Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 MART1993 CUMARTESİ
12 DIZI
VeMedeoğlu'nu Anadolu halkı kucakladı
H I F Z I V E L D E T
V E L İ D E D E O Ğ L U
88 YILIN SEVİNÇLERİ,
HÜZÜNLERİ
MERİÇ VELİDEDEOĞLU
• Anadolu halkı kendilerini yanmyüzyıl
boyunca aydırüatan bu insanı, kucaklarnaya, ona
armağanlar vermeye başlar. İlk önce, Izmifde
adına bir park Büyuk Şehir Belediyesfnce
düzenknirArdından ÇorunY da ağaçdiktiği
parka kendi adı verilir.
• 88 yıDıkyaşamını, laik, çağdaş Türkiye
Cumhunyeti'nin temellerini oluşturan Atatürk
ilketerini, evrensel insan haklannı, hukuk devletini
anlatmaya,savunmaya adayan
VeHdedeoğhj'nun, yapıtlannın aydınlatma
görevini hep sürdüreceğj inanandayım.
-ıı-
9 Bu yazı dizisi
Velidedeoğlu'nun kimi
izüntülenni, bu üzüntülerin bir
t>ölümünün nasıl sevince
dönüştürûldüğünü, kimi
vevinçlerinin nasıl
gölgelendiğini anlatan
jlaylardan birtulamdır.
Gerek anılan ören olaylar.
gerek bunlann doğduğu ortam,
dbette bu süreçteki Türkiye
gerçeğinınyoğrulup
biçimlendiğı aynı ortamdır.
Böyleolunca. 1950'lilerden
sonra Ankara, tstanbul ve öteki
illerin camilerinde cuma
hutbelerinde,
Velidedeoğlu'nun adı anılarak
kınanması. "Cenaze namazının
kılmmayacağuıııı"
duyurulması, 1971 faşizminin
Nakşibendi Generalinin
solculan kastederek,
Velidedeoğlu'nu "Ahtapotun
Başı" ilan etmesi; bir hanım
başyazann ısrarla "Mecüs
katipiiğinden ordinaryüslüğe
geçiiilen profesör" dıye kendi
aklınca değerlendirmesi; kimi
profesör öğrencilennın,
"Uludağ sefahat hayatının
anay asasınm y azan" olarak
belleyıp, belletmeleri; kimi
yazar öğrencilerinin.
"Velidedeoğlu'ndan almacak
bocalık borcumuz var" diyerek
köşelerinde fıkralar
düzenlemesini, bu
biçimlenmenin bir parçası
olarak görmek gerektıği
kanısındayım.
Öte yandan. Türkiye
gerçeğinin bir başka yüzünün.
bütün bunlan silecek
biçimlenmelerle oluştuğu da
gün gibi ortadadır.
Anadolu halkı kendilerini
yanm yüzyıl boyunca
aydınlatan bu insanı.
' kucaklamaya, ona armağanlar
vermeye başlar. îlk önce,
İzmir'de adına bir park Büyük
Şehir Beledi>esi"ncc düzenlenir.
Arkadanatalannın kenti
Çorumda da, kendisinin 80 yıl
Uğur'suzhik
çöktii
yüreğinüze
Bir pazar günüydü. Aylar-
dan ocak. Üstelik de 24 ocak.
Hani şu dalga gecriğin, bir gü-
zel eleştirdiğin. Tokat çemeni
gibi hem meşhur hem de ünlü
ekonomik kararların yıldönü-
müydü. Kimbilir belki de bu
yıMönûmüne Uişkin bir yazı
yazacaktın. Belki de yaznuş-
tm.
Teiefon çaldı. Konuşmalar
ryi değil. Kötii bir olaynı ha-
bercisi. Öyle bir izleniın veri-
yor. Evdeki tûm usiar bu
konuşmaiarda. Bir şey düşûn-
mek olası değil. Anlaşılan o ki
sen o yıldönümü yazısını yaza-
mayacakmtşsın. Salt onu de-
ğil, arük hiç yazı yazamaya-
cakmçsm. Sen yokmuşsun
arük. Kıymışlar sana da. Şaş-
knlık. Lslar karmakanşık.
tnanası gelmiyor insanın. Na-
sıl gelsiıi ki... Oysa beklenen-
di. Zamanı biiinmiyordu. Sen
de sürekli "aklımda" dermiş-
sm ya... Yine de, iıumki yine
de dddiye alamadık. İnanc
dolu bir yürek, sağlam bir ka-
fa ve bir yiğit adam. Atatürk-
çülüğün, laikliğin, demokrasi-
nin diişün anıtı. Hemen gjdive-
remezdi. Bir bombaya yenil-
mezdi. Sen kendin bir
bombaydın be Mumcu.
TV yineledi haberi. Olacak
gibi değil. Bir senaztik, bir
"Uğur"suzluk çöktü yüremi-
ğnnize, küçücük evimize. Va-
şana çöktü, ülkeye çöktü.
Dayanılası değil.
Ne olacak şimdi? Ne yapa-
cağız biz. Ve bizJer. Seninle
otanayı biz seçmiştik. Ama
sensizliği değil. Sensizüğe ahş-
mak zor. Onun için "Gözlem
1
-
Tn sûrroesim Lstiyoruz ve dili-
yoruz. Hem de sürekli olarak.
Gûacel olsun ya da ohnasın,
eski yazılann sürekli yinelen-
sn. Köşen boş kalmasm. San-
ki bir yerc gitmişsin gibi. Bir
yere gibnişsin de bugün yaruı
gelecekmişsin gibi. Salt yüre-
ğimizde değil, aranuzdaynuş-
sngibi.
Ve böylece, seni bir kez öl-
dürenler, her gün bir kez öl-
sünler Lsriyoruz.
Diliyoruz, yüreğinüze, ya-
şamımıza soktuklan "Uğur"-
suzluk, uğursuzluklan olur.
Sevinç-Üstün Yıldınm
3 Mavs 1947de GınluiyefeyaznıavabaşlayanVeide^^ ^3Ma>«1992deya>vbnacakbr.(Soklan sağa)
Melih Cevdet Anday, tlhan Selçuk, Hıfzı YeMet Velidedeoğlu, Ydmaz Şipal, Sami Karaören, Nadir Nadi, Oktay Akbal, Mefamed Kemal, Muaramer Tuncer.
önce ağaç diktiği şehir parkı
onun adını alır. Pendik
Belediyesi"nin. Esentepeliler
adına armağan cinğı parktan
Velidedeoğlu'nun haberi
olmadı ama. olsaydı
öbürlerinde olduğu gibi
bundan da mutluluk
duyacaktı. İlerici pekçok
kurum ve kuruluşun kendisine
layık gördükleri odüllerden söz
etmeyeceğim. Onlara
teşekkürlerini kendisi
belirtmişti.
88 yıllık yaşamını, laik
çağdaş Türkiye
Cumhuriycti'nin temellerini
oluşturan Atatürk ilkelerini,
evrensel insan haklannı. hukuk
devletini anlatmaya.
savunmaya: haksızlıklann, her
türlü sömürünün karşısına
dikilmeye adayan
Velidedeoğlu'nun, bu ilkelere
kaynak oluşturan yapıtlannın
aydınlatma görevini hep
sürdüreceği inancındayım.
• Yazıyı bitırirken sözünü
etmek zorunda olduğum bir
konu var: Velidedeoğlu'nun
yanm kalançalışmalan.
Yaşamının son anına dek
yazmayı sürdürenlerde olduğu
gibi, onun da "tezgâhında"
projeler sıralanmış bekliyordu.
Bunlardan kimılen olgunlaşıp
yazılma aşamasına dek
gelmişti.
Bu tasanlardan onun
öngördüğü sıralamaya göre söz
edilirse. ilk sıravı Kuran
çalışmalan alır. Kuranın
çevirisine ve bölümlere
aynlmasma ilişkin
düzenlemeleri oldukça
ilerlemişti. İkincisırada yer
alan çalışmaysa. İlk Meçlis
kitabınındevamı olan "İkinci
Meclis"tir. Bununlailgili tüm
belgeleri toplamış. notlannı
almış, hemen hemen yazırr.a
hazırbirdurumagetirmişti.
Üçüncü lasansıda "27 Mayıs"
ile ilgili bir kitaptı. Bu konuya
ait tüm yazdıklannı ve
belgelerini de biraraya
getirerek, yazma aşamasına
yaklaşmıştı. 1991 yılındada
tasarlamaya başladığı bir
katapçığın ön çalışmalannı
yapmıştı. Gençlere, dinsel
hukukuyani şeriatı. Mecelle'yi.
İslam'daki özgür düşünme
dönemini ve şimdiki anlayışı.
İslam reformunu anlatacak bir
kitapçık olacaktı bu. Yıllardır
düşlcdiği halde bir türlü
gerçekleştirme fırsatını
bulamadığı bir tasansı da
Uludağı anlatan 'Yeşil
Yolculuk'tu.
Bu projelcrin hepsinin ya da
nckadannıngcrçekleşip ,•;.:'
gerçekleşmeyeceğinin zaman
içinde belireceğini sanıyorum
Sözümü gazeteci-yazar Say ın
Selma Selçuker'in yıllar önce
bana sordueu bir soruva
verdiğim yanıtla biiırmek
islerim:
Velidedeoğlu ile yaşamı
kucaklamak; özveriyle
çalışarak üreımek. akıl yoluvla
aydınlığa ulaşmak. doğanın.
sanatın tüm güzelliklerine
crişmeye yönelmek.
hoşgörünün sıcaklığını
duyumsamak ve insanı
yürckten dolu dolu sevmenin
güzelliğini. coşkusunu tatmak
demektir.
Bİ'ITİ
(*) Bu mcklup kesmtiMZohırak.
Vchdcdcoğlu'nun İlk Mcdu> jdlı
kıtjbın<ij\crjlmı$lır
jçıklanuıUr Buhkcsır Barosu DerciM. sa\ı
4İNısanl992
O N B I N L E R
İCİN YAZDI
Ne bomba ne de silah;susmayacağız
Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin en büyük ön-
derini yitirdiğimiz için başımız sağolsun. Ama
bu sözler onun öldüğünü göstermiyor. Onu öl-
düremediler, sadece ebediyen susturdular. Çün-
kü o ölmedi ve ölemez. Beyinler ve yürekler bir
bütün halinde, laik düşünceleri paylaştırarak
birleştirebilen bir insanın öldüğünü söylemek
bence yanlış olur. Kimsenin söylemeye cesaret
edemediklerini haykıran bir insanın düşüncele-
rinden mahrum kalmak son derece büyük bir
kayıp, ama onun gibi bir insanın bilgileri doğrul-
tusunda ilerlemek büyük bir kazançtır. Tüyler
ürpertici o öldürüş şekli bile Uğur Mumcu'nun
ne denli amaçlanna sadık bir insan olduğunu
göstermiş ve düşüncelerimizi yok etmeye yetme-
miştir. Aksine bizleri bir bütün habnde laiklik
uğruna savaşmaya birleştirmiştir.
Bu düşünceleri silmeye çahşmak için göster-
dikleri çaba Uğur Mumcu gjbi bir insanı sustur-
makla asla gerçekleşmeyecektir. Ne olursa olsun
düşüncelerimizi silmeye, kalemlerimizi kırmaya
ne onlann bombalan ne de silahlan yeiecek.
EBRUÜNEY 100. Yıl Tıcaret Lisesi
Ardından
S.DOĞAN ABALIOĞLU
"Sakıncalı Piyade"yle ilk
karşılaşmam amcamın ölümü
nedeniyle oldu. Yeniköy'deki
yalının terasmda yalnız kalmış-
tık. Kendimi tanıünca Pazar
yazılanndan adımı bildiğini
söylemişti. Arada sırada ele al-
dığım konulan okumasına se-
vindiğimi açıklayamadım. nasıl
bulduğunu hiç soramadım.
Hepsine gözattığını sanmıyor-
dum veya bana öyle geliyordu.
Salt adıma bildik çıkabihr kor-
kusundaydım.
Oysa ben ilk gününden
(1975) bu yana onu sürekli oku-
yor, edindiğim bilgilerle bura-
daki toplantılarda tartışmalara
giriyordum. Ele aldığı her ko-
nuda benim de söylemeyi dü-
şündüğüm, her sav benimde
katıldığım, her suçlama benim
de dile getirmeyi düşledikle-
rim,*. Ve ben bunlann o kale-
me aldıktan sonra ayırdına
vanyordum. Demek ki ben hep
birkaç adım gerideydim.
O akşam hava ılımandı. Yen-
geme: "Başsağlı"na gelenler.
gidenler bitmek bilmiyordu.
Belki bu nedenle dışan kaçmış,
Boğaz'ı izler görünüyorduk.
Karanlıkta durduğıımuzdan
ceketini çıkarmıştı. Sol koltuk
altındaki deri kıhfta Smith
Wesson'u mu vardı, ondan ön-
cekı tabancası mı bilemeyece-
ğim. Hiç anlamadığım, bugüne
kadar da taşımayı aklımın
ucundan geiçrmediğim bir ko-
nuydu silah. "Vatani vazife"mi
vaparken bir, bir de çok küçük-
ken babamın yanında bıldırcın
taşırken tanışmışhğım vardı, o
kadar.
Zaten bunun savunmaya ya-
rayacağını da sanmıyordum.
Karşıdaki elini oynatmadan
ateş etmeyen nerede o eski kov-
boylar?
Kalleşliğın diz boyu olduğu,
"faili meçhul" cinayet dosyala-
nnın üst üste yığıldıgı, "kanı
yerde kalmayacak" palavrası-
nın her kez yinelendiği bir ülke-
de koltuk altına yerleştirilen bir
altı patlar ne yazardı ki?
Hele insan olamayan, insan
sevgisinin ve yaşamının dinin
bütünü demek olduğunu anla-
mayan.. ve günümüzde Müslü-
manlığı kana bulaştıran aymaz
köktendinciler çoğaldıkça...
Düşünüyonım da onun öl-
dürüldüğünde: "lyi ki zama-
nım kısıtlıydı, herhangi bir
konuyu işlememişim" diyo-
rum. Yoksa Zürih'teki çöp so-
runu veya İsviçre'deki işsizlik,
yahut paranın Lüxemburg'a
kaçmasından kime ne?
O gün "Gözlem"deki son ya-
zısı "Zeyilname"nin üstündeki
sütuna hiçbir şey yakışmazdı.
Öteki dünya inancına katı-
lanlardanım. Ve yaşadıkça bu
tür aalann kaçınılmazlığının
bilincindeyim. İlerde görüşmek
üzere sevgili Uğur, vatanın bü-
yük evladı.
(*) lpBğwiherpazara çtkarMian
bemm de uumç amtı (Uye dütmek iste-
t&klerimdi.
Yanıldınız
Siz, özgürlüğü ve banşı
Ve ınsanhğı vurdunuz,
Öylemi?
Ah! yarasa kuşlan.
An! örümcek kafahkr,
Karanlık bahçelerin yanık mey-
veleri:
Siz,
Aydınhğa vuruldunuz onikiden
Ve çepeçevre güneşe tutuldunuz...
Kanasın şimdi karanlık gözlerıniz
Ve dökülsün kirli gözyaşlannız;
Aydınhğın tohunüan ükdi çün-
kü,
Yeniden yeşerdi güzellikler
Ve karanhk bahçenize ışıklar düş-
tü...
Berekeüi topraklarda
Sevgiyi harmanladınız
Veyandınız...
Zehirli çiçekleriniz kurusun şimdi
Ah! yarasa kuşlan,
Ah! örümcek kafaklar,
Güneşe yakalandınız...
FERRUHSIDAR
Amerikan çikleti "Tufan Karay azıcr
Uğurlar Ölıııez
Gafıller millete meydan okuyor.
Bilmez ki Uğur'lar yeniden doğar
Bizden değil deyip cana kıyıyor.
Bilmez ki Mumcu'lar yeniden doğar
Zorbalıkla bu milleti susturdu.
Kimini öldürdü kimini astırdı.
Hakkı hak bilenin çogun küstürdü.
Aldanıyor bir yerine bin doğar.
Menemen artıgı çoğaldı softa
Şeriat hazırlar elinde pafta
Ata'nın sözleri kahr mı rafta
Bir Ata'dan nice Atalar doğar.
Nifak ekseler de Mevlana'ayız.
Doğruyu söyleriz ondan acıyız.
Koçumuz kurbanlık yüzbin baayız.
Kör görmez ki ay batsada gün doğar.
Takkeli. sakalh güya dincidir.
Özü sözü ayn çok da kincidir.
Ayetten anlamaz kör bir cincidir.
Göremezki bir yerine bin doğar.
Pir Sultan'lar ölmez ölümsüzleşir.
Her zaman halkıyla tam haşır neşir.
Kör onu görmez ki burda dolaşır.
Daha nice nice Mumcu'lar doğar.
Halkın öncüsüdür Nâzım. Yılmaz'lar
Doğruyıı söylerler rüşvet almazlar
Desinler diyerek namaz kılmazlar
Bilmezler ki Mumcu gitse halk doğar.
Aziz babamız var durmaz yaşatır
Üçok, Dursun, Anter, Emeç kuşatır.
İpekçi, Ruhi Su gözüm yaşartır.
Soysuz bilsin. Mumcu'lara gül yağar.
Bizden olmayanın katli vacip der.
Gözü açık amma rudem kalbi kör.
Rakı haram diyor insan eti yer
Keleş aç kediler aslanı boğar
ALİ KELEŞ Altınşehir Muhtan
P0UT1KA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Anayasa Tangırbsı
Bir anayasa tangırtısıdır gidiyor. Cuntacı generallerin
yaptığı anayasayla demokrasi olur mu? Şöyle de eğsen,
boyle de büksen bunun altındar, her zaman faşizm çıkar.
Bu tartışmalar beyhudedir. Gündemde önü almak için
bunlar uyduruluyor. Biz şimdi demokrasi savaşımı ve-
renlerin ne kadar demokrat olduklarını çok iyi biliriz.
Onlar da bildiğimizi bilirler. Boşuna lades demeyelim.
Osmanlı aydını 1876'dada 1908dede hürriyetbekle-
di. iki kez hürriyet ilan edildi, ama hürriyet gelmedi. Biri-
ni 'millet olgunlaşmadı' diye kaldırdılar; birini darbeyle
getirdiler.
"Mithat Paşa anayasası gelse yeter" dediler, olmadt.
Bir dönemin solcu düşünürierinden Şevket Süreyya
Aydemir'le ittihatçıların gözdesi Dr. Nazım arasında şu
konuşma geçer:
"Siz 1876 anayasa taslağını gördünüz mü?"
"işin doğrusunu isterseniz görmedim. İçinde ne oldu-
ğunu da hiçbir zaman oğrenemedim. Gençliğimizde
Paris'te çalışırken Ahmet Rıza Bey'in gördüğüne, oku-
duğuna inanırdık. Çoğumuzun bilgisi bu kadar."
Partimn kalemşoru Hüseyin Cahit'inyakın arkadaşları
için söyledıkleri şu:
"Yaşamları boyunca bir kez olsun bir meclis nasıl top-
lanır, neler tartışır görmemişlerdi. Anayasaya ve mecli-
se bir muskaya inanır gibi gizliden gizliye inanırlardı."
ittihat ve Terakki geldi, ama kavgalı-dövüşlü seçim,
darbeli meclis eksilmedi.
1920den sonra anayasalar da değişir, partiler de ku-
rulur, demokrasi işlemez. 1950lere değin gelelim. O
dönemi çok iyi bilen Hıfzı Oğuz Bekata'dan bir anayasa
öyküsü dinleyelim (Raftaki Demokrasi):
Yıl 1950... ismet Paşa ilk seçim nutkunu Polatlı'da söy-
leyecek. Beyaz tren Ankaradan yola düşüyor. O döne-
min bir beyaz treni var, ancak cumhurbaşkanları bini-
yor. Muhalefet de treni çok eleştiriyor. Paşa'nın çevre-
sinde partinin ileri gelenleri var, ne söylese kerametmiş
gibi onaylıyorlar. Paşa diyor ki:
"Polatlı'da anayasadan söz edecegim."
"isabetli olur paşam."
"Diyeceğim ki bu anayasa değiştirilmelidir."
"Çokgüzel."
Bekata susuyor. Paşa ona dönüyor:
"Sen ne diyorsun Bekata?"
"Vallahi Paşam, anayasa bir partinin mecliste üçte iki
çoğunluğu aldığında yapacağı bir iştir. Bakalım bu se-
çimlerde biz anayasayı değiştirecek çoğunlukta olacak
mıyız?"
"Çoğunluğu alamayacak mıyız?"
"Ben kuşkuluyum."
Paşa kızıyor:
"Ne demek kuşkulu olmak? Ben parti müfettişlerinden
gelen raporları okudum, buna göre seçimi kazanacağı-
mıza inanıyorum."
"Ben de parti müfettişiyim paşam, böyle bir rapor ver-
medim."
Araya soğukluk girer, konu kapanır.
Seçimler yapılır, 450 üyeli meclise CHP 60 üyeyle an-
calf girer. Kimsede anayasayı düşünecek hal yoktur.
Tersine, bir gün Cemil Sait Barlas gelir:
"Tüzükten Milli Şef adını çıkarıyoruz" der. Seçimleri
Milli Şef adının yitirttiği kanısındadır. ilk kurultayda Milli
Şef adı silinir.
Yassıada'da Demokrat milletvekillerini "Anayasayı
çiğnemekten yargılarlar. Yargıç, doğulu milletvekili Ha-
lis Öztürk'e sorar, "Nasıl çiğnedin?"
"Vallahi hâkim Bey, Kuran'ı çiğnemişimdir, Incil'i,
Tevrat'ı, Zebur'u çiğnemişimdir. Ama bu anayasa nasıl
birşeydir, görmemişim."
Daha sonra çiğneyen generaller çıktı, azıcık çiğnense
ne olur diyen başbakanlar...
BULMACA
1 2 3 4 5 6
:ı
i 3
SOLDAN SAĞA:
1/ Thoraas More'un, ide-
al toplum örgütlenmesini
konu alan ünlü yapıtı...
Yan memnunluk belirten
bir ünlem. 2/ Baş örtüsü
olarak kullanılan bir tür 4
ipekli dokuma... Eski
Türkler'de ölülerin ar-
dından düzenlenen yuğ
törenlerinde söylenen
ağıt. 3/ Sonsuz. ölüm-
süz... Duvar içinde bıra-
kılan oyuk bölüm. 4/
Yüz, çehre... Benzerlerin-
den üstün. 5/ Süs için yanağa sürü-
len kırmızı boya. 6/ lyilik, yar-
dım... Uzaklık işareti. 7/ Bir soru
sözü... Bir zaman birimi... Giysi
kolu. 8/ Bir bilgiyi gösteren simge-
ler dizgesi... Beddua. 9/ Alışılmışa
aykın olan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Cemal Süreya'nın bir şiir kitabı.
2/ Kutsal olduğu için dokunulma-
ması gereken şey... Havadan elde
edilerek ışık araçlannda kullanılan
asal gazlar sınıfından element. 3/ İspanyollann sevinç ünlemi...
Bir haber ajansının simgesi... Bir nota. 4/ Uçan avlân çekmek
amacıyla bir ağaç dalına bağlanan içi doldurulmuş kuş. 5/ Sa-
nayi. 6/ İskambilde bir kâgıt... Gereksinmeye yetmeyecek ka-
dar az... Bir nota. 7/ Hazır... Romatizma ağnsı. 8/ Arka, surt...
İnsan vücudunun dış yüzü. 9/ Kerestelik bir ağaç cinsi... Ameri-
ka zencilerinin kullandığı, gitara benzer bir müzik araa.
İLAN
T.C.
MARMARtS ASLÎYE CEZA
MAHKEMESİ
EsasNo: 1990'175
KararNo:1991 523
Tedbirsizlik ve dikkatsizlikle yaralamaya sebebivet suçundan sa-
nıklar Nurullah ve Hulkiye oğlu 1%3 D.lu Malatya ıli merkez İstiklal
mahallesi nüfusuna kayitlı CEM UĞURLAŞ ile Ahmet ve Behiye
oğlu %1 D.lu HASAN LÜTFÜ FATCI hakkında müsnet suçtan
yapılan yargılama sonunda;
Sanıklann eylemlerine uyan TCK'nm 459ı2-son. 647 sayılı yasa-
nın 4/1-6, TCK'nın 72-94 maddelen gereğince I80.000.'er lira ağır
para cezası ile cezalandınlmalanna. verilen cezamn ertelenmesine da-
ır gıyabi hüküm, aramalara rağmen tebligat yapılamayan karann
7201 sayılı tebligat kanununun 29 ve ve müteakip maddelen gereğin-
ce gazetede ılanı, ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra sanıklara teb-
liğ edilmiş sayılacağı, ilan ücreünin sanıklardan alınacağı ilan olunur.
19.02.1993
Basın:2l814
İLAN
T.C.
ADANA1. ASLİYE HUİCUK MAHKEMESİ
1992,884
Davacı Askeri Dağlı vek. Av. ömer Faruk Gerger tarafından
davalı Osman Kıliç. Reşıt Arslan aleyhine açılan tazminat davaana
esas olmak üzere:
Davalılar Osman Kılıç ve Reşıt Arskn'ın 20.4.1993 gününde saat
9.00'da mahkemeye bizzat gelmeleri veya kendilerini temsilen bir ve-
kil göndermeleri. göndermedikleri takdirde haklanndaki davanın
gıyaplannda görüleceğinin bilinmesı tebligat yerine kaim olmak üze-
re ilanen tebliğ olunur. 22 2.1993
Basın: 218^3