13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 KASIM1993ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI T,t ıpkı İsmet Paşa gibiydi Erdal İnönü... Yapacaklannı kendi beyninde düşünüyor ve düşüncelerini partisinin genel sekreterine bile açıklamadan, önerisini getiriyordu. Birleşme karan, Erdal Bey'in bütün siyasal yaşamında izlenecek özveri ve alçakgönüllülük örneklerinin sadece ilkiydi. YURDAGUL ERKOCA Deıs:Demokrasi, koı n ı:Birleşme • Erdal Bey'in partiyi feshedip HP ile birleşme ve genel başkanlığı Aydın Güven Gürkarf a bırakma önerisini Cumhuriyet'ten okuyan SODEP yöneticileri neye uğradıklannı şaşınp, yüksek sesle itiraza başlıyorlar... -5- tnönü'nün partiyi feshedip HP'ye katılma ve genel başkanlığı da Aydm Güven Gürkan'a bırakma teklifi. SO- DEFin o sırada toplantı halinde bulu- nan Parti Meclisi'ne bomba gıbi duşü- yordu. Herkes şaşkınhkla birbirine bakıyordu. Bir süre sonra da yüksek sesle itirazlar başhyordu. Olayın gelişüğj tarihte Burhaniye'de tatil yapan Genel Sekreter Cezmi Kar- tay birleşme haberini nasd öğrendiğini şöyle anlaüyor: "Ben tatüe çıkıyordum. Saym tnöoû de tatik çıkacaktı. Tatile çıkarken her jey çok güzekli biziın açunızdan. EylûkJe yapacağımız çahşmalann programlanıu hazırianuştık. 85 Temmuzu. Biz mayis aymda tstanbuTda bir mi- ting yapmtşnk ve çok başanlı geçmişti. Ordan döndük, parti içi çaüşmalar de- vam edryordu. Saym Inönü Karadeniz gezisine gitti. Döndüğünde tetefonla görüştük, oradaki çafaşmalardan memııun oMuğunu ifade etti. Birtıirimize iyi tatiDer dfledik aynldık. Ben Burtıaniye'de tatOdeyken SODEP kuruculanndan Ertuğnıl Ünlüer ik karşılaştık bir sabah. Bana 'Dûn gece saat 24'e kadar sohbet ettik, partiyi fes- hedip Halkçı Parti ik birfcşecegjnizi söyientedimz. Cumhuriyet yazdı bu sa- bah'dedi. Heroen döndüm geMim. Karar alırken bir çok kişi daıuşmayı gerekli sayar. Inönü böyte bir tabtata sa- hip değüdir. Bu son aynlma karan da öyk oldu. Geçenlerde bir kokteyMe eşi Sevinç Hanım'la karşüaştım. Emin olun benirn de haberim yoktu' dedi.'' Kartay haben alır almaz tatihni yan- da kesip Ankara'ya gelecek ve tnönü'- nün HP'ye birÜk önerisini açıkla- masının ardından durum yetkıli organ- larda tartışılmaya başlanacakü. Herkes "Bunu nasıl yaparsınız?" diye soruyordu. Genel Sekreter Kartay istifa edeceğini söylüyor. ancak İnönü tarafi- ndan "Olmaz Saym Kartay, bu işe bir- likte başladık, birlikte götüreceğiz" diye istifası geri çevriliyordu. Nasıl oluyordu da bu kadar önemli bir konuda genel başkan partiyi feshet- me karannı yalnız başına alıyordu? Kendisi o günlerdeki durumu şöyle an- latıyor' "Karan ben yalnız başıma aldım. Orada şöyle bir mesele \ ardı. Sos- yal demokratlaruı birleşmesi meselesi hepdevametti gitti. CHP'nin kapatdması böyle bir dağmıklık yaratmıştı. Ben ilk sijasete çağnldığımda bu dağınıklığın ortadan kaldınlması isteniyordu. Benden istenen, birtakıni belediye başkanlan. bürokrat- lar. il başkanlan. partililerin bir araya getirilrnesiydi. O zaman DSP yoktu ortada. Halkçı Parti kurulmuştu >e kimse Halkçı Par- tfye gitmek istemiyordu. O zaman gel dendiğinde istenen şey. CHP'den gelen insanlann bir araya getirilmesiydi. Gerçekten de biz oraya çıktığımızda bütün kitlesi hemen yanımıza geldi. İlk emel gercekteşti. Ondan sonra ilk intiba Halkçı Parti'yle biz birleşecek gibiydik. Ama tabii olmuyor. Bir defa başka bir parti kunılmuş. Seçime bizi sokmadılar, onlar girdi. Bu bir defa yapay bir aynlık yarattı. Biz yeıri kurulmuştuk ki hemen yerel seçim ilan edildi rahmetli Özal tarafı- ndan. O zaman profesyonel politikacılar yoktu, buna rağmen biz iki misli oy aldık Halkçı Parti'den. Biz birinci muhalefet partisi haline geldik. ama parlamentoda yokuz. O durumda kurultay y aptık ve biz kendi kunıltayımızda Halkçı Parti ile birleşn.e karan aldık. tki partinin birleşme yoUarının aran- ması için de bana yetki \erildi. Bu arada ben düşündüm nasıl birleşme olur diye. Parlamentoda parti değiştirmek im- kansız. Halkçı Parti'nin milletvekilleri başka parriye geçerse miHervekfllikleri düşecek. Dolayısıvla biz daha çok oy ahnışız seçimlerde, kimse Halkçı Paıtf- ye gitmeyi kabul etmiyor. Bu durumda birleşme olmaz diye düşünülüyor. Ben bir yol dûşünmûştüm, ama kimseye söyle- menüştim. Derken HP kunıltavı otdu ve Gürkan genel başkantığa geldi. Sayın Gürkan'ın ge- Imesi. onun söylemi, iki parti arasindaki farkı daha da azaltrı. Saynı Gürkan önce Ecevit'e gitti. Nedense bilmiyo- rum. Daha tanınmış bi- risi olduğu için herhal- de. Ondan sonra bize geldi. Aklımda bir fikir olduğu için onlara bir sürpriz \aptım. Onlara somut bir teklif yapbm. Dedim ki böyle yapar- sak birleşiriz. Siz bunu bir düşünün... Bunu duyunca çok ilgilendiler. Ben bu ko- nuşmayı yapmadan önce, bir başkanlık di- vanı vardı. genel başkan yardımcdan filan. Bir gün önce onlara an- lattım bu fikrimi. Ohır mu olmaz mı dediler, ama kesin olarak karşı çıkmadılar. Sakmca- lan var dediler, biz bun- dan zararlı çıkar mıyız dediler. Ben de, peki ben bunu ihtiyatiı anlatınm Saym Gürkan'a dedim. Fakat onlar bana 1yi yapıyorstın' demediler, 'diişünelim biraz. tehli- keli göriinüyor' dediler. Ben de ertesi gün Sayın Gürkan'a anlattım. tabii o çok Dgflendi. Çok somut bir yol gösterdim. Öyle. sen buraya gel ben oraya geleyim fılan değil. Bu, özel şekilde kimse bir yere gitmeden birieşmiş oluyordu. Benim genel baş- kanlıktan aynlmama arkadaşlanm iti- raz ediyorlardı. ama başka çaresi yoktu. Birleşirken böyle bir şey yapmak şarttı. Bence teklif bizira için de iyiydi. Sonra durumu. Merkez Karar Yürirt- me Kurulu vardı o zaman, orada da an- lattım. Daha önce söyleseydim, biliyo- rum kimse evet demeyecekti. Ama belirli \e önemli bir de- ğtşiklik yapmak istiyorsanız ona önce herkes karşı çıkıyor. Bunu yapmak. her- kesi bulunduğu durumdan başka bir dunıma getirmek demek. Bunu kimse kabul et- mez tabii. Onun için böyle şeyler pek kimseye söyle- nerek yapthruyor. Sonunda kurultay büyük coşkuyla bit- ti, herkes de memnun kaldı. Herkes hak etmediğim övgü- ler yağdırdı." İ'nönü'nün HP-SODEP bırleşmesındeki tavn parti içinde ciddi tartışmalara ne- den oluyordu. Ama yine de sorun basına aksettirilmi- yordu. Sonunda tnönü'nün karan doğrultusunda tavır ahruyor ve birlik kamuoyu önünde savunuluyordu. O gün çok ciddi bir mu- halefet vardı, tnönü'nün tavnna ve birlik konusun- daki yaklaşımına. Belki de örgütün önemli bir bölümü- nün tnönü'yle ilk karşı karşıya kalışıvdı bu olay. Buna rağmen Inönü, görüş- lerini örgüte kabullendiri- yor, ciddi çatlaklann oluş- masını ve ıstifalann günde- me gelmesini ördüyordu. Önlediği gjbi, herkesin de kamuoyu önünde birliği sa- vunmasını sağlıyordu. Bunu nasıl sağladığını anlatırken, o dönemde parti yöneticilerinden biri şöyle diyor: "tkili iüşkilerde fevkalade zariftir. Si- yaseti SODEPte. SHP'de yapma dunı- munda olan insanlar geçmişle bağlan olan insanlardır. Atatürk'e, İsmet Paşa'- ya saygısı olan insanlardır. O çok büyük iki insanın saygınlığı pek çok davran^ta, Erdal Bey'e olan saygınlığın da devamı- na neden olmaktadır. Aynca kendisi de çok zarif bir insan olduğundan, kırma- dan nasıl çözülebilir bu sorun diye özen gösterilmiştir. Voksa görüşler ifade edil- • ODEP'i seçime sokmadılar ama, bizHFdençok oy aldık. Ana muhalefet partisi durumundaydık ama, meclıste yoktuk' diye an- latıyor Erdal İnönü "tek başına aldığı karan" anla- tırkenveekliyor "Bu nedenle SODEP'i feshedip, HP ile birleşmenin sosyal demokratlan güçlendireceğine karar verdim." HP son kongresini yapmış ve SODEP ile birieşme karan aiınrruştır. İnönü, yeni doğan SHFnin genel başkanlık koltuğu- nu bırâkmaya hazıriandığı Aydın G. Gürkan ile el sıktşırkea, günümüzün uzlaşmamacı lkkrlerine de ders verir gibi... mişrir. Düşünceler söylenmiştir. Ama bi- reysel olarak herkes bir tarafa çekmek- ten kaçınmıştır.'' tnönü bunu takıp eden >ıllarda da ör- güte genellikle isteğini kabul ettirdi... Ama bu, klasik genel başkanlann ya da liderlerin yaptığı gibi 'kulislerle, tehdit- lerle, vaatlerle' olmadı.Her önemli ka- rar arifesinde örgüt, Erdal İnönü bü>ük bir gayret göstermese de. onun onay- ladığı ya da onun istediği biçimde ta\ır koydu. Çoğu zaman o isteğini açıkla- nedenle yanuşhklan, siyasal tezindeki noksanlıklan, sosyal demokrasi anlayışj- ndaki eksiklikleri hep göz ardı edildi. Bence parti bundan oldukça zarar gördü. Bu kadar çekici bir kişiliği olmasaydı da bazı şeylere daha önceden müdahale etme şansı olsaydı... An. duru, sahted- likten uzak. güven veren ve saygı uyandn ran kişiliği nedeniyle insanlar pek çok be- deli kendfliklerinden ödemeye razı oldu- lar. Çok ilginç bir iuşkidir İnönü-örgüt ilişkisi. Herkes partide her şe>in mükem- mel gitmediğini, daha ivisinin yapılabileceğini biliyordu. ama kimse de bu nedenlerden dolayı Erdal Bey'i kırmak is- temiyordu.''' "Pekı. neden?" diye so- rusunu ise Gürkan şöyle yanıtlıyor: "Tarihi adı nede- niyle, yaratbğı dokunul- mazlığın da çok önemli rolü oldu. Zannediyonım Erdal Bey'den başkası olsaydı örgüt karşı çıkma hakkını daha ça- buk kullanabilirdi. \ma İnönü adı büyülü bir ad gibi bir çok şeyin görmezlikten gelinmesi- ne neden oldu. \'anuş anlaşı- lmasın, İnönü yalnızca adıyla politika \apmadı." A> dın Güven Gürkan'ın de- digi gibi İnönü adı, olağanüstü güçlü kişilikle birleşincc İnö- nü, örgüte ne istediyse kabul ettirdi... Her genel başkanın kolayı- na yapamayacağı bir işti tnö- nü'nün yaptış. Parti içinde kimileri, tnönü'nün, partinin yetkili organlanna danışma- dan. calışma arkadaşlanm ikna etmeden aldığı bu tavn değerlendirirken "politikayı Tarihten bir yaprak... Baba İnönü, oghı Erdal'a. uzun İ J L ^ Ç ^ yoruyorlard, n ı , ; • . j ı ı u^ı "--LJ • lnonu buyuk olaylan çozer, yıDarsonrabüe kda^ndan çıkrnayacak pohtika ogutlen k û ç ü k m e iıe iere önem ver- venyor. Erdal lnonu, SHP hderhgı sırasında Ismet Paşa'- m e z Aynntılara bakmaz" di- run bu öğütierinden sık sık yarariandığm! anlatacaktır. yO r danışmanlarindan Fikret Ünlü. masa bile... Ama bu tavnnı 'örgütü ve seçilmiş Genellikle de, açıkça Erdal tnönü'ye organlan hiçe sayma. örgüt iradesini karşı olanlarörgütçecezalandınldı.Ço- çiğneme' olarak değerlendirenlenn de ğunluk İnönü'ye yöneltılen ekştirilere katılsa da, karar aşamasında İnönü aşı-lamadı. İnönü'nün merkeze açık pob'tika- lanm sürekli eleştıren, ama bu eleştiri- lerde de son derece ölçülü olan Grup Başkan Vekili Aydın Güven Gürkan şöyle anlaüyor. "Saygı uyandıran ve in- sanın reddetmeye çok kolay \arama- yacaği bir kişiliği \ar. Bu kişilik çok be- lirgin. Keşke bu kadar sa>gı \e bağlılık uyandu-an bir kişiliği olmasaydı. Hep bu sayısı az değil. SHP'nin bir genel sekre- teri, İnönü'nün bu ta\Tinı değerlendirir- ken "Bilmediğimiz, tanımadığımız bir çevresi \ar. Onlarla calışır. Yetkili organlarla çalışmaz"' diyor ve babası tsmet Paşa'yı örnek gösteriyor "Babası öyle çahşmazdı. Parti Mecli- si'yle çalışırdı. Hiç umıtmam. 1971-1972 yıÜan. Turan Güneş akademisyen ta\- nyla sert bir konuşma yaptı. İsmet Paşa döndü. "Turan, ben 65 yıldır ilirn adamını dinlerim, ama biksin ki siyasi kararian ilim adamlanna değil siyasi kadrolara aldırınm" dedi. Aynı evde ol- mak yetmiyor tabii. Biri, kocaman Os- manlı tmparatorluğu'nun kucağında canverdiği Kmayı Nlilliyeci kadrodan geliyor. Erdal Bey'in siyasi deneyimi hiç yoktu." Kapılan açan kilit Erdal Bey'esiyaset kapısınıaçankuş- kusuz İnönü soyadıydı. İlk başlarda İnönü'yü poliükaya mecbur bırakan demek daha doğru belki de. Erdal İnönü adını ilk ortaya atan. işadamı İbrahim Cevahir, 1981 yılında Erdal tnönü'yü önerdiğinde partinin önde gelenlerinin pek de sıcak bak- madığını söylüyor olaya. Cevahir şöyle anlaüyor o günleri: "Rahmetli Aytekin Kotil. Ali Topuz ve Erol Tuncer'le sohbet ediyorduk. Yeni partileşmeve geçildiği zaman 'Denizlere, Topuzlara. hiziplere yer »erdirmeyece- ğiz, korkmayın. ben size çok güzel bir yapı hazırlanm, hepiniz açıkta ka- lacaksınız' diye espri yapıyordum. Sonra Erol Tuncer'le başbaşa kaldık. Tuncer bana "siz kimi düşünüyorsunuz merak et- tim" dediğinde, Erdal İnönü'lıi bir parti düşündüğümü söyledim. O da bana "Er- dal Be> olmaz da gebnez de" dedi. Sonra Mustafa t stündağ'a söyledim. Çok olumlu gördüğünü söyleyemem. Fakat bana, 'Sayın Ecevit'le meseleyi sen görüşür müsün? Ama Ecevit'le ko- nuştuğun zaman, mimiklerine kadar resmini çekip Ecevit'in tavrını döndüğün- de bana çok iyi anlatmanı istiyorum. Her hareketini bana çok iyi anlatırsan onun ne demek istediğini anlarım' demişti. Ece\it'le görüsmeye gittim. Ecevit •Partinin kıırulmasına hayır, ama İnönü ile kunılmasına peki' dedi. Ancak İnö- nü'nün kabul etmeyeceğini söyledi. "Ba- basınuı soyadı etkilenir diye kabul etntez, ben bu işi yapamam diye kabul ermez Sayın Cevahir' dedi." Soyadı avantaj mıydı? Bazen avantaj bazen de dezavantaj olarak çıktı karşısına soyadı. Kimi za- man •birleşme" ömeğinde olduğu gibi tepkilen nötralize eden bu soyadı bazen de babasıyla kıyaslanma şanssızlığına neden oldu. "tnönü soyadı sizin için avantaj mı dezavantaj mı oldu?" sorusunu kendisi şöyle yanıtlıyor: •"Tanınmış bir insanın oğlu ya da kıa olmak her zaman özel bir durum getiri- yor. Bunun avantajlan vardır, zorluk- İan vardır. Ama eninde sonunda avan- tajlan zorluklanndan daha fazladırher- halde. Çünkü ne de olsa belirli, farklı bir noktaya getiriyor sizi. Bu farklı nokta- lardan rahatsız olabilirsiniz zaman za- man. Ama onun getirdiği nimetlerle, nı- hayet dünya bir yanş dünyası olduğu için, o yanşta size ban kolayhklar getin- yor. Tabii tersi de olabihr. Babamın öyle bir sözü vardı. Çok küçükken söylemişti bize. Tanınmış bir insanın oğlu olunca insanın yapüğı her şey mübalağalı bir biçimde değerlendı- rilir. Kusur yaparsa, çok büyük bir hata yapuğı söylenir. tyi bir şey yaparsa da yere göğe sığdınlamaz, çok övülür.' Çok doğru bu. Tanınmışüğın getirdi- ği yüksek bir düzeye gelmek var. Orda her şey mübalağalı değerlendiriliyor. Herkesin yaptığı hatayı yaparsanız. olur mu, sen de böyle şey yapılır mı di> e yükleniliyor. Kırk yılda bir iyi bir şey yaparsa da "Ooo çok iyi şey yaptı' di\e beğeniliyor. Demokratik ülkelerdeki siyasetin de hiçbir kuralı yok bu anlam- da. Her nitelikten. her özellikten yarar- lanma hakkı var. Boyunuz uzunsa bun- dan vararlanabilirsiniz. Görünüşünüz güzelse ben güzelim diye onun değerini çıkartabilirsiniz. Saçınız çoksa ben gen- cim dersiniz. Görünüşünüzle ilgili ya da aileden gelen niteliklerle ilgili her türlü unsuru kullanmaya hakkmız var. Aley- hinizde kullananİar da oluyor. Üstün- lüklerinızi, eksikliklerinızin üstüne çı- karmak için uğraşmak esas olan..." Yarın: cenel baskanlı- ğın clvlll koltuğu CALISANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ SİPAL Tavandan priııı ödüyorum Soru: 1965 yıh Mart ayından bu yana SSK sigortalısryıın. 1968- 1-970 yıüarı arasuıda 24 ay yedek subay ögretmen olarak Emeldi Sandığı'na tabi olarak görev yaptun. Yedek subay öğretmenliğimin bhbninde ara vermeden, 1 Ekim 197O't*e yeıüden SSK sigortalrsı oMum. Temmuz 1987 ortalannda çıkan Süper Emeklflik Ya- sası'nda belirtilen tavandan bugüne kadar da prim öde- mekteyim. Emeldi olmak istiyorum. Yalnız bir gazetede okuduğuma göre, emeklilik prinû- nin hesabında son S yılın ortalaınası alınacakmış. Sorum . şu: En uygun dilekce verme zamanı 31 Araük 1992 mi, yoksa 31 Ocak 1993 tarihi midir? S.K. YANIT: 9 Temmuz 1987 günlü Resmi Gazete'de yayımlanıp aynı gün yürürlüğe giren ve kamuoyunda Süper Emeklilik Yasa- sı olarak bilinen, 3395 sayılı "506 Saydı Sosyal Sigortalar Ka- nunu'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesine Dair Kanun", yeni sigortalı grupla- n oluşturmuş, sigorta emeklilen arasındaki maaş dengelerini al- tüst etmiştir. Bu nedenle de sıkça değişikliğe uğramış, ancak bu değişildikler çözüm getirmemiştir. Sıkça değindiğimiz ve eleştir- diğimiz bu yasa bir kez daha değiştirümiştir. 22 Mart 1993 günlü Resmi Gazete'de 3869 yasa numarasıyla yayımlanan bu değişik- liğe göre "MaluUük, yaşiılık ve öJüm aylıklarınm besabına esas alı- nacak üst gösterge, sigortalmın işten ayrddığı veya öldüğü tarihten önceki malullük, yaşiılık ve ötöm sigortalan primi ödenmiş son on takvim yüının prim hesabma esas tutarlanna göre bulunacak orta- lama ydlık kazanç esas alınarak tespit edilir. Şu kadar ki, yukandaki fıkrada belirtilen on takvim yüı; a) 1994 yılında ayuk bağlanması için tahsis taiebinde bulunanlar ile ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıklann hesabında altı, b) 1995 yıunda ayük bağlanması için tahsis taiebinde bulunanlar ile ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıkların hesabında yedi, c) 1996 yıunda aylık bağlanması için tahsis taiebinde bulunanlar ile ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak ayuklann hesabında sekiz, d) 1997 ydmda ayuk bağlanması için tahsis taiebinde bulunanlar ile ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak aylıklann hesabında do- kuz, e) 1998 yıunda ayuk bağlanması için tahsis taiebinde bulunanlar ile ölenlerin hak sahiplerine bağlanacak ayuklann besabında on, Takvim yüı olarak nazara alırur." Bir başka anlatımla, 3869 sayılı yasa, özel sektör sıgortalılann- dan; A) 1993 yıhnda emekli olanlara 1 Ocak 1988 - 31 Aralık 1992 arasında geçen 5 takvim yıbmn, B) 1994 yıhnda emekli olanlara 1 Ocak 1988 - 31 Arahk 1993 arasında geçen 6 takvim yıhnın, C) 1995 yıhnda emekü olanlara 1 Ocak 1988 - 31 Arahk 1994 arasında geçen 7 takvim yıhnın, D) 1996 yıhnda emekli olanlara 1 Ocak 1988 - 31 Aralık 1995 arasında geçen 8 takvim yıhnın, E) 1997 yıhnda emekh olanlara 1 Ocak 1988 - 31 Arahk 1996 arasında geçen 9 takvim yıhnın, F) 1998 yıhnda emekh olanlara 1 Ocak 1988 - 31 Arahk 1997 arasında geçen 10 takvim yıhnın, sigorta primine esas kazanç ortalaması esas alınarak yaşhhk ayhklan hesaplanacakur. Bu nedenle 1 Ocak 1988'den başlayarak primlerini kesintisiz tavandan ödeyenler, ister 1993 ister 1994 ya da 1998 yıhnda emekh olsunlar, bugünkü uygulamada tavan gösterge 6.650'den yaşhhk aylığı alırlar. POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Wr Resbn Sergisi-.Üç büyük gazetenin okurlarına bedava ansiklopedi vere- rek ortalığı darmadağın ettiği bir dönemde, biz ansiklope- dici olarak Baki Kurtuluş"u anımsarız. Ansiklopedi kültûrü- nü ilkokul gençliğine tek başına Baki Kurtuluş aşılamıştır. Bu yolda büyük başarı sağlamış, basımevini ve yayınlarını zamanla (neredeyse) holdingleştirmiştir. Baki Kurtuluş'u tanıdığımda tıpfakültesi ögrencisi Cemil Sait Barlas'ın çıkardığı "Pazar Postası" dergisi ve "Son Havadis "gazetesi yöneticilerindendi. Dergideolsun, gaze- tede olsun köşe yazarıydı. Barlas'ın parti desteğiyle çıkar- dığı Son Havadis, parti iktidardan düştükten sonra tutma- mıştı. Haftada bir yayımlanan "PazarPostası"n\nçevres\n- de Muzaffer Erdost ve arkadaşları "ikinci Yeni" adıyla öbeklenmışlerdi. Baki Kurtuluş, 1958yılında gazeteciliği ve dergiciliği bırakarak ansiklopediciliğe kaydı. Şimdi üç bü- yük gazete arasında bir çekişme aracı olan ansiklopedi, o yıllarda taze bir gelır kaynağıydı. Bunu gazeteler henüz görmemişlerdi, ama Baki Kurtuluş görmüştü. "Gençlik Ansiklopedisi'ni fasiküller halinde yayımladı. Ardından 'Tarihte Bugün" ve "Ansiklopedik Sözlük" geldi. Yayınlar durmuyordu, ilkokulların her sınıfı için ders kitapları, çocuk kitapları bunları izledi. Geniş kapsamlı olarak "İlkokul Ansiklopedisi" hazırlandı. Baki'nin ansiklopedicilikteki başarısını bilirdim de, res- samlığını bilmem kulaktan dolmaydı. Bir Ankara'ya gidi- şimde bazı resimlerini ayaküstü görmüştüm. Resme de, ciddiyetle bir iki sergi açacak kadar kendini vermiş. Kızı- lay'daki Akbank galerisinde açılan serginin kataloğunu göndermiş. Katalogda,' 'Kendimi bildim bileli resme ilgi duydum. Bir resim, bir resim sergisi, bir ressamın yaşamöyküsü, bir tablonun tıpkıbasımı, benim için dünyaya açılan birpence- re oldu" diyor. Giderek resme ısınıyor. Resim yapmaya başlıyor. Ortaokulda, lisede resmi öğrenmeye başlıyor. Resmın de bir öğrenme işi olduğunu anlıyor. Bir güzel rast- lantı; resim öğretmenleri Eşref Uren ve Nusret Karaca olu- yor. Liseyi bitirdiğinde katıldığı bir suluboya yanşmasmda birinci oluyor. Odül olarak bir saat veriyorlar. işleri arasında durup dinlenmeden resim yapıyor. 1962 yılına kadar yaptığı resimlerin hiçbirinin elınde olmadığını söylüyor. Şuna buna, eşe dosta dağıtıyor. "Resim bende bir tutku" diyor. Elde kalanlarla bu sergiyi açıyor. Serginin açılması için eşı zorluyor, galericiler destekliyor. Katalogdaki resimlere bakıyorum; hepsinde sağlam bir desen anlayışı var. Klasik ustalara özenmiş. "Sigara Içen Kadın" tuvali usta işi görünüyor. Ancak bu resimden sonra gelen (tuval üzerine yağlıboya) Sophia Loren (portre) ne oluyor? Bir eski dostun resimlerini, bilmeyen dostlarımıza duyurmak istedim. Bu resimler beni alıp eski Ankara gün- lerine götürdü. Pazar Postası günlerine geldim. Dergide benim de şiirlerim çıkardı. "Ankara nire/Zara nire" şiirim orada çıkmıştı. Muzaffer Erdost'un güdümündeki dergide "İkinci Yeni" diye adlandırılan Cemal Süreya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, llhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Metin Etoğlu gibi şaırler öbeklenmişti. Muzaffer Erdost, Orhan Duru, Erdoğan Tamer gibi gençler veterıner fakül- tesınden çıkıp gazeteciliğe gelmışlerdi Rahmetli Uhami Soysal'ın ilk çıktşı da Pazar Postası nda olmuştur. Rüzgârlı sokağın bu mavi başlıklı dergisi gözlerimden gitmiyor. BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Cezayir, Tunus ve ^ Fas'ta giyilen bir çeşit harmani. 2/ Karakter... 2 Resmi kayıt defteri. 3/ « Radon elementinin sim- gesi... Ölünün ana rah- 4 mindeki gibi, dizleri ve g başı karna doğru çekil- miş biçimde gömühnesi 6 durumu. 4/ Amerika'da 7 yaşayan yaban öküzü... Kötü. 5/ Eski Mısır'da 8 ölülerin koruyucusu olan g tann... Bonı sesi. 6/Şaka. 7/ İslam'da birmezhepmensubu... Zaviye. 8/ Bir tür yabanmersini. 9/ Yazıt ya da kabartmalarla kaph oiandikihtaş... Balya. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Cıhz çocuk. 2/ Yurdumuzda kuruhnuş yirmi bir köy enstitü- sünden biri... Borsada belli mik- tardaki hisse senedini belirtmekte kullanılan işlem birimi. 3/ Bir no- ta... Tokat'm bir ilçesi. 4/ Doğu Anadolu'da çift sürülürken hep bir ağızdan söylenen türkü. 5/ Boğanotundan çıkanlan ve he- kimlikte kullanılan zehirh bir madde. 6/ Ovada ya da dere kıyı- smda çah ve diken topluluğu... Bir nota... llkel benlik. 7/ Dağ ya da tepenin alt bölümü... Kemirgen bir hayvan. 8/ Herhangi bir mekanik enerjiyi elektrik akımına çeviren aygıt. 9/ Bir renk... Bir soru eki... Soy. SÖKTAŞ PAMUK VE TARIM ÜRÜNLERİNİ DEĞERLENDİRME TİCARET VE SANAYİ ANONİMŞİRKETİ'NDEN ORTAKLARIN YENİ PAY ALMALARINA İLİŞKİNSİRKOLER Çfkarılmış sermayemız 13.500 000.000 - lırası nakit karşılığı 13.500.000.000-lirası ıç kaynaklardankarşılanmaksuretiyle 27.000 000.000.- liradan 54.000 000.000.- liraya arttırılmaktadır. Arttırılan sermayeyi temsil eden hısse senetlerı Sermaye Pıyasası Kurulu'nca 22.10 1993 tarih ve 140/772 sayı ile kayda alınmıştr. Ancak kayda alınma. ortaklığımızın ve hısse seneöerınin kurul veya kamuca tekeffûlü anlamına gelmez. Ortaklığımız ile ilgili ayrıntılı bilgilerı kperen ızahname 2S.10.1993tari- hinde Söke Tıcaret Sicıli'ne tescil edılmış ve 28.10 1993 tarıh, 3394 sayılı TTSG'nde yayımlanmış olup aynca tasvuru yerlerınde ıncelemeye açık tutulmaktadır. Ortaklarımızın arttırılan 27.000 000.000 - liralık sermayeyi temsil eden paylardan ellerindeki payların %50'si oraniDda yeni pay, %50'si oranın- da bedelsız pay alma hakları vardır Yeni pay alma hakları. aşağıda belirtilen başvuru yerlerinde 8.11.1993 ile 2.12.1993 tarıhleri arasında 25 gün süreyle kullandırılacak- br. Bu sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde, yeni pay alma kullanım sûresi ızleyen işgünu aksamı sona erecektir Bir payın nomınal değeri 1 000- TL. olup, 1.000- TL'sından satışa ar- zedilecektır Ortaklarımız, aşağıda belirtilen yerlere başvurarak sahip oldukları hisse senetlerinin 3 no.lu yeni pay alma kuponları karşılığında yeni pay alma haklarını, 4 no.lu yeni pay alma kuponları karşılığında da bedelsiz pay alma haklarını kullanacaklardır. Bu sermaye artbnmtnda yeni pay alma hakkını kullanmak istemeyen ortaklarımız. ilgili kuponu yeni pay alma hakkının kullanım süresı içinde satabılirler. Bedelsız pay alma hakkının kullanımı herhangi bir süreyle sınırlı de- ğıldir Baş vuru şetdi: Yeni pay alma haklannı kullanmak isteyen ortaklarımız, asagıda be- lirtilen adrese başvurarak sahip oldukları hisse senetlerinin 3 no.lu yeni pay alma kuponlarını ibraz edeceklerdir Pay bedellerinı Akbank Söke Şubesi 8400-4 01DHN no.lu hesaba yeni pay alma hakkı kullanım süresı icerisinde nakden ve peşinen yatıracak- lardır. Başvuru yerterl: SOKTAŞ AŞ Şirket Merkezi Cumhuriyet Mah Karasuluk Mevkii/SÖKE 09201 Tel.:(0)(256)518 22 55 Hisse sefMÜerlnin tesllm sekH: Ortaklarımız odemeye ılışkın bankadan alınan makbuzun birörneglni şirkete tevdı ederek hısse senetferını alacaklardır Halka arz süresinin başlangıç ve bitış tarıhleri: 8.12.1993 22.1Z1993
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear