25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3ARALIK1993CUMA roAMDOSYASI Erdal Eren, kemik grafotolojisi alınmadan darağacına gönderildi 1 ay 17günlükyargdamaylaidaııı • Korsan gösteri sırasında gözaltma alınan Eren iki gün sonra tutuklanarak Mamak Askeri Cezaevi A Blok arka "tecrit'e kondu. İlk andan itibaren Eren'e/idamlık' gözüyle bakılmaya başlanmıştı. Üç gün sonra ise idam cezasını içeren iddianame hazırdı. • Yargıtay. Eren'in dosyasındaki, olay sırasında 18 yaşında olup olmadığı gibi kuşkulann giderilmesi için karan bozdu. Ancak Yargıtay'ın bozma karanna Askeri Yargıtay Başsavcılığı itirazetti. Bu sırada Türkiye'de çok önemli bir gelişme oldu ve 12 Eylül askeri darbesi gerçekleştirildi... • 12 Aralık 1980 cuma günü Milli Güvenlik Konseyi saat I4.00'tetoplandı. Gündemlerinin 5. maddesi, Erdal Eren'in idamına ilişkin kanundu. Ve bu maddeye konseyin tüm üyeleri 'evef dedi. Konsey Başkanı Kenan Evren'in bu konudaki son sözü 'Allah taksiratını afTetsin' oldu. YA YINA HAZIRLA YANLAR: DENtZ TEZTEL -AYŞE YTLDIRIM EMİNE ALGAN 12 Eylül sonrasında 49 kışi asıldı. Ve bu kışilerden dos- yası en tartışmalı olanı Erdal Eren'di. Eren'in dosyasında bir çok eksiklik vardı; delıller, tanıklar yeterh değildı. Dos- yanın en lartışmah yanı ise "suç tarihinde Eren'in 18 yaşını doldunıp, doldur- m«lığın yd]. Türk Ceza Ya- sası'na göre "Olay tarihinde 18 yaşından küçfik olanlar ası- lamaz"dı. Ancak dönem "ola- ğanüstür> vdü! Ve bu dönemde Eren'in yargılandığı mahke- me, Askeri Yargıtay Daıreler Kurulu ve MGK içın ne bu yasanın ne de dosyadaki eksıkliklerin önemi vardı... 2 Şubat 1980 günü Ankara Hoşdere Caddesi'nde, daha önce polis tarafından öldürü- len bir genç için korsan göste- ri düzenlendi. Güvenlik kuv- vetlennın bu gösteriyi dağı- tmak istemesi ûzerine çıkan çatışmada inzibat eri Zekeri- ya Onge öldü. Ve Erdal Eren bu olaydan hemen sonra gö- zaltında. İkı gün sonra Eren tutuklanarak Mamak Asken Cezaevi A Blok arka "tecrif'e kondu. İlk andan itibaren Eren'e "idamlık" gözüyle bakılmaya başlanmıştı. Eren'in yargılanması "jet hızıyla'' yapıldı. Olaydan üç gün sonra 5 şubatta ise idam cezasını ıçeren iddianame ha- zırdı. Erdal Eren, 13 şubatta ilk duruşmaya çıktı. Ve tam bir av 17 gün süren "yargıla- ma"nın ardından 19 Mart 1980 günü Albay Turan Fırat- gil, İİhami Uğur Yılmaz, Vu- ral Özenirler'den oluşan An- kara Sıkıyötim 1 Numaralı Asken Mahkemesi karannı açıkladı. İdam! Karar. Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nce 15 Temmuz 1980 günü usulden bozuldu. Yargıtay, bozma karannın gerekçesinde şu görüşlere yer veriyordu: "Samğm 18 yaşında olup ol- madığının kesinlikle sap- tanması için kemik grafotolo- jLsinin belirlenmesi. Doğum yerinden niifus idaresinin mü- hürlü te im/alı resmi yazısı au- nmamıştır. çelişkili bir telgraf yazısı bulunmaktadır. Bu telg- raftaki bilgüerle niifus cüz- danındaki bilgiler birbirini tut- muyor. Maktüldeki mermi gi- riş deliğinde bulunan yanık izi raesafe saptamada dikkate alı- nmamıştır." Yargıtay, bu eksikliklerin gjderilmesini istiyordu. Ancak Yargıtay'ın bozma karanna Askeri Yargıtay Başsavcılığı itıraz etti. Bu sırada Türkiye'de çok önemh bir gelişme oldu ve 12 Eylül askeri darbesi gerçek- leştirildi. Artık Erdal Eren için zaman daha hızlı işlemeye başladı. 20 Ekım 1980 günü Askeri Yargı- tay Genel Kurulu, Yargıtay 3. Dairenin bozma karannı boz- du. Askeri Yargıtay 3. Dairesı. 4 Kasım 1980 günü dosyayı yeniden inceledi ve TCY'nm cezalarda indırim öngören 59. maddesinin uygulanmamasını hatalı bularak müebbet hapis cezası verilmesini istedı. An- cak Askeri Yargıtay Daireler Kurulu bu karan da geri çevir- di ve Asken Mahkeme'nin verdiği karann doğruluğunda ısrar ederek idam karanru 20 kasım günü onadı. Eren'in avukatlan bu karara itıraz etti- ler ama kabul edılmedı. BaşkanOrgeneral Kenan Ev- ren, üyeler Orgeneral Nurertin Ersin, Orgeneral Tahsin Şahin- kaya Orgeneral Sedat Celasun. Oramiral Nejat Tümer'den oluşan Millı Güvenlik Konse- yi saat 14.00'te toplandı. Gündemin 5. maddesi, Er- dal Eren'in idamına ilişkin ka- nundu. Ve sıra 5. maddeye gel- diğınde konseyin tüm üyeleri u evet" dedi. Konsey Başkanı Kenan Evren'in bu konudaki son sözü "Allah taksiratını af- fetsin" oldu. Konseyin bu karan aynı gün. 12 Aralık 1980 tarihli 17188 sayılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayınlandı. 13 Aralık 1980 günü sabaha karşı Mamak'takı dört metre- karelık "ölüm hücresi"nden çıkanldı Erdal Eren. Son iste- ğıni sordular, "sigara" dedi. Avukatlanna bir mektup ver- mek ıstediğıni söyledi. "tamam ver" dedi görevliler. Külodu- nun icinde sakladığı mek- tuplan çıkardı. Sonra bir mek- tup daha yazdı. Sigarasını içti. İdam hükmünü yüzüne oku- dular. Gömlek giydirdiler. ke- lepçelemek ıstedıler. karşı çık- tı. "Kendi ipimi kendim çeke- rim" dedi. Eren'in avukatı: ÖÖlen değtt, aile cezalamhnhyov Erdal Eren'in avukatı İsmail Sami Çakmak. hiç- bır mahkemenin "adil bir idam cezası" veremeyece- ğini söylüyor. "İdam çağdışı bir cezadır. Devletin öç alması, ta- ammüden can almasıdır" dıyen İsmail Samı Çak- mak'ın idama ilişkin görüşlen şöyle: "12 Eylül sonrası dönemde bir yandan olağanüstü mahkemelerde, olağanüstü koşullarda harü harıl idam cezalan verilirken, devletin başında bulunan Ke- nan Evren'e de 'Asmayalım da besleyelım mi?". 'Çoktandır idam olmuyor", 'Bazı kışilerin asılması gerek' türünden fetvalar verdirtiliyordu. O zihniyetin ülkeyi nasıl bir çıkmaza soktuğu bu- gün ortadadır. Acınası dunım tüm açıklığıvia ortada iken bu kez, bazı bakanlann, DGM savcılannm aynı türden teraneleri gündeme gelmeye başladı. Bakanla- ra, DG.V1 savcısına 12 Eylül dönemi idam cezalarının hepsinin infaz edilmediği yakındırtıiıyor. O dönem ve sonrasında verilen ve bazılan infaz edi- len idam cezalarının, insan hakları, ana>asa. hukuk ve yasalar, usul hükümleri gözardı edilerek, çiğnenip ihlal edilerek verilen kararlar olduğu bilinen bir ger- çektir. O kararlarla devlet açıkça öç aldı. Ama ya- şam şunu gösterdi ki; bu kararları vermek ve infaz et- mek çözüm değildir. Amaçladıkları sonuçlara ulaşa- mavacaklannı bilim söyleyegeldi, yaşam da ispatladı. İdam cezalanna, infazlara, anayasa >e imzamız olan uluslararası belgeler açısından bakıldığında da şu gerçekler açık bir biçimde göriilmektedir: Anayasa ile tanınmış olan temel hak ve özgürlük- ler. idam cezası ile ihlal edilmektedir. Kişinin, temel hak ve özgürlüklerine dokunulamaz. V aşanıa hakkı kişinin en temel ve dokunulmaz hakkıdır. Yaşamın kendisinin yok edilmesi, belirtilen temel hak ve özgtir- lüklerin tûmünün sadece kağıt üzerinde var olduğu sonucunu ortaya koymaktadır. İnsan]ık onurundan en ufak bir nasibi abntş bir hu- kukçunun. idam cezasına en azından şu yaklaşvnla bakması gerektiği düşüncesindeyim; 'adli hata \apı- lmaz" diye bir kural yoktur. Her cezada olduğu gibi idam karannda da adli hata yapılır. İdam cezasında adli hatanın düzeltilebibnesi olanağı ise yoktur. Bu ceza, 'cezalann kişisellıği' ilkesine aykırıdır. Kişi öldükten sonra hiçbirşey hissetmez. Ana-babası, ailesi, yakmları, çevresi ve en önemlisi toplum bu ceza ile cezalandınimış olur. İdam cezalan hiçbir zaman suçlan azaltıcı veya caydıncı bir etki yapmamıştır, yapamaz da. İdam cezası; bilerek. isteyerek. önceden öngörerek bir cinayet işlemektir. Devletin görevi. idam ile otorite sağlamaya yönel- mek olmamalıdır. Oeviet anayasal görevini yerine ge- tirerek, kişinin insanca yaşaması için gerekli her rürlü tedbiri almak. özgürlüklerin önünü açmaktır. İnsan onuruyla bağdaşmayan çığuikanlıkları ya- panların, tarihin çöplüğiinde de çok az yerleri kaldı. TURGUT KAZAIV PKK'nın vebali 12 Eylül'ün İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, idam cezası- nın özellikle polıtik suçlarda çözüm olmadığını söyleyerek "Bu suçlarda, beğenseniz de beğenmeseniz de idam ceza- larının caydıncı ohnayacağı genel olarak kabul edilen bir gerçek" dıye konuştu. Gen dönüşü ohnayan idam cezasının birçok yara- lara yol açlığinı belirten Ka- zan. şunlan söyledi: "Şu anda Türkiye'yi alın; zaten karşılaşırsanız insanları öldürmüyor musunuz? Peki her karşılaşmada >e çattşma- da öldürüleceğini bile bile in- sanlar birer-ikiser, beşer- onar, dağa çıkmıyor mu? Şim- di bir de bunu idam cezasıyla önleyebileceğinizi nasıl düşü- nürsünüz?" İdam tartışmalannın. te- rörle mücadeledeki ba- şansızlık nedeniyle gündeme geldığını savunan Turgut Kazan, "Birşeyi başaramı- yorsunuz, kendinizde kusur arayacağınıza başka gerekçe- lere sığınmay a çalışıyorsunuz. 'Yanlış mı yapıyoruz?" diye düşünmek yerine 'yetkıleri- mız az diyorsunuz" dedi. 'Şiddetle çözülmez' Türkiye'de banş. güvenlik sağlanamayınca 12 Mart'ta da 12 Eylül'de de hep aynı yönteme başvurulduğunu söyleyen Kazan. " O zaman 'daha az adam öldurdük. daha çok öldürseydık' deme- ye başlanıyor. Oysa her şid- det. huzuru alıp götürüyor eli- mizden" diye konuştu. "Türkiye Cumhuriyeri. PKK ile kadar sıcak biçimde karşı karşıya kalmışsa onun en biiyük vebali 12 Eylül zul- münün kahramanlarmın üs- tündedir. Yani Kenan Evren ve takımının üsründedir" di- yen Turgut Kazan. bu şıddeti Türkıye'ye armağan edenle- nn. aynı şiddetle sorunu çö- zebileceğini düşünmeye baş- Iadıklannı sövledi İdampolitik araçolarak kullanüdf Erîuğrul Kürkçü, yakalandığında 'kimseye göstermeden kurşuna dizileceğinV düşünmüş. Türkiye'de "Kızıldere Katliamı" olarak bılınen olay 30 Mart 1972 günü gerçekleştirildi. Üç İngiliz'i kaçıran 68 kuşağının önde gelen li- derlerinin Kızıldere Köyü'nde kaldığı ev güvenlik kuvvetlerince sanldı. Ve bu eve bugün hâlâ tartışı- lan bir operasyon düzenlendi. Ope- rasyon sonunda Türkiye Halk Kur- tulüş Partisi - 6ephesi (THKP/C) üyeleri Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdogru. Hüdai Ankan. Ertan Sa- ruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yıbnaz, Ahmet Atasoy ile Tür- kiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) üyeleri Cihan Alptekin ve Omer Ayna öldürüldüler. Bu operas- yondan samanlığa saklanan THKP,C üyesı Ertugnıl Kürkçü te- sadüf eseri sağ kurtuldu. Kürkçü. idam cezası ıstemiyle yargılandı. Ancak 1974'te çıkanlan afla bırlikte cezası 30 yıla dönüştü- rüldü. İnfaz yasasında yapılan deği- şıklikler sonunda da 14 yıl cezaevin- de kalan Kürkçü. 1986 yılında öz- gürlüğüne kavuştu "İdam hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorumuza, Kürkçü ilk anda "İdam hakkında dü- şünmek istemiyonım" yanıtını ven- yor. "Eskiden beni çok yakından ilgi- lendirdiği için düşünmekten kaçına- madığım bir şeydi'" dıyen Kürkçü sözlerini şöyle sürdürüyor: "Şimdi ise. şu an için acilen idam dunımum yok, ama başkalan için böyle bir dunım var. Doğrusu, poliri- kayla uğraşmış biri olarak, bir devrim iddiası taşımış olan ve taşıyan birisi olarak insanların bu mücadelede. bir- birierini öldürebileceklerini ve ölebile- ceklerini anladım. Tarih böyle yapılı- yor ve böyle dcvam ediyor. Fakat. bir ceza olarak tasarlayarak. tek bir bi- reyden bütün bir toplum adına ya da bütün bir sınıf adına y a da de\ let adına ya da bir kişinin intikamını bunlar aracıhğıyla almanın bütünüyle an- lamsc bir şey olduğunu epeydir düşü- Kürkçü konu üzerinde çok fazla nüyorum. Şimdi bana burüniiyle bir düşünülmeden Doğu ve Güneydo- politik araç olarak değersiz geliyor. ğu'daki geüşmeler üzenne günübirlik İkincisi ise tek bir bireyin diyelim ki işlediği cinayet- T~\ ten doiayı ondan zarar gö- / yenizlerin asıldığı gün, ilk defa bana gazete S S u S İ a S " V- verdiler. Veonlannidamedndigmi çekte iikei öldürmede var okudum. Ben aynı şeylerle karşılaşsam ne olan öç aima duygusunu yaparım" diyedüşündüm. bile tamim etmekten uzak, duygularla hareket cdıldiği görüşün- de Türkıye'nın batısında yaşayan bazı ınsanlann idamı dcstekleyebile- ceğini söyleyenKürkçü şöyle dıyor mekanik. soğuk ve suç işlediği var sayılan, iddia edilen insanın da ders al- masına imkan olmay an bir cezalandı- rma şekli olduğunu düşünüyorum." "Türkiye'de bir an için insanları asa- rak belki bir dehşet havası esebilir. Ama bunun uyandıracağı reaksiyonun ne olacağından da ben kimse- nin çok'emin olamayacağını düşünüyorum. Vieseİa hangi \icdan tatmin olacak? Belki çocuğu öldürülen öğretmen, çocuğu öldürülen aile 'oh canıma deysın' diyebilir. Ama bugün Türkiye'de bu ki- şilerin hepsinin say ısı resmi rakamlara göre 5 bin. Peki geri kalan 35 milyon, ya da 40 milyon için ne gibi bir anlamı ve ne gibi bir değeri var? Ve esas olarak da Kürtler için ne gibi bir anlamı var? Şeyh Sait'in asılmasından etkilenmiş olsalardı bugün burada olmazdık.'1 ErtuğrulKürkçü ilk yakalandığı- nda "Kimseye göstermeden kurşuna' dizileceğini'* daha sonra ise gelişme- ler nedeniyle "siyaseten idam edile- meyeceğini''düşünmüş. 1972 yılında yakalandığını, 1973 yılında yargıla- maya başlandığını anımsatan Kürk- çü, o dönemde askeri darbenin etki- sinin azaldığını vurguluyor. O günlerle ilgili olarak şunlan anlatıyor: "Denizler'in asıldığı gün, ilk defa bana gazete verdiler. Ve onların idam edildiğini okudum. 'Ben aynı şeylerle karşılaşsam ne yapanm' diye düşün- düm. O zaman sansür ve sıkıyönerim yasaklanna rağmen Denizler'in son sözieri vardı gazetelerde. Tüm anri propaganda çabalarına rağmen on- ların tutumu olduğu gibi kamooyuna yansımtştı. Bir süre sonra onlar gibi yapabilırim' diye düşündüm. Ama doğrusu o yanm gün oldukça kötü geçtidiyebiiırim." Kürkçü 12 Eylül sonrasında idam edilenler arasında hiç PKK'lı bu- lunmadığına dıkkat çekerek şu görü- şü savunuyor: "Ben doğrusu bunda bir polirika olduğunu o zaman da düşünüyordum, şimdi de düşünüyorum. Kitlesel idam- lann caydıncı olmaktan çok kışkırtKi olacağmı ve tipkı Şeyh Sait gibi bin yıl sürecek etkilerk beraber bir efsane haline geleceğini, özellikle böyle bir aşiretler toplumunda asılan her bir kişi için sadece bir aşiret değil aşiretler konfederasyonunun yanıp yakıla- cağını düşünüyorlardı. Bence bunun için yapmadılar. Tür- kiye'de idamlar devam ediyordu ve mahkemeler de idam kararlarını ver- mişlerdi. Dolayısıyla ben devletin Kürt politikası açısından idamı rasyonel bulmadığını düşünüyorum." Emekli hakim Osman Kaynak Idam, mahkemenin takdirine bağlı İdam konusundagörüşlerinebaşvurduğumuz emekli Hakim Albay Osman Kaynak. düşüncelerini yazılı olarak bildirdi. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde 1 yıl8aygörevyapan Kaynak'ıngörüşleri şövle: ölümcezalanna uygulanırlık kazandınlması yönündeki görüşlere. genellıkle terör suçlannın yaygınlık kazandığı dönemlerde rastlanır. Öldürme. kıyım olaylannın artması toplumun tepkisini ve bu tepkinin bir baskı niteliğine dönüşmesını gerektirir. Ölüm cezasını gerektiren siyasal suçlar ülkeden ülkeye ve dönemden döneme farklılık gösterir. Çok çarpıcı bir örnek vermek gerekirse. Yassıada Yüksek Adalet Divanı tarafından Celal Bayar ve arkadaşlan hakkında ölüm cezası venlmesınin de. bunlardan Adnan Menderes ve ıkı arkadaşı hakkında da cezanın yerine getinlmesınde uygulanan Türk Ceza Yasası'nın 146. maddesi bugün dc \ ürürlüktedir. Ancak. bugün hiçbir mahkemenin bu karan verebileceğini sanmıyorum.Sözünüettiğım karar veuygulama toplumsa! bir yara oluşturmuş. cezalandınlan kişiler bir süre sonra haklanna kavuşmuşlar. idam edılenlerın saygınlıklan veniden kabul edilmiştır. Deniz Gezmiş ve arkadaşlan hakkındakı uygulama konusunda da benzer görüşler öne sürülmektedir. Önemli bir konu da. mahkemece ölüm cezası verilirken TCY'nin 59 maddesine göre takdıre dayalı indirim yapılıp yapılmamasıdır. Bu u\ gulama tamamen hakimin takdirine bağlıdır. Örneğın. bir mahkeme. sanığın duruşmadaki iyi durumunu gözönünealarak bu madde uyannca cezayı yaşam süresincehapseçevirebilir. Başka bir mahkeme bunu uygun görmeyebilir. Aynı suçlan işleyen kişilerden biri idam edılırken başka bin hakkında hapıs cezası uygulanmış olabilir. Her ne kadar uygulama farklılıklan hapis cezasını gerektiren suçlarda da ortaya çıkabılırse de, buradaki farklılık bir insanın yaşamına son venlmesıy le ilgilidir. Bu farklüıklar adalet duygusunu dennden etkiler. Kişisel görüşüme göre, ölüm cezası yasalanmızdan tamamen çıkanlmalı veya çok ağır ve vahim sonuçlar doğuran baa suçlarla sınırlı tutulmalıdir. Buna karşılık ölüm cezası yerine hiçbir biçimde cezaevinden salıverilme olanağı bulunmaksızın yaşam süresınce hapis cezası uygulanmalıdır. Bu, ölüm cezasından daha etkili vecaydıncıdır. Bir yandan çağdaş hukuku bütün kurumlany la, ölçütleriyle egemen kılmaya çalışırken. diğer yandan işlenen suçlan cezasız bırakmak. hafifcezalarla geçiştirmek büyük bir hata olur. Sorununçözümü. duygusallığa kapılmadan, sağukkanlılıkla düşünmekten ve ceza infaz kurumlanmızı çağdaş ve etkili duruma getirmekten geçmektedir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear