22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15 NİSAN1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Pazar günü yapılacak ÖSS sınavına bir milyonun üzerinde öğrenci katılacak Üııiversite 'arslanın agzmda*• Üniversiteye girmek isteyenler arasında çoğun- luğu ilk kez girenler oluşturmasına karşın, adaylar- dan yüzde 4O'ı hiçbir yükseköğretim programına yerleştirilemediği için yeniden şansını deniyor. ANKARA (Cumhuriyet Bö- rosn) - tlk ve ortaöğrenim ya- şamlan boyunca, çeşitli sınav- lardan geçen öğrencilcr pazar günü büyük sınava hazırlanı- yor. Üniversiteye giden yolun ilk basamağı sayılan öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) pazar günü 125 merkez ile LefV.oşa'de yapı- lacak. Bu yıl sınava katılacak olan l milyon 85 bin 183 öğren- ciıun yanya yakmını geçen yıl- Iarda sınava giren öğrenciler oluşturuyor. OSYM tarafından yapünlan bir araşürmaya göre üniversite- ye girmek isteyenler arasında çoğunluğu ilk kez girenler oluş- turmaana karşın, adaylardan yüzde 4O'ı hiçbir yükseköğre- tim programına yerleştirileme- digi için yeniden şansını deni- yor. Hiçbir yükseköğretime gi- remeyenler kategorisini ise yüzde I2'lik çoğunlukla daha çok istediği bir programa gec- mek isteyenlerie, toplumda daha çok isteniten bir progra- ma geçmek isteyenler oluşturu- yor. Araştırmaya göre öğrencile- rin, ortaokul ve İıse aşamalann- daki başanlan ya da başansız- lıklan üniversiteye giriş sınavın- daki başansını etküiyor. İlko- kul bitirme derecesi pekiyi olan adaylardan büyük bölümü, or- taokula geldiklerinde dereccleri iyiye düşüyor. Sınava giren adaylardan yüzde 64'ü ilkoku- lu pekiyi dereceyle bitirirken, bu adaylardan yüzde I2'si li- sans programlanna, yüzde 5'i önlisans programlanna, yüzde 10.5'i de Açıköğretim Fakül- tesi'ne girmeyi başanyorlar. ll- kokulu büyük çoğunlukla peki- yi dereceyle bitiren öğrenciler içinde liseyi aynı dereceyle biü- renlerin oranı ıse yüzde 2'ye dü- şüyor, ancak pekiyi dereceyle bitiren öğrencilerin hemen hep- si bir yükseköğretim programı- na yerleşme başansını gösteri- v o r ; Üniversiteye giren öğrencile- rin büyük bölümünün ise orta direk ailelerden oluştuğu gözle- niyor. Araşürma sonucuna gö- re, ailelerin yüzde 36'sının aylık geliri 1991 rakamlanna göre 400 bin lira ile 800 bin lira ara- sında değişiyor. Üniversite sı- navına giren adaylann babala- nnın yüzde 50'sinin de maaşlı- ücretli çahştıklan göze çarpı- yor. Sınava, işveren çccuklann- dan yüzde 3'ü girerken, bu adaylardan yüzde 48'i bir lisans pogramına girmeyi başanyor. OğrencHersınavstıcsimktstanbul Haber Servia - öğrenci Seç- me ve Yerkştirme Snavı'anı biriari basa- m«ğı için arük gün saydıyor. "Smav kaygsTda had safhada. Smava girecek gençterden sık sık "Bazen tüm büdikJerinıi unuttuğumu düşünüyonmr, "Smavlar yaklaştıkça ders çalışamaz otuyonrnı", "Srnarm kötü geçeceğinden eminiın", "SH navda ya bflmediğbn komılardan çok sonı gefirse", "Smav aklrnıa gekfikçe enerim titrfyor, kalp ata^anm hızlanıyor" gibi yakmmalar geb'yor. MEF Dershanesi Rehberiik ve Antşb- rma Serrisi Koordtaatörö Sûleyman He- cebffe göre, bn tör kaygılar duyan gençfer, seBaryotanm kendaerinin yazdığı, yönet- menfigini kendilerinin yaptağı, başrolde de kendflerinin oynadığı korku fOmleri cevir- meye başlıyorlar. İstelik bu fllmlere de inanıyorlar. Smav kaygısını davet eden bu filmierin en beürgin özeUikleri siyah- beyaz, sessiz, kocaman resimlerle dohı ve karamsar oluşu, sına>ın kötü gecmesine neden olabflecek tüm oimnsıızhıklan içer- mesi. Bu dershanenin Rehberiik ve Araştırma SernsTımı hazuiadığı şemaya göre, öğren- ciler kaygdanmayı şöyle "beceriyor": Smava ilişkin duygusal tepkilen -Smav, benhn geleceğimi beiiıieyecek. -Şmavı kazanamamak sonımı ohır. -Üstelik tekrarlamadığım çok konu var. Sonuc: -Bikfiklerini umrttuğunu zaımetmek. -Heyecan. -Ders çauşamama. -Atgdamada gfichlk. -Smav kaygsı. Smav kaygısı 0e başetmek için verilen önerfleriseşıiBİan -Smavda çözümü okhıkça güc sorular çıkabilir. Ancak her zorluk düzeyinde sonı olacağj için koiayca yapdabilecek sorular da olacağmdan, ben yapabüeceğim sorn- larla uğraşacağnn. -Smavda heyecanlanabilirün. Ancak bu tüm adaylar için okhığu gibi benbn için de doğaldır. Bedelli askerler açıkta kaldıI GÜLÇİNİLCt I BURDUR - İkı aylık askerlik ; görevlerini Burdur 58. Er Eği- ; ü'm Topçu Tugayı'nda yerine • getirmek üzere Burdur"a gelen : bedelli askerlerin bir bölümü ; ortada kaldı. Yetkililer asker ' fazlasının 400 dolayında oldu- '- ğunu belirtirlerken, iki aylık pa- ; rah askerlik için nisan döne- ; minde 11 bin başvurunun oldu- ğunu bildiren bedelliler, 'listede • adınız yok' gerekçesiyle geri j çevrilen asker sayısının artaca- ğını kaydediyorlar. 14-15 nisan tarihlerinde üçüncü dönem bedelli askerli- ğin başlayacağı Burdur'da tam bir karmaşa yaşanıyor. 58. Er Eğitim Topcu Tugayı'nın önü anababa günü. Tugaya ahn- mayan bedelliler otelterde de yer olmaması nedeniyle açıkta kaldılar. Sabah saatlerinden iti- baren valilik binası önünde bi- riken bedelliler, "Buradan git- meyeceğiz. İki ayı burada ta- mamlayıp öyle gideceğiz. Ge- .rekirse çadırlarda kalacagız" diyorlar. Çoğunluğunu iki aylık bedel- li askerlik için yurtdışından ge- lenlerin oluşturduğu tugaya alı- namayan grup. Burdur Valisi Recai Tosyalı ile ikinci kez gö- rüşmck için valilik binası önün- den aynlmıyor. Bedellilerin si- yasi partilere de başvurduk- lannı ve bu başvunı sonucu si- yasi parti başkanlan ile Burdur Valisi Rccai Tosyah'nın valilik- te bir toplantı gerçekleşü'receği bildıriHyor. Paralannı yaurarak başvuru- lanru yaplıklannı belirtcn Bü- lent Tuç, "Konsolosluktan eli- mize kağıt verildi. 'Gidip 15 ni- sanda leslim olacaksınız" denil- di. Alamayacaklarsa neden başvurulanmızı kabul ettiler" dcdi. Büyük tepki "Türkiye Cumhuriyeti hükü- metinin paraya ihtiyaa mı var bilmem" diyep Eyüp Yücel, sözlerini şöyle sürdürdü: " Aramızda elindecelp kağıdı olan da var, olmayan da. Biz askerlik yapmaya meraklı deği- liz. Buraya da keyfımizden çı- kıp gelmedik. Yurttaşhk göre- vimizi yerine getirmeye geldik. Hem konsolosluktan hem de Milli Savunma BakanlığTndan 'Gidin 15 nisanda Burdur'da tcslim olun, yoksa asker kaçağı olursunuz' dediler. Öyle gel- dik." Nisan döneminde bedelli as- kerlik yapmak için yaptıklan başvurunun kabul edilip edil- mediğini öğrenmek üzere kon- solosluklara başvurduklannı içei ; Mumcu'nunI anısına : konferans ; MERStN (Comhamet Gü- ; •eytDeriBürosu)-lçelflKültür - Müdürlüğü tarafından yazan- • mız L'ğur Mumcu anısına dü- •' zenlenen konferanslar dızisi de- î vam edıyor. Çukurova Üniver- ; sitesi ögretim üyelerinin ka- • tılımıyla gerçekleştirilen konfe- ! ranslann dördüncüsünün, ann 14.00'te thracatcılar Birli- | ği Konferans Salonu'nda Çu- j kurova Üniversitesi Eğitim Fa- ! kültesi Türk Dili ve Edebiyaü ; öğretim görevlisi şair, yazar ; Adnan Yücel tarafından verile- • ceği bildirildi. ! Tçel ll Kültür Müdürü Yusuf ; Ziya Ak, konferana verecek ; olan Adnan Yücel'in, Uğur • Mumcu'nun hem okuru hem .' de yakın bir dostu olmasının, ! konferansı daha da anlamlı kı- ; lacağına inandığını belirterek ; "Çünkü Uğur Mumcu, yaşa- ! nun şiirden, duygudan, güzel- ! liklerden ve ınsan sevgisinden ; uzaklaştınlmasına sürekli karşı ; çıkan değerli bir gazeteci ve ya- • zardı. Düşünen okuyan, yo- '• rumlayan, çözüm arayan birey- i lerin oluşturacağı laik ve de- ; mokratik bir toplumun özle- ; mini dile getiren ışıltıh bir sesti. • Bu yüzden Uğur Mumcu'nun I anısını yaşatmak, bütün aydın ! insanlann, kurum ve kuruluşla- ;' nn olduğu gibi, bizim de en -• önde gelen görevlerimizden bi- ! ridir. Mersin'de bu konuya ilgi ', duyan birçok insamaolduğuna ; inanıyorum "dedi. belirtcn Mürsel Durmuş, "Yurtdışında TC'yi kim temsil ediyor, hangi kuruluş temsil ediyor, bunu öğrenmek istiyo- ruz" dedi. önceden izinlerini ayarlayıp, cş ve çocuklannı da toplayıp Türkiye'ye geldiklerini söyle- yen Örhan Saka, "Buradan gi- dince hepimiz işimızden olaca- ğız. Siz bızım orada nasıl para kazandığımızı biliyor musu- nuz? Pıs ışlerde calışıyoruz. Ağınımza-#deiM^erde kaatn- dığunız paralan TC devkünc ödeycrek vaianda^lık.g5Gçviaıı- zi yerine getirmeye geldik .^Biz insânız. Askerlik yapmaya"*gel- dik. Kişiliğimizi kaybetmek is- temiyoruz" diye konuştu. Devletin dazlaklan hangi ak- la Ürgüp'e götürdüğünü ve agı- rladığını soran bir başka bedel- li, şunlan söyledi: "Biz mi vatandaşız, onlar mı? Devlct paramızı aldı kullandı. Hürriyet gazetesi yurtdışında bizlerden Türk Silahlı Kuvvet- leri için para topladı. Biz bize böyle davranılsin diye mi yar- dım ettik? İnsanlanmızı yakan, bize ikinci sınıf insan muamele- si eden bir ülkede çalışmak bize yetiyor." 'Listede adınız yokr Sözen'in, Hızlı Tramvay özlemitstanbu) Haber Serrisi - Istanbul'da gün gectikce artan ve artık dayanılmaz boyutlara varan ulaşım sorununu toplu taşımacılı- kla çözmeye çaîışan Büyükşehir Belediyesi, raylı ulaşım sistemi- ne ağırlık veriyor. Günde yaklaşık 400 bin yolcu taşıyacağı he- saplanan, yeni Otogar ile Havaalanı araandaki Hızlı Tramvay çalışmalan büyük bir hızla devam ediyor. lstanbul Büyükşehir Belediyesi Başİcanı Nurettin Sözen dün, Otogar ile Havaalanı arasında yapımı süren Hızlı Tramvay çalışmalannı inceledi. Nurettin Sözen, yaklaşık 11 kilometre uzunluğunda olacak hızlı tramvay halünın Yeni Otogar-Şiri- nevler arasındaki beş kilometrelik bölümün alt yapı çalışma- lannın büyük ölçüde tamamlandığını söyledi. Önemli bir bölümünün ray döşeme çalışmalan tamamlanan Hızlı Tramvay, Otogar, Mimarsinan, Davutpaşa'dan gecerek Merter'e ulaşacak. Merter'den viyadükle E-5 karayolunu gece- cek olan Hızlı Tramvay, Belpa önüncgelecek. Hızh tramvayın 10 istasyonu bulunacak. Yürüyen merdiven- ler ve özürlüler için asansörlerin de yer alacağı istasyon çevrele- ri, otopark, otobüs ve minibüs duraklan şeklinâe düzenlene- cek. (Fotoğraf: MEHMET DEMIRK.AYA) Kendilerini Burdur Askerlik Şubesi'nin 'listede adınız yok' diye kabul etmediğini belirten Bayram özgenç, "Aramızda Avustralya, Kanada ve Ame- rika'dan gelenler bile var. Bizler üvey evlat olarak hayvan gibi bir kenara atıldık" diye konuş- tu. Konsolosluk ve Milli Savuh- ma Bakanlığı ile yaptığı görüş- melerde listede adının oİduğu- nu öğrenen ve bunun üzerine Burdur'agelenbirbedelli,"Ken- di gözümle gördüm, listede adımın olduğunu. Ama bu- radaki listede yoktu. Yine Milli Savunma BakanlığTna gjtti- ğimdc adımın Antalya bölge- sinde DYP'nin ileri gelenlerin- den bin olduğu bildirilen Gül- lüoğlu soyadlı bir şahısla degiş- tirildiğini öğrendim" dedi. Yerli bedelli askerlik için ön- cc Türk vatandaşı gibi 3000 mark ödediğıni, ancak sonra- dan 2000 mark daha istendiğini belirten başka bir bedelli, "Be- delli askerlik için alınan parada bile fark var. Farklı uygulama yapıhyor" diye konuştu. ensestitiş/dgizfikahyorERDALATABEK SAPANCA - 7si kız, biri erkek 8 olgu üzennde yapüğı çabşmayı sunan Prof.Dr. Şahika Vüksel, 'aile içi cinsel istismar'm Türkiye'dekı durumu ve yaygınlığı ile ilgili bilgjlerin çok sınırlı, bunun da tanımlayıcı olmaktan uzak olduğunu belirtü. Top- hımsal taramalann olmadığını açıklayan Prof. Yüksel, bu konudaki bilgı smırlıhğının toplumda kadınlara yönelik aile içi şiddetc aldırmazlığm ve kadınlara yönelik aynmahğın bir uzanüsı olduğu- nu anlatü. Son yıllarda bütün dünyanın ilgisini çeken, uy- gar ülkelerde çok şaşırüa rakamlarla karşılaşılan 'ensest' olgusu, hcmen her toplumda derin ahlaksal kaygılar uyandınyor. Cinsel ilişki kurması yasak- lanmış aile bireyleri arasında en çok karşılaşılan ojgu, çoğunluğunu kız çocuklannın oluşturduğu birçocuk kitlesınin kendi aile büyükleri olan baba, ağabey. amca, dayı ya da ailenin yakınlannda olan bir büyük tarafından cinsel isu'smara uğraması. Buradaki ilişkinin sadece zora dayanmaması, sevi- Başlama yaşı 4-5(5) 8-9(2) 11-15(5) Bitme yaşı 8-9 12-14 15-18 Süre 1-3 yıl 4-7 yıl 9-13 yıl Açıklama Yaşı 11-14 15-16 17-19 Kim Olduğu Baba (8) Uvey baba (1) Ağabey Amca/dayı (2) len, güveniien bir kişi tarafından yapılması da olayı karmaşıklaşünyor. Sonuçlann açıklanması nok- tasında ise zora başvurma çok görülen bir dav- ranış. Durumun açıklanmamasi için büyük tarafı- ndan zorlanan küçük çocuk, yıllarca bu olayı söy- leyemiyor. Bu da istismann uzun bir zaman bo- yunca, coğu kez yıllarca sürmcsine yol açıyor. Prof. Dr. Şahika Yüksel'in sekizolayında 'cinsel istismar'm başlama yaşı, bitme yaşı, olayın açı- klanma yaşı süresi ile ilgili döküm şöyle: Cinsel istısmann birden çok kez yınelendiği, en az bir yıl sürdüğu de anlaşılıyordu. Olayın gizli kal- ması daima isteniyordu. Bir bölümü istismarcı (bıcak çekmc dahil) ağır tehditlcrlc gizliliği gerçek- leştirirken, bir bölümü ise yumuşak ve dolaylı teh- ditlerle bunu sağlıyordu. Bir üvey baba hariç, bütün olaylarda bekaretin korunmasına önem verilmesi dikkati çekiyordu. Sık bildirilen cinsel yaklaşımlar, masturbasyon, kendini uyarmaya teşvik, oral seks, petting biçi- minde idi. Erkek çocukta anal giriş vardı. Olay acıklandıktan sonra olanlar da ilgi çekiciy- di. Olayı açıklayan 8 kişinin sadece ıkisi ciddı bir tutumla korumaya alınmışlardı, diğerlerinde hiç- bir şey olmamış gibi davranılıyordu. Anneler olaya inanamadıklannı söyiüyorlar ama inandıklannı gösteren davranışlarda bulununuyorlardı. Dört kadın, istismarcı olan cşlerindcn aynlarak çocuk- lan ile yaşamaya başladı. Bunlardan ikisi bu ya- şamını sürdürebildiği halde bir kadın iki ay sonra eşinin yanına döndü. Kendi yaşamını sürdürme olanağı bulunmayan bir anne de bir ay sonra eşinin yanına dönmesinc izin verdi ama ızlendiği 8 ay boyunca eşinden ayn odada yatüğj, sadece evle ilgili görevlerini yaptığı anlaşıldı. Olaya inanmaz görünen iki annenin dav- ranışlan da değişmişti. Bunlardan birisi bütün gece boyunca ibadet ederek uyumuyor, evi denetlıyor- du. öteki anne ise 13 yıllık evliliğj içinde ilk kez çalı- şmaya başlamıştı ve kızını anneannesine gönder- mişti. Burada çocuklara ve kadınlara yapılan sos- yal desteğin sınırlılığı ortaya çıkıyor. Elbette, en önemli koruma önlemi, 'bızde böyle şeyler olmaz' gibi yanlış birdavranışı biryana bıra- karak toplumu bu açıdan bilgilcndirmek. Çocuk- lann bu açıdan cğıtimi, annelerin, babalann bu ko- nuda cğıtimi son derece önemli. ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ Atatûpk ve Demokrasi Sapla samanın iyiden iyiye karışmış olduğu günümüz Türkiyesi'ndeki temel sorunlardan biri, kavram karga- şasıdır. Insanlar aynı kavramlara farklı anlamlar yükle- dikleri ve aynı kavramı farklı biçimlerde tanımladıkları için; yazılı ve sözlü tartışmalar çoğu kez havanda su dö- vülen "sağırlar diyalogu"na dönüşmektedir. Bu bakım- dan, diğer dillerde de kısmen görülen bu kavram karga- şasını mümkün olduğunca düzene sokmak gerekir. Türkiye'nin "nev-zuhur" ve (artık nasıl oluyorsa) libe- ral - sosyal - demokratlannın Atatürk'le ilgili çok güldü- ğüm iki iddialan var. Bunlardan birincisi Atatürk'ün "devrimci" olmadığı, sadece "inkılapçı" olduğu; öbürü de Atatürk'ün "demokrat" olmadığı ve bu nedenle "ileri- ci" sayılamayacağı. Atatürk'ün devrimci değil, inkılapçı olduğunu ileri sü- ren yazarların temel kanrtı, altı ok arasında devrimcilik değil, inkılapçılık ilkesinin olması. Devrim ve devrimci kavramlannı bir başka yazıda ele alacağım ve benzer kavramlarla karşılaştıracağım. Ama burada şu kadarını söyleyeyim ki; en azından Mustafa Kemal için, inkılap ve devrim (doğru olarak) aynı anlama geliyordu. 9 Mart 1935'te CHP Büyük Kurultayı'nı acarken yaptığı konuşmaya şöyle başlıyordu: "..Uçurum kenarında yıkık bir ülke.. türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar. yıllarca süren savaş.. ondan sonra içerde ve dışarda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız DEVRİMLER.. IşteTürk genel DEV- RİMİNİN kısa bir diyemi.." (Bir zamanlar Millıyet Gaze- tesi bu güzel konuşmanın plağını dağıtmıştı. Meraklıları bulur dinler.) Bu "nevzuhurlara" ek olarak, bir başka grup da, neredeyse "işbirlikçi ve tarikatçı" bir Atatürk görüntüsü sergilemeye çalışıyor. "Efendim Atatürk za- ten devrimci değil inkılapçıymış.. Yani yıkmadan yana değilmiş de, reformdan yanaymış..." Yazımızın başında sözünü ettiğimiz ikinci iddiayı ileri sürenler de gene aynı "altıok" kanıtını ileri sürüyorlar Altıok arasında demokrasi yokmuş. Doğrudur. Ama altı ok araslnda "bağımsızlık" da yoktur, "çağdaşlık" da. Şimdi, Atatürk "bağımsızlık" ya da "çağdaşlıktan yana değildi" denebilir mi? Kaldı ki; Atatürk döneminde günü- müz anlamında bir demokrasi olmadığı da gerçektir. O dönemlerde demokrasi; bir ideal, bir amaç idi. Ama bu nedenle Atatürk'e "ilerici değildi" dönemez. O günlerin dünyasında hiçbir ülke günümûzdeki an- lam ve biçimiyle demokrasi değildi Avrupa ülkelerinin çoğu katı diktatörlükler altında idiler. Tek tük demokrasi örneklerı arasında en önde gelen Fransa'da bile kadın- ların siyasal hakları yoktu. Atatürk Türkiyesi'nin kadınla- rı, seçme - seçilme haklarını Fransız riemcinslerinden çok daha önce aldılar. ABD demokrasisinde bir dizi eko- nomik ve eğitimsel kısıtlama vardı. Zaten ekonomik kı- sıtlamalar, yani belli bir ekonomik düzeye ulaşamamış olanların siyasal haklarının kısıtlanmış olması, o gûnle- rin demokrasilerinin çoğu için söz konusuydu. Işe biraz da şaka katarsak; her şey bir yana, Sparta- küs de, Şeyh Bedrettin de, Napoleon da özgürlükçü demokrasiden yana değildiler. Acaba bunlar da mı "ge- rici" idiler? Olayları ve insanları yaşadıkları çağ ve oçağın koşul- ları içinde değerlendirmek gerekir. Yoksa adama çok gülerler. The Platters topluluğu •KültûrServisi- "Only You","SmokeGetsIn Your Eyes", "The Great Pretender" gibi belleklerde yer eden hit parçalanyla son yanm yüzyılın en popüler rock topluluklanndan "The Platters"ın mirascısı genç "The Platters" topluluğu, Türkiye'ye geldi. Yapı Kredi'nin davetlisi olarak bugün veyann Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda iki konscr verecek olan topluluk, dün yapılan basın toplanüsında müzik çalışmalanyla ilgili sorulan yanıtladı. Gazi Ünivepsrtesi işçfleri sıkınUı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazı Cnıversitesi'nin çeşitli fakültelerindeki matbaalarda çalışan. Tez Koop-lş üyesi 235 işçi, 8 aydan beri süren toplu ış sözleşmelerinin yapılmaması üzerine, sendikanın sözleşmeninimzalanmasını sağlayacağına. kendilerini oyalamaya çalıştığını ileri sürdüler. Sözleşmelerinin 1992 yılı eylül ayında sona erdiğinı, yeni sözleşmede de ışverenin, binnci altı ay için yüzde 30, ikinci altı ay için yüzde 23 zam teklifînin kabul edilebilir olmadığını belirten işçiler şunlan söyledi: '"Maaşlanmız 900 bin ile 1 milyon 300 bin lira arasında, bu kadar komik bir maaşa teklıf edilen zam. asgari >aşama şartlanmız için yeterli değil. Grev hakkımız olmadığı için sözleşmemiz 8 aydan beri yapılmıyor. Sendika da bu konuda çabalamıyor. Kendılerine gittiğimizde bizi oyalayıcı cevaplar veriyorlar." Trafik kazaları: 8 ölö • Haber Merkezi -Yurdun çeşitli yerlerinde dünkü trafik kazalannda 8 kişi öldü. Meydana gelen trafik kazalannda Şebinkarahisar'da Mehmet Tahir Tombol ve Hüse>in Kiraz, Niğde'de Mustafa Sarı, Kemal Yılmaz, Karaman'da Ali Tepecik, Van'da Mehmet Paylan Bursa'da Adem Ertekin, Kayseri'de Fatma Polat yaşamını yitirdi. La Fuite açılıyop • Haber Merkezi - Kuledibi'ndeki Saint Benoit'lılar Derneği'nin lokali, La Fuite adıyla bar ve restoran olarak hizmete girecek. Pazartesi günleri dışında her gün açık olacak olan La Fuite'te Saint Benoit mezunlanna yönelik çeşitli aktivitelergerçekleştirilecek. Dernekten yapılan açıklamada " Saint Benoit'lılar burada okul yaşamlannın sıkı temposu ile yakaladıklan başanlannı kutlayacak, dostluk ve dayanışmalannıartıracaklar"denildi. La Fuite'ın açılışı 16-17 Nisan 1993'tesaat 17.30-21.30 arasında yapılacak. AIDS vrûsû hücre dengesini bozuyop • ANKARA (Cumhuriyet) - AIDS konusunda yoğun araştırmalannı sürdüren bilim adamlan çok basit bir sorunun yanıtını anyor: Kandakj akyuvarlar AIDS viriisü tarafından öldürülünce bağışıkhk sıstemi tarafından nicin yenilenmiyor? Birbinnden bağımsız olarak çalışan iki grup bilim adamı, bağışıklık sisteminin AIDS tarafından nasıl ve niçin çalışamaz hale getırildiğini açıklayan çok önemli varsayımlar geliştirdiler. ABD'de Ulusal Allerji ve Bulaşıcı HastalıklarKurumu bünyesindeki AIDS bölümü doktorlanndan Dr. Anthony S. Faucı söz konusu çalışmalann doğru yolda olduğunu belirterek, "IDS'e yol açan virüsü (HIV) taşıyan kişilerin bağışıklık sistemlerini onarabileuck uiası biryaklaşım" şeklinde konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear