25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet fmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yöneımeni Özgen Acar Yayın Koordinatöru: Hikmet Çetinkaya •Genel Yayın Danışmanr Orhan Erinç • Yazı İşleri Mûdûrü Celal Baştangıç • Halxrr Merkezı Mu- dürü: Mustafa BaJbay Görsel Yonelmen: AH Acar •Düzenleme Mustafa Sağlamer Ankara Temsilcisi: Cüneyt Arcavürek •Haber Müdürleri: Işık Kansu, Hakkı • tstanbul Haberlen Şenay Kalkan »Dış Haberler Ergun Bakı Erdem Z Gökalp Blv.İnkjlap S 'No:19 4. Tel: 4331141-47, Telex: 42344, Fax: • Iş - Ekonomı: Dinç Tavanç »Yurt Haberlen. Mehmet Saraç (4)4330565• İzmir Temsılcısı: Serdar Kızık, H.Zıya Blv. 1352S.2 3 Tel:83123O, • Makaleler. Sami Karaören «Spor: Abdülkadir Yücetman «Dü- Telex: 52359,Fax: (51)895360 »Adana Temsilcisi: Çetin Yiğeooğtn İnönü Cd. zeltme: Abduliab YazKi 119S.No: 1 Kat: 1, Tel: 59 3752(4hat), Telex: 62155, Fa.\-(71) 5925 78 Müessese Müdür V • Erol Erkut »Koordina- tor: Ahmet Konılsan • Muhasebe Biüent Ye- ner • İdare Hüseyin Görer #151611111: Önder Çelİk •Bılgı-lşlem N'ail Ina] «Bılgısavar Sis- tem: Mürüvet Çiler • Reklam Reha Işıtman YıymU>an: Yenı Giın Haber Ajansu Basime Yayıncılık A Ş Basm:Cumhunvet Matbaaalık vcGd7etecıl]k TAŞ Tûrkocağı Cad 39 41 Cağaloğlu34334lsı PK 24«fsunbulTel.512O5O5Telex 22246. Fax (1)5138595 I3\İSAN 1993 lmsdk-4 50 Güneş 6.22 öğle-13.09 tkındı: 16.51 Akşam: 19.47 Yatsı.21 12 Unutkanlığın üaa,tatil • İZMİR (AA)-Günümüz koşullan içinde hızla artan yaşam temposuna paralel olarak özellikle aşın zihinsel faaliyetlerde bulunan genç ve orta kuşakta, unutkanük olaylanna daha sık rastlandığı bildirildi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dah öğretim Üyesi Prof. Dr. Önder Akyürekli, unutkanlığın, hemen hemen her yaş grubunda sıkça gözlenen bir yakınma olduğunu söyledi. Akyürekli, sürekli bilgi ve iletişim bombardımanı altında bulunan insanlann. günlük yaşam akışı içinde, bazı olaylan ya da yapması gereken işleri hatırlamakta güçlük çektiklerini ve bunun sıkıntısını duyduklannı belirtti. Hamflelikvebel afipılan • İZMİR (AA) - Hamilelik döneminde kadınlarda bel ağnlannın daha sık görüldüğü bildirilerek doğumdan sonra eklemlerin normale dönme süreci olan 2 ay boyunca bel bölgesinin zorlanmaması istendi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi Anabilim Dah Başkanı Prof. Dr. Mehmet Tiner, hamilelik te kanun bü> r ümesi nedeni ile vücudun ortasında olan ağırlık merkezinin öne doğru kaydığını söyledi. HamiJe kadının ağırlık merkezi değişmesi sonucu. ayakta durabilmesi ıçin vücudunun üst kısmını geriye doğru götürdüğünü anlatan Tiner, "Kadın üst gövdeyi geriye doğru götürdükce, belin arka kısmındaki yumuşak dokular sıkışır, ön kısmındaki dokular ise gerilir. Busıkışmavegerilme kan dolaşımını bozar ve bel ağnlan ortaya çıkar" dedi. Çevre soronbn •ADANA (AA) - f1 Sağhk Müdürlüğü tarafından hanrlanan bir araştırma raporunda, Çukurova Bölgesi'nin en önemli tanmsal ve sanayi merkezi durumunda olan Adana ve yöresinde, çevre sorunlannın tehlikeli boyutlara ulaşuğı belirtilerek acil önlemler alınması önerildi. Hızlı nüfus artışı, hatalı endüstrileşme, çarpık kentleşme ile aşın tanm ilacı ve gübre kullanımı sonucu ortaya çıkan çevre sorunlannın çözümünün, her geçen gün biraz daha zorlaşüğı belirtilen raporda, "Bu sorunlann en az zararla çözümlenebilmesi, sistemli ve etkin bir 'çevre politikası' uygulanmasımn zorunluluğunu getirmektedir" denildi. Kaanmctaaptif • ALAŞEHİR (AA)- Manisa"run Alaşehir ilçesinde, son günlerde kızamık olaylannda büyük artış olduğu bildirildi. Alaşehir Devlet Hastanesi Başhekimi Mestan Ay, AA muhabirine yaptığı açıklamada son 10 gün içinde 50 hastarun kızamık tanısıyla hastanede tedavi alüna alındığını belirterek şunlan söyledi: "Son günlerde Alaşehir ve çevresinde kızamık hastalığında artış görüldü. Bu yüzden intaniye servisimizin yatak sayısını artürdık. Neredeyse hastanemizdeki yataklann yansı bu hastalanmıza aynldı." Uzmanlar, aHeteriuyardı • İZMİR (AA) - Çocuklara büyükler tarafından söylenen her sözün, çocuk üzerinde önemli etkiler yapacağı belirtilerek anne ve babalann çocuklanyla çok dikkatli konuşmalan önerildi. Uzmanlar, çocuğu kardeşiyle kıyaslamarun da çok yanlış bir yöntem olduğunu söylediler. Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Psıkiyatri Bölümü öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr.Sha Miral AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocuklann her söze karşı hassas ve duyarlı olduklannı belirterek "Çocuğunuzla düşünerek konuşun. Tehdit yoluyla yapünm uygulamayın" dedi. Ailelerin çocuk yanbş yaptığı zaman sonuç aldıran kavramlan kullanma yoluna giderek yanüş bir davranış içine girdiklerini ifade eden Yrd. Doç. Miral, şunlan söyledi: "Özellikle anneler, çocuğa yapünm uygularken, 'baba'yı araç olarak kullanıyor. Budavranışlada anne kendi otoritesini sarsarken, çocuğun babaya karşı duygusal yaklaşımını engelliyor." Diş hekimlerinin mikrop öldürücü olarak kullandıklan zefıranın Hepatit B ve AIDS virüsü üzerinde öldürücü etkisi yok Kuüanılması önerilmeyen dezenfektanHÜRRİYETUYMAZ • ^ M ^ ^ ış hekimliğinde yıllardan bu M ^ ^ yana dezenfektan olarak kul- m I lanılan "zefıran"ın (benzal- m W yum klorür), Hepatit B virüsü, £ _ Ş AIDŞ'e neden olan HJVvetü- berküloz bakterisi üzennde hiçbir öldürücü etkisi olmadığı, tersine bazı bakterilere üreme ve gelişme ortamı hazır- ladığı ileri sürüldü. . İ.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Güven Külekçi, zefıranın za- rarlannı diş hekimliğinde bir meslek has- talığı olarak değerlendirilen "çaprazenfeksi- yon"a dikkat çekti. Diş hekimiyle, yardımcı- lan, hastalan ve diş teknisyeni arasında bir- birinden edinilen enfeksiyonlara "çapraz en- feksiyon' dendiğini belirten Külekçi, şunlan söyledi: " Tedavi edilen hastada eğer AIDS HİVi, Hepatit B virüsü, tüberküloz bakterisi, her- pessimplex(uçuk etkeni) ya da mantar(pa- mukçuk benzeri oluşumlar)varsa, bu heki- me, yanında çalışanlara ve diş teknisyenleri- ne bulaşabiliyor. Hatta hekimın aldığı ölçü •Zefiranın virüs ve bakteriler üzerinde öldürücü etkisi olmadığı, tersine bazı bakterilere üreme ve gelişme ortamı sağladığı öne sürüldü. İ.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Güven Külekçi, zefıranın zararlannı diş hekimliğinde bir meslek hastalığı olarak değerlendirilen' 'çapraz enfeksiyon"a dikkat çekti. maddeleri yoluyla diş laboratuvarlanna ka- darmikroorganizmalaryayılabiliyor. Bune- denle diş hekimliğinde kullanılan aletlerin sterilize ve dezenfekte edilmesi büyük önem taşıyor. Diş hekimleri risklerie karşı karşıya 1980'lerde AIDSin ortaya çıkmasından sonra, o güne kadar uygulanagelen sterili- zasyon ve dezenfeksiyon yöntemleri bir kez daha gözden geçirildi, oysa diş hekimleri AIDS kadar Hepatit B, tüberküloz gibi salgmlara ve ölümlere yolacabilen hastalık riskleriyle yıllardır karşı karşıya bulunuyor. Diş hekimleri, her ne işlem yaparsa yapsın sürekli her türlü mikroorganizmayla karşı- laşma içerisinde. Aletlerini iyi temizlemiyor- sa. hastadan hastaya bunlar bulaşabiliyor." "Diş hekimleri Hepatit B salgınına neden oluvor. Bu tür salgmlara neden olan başka hiçbir tıp elemanı yoktur" diyen Külekçi, yaptıklan bir araştırma sonucunda Türki- ye'dekrdış hekimlerinin yüzde 50'sinin He- patit B virüsüyle karşılaştığını söylüyor. Bu nedenle Külekçi, hekimleri eldiven, maske kullanmalan gerektiği konusunda uyanyor. Zefirolün yerine de dezenfeksiyon için "giu- ter aldehıtli. iyotlu ve kloreksidinli bileşikle- rin" kullanılabileceğini belirtiyor. Kullaru- lan aletleri dezenfekte etmek için kaynatma ve alkolle silmenin mikroorganizmalan öl- dürmediğine de dikkat çeken Külekçi, piya- sada şaülan" ultraviyole ışınıyla sterilizas- yon cihazının"da AIDS'e etküi olmadığını belirterek, diş hekimlerine bunlan alma- masını öneriyor. Diş hekimlerinin çogunluğu zefiranın de- zenfektan olmadığıru bilmediklerini söylü- yor. Adının açıklanmasını istemeyen bir diş hekimı, bu gerçeği bir toplantıda öğrendi- ğinde dehşete kapıldığını, büyük bir suçlu- luk duygusu yaşadığını ve gözlerinin doldu- ğunu belirterek şunlan anlatıyor: Bazılan zefiran kullanmıyor " Şu an çalıştığım bölge, sosyoekonomik durumu geri, dolayısıyla tüberküloz ve sanlığın çok yaygın olduğu bir bölge. Hasta- lar hastalıklannı söylediğinde biz, kul- landığımız aletleri zefirana koymuyoruz, ama söylemeyenler oluyor. Kaldı ki çoğu bunu onur kına bulup gizleyebilir va da kendileri de bilmiyor olabilirler. Dolayısıyla orada biz büyük bir enfeksiyon kaynağı ha- linegeüyoruz." Ancak bazı diş hekimlerinin zefiraru hiç kullanmadığı da görülebiliyor. 15 yildır bu hizmeti veren diş hekimi Türker Öraekol, hemen her verde zefiran kullanılırken. He- patiı B, AIDS ve tüberküloz üzerinde etkili dezenfektanlan kullanıyor olmasını şöyle açıklıyor: " Kendimi ve hastalanmı korumak için soğuk dezenfeksiyon yapmak istediğim za- man piyasada satılan ürünlerin bu virüs ve bakterilere etkili olup olmadığına bakıyo- rum, ona göre satm alıyorum. hepsi bu. Fa- kat maalesef pek çok hekim arkadaş dezen- fektan satın alırken, ne tür bakteri ve virüsle- re etkili olduğuna pek bakmıyor, olay biraz buradan kaynaklanıyor. Belki fıyat farkının da bunda etkisi vardır, çünkü etkili olanlar pahalıdır." Diş Hekimleri Odası İstanbul Şubesi Eği- tim Komisyonu Başkanı ve M.U. Diş He- kimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Turhan Atalay. zefiranın antiseptik bir mad- de olmasına karşın. sanük, tüberküloz ve AIDS üzerinde etkili olmadıgmı doğruluyor. Başta kamuya ait hastaneler olmak üzere yurdun dört bir yanında zefiran kullanılmaya devam ediyor. 1992 yılında yapılan biraraşü- rmaya göre diş hekimleri arasmda eldiven kullananlann oranı yüzde 7.3'ü geçmiyor. Kemaiü onugenç tutan bir Grappelli altın çağına erişmiş olmasına karşın bu işi sürdürmekte kararlı • 85 yaşındaki Grappelli.plak kayıtlan ve dinletilerini sürdürüyor. Unlü kemancı, "Keman kutumu her gün açıp kanncalar üşüşmüş mü diye bakanm" diyor. Bitmek tükenmek bilmeyen bu canlılığın ardında gizemli bir melankoli yatıyor. Haber Merkezi - Günümüz- de artık bir söylenceye dönüş- müş olan caz kemanası Stepha- ne Grappelli'nın meslek yaşamı, Pans"te verdiği 85. yaş günü dinletisı ile yeni boyutlara ulaş- tı. 58 yıl önce yine aynı salonda Grappelli, Hot Club of France Beşlisi ile bir dinleti vermişti. Bir keman. üç gitar ve bir kontrbastan oluşan grup, alışı- lagelmiş beşlılerden çok farklıv - dı. Gitarcılardan Django Rein- hardt'ın başansı şimdı bıle dıl- lerde. Beşliye ara sıra eşlik eden saksofoncu Clentan Havvkins ve Benny Carter aynı derecede önemli sanatçılardı. Sonunda Grappelli, olimpik düzeyde bir başanya ulaştı. Grappelli bu başanya salt kendi kendisini eğiterek ulaştığını söylerse de. dört yıl klasik müzik eğitimi görmüş. Yorumunda ezgili. do- kunaklı ve klasiğe yaraşır bir özen var. Klasik müzik eğıtiminden edindıği inceliklerle Reın- hardt'ın inanılmaz tutkusu ve yaratıcılıği bir araya gelince. ulaşılan başan kaçınılmaz olu- yor. Esnekliği onu yaşanmamış serüvenlere sürüklüyor; Yefaudi Menuhin ile birlikte 70"li yıllar- da çıkardığı bir dizi plak buna bir örnek. Daha yakın bir geç- mişte de Çin kökenli Amerikab viyolonselci YoYoMa'ya eşlik eden Grappelli'nin gerçek ba- şansı, caa klasik dağarcığın in- celiklerine daha çok yaklaş- tırmak. Bu işe başladığında, günü- müzde de olduğu gibi caz grup- lan, dans salonlannda ya da gece kulüplerinde çalardı. Grappelli ise konser salonlann- da resitaller vermek ve ilgiyle dinlenmek istiyordu. "'Cazı bir klasik müzik beşlisi gibi yorum- lamak istiyordum. İnsanlann ben çalarken dans etmeleri ya da yemek yemelerine dayana- mıyordum." Grappelli'nin yorumuna ge- tirdıği bu incelik daha seçkın bir izleyiciye de uygundu. Ge- lişmış tekniği, yumuşak tonla- malan ve aşınlıktan kaçışı, onun izinden giden Fransız caz kemancılan Jean Luc Ponry ve Didier I^ockwood'a aynen yan- sıdı. Artık ciddi cazcılann ken- dilerinden geçip, kurallan gö- zardı ettikleri pek duyulmuyor. Grappelli her şeyi köİcten değiş- tirdi. Grappelli, plak kayıtlan ve dinletilerini sürdürüyor. Ünlü kemancı, "Keman kutumu her gün açıp kanncalar üşüşmüş mü diye bakanm" diyor. Ke- man calmak, kendisini üzüntü- lerinden uzaklaştırarak genç tutan bir iksir. Şimdı Grappelli'nin yaşamı üstün başanlarla dolu. Altın ça- ğına enşmış olmasına karşın bu işı sürdürmekte kararlı. Bitmek tükenmek bilmeyen bu canlılı- ğın ardında gizemli bir melan- koli yatıyor. Bu konuda görüş- lerini bir hasta arkadaşının söz- leri ile belirtiyor: "Hiçbir şeyin önemi yok." 85 yaşındaki Grappelli, Yefaudi Menuhin'le birlikte 701i yıllarda bir dizi plak yaptı. Olimpiyatlara ev sahipliği yapma isteği, ekonomik ve siyasal sorunlardan daha ağır basıyor Pekiıı olimpiyatlar için bastmyorJL J Haber Merkezi - Pekin. 2000 Olimpi- bayraklar, reklam panolan ve halka fılmi çekildi. yatlan'nda İstanbufun en güçlü rakip- olimpiyat ruhunu aşılayan konuşmalar Bir süre önce televizyondan, demok- oyunlann hemen getecek hafta başlaya- y g p İerinden biri. Çinlı liderler. oyunlann, Tianenman Meydanı'nın olumsuz anısını belleklerden sileceğine inanıyor. "Daha açık birÇin 2000Olimpiyatlan"- nı bekliyor" sloganı ülke çapında be- nimsenmiş. Havaalanından kent merkezine uza- nan yol boyunca göze çarpan fiamalar, y g cağı izlenimi veriyor. Çin'in olimpiyatlara ev sahipliği yap- ma isteği, ülkenin öteki ekonomik ve si- yasal sorunlanndan daha ağır basıyor. Uluslararası imgesını açıklık yönünde değiştirmeye cabalayan Pekin'de ilk kez yabanalar tarafından bir video tanıüm rası yanlısı eylemcilerin tanklarla püs- kürtülmeye cahşıldığı cadde artık olim- pik renklerle donanmış. Uluslararası Olimpiyat Komitesi in- celeme heyeti ay başmda Pekin'e bir gezi düzenledi. Gezi sırasında Çin'deki kitle ulaşımı, 1990 Asya Oyunlan nedeni>ie kurulan tüm yapılar ve donanımla ülke- Uluslararası Olimpiyat Komitesi Çin'de, "Daha açık bir Çin 2000 Olimpiyatlan'nı bekliyor" sloganıyla karşılandı. nin spora olan tutkusu su yüzüne çıktı. Bu geziden önce en güçlü aday Sydney idi. Öteki aday kentler Manchester, Berlin. Brazil ve İstanbul ise karar gü- nüne dek kendilerini kanıtlamak için yoğun bir çaba göstermek zorunda. Halk destekliyor Karann ne olacağı konusunda farklı görüşler var. Heyet, 1989 yılındaki çat- lamanın karan olumsuz yönde etkıle- meyeceği inananda. Pekin'de halkın büyük çogunluğu olimpiyatlann bu kentte yapılması istegini destekliyor. Batılı diplomatlar ise bu konuda görüş a>nlığı içinde. Bir grup, olimpiyatlann Çin'de daha köklü refonnlara yol aça- caği ve öteki ülkelere daha yakınlaşüra- cağına inanıyor. Karşıt bir grup ise baskıcı yönetim biçimlerinin olimpiyat ruhuna ters düştüğü görüşünde. 23 eylülde karar televizyondan canlı olarak yayımlanacak. Resmi basında şimdiden, 1992 ve 1996 için adaylık sınavmı iki kez geçemeyen Sydney'in 'duygusal nedenlerle' seçilebileceği gö- rüşü yer alıyor. Ülkede savunulan açıklık ilkesinin tam anlamıyla uygula- namaması, karan olumsuz yönde etki- leyebilir. Bu tür bir sonuç karşısında Çinli liderlerin tepkisi bilinmiyor. Aca- ba Konfüçyüs'ün dediği gibi "En büyük zafer, hiç yenilmemek değil. her yenilgi- den sonra yeniden ayağa kalkabilmek- tir" özdeyişine bağlı kalacaklar mı? Pe- kin"e yerleşmiş yabanalar, Çin'in seçil- memesi gerektiği kanısında. Onlar da ."Olimpiyatlar daha açık bir Çin bekli- yor" sloganını benimsiyorlar... Siyanürlü altuı Âvrupa Parlameııtosımda • Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu, siyanürle altın çıkarmaya izin veren Türk hükümetinin uya- nlması istemiyle parlamentoya başvuruda bulunuyor. ASUMAN ABAOOĞLU İZMİR - Edremit ve Ber- gama'da "siyanürlü altın'" olayı Avrupa Parİamentosu'nda gün- deme getiriliyor. Avrupa Parla- mentosu Yeşiller Grubu, siya- nürle altın çıkarmaya izin veren Türk hükümetinin uyarılması is- temiyle parlamentoya başvuru- da bulunuyor. Başvuru metnine İzmir veBah- kesir barolannın her iki yöreyle ilgili hazırladıklan çevre rapor- ları da eklendi. Edremit Körfe- zi'ndeki köylüler ve turizmciler ise yörede altın arama izninin ip- tal edilmesi için İdare Mahka- mesi'ne başvurmaya hazırlanı- yorlar. Alman, Hollanda ve Fransız ortakiı "Eurogold" iie Alman, Avusruna >e Yeni Zelanda or- taklı J Tüprag" firmalarmuı Bergama ve Edremit Körfezi yakınlarında altın madeni işiet- meleri için ön izin almaları, her iki bölgede tepkileri yoğunlaştı- rırken, konu Yeşflier'in girişi- miyle Avrupa Parİamentosu'nda da gündeme getiriliyor. Avrupa Parlamentosu'ndaki Y'eşiUer Grubu gerçekleştireceği başvu- nıyla parlamentodan Türkiye'- nin siyanürlü altın olayı nedeniy- le kınanmasını istevecek. Başvu- ru metni parlamentodaki Yeşil- ler Grubu adına uzman AU Yurt- tagül tarafından hazırlandı. Me- tinoe "Edremit Körfezi ve Ber- gama yakımnda altın madeni arama iznini alan iki yabancı kö- kenlifirmanınbölgedeki zeytin- likleri satın aldıklan ve Nisan- Mayts aylannda maden ocak- lannı işletmeye acacaklan" bil- diriJdi. "Söz konusu firmalann tahmin edilen 7 ton altın ve 15 ton gümüş çıkarmak için 22.3 nektarlık zeytin ve cam ağaçlan ile kaplı alanı bozacakları ve 1.56 milyon metreküp toprak ve ka- yayı siyanürlü sıvıyla yıkaya- caklan'" vurgulanan başvunıda, "firmalarm siyanürlü atıkları maden bölgesine yakın, deniz kıyısından 5 kilometre uzaklıkta hiç bir antmaya tabi tutmadan depolayacaklarr beliıtildi. Deprem bölgesi olan ve çok yağ- mur alan Edremit bölgesinde si- yanürlü srvının çok ktsa sürede denize ulaşacağı kaydedilen baş- vuruda şövle denildi: "(Avrupa Parlamentosu) Ma- den işletroesindeki dinamitleme- ler ve milyonlaıra küplük ka- yanın öğütülmesi büyük miktar- da toz üreteceği ve bölgedeki 10 milvona yakın zeytin ağacı, por- takal bahçeleri ve yakmdaki or- manbkları bozacağı bilinerek. siyanürlü madenlerin tüm Avru- pa Toptuhığu ülkelerinde kapalı olmayan ortamlarda kullant- Imasuun vasak olduğu dikkate alınarak. yöre halkının çok ze- hirli bir madde olan siyamirii na- zilerin kamplarda toplu soykırım amacı\la kullanıldığmı bildiği için, bölgede kısa ve uzun dönemde sağlıklannın tehlikede olduğunu düşündükJeri dikkate alınarak, Türkiye Cumhuriyeri Hükümetini siyanürlü kimyevi maddelerin maden çıkanmında kullanıhnasını yasaklamaya ve yıizMİlarca eski kültür bitkileri >e omıanlarla kaplı değerh* bir bölgenin yokedilniesini engelle- meye cağu*ır. Türİdye Cumhuriyeti Hükü- metine Âkdenizi ve insanlığın or- tak kültür kaynağı olan antik şe- hirleri korumakla vükumhı ol- duğunu hatırlatır..." Bu arada Edremit yöresindeki köylüler ve turizmiciler de İdare Mahkemesi'ne dava açmaya hazırlanıyorlar. Bugüne kadar yaklaşık 100 kişinin kendisine vekaletname verdiğini belirten ve başTunı saysının hızla arttığını vurgulayan Avukat Se- nib Ozay. şunlan söyledi: "Şu anda Edremit Körfezi ci- vanndaki Gömeç, Burhaniye, Edremit ve Havran belediye baş- kanları ile köylüler ve turizmci- lerin içinde bulunduğu 100 kişi bana vekaletname verdi. Bu sayınm hafta sonuna kadar bini buİacağını sanıyonım. Izmir Ba- rosu Çevre Komisyonu olarak Bergama için hazırİadığımız ra- poıiarı Edremit bölgesi için Balı- kesir Barosu ile işbirliği içinde yeniden hazuiadık. Bu raporlar Avrupa Parlamentosu'na yapı- lacak başvuruya eklendi. Şaşıla- cak bir şekilde hukuk mücadele- si yürüteceğiz. Miring, panel, konser, kokteyl, yemek gibi her türlü yöntem denenecektir. Yö- renin binlerce insannun sağlığı ve doğanm zararma vol açacak bu çok düşük gelirli altuı çıkarma operasyonunu kabul etmi- yoruz." Kadınbeyni güzelkonuşturuyor • A.Ü. Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Üner Tan,"Kadıniar beyinlerinin özelliğinden dolayı güzel ve etkileyici konuşurlar" diyor KENAN BtLİZ ERZURLM (Cumhuriyet) - Atatürk Üniversitesi Tıp Fa- kültesi Fizyoloji Anabilim Dah Başkanı Prof. Dr. Üner Tan, kadınlann erkeklerden daha güzel ve etkileyici konuş- tuklannı söyledi. Bu özelliğin beyinden kaynaklandığını vurgulayan Tan, "Konuşma merkezi sol beyin, kadınlarda daha fazla gelişmiş durumda. Bu, özellikle konuşmayı etkili- yor" dedi. Siyaset sahnesinde destek gören kadmlar, erkekleri teh- dit ediyor. Politikada erkekler- den daha başanlı olma avan- tajını taşıyan kadınlann, bu özelliklerini beyinlerine borçlu olduklannı beürten Prof. Dr. Üner Tan. "verbal zeka"nın beynin sol yanm küresinde yer aldığını, insanlann konuşma yeteneğinin de sol beyin yanm küresinin gelişme düzeyine bağh olduğunu söyledi. Er- keklerde ise anne rahminden itibaren sağ beyin yanm küre- nin geliştiğini kaydede Tan. "Beyin yanm kürelerinin farklıhğı, erkek ve kadın açısı- ndan farkhüğı beceriye de yansıyor. Kadınlann genel olarak sosyal bilimlerde, er- keklerin ise matematik ve po- zitif bilimlerde daha başanlı olmalan beyinlerinden kay- naklanıyor" şeklinde konuştu. Beyin gelişmesinin, kişilerde beceri düzeyi^ni de belirlediğini hatırlatan Üner Tan, daha sonra şunlan söyledi: "Kadınlar beyinlerinin özel- liğinden dolayı güzel ve etkik yici konuşurlar. Tabü ki beyin egzersizlegelişir. Düşünmeden ve bol bol ki- tap okumadan beynimizden üst düzeyde yararlanmamız mümkün değil. Kadın, beyni- nin özelüğine uygun şekilde kanalize edildiği takdirde ba- şanlı olur. Sosyal büimler ve politika, kadının doğasına uy- gun. Kadınlar arasında başanlı matematikçilerin olmayışı bu özelliklerinden kaynaklanı- yor. Genetik bir program için- de gelişen insan beynine asla müdahale edilmemeli. Erkek ve kadın beyinleri farklı oldu- ğu için becerileri de farkL olu- yor. Fakat her iki cinsi bir ara- ya getiren ortak payda ise öz- gürlük. Beyin, özgür bir or- tamda yeteneği doğrultusunda gelişir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear