylaşan, ağabeyimiz, doktorumuz, dostumuz, öğretmenimiz, NtYAZÎ TUNGA'yı yitirmenin üzüntüsü içindeyiz. ALİ 3OZKURT, FEYZULLAH ERTUĞRUL, N h AZİ ALTUNYA, FEVZİ ÇİMEN, ÎLHAN ALKAN, İSMAİL HAKKI BAYRAM, AVNİ AYTAN, !VAZIM BAYATA, ERDAL ÇALI, ALt RIZA KAYAALP, MÜRÜVVET HASDEMİR, Av. ŞIHCA YAVUZ, ALAADDtN BEYAZIT, Av. HASAN ÜREL, MUAMMER KAZANÇ, FATMA KOÇYİĞtT, CEMALETTtN AKDOĞAN, Av. TUNAY ÖZBOZ, Av. İLHAN DİŞÇİ, Av. AKAY SAYILIR İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ÇOCUK HAKLARI 1993 4. ŞİİR • MASAUÖYKÜ • RESİM ÛDÜLLERİ* i R j R , YXZ.It KA SAUrAR /V^LfsT/NJL RS'MieR Ç\ZİN... • 18 ya; gnjbuna kadar ısteyen herkesi yarışmaya çağırıyoruz. • Yanşma 6 yaş ve öncesı (6-9). (9-12). (12-15), (15-18) yaşları için 5 ayn gnç> olaraK değerlendrilecetı Her bır yaş gruöu ıçın Adüflendrme ayn yapılacaktır. • Hetkes en fazla 3 yapıtia her dalda yanşmaya katılabılif. • Şıir ve Masal' OyKulerın 3 sayfayı geçmemesı gerekıyof. (Türkçenın do^ru yaıı- mı ve noktalama ışarelterinr kullammı değeıiendırmede dlOtate alınacaktr) • Resımler 15x50 cm olmalıdır Her tûrtu gereç kuUammı serbester. • Şıır. MasaUOykü'nün sonurıa. Resımlenn arkasına adınızı, soyadınızı, doğum yerinızi yılınızı (varsa) okLjlunuzu. adres ve (varsa) teleton numaranızı yazmayı unut- mayınız. • Son başvmu tarihi 5 Mayıs 1993 • Odûl sonuçları ve Mül löreni 27 Haziran 1993 Pazar günü Sepelçıler Kasnnda saat 14,00'te yap4İacakDr." • Yap,tianrızı İnsan Hakları Oerneği İstanbul Şubesi İlk Beksöıye Caa. Kûçuk Tû- nel Apt. No. 5 / 5 TUNEL adresıne postalayabtlir ya da elden teslim edebilirsıniz."* Telelon 244 44 23 • 251 35 26 JÜRİ f"~ Sureyya Berte Söha TuÇHepe Mehmei Çeiin. Mû^ak Erenus. Sunay Akın Oyko/lâast Elvan PeUas Fem Avcı. Sevım Ak. Fabrı Erdoğan. Bılgesu Ererus Reaim Yusul Dogar Mustala Ayataç Asıye Erm Faruk Kutkı ' Bu yarifma Çocuk Hattiaıı Sâz(«fm«sı'nın Tufkıy«*d« ç«kmc«sız yuw1u0« grması ıçm yapıl«i «I- kjnlfcle'deo bındtr " Ya/ıvKaya katılan y»e«t«n IHD blantxj( ŞubMi y»y»nlay*H» d« d^artendınbilr — Oduı Tı»«nı Sw«çıla' Kasr Saraylıumu - Snfcacı ' İSTU4BUL
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear