Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 4NİSAN1993PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
'Yeni dünyadüzeni'nde Türkiye...
Çok daha tehlikeli olanı ise bazı örgütlü gruplann dünün
cumhuriyet devletinin temel hedeflerini saptınp, şeriata dayalı
bir devletin kurulmasında tespihle tetigi birlikte çekebilen
müitan kadrolan yetiştirmek istemeleridir. Neresinden
bakarsanız Türkiye bugün çağdaş insana yatınm yapmıyor.
Üaiversitelerimiz çağın dışına düşmüştür.
Prof.Dr. ERDOĞAN SORAL
S
ovyetler BirliğTnin çöküşün-
den sonra askeri gücü doruk-
la olan ABD bu gücünü kul-
lanıp eşitsiz büyümeyi zorla
nünyaya kabul ettirmek gibi
bir yanılgıya düşmezse, 'yeni
dih\a düzeni' büyük bir olasılıkla
dihyada sermaye binkiminin yeniden
yapılandığı bir model üzerine kurula-
caktır. Bu modelde; dünyada yaratı-
lan artı-değerin, uluslararası işbölümü
aracılığıyla potansiyel verimlilik ölçü-
lüne göre ülkeler arasında daha akılcı
ve daha hakça dağılması vardır. Bu
eksen etrafında uluslararası işbirliği-
nin ulusal çıkarlann ötesine taşınması
ve gönencin (refah) dengeli paylaşı-
Iması olgusu vardır. Bunlar olası mo-
delin temel kurallan olarak algılanabi-
lirler. Belirtilen olasılığın bir an için
gerçekleştiği varsayılırsa, ülkemizin
böyle bir model içindeki konumu ve
"yeni dünya düzeni' içindeki yeri acaba
ne olur? Bu soruyu yanıtlamak için
Türkive'nin sosyo-ekonomik yapısı-
nda dünden bugüne gözlenen değişim-
len anımsamaİc ve irdelemek gereke-
cektir.
Dünden bugüne Türkiye
Dün, I923'te kurulan ve l950"lere
kadar uzanan dönemde Türk toplu-
munu çağdaş uygarhk düzeyine taşı-
mayı amaçlayan, devrimleri gerçekleş-
liren, uluslararası platformda gerçek
sa\gınlığa sahip güçlü ve onurlu Tür-
ki\e Cumhuriyeti Devleti'ni;
Bugün, anılan devletin günümüzde
geçmiş olduğu noktayı simgeler.
Dünden bugüne Türkiye'nin insan
gücünde. teknolojide, altyaptda ve sa-
nayileşmede sağladığı bırikim, acaba
nedır? Ne ölçüde ve ne \ önde bir geliş-
me göstermiştir? Bu sorulara bir ma-
kale çerçevesinde de olsa yanıtlar ge-
tirmeden bir değerlendirme yapılabile-
ceğini sanmıyoruz.
insana Yatırım: Çağımızın gelişmiş
laik ve demokratik toplumlannda in-
san kişiliğine verilen önemin ve duyu-
lan saygının yüceliğini yaşanan somut
örneklerde hemen her gün gözlüyo-
ruz. Doğumdan ölüme kadar uzanan
zincirin halkalannda, doğan bebeğin
beslenmesi, sağlıklı büyümesi için har-
canan kaynaklan, aydınlanma aşama-
sını gerilerde bırakmış yaşlı dünyamız-
da, XXI. yüzyılın insanını yaratmak
için özellikJe gelişmiş toplumlarda ve-
rilen büyük savaşımı hayranlıkla izli-
yoruz.
Türkiye'nin dününde bu özlemler
ulaşılması zorunlu hedefler olarak var-
dır. Mustafa Kemal Atatürk'e göre ül-
kemizin çağdaş uygarhk düzeyine
ulaşması ancak yaşanan çağı bilgi ve
kültür birikimiyle yakalamış insanı
yaratmakla olanaklıdır. Bu da sözde
değil, özde gerçekleşmelidir. Eğitim ve
ögretimde birlik sağlanmalıdır. Güçlü
laik devletin öncülüğünde çağın pozi-
tif sö>leme dayalı kuramlan ve pozitif
sınamalarla tersi kanıtlanmamış ku-
rala (normatif) yaklaşımlan Türkiye-
de egemen olmahdır.
Dinin her türde sömürünün dışında
tutulması sağlanmalı. kutsal inançlar,
insanı kavrayan >aşam biçiminin esin
kaynağı olmahdır.
Dünün bu hedeflerine ulaşmak bir
yana, bugün Türkiye, anılan hedefler-
den hızla uzaklaşmaktadır. Eğitimde
ve öğretimde birlik kalmamıştır.
jmam hatip liseleri gibi mesleğe yöne-
lik genel bilgiler veren kurumlan biti-
ren öğrenciler. kendilerini yönlendiril-
dikleri alanlarda geliştirmek yerine.
üniversiteye giriş sınavı diye tanımla-
nan ve neresinden bakılsa hakstz ve
kamu vicdanına aykın utanç duvannı
aşarak lisede aldıklan öğrenimle uz-
laşmayan alanlarda uzmanlaşmak is-
temektedirler. Bu istem çeşitli neden-
lerden kaynaklanmış olabilir. Bunlar-
dan ilk akla geleni ve somut olarak bi-
linenı bugün ülkemizde ımam hatip li-
selenne devam edenlerin sayılannın
genel eğitim yapan liselerin sayılanna
yaklaşmış olmalandır.
Türkiye'de bu kadar imam ve hati-
be gereksinme olmadığına ve de gele-
cekte böyle bir zorunluluk duyulma-
yacağına göre bu gençlerin kendilerine
farkh alanlarda iş olanaklan yaratma-
lan gerekmektedir. Bir başka neden,
irili-ufaklı babalann yönetimindeki
demokrasimizin yapısal boşluklan-
ndan yararlanarak baa fanatiklerin.
siyasetin kapılannı ve mutlu geleceğin
yollannı açmak için kendilerine bir ta-
ban oluşturmaya çalışmalandır. Daha
önemli ve çok daha tehlikeli olanı ise
baa örgütlü gruplann dünün cumhu-
riyet devletinin temel hedeflerini
saptınp, şeriata dayalı bir devletin ku-
rulmasında tespihle tetiği birlikte çe-
kebilen militan kadrolan yetiştirmek
istemeleridir.
Darboğazdan çıkılamaz mı?
Üniversitelerimiz lıse\e, liseler or-
taokula dönüşmüş. ilkokullar devre
dışı bırakılmışlardır. Bu darboğazdan
çıkılamaz mı? Çıkılır ve sanıldığından
daha hızlı çıkılır. Nasıl? İnsana, piyasa
mekanizmasının doğal işleyişi içinde
bir sunum ve istem öğesi olarak bak-
mayan, ciddi bir insangücü planlaması
ve uygulamasıyla. Bunun için zorunlu
fınans sermayesi acaba nereden ve na-
sıl bulunacaktır?
- Teknolojiye yatırım: İnsan aklının
ürünü olan teknolojiyi üretmek, ciddi
olarak sanayileşme aşamastna geçmek
demektir. Bu ise eğitimde atılımı ve sa-
bit sermaye yatınmını gerektiren uzun
dönemli bir süreçtir. Aşamalı pianla-
ma yöntemiyle gercekleşmesi olanaklı
bir süreçtir. Ülkemiz koşullannda in-
sana yapılacak yatınmlardaki temel
seçmelerin doğrultusunda yönlendiril-
mesi zorunlu bir süreçtir. Nereden ve
nasıl sağlanacaktır bu harcamalan
karşılayacak kaynaklar?
Mühendislik uygulamalan
-Alt yapıya yatınm: Türkiye'nin su-
lanabilir topraklannın yaklaşık yansı
henüz suyun yüzünü görmemiştir. Su-
lama, planlama demektir. Elektrik,
yol. baraj, liman vb. planlama demek-
tir. Planlama. bilinen tanımıyla öngö-
rüye dayalı iktisadi hesapiamadn-. Or-
neğin. yirmi haneli köye yetmiş ki-
lometre uzaktan su getirmek için ab-
nan kararda iktisadi hesap zorlanma-
mışsa, seçenek maliyet ve farkh alma-
şıklar hesaplanmamışsa çok yönlü
planlamanın yerini bilinçsiz mühen-
dislik uygulamalan almış demektir.
Yatınmalar pianı değil, pilavı seçmiş-
ler demektir. İrili ufaklı babalarla yö-
netilen ülkelerde pilav her zaman pla-
na tercih edilmiştir.
- Fınansman sermayesi: Türkiye
birikimi olmayan bir ülke değildir.
Tersine ayakta kalmak için üretime
sanlan ve emeklilik çağına ulaşmadan
çalışırken ölen insanlann ülkesidir. Bu
insanlar. Tıalktırlar'. Fazlayı yaratan
ve yarattıklannı kuşa kurda kaptıran
onlardır. Zamanaşımına uğramış
diplomah cahillere inanan onlardır.
Çünkü aldanmaktan başka seçenekle-
ri yoktur. Kuralsız, kurumsuz alatur-
ka demokrasimizde kandınlmaya razı
olmaktan başka çareleri de yoktur.
örgütlü denetimin, hak aramanın,
hatta yaşam savaşı vermenin tüm yol-
lan genç kuşaklara ve ülkenin güzel in-
sanlanna bilinçli olarak kapaülmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en
talihsiz yıllannı 1980-1990 döneminde
yaşamıştır. Bu döneme damgasını vu-
ran kadro. tepeden tırnağa Sayın. Sü-
Ieyman Demirel dönemlerinin ürünü-
dür. Dünya ekonomisindeki değişimi
Türkiye açısmdan değil yorumlamak,
anlamaktan yoksun ba kadro, ultra-
liberal kapitalizmin temel ilkelerini bi-
reysel çıkarlan doğrultusunda algı-
layarak, özünde kuralsızlığa dayanan
bu rekabet rejimine getirdikleri fırsatçı
kurallarla dünün güçlü devleuni bu-
günün küçük devleti durumuna getir-
mişlerdir ve getirmeye devam edıyor-
lar.
Yüksek faiz, düşük vergi, büyük
enflasyon, sürekli devalüasyon, 56
milyar dolar dış. 140 trilyon TL iç
borçla Türk ekonomisini bir rant eko-
nomisne dönüştürmüşlerdir. Günü-
müz Türkiyesi'nde bir milyar liranın
sahibi, %20 net reel getiriyle yılda iki
yüz milyon liraya yakın birranta sahip
olmakta, parasmın değerini koruya-
rak en yüksek devlet memurunun aldı-
ğı aylıktan iki katını cebine atabilmek-
tedir ve bu böyle sürüp gjtmektedir.
Dünyanın gelişmiş kapitalist ülkeleri-
nin hiçbirinde böyle bir soytanlığa
rastlanamaz. Bunlar yapılmıştır da ne
olmuştur?
Sonuç
1980-1990 döneminde OECD ülke-
leriyle baa Güneydoğu Asya ve Latin
Amerika ülkelerinden oluşan yirmi se-
kiz ülke arasında Türkiye, yabancı
kaynaklı verilere dayanılarak yapılan
bir hesaplamaya göre ABD Dolan ile
kişi başına ortalama yılhk geliri %2.01
oranında artan ve sondan üçüncü sıra-
da yer alan bir ülke olmuştur. Bizden
daha alt sıradaki iki ülkeden Meksika
için hesaplanan oran Vol.73, Breal-
ya'da Vol.irdir. Oysa aynı grupta yer
alan Güney Kore'de %13.00 Japon-
ya'da %10.43'tür. XXI. yüzyıla en ge-
lişmiş ülke olarak gireceği söylenen
Türkiye'nin durumu budur.
Ülkemizin bu koşullar alünda "yeni
dünya düzeni'ne nasıl uyıım sağlaya-
bileceğini önce Türk ulusunun sağdu-
yusuna, sonra yürekli, dürüst Türk
aydınlannın değerlendirmelerine ve ne
kadar varsa anılan nitelikleri jaşıyan
demokratik kurumlanmıan söyfem
ve eylemlerine bırakıyoruz.
ARADABIR
DURSUN AKÇAM
EmHAU
Güzel bir insan daha göçtü dünyamızdan, Uğur Mumcu'-
nun ardından Emil Galip Sandalcı. Biri kiralık katıllenn kur-
banı, öbürü şifa bulmaz bir hastalığın... Konumlan değişik
de olsa, ıkısinin de ortak yanları vardı, dürüst, pervasız.
Harama el sürmeyen, namerde başeğmeyen, ^alana, tala-
na, zorbalığa karşı iki savaşçı, iki soy insan. Ulkeyi uğur-
suzluklardan kurtarmaya, ülke insanına dlrlik düzenlik ge-
tirmeye soyunmuş yalınkıtıç iki çağdaş şövalye! Analar az
doğurur böyle yiğitleri. Çıkar şebekelerinin ahtapotlaştığı,
dönekliğin, ikiyüzlülüğün katmerleştiğı kirli bir ortamda iki
yıldız parladı, geçti!
Liberal bir kişiydi, solcu değildi Emil abi. Çağdaş bir
aydın, gerçek bir demokrattı pırıl pırıl. özgürlük ve insan
hakları sevdalısıydı. İnsan ve insan onuru en yüce değerdi
onun için. Kellesini verir, inancına, onuruna gölge düşür-
mezdi. Onca belalardan geçti, başeğmedi, susmadı, bir
adım geri atmadı. Onun hep solcular safında olması
çağdışı baskılara ve düşünceye vurulan kelepçeye baş-
kaldırmasındandı. Kim olursa olsun, mazlumun yanı-
ndaydı onun yeri hep.
Duyarlı bir sanatçı kişiliği vardı, sevgi akardı gözlerın-
den, sevgiyle kucaklardı insan onuru taşıyantüm insanları
Koşturmaktan yazmaya fırsat bulamazdı. Bir romana baş-
lamıştı, yıllarca sürdü, bitiremedi. Sonrası ne oldu bile-
mem.
12 Mart 1971 darbesinde Mamak'tatutukluydukgazeteci,
sendikacı, kimi yazar, politikacı, üniversite nocası bir ara-
da. Cezaevinin subay koğuşu'na almışlardı bizleri. O za-
man da işkence şikâyetleri sürerdi. Dışarıdan gelen 'heyet-
lere' tutuklular adına bizleri gosterirlerdi! Arka koğuşlarda
kalanlar, 'vitrinlik' diyorlardı bizım takıma. O vitrınliklerden
dört kişi yok şimdi bu dünyada. O. Korkut Akol, Muammer
Aksoy, Ilhamı Soysal, son olarak da Emil Galip Sandalcı.
Mamak'ta ylne sıkıyönetim yasaları, askersel talimatlar'
geçerliydi. Tutukluların saçları sıfır numarayla kesilirdi.
Vitrinliklere daha ılımlı davranılırdı. Ama sakal-bıyık
baskısı gündemden hıç çıkmazdı, ille de Emil Galip'in kay-
tan bıyıkları! Onlar zorladıkça Emil abi inadına bıyık büyü-
tür, uçlarını yukarıya bükerek kartallar gibi dolaşırdı bahçe-
de. Bir gün yakalayarak zorla kestırmek istemişlerdi. Emil
abi direnerek sakalını, bıyığını teslim etmemişti erlere. De-
liyedönüyorducezaevi müdürü. Sıkıyönetim katınaşikâyeti
sökmedi. Sonunda müdür albay. yenik düştü Emil Galip
Sandalcı'nın bıyıklarına... Tam bu sakal-bıyık kavgası için-
de görücülerden birisi yirmi bes don getirmişti Emil abiye!
Dostları çoktu, kimin armağanı olduğunu bilemiyordu. Don-
ları saydıktan sonra keskin bir kahkaha attı, "Yahu benim
her gün donumaettiğimi kim söylemiş bunlara!" dedi, orta-
yafırlattı hepsini, "ihtiyacıolanlaralsın!"diyeekledi. Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan bitişik duvarın ardında-
ki hücrelerdeydiler. Havalandırma yerlerimiz de ayrıydı,
görüşemezdik bir türlü. "Bu çocukları asacaklar" der, dur-
duğu yerde duramazdı Emil abi. Duvarları yumruklar,
bağırır, ses yetiştiremezdi. Sonunda aradan bir delik açıla-
rak sorun çözülmüş oldu. Sevincine diyecek yoktu Emil abi-
nin. Gelgelelim olay duyuldu bir süre sonra. Artık 'vitrinlik-
ler' tehlikeli olmaya başlamıştı. Hemen Mamak Muhabere
Okulu koğuşlarına sürüldük, gençlerin arasına, ranzala-
ra... İçimizde gençlerle tez kaynaşan Emil abi olmuştu.
Usta bir fıkra yazarıydı. Yazdığı gazetelerin hiçbirisinde
'dikbaşh'lığından dolayı uzun süre tutunamadı. Gazetenin
politikası, şu bu hiçbir şey bağlamazdı Emil abiyi kendi
inancından, kendı düşüncesinden öte. Kimseye eyvallah
etmez, çeker giderdi. Demokrat gazetesinin kurucuları
arasında yer alırken, tek koşulu vardı: Yazdığı yazıların vir-
gülüne bile dokunulmayacaktı! Ve öyle de oldu. Ama sıkı-
yönetim savcıları, sıkıyönetim komutanları çok yerine do-
kundu o yazıların. Kovuşturma üstüne kovuşturma. Kaç
kez sorgulandı. Bu sorgulama Demokrat kapatıldıktan son-
ra da sürdürüldü. Ama sonunda haklı çıkan hep Emil abi
oldu. Başka gazetelerde yazmıyordu artık. Bu kez mücade-
lesini çeşitli derneklerde, basın kuruluşlarındasürdürüyor-
du, özellikle de Türkiye İnsan Hakları Derneği'nde. Almarv
ya'ya da gelmişti, insan hakları üstüne bir dizi söyleşiler
yapmaya, Mahmut Tali öngören ve öteki arkadaşlanyla
birlikte. On yıllık özlemimi gidermeye çalıştım, içimde bir
burukluk. Emil abi astımayakalanmıştı. Rakı içmiyordu, si-
gara içmiyordu, içilen yerde de duramıyordu. Ratosız, siga-
rasız, neskafesiz Emil abi mi olurdu? Ama sevgisinden,
coşkusundan ve öfkesinden hiçbir şey kaybetmemişti.
Yıllar sonra yurda döndüğümde ayağımın tozu ile ziyaret
ettiğim kişiydi Emil abi. Onun sıcak sevgisiyle bir kez daha
ıslandım. Telefonu durmadan çalıyordu, dünyanın dört bu-
cağından. Hepsi de insan hakları üstüne!
Şimdi derneklerde Emil abi yok, Istanbul'dadayok. Ama
yüz bınlerin yüreğinde, beyninde var. Işıklar içinde yatsın.
TARTIŞMA
Türkçe bozulmadı
6
Martl993günü
TVTin.Prof.
BayAvhan
Songar'ın
yönettiği
Külıür
Sohbetleri' saatindc, Türk
Dünyası ATaştırmaian Vakfı
Bâşkanı Prof. BayTurgul
Yazgan'ın. bağımsızhklarına
kavuşmuş olan Türk
cumhunyetlennde öğretımin
Türkce olarak yapılacağını
bildirmcsincscvindik. Yalnız.
Sayın Yazgan'ın buolayı.
İstanbul Türkçcsi diye
>ansıtmasına üzüldük.
Cumhurı\eidöncmTnde artık
İstanbul Türkçcsi diye bir
ayrım yapılmıyor. Kurallan ılc
özbcnliğinc kavuşturulmuş
olan bir Türkçe vardır. Günün
ilctişim kolaylıklarında 'yercl
ağızlar'yavaşyavaşortadan
kalkacaktır. Büyükdüşünür
ZiyaGökalp'in. I9l6yılında
>azdığı Lisan şiinndesöylediği:
" Istanbu! konuşması En
saf. eninccbize
"İstanbul'unTürkçesi Zcvkini
olsun yedcn" dizcleri. artık
unululmalıdır.
Türk cumhuriyctlcrinde T
öğrctim. cumhuriyet dönemi
Türkçesi ile vapılacaklır.
Konuşmavı vöneten Bay
Songar'ın. "Özlcşmc
hakkındaki görüşlcrinizi dc
bildirir misiniz" sorusuna.
"Türkçe bozulmuştur. Yalnız
kaidclere göre uydurulan
kelimeler bırakılmalıdır" diye
yanıt venlmcsi de üzüntü
doğurmuştur.
L'lusal benliğinccumhurivct
cjörKmındckivuşmuşolan
güzel dilımizi. "Türkçe
bozulmuşiur" diye nıiclemck
büyük vanılgtdır.
Rüştü Ergun
işmbilimci(Radvoloe)
var...
Kontrol
edebiliyor musunuz?
PENCERE
21. yüzyıl kapımızda...
Degişen dünyanın artan
gereksinimleri, bizi daha çok
enerji üretmeye, daha çok enerji
tüketmeye zorluyor. Sınırlı enerji
kaynaklarımız hızla tükeniyor.
Bugün, kaynaklarımızı bilinçli,
hesaplı ve güvenli kullanma
konusundaki çabalar her
zamankinden fazla önem taşıyor.
Yaşadıgımız dünyayı, kaynaklarını
tüketmeden ve doğal çevresini
yok etmeden yarına taşımamızın tek
yolu, enerjiyi kontrollü kullanmak.
EKA yıllardır, yeni çagın enerji ve
otomasyon gereksinimlerini
Türk mühendisligi ve Türk
teknolojisiyle karşılamak, güvenli,
çevre bilinçli enerji kontrol
sistemleri yaratmak konusunda
öncülük yapıyor.
EKA için 21. yüzyıl çoktan
başladı...
EKA JruruMufu 1976 ytlmdan
bu yma, 21. rûzy* TûrkİY—i
Jpn yani »toıofepter ürrOror
Ktaintitiz Gûç Kayntklanndan
büyük smnayi kuruluştMn
ıçh\ kontpM Kontfol
uov...
ELBCTROMC KONTKOL
A1_ET1_EW SAN. Vî TİC. A.Ş
Bûyûkdm C«d. lyiKf AsMe 3. Yol
ND: 19,80670IST. Td: Z76 57 SO/5 Hat
Tkc 211«2 akak tT. Frio.'Z7S13 42
Ozgürlüklerin Eli Kulağında..
ANAP iktidannın eski Sağlık Bakanı Halil Şıvgın'ın
açıklamasını okuyunca inandım:
özgürlükler geliyor, belki bu gün, belki yarın, belki ya-
rındanda yakın...
Meclis Soruşturma Komisyonu, Halil Şıvgın'ı suçlu
bulmuş, Sağlık Bakanlığı döneminde yaptığı alımlarda
usulsüzlük yaptığını saptamış, Şıvgın da küplere bin-
miş...
Diyor ki:
"- Soruşturma raporları iddianame niteliğinde oldu-
ğundan suçlanan kişinin kesinlikle savunmasının alın-
ması CMUK gereğidir. Bu kesin ve yasal savunma
hakkım bana kullandınlmadan soruşturma raporu tan-
zim edilmiştir."
Peki, ne yapacak Şıvgın:
"- Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvuraca-
ğım, bu hükümetin bir bakana ve milletvekiline dahi 'in-
san hakkı' olan savunma hakkım kullandırmadığını bil-
direceğim."
Yaşasın!..
•
Eskiden Yeni Cami önünde leke tozu satıcıları vardı;
çığırtkan satıcı çığlıkçığlığa:
- Gelin, görün, seyredin, Avrupa nın son icadı, her eve
lazım, her lekeyi çıkarır, baylar bayanlar, size de lazım
olabilir, duyduk duymadık demeyin, herkesin üstü leke
olabilir, temizlik tozu, her lekeyi çıkarır..
Hukuk da böyledir, herkese lazım olabilir; yalnız sol-
cuya, sosyaliste, devrimciye, Kürt'e değil, milletvekili-
ne, bakana, savcıya, polise, generale günü gelir lazım
olabilir, eski ANAP'lı Bakan Şıvgın a da şimdi gerek..
Ne gerek?
Hukuk!..
Şıvgın diyor ki:
"- Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvuraca-
ğım..."
Vur, vur...
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti eski bir bakanının Av-
rupa İnsan Hakları Komisyonu'na başvurması ne heye-
canlı değil mi? Ne günlerden nerelere geldik!..
Şıvgın bile CMUK demesini öğrendi.
•
Halil Şıvgın, CMUK'tan söz açıp insan haklarından
dem vururken kapatılan radyo ve televizyonlar için kıya-
met kopuyor; basın başlık atıyor:
"- Radyolar susturulamaz, televizyonlar kapatılamaz,
kahrolsun yasakçı zihniyet!.."
Hiç kimse merak etmesin, anayasanın 133'üncü mad-
desi düzeltüecek, radyo ve televizyondan devlet tekeli
kaldırılacak. özel yayınlar gümbür gümbür başlayacak.
Televizyon ve radyo ne demek? Müzik, dans, sinema,
eğlence, renk, türkü, şarkı üzerine yayınlar nasıl kesile-
bilir? Yakında koalisyon hükümeti bu işi kotaracak..
Peki, şimdiye kadar neden olmadı bu iş?
Cayırtı kopmadan olursa tadı mı kalır!.. Hem özgürlük-
ler verilmez, alınır.
•
Eski ANAP'lı Bakan Şıvgın'ın, Avrupa İnsan Hakları
Komisyonu'na bireysel başvuruya hazırlanması neşeli
bir haber; televizyoncuların ve radyocuların yayın öz-
gürlüğünü savunmaları da umut verici güstergeler!..
Hem olur mu canım, arabaya bindin, işine gidiyorsun,
düğmeyi çeviriyorsun, radyo susmuş..
Hani nerde şarkı, türkü, arabesk?
Nerde Aboneyim Abone?' - ^ . ,*•$£* r\
Canm sıkılıyor.. ' ' ' £_l - »
"Yasakçı hükümet" diye homurdanıyorsun.. -•*•>•
Ah sevgili kardeşim şu tepkiyi bir de toplatılan ve ya-
saklanan kitaplar, dergiler, gazeteler için gösterebilsey-
din..
Ne güzel olurdu!..
Ama hiç olmazsa bir kez daha anladık ki özgürlükler
herkese gereklidir.. Her eve lazım olabilir...
Her ölenimizle ölümü, her doğanımızla
yaşamı paylaşan, ağabeyimiz, doktorumuz,
dostumuz, öğretmenimiz,
NtYAZÎ
TUNGA'yı
yitirmenin üzüntüsü içindeyiz.
ALİ 3OZKURT, FEYZULLAH ERTUĞRUL,
N h AZİ ALTUNYA, FEVZİ ÇİMEN, ÎLHAN
ALKAN, İSMAİL HAKKI BAYRAM, AVNİ
AYTAN, !VAZIM BAYATA, ERDAL ÇALI, ALt
RIZA KAYAALP, MÜRÜVVET HASDEMİR, Av.
ŞIHCA YAVUZ, ALAADDtN BEYAZIT, Av.
HASAN ÜREL, MUAMMER KAZANÇ, FATMA
KOÇYİĞtT, CEMALETTtN AKDOĞAN, Av.
TUNAY ÖZBOZ, Av. İLHAN DİŞÇİ, Av. AKAY
SAYILIR
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi
ÇOCUK HAKLARI 1993
4. ŞİİR • MASAUÖYKÜ • RESİM ÛDÜLLERİ*
i R j R , YXZ.It
KA
SAUrAR /V^LfsT/NJL
RS'MieR Ç\ZİN...
• 18 ya; gnjbuna kadar ısteyen herkesi yarışmaya çağırıyoruz.
• Yanşma 6 yaş ve öncesı (6-9). (9-12). (12-15), (15-18) yaşları için 5 ayn gnç>
olaraK değerlendrilecetı Her bır yaş gruöu ıçın Adüflendrme ayn yapılacaktır.
• Hetkes en fazla 3 yapıtia her dalda yanşmaya katılabılif.
• Şıir ve Masal' OyKulerın 3 sayfayı geçmemesı gerekıyof. (Türkçenın do^ru yaıı-
mı ve noktalama ışarelterinr kullammı değeıiendırmede dlOtate alınacaktr)
• Resımler 15x50 cm olmalıdır Her tûrtu gereç kuUammı serbester.
• Şıır. MasaUOykü'nün sonurıa. Resımlenn arkasına adınızı, soyadınızı, doğum
yerinızi yılınızı (varsa) okLjlunuzu. adres ve (varsa) teleton numaranızı yazmayı unut-
mayınız.
• Son başvmu tarihi 5 Mayıs 1993
• Odûl sonuçları ve Mül löreni 27 Haziran 1993 Pazar günü Sepelçıler Kasnnda
saat 14,00'te yap4İacakDr."
• Yap,tianrızı İnsan Hakları Oerneği İstanbul Şubesi İlk Beksöıye Caa. Kûçuk Tû-
nel Apt. No. 5 / 5 TUNEL adresıne postalayabtlir ya da elden teslim edebilirsıniz."*
Telelon 244 44 23 • 251 35 26
JÜRİ
f"~ Sureyya Berte Söha TuÇHepe Mehmei Çeiin. Mû^ak Erenus. Sunay Akın
Oyko/lâast Elvan PeUas Fem Avcı. Sevım Ak. Fabrı Erdoğan. Bılgesu Ererus
Reaim Yusul Dogar Mustala Ayataç Asıye Erm Faruk Kutkı
' Bu yarifma Çocuk Hattiaıı Sâz(«fm«sı'nın Tufkıy«*d« ç«kmc«sız yuw1u0« grması ıçm yapıl«i «I-
kjnlfcle'deo bındtr
" Ya/ıvKaya katılan y»e«t«n IHD blantxj( ŞubMi y»y»nlay*H»
d« d^artendınbilr
— Oduı Tı»«nı Sw«çıla' Kasr Saraylıumu - Snfcacı ' İSTU4BUL