22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28ŞUBAT1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA Yorulmaz hvkuk savaşçısı Orhan Apaydın'ı ölümünün 7. yıldönümünde saygıyla anıyoruz Özgürlüğe adanmışbir yaşam s özlük "çelebf'nin karşıhğını "centilmen" olarak venniş.Yazık.Melon şapkalı. kırmızı suratlı, şemsiyeli ve Londralı bir centilmenin soğukluğu i)e tertemiz giysilerinin içinde alçakgönüllü, kibirsiz ama gururlu, caka satmaktan uzak, bilgisındederin ve İstanbullu "çelebi"nin sıcaklığı arasmda neredeyse dağlar var... 1979'da Selimiye'de sıkıyönetim mahkemelerinden birinde. sesini yûkselten bıravukata duruşma yargıcı iğneli biralayla yanıt vermeyi denedı. "Beyfendi," dedi. "Sizi bircentilmen olarak tanınm. Sesinizj yükseltmeyi size yakışüramıyorum." Apaydın, dudağjnın kıyısına iliştirdiği belli belirsiz ve fakat besbelli ki pek zehirli gûJücükle duruşma yargıcına baktı: "Yanlış tanırruşsıruz sayın yargıç, dedi. Ben bir centilmen değilim. Ama birçelebi olmaya hep gayret ederim"... 27 Mayıs sonrasında toplumsal isterinin dorukta olduğu günlerde "devrik" başbakan Adnan Menderes'in savunmasını üstlenmek hukuk bilgisi kadar bir hukuk savaşçısı olmayı da gerektiriyordu. Türkiye kamuoyu Orhan Apaydın adıru ilkin o zorlu sınavda tanıdı. Yıllarsonra Banş Derneğı'nde, İstanbul Barosu'nun başında. DİSK'in etkinliklerinde Orhan Apaydın'ı ön saflarda görenlerden "Bugün solculuk yapıyorsunuz ama daha dün Yassıada'da Amerikancı Menderes'i savunuyordunuz'* diyenler, üstelik bunu yüzüne karşı dıyenleroldu. Orhan Apaydın, çelebice güldü. sesini yükseltmeden Voltaire'nin ölümsüz sözûnü alıntıladı: "Fikirlerinize katılmıyorum. Ama fıkirlerinizı savunabilmeniz ıçın kellemi vermeye hazınm!" Verdi de. Generallerin ülkeyi demokrasi otu bitmez, fıkir ağaçlan yeşermez, düşünce pınarlan kurumuş bir çöle çevırdıkleri o uğursuz eylüj günlerinde, aylannda, yıllannda bükülmeden. eğıjmeden, "başınm gölgesini önüne düşürmeden" banşı. hukuku, demokrasiyı, özgürlüğü savundu. Sıkıyönetim mahkemelerinin koridorlanndan sıkıyönetim hapishanelerinin ranzalanna, bılekJerinde kelepçe demirinin ızi ve bedeninde kansenn öldürücu tümörûyle eğilmeden. dönmeden, boyun eğmeden. Orhan Apaydın öldükçe çoğalanlann soyundan. Bakın çevrenize, örneğin bakın Uğur Mumcu'nun anısına yürûyen insan sellerine, ne kadar çok Orhan Apaydın var orada... Nekadarçokuzbu... _ • AYDINENGfN Başkan Apaydın'a saygıTURGUTKAZAN irölüm yıldönümünde daha, Apaydın'ı düşünürken neler neJer gelivoraklıma. ıangisini eıe alsam diyorum Örneğin, avukatlığınj, hukukçuluğunu. demokrasiye vurgunluğunu mu anlatsam? Yoksa, temel ban nitelikJerini mi sıralasarn? Ama, bu yönJeriyle Apaydın'ı bilmeyen kalmadı ki. Evet, güzel insandı. Değerli bir hukukçu ve iyi bir avukatü. Demokrasiye âşıktı. Hıç korkmadı, yılmadı. Hep inandığı doğrulan savundu. Ama çok acıdır ki, adı hukuka sembol olmuş bu insana, hukukun zerresi bile tanınmadı. Önce, evinde gözaltına ahndı, başkanı olduğu baronun kapısına mühür vuruldu. Sonra tutuklandı, andanlara kondu. Sağlığıyla oynandı vehayatı noktalandı. Doğrusu, bu aynnulara girmek, bana hüzün veriyor. Hemen, 5'li çetenin Apaydın'a uyguladığı zulüm akhma geliyor. Dayanamıyorum. Böyle bir yıjdönümünde, yalnızea güzelliklen anmak istiyorum. Özel bir insandı Benım için "O" "Orhan Abi" veya "Başkan Apaydın"dı. Baromuzun 1977 Genel Kurulu'nu hiç unutamam. İstanbul Hukuk Fakültesi'nin 1. Sınıf anfisinde, Sevgili Gürsel'le yan yana oturuyorlardı. Birazsessiz, biraz heyecanlı. Veo kongrede "Orhan Abi" "Başkan Apaydın" oldu. Sonra, Türkiye Barolar Birliği'nin her etkinliğine koşturan bir yürek ERDALATABEK F otoğrafı hiç çekilmemiş bir görimtü belleğimden çıkmadı. öylesine kazınmış ki.. Maltepe Askeri Cezaevi'nden Sağmalcılar Cezaevi'ne getirildiğimiz anın göriintiisü. Saclarıoracıkta bir sandalye üzerinde kesilmiş, cezaevi giv sileri giydirilmiş Banş Derneği santklannın görüntüsü. Baktığım zaman herkesin birbirine benzediğini görüyorum, sanki biitün farklüıklar vîtip gitmiş. İnsanın kendi içinde üstünlüğânü sauınurken, banşı anJanrken; emeği, demokrasiyi konırken toplumun kahramanlanndan biri oldu. O\sa -öyle sanırun ki- hayattan bekJedigi tek şey, mutlu bir insan olarak sade > aşamını sürdüımekti. O> lesine sade, ö> lesine içten bir insandı. İçindeki çocuğu büyütmemiş bir insan. Belki de bu yanıv la aramızda \ aşaj an ender insanlardan. Ama kendi mutluluğunu, yaşadığı toplumunda da gönnek istedi. V aroluşumı toplumuyfa paylaşmak istedi. (, ektıgı çileler ondandır. Çektiklerinden deyakınmadı. Yaşanan her şeyin nedenlerini çok iyi biliyordu. Bugün Orhan Apaydın da, İsmail Hakkı Güneşbatarken.. bir şeylere turunmaya çalıştığı anlardan biriydi. Orhan Apaydın'ın her zaman tufuıunak istediği "hukukun üstünlüğü" de ellerimizin arasından yirJp gitmişti. Onu en çok varalayanın bu olduğunu sonradan hep düşündüm. Ölümü de kaJp utmezliğinden değüdi, "hukuk yetmezliğf'ndendi. İnsana insan olarak yaşamak hakkını veremeyen toplumlar kendi kahramanlannı da yaratır. Orhan Apaydın da bugün kahramanlar galerimizde. Hukukun öztorun da, Nedim Tarhan da aramızda değiller. Hıfzı Veldet'ler gibi, Lğur Vlumcu'lar gibi. Aramızda değiller ama her gün biraz daha büyüyorlar. Günümû/ûn v apa> insan manzaraları içinde "gerçek insan"lar olarak daha da büyüyorlar. Onlar dün> ada insan varoldukça da varoiacakiar. Daha da büyüyerek varolacaklar. Güneş batarken gölgeler büyür... doğdu. Ankara'da yapılan kongreler, demokrasi ve hukuk devleti için verilen mücadeleler. Yakalanan kişiye, avukattan yararlanma yolu açılsm diye, Adalet Bakanı Mehmet Can'ı zıyaret. Ve en demokrat hükümetteki bir bakanın bu öneriye tepkisi. Apaydın'ın sessizcegülüşü. Müebbet hükümlülere yapılmış bir haksızhğı çözmek için Niğde'ye gidiş. Dönerken Ankara molası.Dedeman Hotel'de YaşarÖzel dinletisi. Derken, 12 Eylül parantezınde Antalya Kongresi. Darbe destekçisi bazı delegelerin itiraa ve faşizme karşı demokrasinin zaferi. Akşam yat limanmda lagos ziyafeti. Sonra. Apaydm'sız bir Zonguldak Kongresi. Başkan hapis. Kürsüden selamı iletilince. salonun inleyişı. Yine faşizmın pençesinde, Apaydın adıyla demokrasının gövde gösterisı. Arada sırada çiğköfteye özlem. Çorabı yanlış gıymek. Kısaca, güzel bir insandı, özel bir insandı. Evet, benim için "Orhan Abi" veya "Başkan Apaydın"çok sevdıği barosunda yine yaşıy or. 2.5.1992 günü gerçekleştirdığimiz coşkulu törenle, ona zuJmedenleri mahkûm ettik. TBMM Başkanı Cindoruk. Adalet Bakanı Oktay, Uluslararası Avukatlar Bırliğı Başkanı, Paris Barosu Başkanı veçok sayıda yabana hukukçu ile Apaydın'ı andık. Müzikle, dansla, konserle adını taşryan prakelı seVdiğı sokağıri ™ duvanna çakıp bütün dünya hukukçulanyla, ona ve başka insanlara aa çektirenleri tarihin çöplüğüneattık. Başka söze gerekduymuyorum. Önünde saygıyla eğiliyorum. Sen rahat uyu Orhan Abi diyorum. Avukat Orhan Apaydın A vukat Orhan Apaydın, gazelemtideheın sosyal ve hukuksal olaylardadanışmanlık veyazarlık, hem degazeteaJeyhine acılan davalardaavukatlıksorumlıduğunu üstlenmişti. 30 mart 1980günü, bir ay önce bombalı suikaste kurbangiden arkadışvmz Uğur Mumcu nun, "Adaymuz, Dr. Biigiç"başlığı ile yayvnlananan yazısı üzerine Cumhurbaşkmhğına adayhğını koyan Saadettrn Biigiç, kendisinehakaret edîldiği iddiasıylamahkemeye başvurmuştur. Fotoğrafta, bu davanm bir duruşmasında Orhan Apaydın, yazı işleri müdürlerimizden Orhan Erinç ve Uğur Mumcu ileBiigiç'in o dönemdekiavukatı Hüsamettin Cindoruk 'labirlikte görülüyor... Orhan Apaydm, en sevdiği fotoğrafta eşi Gûrsd Apaydın'la birlikte. Adı gururveriyor GÜRSEL APAYDIN şim Orhan Apaydın, bütün yaşamı mücadele içinde geçmiş ve bunun çilesini de ömrününçok büyük bir bolümünde çekmiş bir _ _ ^ _ ^ _ kişiydi. Henüz genç bir avukatken 1960'tan sonra Yassıada'daki duruşmalarda Başbakan Adnan Menderes'i askeri rejime karşı savunurken gösterdıği demokrasiye, insan haklanna bağlılığını yaşamının hiçbir dönemınde kaybetmedi. Daha sonra, 1963'te sendıkal çıkarlan savunarak grev-lokavt yasalanmn hazırlanmasında katkıda bulundu. Orhan Apaydın. 12 Mart, 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerine kadar aydın olmanın. hukukçu olmanm. tek kelime ile insan olmanın borçlannı bu ülkeye. bu halka cömertçe ödeyen bir banş savaşçısıydı. Uğradığı haksızlıklar ve baskılar bu yüzdendir. Ancak onu baskılar yıldırmadı. Etrafındakilere her fırsatta "Evrensel hukuk kurallan bir kere zedelendi mi arkası gelir. Onun için hereğilimdeki insanın. hukukçunun. politıkacmın. hukukun üstünlüğü ilkesıni sayunması gerekir" diyerek mücadelesinin nedenlerini anlatırdı. Yaşamı da bu mücadeleler içinde son buldu. Tabii bunlar, dışandan incelendiğinde görülebilecek noktalar. Bir de Orhan Apaydın'ın özel yaşantısı var. Yüreği insan sevgısiyle dolu olan Orhan Apaydın haksızlıklara tahammül edemezdi. Davalannda, kendisıni haksızlığa uğrayanlarla özdeşleştirip bu haksızhkJan ortadan kaldırmak için bütün gücüyle uğraş verirdi. Başı derde giren aydınlan sa\aınurken günlerce uyumaz, araştırmalar yapar, araştırmalannda yalnızca hukukla ılgıli değil, hemen herkonuda kitaplar okuyarak güncel gelişmelen titızlikle takip ederdi. Bu nedenledir ki, bilgi ile devrimci çağdaş bircesaret veenerii ile haksızlıklann üzerine giderdi. İnsancıl ve sevecendi Orhan Apaydın duygulu bir insandı. İliş- kilerinde yumuşak, insancıl ve sevecendi. En zor anlannda bile inancını kaybetmez. etrafındakilereinançaşılardı.Sıkıntılıza- manlarda kendine özgü mce esprilerle ka- ramsarlıklan dağıtırdı. Bu mücadeleci ınsanı belki de en çok yo- ran ve üzen, bazı aydınlarda gördüğü riya- karlık ve samimıyetsizlıkti. İnandığı insan- lann değişmelerini aa ile izledi ve bir türlü kabul edemedi. Türkiye'de aydın olmanın bedelini iyi biliyordu. Bu durum, onun, güvendıği aydıniara. arkadaşlanna daha da sıkı sanlmasına nedenoldu. Yaşasaydı gözü gibi titrediği arkadaşlannın kaybedilmesinden büyük üzüntü duyardı. Mutlaka daha hırsla ve dirençle, hukukun üstünlüğü. insan haklan mücadelesinedevam ederdi. Haksızlıklara. 12 Eylül dikta rejımine karşı güçlü kişiliği ve ödün vermez ta\irla- nyla mücadele etmiş, kimJiğini, savunma hakkıyla bırleştirmış bir ılke ve yürek adamı olan kararlı mücadeleci yaşamı boyunca evrensel hukuk kavgası vermiş olan sevgili eşim Orhan Apaydm ile kısa da olsa aynı hayatı paylaşmak bana büyük mutluluk vermiştir. Adını taşımaktan onur duyacağım. Banş, adalet ve demokrasi kavgası O rhan Apaydm, 1 Mart 1926'daİstanbul'da doğdu. Yatılı okuduğu Haydarpaşa LJsesi'ni bitirdikten sonra tstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Tek parti dönemindeki öğrencilik yıllannda " Yeniden Doğuş" adb bir fıkir ve edebiyat dergisi yayımladı. Demokrat Parti iktidan dönemine Milliyet ve Dünya gazetelerine yazılar yazdı. 27 Mayıs 1960'tan sonra Yassıada'daki duruşmalarda Başbakan Adnan Menderes'in savunma avukatlığını yaptı. Kardeşi Burhan Apaydm'la birlikte 1961 "de politikaya girdi. Adalet Partisi'nden Aydm milktvekili seçildı. Bir yıl sonra AP'den istifa eden Apaydın. Yeni Türkiye Partisi'ne girdi. Parlamentoda işçi haklannı savunarak sendikalar ile grev-lokavt yasalanmn hazırlanmasında katkıda bulundu.EkremAücan'ıprotestoetmekiçinYTP'denistifaedenA- paydınskardeşler 1965seçımlerinekadarbağımsızmil]etvekiliolar- akparlamentodakaldılar. Apaydın, daha sonra Türk-tş'in hukuk danışmanıoldu. İşhukukuüzerineyaptığıçalışmalannıbirkitapta topladı. 1969'da "Türk-İş'in PohukYönü" adlı kitabını yayimladı. 1970'te Cumhuriyet şazetesine yazı yazmaya başladı. 1975'te Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Apaydm, 1976'daJstanbul Barosu Başkanı oldu. Üçdönem üst üste, 1983 yılına kadar Baro Başkanhğı yaptı. 1978'de Baro'nun 100. kuruluş yıldönümü törenlerinı düzenledi ve Avrupa Baro Başkanlan'nı İstanbul'da bir araya getirdi. 1978'de. 12 Eylül öncesi terörolaylannı ınceleyen "Kim Öldürüyor, Niçin Öldürüyor?" kitabını yayımladı. 1979'da, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu Başkanı Golsong'la birlikte İstanbul Barosu'nda Avrupa Konseyi İnsan Haklan Araştırma Merkezi'nı kurdu. 12 Eylül'de sonra tutuklanan Devrimci İşçi Sendikalan Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Baştürk ve DÎSK yöneticilerinin savunmalannı üstlenen avukatîar arasında yer aldı. istanbul Barosu Başkanhğı görevini sürdürürken 26 Mart 1982'de Banş Derneği Davası ıle ilgili olarak tutuklandı. Cezaevinde 8.5 ay kaldıktan sonra dava devam ederek 23 Arahk 1982'de tahliyeedildi. Ancak 14Kasım 1983'te yeniden tutuklandı. Yargılanması sürerken Adalet Bakanlığı'nın Avukathk Yasası'nda yaptığı değişiklikle Baro Başkanbğı görevinden alındı. 3 Kasım 1984'te ikinci kez tahliye oldu ve toplam 20.5 ay cezaevınde kaldı. Bu arada, Türkiye Yazarlar Sendikası yöneticihği nedeniyle hakkında bir başka dava daha açıldı. Orhan Arjaydm'ın, Banş Derneği Davası nedeniyle tutuklanması Avrupa Konseyi çevresinde geniş tepkilere yol açtı ve serbest bırakılması ıstendı. 982'de, savunma gorevmdekı ettcınüklen nederuyle UHB''nin PierreCot ödülünü aldı. Aynı yıl Paris Vincenne Üniversitesı'nden Honoris Causa fahri hukuk doktorluğu unvanı verildi.Orhan Apaydın, 38 yıllık savunma mesleğinde son olarak, Dünya Barolar Bırlıği Başkan Vekilhği'ne seçildi. 20 kasun 1982'de başlayan Banş Derneği DavasTnda yargılanan Apaydın, 13 kasım 1984'te toplam 20.5 ay hapis yattıktan sonra tahliye ofanustu. Onun İlkeleri yaşıyor HÜSEYtN APAYDIN T utuklama ' sebeplerinin ortadan kalkmamış olduğu kanaat ve ; sonucuna vanldığından tutuklu sanıklann tutukluluk hallenrun . devamına..." Duruşma hakimi bu sözleri bılmem kacıncı kez tekrarladığında dınleyici sıraianndan babamın gözlerindeki hüznü fark edebih'yordum.. öyle ya, yıllarca mahkemelerde insanlann haklannı kıyasıya savunmuş bir Orhan Apaydın niye tutuklandığını, tutukluluk halinin hangi "kanaat ve sonuçla" uzatıldığını düşünüyor olsa gerekti.. Gözlerindeki aynı hüznü net olarak görmesem de hissettığim bir başka yer de. Sağmalcılar Devlet Hastanesi'nin tutuklu görüşmelerinin yapıldığı bölümdü. Bana defalarca "Gelme" demişti. "beni böyle görmeni istemıyorum.." Bütün baskı uygulamalanm bırakın, biradalet savaşcısına bu ülkenin reva gördüğü bu davranış en ağır işkence sayılmalıydı bence.. Savunma kürsüsünde yıllannı veren Orhan Apaydın, sanık * sandalyesinde komik ' *" -** suçlamalann muhatabı olmayı hiçbir zaman onuruna yediremedi ve bunun bedelini de yaşamıyla ödedi.. Siyasal tarihimizin en fırtınalı üç döneminde; 27 Mayıs, 12 Martve 12 Eylül'de demokratik ilkelerinden asla taviz vermeyen babam Orhan Apaydın'ın bu onurlu tavn, aynı soyadını taşıyan bizlere de baa görevleryüklüyor kuşkusuz. İşte bu nedenle babamın sevgili dostlan ile biraraya gelerek onun savunduğu ve uğrunda yaşamını verdiğı ilkeleri yaşatacak bir vakıf kurduk. Orhan Apaydın Demokrasi ve BanşVakfı:İIhanSelçuk, Erdal Atabek. Tank Akan, Gülçın Çaybgil, Oktay Kurtböke, Müjdat Gezen. Gürsel Apaydın ve Hüseyin Apaydm tarafından oluşturuldu ve şubat ayında resmen faaliyete başladı. Burs olanağı Vakıf, insan haklan, demokrasi ve hukuk alanında çeşitli faaliyetlerde bulunacak. Bu alanlarda heryıl bir "İnsan Haklan Ödülü" verecek. Aynca hukuk fakültesi öğrencileri için burs olanağı da şağlayacak. Öyle zannediyorum ki bu ülkenin Orhan Apaydınlara çok, ama çok ihtiyacı var. Ve ona yaptıklanndan ötürü utanç duyulması gerekiyor. Geçen sene İstanbul Barosu'nun önündeki sokağa Orhan Apaydm adının verilmesi nedeniyle TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un yaptığı konuşma, bir anlamda "devletin özür dilemesi" olarak da algılanabilirdi. Şöyledemişti Cindoruk: "İnsanlar toplum için yapüklan yararlı hizmetlerle yücelirler ve anıhrlar. Unutulmazlar. Orhan Apaydın; hukuk, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri konulannda hiçbir ideolojik saplantmın esıri olmadan, öncelikle insan değerini en üstte tutan saygın biraydırumız olarak yerini almıştır. Onun bu doğrultuda yaptığı savaşımında savunduğu tüm görüş ve ilkeleri bugün tüm dünyada evrensel değerler olarak benimsenmiştir. Rahmetli Orhan Apaydm ile meslektaş ve ayru düşünceleri paylaşan yakm dost olarak uzun yıllar beraber olmanın onurunu yaşıyorum." İnsan olmanın onuru bazı ilkelere sıkı sıkıya sanlmayı gerektiriyor. Bu ilkeleri savunmak da bizlere düşüyor, böylesine aalann, haksızlıklann bir daha tekrarlanmaması için...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear