25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ŞUBAT1993 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Kastamonu evleri sergisi ANKARA (ANKA)- Sevim Sarıtabak'ın "Kastamonu Evleri" konulu yağlıboya resim sergisi dün Galen Z'de açıldı. Ankara Kadın Ressamlar Derneğı. Ankara Ressamlar Derneğı ve Ankara Dışışleri Dayanışma Demeği'nın yurtıçı ve yurtdışı sergilerinede katıldı. Ressam Sevgı Sanlabak'ın Kastamonu Evlen konulu yağlıboya sergisi lOmarta kadar izlenebılır. Çocukresimleri yarışması GAZİANTEP(AA)- Gaziantep Şahinbey Beledıyesince, "Çevre" konulu çocuk resimleri yanşması düzenlendi. Beledıye Başkanı Yaşar Ağyüz, bu yıl üçüncüsü yapılacak yanşmanın amaanın, geleceğin güvencesı olan çocuklan sanata ve kültüre özendirmek, becerilerini arttırmak ve desteklemek olduğunusöyledi İlkve ortaokul öğrencılenne yönelık olarak 3 kategoride düzenlenen yanşma sonucu ilk üç dereceye girenlere para ödülü verilecek. Yanşmaya katılacak eserlerin 26 marta kadar Gazıantep Şahinbey Beledıyesı'ne ulaştınlması gerekiyor. Chunchon festivali ANKARA (AA)-"93 Chunchon Uluslararası Tiyatro Festivali". 24-29 haziran tarihleri arasında Güney Kore'de düzenlenecek. Uluslararası Amatör Tiyatrolar Birliğı'nin Kore Temsılciliği tarafından düzenlenen fesüvale katılmak ısteyen amatör tiyatrolann. Devlet Tiyatrolan Opera ve Balesı Çahşanlan Yardımlaşma Vakfı'na(TOBAV)veya Fesüval Organızasyon Komitesi'ne 28 şubata kadar başvurmalan gerekiyor. Jean-Louis Petit konseri ANKARA (AA)-Mİ11İ Piyango Kültür ve Sanat Etkinlikleri çerçevesinde, pazartesi günü Jean-Louıs Petıt Oda Orkestrası'nca bir konser verilecek. Gülsiıı Onay'ın solist olarak katılacağı konser, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu'nda verilecek. Konserde, Lalande, Mozart. Haydn ve Camille Saint Saens"dan örnekJer verilecek. Dansçı Wilson öldü •WASHINGTON-TEL AV1V(AA)-Sinema dünyası. oyuncular kadar göz önünde olmasalar da, sinemaseverler tarafından gayet iyi tanınan iki ismini yitirdi. Amerikalı dansçı-koregraf Lester U'ilson ile İsrailli yönetmen Amos Gutman öldü. Başrolünü John Travolta'nın oynadığı "Cumartesi Gecesi Ateşi" adlı filmin koregrafı Wilson, kalp krizi sonucu 51 yaşında Los Angeles'ta öldü. israilli film yönetmeni Amos Gutman ise "çağımızın vebası" AIDS'den yaşamını yitirdi. Tel Aviv'de 39 yaşında ölen Gutman, kjsa metrajlı filmleriyle tanınıyordu. Albayrak'ın sergisi KONYA (AA)- Konya'da ressam Adem Aibayrak ın resim sergisi açıldı. Akbank Sanat Galerisi'nde açılan, sanatçının üçüncü kışısel sergisinde 23 adet yağlıboya tablosu bulunuyor. Sergi 5 marta kadar izlenebilir. Karma Sergi Kültür Servisi- Hacettepe Üniversitesi Sanat Galerisi'nde açılan "Türk Ressamlar Karma Sergisi" açıldı. Nııri Abaç, Naik Akıncı, Mustafa Ayaz, Habip Aydogdu, Avni Arbaş, Mustafa Ata gıbı sanatçılann resımlennden oluşan sergi 6 marta kadar gezilebilir. Fotoğraf sanatçısı Sami Güner'i iki yıl önce 20 şubatta bir trafık kazasında yitirmiştik 'Doyuhnaz lezzetle' aııılıyorMEHMET BAYHAN Sami Güner'ı apansız yılirişimizden bu yana iki yıl geçti. Trafik canavan bü- tün lııncı ile canlar almayı sürdürmekte. İnsana yaraşan duygusalhğı teknoloji- nin önüne alamazsak sürecek gıbi de gözükmekte. Sevgi ile mayalanmış çoşkusu Geçenlerde. yıllar vılı hazırladığı tak- vimleri gözden geçirdim. Hani kentler- den dağ başmdaki kahvelere kadar yayılan, ülkemizin güzellikleri ile bera- ber fotoğrafın tadını kitlelere götüren takvimler Evet, sıradan sayılabilecek fotoğraflar da var. Ama sonunda öyle bir duyarhlık kaplıyor ki yüreği; yalın, saf. tertemiz. ıçten, sevgı ile sarrna- lanmış. Yaşamaya, algılavabildiğimiz her şeye yönelik bir sevgi. Sevgi ile uyum ayru kaynaktan gelebilir rrü?.. Anlık yanılgılann ya da çıkarlann yanhş tanı- mlanması değıl, mutlak sevgı. Belki de göremediğımiz boyutlardaki parçacık- lann. salmımlann uyumu sevgiyi yarat- makta. Evren tek bir bütünden geliyor ve ayru sahnımda bütünleşmeye gidi- yorsa, mutlak sevgi o ilk ve vanlacak son noktada olmalı. Bazılannın yüre- ğinde, yüzünde yankılanır o enerjınin iz- leri ve etraflanna saçarlar. Sami Güner bu tür ender insanlardan bin idi. Yaşa- dıklanmız. böylesi yüreklere ne kadar çok gereksindiğimizı göstermekte. Fotoğrafın asıl işlevi belgelemek, de- ğerini korumakta henüz. Beynin aynntılan ile kaydedemediği görüntüle- ri kalıci kılmak ki sonra bakıldıgında çağnşımlarla zenginleşsin. İşte elde bir makine, nereye yöneltir ve nasıl ayarlar- sanız öyle görüyor. Ama bazılannın elinde bır araç oünaktan çıkıp duyarga nıteliğı kazanıyor. Sami Güner'in; ma- kinesine kapanmış, dudaklannı sarkıtmış, o metal ve cam nesne ik bü- tünleşmiş halini gördünüz mü hiç. Op- tik ve kimyasal yolla değil de ruhu ile aktanyor gıbi. Öncülügü, olağanüstü çalışkanhğı, sevgı ile mayalanmış coş- kusu yanında fotoğrafçı olarak önemli bir özelligi bu idi. 1%0'lardaki gelişmeler Bır ulkede yapılan fotoğraf, teknoloji ile olduğu kadar sosyal-ekonomik-kül- türel düzey ile de yakından ilişkihdir. Bu alanlardakı değişıklik veya gelişmeler yeni fotoğraf alanlannı ve biçımlerini gerekli kılar. 1960'lardaki gelışmeler, Sami Güner'in ortaya çıkışını getirmiş- ti. İşlevını büyük bir görev duygusu ve coşku ile yerine getirdı. Şimdi değişen koşullar yeru yorumlan zorlamakta. fo- toğraTanlayışımız ve kitlelerin fotoğraf- tan beklentisi yavd^ça değışmektedir. Ancak Sami Güner'in özelliklen seçkin bir örnek olarak önümüzde kalacaktır. _ Fotoğraf matbaada biten bir süreçtir. Üreten işini basılmış görmek ister. An- cak böylece en geniş dağılım. gözlere ulaşma şansı yakalanır. Ülkemiz kültür ortamında ise fotoğraf tüketilememekte henüz. Fotoğraf çalışanlannın üretim- "Tannm gölgeleme bulutunla, güzelliklerini herkesc görme>e geldik" diye haykırıyordu Sami Güner.Yaşa- mayu var oluşu tutku ile seviyor ve bu duygusunu herkese aktarmava çabalıyordu. Batan güneş her seferinde yeni bir heyecan ve fotoğraftı onun için: "Aman Tanrnn şunlara bakın. ağaçlar, çiçekler, tomurcuklar, kele- bekler. Binbir türliisü.Mutiuluk. sevinç bunlar. Daha da ötesinde bir şeyler ama anlatamıyonım. Fotoğraf- larıru çekiyorum, doyamıyorum"...Makinasına sarümış 'görevini yapıyor, hem yaşıyor tiem aktamor'du. Ülkemiıin güzelliklerinden söz eden bir şiirini şöyle bitirmişri: "Sizlere biraz olsun tattırabildiysem / Bu doyulmaz lezzeti / Hatırlarsınız belki bir gün / Dostunuz Sami Güner'i" lerini ve kendilerini yenılemelerini bir açıdan engelleyen olumsuzluktur bu. Sami Güner'i sürdürülmesi gereken tann ile anmak. arkadaşlanmızın ürün- lerini değerlendirmek ve daha ilen çalı- şmalara özendirmek için bir albüm hazırlamayı düşünmüştük. Aradığımız destek BP Türkiye'den geldi. Dernekle- rimizın kaülımı ile fotoğraflar derlendi ve "Sami Güner'in Anısına Türkiye 1992 Albümü" gerçekleşti. Bir süre önce tanıtırru yapılan albümde 131 ar- kadaşımızın 250'ye yakın fotoğrafı yer aldı. Fotoğraf tarihimizde seçkin ber yeri olduğuna inandığım bir ustayı böy-- le anabildiğimiz için mutluyum. Gelecekte de yeni albümler için çaba göstermelıyiz. Yayıncılar fotoğrafı da programlanna ahp bu tür albümler pro- fesyoneke hazırlanana kadar. Belki de ıçlerinden birinin öncülüğü yolu açıve- rir. denenmesınde yarar var. Bugünler- de, adı "Türkiyemizin İnsanlan" olacak bır albüm için hazırhk yapıyorum ve çağnları yoUayacağım. Gene geniş kaülım ve destek kazanılmasını uma- rak. ESKİŞEHİR Nasrettin Hoca şenlikleri Kültür Servisi- Her yıl Eskişe- bir ve Eskişehir'e bağlı Sivrihi- sar hcesi'nde düzenknen Nas- rettin Hoca şenlikleri kapsa- mında bu yıl bir de karikatür yanşması yapdması karariaşn- nldı. Nasrettin Hoca'yı anmak, mi- zah geleneğini sürdürmek \e fel- sefesiııi yeni kuşaklara aktar- mak amacıvla vapılan şenlikler kapsamında düzenlenen van- şmada konu serbest bırakıldı. Üniversitede eğitim gören öğren- cilere de açık olan yansmava is- teniküği sayıda karikatürie katıhnabilecek. \ apıtlann \ayı- nlanmış ya da yayinlanmamış ol- ması şartının aranmayacağı yanşmaya son katılım tarihi 30 nisaji 1993. Yapılan açıklamava göre yanşmamn sonuçlan Nas- rettin Hoca Şenliklennden bir hafta önce bildirilecek. Renkli ya da siyah-beyaz. boyııtlan 25x35 cm'yi geçmeyecek .. Ad- res: Anadolu Üni>ersitesi Kari- katür Kulübü V. Doç. Atila özer Yunusemre Kampösü Bilgi İşJem Merkezi 26470 Eskişehir. Brittany Scarlet'i oynayacak FRANKFLTIT(AA)- Dallas' adlı TV dizisinde oynayan Ame- rikalı yıldız Morgan Brittany, "Rüzgâr Gibi Gecti' filnıiran onutulmaz 'Scarlet'ını canlandı- racak. Dallas dLrisinden sonra Los Angeks'taki >illasnıda eşi ve iki çocuğu ile sakin bir hayat yaşadığını söyleyen Morgan Brittany. "Scarlet rolünün bana verildiğini öğrendiğimde sevinç- ten ağladım" dedi. BiOndiği gibi film klasikleri arasında yer alan "Ruzgar Gibi Geçti"nin ikinci böhıımimi cevir- me karan alan yapuncılar, 'Scarlet' ı canlandıracak kadın sanatçt konusunda oldukça zor- lanmtşlar ve bu nedenle de Tür- kiye'den Derya Arbaş'm da katıidığı uluslararası çapta bir yanşma düzenleyerek 'Scarlet' rolünü >erecekleri sanatçıy ı sap- tamak istemişlerdi. Paul McCartney, umutsuz 'Dahafazla mücadelegerek' Kültür Servisi - Paul McCartney, ABD Başkanı Bill Clinton'dan daha ünlü olduğu- nu ileri sürdü. Paul McCart- ney, 'Ena' dergısinde yer alan söyleşısınde, "Eski sanatçı- lann daha fazla sattığına inanı- yorum. Ben, Tina Tumer, Cher ve Enc Clapton, Bill Clinton'- dan bile daha ünlüyüz." dedi. Paul McCartney, gerekli or- tamın hazırlanmaması halinde ne ekolojik cevre felaketine ne de Avrupa'da gıderek yayılan faşizm-ırkçılık sorunlanna çare bulunabileceğini ifade de- rek şöyle dedi:' 'İnsanlar faşızm fenomeni karşısmdaki endişeleriru pay- laşmalıdır. Rock şarkıalan da , şöhretlerini kullanarak sosyal ve politik konulara müdahale etmelidir." "Beatles"'ın artık mazi oldu- ğunu kaydeden McCartney, yaptığı müziğin Beatles müzi- ğine benzemesinden de ra- hatsızlık duymadığını söyledi. McCartney, "Eğer dünyada Beatles gibi müzik yapmaya hakkı olan insanlar var, onlar da ben. George Harrison ve Ringo Star'dır" dedi. İlerleyen yaşına karşın önünde üretken yıllar bulun- duğuna inandığım söyleyen McCartney görüşlerini şöyle aktardı. "Daha faila mücadele vermem gerektigine inanıyo- rum. Çevremde bem tedirgin eden şeyleri müzıkle dile getir- me isteğini duyuyuorum. son çalışmam 'Off theGround" da bu yönde. Yani besteden çok söze dayanıyor." Nüzhet Aytekin'e ikindlik Çiçeklerödül açtı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ressam Nüzhet Ayte- kini Ankarablar, evinin terası- nda açtığı resim sergılen ile tanıyor. Nisan ayı sonlannda evinde 8. kişisel sergisini açma- ya hazırlanan Aytekin, bu günlerde çifte sevinç yaşıyor. Dikili Eyrensel Kültür ve Sanatevi'nin düzenlediği kül- tür etkinliklen çerçevesindeki yanşmada sanatçının bir tab- losu ikincilik ödülü aldı. De- ğerlendirmesi Stockholm Hü- manist Enternasyonal tarafı- ndan yapılan yanşmada sa- natçı, öykü dalında da jüri özel ödülüne değer görüldü. Resim çahşmalanrun yarusı- ra, öykü ve şiir de yazan sa- natçı, yanşmaya önce öykü ve şiir dalında kaülmayı düşün- düğünü söylüyor. Yanşmada ikincilik alan tablosunun da il- ginç bir öyküsü var. "Yapüğım tablolan, evimin salonunda ve terasında sürekli sergiliyorum. Gelen giden dos^lanm görsün istiyorum" diyen Aytekin, yanşmaya katılışını da şöyle anlaüyor: "Evrensel Kültür ve Sanatevi'- nin yanşması için seçtiğıni şiir ve öyküleri terasta zarfa yerleştiri- yordum. Tam bu sırada şiddetli bir rüzgar geldi ve elimdeki bü- tün kağıtlan uçurdu. Bu sırada rüzgann etkisiyle kartpostal bü- yüklüğündeki bir çalışmam du- vardan yere düştü. Tabü >ere düşünce camı kınknıştı. O tablo- ya yerden kaldınrken. 'tamam' dedim. 'bunu yanşmaya gön- dermeliyim.' Hemen resmı, kınk çerçeveden çıkanp, zarfa koy- dum. Çiçek desenli bu tablo bana ödül getirdı." Aytekın"ın resımlerinin ko- nusunu kış ve çiçekler oluşturu- yor. Kış mevsiminı ve çıçekleri çok sevdiğini söyleyen Aytekin, kışın kendisine Fiübe'de geçen çocukluk günlennı aru- msattığını söylüyor. 1948 yüında Türkiye'ye gelen ve yer- leşen Aytekin, Filibe'nin küçûk bir kasaba olduğu günlen anlatı- yor. "Öyle çok kar olurdu ki, yollan kürediklerinde. iki yanda kocaman tepeler oluşurdu. Ben o zamanlar Fransız Koleji'ne gi- diyordam ve okul evden biraz uzaktı. Yürüye yüriiye ama neşe içınde okula giderdim o günler- de" diyor. Çiçekler ise, çok özel Aytekin için. Evinin terası da tam bir çiçek cenneti. Çankaya Belediyesi'nin 1987den beri dü- zenlediği "Balkon bezeme ve çi- çek düzenleme" yanşmalannın hep birincisı olmuş. "Onlarla konuşmayı onlara şiir yazmayı seviyorum" diyor sanatçı. Sa- natçı onlarla konuşmasını dıze- lerle dile getirdiğini belirterek, bir şiiriyle sözlerini noktalıyor: "Sen herkesten içtensin çiçek/ Toprağını kanştırdım tomur- cuklandın/Bır avuç suya karşı, neredeyse ışık fışkıracaİcsın/Bili- yorum, konuşabilsen beni hiçkı- rmayacaksın." Bilsak Tiyatro Atölyesi'nden oyunculuk ve sahneleme açısmdan ilginç bir çalışma 6 Kent uçurumu^nda yitip ğidenlerGitmeden öoce / Yazan: Stephen Poliakoffj Çevi- ri: Nihal G.Koldaş, Emre Baykal j Oynayanlar: Emre Baykal, Nihal G. Koldaş, Ceysu Koçak. DtKMENGÜRÜN UÇARER Tiyatroda mekan ve bu me- kanla kişiler arasındaki ilişki, anlatımı güçlendiren öğeler... Böylesi bir ortamı yaratmak. değerlendirebilmek ise tiyatro sanatıyla içh dışh olmanın öte- sinde araşürmaahğın, drama- turjinin bir uzantısı... Twenty- Nineteen, gri atmosferi ıçinde büyük bir kentin (bu kent Lei- çester de olabilir. Londra da. İstanbul da) neonlarla yan a> - dınlatılmış ölü sokaklannı. bomboş yiyecek yerlerini. kas- vetli apartman dairelerini ve böylesi bir boşluk içinde yaşa- yan insanlann bunabmlannı iz- leyiciye taşıyan bir mekan. Oyunculann bu mekanla ve birbirleriyle kurduklan denge. Stephen PoIiakofTun "Gitme- den Önce" ile vermeyi amaçla- dığı iletiyi güçlendirmekte. Bilsak Tiyatro Atölyesi'nin oyunculuk ve sahneleme yön- temleri ve bu yöntemlerden çı- karak vardıklan noktalar, yap- tıklan her çalışmada ilginç bo- yutlar sergiliyor. Vanlan bu noktalann bir doğurganlık içinde olduğu, sürekli yeni yö- nehşle're açıldığı da bir gerçek. 'Gitmeden Önce'de Nihal G.Koldaş, Emre Baykal ve Ceysu Koçak oynuyorlar. Burada da Nihal G. Koldaş, Emre Baykal ve Ceysu Koçak'- ın metın çalışmasındakıortak arayışlan, "Gitmeden Önce"- dekı gerçekleri sankı daha da vurucu kılıyor. Tıtiz. detaycı yorumlar, içten dışa yönelen anlatımlar. abartıdan uzak bir çarpıcılıkla yaşamı sorgula- maktan bıkmış tüketim kuşağı- nın sanalannı yansıtmakta. Dostoyevsky ve Dickens'tan etkilendiğini söyleyen yazar. yapıtlannda olaylardan çok, kişiler üzerinde durdugunu vurgular, ama bu kişılenn geç- mişleri ya da geleceklerinden çok, onlann "kent uçurumu" içinde kaybolup gıdişleridir üzerinde durulan. Clare ve Ralph arasındaki ensest ilişki, Nicole'ün karanlık bir disko- tekte çılgınca şarkı söylemesi, Ralph'ın bir hamburgercide masanın üzerinde yiyecekler- den iğrenç bır bulamaç yapması ya da Clare'in odasında dola- şan böceklerle oynaması. beton yığınlan arasında yitip giden güzelliklerin ve bunlann yerini alan vahşetin, aomasızlığın. yalnızbğın, karmaşanın işaret- leridir. "... bir şehri, ancak o şehrin domateslennin içindeki- lerle tanıyabılirsin. İstenmeyen her şey domateslerin içine tıkı- lır. Şehir de işte bu domatesle- rin içinden kusar. Çevreyi bir kolaçan edeyün. Bakalım ne bulacağım. Tiksindirici gerçek- liği." Oare, Ralph ve Nicole arasındaki ilişki, Poliakoffun "kent uçurumu" olarak tanım- ladığı bu ortamda inançlann ve idealizmin uğradığı erozyonu irdeler. 68 sonrası yalnızlık Yazara göre 68 sonrası top- lumsal çöküntünün getirdiği somut bir yalnızlıktır bu. "ne- den şimdiki öğrencilerin hepsi bu kadar yaşlı ve yenik ve bık- kın... Sahip olduğun enerjiyle ne yapacağını bilemiyorsun." Gürültülü bir büyük yaşamın ortasında kurtulmaya çalışan, ama bunun nasıl yapüacağmı bilmeyen kıraç küçük yaşamlar zinari. Birbirinin yoluna çıkan, bırleşen, aynlan kopuk yaşam- lar... Bir yanda Nicole gıbi kay- bolmuş insanlan afyonlayan te- levızyonlar, radyo istasyonlan, öte yanda, yine kaybolmuşluğu içinde patlamaya hazır, sankı saatli bombalar ve duygulannı bastırarak yaşamı sürdürmeye çahşanlar... Hepsinin de ortak yanlan. bir derin uçurumun içinde olmalan... "Gitmeden Önce", sezonun görülmesi gereken oyunlann- dan. Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'ndeki yapıtlar yıllardır sahiplerini bekliyor Saııatçılamı deposuna dönüşen galenANKARA (AA) - Ankara Zafer Çarşısı'nda bulunan Devlet Güzel Sa- natlar Galerisi'nde, çeşitli sergiler ve yanşmalar nedeniyle getirilen çok sayı- da heykel, resim ve fotoğraf, sanatçı- lannı bekliyor. Galeride 10 yıldan beri sahiplerinin alması için bekletilen yapıtlann fiyatlan 5-200 milyon lira arasında değişiyor. Devlet sergılen, mezuniyet sergileri, yanşmalar ve devlet resim sergilerinden kalan çok sayıdaresim,hcykcl ve fotoğ- raf. sahipleri tarafından gen alınmadığı için galennin depolannda saklanıyor. Yetkililer, depoda 50'ye yakın heykel bulunduğunu, bunlann boyutlan nede- niyle sahiplen tarafından geri alınmak istenmediğinı belirterek, "Biz de kayıtlı olduklan için atamıyoruz. Sahipleri ise burayı depo gibi kullanıyorlar ve yapı- tlannı defalarca uyarmamıza karşın almıyorlar" dediler. Alınmayan heykellcr arasında fıyatı 200 milyon lira olan yapıtlar da bulun- duğunu bıldiren yetkililer, Mustafa Bu- lat, Orhan Tekin, Vahap Avşar, Hülya- Dinç Ercan. Arzu Çakır. Ayşegül Tekyıldırım, Esin Turan, Ayhan Yal- man, Recep Özer, tlker Çalışkan, Tekin Koçan ve Hüseyin Suna'yı heykellennı gen almaya çağırdılar. 50'yi aşkın resim Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde aynca 50'yi aşkın resim ve 100'ü aşkın fotoğraf da sahiplerini bekliyor. Galeri yetkilileri, sanatçılann bu yapıtlannı yıllardan beri geri almadı- klannı. kendilerinın de yeterlı yerleri ol- mamasına karşın bu yapıtlan itina ie sakladıklannı bildirdiler. Öte yandan galerinin sanatçılarla yaptığı şartnamede. "İade işlemlerinin başladığı tarihten bir ay içinde teslım edildiği toplama merkezlerinden geri alınmayan yapıtlann kaybından veya uğrayabileceği hasarlardan Bakanlığın sorumlu tutulamayacağı" belırtılıyor. Modern sanatmüzesi eksikKği ADANA (AA) - Adana Güzel Sanatlar Galerisi'nin bir bölö- mümin diizenlenerek modern sa- nat müzesine dönfişrürüleceği bildirildi. Güzel Sanatlar Gale- risi Müdürii Mustafa Dulda yaptığı açıklamada , Türkiye'- nin dördüncü büyük kenti olan Adana'da. modern sanat müze- sinin buhmmaraasınm önemli bir eksiklik oMuğunu belirterek şöyle dedi: "Yaklaşık 10 yd ön- cesine kadar Adana'da resira sergisi açılabilecek salon bul- mak oldukça zordu. Şimdi bu asıldı, bazı bankalar bile sanat galerileri acmaya başladdar. Biz de galerimizin giriş bölümfi- nü sanat müzesi olarak kullana- cağız ve Kültür Bakanlığı'nca daha önce satın alınan resim ve heykelleri burada senaleyece- 1991-92 sezonunda Adana Güzel Sanatlar Galerisi'nde 12 sergi açıldığını belirten Dulda, sergilere tanınmış sanatçılann yeterli ilgiyi göstermediğine de- ğindi. Köpekli filmler dönemi Kültür Servisi - "Reservoir Dogs" ve "Man Bites Dog" gibi, oldukça vahşi sahnelerin yer akhğı 'köpekli fiimler', Avrupa'- da gösterildiği tüm sinemalarda büyük ilgi görüyor. Belçika yapimı "Man Bites Dog"un yazan, yönetmen >e ak- törii Remy Be)vau\,, "Cannes'- da bürün insanlar bizimle tanış- maya çekintyordu. Hasta, tuhaf insanlar göreceklerini sanıyor- lardı" diyor. BeJvauv, filmdeki rahatsız edici sahneler hakkında da , "Bazı insanlar anlamayabi- lir ancak insanlann aptal ol- madığını düşümiyorum. New ^'ork'ta TV programında bir ka- mera gerçek polisleri izliyor ve kavgayi izliyor. Bu gibi şeyler gerçek korku filmi." şeklinde konuşuyor. Bel>aux, sözkonusu TV prog- ramınuı "insanlar daha fazlasuıı istediği için" giderek daha da vahşileştiğini ve cinayertere ka- dar uzandığım bdirtiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear