22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 ARALIK1993 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Sermaye arttırımı • Ekonomi Servisi - Türk Ticaret Bankası dün sermaye arttınrru için yapılan olağanüstü genel kurul toplanüsında sermayesini yûzde yüz arttırarak I trilyon liraya çıkarma karan aldı. Bankanın Genel Müdürü Behzat Tuncer yaptığı açıklamada. girişilmiş büyük ölçekli yatınmlann gerektirdiği taleplerin karşılanması için bu karann alındığını söyledi. İktisat Leasing • Ekonomi Servisi - İktisat Leasing şirketi 1993 yılında, ki faaliyetlerini dûzenlediği basın toplantısında bir multivızyon göterisi ile sundu. Türkiye'de halka açılan ilk leasing şirketi olan İktisat Leasing AvTupa'nın en büyük 65 leasing şirketinden biri oldu. Ham çelik üretinri arttı •ANKARA (ANKA)- Türkiye'nin ham çelik üretimi yılın ilk on ayında 10 milyon tonu buldu. Toplam üretimde yaklaşık yüzde 14'lükartışgörüldü. Söz konusu artışın tamamına yakını özel sektör demir-çelik fabrikalannın üretimindeki artıştan kaynaklandı. Üretim artışı kamuda yüzde 1.2, özel sektörde yüzde 24 oldu. Demir-Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜ) tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiyenin ham çelik üretimi ocak-ekim döneminde. geçen yıhn aynı dönemine göre yüzde 13.6 oranında artarak 9 milyon 495bintonaulaştı. Yabancı sermayede artış • ANKARA (ANKA)- Türkıye'deki yabancı sermaye tutan 18 trilyon liraya yaklaştı. Yabaneı sermayeli firmalann sayısı da 2 bin 500ü geçti. Yabancı sermaye en çok hizmet sektörüne ilgi gösteriyor. Firma sayısında Almanlar, yabancı sermaye tutannda ise Hollandalılar başı cekiyor. Türkiye'dekı yabancı sermaye tutan kasım sonu itibanyla 17 trilyon 708 milyarUradüzeyinde bulunuyor. Söz konusu tutar, yılbaşına göre yüzde 38 oranında artış gösterdi. Türkiye'de faalıyette bulunan yabana sermayeli firmalann sayısı da kasım sonunda 2 bin 528'e yükseldi. Çukurava Grubu • ANKARA (ANKA) - Cep telefonlannın kullanımına olanak sağlayacak GSM mobil telefon sistemi ihalesini kazanan ve bunun için Kavala Grubu, Ericsson ve Finlilerle 120 milyon lira sermayeli şirket kuran Çukurova Grubu, bu alanda ticaret yapmak için iştirakının statüsünde değişikliğe gitti. Türkiye Genel Sigorta, Çukurova İthalat ve İhracat ile Sınai Mali Yatınmlar Holding'in de ortaklan arasında yer aldığı, Genel İnşaat ve ReklamAŞ'ninana sözleşmesinde, dünyaca ünlü fırmalann kapışmaya hazırlandığı cep telefonu alanına girebilecek şekilde değişikliğe gidildi. Tekdüzen hesap planı • Ekonomi Servisi - İstanbul Serbest Muhasebeci Mali MüşavirlerOdası Başkanı YahyaAnkan, 1994başında zorunlu olarak başlayacak olan. tek düzen hesap planı uygulamasmın bilançolara şeffafhk getireceğini söyledi. 12 bin muhasebeciye eğitim çabşmalanna başladıklannı belirten Ankan, bilanço usulündedefter tutan kişilerin, "Muhasebe sistemi Genel Tebliği"ne uymak zorunda olduklannı hatırlattı. İşBankast'na göreekonomi • ANKARA (AA) - Yıhn ilk dokuzayındaekonominin reel olarak yüzde 7.9 oranında büyüdüğü, ancak ihracatın yavaşlayıp ithalatın belirgin oranda hızlanması sonucu dış ticaret ve cari işlemlerdengesi açıklannın genişlediği belirtildi. Ekonomik göstergelerden hareketle yılın ilk dokuz ayına ilişkin yapılan değrelendirmede, kamu kesimi borçlanma gereği ile iç borç stokunun giderek büyüğüne dikkatçekilirken, bu durumun yarattığı enflasyonist baskılannönemini koruduğu vurgulandı. Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması, 7 yıl süren görüşmeler sonrası onaylandı GÂTT sonunda imzalandıEkonomi Servisi - Dünya ticaretinın dönüm noktası olan GATT(Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) 7 yıl süren çetin mücadeleler sonrası dün Cenevre'de onaylandı. GATT Başkanı Peter Sutheriand 117 ülkenin temsilcilerine anlaşma sonrası sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında "Anlaşma daha fazla ticaret, vatırım. iş ve bütün ülkeler için daha büvük geiir ar- rtşı anlamına gelecek tarihi bir başan" dedi. Sutheriand konuşmasında. dün- yadaki bütün üreticiler ile tüketiciler yatınmcılar ve ticaret ile uğraşanlann bu anlaşmadan kazançh çıkağını da vurguladı. 500 sayfaya yakın anlaşma metni içerisinde dünya ücaretinde eski- yen yasalann yenilenmesinden. marka ve isim haklannın korunması, gümrük indinmi gibi maddeler bulunuyor. Ön- ceki gün ABD ile AT arasında vanlan ikili anlaşma ile görsel ve işıtsel mallann dolaşımı konusu dışındaki konularda fıkirbirliğine vanlmıştı. GATT'ın onamasına en çok sevinen taraf AT oldu. AT önceki gün görsel ve işitsel mallann dolaşımı konusunun GATT kapsamı dışında tutulması ile Avrupa Film Endüstri'sini korumuş ol- du. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Jup- pe, "Anlaşmanın bu şekilde kabulünün AT içindeki ülkelerin da>anışma içinde olmaları ve birlikte karar vermeleri ile gerçekleştiğini" söyledi. AT tıcan go- nişmecısı Sir Leon Brittan, "Bu anlaşma ile ATnin tekrar düzlüğe çıktığım " vur- guladı. ABD Başkanı Bill Clintonise anlaşmanın tam anlamıyla istedikleri şartlan içermediğini ancak bu şartlarda da en iyi anlaşma olduğunu vurguladı. GATT ile dünya ticaretine yılda 2.8 katrilyon lıra katİcı sağlanması öngörü- lüyor. KOÎ özelleştirmeyehız verdiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kamu Or- taklığı İdare- si. özelleştir- meye hız vere- rek AEG-Eti Elektrik, İstanbul Demir Çelik ve NETAŞ Nort- hern Elektrik'teki hisselerinin tamamını sattı. KOİ'den yapılan açıklamaya göre AEG-Eti Elektrik Endüst- riAŞ'de yüzde 11.11 olan KOİ payı 3 milyon 750 bin marka 'sirketin yuzde 59.9'unâ sahip bulunan AEG AG'ye satıldı. Sözleşmenin imzalandığı 10 aralıktaki Merkez Bankası dö- viz satış kuruna göre bu satış- tan 3 milyar 644 milyon lira ge- lir elde edildi. KOİ, aynı tarihte İstanbul Demir Çel'ik Sanayi AŞ'de bu- lunan yüzde 40 orarundaki his- sesini 2 milyar 750 milyon lira karşıhğında Birlik İnşaat ve Madencilik Sana>i Ticaret AŞ- ye sattı. İmzalanan satış sözleş- mesi uyannca fırma, aynca İstanbul Demir Çelik'in 1991 ve 1992 yıllannda ilişkin KOİ- ye olan 293 milyon lira vergi is- tisnasi borçlannı da ödeyecek. KOİ, 14 arahkta da NE- TAŞ'ta yüzde 15.32 oranmdaki hissesini sattı. 39 bin liradan sa- ülan hisselerle toplam 752.8 milyar lira gelir elde edildi. Söz konusu işlem yabancı kurum- sal yatınmcılar adına İMKB'de işlem yapan Global Menkul Değerler AŞ ile Kamu Ortaklı- ğı adına İş Bankası tarafından gerçekleşürildi. Hısseler, ya- bana kurumsal yatınmalar ta- rafından, daha sonra aralann- da Allians Capital, Soros, Smiıh Barney. Shroders ve Pos- tell gibi kuruluşlann da bulun- duğu 60 yabana yaünmcı ve fona satılması taahhüdü ile sa- tın alındı. KOİ'den yapılan açı- klamada. Bu uygulama ile ilk kez bir kuruluştaki kamu pay- lannın uluslararası sermayeye acıldığı bıldirildi. SEK'e sendikalar talip Yeniden ihale yöntemiyle satılması kararlaştınlan Süt Endüstrisi Kururnu (SEK) fab- rikalanna, Hak-İş'e bağlı Öz- gıda-İş Sendikası ile Köy-Koop birlikleri talip oldu. Hak-ݧ Konfederasyonu ve Özgıda-lş Sendikası Genel Baş- kanı Necati Çelik. SEK'in bü- tününe işletme düze>inde talip olduklannı belırterek hüküme- tin. sendikanın başvurusunu bir ticari fırma başvurusu gibi görmemesi gerektiğini savun- du. Hükümetin, özelleştirmeler- de önceliğin işçilerde olduğunu açıkladığına değinen Çelik şun- SEK fabrikalanna kimin sahip olacağı merak konusu. lan söyledi: "Sendikamız, SEK'in özel pa- zarlıklar sonucu çok düşük fı- v atlara satılması kararlannın iptal edilmesini memnuniyctle karşılamıştır. V anlış hesap Bağ- dat'tan dönmüştür. Lmarım hü- kümetin «österdiği bu hassasivet amacına ulaşır. Amacına ulaş- masının. bana göre ilk şartı, hü- kümetin "Öncelik işçilerindir, yöre halkınındır' beyanuun ka- bul görmesidir. Aksi halde bu- güne değin yapılan tartışmaJar devam edecektir." Köy-Koop İzmir Birliğı Baş- kanı Ata Ünver, SEK'in bazı te- sıslerinin alınmasına ilişkin projelerle Ankara'da temaslar- da bulunacaklannı bildirdi. Projelennin, hem devletin özelleştirme politikasını içeren. hem hayvancıhk sektörünün gelişimini sağlayacak hem de tüketiciye zarar vermeyecek ni- telikte olduğunu kaydeden Ün- ver şu görüşleri dile getirdi: "19 milyar liralık tesisler, 2.5 milyara satümak isteniyordu. Bu, fabrikanın bağışlanması de- mek. Biz, bağışlanmasını istemi- yonız. 19 milyarsa, 19 milyara alalım. Faiz yükü konmasm üs- tüne, bunu 3 senede ödevelim di- \oruz. 3 senede biz tamamen öde>eceğiz. Bu ödemeyi de şöv le \ apacağız: Kurduğumuz anonim jirket var. Bu şirketin sahipleri de kooperatiflerdir." OtomobMe üç trilyonluk yatimııEkonomi Servisi - Japonya'- nın Honda Motor Co. ve Gü- ney Kore'nin Hyundai Motor Co. şirketlerinin Türkiye'de Türk şirketleri ile ortaklığa gj- derek yatınm yapacağı açıklan- dı. Reuter'in haberine göre 3 trilyon liralık Hyundai ve Türk Assan Grubu ile 2.7 trilyon li- ralık Honda ve Anadolu En- düstri ortaklığındaki yaünma izin verildi. Yetkililerin verdıği bilgiye göre her iki fabrika da Kocaeü'- nde kurulacak. 1998 yıiında bitmesi planla- nan ve vılda 100 bin otomobilin üretileceği açıklanan fabrika- üretim yapılmasının düşünül- larda 3 bin kişiye iş imkanı sağ- düğünü açıkladı. Türkiye'de Fransız Renault. İtalyan Fiat, Amerikan Gene- ral Motors otomobil şirketleri Türk şirketleri ile ortaklığa git- lanacak. Konuyla ilgili bir yetkili, her iki yatınmın da sadece Türkiye pazanna dönük olmayacağını. 1995 yılında gıdilmesi planla- nan gümrük birliği ile aynı za- manda Avrupa pazanna da mışti. En son Japonya'nın To- yota şirketi ile Sabancı grubu bu ortakhğm İstanbul yakınla- nnda fabrika kurma çalışmala- n sürüyor. Aynca Japonya'nın Nissan ve Fransız Peugeot şir- keti Türkiye'de ortaklık kura- cağını açıklamıştı. Türkiye'nın otomobil üretimi bu yıhn ilk 10 ayında yüzde 28'lik bir artışla bir ortaklık kurmuştu. Halen 278 bin 111 adede yükseldi. IŞÇEVIN EVRENEVDEN ŞÜKRANKETENCt Bu Nasıl Bir Dûzen? önümde son günlerde yine benzerleri sıkça gelmeye başlayan bir mektup var. Yenice-Tarsus, Seyhan-Adana bölgelerinde yaşayan ve ünlü bir marka kot pantolon üre- tilen fabrikadan çıkarılmış 20 işçinin ortak imzaları ile gönderilmiş. Sendikalar ve işyerlerinin adları değiştirile- rek yüzlerce örneği yaşanan bir olayı yansıtöğı için, adları çıkararak mektubun olayı anlatan bölümlerini aynen ya- yımlamakla yetiniyorum. "12 yıllık olanımızın ücreti 1 milyon 750 bin lira dolayın- da idi. Yıllarla ... konfederasyonuna bağlı... sendikasına üye olduğumuz halde bizim haklarımız korunmuyordu. Biz de işyerinde... konfederasyonunun üyesi... sendika- sının örgütlenmesine başladık. işveren bunu duyunca çağırdı ... konfederasyonuna bağlı sendikayı işyerine sokmayacağını, gerekirse kapatacağını söyledi. Bizler anayasanın 51 .maddesine göre vatandaşlık hakkımızı kullanıp sendika seçme tercihimizi kullanacağımızı söy- ledik. 20 işçi işten atıldık. Biz işyerinde işini iyi yapan, üre- tim veren insanlardık. işverenin bize niye bu kadar kızdığını düşündük. Sendikanın iyi olanını seçtiğimizden olduğuna karar verdik. Ürettiğimiz unlu markanın panto- lon fiyatına çalışırken işten çıkarılan bizlere sahip çıkma- nızı bekliyoruz. Bu ülkede yasalar yalnız işverenler lehi- ne midir?.." İşçinin sendikalaşma, sendika seçme bakkını kullanma nedeni ile işten atılması anayasa ve yasalara aykırı. çağ dışı bir uygulama Türkiye'de oldum olası yaygındır. An- cak 196O'lı, 1970li yıllarda hiç degilse toplumsal bir du- yarlılık, tepki söz konusu ıdi. İşçinin bu anayasal hakkının işveren tarafından gaspedılmesinesendikal hareketgüç- lü tepki gösterir, işçı arasında bir dayanışma yaşanır ve kamuoyu olayla ilgilenirdi. işçinin anayasal hakkını gas- peden işverenler, işçi direnişlerine, kamuoyu tepkisine, gazete haberlerine ve eleştirilere hedef olurlardı. Bun- dan çekindikleri için de hem uygulama çok keyfi ve yay- gın yaşanamaz hem de pek çoğunda, işçi ve sendika dn renişi, kamuoyu tepkisi karşısında karardan geri dönülür- dü. işçinin sendikalaşma hakkının bu kadar kolay gaspedil- mesinin bir nedeni sistemimizde hep var olan yasal boş- luk. İşverenlerin tazminatlarını ödemek koşulu ile istedik- leri zaman, istedikleri sayıda keyfi işçi çıkarabilme hakla- nnın yasa ile sağlanıyor olması, her tür yasadışı, kötü ni- yetli işçi çıkarmaya kapı açıyor. Sendikal nedenle işçi çı- karma yasağı getiren yasa hükümleri işlemiyor. Bunda yargının, özellikle de Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin sendi- kal nedenlerle çıkarmalarda işçinin tazminat hakkını iş- letmemesinin de payı var. Ancak sendikaların duyarsızlığı daha büyük bir rol oy- nuyor. Başka sendikaya geçen işçinin cezalandınlmasın- da işverenle birlikte hareket eden sendikal anlayış, bir başka uygulamada kendi sendikasına üyeolduğu için işi- ni kaybeden işçinin de hakkını arayamıyor Bir zamanla- rın gerek sendikalaşma, gerekse sendika değiştirme aşamasında işten çıkarmalara karşı çok duyarlı davra- nan işçi kitlesi de yok. işçi dayanışmasında, işten çıkarı- lan arkadaşlarına sahip çıkmada zayıf kalan, işten atılma uygulamaları karşısında demoralize olan işçiler, sonuçta giderek daha katı ve yaygın bir işten atılmaya hedef olu- yorlar. Ozel sektörde boyutları her geçen gün büyüyeR bir sendikasızlaştırma yaşanıyor. Keyfi işçi çıkarmayı bir ölçüde frenleyebilecek, hiç de- ğilse işverene gerekçe gösterme zorunluluğunu getiren ve keyfi, haksız çıkarmalarda tazminat yükü getirebilecek yasa tasansı bu tabloda kadük olacağa benziyor. Çalış- ma Bakanı Mehmet Moğultay'ı işverenlerle karşı karşıya getiren ünlü iş güvencesi yasa tasansı her ne kadar Ba- kanlar Kurulu'nda hazır bekliyor görünuyorsa da, çıkarı- labilmesi, yasalaşması her geçen gün biraz daha gün- demden düşüyor. Ekonomik zorunluluk halini bir yana bırakınız, sendikal nedenle ve ücretleri aşağı çekmek, toplu sözleşme yükünden kurtulmak üzere bu kadar yay- gın işçinin çıkanldığı bir duzende. işsizlik sigortası da bir hayal. Keyfi işçi çıkarmanın olmadığı Batı duzenlerinde, geliş- miş ekonomilerde, ekonomik nedene dayalı çıkarmalar, işsizlik artınca, işsizlik sigortaları iflasa sürüklenmeye başladı. Türkiye de bu kadar büyük bir işsizlik ve böylesi- ne yogun, keyfi, sendikal nedenle işçi çıkarma varken, ayakta durabilecek bir işsizlik sigortası sistemi nasıl ku- rulabilir? iş güvencesi yasasının çıkarılmasına bağlan- mış, işsizlik sigortası yasasının da çıkarılması ya da çıka- rılsa bile yaşatıiabilrnesi bu tabloda olanaksız gözüküyor. Sermaye cephesinin ve ideolojik yandaşlarının çok övündükleri çağdaşlaşma, yenı dünya duzenlerinde işçi- nin çalışma hakkı demode "out", işverenin atma hakkı moda "in" oluyor. Sendikal nedenle işçi atmalarının art- masına paralel özel sektörumüzde çok hızı bir sendika- sızlaştırma yaşanıyor. Özel sektörümüzün çalıştırdığı işçi sayısında, teknoloji değişimine. az işçi ile çok verim alma yolundaki gelişmelerden gelen azalmaya rağmen, üre- tim ve yatırım artışı ile bağlantılı önemli bir artış söz konu- su. 1980in başlarında özel sektörde 1.6 milyon olan si- gortalı çalışan sayısı, şimdilerde 1.9 milyonu aşmış bulu- nuyor. Ancak o tarihlerde hiç degilse çalışanın üçte biri, 500 binden fazlası sendikalı iken, şimdi sendikalı sayısı- nda bile bir azalma yaşanarak 300 bine, oran olarak da onda bire kadar düşmüş bulunuyor. Bir yandan da işçinin iş güvencesi ve sendikalaşma hakkını kullanabildiği kamu işletmelerinin özelleştirme ile eritilmesi hedefleniyor. İşverenlerimizin ve ideologla- rının hızla gerçekleştirme yolunda ilerledikleri yeni dün- ya düzeni, Türkiye işçi sınıfı için sendikasızlaştırma, ko- layca işten atılma olarak biçimleniyor. Konuk yazar Özelleştirme ve Türk bankaalık sistemi HtKMETKURNAZ Bankacı, İktisatçı 1980'ler sonrası Türk fınans piyasasında yapılan bir dizı düzenlemelerle yenı kurum ve araçlarla tanışan bankaalık sistemimiz, kısa sayılabilecek sürede uluslararası fı- nans dünyasına erışir bir başan yakala- masına karşın, ekonominin temel özellikleri- ni taşımaktadır. Sistem öncelikle enflasyon baskısı altında kısa süreli fonlara dayanmaktadır. Ticaret bankacılığı egemenliğindedir. Kaynakta çe- şitlenme, mevduatağırlığmdadır. Fıyatlama, kamu borçlanma göstergelerine endekslen- miştir. Fiyatlama benzerdir. Sistemde az sayıda bankanın egemenliği sürmektedir. Bankalar arasında likidite, kaynak yapısı ve karlıhk yönünden büyük aynm vardır. Kay- naklar üzerinde kamu bankalarının etkinliğı sürmektedir Sistem, temel büyüklüklerinde reel olarak gerilemektedir. Sistemde yoğun- laşma gelişmış yörelerdedır. Sistem ya- bancı kaynağa olan bağlılığını korumaktadır. Sistemde giderek artan bir dış borç riskı eko- nomıye taşınmaktadır. Gelir ve gider kalem- leri, faiz buyüklüğü ile değişme ıçındedir. Kamu finansman açığı baskısında aynı kay- nak maliyeti ile sistemde rekabet, yeterlı te- minat koşullanndan uzaklaşmaya yol aç- maktadır. Bir ülkenin bankacılık sistemi, o ulkenın ekonomi politikasının aynasıdır. Bunun için banka kredilerinin kesimsel dağılımına ve kredi/hasıla oranlarına bakmak yeterlıdir. Piyasa ekonomisinin en ınançlı kesimi olan bankacılığımız, fiyat mekanizmasında tasar- ruflar ile yatırımı değil, tasarruflar ile tüketi- mı eşgüdümleyen bir politika yürütmektedir. Doğrusu, izlenen politika enflasyonun ya- pılandırdığı ülkemiz ekonomisinde rasyonel işletme davranışıdır. öyle ki bugün ban- kacılığımızda, para rantı kollar şekilde para ikamesı yaşan- maktadır. Karlılığı önceden belli olan ticaret kesimi fi- nanse edilmekte- dir. Uzun süreli za- man riski taşıyan işlemlerden kaçınılmaktadır. Faiz angajmanları- nda temkinlilik ön plandadır, Faiz ödemelerini yeniden borçlanmak suretiyle gerçekleştırmek öncelıkli seçenektir. Enflas- yon, kaynak toplama ve aktarma mekaniz- masını spekülatıf olmaya özendirmektedir Çoğu zaman bir olgu ne olmadığına bakı- larak da tanımlanabilir. Türk bankacılık sis- temının karlılığı ve bunun kaynakları yakı- ndan ıncelendığınde; iktısadı bir faalıyete fı- nansal katılım ya da hızmete aracılık ışle- minden çok, dış kaynakların yurtiçinde Türk Lirası üzerinden özellikle kamu kuruluşları- na aktanlması, piyasa mekanizmasında bankacılığımızı açıklamaya yeterlidir Kabul edilmelıdir ki piyasa ekonomisinde akılcı bir işletme davranışıdır. Öte yandan, ülkemiz kesiminde kaynak- ların dağılımında yaşanılan gelışigüzellikte kamu bankalarının rolü yadsınamaz. Ancak bu, sistemin özelliğini nitelendirmez, oysa sistemin özelliğini nitelendirmez; oysa, sis- İzlenen politika enflasyonun yapılandırdığı ülkemiz ekonomisinde rasyonel işletme davranışıdır. Öyle ki bugün bankacılığımızda, para rantı kollar şekilde para ikamesi yaşanmaktadır. Karlılığı önceden belli olan ticaret kesimi fınanse edilmektedir. Uzun süreli zamanriskitaşıyan işlemlerden kaçınılmaktadır. Faiz angajmanlannda temkinlilik ön plandadır. Faiz ödemelerini yeniden borçlanmak suretiyle gerçekleştirmek öncelikli seçenektir. temin özelliğini belırleyen piyasa mekaniz- masında tek amaç olan karöır. Böyle olunca. kımı iktisat dışı etkenler rol almakla birlikte yatırım, kamu bankalarının omuzlarındadır. Htçbır ekonomi, yatırımdan vazgeçe- meyeceğıne göre, kamu bankalarının özel- leştirilmesi savunusunun ülkenin yatırım aç- masına fiyat mekanızması ekseninde yapı- lan bankacılık sıstemimızden nasıl kaynak aktaracağına yanıt vermek zorunluluğu vardır. Denilebilir kı sistem kamunun açığını kapatma yükümlülüğünden ve kamu ile kay- nak paylaşım yarışından kurtuldukça artan fonları satma sorunuyla karşılaşacağından, kaynaklarını yatırıma yönlendirecektir. An- cak bunun için özelleştirme zorunlu ol- madığı gibi özelleştirme ile varılacak sonuç da değıldır. Kaynakların yatırıma bölümlen- mesi ışlevı, fiyat mekanizmasınındır. Do- layısıyla, bırakın başka etkenlerı, ulusal pa- rasını. değerlerini dövize endeksle- miş bir ekonomi- de, fiyat mekaniz- masının bugün- den yarına yatırı- ma ayıracağı kaynağının olma- ması gerekir. Bakıldığında sistemde temel sorun, kendini besleyecek olan yurtiçı tasarruf düzeyinin yetersızliği kadar toplumun tasarruf potansi- yelini arttırıcı etkınlıkten uzak bir yapılanma içinde oluşudur. Kaynaklar çoğunlukla siste- me yapay bir likidite sağlar şekilde kısa sü- rede geri gönmek uzere ticaret kesimi aracılığıyla ekonomiye aktarılmaktadır. Bu durum ekonomide bir yandan enflasyon et- kısı doğururken. bir yandan enflasyonun mali yapılar üzerine olumsuz etkisini bir sonrakı döneme erteleme becerisi gösterir Böylece, toplumun tasarruf potansıyelinde gereken artışın önemı önemsizleşir. Kuşkusuz açıklamaya çaba gösterilenler özeleştirmede yanıt aranması gereken so- runlardır. Ortadadır. Freud, rüya yorumcu- sunun, rüyada görünenin yerıne, görünme- yen çevrenin arınmasının daha sağlıklı oldu- ğunu söyler. Dolayısıyla, ekonomide sağlıklı olan günü kurtarma savlı çözümler değil, güne nasıl gelındiğıni kavrayan, ulke ger- çekliğini değişme dınamizminde gören çö- zümlere varabilmektedır. Meslekten iktisatçı bilir kı, bir malın ya- rannı belirleyen, o malın kime ait olduğu de- ğil, o malın kullanım biçimıdir. Nitekim, top- lumlar mülkıyeti kamuda olan bir malın kul- lanım biçimıyle kendılenne zararlı olduk- lannı örneklerı ile doludur. Özelleştirme ko- nusunda yapılan değerlendırmeler salt bu nedenle bile ideolojik yan tutma, taraf ol- manın ötesinde ülkenin temel ekonomik he- define varmada üstleneceğı rolde yapı- Imalıdır KlT'ler işletme bazında ülke ekono- misi ıçın onemi bakımından değerlendıril- melıdir Yoksa, zarar eden bir KIT mülkıyet değişıklığı ile ulke ekonomisıne yük olmak- tan çıkabilıyorsa sorun daha başka etkenler- de aranmalıdır. Öncelikle yapılması gere- ken, mülkıyeti sıyasal iktıdarların yerinegeç- mış olan KİT'lerin kamuya iade edilmelıdir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear