22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURIYET 6 M ART1993 CUMARTESI OLAYLAR VE GORUŞLER Patentyasası-ilaçparası tlacı. kayıtaz şartsız patent kapsamına almak, bugünku koşullardaTıirkıye'dekı ılaç fı>atlanna, \akın gelecekte fuze hızlı yukseLşlenn yolunu açmak demektır. Ve bu bıçımıyle patent yasasınm hıikmü, dış ekonomı dünyasına Turkıye'nın büyük bır cdünü anlamına gelecektır. Prof. Dr. \Lİ SAİT YÜKSEL C jmhunyet'm 70 yılına şrerken bıle TC'de hâlâ Ösmanlı yasalanndan vjrurlukte olanlann Dulunduğuna ınanmak şıç gıbı gebr ama ger- çek, soz gelımıTaş Ocaklan Nızamna- mesı (1901 Unhh) Demıryollannın Usulu Zabıta^ına Daır Nızamname (1867 t'lı), Zabıta-ı Saydıye (Denız avcılığı) Nızannamesı (18831 'lı) Me- munn Muhakeraatı Hakkında Kanu- nu Muvakkat 19131 "lı). Kır Bekçılen Hakkında Kanun (1914 t 'lı) vb gıbı Bunlar ıçınde en unlusu de kuşkusuz tam 114 yaşındakj (1879 yapımı) pa- tent (ıhtıra beratı) yasası Bu yasavı yenıleme doğrultusunda- kı -ozellıkle son 15 yıldan ben- çabalar eksık olmamiftır Bunlardan hıçbın bugune dek >asalaşma aşamasına ge- lemedı Son ta^lak, >asalaşmaya en yakın taslak goruntusu taşıyor Bunca bekleyışten sonra nasıl bır taslak çıktı ortaya'' Tam bır sır1 Demokrasıyı ulkede 'butun kurum ve kurallanyla \erleştırme" sloganını dıllennden duşurmemış polıtık gucun >etkılılennden bıle bu taslağı sağla- makmumkunolamamıştır Şusatırla- nn yazan. unıversıtesı hukuk fakulte- sıne patent deranı ko>duran ve patent konusunun kıtabını (naçızanel >azan Cumhunvet'ın uç >a da ıkı bılım ada- mından bın olduğu -\e taslağa "fisebı- lıllah" katkıda bulunma ısteğını (eleş- tınlen>le bırlıkte) bızzat bakana yaz- dığı halde - ne taslağı resmı kanaldan edınebılmış. ne de bır cevap alabılmış- ür Açıklık>ekatılım, demokrasilerin kuralı Demokrasılerde yasalar, gızlı kapı- lar ardında sadece belırlı klıklenn yon- lendırmelenne terk edılmez Demok- rası. toplumu ılgılendıren her karar ve oluşumda, kamuya açıkhktan, olabıl- dığınce genış katıbmdan yana olmayı gerektınr Ozellıkle bu yasa taslağında konu. neden böyle 3-5 aylı gızlı dosya- larla geçıştınlmek ıstenıyor9 Nedensız değıl elbet1 Dunyanın sıgara trostlen nasıl gelecektekı pazarlama stratejıle- nnı, az gelışrruş ulkelerdekı nufusun hızlı çoğalışına bağlamışlarsa, buyuk ılaç trostlen de >ıllardır Turkıye'dekı genış tuketıa kıtlesını fiyat egemenlık- len altına almanın sabırlı ve yılmayan mucadelesını vermektedırler Pekı >erh ılaç tekellen sankı farklı mı dav- ranır, dersenız. haksız değılsınız Doğ- rusu tekellığıne. ıkısı de tekel1 Ancak. patentle yerlı tekel gucunu de kendı hı- zasına sokacak yabancı ılaç trostlen- nın. Turkıye'dekı ılaç fiyatlannı -belkı bebrlı bır soluklanma ve geçış done- mınden sonra- fuze gıbı fırlayışa zorla- vacaklan da gorunen bır gerçek Bunu anlamak ıçın Turkıye'de satılan -ve kalıtesı de pek farklı olmayan- kı- mı standart ılaçlan. Almanya'da, İs- vıçre'de hatta Ispanya'da almaya kalkışırsanız. Turkıye fıyatının behrlı yuzde farkıru değıl. katlannı odeme durumunda kalacağınızı hay retle go- rursunuz Çaba. ışte dışandakı bu fıyat meka- nızmasını once Turkıye'ye de empoze eünek ve sonra da Turkıye run Turkı cumhunyetlere ılaç ıhracatının dızgın- lennı ele geçırmeye yonelık' İlacın neresi mi patent? Bazı Avrupa ulkelennın modern ya- salan gıbı yuzyıllık (asırlık) yasamız da ınsana besın ya da ınsan sağlığına ılaç ışlevı olan buluşlan, patent kapsa- mı dışında tutmakta ve sadece uretı- mın uygulama reçetesını patent kapsa- mına almaktadır Bu nedenle bu gun patentle korunan uretım bıçımınde or- taya çıkan son urunu tamamen başka bır yontemle elde etmeyı başaranın herhangı bır patent engelıne takılması soz konusu değıl Oysa uluslararası ılaç trostlennın sıstemlı çabalan, ılaa patent altına alma yonundedır Ve gunluk basında da ozellıkle vurgulan- dığı gıbı ılaç trostlen son taslakla 'mu- rat lanna ermışlerdır İlaa patent kap- samına alan polıtık karar. trostlerden çcvınlmış (tercume edılmış) gerekçele- n kamuoyuna ulaştırmada da ıvedı davranmıştır Okumuşsunuzdur. bu gerekçelerde ışlenen ana tema şövle Ilaç patent kapsamına alınınca. yerlı ılaç tekellennın "rehavet ı kaçacak. artık onlar da araştırma-gelıştırme butçelennı alabıldığıne şışirerek dun- ya ıle buluş vanşına kalkışacaklar Ve sonuçta, bızım topraklardan da artık 'mucıt'ler fışkırmaya başlayacak ABD'de Patent Mudurluğu kurulu- şundan (1790) bu y ana 4 5 mıly on pa- tentın kaydı yapılmıştır Turkıve'de de 1879'dan bu yana 26 000 bunun da 23 OOO'ı vabanalar adına1 Bugun (ABD'de her hafta o> talama 1000 (Al- manya'da 1100) patentın kaydı yapılı- yor Bızım 114 yıllık (tam) yerlı patent sayısı, ABD'dekının ıkı haftalığına denk' Gonul elbette pek ıster. bızde de araştırma-gelıştırme alsın yurusun dı- ye Bılınsın kı bızde buluşlar şaha da kalksa, onlar da durmayacak ve bu fark,azçok\arlığınıkoruyacak Oza- man da fıyat dızgınlennı uluslararası troste kaptırmış olmak. yanımıza kâr kalacak Tam bir karşılıksız ödün Ilaa, kayıtsız şartsız patent kapsa- mına almak bugunku koşullarda Tur- kıye'dekı ılaç fıyatlanna. yakın gele- cekte fuze hızlı yukselışlenn yolunu açmak demektır Ve bu bıçımıyle pa- tent yasasının hukmu, dış ekonomı dünyasına Turkıye'nın buyuk bır odu- nu anlamına gelecektır Oyleyse ılaç. Turkıye'de hıç mı pa- tent kapsamına alınmayacak'' Goru- nen odur kı dışa açılma savındakı bır ekonomı ıçın bu doğrultudakı dış gelı- şım ve baskıdan ılelebet kaçabılmek mumkun değıldır Fakatboylesınebu- vukbırodun cıddı bır karşılığı ortaya konursa ancak soz konusu edılebılır Uluslararası ekonomık -lışkılenn ku- ralı budur Herhalde kımya \e ılaç sanayumı- zın. soz gehmı Avrupa'nın bır Âvus- turyası'nı tersah fersah gende bıraktı- ğını savunacaklar çıkmayacaktır O Avusturva kı 801ı yıllann başlannda yasalaşan modern patent yasasında, ılacı patent dışında bırakmıştır Boyle bır tutumda aslında Avrupa patent anlaşmasına a\kın bır yon de gorûl- memıştır Çunku bu modern antlaşma da, ta- raflanna. mıllı vasalannın ılacı patent dışında tutması durumunda 10 yıllık geçış donemı ongormuştur VeÂvus- turya bu olanaktan yararlanarak mo- dern vasasında da ılacı patent dışında tutmüştur Pazarlık kozu olmalı Taslaktakı kardınal yanlışlık. tezel- den duzeltılmelıdır Bu konu, ılerkı herhangı bır uluslararası ekonomık ılışkının. soz gehmı yıllar sonrasında da olsa. Avrupa Topluluğu ıle olası tam uvelık goruşmesının önemlı koz- lanndan bın olarak kesınlıkle elden kaçınlmamalıdır "Dış dunyaya açılıyoruz ' efelenme- sı uğruna, bır ıkı sırt sıvazlamasıyla ayranı kabartan gostenlere gınşmek. ılaç fıyatlan gıbı toplumun genış kıt- leleny le ıç ıçe olan sosy al sorunlara çö- zum bulunmasını çok daha ağırlaş- tınr. sosyal malıyet hesaplanntn topu- zunun elden kaçması sonucunu doğu- rur PENCERE ARADABIR YAVUZ GÖR Emekli Elçi Bidun Hatfema ve Etfal... Kabıl'de gorev yaparken, mızahı bol Afgan dostlar an- latmıştı 1920'tı yıllarda, Amanullah Han donemınde 'Batılılaşma' ruzgârları esmeye başlayınca bırçok 'yenılık' ve alafrangalık'arasında bırde guzel davetı- yelerbastınp eşı dostu yemeğe ıftara, sahura vb çağır- mak modası çıkmış Gel gor kı, davetıyeyı alan kışı ya da aıle, onde fenerle- rı taşıyan "hadema', ortada aıle reısı ve eşı, baldızları, dunurlerı, gorumcelerı bacanakları, yeğenlerı, arkada aılenın çocukları (etfal) bırlıkte davete "ıcabet" eyleyıp ev sahıbını şaşkınlığa ve de bu kadar kışıyı ağırlamakta- kı zorluklara uğratmaya başlayınca davet sahıplerı, bastırdıkları davetıyelerın altına, ' Bıdun hadema ve et- fal' ıbaresını koymakzorundakalmışlar Turkçesı Hademelerı ve çocukları getırmeyın Bu tur alaturkalıklara, kışıler arasındakı davet ve zıya- retler konusunda ne kadar yer yoksa, devlet, hukumet adamları, parlamento grupları vb nın zıyaretlerı söz ko- nusu olunca, sorun çok daha cıddı bır tçerik kazanır Son yıllarda, cumhurıyet tarıhınde hıç de görulmemış bırfrekansta, herkesın, her zaman bıryerleregıdıpora- larda ' temas' lar yapıp, basın konferansları duzenleyıp boy gostermesı gıtmışken bıraz ya da çok alışverış ya- pılması, donuşte bu kadar kışıyı zor bela, tıkış tıkış sıkış- tırabılen havalımanlarınınşerefsalonlarında, basınave TV'ye,' zıyaret başarılı olmuştur Turkıye'nın onemı bır kez daha vurgulanmıştır Şu avantajı aldık Şunu verdık Bunu vermedık" türunde açıklamalar yapması, sık sık gorulen durum ve manzaralardan olmuştur Bu dış gezılerın başarıları, çok kez, eskılerın "kendın- den menkul' dedıklerı turden olup, -eğervarsa- ışı cıddı- ye alanlar zıyaret edılen ulkenın basınında zıyaretle ılgılı olarak çıkan yazı ya da yorumları ıncelemeye ko- yuldukta, parlak boyalarla suslenen bu açıklamaların ve savların, çok kez pastelden başlayıp, Prusya mavısın- den geçıp, komurkarasına kadar gıttığını hayret ve ıbret- le goreceklerdır "Zıyaret' konusunda bazı değışmez kurallar vardır - Davet edılmeden gıdılmez - Kendını davet ettırmek, geçerlı olmadığı gıbı, onur kırıcıdır - Eğer gıtrnekte zorunluk varsa, her şeyden once çok lyı "hazırlık' yapılır Bu hazırlıklar arasında, gıdılecek ulke ıle olan ılışkılerımız konusunda sorumlu ve yetkılı Dışışlerı Bakanlığı nca bır 'senaryo " hazırlanır Gıde- cekleregenışvekapsamlı bır "brıfıng' verılır Goruşme- lerde ılerı surulebılecek ya da surulemeyecek konular belırlenır Orada yapılacak basın konferansının ozenlı bırmetnıkotarılır Yapılacak açıklamalar yadaverılecek söylevler hazırlanır yazılır ve o ulkenın dılıne çevrılır -Cıddı "ış' boyleyapılmalıdırve boyle yapılıyordu - Soylemeye gerek yok Zıyarete "Bıdun hadema ve etfal gıdılır ûzel yaşamda olduğu gıbı, uluslararası ılişkılerdede, kışısel ılışkılerın ve karşılıklı sempatılerın onemı buyük- tur Bugunku aşamada, dunyanın bugunku ortamında, eskıye bakarak çok daha sık zıyaretler yapılması zorun- luvedoğaldır Ulkesındendışarı kıpırdamayan devlet ve hukumet adamları gerıde kalmıştır Gerçekler boyle olunca, oyunu kurallarına gore oyna- mak kesın bırzorunluluktur 1953 te Stalın olunce, Krusçev ışlere el koyana kadar bır sure, Sovyetler Bırlığı'nın ıkı lıderı oldu Bulganın ve Malenkof Bu ıkı ' zat', neden gerek gordulerse o za- man, sık sık dış gezılere çıkarlar, ıçınde Bolşoy ya da Kırov artıstlerı de dahıl, çok kalabalık gruplarla oteye berıye gıdıp gelırlerdı Bu gezılerın Sovyetler'e ne ka- zandırdığını bılmıyoruz Bılınen bır şey varsa, o da, bır sure sonra Batı basınında, "Moskova Sırkı Gelıyor" tu- runde başlıklar çıkmaya başladığıdır OKURLARDAN Emekçiinsanı kutluyorum OMart, Emekçi Kadın Gunu Çok değıl çeyrek yuzyıl once boy le bı r gunden soz edılebılır mıydı? Bugun sozu edıldığınde, tarİadakı. fabnkadakı,(modern mapushane olan) evdekı iadırun kacırun haben var 8Mart, 1857"de.New York'takıbırdokumafabnkasındakı kadınlann 'eşt ış. eşıt ucref mucadelesıyle başlayan grev gununun Clara Zetkın tarafmdan 1910 yılında 'Emekçı Kadın Günıi önensıy le gundemleşmesı v e BM tarafından 1975'de onayianması'dır Sonuçta kadın 'emekçi' onuruna sahıp olabılrrjştır Bu guzel olmasına guzeldır ama anlamı nedır9 Kadına ozel bır gun ayırarak yapılan yıne ans ay nmı değıl mıdır9 Gun 'emekçi günu' olsa anlamını daha ıyı bulacaktır Kadına ozel bır gun ayırak onun yıne acız, korunmaya gereksınımı clan ıkıncı ans olma açısıdesteklenmıyor mu9 FatmaKılıç TARTIŞMA Ayakta durabilir mi? Ocak 1993gunlu Cumhunyet'ıe SayınProf Dr Mu;>tataAltıntaş. "Bağışlananve pazarlanan koltuk Reklorluk" başlıklıyazısında, unıv ersıtelenmızın son v ıllarda uğradığı yıkımı aynntıb bır bıçımde dıle getırmıştır Son 15 y ıldır ıçensınde yaşadığım ve guçlu bır kaleme sahıp olmadığım ıçın yeterlı bıçımde anlatamadığım olay lan, çok guzel bır şekılde açıkladığından dolayıSayınAltıntaş'ı kutluyorum Yazıda, altını çızdığım şu satırlan ulkemızın butun ay dınlanna, ozellıkle yonetıalenne tekrar tekrar duyurrnakıstenm • İ98O'h ve sonrakı yıllann yıkıma uğrattığı kurum ve değerlerden en onemhsı "unıversıte" ıle "unıversıte oğretım uyelığı" olmuştur • 1980'h yıllarda bır y andan "serbest bır pıvasa" soylemı pompalarup "koşe donuculuk ve ışbıtıncıfık" mıtleştınbr \ e sosyal devlet anlayışı mahkum edılırken, "kul ve kole" yaratımına donuk bır eğıüm sıstemı kurumlaşünlmışür • Yıkımın bır başka gostergesı. aklın onundekı engellen bılımsel yontemlerle kaldırması gereken unıversıtenın gıderek medreseleşünunesıdır • 3837 sayılı yasanın ek 30 ıle gecıcı23ve24 maddelen. sıyasetçının ehnı, unıversıte ve unıversıte oğretım uyelığı meslegının ıçıne ıyıce daldırma olanağını vermıştır Bunlann, yakın gelecekte unıversıter yaşam bıcımını ve oğretım uyelığı mesleğını. bugunü de arattıracak bıçımde. ne bıçım vozlaşünp kırleteceğını hep bırlıkte gozleyeceğız Ortaöğretım 'hocalanna kıyasla çok daha genış y etkılere, orneğın "unıversıte özerklığı" yetkısıne sahıp olan oğretım uyelen. baskılara boyuneğerek unıversıtelenmızı yukanda ar- 1 ' nan duruma getınrken, ortaoğreüm hocalan aynı baskılara nasıl dayanır ve eğıtımı koruyabılırlerdı 9 Koruyamadıklan ve Mıllı Egıtım Bakanhğı'run, cumhunyetımızın ılk yıllannda ızledığı y'oldan buyuk çapta saptığı. çeşıtlı egıtımcıler tarafından sık sık dıle geünlmektedır Neyaakkı ulkemızde okuma alışkanbğı çok az olduğundan, bu konular yeten kadar su yûzune çıkmamaktadır Boyle olunca da, gerektığı şekılde uzennde durulmamakta ve duzeltme yoluna da gıdılmemektedır Bız. bır ortaoğreüm \ kurumunda (ortaokul ve bse bırarada)yaklaşık 10 yıldan ben suregelen ve bugun de Türkçe, Türkçe, Türkçe... C umhuriyetten önce İslam dinininde etkisiyle, ozellıkle yönetenlerile onların yardakçılan tarafından hor gorulen (Anadolu'da sözlii olarak yaşanıa savasını vererek çok değerli urunler >ermesine karşın) Turkçemiz, L lusal Kurtuluş Savaşı'ndan sonra -nasıl ki ulkemiz toprakları duşmanlardan temizlenmistir- yabancıdillenn bo> unduruğundan, pençesinden kurtarılarak Türk ulusunun y azı - konuşma dılı olma >olunda buvuk ilerleme gostennıştir. Doğaldır ki bunda y adırganacak bir durum > oktur. Âsıl y adırganacak olan. Türkçenin daha onceki durumudur. Türkçenin, ozellikle \rapca ile Farsca'nın etkilerinden kurtulması, bir anlamda <Vnadolu ınsanının \ abancı egemenliğınden kurtulmasmın, kendıne gıı\eninin. kendi ulusal kimliğıne sahıp çıkmasının da göstergesiydi. Bu \olda ikrici aydınlarımız. yayın kunıluşlarunız buyuk >ol almışlardır. Ancak Türkçe ile \nadolu insanınm Doğu bağnazlığından kurtulma savaşımı ozellikle son y ıllard a bir başka tehlike ile karşı karşn adır. Sanki Doğu bağnazlığından kurtulmanın yolu Batı etkısıne gırmek, köriı konine Batı özentisine kapılmakmışcasına, bir kısım > ay ın organlarunızda y an Türkçe y an tngilizce > azılardan, ılanlardan konuşmalardan gecilmemektedır. Ben bunlan gordukçe, duy dukça utanıyomm, zaman zaman tepkilerimi dile getıriy orum, ama sanki ben y anltş y apı> ormuşumcasına yadırganıy orum. Turkiye'de türkçe konuşmak. Türkçe konuşmay ı savunmak y adırganıy or. Anlaşılacak şey değil. Bazı soytarı, kendini bilmez, ozenti düşkunu. dengesiz, ulusal değerler yönunden hasta insanların bu da\ranışlarına karşı koyarken bir de bakıyoruz ki Turkıye'nın Fetva ve yazar A zızNesın her zamankı "medenı cesaretı" ıle Salman Ruşdı nın Şeytan Ayetkri adlı romanının Türkçe çevınsımn yayımlanmasını sağlayacağını kamuoyuna duvurmuş bulunuyor \zız Nesın. soz konusu romanı, henuz Turkçeye çevırtmedığı ıçın okumamış Dolayısıyla, bu kıtabı y azann gorûşlennı paylaştığı ıçın değıl, yalnızca toplumumuzda bır baskı oluşturan dıncı bağnazlığa karşı bır tepkı olarak yayımlamak ıstıyor Şeytan Ajetleri'nın Turkıye'de yayımlanması, duşunce ve yaratma ozgürluğunun de otesınde bır anlam taşımaktadır Ortaçağ despotluğunu gunumuzde burdurmek taşıst-dınsel bır baskı oluşturarak duşunen ınsanlan smdırmek ısteyenlere karşı ıktıdann yapamadığını y apmak. laık duşunceyı odunsüz sav unmak Azız Nesın'm gınşımını bu bağlamda değerlendıny or \ e yazar, çevırmen. v ay ımcı olarak kendısını yalnız bırakmamamız gerektığını duşunüyorum Bugun, şu ya da bu kıtabın yayımlanmaması ıçın tehdıtte bulunanlar, hıç kımsenın kuşkusu olmasın, yann nasıl yaşayacağımızı, nasıl gıyıneceğımızı, neler v ıyıp neler ıçeceğımızı, hangı kıtaplan okuyup, hangılennı okuyamayacağımızı da "dıkte" edeceklerdır Her turdiktaya karşı olan yazarlanmızın, çevırmenlenmızın, Azız Nesın'ı bu gınşımınde y alnız bırakmamalangerekıyor Bu sınsıce ılerleyen. karşı konulmadıkça alan kazanan kımı yerde masum, kımı yerde zorba gorunuşlu ortaçağ artığı dına-faşıstlenn ovununu bozmak, ancak kararlı bır bıçımde onlara karşı çıkmak ve dırenmekle mumkundur Şunu da unutmamak gerektır kı bu fanatıklenn kendılennce yonımladıklan dın, onlann tekelmdedeğıldır Bağnaz ınançlan uğruna, gozu kapalı ulkemızın, duşunmekten v e doğru bıldığını dıle getırmekten başlca suçlan olmay an ınsanlannı olduren bu fanatıklenn. dınsel ınancını Tann ıle kendısı arasında goren ınançlı Turk halkıvla uzak-y akın bır ıhşkısı yoktur İşı duşunmek, yazmak, yaratmak olan kışılenn, ozgur duşunceye ve ınanç dev am etmekte olan bır olayı açıklamak ıstıy oruz Istanbul'un yakın bır ılçesınde 7O'lı \ ıllarda uzunca bır sÛTe beledıye başkanlığı yapan bır kımse. 8O'lı yıllann başındakı beledıye secımlennde yenıden aday lığmı koydu Başkanın karşısında bulunanlar. başkanın ılkokul dıplomasının bulunmadiğını, bu nedenle aday olamayacağını secım kuruluna bıldırdıler Seçım kurulu yaptıâ ınceleme sonunda. ıddianın doğru olduğunu saptadı ve eskı başkanın adaylığını duşurdu Bu olavdan sonra eskı başkan, dışandan sınav lara gırerek once ılkokul dıploması aldı v e ortaokul dıploması almak ıçın de başvurdu Gırdığı sınavlan kazanamayınca ortaokul ve lıse hocalanna duşman oldu, yakınlanna hocalan kotuleyıp duruyor Bugun koalısyon partılennden bınnın ılçedekı ıkıncı başkanlığını y apmakta olan bu eskı beledıye başkanı. Mılb Eğıtım Bakanlığı uzennde ne kadar etkılı olduğunu, çeşıtlı orneklenyle anlatıyor \ e ' Lısey ı ıslah edeceğım" dıy or Soruyorum Lısenın ıslahı bu kışıye kalmab mıydı 1 Unıversıteyı dejenere olmaktan kurtaramayan yonetıalenmız, bu kışıyı ve benzerlennı nasıl durduracaklar 9 Bu sorulann y arutlannı duşünen lıse ve ortaokul hocalanmız, buzulerek kabuklanna cekılmekten başka bır şey yapamıyorlar ProfDr. Tatein Tokmanoğlu onde gelen y ay ın organlarında Turkçesi olduğu halde yine de yabancı sözcuklere yer verildığiragonıyoruyz. İşteo zaman '"pes artık" diyoruz. Bu arkadaşların dertleri nedir anlayamı\onız. Sa\ ın Aziz Nesin'e hak vermemek elde değıl. kendi dilini. kendı adını bilmeyen, kendine. değerlenne sahip çıkmay an bir topluluk, olsa olsa "surd" olur. Surüleri de y a birileri güder y a da surüler birilerineyemolur. Anadolu topraklarında suru olmay acak gerekli güç ile destek vardır. Baştakilere, ilgililere. ilgilenenlere duyurulur. Çağlar Dere ozgurluğune karşı sılahlannı çevırmış teronstlere karşı bır tepkı olarak Salman Ruşdı'mn Şeytan Ayetleri romanına çev ırmen olarak ımza atmalan, kanımca yalnız bır tepkının değıl, bır davanışmanın da orneğını oluşturacaktır Bırçok "munasebetsız" dılın soyledığı gıbı \zu Nesın ın bu gınşımı bır' kahraman" olmak ıçın y aptığı kanısında değılım Gunumuzde ve ulkemızde hıçbır yazann boylesı bır pahalı kahramanlığa ıhtıyaa yok Azız Nesın'ın ıse hıç Dolay ısıyla, bu onenm Azız Nesın'ın elınden olası bır kahramanhğı almak ıçın değıl tam tersıne yazar sorumluluğunu ve kalemın onurunu onunla paylaşmak ıçındır Ferit Edgü Demir Ağlar... Hukumetın gundemınde hızlı tren gınşımı var, bu yuz- den kıyamet kopuyor Karşı çıkanlar var Kımlerdırenıyor'? Dıyorlar kı - Hızlı trene karsı cıkan çağdısıdır kısır kafalıdır vız- yondan yoksun tutucudur Bunların cumhurbaşkanı da 'tren komunıst ısıdır dememıs mıydP Solcular bu kez paçayı kurtardılar cunku sol ıktıdarda ve hızlı tren tasarımının ıcındedır Oysa ılk Boğaz kopru- sunun soylencelerı belleklere ıslemıstı hıc unutulma- dı istanbul Boğazı'na ılk kopru kurulacağı sırada Mımar- lar Odası karşı çıkmıstı - Boğaz dan gecıs raylı sısteme de bağlanacak bır sualtı tunelıyle yapılmalı Eğer bu kopru yapılırsa hızlı yerleşım İstanbul Boğazı nın kuzey-guney eksenıne yı- ğılacak, kopruler tuzagı kurulacak Ilk kopru kısa surede tıkanacak ıkıncısı de yetersız kalacak ucuncusu gun- deme gırecek kent boğulacak Boğaz cırkınlesecek O gunlerde kıyamet kopmuştu tartışmayı sağ-sol kav- gasına bağlayıp ışı bıtırdıler Ama Mımarlar Odası nın ongorusu gercekleştı ıkıncı kopruye karşın İstanbul duğumlendı bugun Boğaz sırt- larında Karadenız e kadar gokdelenlerle gecekondular kucak kucağadır kac kopru yaparsan yap nafıledır • Buyuk yatırımların çevresıne dev şırketlerın golgelerı ıster ıstemez duşuyor, tekeller devreye gırıyor Zengın- ler Kulubu' Uçuncu Dunyaya kımı unlulerını gorevle yolluyor, eskı NATO Başkomutanı Haıg ya da eskı Ingıl- tere Başbakanı Thatcher gıbı meshurlar buyuk şırketle- rın dosyalarını koltuklarına sıkıstırıp Turkıye de ış kotar- mak ıçın dolanıp durmuyorlar mı'? Bu turden cıkar catış- maları elbet basına da yansır ısın ıçıne teknık ve parasal uzmanlık da yuvalandığından cok boyutlu bır sorun ortaya çıkar, her kafadan bır ses yukselır sonun- da ağır basan parsayı toplar Hızlı tren gırışımının çevresınde yumaklanan tartışma da buyuyecek gıbı gorunuyor Gerçekte sağ kesımden GAP a karsı çıkanlar da eksık değıl, bu çaplı yatırımın Turkıye yı pençesıne gecırmış enflasyona kaynaklıkettığını soyluyorlar kı uzennde du- rup duşunulmesı gereken bır soru ısaretıdır Pekı hızlı tren tartışmasının ozu ne? Soylendığıne go- re bu yatırımın malıyetı 10 mılyar doları bulur Oysa bu parayla ulkedekı butun demıryolları lyıleştırılebılır Anamuhalefet partısı hızlı trene bu gerekceyle karşı çıkıyor ANAP solcu mu' • Ikıncı Dunya Savaşı ndan sonra Turkıye'de ABD'nın desteğıyle karayolları polıtıkasına oncelık verıldı Ne var kı bız vur deyınce oldurduk demıryollannın uzerıne bır çarpı ışaretı koyduk cokyanlısyaptık Bugun Turkıye ya da Latın Amenka ulkelerı gıbı yer- lerde yuk ve yolcu taşımacılığı buyuk çapta karayollarıy- lasağlanıyor demıryolları soldasıfır kalmış OysaABD ve Batı Avrupa da taşımacılık dengelı bıçımde kara ve demıryolları nca paylasıhyor, Zengınler Kulubu nun uyelen enayı olmadıklarından ıslerını bılıyorlar Solcular yıllardan ben bu konuda sıyâsal ıktıdarları uyarmaya çatıstılar -Etmeyın eylemeyın Kımse dınlemedı Oysa uzmanlığada gerek yok sağ- duyu sahıbı olmak yeterdı gerçeklerı gormek ıçın Cumhurıyetın ılk yıllannda demır ağ polıtıkası vardı bu sıyaset '10 uncu Yıl Marsı na bıle gırmıştı, şımdı yıne başlangıca donuyoruz 1930'lara Uygarlık dunyasında ulkeler demır ağlarla orduk ana yurdu dortbastan marşınısoylerkenbız Amenka aylav yu ıleoyalanmıştık şımdı aklımızbaşımıza gelıyor Atatürk ilke ve devrimleri, laik cumhuriyet, düşünce özgürlüğü ve demokrasi adına Sevgili UĞUR MUMCU "Kurda, kuşa bize Serpilmişsin toprağımıza, Bire bin veriyor yüreğimiz." Y4L0VA LİSESrNDEN 90 ÖĞRETMEN Hukuk devletının, laıklığın ve emeğm yılmaz savunucusu, eşi bulunmaz demokrat UĞUR MUMCU sonsuza dek yolumuzu aydınlatacak. GEZİ OTEU VE PATISSERIE GEZt ÇALIŞANLARI İLAN DÜZCE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo 1992 531 Davacı Mustafa Bednkoğlu vekılı tarafından hasımsız olarak açılan senet ıptalı davasıran mahkememızde yapılan açık yargılama- sında, Davaa vekılı, muvekkıh Mustafa Bednkoğlu'nun, temınat olarak T tş Bankası'na verdığı ıkı adet senedın, bu bankanın Duzce Şubesı tarafından İstanbul Bakırkoy Şubesı ne gondenlmek uzere PTT'ye teshmı sırasında kaybolduğunu senetlenn nerede kaybolduğunun tespıt edılemedığını bu nedenle zayı nedemyle senetlenn ıptalıne ka- rar venlmesım ıstemış olmakla 15 3 1992 tanhlı 1 500 000 TL Tık ve 15 4 1992 tanhlı 4 000 000 TL 'lık borçlusu Mustafa Bednkoğlu olan ıkı adet senedı ehnde bulunduranlann, 15 gûn ıçınde mahkememıze ıbraz etmelen aksı takdırde ıptalıne karar venleceğı ılan olunur Basın 46405
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear