25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 ARALIK1993CUMA • * • • CUMHURİYET SAYFA HABERLEREN DEVAMI 17 Mumcu'ya bir ödül dalıa ANKARA (Cumhuriyet Bü- rostı) - Bombalı saldın sonucu yaşaırunı yitiren gazetemiz yazan Uğur Mumcu'ya verilmesi İçarar- laştınlan Rüştü Koray Ödiilii. yann düzenlenecek bir törenle eşi Güldal Mumcu'ya sunulacak. Mülkiyeüler Birliği Vakfı Yö- nelim Kurulu. bu vıl Rüştü Koray Ödülü'nün, "Ülkede te- miz loplum oluştunılmasına ey- lem. vapıt ve dikşûnceleriyle katkı- da bulunmuş" kişılere verilmesini kararlaştırdı. Adalet BakanıSey- li Oktay. Danıştav 5. Daıre Başkanı Nuri Alan. Prof. Dr. Taner Timur, gazeteci-yazar Emin Çölaşan. Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıldı ve Mülkiyeliler Birliği Vakfı 2. Başkanı Salih Er- den oluşan jürinin. ödülü Mumcu'ya verme gerekçesinde. her şeyin hızla kirlendiği bir dö- nem yaşandığına dikkat çekildi. "Doğa kirleniyor. çevre kirle- aiyor ve nihayet toplum kirleni- yor. Bu. çok geniş boyutlu evrensel eğilime karşı direnmeyi başaran- lar, çok önemli bir tarihsel görevi yerine getirmekteler. Böyleleri uçurumlarda açan ender ciçekler gibidirier. Onlar, insanlığın onuru. yüzünün akıdıriar" denilen jürinin gerekçeli karannda. şu görüşlere yer \erildi: "Uğur Mumcu, ülkemizin ve halkımızın kendi bağnnda yetiştirerek insanlığa armağan ettiği bu ender değerlerden biridir. O. köşe dön- meciliğin kol gezdiği. çıkar ugruna her tiirlü değerin haraç mezat satışa çıkanldığı günümüz koşullannda, sanki onur ve dzverinin sarmaş dolaş olduğu ku- vayı Milliye günierinden gfiniimü- ze akıp gelmiş bir zaman gezgini gibidir. O, geçmişin kıvılcımlannı bugüne taşımış, yarının aydınlığının müjdecisi olmuşnır. Lğur Mumcu için haksızlıkla- ra, yolsuzluklara karşı savaşım vermek. kaçınılmaz bir görev ol- manın ötesinde. nefes almak gibi doğal bir gereksinimdi. Koşullar IK olursa olsun inandığını yap- mak, günümüzde. olağan dışı sa\ ı- lan insanlara özgii bir tutumdur. Mumcu, haksızlığın üzerine yürürken veya bir haklılığı savunurken karşılığında ne sağlayacağına dair hiçbir besap yapmamıştır. Kendisine hiçbir avaotaj sağlaması mümkün ol- mayan insanlara ve fikirlere des- tek olmak; buna karşılık. herkesin önünde bel kırdığı kişılere \e hetnen herkesin tarttşmasız kabul ettiği görüşlere cepheden sal- dırmak. onun için sıradan bir dav- rantştı. Bir koyup üç alma meraklısı L çağ atlamış' kişilerin, onun yaptıklarından bir anlam çı- karmalan mümkün değüdir. Hiçbir zaman ahşılagelmiş kalıplaruı ve önyargiların esiri ol- madı. Arastırdığı bir konuda YVashington ve Bonn kadar Mos- kova veya Sofy a da onun dikkat ve gözlem alanına aynı ağuiık ve olasılıkla girmekteydi. Bugün artık bilgece bir özdeyiş olarak be- nimsenmiş olan ünlii ifadesiyle, "Bilgisiz fıkir sahibi olmak" ah- şkanlığından kendilerini kurtara- mamış otanlar, onun egemen mo- daya ters düşen bulgulan karşısı- nda şaşkına dönerler ve kurtuluşu zavallıca karalamalarda bulmav a çalışırlardı. Uğur Mumcu, asla kişiliklerle ve dolavısıyla sonuçlarla uğraş- mak gibi bir çıkmaza saplanıp kalmamtstır. Sonuçlar, onun için gerçek sorunların önemini sergileme yolunda yararlandığı göstergelerden ibaret kaldılar. Asıl uğraşı, sorunların kayna- ğındaki temel nedenler üzerinde yoğunlaşmıştı. Bu nedenledir ki. onun deyişiyle 'alaturka kapita- lizm' başlıca hedefı oldu ve "Hani alternatif diye soranlara. 27 Şubat 1985 tarihli yazısında kendi inandığı 'seçeneğin yalnızca ekonomik değıl. siyasal nitelikte olduğunu anlatmaya çahşıyoruz' diye yanıt veriyor ve ekliyordu: Günümüzün seçeneği demokra- tik yanı ağır basan bir sosyalist programdır. Bu bakımdan Friedman modeline karşı oluşacak seçenek. demokrasi öz- lemlen ile eş anlama gelmektedir. Onun böv lesine bir erken sonla karşılaşması olasılığı, dostlannın sürekli korkusuydu; kendisi içinse. pırıltılı zekasının birbiri ardından ürettiği şakaların konularından biriydi. Acaba, son derece disiplinti ve voğun bir çalışma temposu sürdürmüş olması ve birbirinden önemli yapıtlannı bu kadar kısa bir siire içine sığ- dırması. önünde fazla bir zamanın olmadığını bilmesinden mi kay- naklanıyordu? Günlerini, geceleri- ni asla gevşemeyen bir sonımlu- lukla kullanması, acaba bu yüzden miv di? L ğur Mumcu'nun bedenini paramparça etmiş olanlar, ger- çekte bir matadonın yalnızca kırmızı pelerinini boynuzlayabil- miş azgın boğanın zavallılığı için- dedirler. Uğur Mumcu. düşüncele- riyle. tertemiz duygulanyla ve inançlarıvla gene meydanın orta yerindedir ve dimdik ayaktadır. Nadir Nadi'nin deyişiyle, "Uğur Mumcu'nun yazılan bugün günceldır. Bunlar. yannki kuşak- Tar hesabına kuşkusuz birer ibret alınması gereken tarih dersi verinegeçecektir." Uğur Mumcu. asla ara verme- diği dersleriyle ülkemizde temiz toplum oluşrurulması yönündeki katkılannı sıirdürmekledir." Yol- Iş dava açacak ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümelin. zorunlu ta- sarruf ödeneklerini 1994 nisa- nında geri ödemek için. kesintı- lere yapılan devlet ve ış\eren katkısı faizlerini vermeme koşulu getirmesi, tepkilere neden oldu. Türk-tş Yönetim Kurulu. ke- sintilerin nisan ayında öden- memesi durumunda. diğer işçi konfederasyonlanyla ortak po- litikalar üretme karan aldı. Tür- kiye Yol-İş Sendikası. Zorunlu Tasarruf Fonu"nda biriken pa- ranın ödenmemesi halinde dava açma karan aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin de zo- runlu tasarruf geri ödemelerinin yasalar çerçevesinde yapılmasını istedi. Hak-!ş Konfederasyonu'nun ardından. Türk-İş de zorunlu ta- sarruf kesintilennin geri ödenme- mesine karşı çıktı. Türk-İş Yöne- tim Kurulu. çalışanlann tasarruf- lannı kendi adlanna yatınlan iş- veren payı ile birlikte geri alma- lan gerektiğini vurguladı. Yöne- tim Kurulunun \aptığı açıkta- mada, "Hükümet, işverenleri ta- sarnıfa teşvik için, onlardan yüzde 6 kesmemektedir. Kanunun ama- cı, çahşan adına işverenin para yatırmasıdır. Bu paraların ne- malanyla birlikte yakılacaği teh- didiyle çalışanlann para çek- memesi için baskı yolları aramak, tefecilere bile vakıştınlmayacak bir davrantstır" denildi. Açıkla- mada. çalışanlann fondaki bıri- kimlerinın geri ödenmemesi du- rumunda. Türk-İş"in "diğer işçi konfederasyonları ve memur ku- ruluşları ile ortak politikalar üre- terek uygulamaya koyacağı" vur- gulandı. Yol-İş Sendikası Genel Baş- kan Yardımcısı Fikret Bann da ücretli çalışanlann birikimleri üzerinde 'çirkin oyuniar oynan- dığını' ifade ederek "Nisan 94'te fonda biriken paramız ödenmezse. Yol-İş üyesi 194 bin işçi dava aça- caktır" dedi. Malıye Bakanı İsmet Arrila- nın. çaİışanlann isterlerse para- lannı alarak sistemden çekilebı- leceklerine ilişkin açıklamasını eleştiren Bann. "Bu tür yakla- şjmlar ülkemizi yönetenlerin bile yasalan ve sonuçta hukuku nasıl yorumladıklanmn bir gösterge- sidir. AyrKa bu tavır. devlete olan güvenin sarsılmasına da neden ola- cak bir tavudır" dedi. CHP Genel Başkan Yardım- cısı Adnan Keskin de dün düzen- lediği basın toplantısında. hükü- metin zorunlu tasarruflann geri odenmesine ılışkin olarak öngör- düğü yeni düzenlemeleri eleştirdi. Hükümetin. kendi iradeleri dışında çalışanlardan kestiği bin- kimlen "anlamsızlaştırarak" iade etmeve çalıştığını anlatan Kes- kin. gen ödemelerin yasalar çer- çevesinde vapılmasını istedi. OLAYLARIN ARDENDAKİ GERÇEK • Başiarafi 1. Sayfada da derlenip toparlanmış gibi görünen ekonomik düzenin çivisi çok kısa sürede çıktı. 1973 ve 1979'da patlayan iki petrol krizine karşı hiçbir cid- di önlem alınamamıştı; Türki- yedolu dizgin askeri darbeye doğru yuvarlanırken kaderin cilvesi yine aynı doğrultuyu gösteriyordu. 12 Eylül askeri yönetimin- de zor gücüyle ekonomiyi derleyip toparlamak görevi yine "ara rejim'in siyasal ik- tidarına düştü. Bu süreçte dengelenen göstergeler, se- çim sath-ı maili'ne girildikten kısa bir süre sonra yine dağıl- dılar. 1983te genel seçim yapılmıştı, 10 yıl geçti. Bugün yalnız TÜSİAD başkanı değil, Yüksek Istişare Konseyi Baş- kanı Rahmi Koç da alarm zil- lerini çalarak, "Ekonominin kötüye gittiği her ülkede radi- kal akımlann daha güçlenip tehlikeli boyutlara vardığını görmekteyiz dedikten sonra partiler arasında uzlaşma çağrısı yapıyor. Ne var ki bu kez geçmiş yıl- lardan daha değişik bir du- rum sözkonusudur. "24 Ocak + 12 Eylül Mo- deli"nin artık Türkiye'de bir daha hiçbir bunalıma yol aç- mayacağı görüşü çoktan beri muhalefet kabul etmez bir ağırlıkLa savunuluyordu. Bu iddia çökmüştür. Şimdi eko- nomideki çöküşü kurtarmak için cankurtaran olarak "özelleştirme" ileri sürülü- yor. Ancak kamuoyunda ge- rek vergi reformuyla, gerek özelleştirmeyle işlerin düze- lebileceğine inanç var mıdır? Kırk yıldan beri sert ekono- mik önlemler ve acı reçete- lerle düzelip doğrulur gibi olan ekonominin kısa bir sü- re sonra yeniden bunalıma girmesi, dengelerini yitirme- si ve yine başlanılan yere dönülmesi, halk kesimindeki bütün umutları, inançları ve iyimserlikleri silipsüpürmüş- tür. Belki de demokrasi ve re- jim için en büyük tehlike. top- lumdaki bu umutsuzluktan kaynaklanıyor. • • • TURKIYEDE DÜNYADA Meteorotojı Genel Mudurluğu nden ahran bılgrye gcre butun bölgelerımz pa- calı ve çok butuTtü Marmara nın batısı .kelüyı EgeGısında katan'üm yurtyagışı. geçecek Vağtşlar yer yer etkılı ve surefc olıratt uzeregenellıtcieyağmur ç ke- s merdeveDoÇuAnadolu dakar akarts*vekarşekttndeoiaca^ Havasıcaklığı azalnaya devam edecek Oen.z enmızde ruzgar Batı Karadenız ile Gur>«y Ege de y'dızvekaraye Dogu Karademz MeBaö Akdenız degunbatısı ve oöos Uarmara da yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvvetınde saatte 10-21 denız mılı hızla esecek Van Golu nde hava kar yağıslı gececek Adana Atyon Ağn Ankara Antalya Aydın Bursa Çanakkale D yarbakır Edırne Erzurum Eskreehır btanbul Izmır Kars Konya Sarrsur Trabzon ZonguıdaK K -3" K 4 Y 17 B 9 ' Y B B 8 ' Y 6 ' B 5 ' K-KT-22 K 4 ' ı Y 7 B '2 K 3 K 5 Y 13 Y 13 ' Amsterdam Amman Atına Bagdat Bonn Bruksei Cenevre Cezayır Frankfurt Lefroşa Petersburg Londra Madnd Mlano Moskova Vunıh Oslo Pans Prag Rıyad Roma Vtyana K 2 B20 B 10 B 20 B 2 K 0 K 2 Y 15 B 2 Y 18 B -4 Y 5 B 12 Y 7 S -3 B 2 B -4 K 0 B -4 A 27 v 18 B -2 j Yağmurlu Bulutlu Sısli Guneşlı Karh TÜSIAD'dan partilere uzlaşma uyarısı • Baştarafi 1. Sayfada anlatabiliyor. Takdir ve sempati topluyor. Hem ekonomi profesö- rü hem doktor" ıfadesini kul- landı. Dış ticaret. bütçe. KİT açıklan, özelleştiımenin aciliye- ti ve vergi gelirleri konusunda sorunlara çeşitli kereler dikkat çektiklerini anlatan Koc. şu gö- rüşleri dile getirdi: "Eylülden bu yana problemler daha ağırlaşmıştır. Sorunlar da- ha ciddi bir hal almıştır. V'akit aleyhimize işlemektedir. Temen- nimiz siyasi partilerimizin bir süre için çekişmeleri bir yana bı- rakıp, memleketin ana sorunla- rının üzerine asgari müşterekler- de mutabık kalarak gitmeleridir. Memleketin ekonomik durumu- nun daha da bozulması, iktidar kadar, muhalefette bulunan par- tiler ve dolayısıyla memleketimi- zi büyük sıkıntılara sokacaktır. Zira; bozuk bir ekonomik düzeni devralacak muhalefet partileri de yıpranmaya tabi olacaklar, aynı sıkmtıian daha büyük bo- yutta çekeceklerdir. Ekonominin kötüye gittiği her ülkede radikal akımlann daha da güçlenip tehlikeli boyutlara vardığını görmekteyiz. İşte bu iki nedenle söz sahibi siyasi par- tilerimizin bir arava gelerek, git- gide büyüyen problemlere bir an evvel bir çozüm getirmelerini ha- raret ve endişe ile tavsiye ve rica ediyonız." 1 Meclisin gündeminde vergi reformlan ve gümrük bırliğine uyum nedeniyle yoğun bir program bulunduğunu kayde- den Koç. "Meclis kendisinden beklenen vazifeleri zamanında yerine getirememektedir. Bu da, sorunların çözümünde sıkıntı y a- ratmaktadır" görüşünü savun- du. Ankara'dan gelen "yabancı bir bankacı dostunun" bürokra- sinin çalışmadığını. bürokratla- nn inisiyatif kullanmadıklannı. problemlen çözme yerine yuka- rı ittiklerini belirledığini anla- tan Koç. "Bu vaziyette Başba- kanımız ne kadar yetenekli olur- sa olsun, gerekli yardım ve deste- ği görmez ise, memleketi düze çı- karması mümkün degildir" dedi. Çiller'i ABD ve Meksika'daki temaslanndan dolayı kutlayan Rahmı Koç. terör konusunda da şunlan söyledi: "Memleketimizin bir numa- ralı sonınu, teröriin, Avrupalı dostlarımızın da nihayet anla- maları ve tedbir almaları ile bun- dan böv le gerileme istidadı gös- tereceğini, kış sartlarının da buna yardım edeceğini ümit edi- yonız. Silahlı kuvvetlerimiz ve emniyet teşkilatımız bu konuda çok müsbet çalışmalar yapmıs- lardır. Bu iki müessesenin gelişi- güzel ve işin inceliğini ve derinli- ğini bilmeden tenkit edilmeleri, sadece şevklerini kırmakta ve eminim ki onları üzmektedir. Çünkü yapılan itibarıyla tenkit- lere cevap verme durumunda dc- ğildirler." PTT'nin. TEKın. Hava Meydanlan"nın yönetiminden yakınan Rahmi Koç. özelleştır- menin partiler üstü bir anlayışla ele alınarak vakit geçırilmeden gerçekleştirilmesini. vergi ıda- resınin etkınliğinin artınlması- nı. devlet mekanizmasının akıl- cı çalışır hale getirilmesini ve "yüksek maaşlı, daha kaliteli, daha az personel istihdam edil- mesini" önerdi. Koç. gümrük birliği sürecıne ilişkin görüşlen- ni anlatırken de. "Gümrük birli- ği Türkiye'nin bir taahhüdüdür. Ancak bunun yanında gümrük birliğinin Türk ekonomisi üze- rindeki menfi tesirlerini telafî edecek hakları da vardır. Türki- ye. son kozunu kullanmadan önce bu haklannı çok iy i miiza- kere etmelidir" dedi. Koç. uluslararası ratıng ku- ruluşlarının Türkiye'nin kredi- bilitesini düşürebilecekleri uva- nsını dile getirdi. "Hedeflerde yanılıyoruz' TÜSİAD Başkanı Halis Ko- mili. toplantıda yaptığı konuş- mada, hükümetin büyüme. kamu açıklan ve enflasyon he- deflerinde sürekli yanıldığını vurgula>arak. "Rakamlar diz- ginlerin elden ne ölçüde çıktığını ve yapılan programların anlamını ve inandıncılığını ne kadar yitir- diğini açıkça gözler önüne seri- yor" dedi. Hedeflencn bü- NÜmeyle gerçekleşen büyüme- nin birbirinden çok saptığı dö- nemlerde sadece iç dengeler ve bütçe açığı dengeleri değil. dış dengelenn de bozulduğunu söy- Başbakan Tansu Çiller. dün T l SIADın Sheraton Oteli'nde verdiği öğle yemeğine katılarak Türkiye'nin sorunlanna ilişkin bir konuşma yaptı. Çiller, \emek öncesi de işadamı Rahmi Koç ile bir süre sohbet etti. (Fotoğraf: A A) SHPden özelleştirmeye tepki TL REY KÖSE ANKARA - Koalisyon ortaklan arasındaki laiklik bunalımı aşılamazken. "özelleştinne'* konusundaki görüş aynlıklan yeniden gündeme geldi. Başbakan Tansu Çiller'ın bütçe yasa ta- sansına koydurduğu "tahville borçlandınlan KİIlerin hisse senediyle alacaklılara devrini" öngören gizli özelleştirme formülüne SHPliler sert tepki gösterdiler. SHP Ankara Mılletvekıli Vlümtaz Soysal ile ANAP'lılar tasannın bu haliyle genel kuruldan geçmesi durumunda. Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklannı söylediler" SHP PTT'nin "T"- sinin yasa ile özelleştırilmesi gırişıminı de "enine boyuna" tartışacak. Koalisyon ortaklan arası- nda özelleştirme konusundaki görüş aynlıklan sıkıntı yaratıyor. Başbakan Tansu Çiller. PTT'- nin "T"sinin özelleştinlmesine ilişkin KHK'nın Anayasa Mahkemesi'nde iptal edilmesı üzerine. bütçe yasa tasansının 41 maddesine bir hüküm koydurdu. Bu düzenleme KİT'lenn "kamu pay- ları karşılık gösterilerek iç ve dış piyasalarda his- se senedine dönüşebilir tahvil ihraç ehnesine" ola- nak sağlıvor. Bütçe Plan Komisvonu'nda bu hükmün çıkanlması istemi reddedilirken. SHP'- liler dÜ7enlemeve tepki gösterdiler. SHP Ankara Milletvekili Mümtaz Soysal. "Bu, söz konusuola- maz. Biz genel kurulda değişiklik yapılması için elimi/den geleni \apanz. Sonuç alamazsak. Anayasa Makemesi'ne başvururuz. tptal edilir" dedi ANAP'lılar da genel kurulda bu düzenle- menın kabul edilmesı durumunda. Anayasa Mahkemesf ne gıdeceklerini bildirdiler. Bu arada. PTT'nin "T'sinin özelleştirilmesi için yeni biryetkı yasası hazırlanmasından \azge- çilerek 3 maddelik bir yasa önerisı hazırlandı. L'laştırma Bakanı Mehmet Köstepen bu önen- >i Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'a ilettiğini sövlerken Karayalçın. "ge- len metni incelediklerini" bildirdi. Hazırlanan me- tinde "PTT ikiye ay rılarak Posta Telgraf Genel Müdürlüğü ve Telekomünikasyon Genel Müdürlü- ğü kurulması. Telekomünikasyon Genel Müdürlü- ğü'nün Kamu Ortaklığı'na devredilmesi ve böylece v üzde 49*unun özelleştirilerek satılabilmesi" öngö- rülüyor. Metinde kablolu televizyon. ankesörlü tele- fonlar gibi birimlerin özel sektör tarafından "li- sans bedeli" karşılığında işletılmesi öneriliyor. Ingiltere'de özeUeştirme EDİPEMİLÖVMEN İngiltere'de özelleştirme, Margaret Thatcher'ın başbakanlığı döneminde (1979-90) hükümetin kararlılıkla izlediği en etkili ve iz bırakan si\ aseri oldu. Devlet. hantallıklanyla ünlü kamu iktisadi kuruluşları kadar, iyi işieyen kamu kunıluşla- nndaki hisselerini de belli bir orta ve uzun v adeli program çerçevesinde elden çıkarttı. Hisseler, halka açıldı. fşlem, sermayenin tabana yayılması, popüler kapitalizm uygulaması olarak göriildü. Büyük kısmı y a dariimüözelleştirilen kuruluşlann. benzer ya da aynı alanlarda faaliyet gösteren diğer kunıluşlarla rekabetini sağlamak üzere yeni yasalar çıkartıldı ve rakip kuruluşlar da piyasaya çıktı. Ancak özelleştirme, tek başına bir girişimolarak kalmadı. Van yasa ve uygulamalarla desteklendi. Örneğin sıkı para polirikası uygulandı, bütçe açığını önleyki önlemler alındı, vergi yasalan değiştirildi. Bu dönemde ulusal havavolu. uçak sanayii. elektrik, gaz ve su idareleri, hatta bürokrasinin bir bölümü özelleştirildi. Lygulamada en güncel örnek, Telefon İdaresi'nin (British Telecom = BT) özelleştirilmesi oldu. Halen BT ile, onunla rekabet etmek üzere kurulmuş olan Mercury Communkrations, telekomünikasyon piyasasını paylaşmayaçalışı yorlar. Thatcher döneminde başlatılan ve popüler olan özelleştirme siy aserini. ana muhalefet İşçi Partisi de benimsemek zorunda kaldı. Her ne kadar her özelleştirilen kuruluşta verim ve karlılık doğru orantilı olarak artmadıysa bile, on v ıl içinde 4 milyona v akın kişi hisse sahibi oldu. işçi Partisi, seçim bildirgelerinde özelleştirme sjyasetini sürdüreceğini ilan etmek zorunda kaldı. Thatcher sonrası dönemde de özelleştirmeden v azgeçilmedi. Son örneği demiry ollarının özelleştirilmesi. Demiry olu İdaresi (British Rail) 135 bin çalışanı ile geçen yıl 222 milyon Dolar zarar etti. Hem de bütçeden 3 milyar Dolar ödenek aldığı halde... Ancak, \ asalaşma aşamasına \ aklaşan bu girişim, bundan öncekilere bakışla kamuo- yunda tepki topluyor. Başlıca nedeni, demiry ollarının gerçek bir kamu hizmeti olarak görülmesi. Nitekim.sağlık hbmetinin bir kısmının özelleştirilmesi de av nı şekilde tepki gör- müştü. Demiryolu taşımacılığına girecek özel şirketlerin. kar gerirmeyecek hatlan kapatacak olmaları. çok geniş bir demiry olu şebekesi olan İngiltereMe halkın bu kamu hizmetinden mahrum kalacak olması muhalefetin en önemli nedeni. Buna ek olarak, devletin, hatlan sarması, ancak ray ları ve sinjalizasyonu sarnıaması da özel sektöre cazip gelmiyor. leyen Komili. "Bütçe hedefleri rutmaz ve bu nedenle büyüme he- defleri, enflasyon hedefleri ve cari dengeyle ölçülen dış denge hedef- leri tutmaz ise, dış borç stokunun hızla artmasından başka geçici çözüm yoktur" dedi. 1993 yılında tahminen 8 milyar do- larlık bir dış borç stokuna eklen- diğıni söyleyen Komili. son 3 yılda bu rakamlann 1-5-8 şek- İinde arttığına dikkat çekti. Hü- kümetin Türk lirasını müdaha- lelerle "piyasanın gittiği yönün tersine çekmeye çalışmasmı" clcştircn Komili. "çıkış yolunun bütçe açığını tasamıflar ve vergi reformu ile ortadan kaldırmak, borç stokunu da özeueştirme ile yönetilebilir düzeye indirmek'* olduğunu söyledi. "Şiddetli kriz mi bekliyoruz?" TÜSİAD'ın uzun süredir ekonominin yeniden yapılan- ması için orta vadelı bir istikrar paketinın yürürlüğe konmasını savunduğunu söyleyen Komili. bunun için kapsamlı bir vergi reformuyla vergi gelirlerinin ar- tınlması gerektiğini kaydetti. "Önlem almak için şiddetli bir krizle yüzyüze gelmeyi mi bekli- yoruz?" "diye soran Komili. özelleştirmenin de tek başına ekonominin sorunlannı çözrne- yeceğini. bu nedenle mutlaka kapsamlı bir ekonomik dönü- şüm programının parçası ola- rak ele alınması gerektiğini söy- ledi. Komili. Türkiye'nin günde- minde terör ve ekonominin bu- lunduğunu söyleyerek. her iki sorunun da "ertelenemeyeceği- nT vej ."cesaretli" adımİar ge- rektıraıgını sozlenne ekledı. İstikrar programı Komili. önceki akşam TÜ- SİAD'ın Sheraton Oteli'nde verdiği kokteylde Cumhuriyet'- in sorulannı yanıtlarken. hükü- metten "kısa ve orta v adeli bir istikrar programı" istediklerini söyledi. Hükümetin bugüne ka- dar böyle bir çalışma gerçekleş- tıremedığinı vurgulavan Komi- li. "Yeterince zaman kaybedildi. Ekonomik komıların artık ülke gündeminin birinci sırasına gir- mesi gerekli. Özelleştirme sade- ce bütçe açığı kapatmaya dayalı olmamalıdır. Kesinlikle olma- malıdır. Özelleştirme ekonomi- nin düzlüğe çıkması için yapı- lması alınması gereken bir dizi önlemin bir parçasıdır" dedi. Komili. vergi yasa tasansının da her gazetede farklı işlendiği- ni belirterek. "Uygulamaya ko- nulması gereken paketin önemli bir unsuru vergi rcformudur. Şimdi tasarıyı tetkik ettiriyoruz. O nedenle, hemen değertendirme yapmak istemiyoruz" dedi. Eczacıbaşrnın değerlendirmesi TÜSİAD eski Başkanı Bü- lent Eczacıbaşı da Cumhuri- yet'ın sorulannı yanıtlarken. "değerlendirmelerinin kişisel" olduğunu söyledi. Eczacıbaşt. özelleştirmenin bir paket çerçe- vesinde ele alınması gerektiğini belirtti ve şunlan söyledi: "Eskiden özelleştirmeye siya- si açıdan bakılıyordu. Ama artık onlar geride kaldı. Tüm dünyada geride kaldı. Bizim de özelleştir- meve. bütçe açığını kapatacak bir can simidi gibi bakmamız ke- sinlikle yanlış olur. Böyle bir yaklaşım seziliyor. Oysa özelleş- tirmenin bir poİitika olarak gün- deme gelmesi gerekli. Bu politi- kayı göremjyoruz." Konutta yemek Öte yandan Başbakan Tansu Çiller. TÜSİAD Başkanı Halis Komili. Rahmi Koç. Yavuz Canevi ve İngiltere'deki özelleş- tirme deneyimini anlatmak üzere Türkiye'ye gelen heyete Başbakanlık Konutu'nda ge- çen salı akşamı yemek verdi. Yemeğe Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın da katıldı. Çiller ve Karayalçın'ın. İngiliz uzmanlardan. özelleştirme de- neyimlerini ayrıntılı bir biçimde an'latmalannı istedikleri öğre- nildi. Komili de. İngiltere'de 1980'lerin başında yaşanan tar- tışmalann bugün Türkiye'de yaşandığını anımsattı. ÇOK KAPILI ODA Asım Bezirci 3. bası 30.000 (KDVıçınde) Çiller:Özelleştirmeyi ANAP ve SHP geciktiriyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tansu Çiller. özelleştirme programındaki ge- dkmelerin ANAP'ın engelle- meleri ve koalisyon ortağı SHP ile uzlaşma arayışlan nedeniyle geciktiğini söyledi. İcraatlannın ülke geneline yö- nelik olduğunu ifade eden Çiller. "Hiçbir bölgeye ayncalıklı mua- mele yapılmayacaktır. Taviz ver- mem"dedi. Çiller. dün Ankara'da topla- nan Türk Sanayici ve İşadamlan Derneğı (TÜSİAD) Yüksek İştı- are Konseyi üyeleriyle öğle yeme- ğinde biraraya geldi. TÜSİAD üv elerine "Size bir sır vereyim mi" diyen Çiller. şunlan söyledi: "Biliyorum. sıkıntılı bir dönem- den geçiyoruz. Bakan olduğum dönemde. böyle sıkıntılar olduğu zamanlarda Nobel ödülü almış ki- tapları okurdum. Yaşlı insanlann aşk hikayelerinin ele alındığı ki- taplar ya da ırk çatışmasının işlen- diği, \1a\ı gözlü kız' bunlardan birkaçı. Bunları okur. rahatlardık. Şimdi ise sıkıldığımız zamanlarda başka ülkelerin ekonomilerine bakarak rahatlıvorum" Çiller. salonda gülüşmelere yol açan bu sözlerinin ardından. çı- kardıklan yasa ve kararnamale- rin iptal edilmesi nedeniyle za- man kaybettiklenni söyledi ve "Ancak bunları mutlaka çıkarta- cağım" dedi. Çiller. özelleştirme- nin gecikmesınde muhalefet par- tilerinin yanısıra, koalisyon or- tağı SHP'nin de etkili olduğunu belirterek. şöyle konuştu: "Muhalefet, Yetki Vasası'na dayanarak çıkarılan kararna- meleri bizi engellemek için iptal et- rirdi. Muhalefet yapmış olmak için yapıyor bunlan. Sigorta ve banka kanunlannda reform niteli- ğinde düzenlemeler içeren karar- nameler iptal edildi. Yazık değil mi bunlara? Bunu çıkarmak kolay değil. Geceyanlanna kadar çah- şarak çıkardık bunlan. Hızımızı kesmeye çalışıyoriar. Aynca, koa- lisyon ortağunız ile de bu konular- da uzlaşmamız gerekiyor. Bu uz- laşma da, bazen bazen aşın zaman kaybına neden oluyor. Ancak bu uzlaşma ülkenin yarannadır." Ayrıcalık yok Teröründış bağlantısının kesil- mesi ve finans kaynaklannın ku- rutulması için girişimlerin sürdü- ğünü anlatan Çiller, Türkiye'nin hiçbir bölgesine ayncalıklı dav- ranılmasına izin vermeyeceğini sövledi. Çiller. "Asla taviz >er- mem. l ygulamalanmız ülke sathındadır. Bölgeye, etnik köke- ne vönelik ayncalıklara izin ver- mem. Yerel yönetimlere ilişkin dü- zenlemeleri de o bölgeye mahsus gibi ele almam" diye konuştu. Çil- ler. "Bu Güneydoğu değil, ülke meselesidir. Aksi takdirde. o böl- gedeki insanlan ya ayncalıklı va- tandaş ya ikinci sınıf vatandaş ya- parsımz. " dedi. TÜSİAD Yük- sek İstişare Kurulu üyeleri. öğle- den sonra da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından ka- bul edildi. Demırel kabul sırası- nda vaptığı konuşmada, Türk ekonomisinin başta gelen so- rununun kamu açıklan olduğunu vurguladı. Özelleştirme konusundakı ça- balann sürdürüldüğünü kay- deden Demirel. "Halkın devlete giderek daha az tabi olmasının sağlanması gerekir. Böylelikle devletin ileride sadece altyapı yatınmlanna yönelmesi imkanı ortav a çıkacaktır" dedi Seslerin kaybolduğu tiyatro BERATGÜNÇIKAN Ses. topuğunda başlıyor. "Nasıl ki güneş her gün hem yeni- dir hem eski. oyunumuz da yeni baştan söyler her söyleneni. Ger- çekle düş arası bir zaman... Kim mi bu özgürlüğe koşan iki insan? İki çocuğu bir başka tannnın..." Önce diyaframına, oradan da beynine ulaşıp kendisine hakim olan bu sesın etkisinde sahnenin bir ucundan diğerine koşuyor. Ses onun şimdi. Dilediğince kul- lanıyor. sevınce. umuda. umarsızlığa. bezginliğe, korkuya. çığlığa dönüştürüyor. Kendi ses- sızliğinde. dünyanın bütün sesle- nni topluyor... O. Remziye Ekşi. Sessiz Tiyatro'iiun biroyuncusu. Cevat Fehmi Başkut'un. "Buzlar Çözülmeden" oyunundan uyar- lanan. "Buzlar Çözülse de Çözül- mese de"nin kasabalısı. Beş vaşı- nda yakalandığı menenjite işıtme yetisinı kaptıran Ekşi'v le. sağır ve dilsizlerin dünyasına giriyoruz... Hastalık öncesi yakaladığı. sö- ze aktardığı sesleri anımsamıyor Remziye Ekşi. O vıllardan kalan bir ses yok anılannda. Bugün kırkyedi yaşında. Beşiktaş Sağır \e Dilsizler Okulu'na kadar aıle- siyle. sınırlı da olsa. kendi diliyle anlaşabiliyor. İşaret dilinı okulda öğreniyor ve bu dil sayesinde iletişiminin sınırlannı geliştiriyor Evleniyor. Sivami. ilk doğu- mu. ılk oğlu kör. Anlamakta. ka- bullenmekte zorlanıyor. İkinci kez hamıle kaldığında. Jokuz ay boyunca hep o korkuyu. "Bu da sakaı doğarsa'yı içinde taşıyor. Çıkmıvor korktuğu. üçüncü oğlunu. Enis'i doğuruşor. 1986- da. ikinci eşı Mustafa Ekşi'vle tanışıyor. Taşkızak Tersanesi'- nde işçi olan Mustafa da sağır ve dilsiz. Birlikte katılıyorlar Sessiz Tivatroya. Mustafa. delijandar- ma çavuşu rolünde. Kendisinı konusan ve duyan insanlardan farklı görmüvor Remzıve Ekşi. Avnı kaygılan duvuvor. çocuk- lannın geleceğini garanıi altına almak. Aynı şeylere öfkeleniyor. haksızlık. dedikodu. Aynı şeylere gülüyor, yani komik olan herşe- ye. Akşamlan o ev işlerini yapı- yor. Mustafa televizyon seyredi- yor. hemen hemen her evlilık gibi. Yine her evlilikte olduğu gibi tartışıyorlar. İşte fark bura- da. o hep baskın çıkıyor. Zıli çaldığında ışığı yanıp sö- nen dernek binasında Remziye ve Mustafa Ekşi'ye Sahır Çorakçı da eşlik ediyor. İTÜ'den emeklı Çorakçı. koyu Beşiktaşlı. Beşik- taş'ın her maçında. sessiz çığlıkla- n bulunduğu ortamı tıtretivor. O da işitememeyi ve konuşama- mayı diğer insanlardan farklılık olarak algılamıyor. Kendilerini ifade etmekteifaret dili ya da yazı da yetersiz kalırsa 0 O zaman kısa süreli de olsa çaresizlik ve öfke se- linin içinde buluyorlar kendileri- ni. Mustafa. bu öfkeyi. "Laf an- latmakta zorlanmanın çaresizli- ği" diye özetliyor. Sağır \e dilsizler. devletten ve insanlardan neyi umuyor. neyi bekliyorlar? Remziye Ekşi. devle- tin. sanatla ilgilenen sağır ve dil- sizlere destek venmesini istiyor. Demek İkinci Başkanı Ünal Öner ise bir arkadaşıyla. yolda. işaretlerle konuşurken karşıdan gelenlerin ya da yanlanndan ge- çenlerin alaycı gülümsemelerin- den yakınıyor. "Bu normal bir- şey. her ülkede yaşanıyor. Oysa bizde bir eksiklik gibi görülü- vor." Hastaneve gıttiklerinde. doktorlar. daha dertlerini anlat- maya vakıt bulamadan. kendile- rince koyduklan tanıya uvgun ilaç veriyorlar. Ha. bir de haber- ler var... Neden her televizyon kanalı. haberleri verirken onlar için alt yazı vermeyi düşünmüvor ki'' Sağır ve dilsizler ama konuşan ve duyandan farklı görmüyorlar kendıİeri. İçinde yaşadıklan dün- ya herkesin dünyasıyla aynı. Umutlanvedüşleri.öfkelerivese- vinçlerıde... Özürlüler için bir ışık • Baştarafi 1. Sayfada Özürlüleri temsil eden kuruluş- lar ise "Sonınlaruı çözümü için vaat değil, somut adımlar bekli- yoruz" diyorlar. Türkiye Sakatlar Konfederas- yonu'ndan vapılan açıklamada. Türkiye'nin savaş görmüş Al- manya'dan bile daha çok özürlü yurttaşa sahip olduğu vurgu- landı. Bedensel Engellilerle Da- yanışma Derneğı Yönetim Kuru- lu Başkanı Kemal Demirel ise ge- lişmiş ülkelerde özürlülere her türlü sosyal güvence sağlanırken Türkiye'de özürlü haklanna kısı- tlamalargetirildiğıni söyledi. De- mirel. "Devlet yok. Devletinaran- masına devam ediliyor ama bu aravışlara ülkenin bulunduğu or- taırida cevap alınacağı da sanıl- mıvor. Yasalar var, kendini yaşa- tamıvor. Kanun var, bunu hazırla- yan ne yazdığını ve ne işe ya- radığını bibniyor ve bir masaldır yaşam sürüyor" dedi. İşsizlik sorunu Dünya Özürlüler Günü nede- niyle Türkiye Sakatlar Konfede- rasyonu tarafından yapıian açı- klamada özürlülenn en başta ge- len sorununun işsizlik olduğu vurgulandı. Bedensel Engellilerle Dayanı- şma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Demirel. Türki- ye'de bulunan 7 milyonun üze- rindeki özürlü kitlesinin, gerek kanunlardan gerek devletin ilgj- sizliğindcn gerekse yerel yöne- timlerin özürlüleri dikkate alma- yan çalışmalanndan ötürü bü- yük bir çıkmaz içinde olduğunu söyledi. Demirel. özürlülenn ya- şadığı sorunlardan devlet kadar. yollan yapan. ulaşımı sağlayan. miman ve çevre düzenlemesini gerçekleştiren yerel yönetimlerin de suçlu olduğunu belirtirti. Ortopedik Özürlüler Federas- yonu Başkanı Şükrü Poyraz da bir bildiri yayımlayarak demok- ratik bütünlüklü ve kapsamlı bir özürlüler yasası çıkanlmasını is- tedi. Özürlüler için özel ayncalı- klar istenmediği belirten Poyraz. yayımladığı bildıride şu görüşlere yer verdi: "Herkesle eşit haklara ve ola- naklara sahip olmak isriyoruz. Bu temelde demokratik bütünlüklü ve kapsamlı bir özürlüler yasasuıın ivedflikle çıkanlmasını isiiyonız." Etkinlikler Dünya Özürlüler Günü nede- niyle bugün Başbakan Tansu Çil- ler himayesinde. TBMM'de. özürlülerin sorunlanna bakış açısının değerlendirileceği bir oturum düzenlenecek. Oturuma siyasi parti temsilcileri ve Türkiye Sakatlar Konfederasyonu'na bağlı federasyonlann temsilcileri katılacaklar. Saat 14.00'te Selim Sım Tarcan Kapalı Spor Salo- nu'nda da Cem Karaca, Edip .\k- bayram ve Akrep Nalan'ın katıla- cağı bir müzik şöleni düzenlene- cek. Şölen sonrasında ise 'Özür- lüler için bir ışık da sen yak" slo- ganıyla. üç bin özürlü tarafından meşalelerle bir yürüyüş gerçek- leştirilecek. Etkinlikler hafta bo- yunca sürdürülecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear