25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13ARAUK1993PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 KOİ'nin eski başkan yardımcısı Süleyman Yaşar: KİTler siyasetin fınans kaynağı 'ÖzeUeştirrneyi siyasetçiistemiyor' ABDURRAHMAN YDLDIRIM Kamu Oıtaklığı İdaresi eski başkan yardımcılanndan Sü- leyman Yaşar, siyasetin finans- manının kara olduğunu, KİT- lerin de bu siyaset finansmancı- lanrun yaranna alet edildiğini ve bu ilişki kopanlmadan Tür- kiye'de özelleştırme olamaya- cağını savundu. Süleyman Yaşar, Türkiyede artık siyasetin bir ideal olînak- tan çıktığıru ve ticarete dökül- düğûnü, parlamentoya seçilen- lerin arkasında holding ve şir- ketlerin sponsor olduklannı be- lirterek "Bugfin parlamentoya seçOenlerin birçoğu kendilerini seçtiren fırmalar adma iş takip ederler. Dolayısıyla siyaset tica- retin bir aracı olmaktan çıkanl madıkça politikacı özelleştir- meyi istemeyecektir" diye ko- nuştu. Süleyman Yaşar ile özelleş- tirme üzerine yaptığımız söyleşi şöyle: - Türkiye 10 yıldan beri özel- leştirmeyi çok tartıştı, ama bir türlü bunu başaramadı. İyi ör- nekler ortaya koyamadı. Neden acaba? SâŞAR - ÖzeUeştirme ile bir yerde devleti küçültüyor, kamu kesiminin ekonomideki payını azaltıyorsunuz. Bu, siyasilerin ekonomideki etki alanlannın küçülmesidir. Onun için siyasi- ler yapmak istemiyor. Eğeriste- seler 10 yıldır taruşılanlar ger- çekleşirdi. Özelleştirme ya- sasının 10 yıldır Meclis'e getiril- memesi bunun göstergesidir. özelleştirme ile ilgili yasal dü- zenlemeler hep başka kanunla- ra eklenmek suretiyle oldu ya da karamamelerle gercekleşti- rildi. Bu da millet iradesini tam yansıtmayan bir durumdu. Ve özeUeşürmenin önünde engel KamuOrtaklığı İdaresi'nde en uzun süreyle görev yapan Süleyman Yaşar, "Siyasetin fînansmanı KİT arpalıklannı kullananlar tarafmdan yapıldıkça, özelleştirme olmaz. Bu ilişki kopanlmadan devleti küçültmek mümkün olmayacaktır. Siyasetin fînansmanı karadır" dedi. oluşturdu. Eğer siyasi iktidarlar özelleş- tırmeye taraftar olsalardı. par- lamentodan korkmasalardı ya- sayı getirirlerdi. Demek ki sa- mimi değillerdir. Bu, geçmişte de bövleydi, bugün de böyle. - özeUeştirmenin arkasında siyasi iradenin olmaması ne gibi olumsuzluklara yol açtı? fAŞAM - Yol açtığı bınnci olumsuzluk, yasal düzenleme- lerin yapılamamasıdır. Bu, özelleştirme için bir sorun ya- rattı. Bu hükümet de TÖYÖK gibi yasa tasansı getırmeyi 2 yıl erteledi. PTTnin Tsini ortaya atarak özelleştirmede önceük olmadığıru ortaya koydu. Özel- leştirme slogan olarak kaldı. Ve Türkiyede özeUeştirmenin nasıl olacağı tartışıhrken nasıl yapılmayacağı ortaya çıktı. Ve nasıl yapılamayacağının uz- manlan türedi. Özelleştirme Kamu Ortaklığı içine hapsedil- di. Bağımsız bir idarenin kuru- lamaması. özelleştirme işlemle- rinin teknik kadrolarca yürü- tülmesini engelledi. Özelleştir- me kurullara havale edildi. Bu kurullarda 9 ay imzalanmamak gibi bir açmaza düşerek işleri iyice yavaşlatü. Özelleştirme idaresi aynı zamanda şirket kurtaran devlet idaresi haüne geldi. Pancar Motor ve Metaş kurtanlmalan bunlara örnek- tir. 1989 yılında Meksika bizden özeUeştirme konusunda yardım talebinde bulunmuştu. Aradan geçen zamanda Meksi- ka istenen özelleştirme hedefine vardı. Bizde ise hala nereden başlanacağı tartışması ile olay sürüncemede. Yani bizde siya- setçi 'Ben elimi çekmem" diye diretiyor. - Anlaşılan bu hükümetten de özeUeştime konusunda umudu- nuzu kesmişsiniz... YAŞAB - Bu hükümetle de özelleştirme yapamazsıruz. Geçmişte de özelleştirme slo- gan olarak kullanıldı. Çünkü politikacı devleti küçültmek is- temiyor. KÎTlerden elini çek- mek istemiyor. Elini çektiğinde kendi ımtiyazının daralacağına inanıyor. Kamu harcama- lannın GSMH içindeki payı 1993'te yüzde 36 dolayında bekleniyor. 1994 yılı için alınan hedef ise bu oranın yüzde 38'e çıkanlması. Bu da bize gösteri- yor ki politikaa kamu kesimini küçültmek değil, büyültmek eğilimindedir. - ÖzeUeştirmenin seçimlerle nasıl bir iliskisi kurulabilir? Böy- le bir ilişki var mıdır? Yaşar: "Özelleştirme ile bir yerde devleti küçültüyor, kamu kesiminin ekonomideki payını azaltıyorsunuz. Bu, siyasilerin ekonomideki etki alanlannın küçülmesidir. Onun için siyasiler yapmak istemiyor. Eğer isteseler 10 yıldır tartışılanlar gerçekleşirdi" görüşünü savundu. TAŞAK - Türkiye'de her se- çim özelleştirmeye engeldir. Çünkü mahalli poliukacılar yö- relerinde bulunan KİT tesisleri- nin satılmaması için büyük di- reniş gösteriyorlar. Bunun ör- neklerini biz yaşadık. Satılan fabrika geriye alındı. 1991 se- çimlerine giderken Niğde'de Nimsa fabrikası satılarak özel- leştirildi. Ama yörenin millet- vekili "Bu fabrika özelleştirilir- se ben bir daha seçilemem ve Niğde'de bannamam" diyerek satış için çıkmış olan Yüksek Planlama Kurulu karannı iptal ettirdi. Alınan paralar da geri ödendi. Bunlar somut örnekler. - Bu durumda özelleştirmeyi kimin istemesi, kimin savunması gerekir siirce? YAŞAR - Özelleştirme Tür- kiye'de herkesin yarannadır. Niye herkesin yarannadır? Şu anda KİT'lerde 200 bin fazla kişi çalışmaktadır. Hem KÎTlerde çalışanlar üretim- den, yapılan üretim payını alamıyorlar. Bütçeden yapılan sübvansiyonlar ise yüzde 70'ler dolayında bir enflasyon yaratı- yor. Halbuki bu tür bir karşılıksız ödeme olmasa kamu kesimi borçlanma gereği yüzde 40 aza- lacaktır. Yüzde 40 azaldığı tak- dirde faiz hadleri de yüzde 50'- ler altına çekilebılecektir. Do- layısıyla kurumlann kredi ma- liyetlerinin düşmesi özel sektö- rü yatınma teşvik edecektir. Yeni istihdam alanlan yaratıla- cak. gizli işsizlik ortadan kalka- cak ve reel üretime katkı yapıla- caktır. Topiumun bu kadar yaranna olan bir uygulamayı siyasetçiler neden yapmıyor acaba? YAŞAM - Siyasetçiler kendi- ni düşünüyor. Toplumu düşün- seler bunu yapacaklardır. Türk siyaseti artık bir ideal olmaktan çıkmış, ticaretin bir aracı ol- muştur. Parlamentoya seçileceklerin arkasında sponsor olarak hol- dingler ve şirketler var. Ve bu- gün parlamentoya seçilen mil- letvekillerinin birçoğu, kendile- rini seçtirten fırmalar adına iş takip ederler. Dolayısıyla siya- set, ticaretin bir aracı olmaktan çıkanlmadıkça politikacı özel- leştirmeyi istemeyecektir. Siya- setin finansmanı KİT arpalı- klannı kullananlar tarafından yapıldıkça özelleştirme olmaz. Bu ilişki kopmadığı sürece özel- leştirmeyi ve devleti küçültmeyi başarmak mümkün olmaya- caktır. Siyasetin fînansmanı 'black'- tir, karadır. Dolayısıyla siyaset ile ticaret arasındaki bu bağ ko- runduğu sürece özelleştirmeyi başarmak mümkün değildir. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ ERGIN YILDIZOGLU LONDRA Avnupa'da îşçi ve işveren ilîskileri A vrupa'da efcohomık durgunluktan ÇH kışın ışaretleri birikirken, işsizlik artmaya devam ediyor. Işverenler ve hükümetler son zamanlarda sa- nayi üretimınin Doğu Avrupa ve Doğu Asya gibi bölgelere kaymasına bakarak çözümü Av- rupa'da emek pazarının yeniden şekillenme- sinde görüyorlar. Çarşamba günü yayımlanan Avrupa Topluluğu Ekonomik Komisyonu'nun konuya ilişkin raporu da bu yönde tespıtlerde bulunarak önümüzdekı dönemde genel yak- laşımın Avrupa'da ne olacağını da gösterdi. Ekonomik büyüme ve işsizlik Ekonomik toparlanmanın ilk işaretlerı 1992 yılının ortalarında ABD'de göründü. 1993'te de sanayı üretimı ılk 9 ayda ortalama %4 cıvarı- nda bir büyüme gösterdi. Daha sonra ingiltere ekonomik durgunluktan çıkmaya başladı: İlk dokuz ayda sanayi ûretimi büyüme hızı %2'- nin üstünde gerçekleşti. GSMH'nin bu yıl %1.9, gelecek yıl da %2.4 büyümesi bekleni- yor. Fransa'da GSMH büyüme hızının pozitif olmasıyla bırlikte de ilk toparlanma işaretlerı belirdi: flk 8 ayda büyüme hızı ortalama %0.2 oldu. Almanya'da ekonomi genel olarak hala çok istikrarsız, ama gerilemenin durduğu an- laşılıyor: GSMH, bu yıl II. ve III. dört aylık dö- nemlerde %0.5 büyüdü. Batı Almanya'da ise III. dört aylık dönem üretimı büyüme hızı II. dö- neme göre %0.7 oldu. Ne var ki işsizlik aynı dönemde Fransa'da %12'ye, Almanya'da %6'ya çıktı. ingiltere'de ise hala %10'un üs- tünde kalmaya devam ediyor. Tüm Avrupa çapında 1500 genel müdürü kapsayan bir araştırma, bunlardan %43'ünün gelecek 12 ayda işçi çıkarmayı, Almanya'da 10.000 şirketı kapsayan bir başka araştırma da şirketlerin %30'unun üretimlerıni bir başka bölgeye taşı- mayı planladığını gösterdi (WS: 9/12/93) Şirketlerin Avrupa dışına göç ederek işsız- likte kalıcı bir durum yaratmalarının sebeplerı- ne bakınca ilk göze çarpan fark Avrupa'da emek maliyetlerinin göreli olarak daha yüksek olması. Otomotiy sektöründe çalışan bir Çe- koslovak işçisının aylık ücreti bir Alman ışçisi- AvTupa'da işçiler ekonomik krizin faturasının kendilerine çıkartdmasuıa karşı şiddetle direnme- ye başladdar. Bu sefer işçiler kazanımlannı kolay teslim edeceğe benzetniyoriar. nin 9 saatlik ücretine, ancak eşit. Polonya'da bir saatlik emek 1.5 dolar iken Batı Almanya'- da 24 dolar (WS: 8/12/93). Avrupa'da en çok ışçı çıkaran tekstll ve konfeksıyon sektöründe ise Avrupalı şirketlerin genellıkle göç ettikleri yerler Eski Çekoslovakya, Polonya ve Maca- rıstan. Burada saatlik emek malıyetleri örne- ğın Fransa 100 olarak alınırsa, Macaristan'da 10.5, Eski Çekoslovakya da 7.3, Polonya'da 5.2 (Le Monde Diplomatique, Aralık, sf. 19). Bu ül- kelerde emek maliyetlerinin göreli olarak daha düşük olmasını açıklayan etkenlerin ba- şında, gözlemcilere göre sendikaların çok zayıf, ışten çıkarmanın çok kolay, sosyal sigor- ta ve işsizlik ödeneklerinin de ıhmal edilecek kadar düşük olması geliyor. Bu tespiti destek- lemek için ılerısürülen bir diğerörnekdeABD. ABD'de emek pazarı, 1980'lerde sendikaların gücü kırıldıktan sonra Avrupa'ya göre çok daha esnek bir hale geldi. ABD'deki emek ma- liyeti 1970-91 arasında GSMH'nin %30'u gibi bir düzeyde kalırken. Avrupa'da aynı dönem- de %34'ten %40'a arttı. Iddiaya göre emek maliyeti ile işsizlik arasında ters oranlı bir bağ- lantı var. Örnek yine ABD: 1970-1990 arasında ABD'de çalışan sayısı %50 artarken, emek maliyetleri sadece %10artmış. Aynı dönemde 12 AT ülkesinde çalışan sayısı sadece %10 ar- tarken emek maliyetleri %60artmış (WS:age). Bütün bunlar olurken ABD'de ışçilerin 1980- 1990 arasında satın alma güçleri %30 azaldı, sendikalaşma oranı ise 1981'de %22'den %15.8'e düştü (Le Monde Dıplomatique, Kasım, sf. 12). Halbuki Avrupa'da sendikalaş- ma oranları tüm 1980'ler boyunca gerilemesi- ne rağmen hala ingiltere'de %33, Fransa'da %12, Italya'da %39, Hollandada %26, Belçı- ka'da %55. Bu durumda ışsizlığin azalması için vurulması gereken "hedefler" belli oluyor: 1- Sendikalaşma, 2- İşçileri, işsizlik artışının etkilerine karşı koruyarak çok düşük ücretlere çalışmayı kabul etmekten kurtaran, devletin üstlendiği ve işverenlerin de bir kısmının öde- Tiek zorunda kaldığı, sosyal sigorta, sağlık ve şsizlik harcamaları ve 3- Işten çıkarmayı kont- rol eden yasalar. Bunlar bugün ışverenler ve bürokratlarca Avrupa'da işsizliğin temel suç- luları olarak görülüyorlar. Çarşamba günü yayımlanan AT Ekonomik Komisyonu Raporu da bu yönde hedef gösterdi: Sosyal sıgortalar ve işsizlik ödenekleri azalmaiı, ücret artışları üretkenlik artışının altında kalmalı ve işten çı- kartma kolaylaştırılmalı. (FT: 9/12/83) SaMın ve direniş Avrupa Sanayıcilerı ve işadamları Derneği Başkanı LygmuntTyszkiewicz'ın "Eğersendi- kalar geçmişte kazandıkları her şeyi muhafa- za etmekte ısrar ederlerse gereksiz yapılar olarak muamele göreceklerdir" demesıne bakılırsa, hükümetlerin ve işverenlerin önle- rine koydukları hedef müthiş: 1950-1970 arası, ekonomik gelişme döneminde, işçilerin elde ettikleri hakların hemen tümünü geri almak. Ancak işçi haklarına ve sendikalara bu yönde bırsaldın başlar başlamaz işçiler de hükümet- lerin ekonomik krize bir çare bulmaktaki ba- şarısızlığının faturasının kendilerine çıkarı- Imasına karşı şıddetle direnmeye başladılar. İspanya'da ışten çıkarmayı kolaylaştıracak yasalar çıkar çıkmaz işçi hareketleri ve bir ge- nel grev havası ortalığı kapladı. Almanya'da ücret artışlarını enflasyona endeksleme uygu- lamasından vazgeçme çabaları işçi hareketle- ri ile karşılandı. 120.000 inşaat işçisi kış öde- neklerinin kesilmesine karşı protesto gösteri- leri yaptı. Fransa düşük ücretle işçi çalıştı- rmayı teşvik eden yasalar çıkarıyor, ama işçi hareketleri de yükseliyor. Havaalanı işçileri. maden işçileri polisle çatıştı. Italya'da benzer bir durum var. Belçika'da hükümetin bir "top- lumsal anlaşma" dayatmasına karşı geçen hafta bir genel grev yaşandı. Bu hafta büyük bir gösteri daha var. Bu sefer işçiler 1960-1970'lerdekı kazanımlarından elle- rinde kalan son kınntıları da 1980'lerdeki gibi kolay teslim edeceğe benzemiyorlar. Böylece Avrupa'da hava gittikçe ısınıyor. Ve... PANASONIC şimdi EKONOMİK!. 'Panasonic Printer" 31.12.1993'e kadar TL. bazında sabit fiyatlarla size özel... 2.995.000 TL. KXP-1150 9 pin, 80 kolon, 240 cps Bürolar ve evde kışisel kullanımımz için... 4.495.000 TL. KXP-2180 9 pin, 80 kolon, 240 cps Süper sessiz (45 dBA) ve Renk opsıyonu ile eşsiz bir alternatif... 6.595.000 TL. KXP-1695 9 pin, 136 kolon, 330 cps Yoğun iş ortamlarında, her türlü finansal rapor ve grafiklerinızde... 9.895.000 TL. KXP-2624 24 pin, 136 kolon, 300 cps Nokta vuruşlu printer (43 dBA) Teknolojisinde son aşarna... Panasonic Buluşma Noktalarından diğer tüm modellerimizle ilgili ayrıntılı bilgi ve fiyat alabilirsiniz. 4.775.000 TL. KXP-1121 24 pin, 80 kolon, 240 cps Orta ölçekli bürolarda ve evde çıktı kalitesi yüksek genel yazışma ve grafikleriniz için... 10.995.000 TL. KXP-4410 5 sayfa/dk, 300 dpi, 512K Ftam Net bir baskı, düşük kullanım maliyeti, maksimum performans... a KOV dahd dejıldır) TürkJye Oanti Di»trlbütarü Balmumcu, Itrf Sok. No: 14 Beşikta^iSTANBUL Tel: (212)272 05 01-272 39 31-272 59 90 Fa»: 211 59 80 Panaıonlc Bulusm» NotUlan: İSTANBUL> AGEN4 274 01 76 • AK3JLÜT 23132 11 • ALfA 211 40 67 • ARENA 259 76 7 5 1 BETEGA 274 79 02 • BİLOES 241 74 2 3 1 BİS 272 X M • CAN 326 47 0 6 * COMPJSOFT 275 03 86 • (fJTERLOG 275 42 68 «ISOMAK 280 17 101 İNFO272 34 24 • SMART 249 68 1 0 1 TAU 414 36 50«ULUKOM 274 12 4 6 1 VATAN247 47 02 • YAMAN 652 40 00 • YIUHZ 275 12 57 »ANKARA > HAUCI 425 63 26 • İNFO 426 54 45 • METHOCOM 434 22 91 • PROKOM 425 41 6 2 1 PROTEK427 47 50Iİ2MİR>DATA 463 29 211 İNFO 463 19 43 • BURSA* MtNEflVA 251 17 63 • A0ANA>NORSAN 453 11 1 5 1 SAMSUN > VİP230 88 52 • GA2UNTEP > YIU)IZ 230 67 23 1KONYA > HAUCI 352 21 351ANTALYA > BİUŞIM 247 14 21 • ISOMAK 241 52 03 • ESKİŞEHIR > OPTİMAL 232 09 68 • I2MİT > POBOSIS 324 40 25 ANKARA PAZARI YAKUPKEPENEK' Faiz Kısırlığı Türkiye ekonomisi "üretim " kavramından hızla uzakla- şıyor. Özel sermaye, üretimden olabildiğince kaçıyor. Kamu kesiminin de üretimden uzak tutulması, yıllardır süren "özelleştirme" kargaşasında sağlanıyor. özellikle 1980 sonrasında uygulanan ekonomi politikaları, üretim dışı işleri daha karlı kıldığından, sermaye doğallıkla bu alanlara koşuyor. Para ticareti ve bunun içinde özellikle yüksek faiz karşı- lığı devlete borç verilmesi, en güvenceli ya da riski olma- yan bir kazanç alanıdır. TBMM'de görüşülmekte olan 1994 Bütçesi de bu gidişi tersine çevirecek öğeieri içermiyor; tam tersine üretimsiz kazancın somut bir belgesi niteliğini taşıyor. Bütçe gerekçesi, 1994 yılında konsolide bütçe giderleri- nin 819 trilyon TL olacağını öngörüyor. Bütçe giderlerinin içinde borç faizleri ödemeleri 217.5 trilyon TL olarak önerilmektedir. Bunun anlamı, bütçenin her bin liralık harcamasının 266 TL'lik bolümünün devlet borçlarının faiz ödemesı olduğudur. İçinde bulunduğu- muz 1993 yılı için faiz ödemeleri 73 trilyon TL öngörülmüş- tü; ilk belirlemeler 1993 faiz ödemelerinin bunun yüzde 61 fazlasıyla 117.4 trilyon olacağını kanıtlıyor. Faiz ödemele- ri 1994'te bu mıktarın üç Katı dolayında arttırılmak isteni- yorsa da gerçekleşme bunun çok üzerinde olacaktır. öncelikle belirtilmesi gereken, bu faiz ödeneği tutannın bütçenin transfer ödeneklerinin yarısından çoğunu, yüz- de 54.4'ünü oluşturduğudur. Transfer harcamaları, büyük ölçüde bir mal ve hizmet karşılığı olmayan sermaye akta- rımlarıdır 400 trilyona yaklaşan transfer ödemelerinin öbür yansı da iç ve dış borçların anapara ödemelerine gidecektir Kısaca 819 trilyonluk bütçenin 400 trilyonu borç ve faiz ödemeleridir denilebilir. Ikinci nokta faiz ödemelerinin bütçenin öbür giderleri ile karşılaştırmalı durumudur. Bütçe ödeneklerinin işlevsel dağılımına bakıldığında ilk kez bu yıl faiz ödeneklerinin toplam içindeki payı yüzde 26.6 ile en çok noktaya ya da birinciliğe yükseliyor. Faizle- ri, geleneksel olarak birinci sırada yer alan genel yönetim hizmetleri yüzde 25.8 bir pay ile izliyor. Toplam egitim ödeneklerinin payı yüzde 15.0, savunma giderlerinin ora- nı da yüzde 11.4 dolayında tutuluyor. Bütçe ödeneklerinin dağılımından, tarım, orman ve köy hizmetlerine toplamın yüzde 4.4'u; adalet ve güvenlik için yüzde 4.0'ü ve sağlık için de yüzde 3.7'sinin ayrıldığı görülmektedir. Türkiye, bütçesinden tüm askeri giderlerinin yaklaşık iki buçuk katı bir parayı faiz olarak ödeyecektir; bu tutar devletin sağlık için ayırabildiği paranın yedi katından çok- tur. Eklenmesi gereken çok önemli bir nokta da, sözü edi- len hizmet kesimlerinin göreli paylarının 1994'te, 1993'e göre azaltılmakta olduğudur. Geçen yıla göre faiz öde- nekleri dışında hiçbir kamu hizmetinin bütçeden aldığı paranın toplama oranı artmıyor, tersine azalıyor. Faiz ödeneklerinin bir başka ilginç özelliği vardır. Bütçe tasarısı 1994'te elde edilebilecek devlet gelirleri toplamını 627 trilyon olarak öngörüyor. Bunun içinde Gelir Vergisi 185 trilyon, Kurumlar Vergisi 27.5 trilyon, Motorlu Taşıtlar Vergisi 3.3 trilyon ve Veraset ve Intikal Vergisi 900 milyar TL olarak yer almaktadır. Gelir ve servet vergilerinin top- lamı 216,7 trilyon TL'dir. Konsolide bütçenin toplam gelir- lerinin de yaklaşık yuzde 35'ini oluşturmaktadır. Ve gelir ve servet vergilerinin toplamı bütçenin yalnız- ca faiz giderlerini bile karşılamıyor. yaklaşık 800 milyar TL eksik kalıyor Bir başka anlatımla, tüm işçilerin, memurların ücret ve maaşlarından kesilen vergilerin tamamı, devletin aldığı borçlann, geçtik anaparalarını, faizlerini karşılamaya bile yetmiyor. Bütçenin öngörüleri, 1994te de 192 trilyon TL açık vere- ceğini gösteriyor ki geçmiş deneyimler bunun çok daha fazla olacağını kanıtlamaktadır. Böyle olunca da devlet, çalışanı vergilendiren ve on- dan aldığı vergile.-i kendisine borç veren zenginlere faiz olarak aktaran bir duruma geliyor. Aynı zamanda devlet, sağlık, eğitim, yol, su gibi en bi- rincil görevlerini yapamaz oluyor. Etkin ve hızlı işleyen bir yargı düzenini kuramıyor. Borca boğulan devlet, sonuçta yurttaşlannı da pahalı- lıkla, işsizlıkle ve vergilerle eziyor, boğuyor. Yıllardır süren bu yapısal bozukluğun ana nedeni, dev- letin işleyişinin ve bunun dayandığı siyasal yapının de- mokratik olmayışıdır. Babalı ve paşalı gel-gitlere ve yal- nızca çıkar ilişkilerine dayalı siyasal süreç ısrarla korun- makta ve yurttaşların beş yılda bir ve önceden saptanmış adaylara oy vermesi, demokrasi sayılmaktadır. Bütçe gelirlerinin topiumun hangi kesimlerinden top- landığı ve kaynaklarının nasıl bölüşüldüğü ya da yağma- landığı, gerçekte, demokrasinin bir aynasından başka bir şey değildir. MERKEZ BANKASIKURLARI n MUUK isss CİMSf 1 ABD Doları 1 Alman Markı DOVİZ AUŞ 13891.16 8192.96 lAvustralya Doları ; 9312.64 1 AvusturyaŞtlını 1 BelçikaFrangı IDanimarkaKronu 1 Fin Markkası IFransızFrangı 1 HollandaFlonnı 11sve^Kronu 1 (sviçre Frangı lOOItalyanüretı 1 Japon Yeni 1 Kanada Doları 1 Norveç Kronu 1 Sterlin 1S.ArabistanRıyali 1164 58 39185 2094 09 2442.32 2391.53 7313.83 167533 9559.01 832.06 127 57 10440.56 1886.87 20822.85 3704.02 MTIŞ 13919.00 8209.38 9331.30 1166.92 39264 2098.29 2447.21 2396.32 7328.49 167869 9578.17 833 72 127.83 10461.48 1890.65 20864.58 3711.44 EFEKTİF «u? 13877.27 818477 9172.95 1163.42 387.93 2073.15 2417.90 2389.14 730652 165858 9549.45 823.74 125.66 10283.95 1868.00 20802.03 ^ 6 4 8 4 6 SATIŞ 13960.76 8234.01 9359.29 1170.42 393.82 2104.58 2454.55 240351 735048 1683.73 9606.90 836.22 128.21 10492.86 1896.32 20927.17 3722.57 ÇAPRAZKURLAR 1 ABD DOUIRI 1.6955 14916 11.9280 66335 5.6877 5.8081 1.8993 138.55 8.2916 1.4532 1669.50 108.89 13305 73620 3.7503 IStHHhc lEClr. £0R: SOR: Anstralyıltoian AmtıryıŞIRıl DMimarkıKPMa FkMapkka» HiMdı Ftorni IspMytl PıntMt svçRptn uvlçrıPfMaı İtalyMUrati NSCVBÇ Kronı SJtraMstMRIyaU 14990 ABD Dolan 1 i385AB0IMan 1 3907 ABD Dofatn 19356 65TL. İngilizceyi çok hızlı konuşun, sizi Amerikalılarla konuşturalım. Bahariye Cadde 62/3 Tel.: 349 59 38 Romanlannız ve Ansiklopedileriniz yerinizden ahnır. Tel: 554 08 04
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear