25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAFA CUMHURİYET 27NİSAN1993SAU 12 DIZIYAZI 'Millet, yekillerindeniyi biür' IUCLİS'Q\"> RTISMALARI J \ ırşefür Milletvekili Yahya Gatip Kargı:" Yenibir hastalık görüyorum, zam hastahğıBilmemdoktormilletvekiti arkadaşlarınuz, bu hastahğın mikrobunu keşfedebileceklernüT'diyesordu. Genel Kurul, Konya Milletvekili Hacı Bekir Sümer'in de "Bütçe, ücretler artırüarak değil, indirilerek dengelenmeli. Millet bitti. MiUet herşeyibizden iyi bitiyor ama, verecek parasıyok "gerekçesiile karşıçıkttğı önergeyireddetti. konuş- 8. birleşimin ikinci urumu da gızliydi. İGündemde Ankara'- : gelişleri geciken 'üyelerin milletvekil- liklerinin geçerli sayılıp sayılmaması konusu vardı. Sayılmamasını içeren önergeyi Elazığ Milletvekili Hüseyin Gökçebk haarlamış, kuliste dolaştırarak arkadaş- lannın desteğini aramıştı. Bu uygulama da Siverek Milletve- kili Mustafa Lütfi Azer'i çok sı- niriendirmişti. Ona göre bu tür davranışlar, Meclis'irt görke- minc gölge düşürürdü. Peters- burg (Leningrad) Meclisı Me- busanı'nda üç yıl bulunmuş, hiçbır zaman böyle "tellal" gibi öncrge dolaşunldığını görme- mışti. Yerinden bağıran Gök- çebk, milletvekibnin "tellal" sözünü geri almasını ıstedi. Azer, duymazlıktan gelerek masını sürdürdü ve "Bu tür davranışlar mütegallibedir (derebeyliktir, zor- balıktır)" dedi. Milletvekilleri elleriyle sıralara, ayak- lanyla döşemeye vurarak "Sözünü geri al" diye bağınyorlardı. Azer, gürültü arasında konuşmasını tamamladı: "Ben sözümü geri alamam. Bu inkıla- ba (devnme) yaraşmaz. İhtılal hüküme- tine kapitalist gıremez." 227 kuruş yolluk 8 Ocak 1921 Cumartesı günkü 131. birleşimin üçüncü gızli oturumunun gündeminde "bütçenin denkleştirilmesı" konusu bulunuyordu. Meclis bu sorunu çözümlemek amacıyla dönem sonuna dek uğraş verecek, yaak ki başan sağla- yamayacak, harcamalannı hep avans esasıyia yapacaktı. Görüşmelere Mecbs bütçesinden baş- landı. Komisyon sözcüsü Hasan Fehniı Ataç, bütçenin "ödenek ve yolluklarla istiklal Mahkemeleri üyelerinin giderle- ri", "memur maaş ve ücretleri", "hademc ödentilcri", "matbaa ve kütüphane harcamalan"nın sıra- landığı dört kalcmdcn oluştuğunu açıkladı. 1. madde için '426.225' kuruş aynlmıştı. Bunun 30 bini Istanbul'dan geienlere, 84 bin ku- ruşu da İsüklal Mahkemesi üyele- rine verilecekti. Mahkeme üyeleri gezici çalıştıklan için 227'şer kuruş da yolluk alacaklardı. Karesi (Babkesir) Milletvekili Hasan Basri Çantay yerinden sor- du: "Ankara İstiklal Mahkemesi üvelerine de yolluk veriliyor mu?". Yanıt, başİangıçta verilmediği. Yozgat, Kırşehir ve Çorum, An- Kutsal çatı ahndaki herkesin, bütçenin denklesmesi ve biçare halkm vergi yükünden kurtarılmasından başka düsüncesi obnatfığı kuskusuzdu. kara kapsamına abndıktan sonra ödemeye başlandığı yolundaydı. Konya Milletvekili Mehmet Vehbi Çe- Kk, uygulamaya karşı çıktı. Her gün "para" diye hep birlikte ağlıyorlardı. Kutsal çatı altındakı herkesin. bütçerun denkleşmesi ve biçare halkın vergi yü- künden kurtarılmasından başka düşün- cesi olmadığı kuşkusuzdu. Ama unutul- marnası gereken noktalar da vardı. Bazı milletvekilleri İstiklal Mahkemesi üye- lıklenne kendilen aday olmuşlardı. Ge- zicilerine yolluk verilmesi ycrindcydi. Fakat Konya tstikal Mahkemesi, gittiği günden beri aynı yerde oturuyor, buna karşın onlara da ödeme yapılıyordu! Oysa önlerinde somut bır örnek vardı. Bakanlar23 Nisan 1920'den beri hizmet venyor. mîlletvekılı maaşı dışında kırk para almıyorlardı. Mahkemeler hükü- metten çok mu çalışıyorlardı ki aynca ckstra paraya hak kazanıyorlardı? Arkadaşmın görüşlerinı paylaşan Ka- rahisansahip (Afyon) Miletvekili Meh- met Şükrü Koç, yennden söyleodi: "Baş- 11 langıçta kimse İstiklal Mahkemesi'nese- çilmek istemiyordu. Şimdi herkese çekici gelmeye başladı. Para hırsı zahir..." Namussuzum cepheye gidersem Genel Kurul'un mahkeme üyelerine yolluk ödenmesinden yana eğilimı, Bur- sa Milletvekili Operatör Emin ErkuTu kızdırdı. Meclis geçenlerde. yaralılan ameliyat etmeleri için iki arkadaşıyla bir- likte kendisini cepheye göndermişti. Kişi başına günde beş lira harcamışlar, karşılığını alamamışlardı. Orduya Mec- lis'in sclammı götüren heyete yevmiye verilmiş, kendılerine verilmemışu. En çok da buna içerliyordu. llk Meclis'in renkli konuşmaası Er- kul, sözlerini şöyle sürdürdü' "Eğerefen- diler. ikinci bir savaş çıkar da 'git* derse- niz, namussuzum gidersem. Bcnim çolu- ğum çocuğum ne yiyecek? Aynı zaman- da benım de karnım doymalı. Ne mec- buriyetim var ki araba parası vereyim, o Jhastaneye koşayım, bu yaralının yanına gidcyim? Burada bakanlann ekstra para almadıklan söylendi. Oturumumuz bir aile toplantısı olduğu için konuşuyorum. Adnan Beyefendi'nın (SSYB Dr. Adıvar) aklına turp sıkayım. Muayenchanesinde otursa ayda bir-iki yüz lira alır. Niye gi- dip de Bakanlar Kurulu'nda oturuyor?" Izmit Milletvekili Sım BeUioğiu, ope- ratör gibi düşünmüyordu. Milletvekille- rinin yasama yükümlülükleri vardı ama, adam asma yetkileri yoktu ve Meclis, pa- dişahta bile bulunmayan bu ayncalığı İstiklal Mahkemesi üyelerine tanınmıştı. Uygar ülkelerde en yüksek maaş yargı- çlara ödenirdı. Bundaki gerçek de sır da açıktı. Uygulama sürdürülme- liydi. Zam hastahğı fstiklal Mahkemesi ü\esi Kûtah- ya Milletvekili Cevdet fzrab Bvias söz aldı. O da milletın parasının tu- tumlu kullanılmasından yanaydı ama, Afyon Milletvekili Koç, itiraz biçimiyie kendisini kırmışü. "Para için keşkül (Hindistan cevizi kabuğu ya da abanozdan yapılan dilenci ça- naöı) açular" ne demekti? istiklal Mahkemeleri • üyelerinin yolluklan belirlenemedi. "Milletve- killerinin ödenek ve yolluklanmn arttınlması" maddesine geçildı. Ergani Milletvekili Mehmet Emin, odacının kendilerine yakın maaş aldığmı behrterek, ılgili önergeyi im- zalama gcrekçesini anlattı. Kütahya Milletvekili Ragıp Soyşal'a göre, maaşlannın arttınlması istemi "çir- kin"dı. Kısa bir süre önce Eskişehır ve Afyon'a gitmışu Yurttaşlar, maaş konusunun 18-20 oturumda tarüşılmasına üzüldüklerini bildirmişler, "nefret ölçüsünde" yakınmışlardı. Mil- letvekillennin maaşlan yeterliydı, öner- ge geri abnmabydı. Kırşehir Milletvekili Vahya Galip Kargı da aynı görüşteydi. Söze "yeni bir hastalık görüyorurn, zam hastahğı..." diye başladı ve "Bilmem doktor millet- vekili arkadaşlanmız. bu hastahğın mik- robunu keşfedebilecekler mı?" diye sor- du. Genel Kurul. Konya Milletvekili Hacı Bekir Sümer'in de "Bütçe, ücretler artınlarak değıl. indirilerek dengelenme- li. Millet bitti. Millet her şeyi bizden iyi biliyor ama, verecek parası yok" gerek- çesi ile karşı çıktığı önergeyi reddetti. YARIN: Ordada yol«ıızlnk iddlalan MYNAKÇA: Bu bölüm tümiiyle TBMM 1. Dönem GizK Otmmm Tutanaklanndan Hacı Bekir Sümer (Konya) YabyaGaüp Kargı (Kırçehir) StmBeOiogla (Izmit) Cevdet izrabBarias (Kütahya) Hasan Basri Çantay (KaresO Mehmet Vehbi Çelik (Konya) Mehmet Şükrü Koç (Karahisansahip) MustafaLütfiAzer (Siverek) EramEriuıi (Bnrsa) Mehmet Emn (Erga.) 'Bizimde söyleyecekleiTiııizvar elbette 9 B I N L E R ICIN YAZDI Bu bir yas mektubu... Ve isyan, Ve dırenmeye çağn... Neyi nasıl söyleyeceğımizi seç- mek zor; öfke, acı insanın içini kavururken bile, akb ve sağduyuyu yücelten, yaşamırun eksenini manükla ve gerccklc bıçımlendiren bir düşünce adamının böylesi bir vahşeüe sona erdırilen yaşamırun ardından... Başsağlığı dileyemiyoruz, çün- kü biliyoruz ki hicbirimizin başı hiç bir anlamda güvencede değil, düşünen. araşüran, sorgulayan aydın insanlann böyle birer birer yaşamlanndan olduğu bir ülkede sesimızi de yükseltmiyorsak eğer, bunu haketmiyoruz da zaten. Aşağıda imzası olan bizler. de- ğerli gazeteci, yazar, ara'şurmacı insan Uğur Mum- cu'nun, bu vahşete kurban git- mesini ve "düşünen ve araştıran insa- na" yönelik bu cınayetler zıncirinin önlenememesini nef- retle kınıyoruz. Tüm insanlan, boy vermeye, çabalayan karanhk karşısında direnmeye çağınyoruz. Arzu F.Güngör, A.Aylin Gün- gör, Ahroet Güngör ve Stdıka Göngör Bir haylı zaman geçti üzerinden o kara günün... Ama daha sağlıklı düşünüyoruz şimdi... Bir Uğur Mumcu'nun ışığını Güvercin olabilmek özgürlüğün güvercini olabilir misıniz Bir kılıan ucunda? Bir diyardan ötekine uçun Özgürlüğün türkülerini yakayaka... Bağımsızlığın güvercini olabilir misiniz Bir kıbcın uçunda? Bağıınsızlığı vurgulaya vurgu!aya uçan... Bilgeliğin güvercini olabilir misiniz Bir kıbcın ucunda? Kararlı, tutarlı Atatürkçü laik bilgi tohumlannı Sacarak uçan... Demokrasinin güvercini olabilir misiniz Bir kılıan ucunda? Tüm güçlüklere gögûs gererek Korkmadan, yılrnadan, savaşarak uçabılen... Ama "O" ses ne? Bir kanadın çırpınış sesiydi O. 24 Ocak günü; Hain kıkcın güvercinimızi ikiye böldüğü SestiO. Fakat güvercinimizden havaya dağılan Binlerce, milyonlarca özgür düşüncenin, bağımsızhğın* Demokrasinin, laıkliğın sesiydi O hain talra boğan. Reyhan Üstünbaş söndürmüşler, ortalık karanlı- ğa mı büründü sanki... Ne gezer, tam aksine ruhlenmızda yeni ışıklar değil, yeni alevler parlamaya başladı o günden beri... Şimdi bizim de söyleyecekleri- miz var elbette... "Sen rahat uvu ey fikir mücahidı Ruhlanmızda yaktığm ateşle dünden daha güçlüyüz. Fikırlerini bundan böyle biz sa- vunacağız.Çünkü biz de ATA- TÜRKÇÜ'YÜZ" tzmir Ozei Çakabey LMesi ve öğrencileri SÜRECEK Selam olsun Uzaktaydık, şimdi düştük yakına Biz de katıldık, güneş'e akına. Bizi unutmayan büyûk halkıma, Yiğitler adına selam olsun. Bahar seli gibı coşup akana, Yannlara umut dolu bakana. Karaniığa karşı mum yakana. Mumcu'lar adına bın selam olsun. Selam olsun bizi sayıp gelene, Düşmana karşı göğsün gerene, Kış gününde karanfıl verene, Şehitler adına selam olsun. Selami Şimşek ÇALIŞANL ARIN/ SORULARI / SORUNLARI/ YILMAZ ŞÎPAL Askerlik nedeniyle işten aynlma : özei bir kurulusta beş yıMır işci oiarak çal^maktaymı. Bu yılın sonuna doğnı askerlik nedeniyle işûnden ayn- lacağnn. Işveren bana askere giderken beş yıllık ktdem tazmi- natunı ödemek zonında mıdır? M.A. YANIT: 1475 sayıb İş Yasası'nın 14. maddesi kıdem tazminatı ile ilgilidir. Bu madde uyannca, iş sözleşmeleri işci yönünden. 'muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla' bozulduğunda, "işçınin işc haşladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işciye 30 günlük ücreti tutannda kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır." Görülüyor ki, askerlik görevi nedeniyle işinden aynlan işçiye. işvereni kıdem tazminatını ödemekle yükümlüdür. Konuyla ilgib Yargıtay kararlan, Sayın Osman Usta'nın, "ör- neklerle Iş Kanunu'ndan Doğan Kıdem Tazminatı" yapıtınm 69. sayfasmda 'Hizmet Akdinin Muvazzaf Aşkerbk Sebebiyle Feshe- dilmesinc İlişkın Kararlar" başlığıyla vcrilmiştir. "(1) Askerliği dolayısıyla aynlıp sonradan müracaat eden, fa- kat açık bulunmaması sebebiyle iş verilmeyen işciye eski hizmeti için kıdem tazminatı ödemek lazımdır. (Ticaret Dairesi 27.1.1952 tarih, 4975 esas, 6677 karar) (2> tşten aynlan işçınin 7 ay sonra askere alınması. bu ayntmayı kendısi için haklı gösterecek bir sebep teşkil etmez. Bu itibarla kıdem tazminatı isteyemez. (Ticaret Dairesi, 23.2.1953 tarih. 865 esas, 1000 karar) (3) Davacı 4 ayhk kısa süreli askerlik sebebiyle işten aynlma- sından doğan kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesinı istemiştir. Yerel mahkeme, isteğı ktsmen hüküm altına abnıştır. Hüküm süresi içinde davab avukatı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, karann dayandığı delillerle kanuni gerektin- ci sebeplere ve özellikle davaa kısa süren dönem askerlik dönüşü henüz eski işyerinde işe başlamadan önce dava açmış ve bu du- rumda hizmet akdini muvazzaf askerlik nedeniyle feshetmiş sayı- lacağına göre davabnın temyiz itirazlannın reddiyle hükmün onanmasına... karar verildi. (9 Hukuk Dairesi, 16.11.1983 tarih, 7037 esas, 9338 karar) (4) Davacı, 21.1.1958 tarihinde muvazzaf .askerlik dolayısıyla işinden aynlmış, ancak 3.6.1958 tarihinde askere sevkedilmiştir. tşyerinden aynlış tarihi ile sevk tarihi arasında sebep bağlantısını kesmeyerek muhik bir sürenin araya girmesi, hakkı ortadan kaidırmaz. Muhik süre işcinin sosyo-ekonomik durumu. çevre, örf ve âdet özelükJen nazara alınarak takdir edılmesi gerekir. Lstelık davaa kardeşinin askerde olması nedeniyle kendısınin askere sevkinin ertelendiğini ileri sürmektedir. (9. Hukuk Dairesi, 12.12.1984 ta- rih, 9719 esas, 11051 karar)" Kısaca, askerlik nedeniyle iş sözleşmesini bozan işçiye, işvereni kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Riyad Mahluf'la Söyleşi: (2) Zeynel Abidin Bin Ali'nin Yapüklan... Kırklareli Cezaevi'nde yatan Tunuslu Riyad Mahlufla konuşuyoruz. Oral Çalışlar soruyor Riyad'a: - Demokrasi gereksinimi genel bir gereksinim. Her yerde "demokrasi istiyoruz" derler, ama... Örneğin ben de hapis yattım, bir Marksıst oiarak hapis yattım. Tür- kiye'de Marksistler genellikle hapis yattılar. Sizin eyie- minizin ideolojik siyasal bir amacı var mıydı? Riyad Mahluf, "O denli uzun değil!" der gibi: - Bu kadar ileri değil, dedi. Burada Türkiye'de, sizde yerleşmiş olan şeyler var. Bizde o kadar ileri değil. Biz adım adım tırmanıyoruz. - Batı tipi bir demokrasiyi mi, yoksa sosyalizmi mi sa- vunuyorsun? - Sosyalist demokrat! - Banka soyarak nasıl olacak bu demokratik sosya- lizm? - Bizim örgütün esas amacını anlamak için... Banka olayı o denli önemli değil. Banka olayı sadece örgütü genışletti, kuvvetfendirdi. - Propaganda? - Evet. Bu örgüt nasıl bir örgüttü? Ne gibi faaliyetler yaptı? Banka soygunu dışında. Bildirileri var mı örneğin? Anla- dın mı soruyu? -Tamam, anladım! Oral Çalışlar deneyimli, açıyor sorusunu: - Bir siyasal örgüt şunu yapar: Gençlik içinde, parla- mento içinde. Orgütünüzün parlamento içinde faaliyeti var mıydı, başka yerlerde faaliyeti var mıydı? - örgütün faaliyeti iktidara gelme amacıyla değil. Bir insanın iktidara gelmesı için çok daha üstun olması la- zım. Iktidan ele geçırmek gibi bir amaamız yok. Biz hal- kı hazırlamak istiyoruz. Sorusırası bende: - Siz burada tutuklandıktan sonra mahkemelere çıktı- nız mı? - Hiç. Ben hayatmda karakola gitmedim. -Türkiyeden sözediyorum. Kırklareli'ndesizi yargıç çağınp Senin suçun siyasi mi, yoksa değil mi" diye bir şey sordu mu? - Hiç kimse sormadı. Bana kimlik bile sorulmadı. Kim- se bilmiyor, ben Riyad Mahluf muyum, değil miyim? - Sizin adınız Riyad Makluf mu, Mahluf mu? Ben daha önce Makluf yazıyordum? - Mahluf. Fransızcada 'h' okunmadığı için Makhlouf di- ye yazılıyor. - Size suçunuz hiç soylenmedi mi? - Siz gelmeden ben müdür beyle konuşuyordum. Sor- dum: "Ben niye buradayım?" Hapishane, bizim için çok önemli bir sözcük. Bizde bir kişı hapse gırerse, bu çok kötü. Ama ben iyi bir şey yaptım, ben hapıshanede yato- yorum. t - Ama biliyor musunuz? Belki dışarısı sizin için daha tehlikelidir. Burada güvencedesiniz! -Ben buradan çıkıncaçokdikkatedeceğim. Çünkü, siz belki bilmiyorsunuz bu adamı (Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'yi söylüyor). Ama ben sizden daha İyi tanıyorum bu adamı. Bu kotay kolay bırakmayacak. Çok Kişi içeride onun için... , . w<b nıı»t. Oral Çalışlar soruyor: - Kaç arkadaşınız var içeride, banka soygunu ile ilgili oiarak? - İki kişi. Bir kişi daha aranıyor. Bir kişi ki, hiç ilgisi yok; sadece benim arkadaşım. - Ûç mü oldu onunla? (Bu soru benim) - Ûç ama, o arkadaş bizim örgûtte değil Sadece arka- daşım. On yıl hüküm giydi. Şimdi cezaevinde yatıyor benim arkadaşım olduğu için. Bu adamlar ne zaman bir kişiyi suçlamak isterlerse onu gerçekleştiriyorlar. On yı- la mahkûm olan adam, banka soygunu sırasında italya- daydı. Ne zaman geldi de banka soydu? - Zeynel Abidin Bin Ali'nin kardeşi Fransa'da uyuştu- rucu olayına karıştı mı? -Evet! - Orada on yıla hüküm giydi mi? -Evet -Onu vermiyordeğil mi Fransa'ya? - Çünkü kardeşi! Banka soygunu, kabul. Ama Zeynel Abidin Bin Ali'nin kardeşi zehir satıyor. Banka soygunu belk, devlet açısından kötü olabilir, ama bu zehir satıyor, Zeynel Abidin Bin Ali vermiyor! - Bana yaşamöykünüzü anlabr mısınız? Bunu Türk halkı da merak ediyor? -11 Nisan 1963'teTunus'un içinde doğdum. Zenginbir ailenin çocuğuyum. Babam çiftçi. Yalnız size bir şey söyleyeyim, bunları anlatırsam onlara çok kötülükyapa- caklar... - Söylemek istemediğini anlatmayabilirsin. - Peki anlatıyorum: Bizim ev on dört oda, alt kişi çok rahat yaşıyoruz. Zenginiz, bir derdimiz yok. Ne istersek alıyoruz. Beş yaşında okula gittim, ilkokulu bitirdim. Altı yıl bizde, sizdeki gibi değil. Ortaokulu bitirdim, sonra teknik okula gittim. - Okulda hangi dilde okudunuz? Arapça mı, Fransızca mı? - Fransızca, Ingilizce, Arapça. Üç dil okuyoruz. Sonra çıktım, altı yıl elektro tekno mekanikte okudum. Mühen- dis oldum. Sonra Suudi Arabistan'a gittim, üç yıl çalış- tım. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/Beethoven'in tek ope- rası. 2/ Lamba... Derviş selami. 3/ Bir cins doğan 4/ Metal bil>elerin sav- rulması ilkesine dayalı elektrikli bir oyun maki- nesi... Deriden sızan sıvı. 5/ İlişkin. değgın... "Dost bîperva felek bîrahm dev- 6 rân bîsükûn/Derd çok hem-derd düşman kavi tâli zebûn" (Fuzuli). 6/ Aday... Nikelin simge- si. 7/ Gündelik ev giysile- 1 2 3 4 5 6 7 8 9 rinc karşıt oiarak özel günlerde giyilen giysi. 8/ Bir renk.. Finlan- diya'da bir göl. 9/ Yahya Kemal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... Fınnda ekmek. börek, çörek çevir- meve varavan bir tür kürek. YÜKÂR1D.4N AŞAĞIYA: 1/ Shakespeare'in düzyazıyla kan- şık manzum komedisi. 2/ Uğraş.. Atıf Ylmaz'ın birfilmi.3/ "Dolan- dırmak, çarpmak" anlamında ar- go sözcük. 4/ Devletçilik. 5/ Alüv- yon... Bitkisel tellerden yapıbnış, kaba örgülü büyük çuval. 6/ Ayak diremc.Türlü müzik araçlannın verdiği sesleri birbirin- den ayırt etmeyı sağlayan ses özelliği. 7/ Üflemeli bir çalgı... Dindışı klasik Türk müziğinde en büyük sözlü formlardan biri. 8/ Doğu Karadeniz bölgesinde kemençe ile oynanan halk oyu- nu.Eski Mısırda güneş tannsı. 9/ Hafıf sis... Eklembacaklıla- nn ve kabukluların örteneğini oluşturan organik madde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear